Ana Sayfa Blog Sayfa 320

HAIRİST 2017 YILIN KUAFÖRÜ YARIŞMASI OCAK AYI FİNALİSTLERİ BELİRLENDİ

0

HAIRİST 2017 YILIN KUAFÖRÜ YARIŞMASI OCAK AYI FİNALİSTLERİ BELİRLENDİ

Ocak 2017’nin finalistlerini seçmek üzere Estetica Dergisi Yayın Kurulu bir araya geldi. Jüri tarafından gerçekleştirilen elemeler sonucunda Renk-Kesim ve Şekillendirme-Topuz kategorilerinden 6 finalist belirlendi. Renk-Kesim Kategorisi’nde Ordu’dan Erdal Ekiz, Samsun’dan İsa Sevindik, Edirne’den Volkan Özer finalist olurken; Şekillendirme-Topuz Kategorisi'nde ise Ankara’dan Can Özcan , Mersin’den Efe Bayram Türkmen, İstanbul'dan Yaşar Olkan finalist seçilerek 2017 Yılın Kuaförü Yarışması'nda tasarımlarıyla birincilik için yarışmaya hak kazandılar!

Birbirinden güzel saç tasarımları 2017'de Yılın Kuaförü olmak isteyen yarışmacılar tarafından web sitemize yüklenmeye devam ediyor. Sizde Yılın Kuaförü olmak istiyorsanız tıklayın!

İşte her iki kategoriden de finalist olarak belirlenen tasarımlar:

Renk ve Kesim Kategorisi Finalistleri

 

 

Şekillendirme ve Topuz Kategorisi Finalistleri:

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 

 

Kıvırcık saçlarıyla ikonikleşmiş 6 isim

0

Kıvırcık saçlarıyla ikonikleşmiş 6 isim

1. Klasik Hollywood efsanesi Elizabeth Taylor göşterişli, kıvırcık saçlarıyla aramızda. Taylor kıvırcık saçlarını, bir kraliçe edasında romantik ve asil topuzlarla kullanmayı tercih ediyordu.

2. İkonik sarışın denince akla ilk Marilyn Monroe gelse de kıvırcık saçları güzel aktrisin seksapalitesinin gizli elementlerindendi. Kısa saçları ve çılgın dalgalarıyla platinin büyüsü birleştiren Monroe herkesi kendine aşık edebilecek potansiyele sahipti.

3. Nicole Kidman’ı uzun, sarı saçlarıyla tanısak da soğuk güzelin doğal saç tipi aslında kıvırcık. 90’larda Tom Cruise ile çok konuşulan birlikteliği zamanında Kidman yoğun, kestane dalgalarıyla bizi kendine hayran bırakıyordu.

4. Pretty Woman filmindeki Julia Roberts’ın serseri ve şuh karakteri Vivian Ward’ı nasıl unutabiliriz? Vivian’ın kontrolden çıkmış dalgaları yalnız kıvırcık saçlıların değil, herkesin saç ilhamı olmayı başardı.

5. 90’ların unutulmaz romantik komedisi Harry Met Sally filminde Meg Ryan kıvırcık bob’uyla hafızalara kazındı. Bob saç kesiminin olmazsa olmazı kakülleri kıvırcık saçla buluşturan Meg Ryan bu korkutucu deneyimin altından benzersiz bir başarıyla kalktı.

6. Beyoncé denince zihinde ilk oluşan siluette başarılı sanatçının XL kabarık saçları yer alıyor. Afro güzelin çikolata rengi kıvırcık saç milenyuma damgasını vuran saçlardan modellerinden biri.

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

Saç kaynağında usta bir isim: Mustafa Uzun

0

Saç kaynağında usta bir isim: Mustafa Uzun

Saç kaynağı denilince ilk akla gelen isimlerden, işine sevgiyle bağlı Mustafa Uzun ile saç kaynağı üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.

 hairistcomtr: Meslek hayatınıza ne zaman başladınız?

Mustafa Uzun: Meslek hayatıma 1987 yılında Nişantaşı’nda Veysel Öz’ün yanında başladım. Orada 2 buçuk yıl çalıştıktan sonra Bağdat Caddesi’ne geldim. Bağdat Caddesi’nde 1 sene Mehmet Tatlı’da çalıştım. Birkaç salonda daha çalıştıktan sonra ilk salonumuzu 1996 senesinde 3 ortakla birlikte açtık. Sonra ben 2002 senesinde ortaklarımdan ayrıldım ve Mustafa Uzun Kuaför olarak Bağdat Caddesi’nde yoluma devam ettim. Buradaki salonu ben ve kardeşlerim Osman ve Ömer ile açtık. Şu an Kartal’da ve Erenköy Bağdat Caddesi’nde olmak üzere 2 salonumuz var. Kartal’daki şubemizi geçen sene açtık. Erenköy’deki salonumuzda hem erkek hem kadın müşterilerimizi ağırlıyoruz ancak Kartal’daki salonumuz sadece kadınlara hitap ediyor. 

hairistcomtr: Kaynak yapmaya nasıl karar verdiniz?

Mustafa Uzun: 2003 senesinde ortaklarımızla ayrılınca çok maddi sıkıntıya düştüm ve Shesocap’ı Türkiye’de satan distribütörden kredi kartımdan nakit avans çekerek ilk kaynak makinesini aldım. Bağdat Caddesi salonumda çok zor durumdaydım. Bir arkadaşım bana saç verdi ve ben de her yaptığım saçların paralarının bir kısmını ayırarak biriktirdim. Böylece gerçekten 2003 senesinden sonra olan borçlarımı da 2008 senesine kadar ödedim. Yatırımlarımı da kaynak sayesinde yaptım. Kaynağı o yüzden seviyorum. Beni tanıyanlar bilir saçlara karşı ayrı bir sevgim var. Kaynaklı saçlara daha çok bir sevgim var. Çünkü beni ipten aldı. 2003’ten beri keratin kaynak yapıyoruz.

hairistcomtr: Kaynağı nasıl öğrendiniz?

Mustafa Uzun: Kaynak üreten firmadan eğitim alarak öğrendik. Mesela saçın çıkış yönüne göre takmanız gerekiyor. Saçın çıkış yönüne değil de yukarı doğru takarsanız. Bombe oluşur, saç aşağı doğru uzadığı için aşağıdaki saçlar kopar. Yani saçı alıp ta diğer saça tutturmak kaynak yapmak demek değildir. Müşteriler gerçekten bunları görmüyorlar ama saçları koptuktan sonra anlıyorlar.

hairistcomtr: Kaynak işlemini ne zamandır yapıyorsunuz?

Mustafa Uzun: Aslında ilk kaynağa silikon kaynak olarak başladık. Yani saç eklemeyi silikonla yapıyorduk. 1997’den 2003 senesine kadar silikon kaynak yaptık. Ama silikon kaynaktaki en büyük problem her zaman aynı saçı bulamıyorsunuz, sürekli farklı saçlar geliyor. Müşterinin saç yapısına göre saç bulamadığımız için her seferinde kalite değişebiliyor. Ama 2003’ten beri Shesocap ve Jimberto İtalyan markalarını kullanıyoruz. Bu markalarda standart 77 tane renk ve hafif dalgalı, düz saç seçeneklerimiz var. Mutlaka o renkler içerisinden müşterimize uygun olan bir renk çıkıyor. Böylece müşteriyle renkle ilgili bir problem yaşamıyoruz. İnsanlar kaynağı sadece kaynak olarak görüyorlar önemsemiyorlar ama öyle değil. Saç bir kadının vücudundan 24 saat çıkarmadığı tek aksesuarıdır. İnsanlar görüntüsüne para harcarken en son parayı saça harcamak istiyorlar. Gelinlerde bile böyle, gelinler çok güzel ve pahalı bir yerde düğün yaparken kuaföre verdikleri paranın az olmasını istiyorlar ama insanlar elde kalan tek şeyin fotoğraf olduğunu unutmamalılar. Hepimiz bir insanı ilk gördüğümüzde kıyafetine ve saçına bakarak değerlendiriyoruz. Vitrin gerçekten önemli, salonlar için olsun, insanlar için olsun. Her yerde vitrin bana göre çok önemli.

hairistcomtr: Kaç çeşit kaynak var?

Mustafa Uzun: Keratin kaynak, mikro kaynak, halkalı kaynak ve tresli kaynak var. Tresli kaynakta saçı tres yapıyorsunuz. Aynı şekilde parça parça keserek, müşterinin saçından bir parça, tresten bir parça alıp boncukla tutturuyorsunuz veya keratinle tutturuyorsunuz o kadar. Mikro kaynak işlemi, bir tutamı 2’ ye bölerek çalıştığımız için, kısa saçlarda 5 buçuk- 6 saat sürüyor. 250 adet saç takacağımız zaman ikiye bölünce 500 adet oluyor. Burada normalde 1-2 saat sürecek olan bir saç kaynağı işlemi 3-4 saat sürüyor. Fiyatta müşteri için bir şey değişmiyor ama görüntü olarak çok şey değişiyor. Bizim yaptığımız kaynaklarda müşterimiz saçını salladığı zaman kendi saçının ve kaynak saçın ne kadar uyumlu ve kaynaşmış olduğunu görüyor. Zaten olması gereken o.

hairistcomtr: Kaynağı nasıl uyguluyoruz?

Mustafa Uzun: Uygulama aşamasında dikkat edilmesi gereken en önemli şey; eldeki saçın kaynak yaptıracak kişinin karakter yapısına uygun olması. İnce telli saçlı bir kadına kalkıp ta kalın telli bir saç takamazsınız. İnce telli bir saça boncuk kaynak yapamazsınız. Çünkü yanlardan hep görünür. Kısa bir saça, halkalı ya da keratin kaynak yapamazsınız. Mikro kaynak diye bir moda akımı başladı. Mikro kaynağı aslında biz de 2013 senesinden beri yapıyoruz. Bunu kısa ve ince telli saçlarda daha çok yapıyoruz. Mikro kaynak demek keratin kaynağın 2 ‘ye bölünmüş hali. Yani bir tutam keratin kaynağı 2’ye böldüğüm zaman size mikro kaynak oluyor. Tabi bu bir pazarlama sistemi ve mikro kaynaklar tuttu. İnsanlar istiyor ama siz kısa saç dışında bir saça mikro kaynak yaparsanız kesinlikle saçı dolduramazsınız, saça istediğiniz yoğunluğu veremezsiniz. Çünkü adet düşüyor. Yani siz evet 200 tane saç takabilirsiniz ama normalde 100 tane saç takmış kadar olursunuz. Onun içinde mikro kaynak her saça uygun değil. Müşteri 2 aylık bir kaynak yaptırmak istiyorsa saçı uzunsa halkalı kaynağı öneririm. Halkalı kaynak da boncuk kaynak dedikleri kaynak. Aslında çok kaliteli görünmeyen bir kaynak çeşidi bana göre. Çok ucuz duruyor. Dünyada en iyi keratin kaynak üreten firmaların hiçbirinde halkalı kaynak yok. Bu firmalar Gritens, Shesokap, Bamni. Bunların hiçbiri halkalı kaynak üretmez. Çünkü oradaki müşteri saçını 2 ayda söktürmüyor, 6 ay kullanıyor. 6 ay kullandığı zaman, keratin kaynakların zaten sökme makineleri ve kendi losyonları var. Keratin kaynaklar zaten hiç görünmüyor. Keratin kaynaklar saçın rengi ve dokusuna benzediği için erittiğin zaman saçla tamamen bütünleşiyor hiçbir şekilde müşterinin ve bizim haricimizde kimse yaptığımız kaynaklara asla keratin kaynak diyemez. Ne kadar kısa olursa olsun kaynak olduğu belli olmaz. Çünkü ona göre çalışıyoruz. Yurtdışında da görüyorum iyi markalarda halkalı kaynak yok. Hepsinde keratin kaynak var. Halkalı kaynağın yapımı kolay ama görüntüsü kötü ve ucuz. İnce telli ve kısa saçlarda çok kötü görünüyor.

hairistcomtr: Saç kaynağını nasıl ücretlendiriyorsunuz?

Mustafa Uzun: Biz fiyatlarımızı kaynak adedi üzerinden belirliyoruz. Çünkü kimseyi kandırmak ya da dolandırmak istemiyoruz. Adet olarak uyguladığımız için müşterinin önüne saçı bırakıyoruz. Kaç adet uygulayacaksak onun ücretini alıyoruz. Saçı altın gibi düşünün kaç gram taktığınız önemli ve takılan adetin kaç gram olduğu önemli. Biz 200 adet taktık diyorlar ama 200 adetin kaç gram olduğu önemli. Bazı keratin kaynaklar 0.35 gram. 200 tane taksanız 70 gram ediyor. Hiçbir işe yaramıyor.

Elimizdeki saçlar yerli, yüzde yüz Türk saçı ve işlem görmemiş saçlar. Yüzde yüz Türkiye’de kesilmiş saçlar. Bir kuaför arkadaşımız saç kesiyor ve site kurdu, biz ondan alıyoruz. Kendimiz satın almıyoruz. Uçlarını keratin haline getirip o şekilde yapıyoruz. Bir de dediğim gibi Shesocap’tan aldığım saçlar var. Bu saçların 77 rengi var. Onlar hazır geliyor. Onlara koyulaştırma işlemi yapıyoruz ama açma işlemi yapmıyoruz. Fiyatlar hepsinde aynı. Ne kadar taktırırlarsa o kadar ödüyorlar. Mikro kaynakta daha fazla emek veriyoruz ama bunu müşterinin mutluluğu için yapıyoruz. Bizim onu yapmaktaki amacımız müşterinin görüntüsü güzel olsun. Adet fiyatımız 9-10 TL arası. Müşterinin önüne saçı bırakıyoruz, kaç adet isterse o kadar ücret alıyoruz. Genelde 100 adet oluyor ama değişiyor mesela saçını yoğunlaştırmak isteyen insanlara 70 adet takıyoruz.

hairistcomtr: Saçların hepsi doğal saçlar mı?

Mustafa Uzun: Saçların hepsi işlem görmüş saçlar. Doğal saç diye bir şey yok. Doğal saçlar olsa bile uçlarına keratin yaparak takıyoruz onları. Elimizdekiler yüzde yüz gerçek saçlar. Zaten sentetik bir saça işlem yapamazsınız. Burada dikkat edilmesi gereken; bizim taktığımız saçların hepsi 0.80 gram ile 1 gram arasında. Bu ne demek? Müşteri başka bir işletmede 200 adet saç takıldığında 70 gram saç alırken fiyatı belki daha uygun oluyor ama bizde 180-200 gram saç satın alıyor. Buradaki ayrım çok önemli.

hairistcomtr: Kaynak boyanır mı?

Mustafa Uzun: Tabi boyayabilirsiniz. Kalitesini düşürmez. Sonuçta normal insan saçı oda bir şey fark etmiyor. Kaynak yapmadan önce kaynağı boyuyoruz istediğimiz renge daha sonra takıyoruz. 77 tane renk var. Oradan muhakkak size uygun bir renk çıkıyor.

hairistcomtr: Salonunuzda kaynak dışında neler yapıyorsunuz?

Mustafa Uzun: Kaynak hizmeti dışında kuaförlük hizmeti veriyoruz.

hairistcomtr: Kaynağa için çok talep var mı?

Mustafa Uzun: Tabii ki çok fazla kaynak yapıyoruz. Kartal’da saç uzatma sistemleri daha zayıf ama burada daha yoğun. Çünkü çok popüler olduk Bağdat Caddesi’ndeyken. Kimse kaynak üzerine yatırım yapmadığı zaman biz kaynağa çok yatırım yaptık. Yatırım yaptığımız için kaynak üzerine Anadolu yakasında iyi bir ismimiz var. Şu anda çok talep var çünkü hiç kimse saçını uzatmayı beklemek istemiyor. Bir an önce uzamasını istiyor. Bu sadece kaynakta değil. Ombre ve boya yaptırırken de insanlar hemen hedefe ulaşmak istiyorlar ama parası olan tabi ki kaynakta hedefe ulaşabiliyor. Renklendirmelerde biraz sıkıntı var. Çünkü siyah gelen bir kadın, aynı gün sarışın olmak istiyor. Bunun hemen olması mümkün değil, zaman gerekli. Kaynaklı saçlarda saçlar zaten hazır geliyor. 77 tane rengimiz olduğu için kaynakta renk değiştirmek daha kolay oluyor.

hairistcomtr: Meslektaşlarınıza ve genç nesle tavsiyeleriniz nelerdir?

Mustafa Uzun: Genç arkadaşlar ve meslektaşlarım ümitsizliğe kapılmasınlar. Yani mutlaka bir çıkış yolu vardır. Yeter ki siz bakış açınızı değiştirin. Samimi olduğum bir arkadaşım vardı ve bana derdi ki “Bir yer senin enerjini bitiriyorsa muhakkak gözünü başka yere çevir.” Yani bir şey enerjini çabuk bitiriyorsa o tarafa çok bakmamaya çalış ve başka bir yere dön. Gerçekten eğer ki bizler kuaförlüğü biliyorsak, bu işi seviyorsak ve biz bu işin içine giren insanlar olarak eğer biz başaramazsak kimse başaramaz ki. Çünkü biz kadınları tanıyoruz. Müşterilerimizi tanıyoruz. Onları tanıdığımız için onlara güzel davrandığımız sürece,  her şeyden önce işimizi kendimiz için iyi yaptığımız sürece sıkıntı olmayacaktır. Ben böyle düşünüyorum. Benim için kapıdan kimin girdiği önemli değil. Çünkü ben kişiye göre fiyat almadığım için gerçekten önemli değil. Benim için herkes aynı. Ben yaptığım iş beni yansıttığı için güzel yapıyorum. Ben her zaman herkesten bir şeyler öğrenebilirim diye düşünüyorum. Benden daha küçük insanlardan gerçekten çok şey öğreniyorum. Yaşla alakası yok, bakış açısıyla ve zekayla alakası var. Muhakkak insanları anlamaya çalışmak lazım. 

 hairistcomtr: Kaynak işleminden sonra nelere dikkat edilmesi gerekiyor?

Mustafa Uzun: Kaynak sonrası kaynak yaptıran kişi yumuşak bir şampuan kullanması ve iyice diplerini taraması gerekiyor. Saçlarını tarayacaklar o çok önemli karışmaması için. Uçları düz olan fırçalarla tarayacaklar. Yuvarlak uçlu saç fırçaları kaynakları koparıyor, dibine takıldığı için. Çok dikkat edecekler. Ben kaynağı ipek kumaşa benzetiyorum. Alması pahalı, kullanması zor. Yüzerken saçlarını muhakkak toplamalılar. Yumuşak şampuan kullanmaları gerekiyor. Salık olmayacak yüzerken. Onun dışında kaynak yaptırdıkları kuaförde işlemlerini yaptırsınlar. Yumuşatıcı bakımlar kullanabilirler. Uzadığı zaman gelmesi gerekiyor zaten. Müşterinin çoğu boyalı ve röfleli olduğu için dip boyası geldiğinde bakımını da yapıyoruz. Tamir durumu oluyor. Ama biz zaten yaptığımız işlemlerin arkasındayız.

Saç, tırnak ve makyaj trendleri BeautyEurasia’da!

0

Saç, tırnak ve makyaj trendleri BeautyEurasia’da!

2017 yılının saç, tırnak ve makyaj trendlerinin paylaşıldığı, özel şovların yer aldığı 13. Uluslararası Kozmetik, Güzellik ve Kuaför Fuarı – BeautyEurasia, 27 – 29 Nisan 2017’de düzenlenecek.

Avrasya Bölgesi’nin en büyük kozmetik fuarı olan BeautyEurasia, 27 – 29 Nisan 2017 tarihlerinde, İstanbul Fuar Merkezi’nde 13’üncü kez gerçekleştirilecek. 36 ülkeden 450 katılımcı firmayı ağırlamayı hedefleyen BeautyEurasia, bu sene kozmetik, tırnak ve saç şovlarına ayrılan özel alanıyla kozmetik ve güzellik sektörünün en son trendleri sergilenecek.

Türkiye’nin lider sektörlerinde lider fuarlar düzenleyen ITE Turkey bünyesinde yer alan Platform Uluslararası Fuarcılık tarafından organize edilen 13. Uluslararası Kozmetik, Güzellik ve Kuaför Fuarı – BeautyEurasia; 27 – 29 Nisan 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek. Avrasya Bölgesi’nin en büyük kozmetik fuarı olan BeautyEurasia; dünyanın dört bir yanındaki üretici ve tedarikçilerin ürün, hizmet ve teknolojilerini bir araya getirecek.

36 ülkeden 450 firmanın katılımı hedeflenen fuarda dünyanın dört bir yanından gelecek kozmetik, güzellik ve kuaför ürünlerinin yanı sıra, saç ve tırnak uygulamalarının yapılacağı bir şov alanı bulunacak. 2017 yılının yeni saç, tırnak renk ve trendlerinin tanıtılacağı fuarda, ziyaretçiler ve katılımcılar, yeni saç ve tırnak ürünlerini takip edebilecek, kullanım şekillerini görebilecek, kozmetik trendlerini yakından inceleyebilecek, yeni tasarımlar hakkında bilgi sahibi olabilecek.

Üç gün boyunca 10.000 kişinin ziyaret etmesi hedeflenen 13’üncü BeautyEurasia; Kişisel Bakım Ürünleri, Parfüm & Deodorant, Profesyonel Güzellik & Kuaför Salonu Ürünleri, Profesyonel Güzellik & Kuaför Ekipman ve Mobilyaları, Renkli Kozmetik, Doğal Kozmetik, Dermokozmetik, Saç Bakım Ürünleri, Bebek Kozmetik Ürünleri, Ecza Ürünleri, Estetik Ürün ve Cihazları, Hammadde, Ambalaj, Makine, Private Label & Fason Üretim, Tırnak Bakımı & Tırnak Süsleme ve Temizlik & Hijyen Ürünleri başta olmak üzere pek çok ürün profiline ev sahipliği yapacak.

Avrasya Bölgesi’nin en büyük kozmetik zirvesi olan 13. Uluslararası Kozmetik, Güzellik ve Kuaför Fuarı – BeautyEurasia; güzellik ve kozmetik konularında ihtisas sahibi, karar verici, yönetici, satın almacı ve diğer profesyonel ziyaretçilerin katılımıyla 27 – 29 Nisan 2017 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek. Fuarı ziyaret etmek isteyenler www.beautyeurasia.com adresinden kolayca ücretsiz online davetiyelerini alabilecek.

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 

Melih Şen Kuaför’e “Altın Makas” ödülü

0

Melih Şen Kuaför'e "Altın Makas" ödülü

1 yıl boyunca habersizce ve farklı aralıklarla yapılan denetimlerden başarıyla geçen Melih Şen Kuaför Nilüfer Belediyesi tarafından verilen "Altın Makas" ödülüne layık görüldü. 

Bir kuaförün uyması gereken tüm kalite ve hijyen standartlarına uyarak, müşterilerine nitelikli bir hizmet veren Melih Şen Kuaför' e ödülü Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey takdim etti. "Altın Makas" ödülünü iş yeri ortakları Melih Şen ve Tuba Şen aldı. Mustafa Bozbey yaptığı açıklamada vatandaşların "Altın Makas" belgesine sahip iş yerlerine gönül rahatlığıyla gitmelerini tavsiye etti. Bozbey ayrıca iş yerlerinin hijyen ve kalite kontrollerinin Nilüfer Belediyesi tarafından titizlikle yapıldığını söyledi. 

Melih Şen Kuaför'den Melih Şen'in yaptığı açıklamada; 1 yıl boyunca, farklı zamanlarda hatta bazen de müşteri gibi gelinerek habersiz bir şekilde kuaför salonlarının denetlendiğini, hijyen ve kalite standartlarına uydukları için bu ödüle layık görüldüklerini belirtti. Şen, Nilüfer'de "Altın Makas" belgesini alan ilk kuaför salonu olduklarını dile getirdi. Şen ayrıca denetlemelerin devam ettiğini ve standartların düşmesi durumunda belgenin belediye geri alınabileceğini de sözlerine ekledi. 

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 

Bizi alışkanlıklarımız yönetir

0

Bizi alışkanlıklarımız yönetir

Her akşam neden hep aynı televizyon kanalını seyrediyorsunuz? Neden evinizdeki masada hep aynı sandalyeye oturuyorsunuz? Sabah kalktığınızda davranışlarınız neden hep aynı sırayı izliyor? Neden her gün  bu davranışlarınızı bir tören kuralıymış gibi tekrarlıyorsuzunuz? Bunlardan bir tanesini bile yapmadığınız zaman, neden huzursuzlanıyorsunuz?

Alışkanlıklar son derece güçlüdür. Bizim her türlü davranışlarımızı -kimi araştırmacılara göre %95’ini- alışkanlıklarımız yönetir. Hayatımızın yönlendiren bütün kararları alışık olduğumuz şekilde alırız. Seçimlerimizin sadece %5’ini düşünerek yaparız.

Hayatımızın büyük bölümünü düşünmeden yönetmek bize atalarımızdan kalmış milyonlarca yıllık bir mirastır. Evrimsel biyoloji, insan beyninin tehlikeyle baş etmek ve hayatta kalmak üzere tasarlandığını; hayati konularda insanın aklıyla değil sezgileriyle karar aldığını söyler. Bu nedenle insanın nasıl bir tehlikeden kendini kurtarması için düşünmesine gerek yoksa,  günlük hayatını da sürdürmek için düşünmesine gerek yoktur. 

Hepimiz bir çok konuda hiç düşünmeden, zihnimizde oluşmuş kalıpları ve kısa yolları (heuristics) kullanarak  karar alır ve harekete geçeriz. Zihnimizdeki bu kısa yolların hepsi, bizim alışkanlıklarımızın oluşturduğu kısa yollardır.

Neale Martin’e göre, insanı alışkanlıkları yönetir; insanın aklıyla karar verdiği durumlar istisnadır. Alışkanlıklarımız bizi yönetirlerken, “sorun-çözüm” veya “sıkıntı-rahatlama”  gibi neden sonuç ilişkilerinde,  hiç düşünmeden kısa yollar (heuristic) kullanarak karar alır.

Alışkanlıklarımızın derin bir anlamı vardır. BBDO Grubu tüketicilerin gündelik hayattaki törenselliklerini anlamak için yaptığı çalışmada (Daily rituals of the world) günlük ritüellerin insan hayatı üzerinde güçlü etkileri olduğunu ortaya koyar.  Uykudan uyanır uyanmaz başlayan, sabah evden çıkmadan önce yaptığımız her davranışta, dışarıda geçirdiğimiz bütün saatlerde, eve döndüğümüzde, yatağa yatıp uykuya geçene kadar yaptığımız her harekette çoğu kez hep aynı şeyleri tekrarlarız.

Bu günlük alışkanlıklarımız bize bir rahatlık ve güven sağlar. İnsan, işler “alışa geldiği” gibi yürüdüğü sürece kendisini güvende hisseder. Sadece her gün tekrarladığımız davranışlarımız değil, kullandığımız markalar da bizim vazgeçemediğimiz alışkanlıklarımızdır.

Fakat bize neyi neden yaptığımız sorulduğunda hemen farklı bir tutum takınırız. Hiç birimiz yaptıklarımızı hiç düşünmeden yaptığımızı söyleyemeyiz. Bize çocukluğumuzdan beri her yaptığımızın akılcı bir nedeni olması gerektiği öğretildiğinden, bir davranışımızın nedeni sorulduğunda hemen akılcı bir “neden” buluruz.

Birisi bize, bir giyim mağazasından neden söz konusu markayı tercih ettiğimizi sorsa,  aklımız bu alışverişe  mantıklı bir neden bulmaya çalışır. Oysa bu davranışın arkasında hiçbir “mantıklı” sebep olmayabilir. Bu sebeple araştırmalarda tüketicilere “Neden?” sorusunu sormak, bu nedenle çok tehlikelidir çünkü “Neden?” sorusu karşısında hemen herkes kabul görecek bir cevap bulmaya çalışır.

İnsanların alışkanlıklarını kırmak, davranışlarını değiştirmek zor hatta çok zordur. Birçok konuda “doğru olanı” bilse bile insanın bu doğruları hayata geçirememesinin nedeni de budur. Yeni bir markanın pazarda tutmasının da ilk şartı tüketicilerin yaşamlarındaki mevcut alışkanlıklarını anlaması ve onları nasıl değiştirebileceğini kurgulamasıdır.

Alışkanlıklar ne kadar güçlüyse tüketicilere bu alışkanlıklarını sorgulatmak da o kadar zordur. Eğer bir marka tüketicide sağlam bir alışkanlık yaratmışsa rakiplerin işi zorlaşır. Bu nedenle bir piyasadaki lider markanın müşterilerini (tüketicilerini) cezbetmek çok zordur. İnsanların satın alma alışkanlıklarını kendilerine sorgulatmadan, onların marka değiştirmelerini sağlamak çok zordur.

Kaynak: www.temelaksoy.com

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

OSAKA’YA GİDİYORUZ!

0

OSAKA'YA GİDİYORUZ!

Bu sene 15-17 Mayıs tarihlerinde Osaka'da gerçekleşecek olan dünyanın en prestijli etkinlinliklerinden olan 22. INTERCOIFFURE WORLD CONGRESS tüm dünyadan seçkin kuaförleri ağırlayacak.

Righa Royal Hotel' de düzenlenecek olan 22. INTERCOIFFURE WORLD CONGRESS, dopdolu bir programla katılımcılarla buluşacak. Şovlarla, gala etkinliği ve ödül töreniyle renklenecek olan ve 3 gün sürecek açılış Kyoto turuyla son bulacak.

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

İnsanın kişiliği değişir mi?

0

İnsanın kişiliği değişir mi?

Sizin de davranışlarınız içine girdiğiniz çevreye göre değişiyor mu? Annenizin-babanızın yanındaki kişiliğinizle arkadaşlarınızın yanındaki kişiliğiniz aynı mı?

Eğer cevabınız evetse bilin ki yalnız değilsiniz. Hayatınızda öyle insanlar vardır ki onların yanında bambaşka bir insan olursunuz. Öyle ortamlar vardır ki sizi sahip olduğunuz kişilikten çıkarır, başka bir insan yapar. Bazı insanların yanında inanılmaz neşeli ve dışa dönük; bazılarının yanında kendinizi tanıyamayacağınız kadar içine kapalı bir insan olursunuz. Bazı çevrelerde kendine güvenli, bazı çevrelerde ürkek bir insan olursunuz.

Bazı insanlar içki içtiklerinde, içlerinden başka bir insan çıkar; kimi son derece konuşkan olur, kimi suskun.

Kendi içinizden kaç tane farklı “siz” çıkabileceğini hiç düşündünüz mü?

Daha da ötesi Zimbardo, gerçekliği temin edilebilmek amacıyla, şehir polisiyle anlaşma yaptı ve deneyin başlayacağı gün denek öğrencilerin evlerinden polis tarafından alınmalarını sağladı. Emniyet merkezinde fotoğrafları çekildi ve parmak izleri alındı. Sonra da hepsi üniversitede hazırlanmış bodrum katına (hapishaneye) getirildi. Bu simülasyon (yaratılmış gerçeklik) ortamında, mahkûmlar (öğrenciler) çırılçıplak soyulduktan sonra üzerlerine mikrop öldürücü sprey sıkıldı.  Ardından da deney boyunca kendilerine adlarıyla değil, numaralarıyla hitap edildi. Her birine üzerlerinde numaraları yazılı üniformalar verildi ve ayak bileklerine zincir vuruldu. Aynı şekilde bir grup öğrenciye de gardiyan olma görevi verildi.

Herkesin bunun bir deney olduğunu bilmesine ve tüm deneklerin ruh sağlıklarının yerinde olmasına rağmen, yaratılan simülasyon ortamı o kadar gerçeğe benzemişti ki Zimbardo, üç ay sürmesini planladığı deneyi altıncı gününde bitirmek zorunda kaldı; çünkü gardiyanların gösterdikleri sadist davranışlar kontrolden çıkmış ve hiç kimsenin tahmin edemeyeceği insanlık dışı boyutlara ulaşmıştı. Gardiyan öğrencilerin içinden canavarlar çıkmıştı. Kendileri gibi masum bir amaçla bir deneye katılan diğer öğrencilere yaptıkları eziyet tahammül sınırlarını aşmıştı. Bu deneyi bazıları “otoriteye boyun eğme” açısından, bazıları “rollerle aşırı özdeşleşme” açısından değerlendirdi. Bazıları da insanların eline fırsat geçtiğinde sadist olabileceğine kadar birçok değişik açıdan ele aldı; ama şurası muhakkak ki içinde yaşadığımız ortam (context) insan davranışlarını yüzde yüz belirliyordu, hatta bu ortam “yaratılmış bir ortam” yani simülasyon olsa bile.Zimbardo’nun gerçekleştirdiği Stanford Hapishane Deneyi, yönetim ve pazarlama disiplinleriyle ilgilenenlere, insan davranışları hakkında önemli ipuçları veriyor:

• Bütün ayrıntıları düşünülmüş simülasyon ortamlarında, insanlar bu ortamların kurgu olduklarını unutup, ortamın gerektirdiği davranışları sergiliyorlar ve simülasyon gerçeğin kendisi oluyor.

• Belirli koşullar oluştuğunda, insanlar farkında dahi olmadan içine girdikleri “yeni dünya” tarafından şekillenmeye, bu dünyanın şartlarına uyum göstermeye ve yeni ortama uygun davranışlar göstermeye başlıyorlar.

Yaratılan ortamın insan davranışları üzerinde ne kadar etkili olduğunu kanıtlayan bir başka deney de James Wilson ve George Kelling Atlantic Monthly dergisinin Mart 1982 sayısında “Kırık cam sendromu” isimli bir makalesinde yayınlandı.

“Kırık cam teorisini” açıklamak için Wilson ve Kelling, “metruk bina” örneğini veriyorlar: Bir sokağın suç bölgesine dönüşme süreci, önce ‘tek’ bir pencere camının kırılmasıyla başlıyor. Çevreden tepki gelmez ve cam hemen tamir edilmezse oradan geçenler o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyorlar ve diğer camları da kırmaya başlıyorlar. Ardından daha büyük suçlar geliyor. Bir süre sonra o sokak, polisin bile giremeyeceği bir ortama dönüşüyor. Zengin bir mahallede bir arabanın kelebek camını kırmak da aynı sonucu doğuruyor. Arabanın camının kırılması, çevredeki diğer arabaların da camlarının kırılmasına neden oluyor. Kötülük hemen bulaşıyor. Ama bulaşıcılık sadece kötülük için geçerli değil, iyilik de hızla bulaşabiliyor: Bugün İstanbul’daki otobüs duraklarının temiz kalabilmesi, şehrin duvarlarına yazı yazılmaması, metrodaki İstanbulluların birçok gelişmiş batı şehirlerindeki insanlardan daha düzgün davranmaları, iyiliğin de bulaşıcı olduğunu kanıtlıyor.

Bütün bu sonuçlar hepimizin günlük hayatlarıımızda gösterdiğimiz pek çok davranışın, aslında söz konusu ortamlara hâkim olan koşullar tarafından belirlendiğini gösteriyor. Daha da ötesi, içine girdiğimiz roller, farkında olmadığımız bazı yönlerimizi açığa çıkarırken bazılarını da köreltiyor. Hepimiz içinde bulunduğumuz ortama uyum gösterme konusunda fevkalade becerikli bir yaratılışa sahibiz. Kişiliğimiz sandığımızın aksine fazlasıyla “akışkan ve değişken”. İçine girdiğimiz ortamlar, bizim tavır, tutum ve davranışlarımızı değiştiriyor.

80‘lerin başında Baudrillard, içinde yaşadığımız dünyanın, gerçekliğin yerini alan “imaj” ve “simülasyonlardan” ibaret bir dünya olduğunu söylemişti. Baudrillard, bir anlamda deneyimsel  pazarlamaya da  atıfta bulunarak “duyguların” pazarlandığı bir dünyada, artık salt gerçekten söz etmenin mümkün olamayacağını, pekala yaratılan gerçekliğin de gerçek gibi algılanabileceğini söylemişti. İnanmıyorsanız Paris’te Euro Disney’e gidin ya da Los Angeles’taki film stüdyolarına. Bu ortamlara giren çocuklar da, onların anne-babaları da bambaşka birer insan olurlar. Kendilerini bu yeni dünyalara kaptırırlar.

Bunlar deneyimsel pazarlamanın en iyi örnekleridir, ama hemen her markanın elinde kendi dünyasını yaratmak ve müşterilerine bu dünyayı yaşatmak imkanı vardır. Bence bu uygulamalar bize, deneyimsel pazarlamanın nasıl çalıştığını ve iyi uygulandığında neden bu kadar etkili olduğunu anlatıyor.

Deneyimsel pazarlama, pazarlama disiplininin bir inovasyonudur. Müşterilere yaşatılan kurgulanmış deneyimler, markaların tüketicilerin zihinlerinde yer etmesini, hafızalarına kazınmasını sağlar. Bu şekilde yaşanan deneyimler tüketicilerin eğlenmek, uyarılmak ve kalplerine dokunulmak isteklerine cevap verir.  (Tüketici eğlenmek, uyarılmak, Kalbine dokunulmak İster).

Stanford Hapishane Deneyi ya da Kırık Cam Teorisi bize insan davranışlarının, önemli ölçüde ortam (context) tarafından belirlendiğini anlatıyor. Bunun pazarlamacılar için çıkarımı son derece önemli. Eğer merkezinde markamızın yer alacağı bir dünya yaratabilirsek ve bu dünyaya müşterilerimizi çekmeyi başarabilirsek, bu dünyada müşterilerimiz bizim arzu ettiğimiz gibi davranacaklardır.  Ancak yaratacağımız bu gerçeklik onların anlam dünyalarına hitap etmeli ve katiyen onların zekâlarıyla alay etmemelidir. Eğer yaptığımız işin hakkını verirsek marka dünyamızı iyi kurgularsak, burada müşterilerimiz kendilerini iyi hissettirecek deneyimler yaşamayı memnuniyetle kabul edeceklerdir.

İnsanın birçok kişiliği yaşayabilme potansiyeli, pazarlama açısından fevkalade önemlidir. Bir kadın sabah saatlerinde çocuğuyla gittiği lunaparkta “afacan bir haylaz” olurken akşam üstü eşiyle gittiği mücevher mağazasında bir “prenses” olabilir. Çoklu kişilik, kadınlar için geçerli olduğu kadar erkekler için de geçerlidir.

Hepimizin içinde birçok kişilik var, bu kişilikler markalar tarafından fark edilmeyi, uyarılmayı ve birer deneyim olarak yaşatılmayı bekliyor.

Kaynak: www.temelaksoy.com

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

Salon temizliğinde dikkat edilecek hususlar

0

Salon temizliğinde dikkat edilmesi gereken hususlar

Kuaför salonunuzun temiz olması ve salon hijyeni hem sizin açınızdan hem de müşterileriniz açısından önemlidir. Salon temizliğinde dikkat edilmesi gereken birçok husus vardır:

– Her müşterinin saçları kesildikten sonra yerler temizlenmeli, atıklar kapaklı bir çöp kabına konulmalı.

-Müşteriye ikramda bulunurken kullanılan kahve-çay fincanı, su bardağı gibi eşyaların kırık, çatlak olmaması ve mutlaka temiz olmasına dikkat edilmeli.

– Sigara içilebilen bölümdeki kül tablaları düzenli olarak boşaltılmalıdır.

– Aynalar ve tarama setleri (çalışma yerleri) her zaman temiz olmalı, işi biten müşteriden sonra o yere başka bir müşteri oturtulmadan önce mutlaka temizlenmeli, baş yıkama setleri de her zaman temiz tutmalı.

– Toz tutan yerler, perde ve panjurlar ile çiçeklerin yapraklarındaki tozlar sık sık temizlenmeli, tuvaletler özellikle temiz tutulmalı ve havalandırılmalıdır.

– Yemek ve ekmek artıkları kenarda kıyılarda ve açıkta bırakılmamalı, poşet içinde veya kapalı temiz bir yer saklanmalı, eğer kısa zamanda tüketilmeyecekse kapaklı çöp kutusuna atılmalı, çöpler her akşam dökülmelidir.

– Salonunun bütün çalışma alanları ( yerler, mermer ve beton zeminler, tuvalet ve lavabolar) günlük ve haftalık temizlik sırasında mutlaka deterjan ve diğer temizlik malzeme ve gereçleriyle iyice yıkanmalı, dezenfekte edilmelidir.

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 

 

Sistemsel düşünce nedir?

0

Sistemsel düşünce nedir?

Bazı işletmelerde çok değerli insanlar bile gerçek potansiyellerini ortaya koyamazlar. Bu işletmeler sanki insanları işten soğutmaya programlanmıştır. Bazılarında ise insanlar, sahip oldukları potansiyelin zirvesine çıkarlar. Bu işletmeler sanki insanların zafiyetlerini yok edip, güçlü yönlerini ortaya çıkarmak için kurgulanmıştır.

Her işletmenin bir işleyiş düzeni, bir sistemi vardır. İnsanlar, bölümler, süreçler ve önceliklerden oluşan parçalar, şirket denen bütünü oluşturur. Bir şeyin bütünü, parçaların toplamından oluşur ama Aristo’nun dediği gibi, “Bütün, parçaların toplamından daha fazla bir şeydir”. Bütün bağımsız bir varoluşa sahiptir. (Gestalt)

İşletmelerin başarısı ve başarısızlığı, her bölümün tek başına gösterdiği performansla değil, bu bölümlerin bir bütün olarak ortaya koydukları sonuçla ölçülür. Bu nedenle bir işletmenin başarılı olmasını sağlamak için, o işletmenin bütününe odaklanmak ve performansını bütünsel bir bakış açısıyla değerlendirmek gerekir.

İşletmelerde bir sorunun sebebi sadece bir bölümün diğerine iyi hizmet etmemesinden kaynaklanmaz. Gerçek dünyada sebep ile sonuç arasında doğrusal bir ilişki değil karşılıklı ve döngüsel bir etkileşim vardır. Yaşanan pek çok sorunda, neden sonuç ilişkisi, tavuk yumurta ilişkisi gibidir. Biri, diğerinin hem nedeni hem sonucudur.

Karmaşık bir yapıyı, unsurlarına ayırarak incelemek, analiz; parçaları birleştirerek bütüne varmak ise sentezdir. Çözüm, çoğu zaman, meseleye bir bütün içinde yaklaşmayı, sentez yapmayı gerektirir. Sistemsel düşünme yöntemi, unsurların karşılıklı ilişkilerini değerlendirip bütüne odaklanır ve büyük resmi görerek çözüm yolları arar. Daniel Aronson’un çiftçi örneği çok açıklayıcıdır: Çiftçi, ürünlerine zarar veren haşerelerle mücadele etmek için, haşere ilacı kullanır ve kısa zamanda çözüme ulaşır. Ancak, sonrasında, kullandığı ilaca bağışıklık kazanmış daha büyük ve güçlü bir haşere ordusuyla karşı karşıya kalır. Ayrıca, kullandığı ilaç, haşereleri yiyen yaban arılarını da öldürdüğü için, çiftlikteki ekolojik denge bozulmuştur. Bu mücadele bu şekilde devam ederken, çiftçinin maliyetleri artmış ama daha önemlisi ürünün kalitesi bozulmuş ve toprağın verimi de düşmüştür; üstelik ürünü tüketenler de haşere ilacına maruz kalmışlardır.

Hâlbuki konuya bütünsel (bir sistemin varlığını bilerek) yaklaşmak, çiftçinin böyle bir kısır döngüye girmesini önleyecek bir yaklaşımdır. Sistemsel düşünme biçimi, sorunun kök sebeplerine inmeyi ve kalıcı çözüm bulmayı kolaylaştırır. Büyük işletmelerde çoğu zaman yöneticinin bütünü görmesini zordur. Pek çok durumda, bir sorunu çözmek için, neden-sonuç ilişkisi gibi tek boyutlu bir bakış açısından farklı olarak sistemin bütününü değerlendiren çok boyutlu, çok katmanlı bir bakış açısına ihtiyaç vardır. Sistemsel düşünme yöneticiye, alacağı her kararın, atacağı her adımın sistemin bütününde hangi noktaları, hangi insanları, hangi süreçleri etkileyeceğini ve hangi sonuçları doğuracağını öngörme imkanı verir.

Bu bakış açısı, bir şirket içinde, olayların kök nedenlerini anlamaya ve sistemin amacına uygun, kalıcı çözümler bulmaya yardım eder.

Kaynak: www.temelaksoy.com

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975