Sarraf olmak

Kategori

Sarraf olmak

Sarraf olmak için mücevherin  ham halini iyi tanımlak gerekiyor. İşlenmiş halini satmak  para kazandıracağından, sadece ticari boyutu sizi ilgilendirecektir. Yani sadece bir satıcı olursunuz. Bir satıcı ile zanaatkârın arasındaki fark budur.

Kuaförlük sektöründe insan sarrafı olmak için insanı anlamaya çalışarak, denetleyerek yetiştirmek ve insana hizmet verirken aldığınız karşılıkları iyi gözden geçirererek, onları tanımaya çalışarak hareket etmek gerekir. Aksi taktirde, kaba tabirle ''insan kullanmak'' diye bir olgu oluşur. Yani o insana değer vermeden sadece kendi çıkarı doğrultusunda iş yaptırmak, bir ürünü, hizmeti ve hatta bir gülücüğü para karşılığı satmak gibi.

 

Günümüzde çığ gibi gelişen teknoloji ve bu teknolojinin pazarımıza nasıl yansıdığı ve bu yansımalardan gördüğümüz zararı hiç düşündünüzmü?

 

Teknoloji geliştikçe hizmet sektörleri bilgisayar programları gibi sıkıştırılarak daha az saha kaplar hale getirilmekte ve sahaya daha fazla ürün yükleyebilmek için dosyalar gibi yüklenip bir müddet sonra çöpe atılmakta.

Oysa bu insanı programlamak ve kendi çıkarı için onların robotlar gibi komutsuz iş yapamaz hale getirilmesidir. Mesela bir çalışanın kendi mesleki düşüncesini yaşayamaması veya bir müşterinin istediği hizmeti alamaması gibi.

İnsanın da bir ham maddesi vardır. Beynimizin bedenimizi çok iyi yönetiyor olması sayesinde hayvanlar, bitkiler ve cisimlerden farklıyız. Yapılan araştırmalara dayalı olarak insanların % 99,9 birbirlerine benzeme özelliğine rağmen bizi birbirimizden ayıran kişisel özelliklerimiz bizi biz yapmaya yetmektedir.

 

Bu değerden yola çıkarsak; sabun kalıplarından veya bilgisayar programlarından oluşmadığımız için, en insani duygularımızı pazara çıkarıp satmak veya başkalarının duygu ve düşünceleriyle yetinmemizin beklenmesi, bize değer katmayacağı gibi teknolojiyi insana sakıncalı boyutlara getirecek hal alabilir.

 

Kuaförlük sektöründe de çalışanın kişiliğini ön pilana çakartmasını engelleyerek sadece istenildiği gibi davranmasını sağlamak, sadece öğretileni uygulamasını istemek veya eğitimi kısıtlı olarak vermek o çalışanı zedeleyecek ve giderek kalıplaşmasına neden olacaktır. Bir müşterinin saçını sadece kuaförün istediği gibi şekillendirmesi, modaya uyum sağlasın diye dayatılan modelleri istemesini sağlamak, aynı saç modeliyle dolaşan topluluklar yaratmak olacaktır. Oysa bir ağacın dalları, budakları olduğu gibi insanlarda tek bir formdan oluşmamaktadır. Doğal olarak  bir kalıba sığamayacağımız gibi, sığmayan yanları yontarak bizi şekillendirmek isteyen etkenlere dur demeyi bilmemiz gerekmektedir.

Sosyal medyadan kalıplaşmış modelleri hizmet olarak sunmak, kişinin tavrına, duruşuna ve tenine uyup uymayacağını düşünmeden sunum ve satış yapabilmek adına kendini ve çalışma ekibini bu amaçlı odaklamak ne kadar doğru tartışmak gerekir. İlaç sektörünü örnek vermek gerekirse; bir doktorun iyi analiz yapmadan aynı antibiyotiği her insana yazması gibi bir durum oluşacaktır.

Bu nedenle mesleğe dair her ayrıntının eğitimini almak, kullanılmasada bir kenarda hafızanızda saklamak faydalı olacaktır. Bu sayede  doğru sunumu, doğru insana uygulamakta zorlanmayacak ve hatta temel bilgilerimizi güncel bilgilerle harmanlayarak  modern sunumlar olarak hizmet sektörüne faydalı, olumlu hale getirip değerli kılabilirsiniz.

 

Evet her insan özeldir. Her insanın kendi duyguları, huyları, giyim tarzı, zevkleri ve renkleri vardır. İnsanları tanımak ve onlara kişiliklerine göre davranmak ayrı bir sanattır. Biz bu sanata ''insan sarraflığı'' demekteyiz.

Mesleğimiz  inceliği ve zerafeti insanlara uygulama sanatıdır. Sabırsız, aşırı cüretkar, dinlemeyi bilmeyen, sadece ticari boyutu ön pilanda tutan, zoraki ürün satmaya çalışan, meslek arkadaşlarını hırpalayan, onları küçük gören ve her fırsatta kendini ön pilana taşımaya çalışan bencil figürler nedeniyle gelecek nesile yansıyan  yanlış olgular  oluşacaktır. Eğitimli, yerine göre davranmmasını bilen insanlara da zarar verecek bu durum  varolmaya devam ettiği sürece sanatın ticarete dönüşme olasılığı kaçınılmaz olur.

 

Müçevheri değerli kılan sadece ham maddesi değildir, Usta ve deneyimli zanaatkar insandır ona değer katan.

Ham insanı olgun insan yapan etkenler baskı ve dayatma değildir. insanı deneyim ve yaşadıkları olumlu ve olumsuz etkenler olgunlaştırır. Ham maddemizin toprak olduğunu düşünürsek, ki her cisim yine topraktan çıkmakta; verimli bireyleriz demektir. İyi verim almak için kendimizi iyi yetiştirmeli, karşımızdaki insanlara yani çalışanlarımıza ve müşterilerimize bu verimden iyi yönde faydalanabilmeleri için onların da şahsi değerlerina saygı duymalıyız. Kalıplaştırmadan, yontmadan…..

 

Gülgün Biçerel Uysal

Önerilenler

Benzer İçerikler