Ana Sayfa Blog Sayfa 91

2021 Saç Modelleri – David Corbett: La Gloria

0

2021 saç modelleri – Kuaför David Corbett, La Gloria koleksiyonu ile büyüleyici görünümler ortaya koyuyor.

Corbett, La Gloria koleksiyonu için Francis Drake’in İspanyol donanmasını aştığında yazdığı bir sözden ilham almış: “Her büyük meselenin bir başlangıcı vardır, ancak gerçek zafer sonuna kadar devam etmekten gelir.” David, La Gloria koleksiyonunun, on yıllık bir değişimi temsil ettiğini ve ona “gerçeğimizi söylemenin, kendimize inanmanın ve asla pes etmemenin” ne anlama geldiğini hatırlatan çalışmalarının tamamının bir temsili olduğunu söylüyor. 

2021 Saç Modelleri -La Gloria

Saç: David Corbett @David Corbett Hairdressing – Fotoğraf: John Rawson – Stilist: Jared Green ve Marika Page – Makyaj: James O’Reilly ve Lan Nguyen-Grealis.

2021 Saç Modelleri -La Gloria
David Corbett’ten 2021 saç modelleri: La Gloria
2021 Saç Modelleri -La Gloria
David Corbett’ten 2021 saç modelleri: L Gloria
2021 Saç Modelleri -La Gloria
David Corbett’ten 2021 saç modelleri: La Gloria

Eski Uygarlıklardan Günümüze Saç ve Cilt Bakım Mucizeleri

0
Bitkisel Saç ve Cilt Bakım Mucizeleri

Bugün saç ve cilt bakım kozmetiğinde ya da kimi zaman evde kendi ellerimizle hazırladığımız bakım maskelerinde kullanılan en etkili bitkisel içeriklerin, birkaç bin yıl öncesinden bu yana bakım ritüellerinde nasıl bir evrim geçirdiğini hiç merak ettiğiniz mi?

İşte, eski uygarlıklarda saç ve cilt bakım ritüellerinin temelini oluşturan mucizevi bitkisel içerikler:

Kahve Çekirdeği

Bitkisel Saç ve Cilt Bakım Mucizeleri

En erken kahve çekirdekleri, kahve zengini eski Osmanlı imparatorluğunun kıyılarına ulaşmadan önce, Etiyopya yaylasından uzun ve meşakkatli bir yolculuk yaptı. Kısa süre sonra bu eski kültürler, vücuda toz haline getirilmiş kahve çekirdekleri ve baldan harika macunlar üreterek bunları vücutlarına masaj yapmak için kullandı. Kahve çekirdekleriyle yapılan macunlar, cildin pul pul dökülmesini sağlayarak daha sağlıklı bir tabaka ortaya çıkarıyor ve cilde kadifemsi, pürüzsüz bir doku kazandırıyordu. Kahve çekirdekleri bugün popüler peeling ürünlerinde hala kullanılmaya devam ediyor.

Jojoba Yağı

Bitkisel Saç ve Cilt Bakım Mucizeleri

Amerikan yerlileri zorlu arazilere ve acımasız sıcağa göğüs gererken ciltleri sürekli olarak güneş ışığı ve yağmur gibi etkenlere maruz kalıyordu. Altın rengi ve ince aromasıyla jojoba yağı, bu topluluklar arasında saygı gören ve hem ciltte hem saçta bolca kullanılan bir malzemeydi. Masaj yapıldığında saç derisini nemlendiriyor, kuruluğu ve iltihabı yatıştırıyor, ve her saç telinin üzerinde nemlendirici bir tabaka oluşturuyordu. Jojoba yağı, bugün de kozmetik endüstrisinin en önemli etken maddeleri arasında yer alıyor.

Portakal Kabuğu

Antik Roma’da elle sıkılan tatlı portakal yağı, en mat yüzleri bile anında aydınlatabilen mucize bir iksir olarak kabul edilirdi. Romalılar, portakal kabuğu yağının, yüzün günlerce ışıldamasını sağlayan göz kamaştırıcı bir güneş tutucu olduğuna inanıyorlardı. Tatlı portakalın dönüştürücü gücü, yüzyıllar boyunca bir Roma cilt bakım sırrı olarak kaldı. Günümüzde portakal yağı kozmetik kremlerde sıklıklı karşımıza çıkabiliyor. 

Yulaf

2000 yılı aşkın bir süre önce, Bizans imparatorluğunun kucağında, Romalı soylular zengin bir temizlik geleneği başlattı. Mavi sulara dalar, bedenlerine avuç dolusu yulaf sürerler, sudan çıktıklarında vücutları güneş ışığında parıldardı. Yulaf, kızarıklıkları ve sıyrıkları giderir ve cildi nazikçe temizlerdi. Bizans’tan günümüze miras kalan bu ritüeller, günümüzün cilt bakım ürünleriyle modern bir dönüşüm geçirdi.  

Keçi Sütü

Eski Mısır’da keçi sütü, mistik güçleri nedeniyle saygı görürdü. Mısır halkı, bu ilahi sütün cennete dair bir simge ve donuk, mat cilt için harika bir tedavi olduğuna inanıyordu. Kutsal keçi sütünü vücutlarına sürdüklerinde dudaklarında, kollarında ve ayak bileklerinde parıldadığını, ölü deriyi nazikçe soyduğunu ve altındaki daha genç, daha taze tabakaları ortaya çıkardığını fark ettiler. Bugün, keçi sütü kozmetik raflarındaki cilt bakım ürünlerinde karşımıza çıkmayı sürdürüyor. 

Sandal Ağacı

Sandal ağacı Hint Mysore kraliyetinin kutsal bir parçasıydı. Kutsal kabul edilir ve cennetin kokusunu taşıdığı söylenirdi. Hindistan’ın kraliyet aileleri cildi aydınlatmak, yara izlerini iyileştirmek, lekeleri gidermek, güneş yanıklarını gidermek ve cildi yumuşatmak için sandal ağacı yağı kullandılar.

Neem

Eski Hindistan’da neem ağacı, saflığın, sevginin ve yaşamın sembolüydü. Yaprakları, banyo suyunda cildi canlandırmak üzere kullanılırdı. Sağlıklı ve esnek bir cilt vaat eden neem yağı, her sivilceyi tanrılara geri götürmek için ciltten soyuyordu. Zamanla neem, fesleğenle birlikte şifanın büyülü bir simgesi haline geldi. Bugün cilt maskelerinde ve saç bakım kremlerinde sıklıkla karşımıza çıkan neem yağı, kadınlar için kutsallığını sürdürüyor. 

Kakao Yağı

Bitkisel Saç ve Cilt Bakım Mucizeleri

Mayalar ve Aztekler, kakaonun tanrılar tarafından bir dağda keşfedildiğine inanıyor, iyileştirici özelliklerine saygı duyuyorlardı. Lüks Kakao maddesini kafa derilerine ve saç tellerine derinlemesine yedirerek uyguma ritüellerine düşkünlerdi. Saç tellerini nemlendiren, saça olağanüstü bir hacim ve parlaklık kazandıran, saç tellerini kalınlaştırıp güçlendirirken saçtaki hasarı önleyen kakao yağı, popülerliğinden hiçbir şey kaybetmedi. 

Kuaförlükte Yeni Adım: Saç ve Ruh Sağlığı Salonu

0
Bebop Saç ve Ruh Sağlığı Salonu


Kuaförler, müşterileriyle zamanla yakınlaşan, kimi zaman güçlü bağlar oluşturan, dert ortağı olan sosyal danışmanlardır. Bunu göz önünde bulunduran ödüllü salon Bebop (Londra) kuaförlere salonda psikolojik destek sağlamak ve kuaförlüğün ulusal mesleki kualifikasyonlarına ruh sağlığı eğitiminin de dahil edilmesi için bir kampanya başlattı.

Bebop’un Direktörü Pont Smith ve Kuaför D’arcy Liddle, karantinanın ardından salona geri döndüklerinden bu yana, salondan uzakta olmanın zihinsel sağlıklarını ne kadar çok etkilediğini fark etti.

Pont Smith, “Tüm günümüzün dolu olduğu bir çalışma temposundan, aniden ne olacağını bilmediğimiz 3 aylık bir tatil sürecine girdik. Salona döndüğümüz ilk hafta zordu, neredeyse işimizi nasıl yapacağımızı unutmuş gibiydik. Pek çok kaygının üstesinden gelmek, hem kendimizin hem de müşterilerimizin bu süreçte geliştirdiği birçok korkuyla yüzleşmek zorunda kaldık,” diyor.

Ruh Sağlığı Eğitimine Neden İhtiyaç Duydular?

Bebop Saç ve Ruh Sağlığı Salonu
Pont Smith, Instagram @bebapldn

Pont, kendilerini ruh sağlığı eğitimi almaya sevk eden olayı şöyle anlatıyor: “Bir müşterisi, kıdemli kuaförlerimizden Anthony’e, kanserin son aşamalarında olduğunu ve saçlarının cenaze fotoğrafları için harika görünmesini istediğini söyledi. Anthony, ona içki ısmarladı, salonun müziğini onun zevkine göre değiştirdi ve salonda geçirdiği zamanın tadını çıkarmasını sağladı. Müşteri salondan ayrıldıktan sonra, personel odamızda oturan Anthony’nin nasıl olduğunu görmeye gittim ve bundan ne kadar etkilendiğini gördüm. Yaptığınız işi önemsediğinizde duygusal olarak büyük bir bedel ödersiniz.”

Kuaför Anthony, Bebop Salonu, Instagram @bebopldn

Kuaförler, salonda müşterileriyle birçok duygu alışverişinde bulunabiliyor. Bebop, kuaförlere bununla nasıl başa çıkacaklarının öğretilmediğini fark etti. Kuaför D’arcy ise durumu şöyle açıklıyor: “Covid-19’la birlikte gelen izolasyon, gelir kaybı, yas ve korku ruh sağlığımızı tetikliyor ve mevcut sorunları ağırlaştırıyor. Pek çok insan kaygı ve korkuyla baş etme mekanizması olarak alkol ve uyuşturucu kullanımına başvuruyor, bu da daha fazla uykusuzluk, anksiyete ve depresyona neden oluyor. Bu nedenle kuaförlerin kendi ruh sağlıkları ve müşterilerle nasıl başa çıkacakları konusunda eğitime ihtiyaçları var.”

Nasıl Başladı?

Pont ve D’arcy, kuaförler için akıl sağlığı eğitimine nasıl başlayanlarına dair bir fikir edinmek için
biri tüketicilere, diğeri profesyonellere yönelik olmak üzere iki anket gerçekleştirdi. Bu çalışmalar, tüketicilerin ve profesyonellerin kuaför salonları ve akıl sağlığı konularında ne düşündüklerini anlamak için gereken belirli verileri toplamalarına yardımcı oldu.

Daha sonra D’arcy, salonda kendisinin ve ekibin ruh sağlığını desteklemek için gerekli becerileri edinmek üzere iki günlük bir Ruh Sağlığı İlk Yardım Kursu’na katıldı. Bu sayede Bebop, Pont’un eğitim deneyimini de kullanarak kendi ‘Saç ve Akıl Sağlığı” salon konseptini geliştirdi. Halihazırda bu eğitimi ulusal kuaförlük kualifikasyonlarına dahil etmek yetkililerle görüşmelere devam ediyor.

BEBOP “Saç ve Ruh Sağlığı” Salonu’nun Eğitim Kapsamında Neler Var?

  • Ruh sağlığı egzersizleri
  • Derinlemesine danışma eğitimi
  • Oumlu ve olumsuz dil kılavuzu
  • Müşteri ve kuaför ilişki tavsiyesi
  • Rahatsız edici durumlarla nasıl başa çıkılacağı, genel sağlık ipuçları ve hatta vücut diliyle ilgili tavsiyeler

Sağlıklı Beslenme İçin Etkisi Kanıtlanmış 12 İpucu

0
Sağlıklı Beslenme İçin 12 İpucu

Konu sağlıklı beslenme olduğunda çoğu zaman her kafadan bir ses çıkıyor. Nitelikli uzmanların bile bazen birbirleriyle karşıt görüşlere sahip olduğuna şahit olabiliyoruz. Tüm bu kafa karışıklığına rağmen, etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış sağlıklı beslenme ve kilo verme tüyolarını sizin için derledik.

1. Şekerli İçeceklerden Uzak Durun
Şekerli içecekler en şişmanlatıcı unsurların başında geliyor. Bunun nedeni, beyninizin sıvı şekerden alınan kalorileri katı gıdalarda olduğu gibi ayarlamamasıdır. Şekerli gazozları içtiğinizde, daha fazla yer, daha çok kalori alırsınız. Şekerli içecekler ile obezite, tip 2 diyabet, kalp hastalığı ve diğer birçok sağlık problemi arasında güçlü bir ilişki bulunuyor.

Bazı meyve sularının, bazen aynı miktarda şeker içerdikleri için şekerli gazozlar kadar kötü olabileceğini unutmayın.

2. Fındık yiyin
Yağ oranı yüksek olmasına rağmen, kuru yemişler son derecede besleyici ve sağlıklıdır. Magnezyum, E vitamini, lif ve diğer çeşitli besinler ile yüklüdürler.

Araştırmalar, kuruyemişlerin kilo vermenize yardımcı olabileceğini ve tip 2 diyabet ve kalp hastalığı ile mücadeleye yardımcı olabileceğini gösteriyor. Ek olarak, vücudunuz kuruyemişlerdeki kalorinin yüzde 10-15’ini emmez. Bazı kanıtlar ayrıca bu yiyeceğin metabolizmayı hızlandırabileceğini de gösteriyor. Bir araştırmada, bademlerin karmaşık karbonhidratlara kıyasla kilo kaybını yüzde 62 artırdığı kanıtlandı.

3. İşlenmiş Abur Cuburdan Kaçının

Sağlıklı Beslenme İçin 12 İpucu

İşlenmiş abur cubur son derecede sağlıksızdır. Beyninizdeki zevk merkezlerini tetiklemek üzere tasarlandıkları için bu yiyecekler beyninizi kandırarak aşırı yemenizi sağlar, hatta bazı durumlarda yiyecek bağımlılığını teşvik ederler.

Genellikle lif, protein ve mikro besinler bakımından düşüktür, ancak ilave şeker ve rafine tahıllar gibi sağlıksız içerikler bakımından yüksektirler. Bu nedenle, çoğunlukla boş kalori sağlarlar.

4. Kahveden Korkmayın


Antioksidan bakımından yüksektir ve araştırmalar, kahve tüketimini uzun ömür, tip 2 diyabet, Parkinson, Alzheimer gibi birçok hastalık riskinde azalma ve uzun yaşam ile ilişkilendiriyor.

5. Yağlı Balık Yiyin

Balık, yüksek kaliteli protein ve sağlıklı yağ için harika bir kaynaktır. Bu, özellikle de omega-3 yağ asitleri ve çeşitli diğer besinler açısından zengin somon gibi yağlı balıklar için geçerli. Araştırmalar, çok balık tüketen kişilerin kalp hastalığı, bunama ve depresyon gibi çeşitli rahatsızlıklara yakalanma riskinin daha düşük olduğunu gösteriyor.

6. Uykunuzu Alın
Yetersiz uyku, insülin direncini artırabilir, iştah hormonlarınızı bozabilir, fiziksel ve zihinsel performansınızı azaltabilir. Dahası, yetersiz uyku, kilo alımı ve obezite için en güçlü risk faktörlerinden biridir.

7. Probiyotikler ve Lifli Yiyecekler Tüketin

Sağlıklı Beslenme İçin 12 İpucu

Toplu olarak bağırsak mikrobiyotası adı verilen bağırsağınızdaki bakteriler, genel sağlığınızda muazzam bir role ve öneme sahiptir. Bağırsak bakterilerindeki bir bozulma, obezite de dahil olmak üzere dünyanın en ciddi kronik hastalıklarından bazılarıyla doğrudan bağlantılıdır.

Bağırsak sağlığını iyileştirmek için kefir, yoğurt ve lahana turşusu gibi probiyotik yiyecekler yemek, probiyotik takviyeler almak ve bol miktarda lifli yiyecekler tüketmek gerekir.

8. Yemeklerden Önce Biraz Su İçin
Yeterince su içmek, şaşırtıcı bir şekilde, daha fazla kalori yakmanızı sağlayabilir.

9. Eti Fazla Pişirmeyin veya Yakmayın
Et, protein açısından çok zengindir ve çeşitli önemli besinler içerir. Ancak, çok fazla pişmiş veya yanmış et, sağlıklı beslenme prensibinin çok uzağındadır. Et aşırı pişirildiğinde veya yandığında, kanser riskini artıran zararlı bileşiklerin oluşumuna yol açabilir.

10. Pek Güneşe Maruz Kalmıyorsanız D3 Vitamini Alın

Sağlıklı Beslenme için 12 İpucu

Güneş ışığı harika bir D vitamini kaynağıdır. Yine de çoğumuz yeterince güneşe maruz kalamayız Bu durumda D vitamini takviyeleri harika bir alternatiftir. D vitamini kemik sağlığını iyileştirir, depresyon belirtilerini ve kanser riskini azaltır. Ayrıca daha uzun yaşamanıza yardımcı olabilir.

11. Sebze ve Meyve Yiyin

Sağlıklı beslenme rutininin olmazsa olmazları. Sebzeler ve meyveler prebiyotik lif, vitamin ve mineraller bakımından zengindir ve birçok antioksidan ile yüklüdür. Araştırmalar, çok sebze ve meyve tüketen insanların daha uzun yaşadığını ve kalp hastalığı, tip 2 diyabet, obezite ve diğer hastalıklara yakalanma riskinin daha düşük olduğunu gösteriyor.

12. Yeterince Protein Tüketin
Yeterli protein almak, sağlık için hayati önem taşır. Dahası, protein kilo kaybı için özellikle önemlidir. Yüksek protein alımı, metabolizmayı önemli ölçüde artırabilirken, daha az kalori tüketecek kadar tok hissetmenizi sağlar. Ayrıca iştahınızı ve gece geç saatte atıştırma arzunuzu da azaltabilir.

Burun Botoksu Nedir? Burun Dolgusu Nasıl Yapılır?

0
burun botoksu
Burun Botoksu

Burun botoksu, genellikle burun şeklinden memnun olmayanların yaptırdığı ameliyatsız bir estetik işlemidir. Burun ucu düşüklüğü olan veya kemerli burna sahip olan kişiler genellikle buruna dolgu yaptırmayı tercih ederler. Peki dolgu burun estetiği nedir, nasıl yapılır? 

Burun Dolgusu Nedir?

Burun dolgusu cerrahi bir işlem gerektirmeden, hyalüronik asit içeren dolguların enjeksiyonu ile yapılan bir burun şekli düzeltme işlemidir. Yapılan bu işlemden sonra burun dolgusu öncesi sonrası güzel ve kişinin istediği gibi bir fark ortaya çıkar. Burun dolgusu fiyatları ise diğer ameliyatlı işlemlere bakılarak daha uygun diyebiliriz.

Pixabay, Burun Botoksu

Burun Botoksu Nasıl Yapılır?

Buruna dolgu yapılmadan önce kişi ile konuşularak işlem yapılacak bölge belirlenir. İşleme geçmeden önce ise belirlenen bölgeye anestetik krem sürülür ve yaklaşık yarım saat süre geçmesi beklenir. Hijyenik ortam ve uyuşuk bölge hazırlanınca bu tür işlemlerde kullanılan hyalüronik asit iğnelerle ilgili bölgeye enjekte edilir. Enjekte işlemi sonra burna istenilen şekil verilir ve işlem tamamlanır.

Dolgu Burun Estetiği Kimlere Yapılır? Etki süresi ne kadardır?

Dolgu burun estetiği 18 yaşını doldurmuş her bireye yapılabilmektedir. Fakat şunu belirtmeliyiz ki kalıcı burun dolgusu isteyen kişiler için bu estetik çeşidi uygun değildir. Çünkü burun botoksu etki süresi bir iki ay ile sınırlı kalıyor.  Burun dolgusu yaptıranlar eski burun şekline geri dönmemesi için sıklıkla bu estetik işlemini tekrar yaptırmalılar.

Pixabay, Burun Dolgusu

Burun dolgusu avantajları;

  • Burun dolgusu estetiği, ameliyat sürecinde bulunmak istemeyenler için avantajlı olan, cerrahi müdahale olmadan yapılabilen bir estetik operasyonudur.
  • Burunda bulunan eğrilik, kaza sonucu oluşan yamukluk veya istenmeyen kemer oluşumları için kısa ve basit bir çözümdür. Kişi 10 dakika içerisinde bu oluşumlardan kurtulabilir.
  • Burun dolgusu fiyatları estetik işlemleri arasında daha uygun ve ekonomiktir.
  • Kısa sürede yapılan dolgu işlemi eğer kişi tarafından beğenilmez ise eski şekline geri döndürülebilme imkânı mevcuttur.

Burun dolgusu dezavantajları;

  • Dolgu burun estetiği kalıcı değildir. Enjekte edilen dolgu malzemesine göre estetiğin etki süresi değişkenlik gösterebilir.
  • Büyük bir değişim sonucu isteniyorsa eğer burun dolgusu yeterli olmayacaktır. Örneğin burun küçültmek isteyen bir kişi için buruna dolgu estetiği iyi bir sonuç çıkarmaz.

Verdiğimiz bilgiler kapsamında, burnunda eskiye nazaran daha hoş bir görünüm oluşturmak isteyenler ve bunun için ameliyat olmak istemeyenler var ise adresleri burun botoksu olacaktır. Bu işlemi gerçekleştirmeden önce kalıcı olmadığını hatırlatmak isteriz.

Nuxe, Yaşlanma Karşıtı Bakım Serileri ile İddialı

0
Nuxe Yaşlanma Karşıtı Bakım Serileri

Nuxe Yaşlanma Karşıtı Serileri, ilk yaşlanma belirtilerinden yerleşmiş derin çizgilere kadar her cilt tipinin ve yaşın ihtiyaçlarına cevap verirken, geniş ürün skalasıyla etkili bir anti-aging (yaşlanma karşıtı) deneyimi sunuyor.

Fransa’nın 1 numaralı dermokozmetik yaşlanma karşıtı markası NUXE, ürünlerinin içeriklerinin yanı sıra her yaş ve cilt tipine göre uyumluluğunu geliştirmeyi sürdürüyor. İlk yaşlanma belirtileri için geliştirilen Crème Prodigieuse® Boost serisi geçen sene yenilenen formülüyle Global Anti-Aging serisinin en genç üyesi olarak öne çıkıyor. Merveillance® Expert ise hem formülüyle hem de cam kavanozlarıyla 2019 yılında yenilendi. Daha olgun ciltler için geliştirilen seri, gözle görünür çizgilerle savaşırken cildi sıkılaştırıyor.

Yerleşmiş çizgiler ve sıkılığını kaybetmiş ciltler içinse Nuxuriance® Ultra serisi içerisindeki Bi-floral® hücreleriyle, 12 saat boyunca hücrelerin daha hızlı yenilenmesini sağlıyor. Böylece cildin yoğunluğu, sıkılığı ve nemi artıyor.

Daha ileri seviyedeki yaşlanma belirtileri için NUXE’ün en yeni serilerinden biri olan Nuxuriance® Gold mutlak yaşlanma karşıtı bir bakım sunuyor. Nuxuriance® Gold serisi, hücre yenilenmesinin zamanla yavaşlamasının, lipid üretiminin düşmesinin ve cilt mikro-dolaşımının azalmasının etkileriyle mücadele ediyor. En olgun ciltlerde dahi etkili bir yaşlanma karşıtı bakım sunuyor.

Crème Prodigieuse® Boost – İlk Yaşlanma Belirtileri

Crème Prodigieuse® Boost, 25-39 yaş aralığında maruz kalınan stres, yorgunluk ve şehir yaşamının getirdiği dış̧ etkenlerin zararlarına karşı geliştirilmiş çok amaçlı düzeltici bir seri. Bir günü 48 saatmiş gibi yaşayan kadınlar, günün koşuşturması içinde hayattaki her anın tadını çıkarmak istiyor. Bu yoğunlukta oksidatif stresin, hücresel stresin ve kolajen hasarının saldırısı altındaki cilt ise adeta patlamaya hazır bir bomba haline geliyor. Çözüm olarak Crème Prodigieuse® Boost’un formülünde anti-oksidan flavonoller açısından zengin yasemin çiçeği, kolajen sentezlenmesini hızlandıran yüksek düzeyde aktif molekül bileşenine sahip aynısefa çiçeği ve hücre yenilenmesini destekleyen Riboz (hücresel şeker) bulunuyor.

Seride kuru ve yağlı ciltler için çoklu düzeltici gündüz kremi, enerji veren onarıcı konsantrasyon, göz çevresi bakım kremi ve gece balsamı yer alıyor. Ayrıca seriye yeni katılan “5’i 1 Arada Pürüzsüzleştirici Baz”, cildinizdeki kusurları belirsiz hale getirirken ciltteki parlaklığı alıyor, kusurları örtüyor ve makyajsız ciltte pürüzsüz bir bitiş sağlıyor.

Merveillance® Expert – Yerleşik Mimik Çizgileri

Nuxe Yaşlanma Karşıtı Bakım Serileri

Merveillance® Expert serisi, yerleşik mimik çizgilerini hedef alırken aynı zamanda gözenekleri sıkılaştırmaya ve cildin gerginliğini geri kazanmasına da yardımcı oluyor. Gün güzeli çiçeğinden elde edilen Oleoaktifleri® içeren bu anti-aging bakım kremi, ilk kullanımdan itibaren çizgilerin görünümünde düzelme sağlayarak cildi nemlendiriyor. İçeriğindeki plankton polisakkaritleri ile 8 saatten daha uzun süreli bir lifting etkisi sağlıyor ve cildi sıkılaştırıyor.

Seride kuru ve yağlı ciltler için gündüz kremi, gece bakım kremi, göz çevresi bakım kremi ve onarıcı serum bulunuyor. 8 saat boyunca sıkılaşma çalışmalarını devam ettiren Merveillance® Expert Serum, yerleşik mimik çizgilerini gözle görünür oranda azaltıyor.

Nuxuriance® Ultra – Yoğun Yaşlanma Karşıtı Bakım

Nuxe Yaşlanma Karşıtı Bakım Serileri

NUXE Laboratuvarı tarafından geliştirilen Bi-Floral® hücreler, safrandan elde edilen moleküllerin begonvil hücrelerine enjekte edilmesiyle oluşturuluyor. Formülün uzun süreli bir etki sağlayabilmesi de bu hücreler sayesinde gerçekleşiyor. Hücre yenilenmesinin gerçekleştiği epidermisin temelini hedef alan bi-floral hücreler, 12 saat boyunca nüfuz ederek epidermal hücrelerinin metabolizmasında uzun süreli etki sağlıyor. Nuxuriance® Ultra teknolojisi, araştırmalara göre hücre yenilenmesini %34 oranında artırıyor. Ayrıca hedefe yönelik etki için NUXE Ar-Ge Laboratuvarı, fibroblastların çalışma özelliklerini geliştirerek cildin yoğunluğunu, tonunu ve sıkılığını artıran çavdar içeriğini geliştirdi. Bu kompleks aynı zamanda yeniden dolgunlaştırma ve yapılandırma gücüyle kuru cildi besleyen ve rahatlatan Shea yağı içeriyor.

Seride besleyici gündüz ve gece kremi, göz ve dudak çevresi bakım kremi, onarıcı serum, 20 SPF içeren gündüz kremi, el ve vücut kremi bulunuyor. 

Tam kapsamlı yaşlanma karşıtı ürünler sunan Nuxuriance® Ultra serisindeki yaşlanma ve leke karşıtı el bakım kremi, daha yumuşak ve sıkı bir cilt sağlarken el üzerindeki yaşlanma lekelerini de gözle görünür oranda azaltıyor.

Nuxuriance® Gold – Güçlendirici & Besleyici Yoğun Yaşlanma Karşıtı Bakım

Nuxe Yaşlanma Karşıtı Bakım Serileri

Daha önce Nuxuriance® Ultra serisinde kullanılan, safran çiçeği hücrelerinin begonvil hücrelerine aşılanmasıyla elde edilmiş NUXE patentli Bi-Floral® hücreler, Nuxuriance® Gold serisinin de temelini oluşturuyor. Mükemmel bir biyo-uyumluluğa sahip bu bitki hücreleri, aynı zamanda kendi aktif element zenginliğiyle de biliniyor. (21 amino asit, 14 yağ asidi, 6 vitamin, proteinler, yağlar ve şeker). NUXE geliştirdiği çok özel ve doğaya dost bir yöntem neticesinde porselen gülü aktif moleküllerinin özünü çıkarmayı başardı ve olumlu özelliklerini maksimize etti. Bu yöntemde porselen gülünün sapı, yaprakları ve taç yaprakları önce kurutuluyor, sonrasında temel yağ asitleri açısından zengin botanik bir yağ içinde dağıtılıyor. NUXE tarafından patenti alınan Porselen Gülü Oleoaktifleri® içerisindeki 6 değerli aktif molekül (3 polifenol, 3 yağ asidi) ile en olgun ciltlerde dahi etkili bir yaşlanma karşıtı bakım sunuyor.

Seride besleyici ve onarıcı serum, aydınlık görünüm veren balsam, kuvvetlendirici balsam ve gece bakım balsamı bulunuyor. Nuxuriance® Gold serisinin Besleyici ve Güçlendirici Gece Balsamı içerisindeki Porselen Gülü Oleoaktifleri® ve Bi-Floral® hücrelerle gece boyunca cildi dolgunlaştırıyor, canlandırıyor ve gençleştiriyor.

Uzun Süreli İlişkilerde Seks Dinamiği

0
Uzun Süreli İlişkilerde Seks Dinamiği

Uzun süreli ilişkilerde cinselliğin ilk günler ve aylardaki niteliğini ya da sıklığını kaybetmesi, son derece olandır. İlişkinizde seks artık eskisi kadar yer kaplamıyor ya da keyif vermekten çıkıp monoton veya zorunlu bir faaliyete dönüşmüş olabilir. İşte uzun süreli ilişkilerde seks ile ilgili gerçekler:

Cinsel Doyum İlişkinin İstikrarını ve Refahını Artırıyor

Seks genellikle ilişkileri geliştirir, ancak ilişkideki önemi bireysel olarak çiftlere bağlıdır.

Bununla birlikte, araştırmalar, iyi bir cinsel yaşam ile mutlu ilişki arasında güçlü bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Diğer bir araştırma, cinsel doyumun, ilişkideki iletişim sorunlarının olumsuz etkilerini bile telafi edebileceğini ortaya koyuyor. Archives of Sexual Behavior’da yayınlanan bir araştırmaya göre, dilediğinizden daha az seks yapmak, ilişkinizi daha az istikrarlı hale getirerek ayrılma olasılığını artırabiliyor.

Bütün bunların yanında seksin hangi sıklıkta tatmin edici olduğu, tamamen kişilere bağlıdır. Bazı insanlar seksle o kadar ilgilenmezler ve mutlu bir ilişkiye sahip olmak için özellikle  ona ihtiyaçları yoktur. Önemli olan, sizin ve partnerinizin seks hayatınızdan ne istediğinizi konuşabilmeniz, herhangi bir tutarsızlığı kabul edebilmeniz ve her iki tarafın ihtiyaçlarının da karşılandığından emin olmanın yollarını bulabilmenizdir. 

Uzun Süreli İlişkilerde Seks Dinamiği

Uzun Süreli İlişkilerde Seks Neden Azalır?

Uzun süreli ilişkilerde seks kademeli olarak azalma gösterir. İlişkide, en başta çok fazla cinsel enerji mevcuttur, çünkü yenidir ve o kişiyle fiziksel yakınlığı ilk kez keşfediyorsunuzdur. Aşık olduğumuzda deneyimlediğimiz, iyi hissettiren ve bağlanmamızı sağlayan kimyasalların yeniliği ve adeta bedenimize akın etmesi, seksin neden ilişkinin başlarında çok fazla yaşandığını açıklıyor. Bu kimyasalların akını geçtikçe, çiftler genellikle daha düşük düzeyde, daha düzenli bir arzu akışına alışırlar.

Bazen Partnerimizin Seks İstememesi Normaldir

İnsanların sekse olan ilgisi, çeşitli faktörlere bağlı olarak gelir ve gider. Bu faktörler, stres seviyesi, uyku eksikliği, hormonal dalgalanmalar, anti-depresan ya da diğer bazı ilaçların yan etkileri, ruh sağlığı sorunları, bedenimiz hakkındaki düşüncelerimiz (beden imajı) ve ilişki sorunlarıdır. 

İlişki devam ederken hayat değişir, aileye yeni bir bebek gelebilir, partnerlerden biri yeni bir işe başlıyor ya da stresli bir dönemden geçiyor olabilir 

Bir ilişkide bazen seks yapmak istememek de normaldir. Bunun için kendinizi ve partnerinizi yargılamayın. 

Düşük cinsel istek bazen ilişkide daha başka sorunlara işarettir

Araştırmalar, cinsel doyum ile ilişki doyumu arasında çift yönlü bir ilişki bulmuştur; bu, partnerinizden memnun değilseniz, muhtemelen cinsel yaşamınızdan da pek memnun olmayacağınız anlamına gelir. Partnerlerden biri veya ikisi seksle ilgilenmiyorsa, hasır altı edilen ve ele alınması gereken bir ilişki sorunundan bahsedilebilir. Neler olup bittiğini anlamak için, konuyu açmanız ve ikinizin de ilişkinizin durumu hakkında ne hissettiğinizi konuşmanız gerekir. İyi bir ilişkiye odaklanın, çoğu zaman iyi seks de peşinden gelir.

Erkekler de düşük libido sorunu yaşayabilir

Bütün erkeklerin daima seks istediği öngörüsü, kültürel bir klişeden ibarettir. Zaman zaman birçok erkek cinsel dürtülerinde azalma yaşar. 

Uzun Süreli İlişkilerde Seks Dinamiği

Bazen İstemek için Başlamak Gerekir

İnsanlar arzuyu farklı yaşarlar. Pek çokları, herhangi bir fiziksel uyarılma gerçekleşmeden de seks isteyebilirken, bazılarında cinsel istek ancak fiziksel uyarılma başladıktan sonra ortaya çıkar. Bu, duyarlı arzu olarak bilinir. Duyarlı arzuya sahip olan insanlar, yalnızca fiziksel olarak uyarıldıklarında seks yapmak isterler.

Kısacası, gün boyunca istek duymamanız seksten zevk almayacağınız anlamına gelmez. 

Ancak elbette ki, uzun süreli ilişkilerde bile, kimse istemediği zamanlarda seks yapmak zorunda değildir. İstemediğiniz halde yapmak, eşinizle bağınızın kopmasına ve ona karşı öfkeli hissetmenize neden olabilir. Bu da ileride daha büyük sorunlara yol açabilir.

İlişki Geliştikçe Seks Güzelleşir

Uzun süreli ilişki, arzu ve seksin azalması anlamına gerekmez. Yıllarca beraber olan birçok çift, tatmin edici bir cinsel yaşama sahiptir. Aslında, çiftler birbirini tanıdıkça cinsel hayatları da o oranda iyileşir. Birlikte yeni deneyimleri keşfederken daha rahat hissederler.

Sarışınlar, Sarı Saçın Cazibesi ve Enerjisi

0

Sarışınlar, son buzul çağının sonundan bu yana popülerliklerinden hiçbir şey kaybetmedi. Araştırmalar da sarışınların dergi kapaklarında daha sık yer aldığını gösteriyor. Sarı saçın kökenleri, ikonik sarışınlar, sarı saçın enerjisi ve sarışın olmayı deneyip hayal kırıklığı yaratan ünlüleri sizin için derledik.

Teoriye göre, beyaz ırkta görülen sarı saç ve mavi gözler yaklaşık 11 bin yıl öncesine dayanan yeni uyarlamalar. Bu özelliklerin, son buzul çağının sonunda Kuzey Avrupa kabileleri arasında geliştiği düşünülüyor. 

Kuzey Avrupa’nın güneş ışığına maruz kaldığı saatler, Afrika ile karşılaştırıldığında çok daha azdır. Bu nedenle, Avrupa’ya göç eden kabilelerin, deri ve saçların depigmentasyonuyla sonuçlanan bir genetik mutasyona uğradığı varsayılıyor.

Cinsel seçilim, Kuzey Avrupalılarda evrimin arkasındaki en güçlü güçlü itici güçtü. Buzun arazinin çoğunu kapladığı Kuzey Avrupa’da insanlar ete bağımlıydı. Gruplar, tarih öncesi bizon veya mamut sürülerini aramaya başladılar. Bu av gezileri tehlikeliydi ve birçok ölümle sonuçlandı. Sonuç olarak, sayıları erkekleri aşan dişiler arasında yoğun bir cinsel rekabet dönemi olduğu öne sürülüyor. Bu süreçte erkeklerin seçim yaparken rakiplerinden sıyrılan sarışınları seçtiği düşünülüyor.

Ayrıca, saç boyası bulunmadan önce, kadınlarda sarı saç, gençliğin ve dolayısıyla üreme zindeliğinin açık bir işareti olarak yorumlanıyordu. 

Sarışınlar, son buzul çağının sonundan bu yana popülerliklerinden hiçbir şey kaybetmemiş gibi görünüyor. Araştırmalar da sarışınların dergi kapaklarında daha sık yer aldığını gösteriyor.

Saç Rengi ve Çekicilik

Viren Swami ve Seishin Barrett (2011) saç renginin erkeğin yaklaşımına etkisini inceledi. Aynı kadın, beş hafta boyunca haftanın üç günü Londra’daki çeşitli gece kulüplerinde farklı zamanlarda kızıl, kahverengi veya sarı saçlarla bara oturdu. Ona dans pistine bakması, özellikle flört etmemesi ve hatta bir erkekle göz teması kurmaması söylendi. Her ortamda aynı makyajı ve kıyafetleri giydi: koyu kot pantolon, beyaz bluz, siyah hırka ve kahverengi botlar. Tek fark saç rengiydi.

Sonuç? Sarışınken erkekler ona çok daha fazla yaklaştı. Saat 20:00’den sonra kendisine yaklaştığı gözlemlenen 120 erkek 18 ila 28 yaş aralığındaydı.

Sarışınlar

Sarı Saç Tutkusu 

Pek çok kadın sarı saçlara özeniyor. Tüm dünyada saç rengini sarıya boyatmak için kuaför salonlarına akın edenlerin sayısı azımsanacak gibi değil. Ancak, farkında olmasalar da bazen bu yanlış bir tercih olabiliyor. 

Kendi doğal saç ve ten renkleriyle uyumsuz olduğu halde sarışınlığı tercih eden kadınların çoğu, farkında olmadan daha soluk, demode, hatta daha yaşlı görünebiliyorlar.

Saç Rengi ve Enerji İlişkisi

Renk de dahil olmak üzere evrendeki her şey, bir enerji titreşimi yayar. Enerji düzeyinde ele alındığında, bu senaryoya uyan kadınlar, bilmeden daha düşük bir enerji titreşimi yaymayı seçiyorlar. Birinin enerji titreşimini test etmek için ideal bir bütünsel uygulama olan Enerji Kas Testi kasların, düşüncelerin, eylemlerin, duyguların ve nesnelerin kişiyle titreşimsel uyum içinde olup olmadığını belirliyor.

Birisi, kendisiyle uyum içinde olmayan renklerle kas testi yaptırdığında, kasları daha zayıf değerler verir, bu nedenle bu kişi dünyaya daha düşük bir enerji titreşimi yayar.

Kadınların saçlarında denediği ve kendileriyle uyumsuz olan başka renkler de mevcut, ancak saçta kişiyle uyumlu olmayan sarı rengin olumsuz etkilerinin yoğunluğu, örneğin koyu kahverengiden orta kahverengiye gitmekten çok daha belirgindir. 

Herkes Sarışın Olmak Zorunda Değil!

Saçlarınız için Sarının İdeal Renk Paletinizde Olmadığını Gösteren Faktörler:

  • Doğal sarı saçlara sahip olmamak
  • Doğal kaş renginiz ile açılmış/boyanmış saç renginiz arasında önemli bir renk farkı olması
  • Saçlarınızı sarıya boyadıktan sonra aynaya ya da bir fotoğrafınıza baktığınızda gözlerinizin yüzünüzden çok saçlarınıza odaklanması
  • Yüzünüzün soluk ve ten renginizin sarı saç renginizle uyumsuz görünmesi.

Trendleri takip ederek veya beğendiğiniz bir ünlüyü taklit ederek saç renginizi körü körüne seçmeyin. Saçınıza en uygun renkleri belirleme konusunda eğitimli bir danışmandan, uzman bir kuaförden destek alın.

İkonik Sarışınlar

Maryln Manroe 

Sarı Saçın Cazibesi ve İkonik Sarışınlar
Instagram @marilynmonroe

Cinsel cazibesinin vazgeçilmez bir öğesi olan sarı saçları ona dünyanın en seksi kadını unvanını kazandırdı. Efsane yıldızı hafif dalgalı şekillendirilmiş sarı saçları olmaksızın düşünmek mümkün değil! 

Grace Kelly

Instagram @gracekelly_daily

Amerikalı oyuncu ve Monako Prensesi Grace Kelly, platin sarıdan daha soğuk ve doğal olan “Baby Blonde” tonunu popüler hale getirdi.

Bridgett Bardot

Sarı Saçın Cazibesi ve İkonik Sarışınlar
Instagram @hollywoodladies.321

Sharon Stone

Platin sarısı kabarık saçlarıyla tanınan bir zamanların en popüler yıldızı, kendi döneminin en çok arzulanan ve sonraki nesillerin de saç rengini ve stilini hayranlıkla taklit ettiği bir isim.

Sarı Saçın Cazibesi ve İkonik Sarışınlar
Instagram @sharonstone

Bir dönemin seks sembolü olarak hem  kadınları hem erkekleri kendine hayran bırakan yıldız, sarışınlığı 90’larda yine zirveye taşıdı.

Kate Moss

Sarı Saçın Cazibesi ve İkonik Sarışınlar
Instagram @katemossagency

Kate Moss’un güneşe maruz kalmış etkisine sahip ışıltılı uzun sarı saçları ve tarzı, onu dünyanın en ünlü moda ve stil ikonu haline getirirken, tarihe şimdiden adını yazdıran sarışınlar arasında yerini aldı bile.

Madonna

Sarı Saçın Cazibesi ve İkonik Sarışınlar
Instagram @madonna

80’lerde kısa sarı saçları, çılgın ve provokatif imajı ile tanıdığımız dünyanın en ünlü kadın pop şarkıcısı Madonna,nın 1990 yılındaki Blonde Ambition (Sarışın hırsı) adlı turnesiyle birlikte sarışınlığı da tescillenmiş oldu. 

Claudia Schiffer

Instagram @claudiaschiffer

Bir zamanlar podyumlarda fırtına gibi esen topmodel dünyanın en ikonik sarışınlarından biri.

Gwyneth Paltrow

Instagram @gwynethpaltrow

Güzel oyuncunun sofistike zarafeti, yıllardır değişmeyen hafif açılmış sarı saçlarıyla tam bir bütünlük içinde. 

Prenses Diana

Sarı Saçın Cazibesi ve İkonik Sarışınlar
Instagram @princesdianaa

Dünyada hala ciddi bir hayran kitlesine sahip olan Lady Diana, kumlu sarı saçları ile tüm dünya medyasının peşinden koştuğu bir stil ikonuydu. Hala da modacılara ve saç tasarımcılarına ilham vermeye devam ediyor. 

Sarışınlığı Deneyip Hayal Kırıklığı Yaratan Ünlüler

Anne Hathaway

Instagram @annehathaway

Güzelliğini bu kadar baskılayan, enerjisiyle bu denli uyuşmayan başka bir renk olamazdı, neyse ki bu yanlıştan çabuk döndü.

Kim Kardashian

Instagram @georgepapanikolas

Kara kaşlar ve gözlere, koyu bir ten rengine sahip olan Kardashian, saçlarını sarıya boyatmayı denediğinde bütün o egzotik havasını kaybetmişti. O da hızlıca esmerliğe geri döndü.

Rita Ora

Instagram @ritaora

Sarı saçın büyüsünden bir türlü kurtulamayan Ora, kendini bu şekilde daha çekici ve alımlı hissediyor olabilir, ama renk uzmanları aynı fikirde değil.

Rihanna

Instagram @rihhh_navyyy

Ünlü Afro-Amerikalılar arasında sarı saçları deneyenler çok. Rihanna da sarışın olmayı tecrübe etse de, güzelliğini ve cazibesini büyük ölçüde siyah saçlarına borçlu.

Jessica Alba

Instagram @looks_issue

Renk uzmanlarının, sarı saçın ten rengi ile uyumsuz olduğu konusunda hemfikir olduğu diğer bir isim de Jessica Alba. 

Siz ne düşünüyorsunuz? Haklı sayılırlar, öyle değil mi?

Türkiye’nin İlk Saç Bilimi (Trikoloji) Uzmanları

0
Türkiye'nin İlk Saç Bilimi (Trikoloji) Uzmanları

2009 yılında İstanbul’da hizmet vermeye başlayan Türkiye’nin ilk trikolojik danışmanlık ve uygulama merkezi Akademi Saç Terapi’nin kurucuları Evrim Bayraktar ve Burcu Çayözü, saç bilimi trikoloji ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Trikoloji nedir? Trikologun görevi nedir? Türkiye’de kaç trikolog var?

Evrim Bayraktar: Triko aslında saç demek, trikoloji de saç bilimi olarak tanımlanıyor. Doğuş yeri İngiltere ama Amerika, Avrupa ve Avustralya’da bu işle ilgili hem medikal birimler var hem de kapsamında danışmanlığın da bulunduğu, saç bilimi uzmanı gibi tanımlarla lisans aldığınız kuruluşlar var. 

Biz Trikoloji eğitimini İngiltere’de aldık. Vaka tecrübeleriyle, medikal altyapısıyla, dermatologların, cerrahların, kuaförlerin, saç uzmanlarının bilgi birikimlerini paylaştıkları iki yıllık bir eğitim altyapısı sonrasında iki yıl da vaka paylaşımı yaptık. Bu işi Türkiye’de yapmak istediğinizde, bazı etik kuralları, lisans kapsamındaki belli prensipleri yerine getirmeniz gerekiyor.

Trikoloji
Evrim Bayraktar

Trikolog olmak için ne gerekiyor?

Evrim Bayraktar: Öncelikle dört yıllık bir üniversite mezunu ve İngilizceye hakim olmanız gerekiyor. Kuaförlük altyapısından da gelebilirsiniz. Ben ekonomi mezunuyum, Amerika’da master yaptım. Amerika’da saçla ilgili bir kozmetik firmasında staj yaptım. İngiliz bir yatırım firması Türkiye’ye gelip saç bakım merkezleri kurmak üzere yatırım yaptığında firmayla yollarımız kesişti ve bu işin eğitimini almak için Uzakdoğu’ya gittim. Biz firmaya buradaki ekibi kuracak kişiler olarak katıldık. Özel ürünlerle kepekten kaşınmaya, dökülmeden aşırı yağlanmaya, hasar görmüş saçlara kadar çok geniş bir yelpazede sorunlu saçların bakımı, danışmanlığı, yapılandırılmasını sağlayan özel bir klinik hizmet. Medikal bir çözüm değil. Eğer saç sorununa yol açan fiziksel ya da psikolojik bir rahatsızlık varsa, danışmanlarımız kişiyi medikal doktorlara yönlendiriyor. 

Kuaför ve Trikolog arasındaki fark nedir?

Evrim Bayraktar: Kuaförlük aslıda saç şekillendirme tekniğine, bu alanda yetkinliğe sahip kişidir. Ama dilerse bu işi bilimsel bir temele taşıyabilir. Saç bilimi okuyabilir ki dünyada örnekleri var. Ağırlıklı olarak İngiltere’de kuaförlerin bir kısmı saçı daha iyi tanımak ve müşteriye daha iyi bir hizmet sunmak adına bu tür eğitimleri alıyor. Eğitim, çok güçlü bir medikal altyapıya sahip. Organik kimya, anatomi, beslenme, vücut sistemleri, makro-mikro besinler konusunda eğitimler alıyorsunuz. Sorunun kaynağı vücut sistemindeki bir fonksiyon bozukluğu (örneğin; tiroit, diyabet, bağırsak sorunları ya da hormonal sorunlar vb.) olabilir; o zaman kişiye kan ya da hormon testi öneriyoruz ya da beslenme konusunda destek alması gerektiğini söylüyoruz veya tüketmemesi gereken besinler konusunda uyarıyoruz. Biz, kişiye aslında süreci nasıl yöneteceği konusunda danışmanlık yapıyoruz. 

Burcu Çayözü: Kuaför ve Trikolog arasındaki farkı şöyle de açıklayabiliriz. Kuaför saç deriden çıktıktan sonraki kısmıyla ilgileniyor, yani saçın kesilmesi ve boyanmasından ve saça şekil verilmesinden sorumlu. Ama trikolog saçı bir organ olarak ele alır, çünkü saç aslında deri altında da bir gözenek içerisine büyüyor ve o sistem tüm vücut sisteminden etkileniyor. Vücut oraya ne taşırsa saç onu alıyor. Trikoloji saçın deri altındaki kısmı ve vücut bütünlüğüyle olan ilişkisiyle ilgileniyor. Trikolog, saç dökülmesi, saç yapısının zayıflaması, saç uçlarındaki yıpranmalara kadar saçla ilgili bütünsel bir yaklaşım sunuyor. 

Trikoloji
Burcu Çayözü

Trikolog ile dermatolog arasındaki fark nedir? 

Evrim Bayraktar: Burada temel sorun saçın hayati bir organ olarak sayılmaması. Mantar, sedef, egzama gibi çok daha hayati saç derisi hastalıkları var. Hastalık boyutu aşamasında hekim desteği alınıyor ama konu bir saç sorunu olduğu zaman saçın bu kadar yatırım alan bir duruma gelmesi son yirmi yılda gerçekleşti. Bu konuda kendini geliştirmiş bir dermatolog müdahale edebilir, ürün verebilir ama bu alana giren genel bilgi birikimi farklı. İşte burası saç bilimi: Trikoloji.  Dermatologlar tabii ki trikoloji bilgisine sahipler ama trikologlar dermatologların çok üzerinde durmadığı saç problemleri üzerine uzmanlaşmış kişilerdir Hastalık boyutundaki deri altı sorunlar ve çözümü tabii ki dermatologların alanına giriyor Bir kansızlık, demir eksikliği ya da hormonal destek gereken noktada hekimin müdahalesi gerekiyor. Ancak, saçın tepki vermesi her zaman vücudun değişimiyle gerçekleşmiyor. Bazen saça topikal olarak hızlıca hareket getirilmesi gerekiyor. Doğru ürün ve bakımlar saçın metabolizmasını hızlandırabiliyor.

Trikolojik ürünler nedir?

Evrim Bayraktar: Geçirgenliği yüksek etken maddelerle formüle edilmiş olan foliküle kolayca nüfuz edebilen, hücreyi etkinliğe sevk eden ürünlerdir. Baş bölgesinde kan dolaşımının arttırılması gerekiyorsa, deri incelmişse folikülün derinliği olmaz, yağ dokusu azalmıştır. Biz folikül derinliğini buradaki hücre bölünmesini aktif hale getirdiğimiz zaman sağlayabiliriz. Bu da kan dolaşımını cilt üzerinde arttıran etken maddeleri içeren ürünlerle mümkün. Ya da genetik saç kaybınız var. Oradaki hormonsal reseptörlerin duyarlılığı yüksek, bu duyarlılığı aktif eden enzimleri bloke etmeniz gerekiyor. 5-Alfa Reduktas enzimi. Trikolojik losyonlarda bu enzimi bloke eden içerikler mevcut. Medikal alternatifler de olabilir ama bunlardaki genel sıkıntı çok güçlü baskılaması ve sürekli kullanmanız gerekmesi, sizi ürüne bağımlı kılması. Vücut fonksiyonelliğiyle paralel gitmediği sürece ürüne bağımlısınız. Trikolojik losyonlar ise deri sağlığından başlıyor. Cildin geçirgenliğini arttırmak için önce derinin sağlığını optimize ediyor. Ciltte bir egzama ya da yağlanmaya bağlı yağ blokajları varsa bunları ortadan kaldırmamız lazım ki folikül en verimli şekilde büyüyebilsin. 

Kuaförlerde satılan ürünler ile trikolojik ürünler arasındaki en büyük fark nedir?

Burcu Çayözü: Trikolojik ürünlerin en büyük farkı, öncesinde bizim yaptığımız trikolojik danışmanlık. Çok farklı ve çeşitli pek çok ürünümüz var. Tek bir ürün herkeste işe yaramaz. Biz yaptığımız analizle kişinin her şeyini değerlendiriyoruz.. Kan değerlerini istiyoruz, hormonsal bir değer düşüklüğü görürsek endokronoloğa yönlendiriyoruz, kişinin hikayesini dinliyoruz; beslenmesi, stres seviyesi, kullandığı ilaçlara kadar. Kişiyi mutlaka doğru noktaya yönlendiriyoruz. Özellikle kadınlarda saç kaybı görüyorsak, mutlaka bir kan testi yaptırmasını öneriyoruz. Kan testi sonucunda vücutta bir eksik varsa, dünyanın en iyi ürününü de kullansa saç bir noktaya kadar gelebilir, daha fazla ilerleyemez. 

Trikolojik ürünler geçirgenliği çok yüksek, çok özel etken maddelere sahip, hedef odaklı çalışan ürünler. 12 ürünümüz var ve her biri ayrı bir şeyi düzeltiyor. Tek bir ürünü saçkıranda da, yoğun dökülme sorununda da, genetik dökülme probleminde de kullanmaya kalktığınızda o ürün bir noktada eksik kalır. Burada önemli olan kişiyi doğru ürünle eşleştirmek.

Ayrıca ürünlerimizin en önemli özelliği, bırakıldığında örneğin; saçın tekrardan dökülmemesi. Medikal ürünlerin çoğunda problem budur. İlaçları kullandığınız sürece çok iyidir ama bıraktığınız anda saç tekrardan dökülebilir. Ayrıca yan etki yaratabilir. Mesela saçınıza sprey sıkarsınız, çenenizde tüylenme olur. Kadınlar için ciddi bir sıkıntıdır bu. Saç spreyi kalp ritminizi arttıracaktır. Taşikardi problemi olan bir kadının kesinlikle uzak durması gerekir. Bütün bu bilgilere hakim olup kişiye doğru ürünleri tavsiye derken, kaçınması gereken ürünler konusunda da danışmanlık sunuyoruz. 

Evrim Bayraktar: Kuaför müşterisini tanıyordur, çoğu zaman müşterinin saçını ve ürünü tanıdığı için yaptığı eşleşme pozitif sonuç veriyor. Konu ürünün çok iyi olması değil, her ürünün her saçta aynı etkiyi vermemesi. 

Trikoloji merkezine kimler, hangi ihtiyaçları karşılamak üzere geliyorlar? En sık rastladığınız sorunlar nedir?

Burcu Çayözü: Aslında kişiyi bize yönlendiren hekimler ve kuaförler de var. Biz, kadın, erkek, çocuk olmak üzere herkese ve her yaştan kişiye hitap ediyoruz. En çok rastladığımız sorunlar hormonal problemlere bağlı, genetik dediğimiz saç dökülmeleri, yoğun ve geçici dökülmeler (doğru müdahale edilmediğinde kronikleşme riski taşır) ve yağlanma, kaşıntı, kepek, egzama gibi saç derisi problemleri. 

Yıllar önce tanınmış bir aktör saç problemiyle ilgili olarak bizden danışmanlık almıştı, sonra milyonluk anlaşma yaparak bir saç ürününün marka yüzü oldu. Sadece saç sorunu olanlar değil, saçla ilgili görsel bir iş yapanlar da geliyor. 40 yaşından sonra hormonal değişimlere bağlı olarak saç kalitesinde azalma olur. Uzun yıllar kamera karşısında olmayı hedefleyen biri bize gelip saçının kalitesini arttırmaya yönelik bir hizmet alabiliyor. Saçı sürekli fönden dolayı yıpranmış bir dizi oyuncusu bize geliyor, saçı toparlıyoruz. Saç bakım hizmetini terapik işlemlerle, profesyonel bir şekilde sunuyoruz. 

Grammy Ödülleri’nin En Şık ve Dikkat Çeken İsimleri

0
2021 Grammy Ödülleri'nin En Dikkat Çekenleri


Ödül geceleri aynı zamanda en görkemli moda sahneleridir. Ancak, en dikkat çekici ve sıradışı görünümlerin sergilendiği Grammy törenlerinin yeri daima ayrıdır. Müzik dünyasında yılın en başarılı albümlerini ve müzisyenlerini ödüllendiren Grammy Awards, her zaman kişilikleri yansıtan cesur ifadeleri gerektirir.

2021 Grammy Ödülleri’nde kadınlar için tarihi bir geceydi; çünkü en iyi ödülleri kucaklayan sanatçıların çoğu kadındı. İşte, bu yıl görünümleriyle Grammy Ödülleri’nin en çok konuşulan isimleri:

Grammy Ödülleri'nin En Şık ve Dikkat Çeken İsimleri
Fotoğraf: Instagram iamcardib

Rey Otiz imzalı seksi “Gladyatör” imajıyla sahneyi dolduran rap yıldızı, özel zırhıyla başları döndürdü. Cardi, baştan aşağı dore görünümünü, pembe altın pırlanta D’Orazio küpelerle tamamladı.

Beyoncé

Beyoncé, 28. Grammy galibiyetiyle 63. Grammy Ödülleri’nde yeni bir rekor kırdı ve en çok Grammy kazanan sanatçı rekorunu kırdı. Schiaparelli marka siyah elbisesini sallantılı siyah küpelerle tamamlamıştı.

Meghan Thee Stallion

grammy
Fotoğraf: Instagram theestallion



Turuncu Dolce and Gabbana elbisesi, elmas takıları ile kırmızı halıya kazanmaya geldiği her halinden belli oluyordu. En İyi Yeni Sanatçı ödülünü alan Stallion, 1999’dan bu yana bu ödülü kazanan ilk kadın rapçi oldu. Sanatçı ayrıca Beyoncé ile düet yaptığı Savage şarkısı ile “En İyi Rap Performansı” kategorisinde Grammy ödülünü kucakladı.

Megan Stallion’ın sahne performansı en az seksi kostümü kadar dikkat çekiciydi.

Dua Lipa

En İyi Pop Vokal Albüm ödülünü kazanan Dua Lipa, kendisi için özel olarak tasarlanan şeffaf ve kristallerle kaplı göz alıcı Versace elbisesiyle 2021 Grammy Ödülleri’ne damgasını vurdu.

Fotoğraf: Instagram dualipa


Taylor Swift

Kadınsı pembe sandaletler ve Cathy Waterman mücevherleriyle eşleştirdiği büyüleyici Oscar de la Renta mini elbisesiyle geceye adını yazdıran isimlerden biri oldu. Swift, bu yıl Folklore adlı albümüyle “Yılın Albümü” ödülünü kazanarak bu ödülü üç yıl boyunca almaya hak kazanan ilk kadın şanatçı oldu.

Billie Eilish

Daima kendi kişiliğini imajına da yansıtan genç sanatçı, bu yıl Gucci sepya pembe çiçekli jakarlı gömlek ve pantolonuyla yine ilgi odağı olmayı başardı. Şarkıcı, görünümünü beyaz altın aslan başlı küpeler, çiçek motifli elmas kolye ve klasik yeşil saçlarıyla tamamladı. Billie, “Everything I Wanted” ile “Yılın Plağı” ödülünü aldı.

Chloe Bailey

Bailey, törenden eli boş dönse de Louis Vuitton elbisesiyle göz kamaştırdı.

Fotoğraf: Instagram chloebailey

Noah Cyrus

grammy
Fotoğraf: Instagram noahcyrus


Noah Cyrus, Grammy kırmızı halısı için seçtiği Schiaparelli elbisesiyle melekleri andırıyordu.

HAIM

Fotoğraf: Instagram haimtheband

HAIM kız kardeşler törene lavanta rengi Prada tasarımlarıyla katıldı.

Phoebe Bridgers, kırmızı halıya Thom Browne ilkbahar ’18 koleksiyonundan bu iskelet tasarımla katılırken unutulmazlar arasında da da yerini aldı.

Jason Bolden

grammy
Instagram jasonbolden

Jason Bolden, kendisine özel tasarlanan Louis Vuitton gümüş elbise ve Tiffany & Co takılarla ışıl ışıl parlıyordu.

Instagram jasonbolden