Ana Sayfa Blog Sayfa 52

Yeni Bonacure Clean Performance

0

Vegan Keratinin ve Temiz Formüllerin Saçtaki Gücü Yeni Bonacure Clean Performance ile karşınızda!

Temiz içerikler mi yoksa yüksek performans mı? Şimdi saç bakımınız için ikisi arasında seçim yapmanıza gerek yok! Schwarzkopf Professional, yeni Bonacure Clean Performance serisi ile her iki özelliği bir araya getiriyor. Bonacure markasının ileri teknoloji gücü; yepyeni profesyonel ve temiz formüllerle birleşiyor! BC Bonacure Clean Performance ile kullanıcılar, saçlarda olağanüstü sonuçları deneyimlerken daha sürdürülebilir bir dünya için üzerlerine düşeni de yaparak hem güzel hem de iyi hissediyor. 

Bonacure Clean Performance; üç temel değeri olan ileri teknoloji, temiz formüller ve sürdürülebilir ambalaj ile güven uyandırıyor. Bonacure Clean Performance’ın yeni nesil temiz ve ileri teknolojisi ise yeni “Vegan Bakım Kompleksi”ni içeriyor. Vegan Keratin ve Cell Equalizer teknolojilerinden oluşan bu kompleks, aktif cilt bakım içerikleriyle tüm saç tiplerinde sağlıklı ve güzel sonuçlar yaratıyor. %100 vegan ve profesyonel formüller; sülfat*, silikon, paraben, mineral yağ, mikroplastik ve yapay renklendirici içermiyor. Güçlü biyoçözünürlüğe sahip içerikler, yüksek performanslı teknolojiyle bir arada bulunuyor. Ürünlerde kullanılan tamamen geri dönüştürülebilir ve gezegen dostu ambalajlar, aynı zamanda %97’ye kadar geri dönüştürülmüş plastikten yapılıyor.

Bonacure Clean Performance – İleri Teknoloji:

Schwarzkopf Professional‘ın yeni Vegan Bakım Kompleksi, her Bonacure ürününün kalbinde yer alan bir yenilik olarak öne çıkıyor. Bu teknoloji, saçın iç korteks tabakasındaki gücü ve esnekliği artıran Vegan Keratin ile saçın dış tabakasındaki kütikülü hizalayarak kapatan Cell Equalizer teknolojisinin birleşimi.

Bonacure Clean Performance formüllerinde bulunan Vegan Bakım Kompleksi, dış ve iç etkiler ile saça birçok fayda sağlıyor:

• Saçın iç gücünü artırıyor.

• Saçı güçlendirmeye ve daha elastik hale getirmeye yardımcı oluyor.

• Kolay tarama sağlıyor (ıslak ve kuru tarama sırasında).

• Saçın şekillenmesini kolaylaştırıyor, elektriklenmeyi ve kabarmayı azaltıyor.

• Saçın iç tabakasını yenileyerek bir kalkan oluşturuyor, sağlığını ve parlaklığını koruyor.

Bonacure Clean Performance, her biri yüksek performanslı cilt bakımından ilham alan bileşenler içeren, beş renkli seriye sahip:

  • Yıpranmış saçlar için Acil Kurtarma Serisi: Arjinin ile tek uygulamada 3 yıllık yıpranmayı tersine çeviriyor.
  • Kuru saçlar için Nem Yükleme Serisi: Gliserol ile 48 saate kadar nemli bir saç hissi sunuyor.
  • Renklendirilmiş saçlar için Renk Koruma Serisi: pH 4.5 ile saç yapısını yeniden dengeliyor. Saçı ideal pH seviyesine getirerek rengini koruyor ve akmasını engelliyor.
  • Tüm saç tipleri için Dengeleyici Temizleme: Tokoferol ile ürün kalıntılarını yok ediyor, saçı kirliliğe karşı korumaya yardımcı oluyor.
  • Kalın telli, asi ve elektriklenen saçlar için Elektriklenme Karşıtı Seri: Babassu Yağı ile saçı elektriklenmeye karşı 72 saate kadar koruyor.**

Bonacure Clean Performance – Temiz Formüller:

Bonacure Clean Performance; sülfatlar*, silikonlar, parabenler, mineral yağlar, mikroplastikler ve yapay renklendiriciler içermeyen %100 vegan*** profesyonel formüller içeriyor ve yüksek düzeyde biyolojik olarak parçalanabilirliğe sahip (%88’den %99’a kadar).

Bonacure Clean Performance, biyolojik olarak parçalanabilirliğin ötesine geçen bir çevre taahhüdünü de benimsiyor. Saç bakım kremlerindeki yeni benzersiz Hızlı Durulama teknolojisi, ürünü durulamak için %50 daha az su gerektiği anlamına geliyor. Sülfat içermeyen ürünler, içeren ürünlere göre daha az köpürme eğilimi gösteriyor. Ancak yeni Bonacure Clean Performance Şampuanları, sülfatlara* ihtiyaç duymayan, üstün bir performansla önceki Bonacure ürünleriyle aynı yüksek ve güçlü etkiye sahip bulunuyor.

Bonacure Clean Performance – Sürdürülebilir Ambalaj:

Gezegen dostu ve tamamen geri dönüştürülebilir Bonacure Clean Performance ambalajları, %97’ye kadar geri dönüştürülmüş plastikten üretiliyor.

Yeni 2022 Bonacure Clean Performance ambalajını üretmek için Schwarzkopf Professional, yeni şişe kapağının piyasaya sürülmesiyle %72 daha az plastik kullanırken 260 tondan fazla plastiği geri dönüştürüyor.

Şu anda en büyük Bonacure üretim tesisi:

  • Enerjisini yenilenebilir kaynaklardan %100 yeşil enerjiden temin ediyor.
  • Su bazlı yerine, buhar bazlı temizleme sistemi kullanıyor.

2025 yılına kadar, tüm Bonacure üretim tesislerinin minimum %50 yeşil enerji kullanması hedefleniyor.

*Sodyum Lauril Sülfat ve Sodyum Laureth Sülfat içermez.
**Eylül 2022 itibariyle lanse edilecektir.
***Hayvansal kaynaklı içerikler içermez

Güzelliğin Peşinde… Gazi Özbay

0
Gazi Özbay

Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak Hush markası ile gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisinde bu defa kuaförlüğü yurtdışında da deneyimleyen tecrübeli bir ismi ağırlıyoruz: Gazi Özbay. Kuaförlüğe başlama serüvenini, o dönemki koşulları, Arabistan serüvenini ve daha nice hikayeyi paylaşan Özbay, mesleki gelişimine ilişkin hikayeleri de bizlerle paylaştı.

Gazi Özbay Söyleşisinden Bazı Alıntılar:

“82 yılında ortaokul biter bitmez ağabeyimin yanına gittim. Ağabeyim Karacailyas’ta dayımların yanında kalıyordu, her gün Mersin’e işe gidip geliyordu. Onun aileden destek almadan tek başına geçinebiliyor olması benim için çok önemliydi. Ben de hemen hayata atılmak istedim. Onun yanına gidince beraber işe gitmeye başladık. Ender Kuaför’de çalışıyorduk. Mersin’de bir oda tuttuk ve oraya taşındık. Ender’de bir yıl kadar çalıştıktan sonra abim Göksel Ağabey ile görüştü. Çamlıbel’de, çok güzel bir yerde salonu yeni açıyordu ve çok güzel bir salon oldu. O Nişantaşı’ndan gelmeydi. Biz daha iyi bir salonda çalışmak istedik. Ender Ağabey de çok ustaydı. Bir önceki jenerasyondu. Birayla mizampli sarıldığını orada gördüm ben. Ben tabii hiç mizampli sarmadım, ben başladığımda föne geçilmişti.”

“Karacailyas’ta dayımlarda kalırken anayoldan uzakta, çok içeride oturuyorduk. Her gün epey bir yol yürüyoruz, hatta bir dere var, ayakkabılarımızı çıkarıp dereden geçip öyle devam ediyoruz. Sonradan gittim, baktım köprü falan yapılmış artık. Biz o yolu gidiş-dönüş her gün yürüyorduk. Bazen ağabeyimi ikna edebilirsem beni sırtlıyordu, öyle geçiyorduk. Sonra Mersin’de bir oda tutup oraya taşındık. Çıraklık sürem daha iki yılı doldurmamıştı, daha kalfa olmadan Samandağ’a geçtik. Babamdan borç alıp dört koltuklu bir salon açtık.”

Gazi Özbay

“Küçük yaştan beri kendi ayaklarımızın üzerinde durmak benim için çok önemliydi. Babamdan harçlık istemeye utanırdım. Zaten zor şartlarda büyüdük, babam zahirecilik (bakliyat ticareti yapan kişi) yapardı.”

“Kuaförlüğü neden çok seviyorum? Çünkü bizi öyle bir yerden aldı ki bu meslek, şu anda hayatıma baktığımda her gün şükrediyorum. Bugünkü yaşam şartlarıma ulaşmamı sağladı.”

“Ağabeyimin kalfa olarak benimle aynı salonda çalışması benim için büyük bir avantajdı. Birçok kuaföre göre çok daha kolay bir başlangıç yaptım; sonuçta beni koruyup kollayan bir ağabeyim vardı. Göksel Ağabey ile tanışmak  benim için çok önemliydi. Samandağ’a geçtikten ve  ağabeyim askere gittikten sonra ben orada öğrendiğim, gözlemlediğim pek çok şeyi hayata geçirdim.”

“Ben o zamanlar İstanbul’a gelmeye kararlıydım ama henüz 17 yaşında olduğum için ailem tek başıma İstanbul’a gelmemi istemedi ve diğer ağabeylerimin yanına Arabistan’a gitmemi istediler. Ben de biraz para kazanırım diye düşünerek gittim. Arabistan 21 yaşından küçükleri kabul etmiyordu, o zaman yaşımı büyüttük. Berberlik hiç yapmadığım bir şeydi. Daha önce erkek saçı kesiyordum ama sakal tıraşı yapmamıştım. Usturayı elime alıp balon üzerinde antrenman yapıyordum,  ama balonun üzerinden köpüğü almakla gerçekten sakalı tıraş etmek aynı şey değil tabii. Orada ilk aylar zor geçti. Küçük bir köydü. Ağabeylerim bana Cidde’de bir salon açacaklarını vaat ettiler ama tabii olmadı. Ben de o küçük köyde çalıştım. Benim yaşam anlayışıma da çok ters bir yer olmasına rağmen iki yıl katlandım. Köyde elektrik yoktu, jeneratörlerden elde ediliyordu. Su da tankerlerle geliyordu. Salon da iki koltuklu küçücük bir yerdi.”

“İki yıl sonunda tamamen dönüş yapmaya karar verdik. Dönmeden bir gece önce de adımı duyan bir Suudi, bana Cidde’de bulunan üç salonundan birinin işletmesini teklif etti. Ben de hep büyükşehirde çalışmak istiyor, yürürsem oradan yürürüm diye düşünüyordum hep. Kabul ettim. Zaten bir ağabeyimi önceden Türkiye’ye göndermiştik. Onu maddi olarak destekleyelim, iş büyüsün ki biz de Arabistan defterini kapatalım istiyorduk. Hatta bir ara öğrendik ki ağabeyim bir araba almış. O zamanlar bizim için araba lüks. “Sen bizim gönderdiğimiz paralarla nasıl keyif çatarsın?” diye de çıkıştık biraz ona. Türkiye’ye gidince de protesto edip arabaya binmeyeceğiz, öyle dedik birbirimize. Türkiye’ye geldik, otobüsten indik, tabii ağabeyim karşıladı bize. Otobüsten iner inmez ağabeyim Sabit Ağabeyime anahtarı verdi, o da hemen kuruldu şöför koltuğuna. Yani ilk günde gardımız düştü.”

Gazi Özbay söyleşisinin tamamını aşağıda izleyebilirsiniz:

Yüz Yogası ve Yaşlanmaya Karşı Faydası

0
Yüz Yogası

Yaklaşık on yıldır özellikle yoga dünyasına yakın olanların yakından tanıdığı yüz yogası, son birkaç ayda sosyal medyada büyük bir furyaya dönüştü. Cildi kaldırmaya yardımcı olduğu söylenen yüz yogasının takipçileri arasında Jennifer Anniston, Gwyneth Paltrow ve Meghan Markle gibi ünlüler de var.

Yüz yogası nedir?

Yüzün iskeleti 40tan fazla kastan oluşur ve tıpkı vücuttaki kaslar gibi, onları ne kadar çok çalıştırırsanız o kadar çok gerilir ve sıkılaşırlar.

Yüz yogasının faydaları nelerdir?

Yaşlandıkça, kaslarımız hacmini, gücünü ve elastikiyetini kaybediyor, kolajen üretimi yavaşlıyor, buna bağlı olarak cilt daha fazla gevşiyor. Uzun vadeli değişikliklerle ilgili olarak bilim sınırlı olsa da, yüz yogası egzersizinden hemen sonra yüzünüzde mutlaka bir fark görebileceğiniz iddia ediliyor. Cilt yeniden enerji kazanmış ve kalkmış görünüyor.

Yaşlanmaya bağlı değişikliklere karşı koymak için önerilen düzenli yüz egzersizinin işe yaraması için, her egzersiz türünde olduğu gibi istikrarla uygulanması gerekiyor. Uzmanlar, gerçek bir fark görmek için yüz yogasını günlük rutininize dahil ettiğiniz takdirde daha sıkı ve sağlıklı bir cilde kavuşacağınızı belirtiyor.

Yüz Yogası

Yüz İçin Dört Yoga Egzersizi

 1- Ağzınızın kenarlarını dışa doğru çekerek gülümseyin, Yüzünüzü buruşturmayın veya gözlerinizi kırıştırmayın. Bunu yaparken, ‘E’ harfini söylediğinizi hayal edin. Yüzünüzün geri kalanı tamamen hareketsiz olmalı. Bu pozisyonda en az 10 saniye kalın, ardından bırakın.

Bu egzersiz ağzınızın köşelerindeki sarkmayı önlemeye yardımcı olmak üzere ağzınızın etrafındaki o küçük kasları hedef alır.

2- İşaret parmağınızı kaşlarınızın tam arasına yerleştirin. Ardından, kaşlarınızı 10 kez yukarı ve aşağı kaldırın. Antrenmanı ve esnemeyi derinleştirmek için bu kaşları olabildiğince yukarı kaldırın. Bu egzersiz, alnınızdaki kasların gücünü artırır ve gözlerinizi aydınlatıcı bir etkisi vardır.

3- Elinizi yumruk yapın ve tüm ağırlığı bırakırcasına çenenizi yumruğunuzun üzerine koyun. Bir yandan yumruğunuzdan gelen yukarı doğru baskıyı korurken, bir yandan bu baskıya karşı ağzınızı açıp kapatın. Yumruğunuzun basıncını korurken ağzınızı açıp kapatmaya devam edin. Bunu 10 kez yapın.

 4-Uzaktaki bir noktaya odaklanın ve sanki göremiyormuş gibi gözlerinizi kısın. Üç saniye tutun, ardından şaşkınlık ifadesiyle gözlerinizi açın. Tekrar kısın, tutabildiğiniz kadar tutun ve sonunda gözlerinizi olabildiğince geniş açın. Bunu birkaç kez yapın.

2022 Yaz Modası Sarı Hakimiyetinde!

0
2022 trend renk sarı

2022 yaz renk trendleri, sarı renk kıyafetleri ve saçları bu yaz modanın merkezine taşıyor. Yaz güneşini en iyi tamamlayan bu renk, cüretkar ama bir o kadar da pozitif ve rahatlatıcı etkisiyle bu yazı her yöndüyle daha sıcak kılacak. Giysilerde daha hafif kumaşları, saçlarda daha açık tonları tercih ettiğimiz yaz ayları, civciv sarılarını denemenin tam zamanı!

Bazıları sarı renginin canlı tonunu denemeye çakinse de sarı, özellikle yazın bronzlaşan teninize en çok yakışacak olan renklerden biri.

Yaratıcılığı, kişisel gücü, sıcaklığı, neşe, eğlence ve yüksek morali temsil eden sarı, eski Mısır ve Hint renk terapisi uygulamalarında da önemli bir yere sahipti. Renk terapistleri, sarının mutluluk, iyimserlik gibi olumlu duygular uyandırdığına, ruh halinizi iyileştirdiğine ve hayatınıza biraz daha ışık getirdiğine inanır.

2020 yılından bu yana modacıların öne çıkarmaya başladığı sarı, 2022 yazı itibarıyla tam anlamıyla bir patlama yaşıyor. Her ne kadar daha çok sarının yumuşak pastel tonlarının ağırlığı hissedilse de rengin kullanımı canlı parlak tonlardan ışıltılı altın tonlarına kadar çeşitlilik gösteriyor.

Bu Yaz Saçlarda Civciv Sarısı Coşkusu

Bu yıl ve özellikle de yaz aylarında “Dopamin Giyinme” (Dopamine Dressing) adı verilen yeni bir trend yükselişte. Bu trend adından da anlaşılacağı üzere ruh halinizi artırma niyetiyle giyinmeyi ifade ediyor. Yazın bu en rağbet gören ve popüler trendini, saçlarda da görüyoruz. Bu yaz kendinizi şımartmak ve çok daha iyi hissetmek için saç tellerinizde canlı civciv sarıları, turuncu, ya da pembe tonlarını kullanmaktan çekinmeyin. Çoktan moda sahnesinde yerini aldılar bile. Parlak civciv sarısını saçlarınızda minik aydınlatmalar şeklinde uyulayabilir ya da komple tüm saçınızda tercih edebilirsiniz. Bu yaz size çok daha eğlenceli, yaratıcı ve genç bir görünüm verecek olan sıra dışı sarı tonları saçlarınıza taşımaktan çekinmeyin!

Güzelliğin Peşinde… Doğan Akpolat

0
Doğan Akpolat

Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak Hush markası ile gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisi Onlar Kuaför’ün kurucusu Doğan Akpolat ile devam ediyor. Doğan Akpolat, 12 yaşında kuaförün ne olduğunu bile bilmeden mesleğe başlamak için Iğdır’dan İstanbul’a geliş hikayesini, yaşadığı kültür şokunu, geçirdiği değişimi ve deneyimlerini paylaştı.

“32 yıldır kuaförlük yapıyorum. Iğdır’dan 12 yaşında İstanbul’a geldim. Orada iş yok, güç yoktu. Orada ya çoban olacaksın, ya da ahırda çalışacaksın. Başka şansın yoktu. Amcam İstanbul’da kuafördü, “Gel seni meslek sahibi yapayım,” dedi. Ben okuyordum, okulda da başarılıydım ama ne olursa olsun sonuçta köy okulu.”

“İstanbul’a geldim, kuaförde çalışacaksın dediler. Kuaförün ne olduğunu da bilmiyorum. Herhalde bir tekstil fabrikası, bir taş ocağı, öyle bir şey, diyorum kendi kendime. Hayatımda mısır kokusuyla, şekerli sakızla İstanbul’da tanıştım. Cennette gibiydim o zaman. Ailemden ayrılmak çok kötü değildi, çünkü oradaki şartlar iyi değildi. 6 çocuk. En büyüğü benim. Köyde okul yok; kasabaya gitmem lazımdı, ailemin bunu karşılaması imkansızdı, bir şekilde hayatımı kazanmam gerektiğini düşünüp buraya geldim.”

“Kuaför salonunda o zamanlar perma ve röfle çok revaçtaydı. Erenköy’de bir kuaförde çalışıyordum, Şahin Kuaför… Çok yoğunduk. Sabahtan akşama kadar bigudi ve jilet yıkardık. Ellerim su toplardı. İnanılmaz hareketli, cıvıl cıvıl  bir çocuktum. Çok çalışırdım.”

“Kuaförlüğe başlayan birisi için bahşiş çok önemli. Müşterinin verdiği 2 lira, beş lira, senin ilk kazandığın paradır. Belki hiçbir şey yapmamışsındır, müşteri senin çocuk olduğunu bildiğinden ya da ihtiyaç sahibi olarak gördüğünden veya sadece bir fön tuttuğun için sana beş lira veriyor ve inanılmaz mutlu oluyorsun. Allaha şükür amcam bana iyi bakardı ama o aldığım bahşişlerle hayal kurardım; anneme bunu alacağım, babama, kardeşime şunu alacağım diye… Bizim köyde ata düşkündürler. Eyer alacağım, kamçı alacağım diye hayal kurardım.”

Doğan Akpolat

“Bağdat Caddesi, Çiftehavuzlar’da Hill Kuaför’e başvuruya gittiğimde köyden gelmiş, sadece mahalle salonunda çalışmış bir çocuktum. Gazeteden ilanı görüp gittim. İş görüşmesi için geldiğimi söyleyince bir adam geldi, ‘Merhaba, ben Hıdır Gürbüz,’ dedi. Hıdır ismini de o zaman hayatımda ilk kez duyuyorum. Kulağında küpe, sakallı, üstü başı boyalı. ‘Ben nereye geldim ya?’ dedim kendi kendime. Hayatımda ilk defa öyle bir ortama giriyordum. Başka bir çocuk girdi içeriye. Kulağında küpe, kafasında bere. O zamanki kafayla dedim ki bunların hepsi gay. Ben gay’lerin içine düştüm diye düşündüm. Birkaç gün çalıştım orada. Yok, ben burada yapamam dedim. Sabahtan akşama bangır bangır müzik, müşterilerle muhabbet çok samimi… O zamanlar da Macarena dansı çok modaydı. Düşünün, müşterileri kaldırıyoruz, hep beraber Macarena dansı yapıyoruz. Mekan da tam cadde üstü. Gelip geçen bize bakıyor. Tımarhane gibi bir yer burası diye düşünürken bir hafta sonra Macarena dansı yapmaya, küpe takmaya başladım. Bazen eve gidiyordum, küpeyi kulakta unutmuşum, babam fark etmeden hemen çıkarıyordum.”

Hakan Gürbüz, benim hayatımda çok şeyi değiştirdi. O kadar iyi niyetli o kadar düzgün bir adamdı ki bana pek çok şeyi o öğretmiştir. Müşteriyi karşılamayı, uğurlamayı, samimiyeti, örgü örmeyi, pek çok şeyi… Hıdır Gürbüz de çok sanatkardı. Bakış açımı değiştirdiler. Konuştukça, içine girdikçe bir Cadde kültürü olduğunu fark ettim. Yememden içmeme, giydiğimden konuşmama her şeyim değişti. Daha çok şey öğrenip daha iyi insanlar tanıdığımı gördüm.

6 kardeşim var, hepsine, anneme ve babama bakmak zorundayım. Bir şekilde hepsinden sorumluyum. Çalışmam, çaba sarf etmem gerektiğini düşündüm. Satın aldığımız mülkte biz kaldık, diğerine amcam geçti. Sonra ismimizi değiştirdik. 

O zamanlar salonun adı Ekrem’di. İsmimiz ne olsun diye düşünürken kendi ismimi koysam (Doğan), bencillik olacak, kardeşim Arif’in ismini koysak, diğer kardeşlerime haksızlık olacak. Ben bütün bu olasılıkları ortadan kaldırmak için “Onlar” dedim ve markayı böyle kurduk. Merak da uyandırıyor. Esprisini de yapıyoruz. Neredesin?  Onlar’dayım. ‘Onlar kim ya?…’ Yani, söylediğiniz zaman karşı tarafta hep bu soruyu tetikliyor. Akılda kalıcı…

Doğan Akpolat söyleşisinin tamamını aşağıda izleyebilirsiniz.

Dee Parker Attwood, “King” ile Yeteneğini Konuşturuyor

0

2022 Avustralya Yılın Kuaförü Ödülleri’nden “Yılın Yaratıcı Kuaförü” unvanıyla dönen Dee Parker Attwood (Wieselmann Salon, Melbourne, Avustralya), avangard tasarımlarla büyüleyen King koleksiyonu ile yine yeteneğini konuşturuyor.

Dee’nin kariyeri 20 yılı aşkın bir süreye yayılıyor. Bugüne kadar Schwarzkopf Professional’ın Uluslararası Elçisi, Hair Expo Avustralya’da Yılın Kuaförü ve Uluslararası Kuaförlük Ödülleri’nde En İyi Uluslararası Avangard Koleksiyonu yer alıyor.

Dee’nin kariyeri 20 yılı aşkın bir süreye yayılıyor. Bugüne kadar Schwarzkopf Professional Global Elçisi olmanın yanı sıra Hair Expo Avustralya’da Yılın Kuaförü (2019) ve Uluslararası Kuaförlük Ödülleri’nde En İyi Uluslararası Avangard Koleksiyonu ödüllerinin de sahibi.


Koleksiyon: KING
Kuaför: Dee Parker Attwood, Wieselmann Salon)
Fotoğraf: Andrew O’Toole
Makyaj: Kylie O’Toole
Stil: Ella Murphy
Renklendirme: Dee Parker Attwood ve Casey Ryman

Kusurları Gizleyen ve Yüzü Aydınlatan 10 Makyaj Hilesi

0
makyaj hileleri

Makyaj hilesi denince genelde kadınların gözleri parlar. Bu tüyolar, her kadının mutlaka öğrenmek isteyeceği türden bilgilerdir. Çünkü, bu minik hilelerin yüzlerinin bütünsel görünümünü nasıl olumlu etkileyebildiğinin bilincindedirler.

Makyaj uzmanlarından yüzünüzdeki belli kusurları örtmenize ve çok daha çarpıcı görünmenize yardımcı olacak tüyoları sizler için derledik.

Mutlaka Faydasını Göreceğiniz 10 Makyaj Hilesi

1- Farklı İhtiyaçlara Göre Farklı Fondöten Kullanımları
Fondöteninizi sürerken şeffaf bir kapatıcılık istiyorsanız parmaklarınızı kullanın. Ancak tam kapatıcılık istiyorsanız fondöten fırçası kullanın. Eşit, dengeli bir cilt tonuna sahipseniz, şeffaf bir kapatıcı fondöten tercih etmelisiniz. Şeffaf kapatıcı fondöten, minimum miktarda pigment veren transparan bir fondötendir. Sadece cildinizi aydınlatmaya yarar; cildinizdeki herhangi bir kusuru veya yara izini kapatmaz. Şeffaf fondötenler size doğal olarak parlayan bir cilt verir ve topak topak bir görünüm vermez. Cilt üzerinde kolayca kayan şeffaf fondötenler, normal ve kuru cilde sahip kadınlar için uygundur. Yüzdeki çizgilere yerleşmez, bu yüzden olgun ciltler üzerinde çok iyi sonuç verir.

Tam kapatıcı fondöten ise yüzdeki yara izlerini, sivilceleri ve koyu lekeleri kapatabilen yüksek pigmentli bir fondötendir. Makyajınızın daha uzun süre kalıcı olmasını sağlar. Cildinizde kapanmasını istediğiniz koyu lekeler için idealdir. Ayrıca, pürüzlü cilde sahip olanlar için de son derece uygundur.

makyaj hileleri

2- Göz Çevresindeki Kırışıklıkları Yok Etmek İçin

Göz çevrenize az miktarda astar sürmek kaz ayaklarını görünür olmaktan kurtararak kırışıklıkları önemli ölçüde azaltır.

3- Vakit Darlığında Önemli Noktalara Odaklanın

Uzun uzun makyaj yapmaya zamanınız olmadığında, sadece yüzünüzdeki doğru noktaları kapatarak hızlıca evden çıkabilirsiniz. Göz altlarınız, ağzınızın köşeleri ve burnunuzun etrafına bir fırça ile biraz kapatıcı sürmeniz yeterli!

4- Fondöteni Allıktan Sonra Uygulamayı Deneyin

Yüzünüzde çarpıcı bir aydınlık etki yaratmak istiyorsanız. bu iki ürünün uygulama sırasını tersine çevirmeyi deneyin. Yapmanız gereken tek şey önce allığı, ardından üzerine fondöteni sürmek. İçten doğal olarak parlıyormuşsunuz gibi bir görünüm elde edeceksiniz.

makyaj hileleri

5- Kapatıcıyı Göz Altlarına Konik Şekilde Uygulayın

En yaygın makyaj hatalarından biri göz altı torbalarını veya şişkinliği azaltmak için kapatıcıyı gözlerimizin altına yarım daire şeklinde uygulamaktır. En iyi sonucu elde etmek için kapatıcıyı gözlerin altına konik bir şekilde uygulayın, hatta burnunuzun bittiği yere kadar uzatın. Bu şekilde el ya da fırçayla harmanlaması kolaydır. Ek olarak, burnunuzun kenarlarını şekillendirmeye de yardımcı olur.

6- Yüzünüzdeki Şeftali Tüylerini Gözlemek İçin

Yüzünüzdeki şeftali tüylerinin görünmesini önlemek istiyorsanız, fondöteni daima aşağıya doğru hareketlerle uygulayın. Çoğumuzun yüzünde ince bir tüy tabakası vardır. Fondöteni yukarıya doğru bir hareketle uygulamak şeftali tüylerinin öne çıkmasını sağlar.

7- Işıltılı Allıklara Dikkat

Işıltılı bir allığı kusursuz bir şekilde uygulamayı başarmak çok güç bir iştir. Cildinizdeki gözenekler büyükse, sivilceleriniz ya da sorunlu bir cilt yapınız varsa ışıltılı allıkları tamamen devre dışı bırakmak en iyisidir.

8- Anında Göz Kaldırma Etkisi

Gözlerinize anında bir kaldırma etkisi vermek için, aydınlatıcıyı kaşlarınızın hemen üzerine uygulayın ve fırçayla yedirin. Bu hile, sadece kaşlarınızı daha da belirgin hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda yüzünüzün bütünsel görünümü üzerinde de çarpıcı bir etki yaratır.

9- Kaşları Kalemle Doldururken

Kaşlarınızı kalemle doldururken daima hafif dokunuşlarla uygulamaya dikkat edin. Bu şekilde kaşlarınız çok daha doğal görünür.

10- Eyeliner’a Alternatif

Eyeliner uygulamak zahmetli bir iştir ve bazen sadece bir göz kalemi sürüp geçiştiririz. Bazen de o kadar patlayan bir görünüm yerine, daha yumuşak bir dokunuş isteriz. İşte, böyle zamanlarda köşeli bir fırça yardımıyla üst kirpik çizginizde eyeliner yerine göz farı kullanın. Özellikle yaz akşamları için kesinlikle ideal ve doğal bir görünüm verir.

Güzelliğin Peşinde… Mustafa Batur

0
Mustafa Batur San Kuaför

Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak Hush markası ile gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisinin yeni konuğu San Kuaför’ün başarısının ardında imzası olan bir isim: Mustafa Batur. Batur ile Siirt’ten İstanbul’a uzanan mesleki yolculuğundan sosyal medyada 1.1 milyon takipçiye ulaşan başarı hikayesine, San Kuaför’ün sosyal medyayı kullanış şeklinden kuaförlüğün zor taraflarına pek çok şeyi konuştuk.

“Bu işe 10 yaşında başladım. Kuaförlük  bana göre çok başka bir sanat. 20 yıl önce bu işe başladığımda da aynı şekilde düşünüyordum. Bir saçın arkasına geçtiğimde o saçı nasıl değiştirebileceğimi, saçın nasıl bir hal alacağını öngörebiliyorum ve bunu çok mutlu ediyor.”

“Sosyal medyanın iyi kullanılması, daha doğrusu vitrinimizin iyi olması ve bunu iyi pazarlamak bizi daima on adım öne çıkartır. Benim Instagram’da 1.1 milyon takipçim var Sosyal medya çok önemli. İşinizi iyi yapmak ve bunu pazarlayabilmek çok mühim. Ülkemizde çok iyi saçlar yapan kuaförler var ama yaptığı saçları göstermiyor, bir katalog oluşturmuyor. Kendisine bir vitrin yaratmıyor yani. Dolayısıyla hep aynı yerde kalıyor. Ben bu duruma üzülüyorum mesela.”

“Siirt’te Kırık Tarak diye bir kuaför vardı. Taner Bey, O benim ağabeyimin arkadaşıydı. Onun yanında biki sene çalıştıktan sonra, Yaşar Bey’in salonuna geçtim. Erkek kuaförü. Orada da belli bir süre çalıştıktan sonra askere gittim. Askerden sonra İstanbul’a gelmeye karar verdim. O zaman da MOS’ta çalışan bir arkadaşım vardı: Selami Ersoy. Sağolsun o da yönlendirdi ve Acıbadem’deki MOS’u Şeref Bey’lerle birlikte açtık. Bir süre çalıştıktan sonra dayanamadım. Memlekete dönüp kendi kuaför salonumu açtım, işlettim. Yıl 2021. Sonra Selamiler, “ Ya senin ne işin var orada, buraya gelmen lazım diye ısrar ettiler. Yusuf, Recep ve Selami ile birlikte MOS’ta beraber çalışıyorduk . Üçü de oradaydı. Onların yanına gidince salondan ayrılamadım, beni yedi gün salonda çalıştırdılar. Bir yere de gidemedim. Buradaki salonun eğlencesi, havası tabii çok daha farklı. Siğirt’e dönünce salonumu devrettim, 2015 Kasım’da İstanbul’a geri geldim. Sabah 7’de salonu açıp gece 12’de kapatıyordum. Düşünün, benim Siğirt’te kendi salonum vardı, para kazanabiliyordum ve o parayı harcayacak bir yer yoktu. O yüzden İstanbul’a gelip kendimi deşarj edip dönüyordum.  İstanbul’daki şartlar çok farklıydı tabii. Gelince birtakım zorluklar yaşadım, çoğu kez kirayı bile ödeyemedim. Sabah 7-gece 12 arasında salonda çalışıyordum, sonra eve gelip gece bir, ikiye kadar sosyal medya için fotoğraf ve video düzenliyordum.”

Mustafa Batur

San Kuaför, biz satın aldığımızda iki şubeye sahipti. Acıbadem ve Ataşehir. Ben Acıbadem salonundaydım. Ben iyi saçlar yaptıkça Yusuf hem hem ben kendi Instagram, Facebook sayfalarımızda paylaşıyorduk.

İstediğin kadar tecrübeli ve iyi bir kuaför ol, o saçın sana ne tepki vereceğini bilmiyorsun. Evet, tahmin ediyorsun ama yüzde yüz emin olamazsın.. Saçın bize bazen çok agresif tepkiler verdiğini görebiliyoruz. Tabii ön görüşmede müşterilerimize de bunların olabileceğini izah etmemize ragmen, kopmalar ve kırılmalar oluşunca o saçı bir şekilde toparlamaya ve düzenlemeye çalışıyorsun.. O an diğer misafirlerin de gözü sende. Müthiş bir stres yaşıyorsun ve orada ne yapacağını şaşırıyorsun.

“En zor anda Sakinliği Korumak”… Benim felsefem bu. “Tamam, sakin olun, panik yapmayın, buradan çok güzel ayrılacaksınız,” diyorum. O an onu ikna ediyorsunuz, çünkü tedirgin değilsiniz. Öyle bir durumda karşı taraf da tedirginliğinden kurtulup size güveniyor. Sakinlik önemli. Nabzınız daha yavaş atmaya başlar ve daha sağlıklı düşünüp daha doğru kararlar alabilirsiniz. Tabii ki de işin zor tarafları var ama bunlarla mücadele etmeyi bilmek gerekiyor.”

Yeni nesil kuaförlük, bizim eski gelenekteki gibi işlemiyor. Bazı işlemleri yapamıyorlar. Biz fön çekmeyi de, saç kesmeyi de perma ya da topuz ve kaynak  yapmayı da çok iyi bilirdik, iyi öğrendik. Şimdiki çocuklar bir ombre, bir boya yaptıktan sonra “Ben kalfayım, ben kuaförüm,” diye geçiniyor. Mesela, bir kısa saç müşterisi geliyor. “E ben kısa saç kesemem,” diyor. O zaman niye yapıyorsun ki bu işi?

“Bizim işimizi bir şova dönüştürmeyi seviyoruz. Ben saç keserken bunu yapıyorum. Koltuğu biraz geri çekiyorum ve herkesin beni izlediğini görüyorum. İşimi bitirdikten sonra en az üç, dört kişinin benden saç kesimi istediğini görüyorum. Bunu kullanıyorum.”

Mustafa Batur belgeselininin tamamını aşağıda izleyebilirsiniz:

Mustafa Batur belgeseli. Mustafa Batur /San Kuaför

Güzelliğin Peşinde… Fikri Çoldur

0
Fikri Çoldur

Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak Hush markası ile gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisinin yeni konuğu Fikri Çoldur. Villa Kuaför Salonları’nın kurucusu Çoldur, erkek berberliğinden yetişmenin avantajlarını, kuaförlüğe başlama serüvenini, deneyimlerini ve salonu büyütme hikayesini paylaştı.

Fikri Çoldur belgeselinden bazı alıntılar:

“Benim başladığım eski dönemlerde erkek berberliği denince akla sadece saç sakal geliyordu. Bu meslek bana ileride ne katabilir diye düşündüğümde mesleki kariyer anlamında bana çok şey katmayacağını düşünüyordum. Sonra kuaförlüğe geçtiğimde benim için her şey değişti. Askere gidene kadar Şahin Ağabey’in yanında dört buçuk yıl çalıştım. Orada çok şey öğrendim. Şahin Ağabey çok iyi topuz tarardı, ondan topuzu, kardeşi Yılmaz Ağabey’den de kesimi çok iyi öğrendim. Sonuçta kadına ve onun ruhuna dokunuyorsunuz. Yaptığınız saçlarla, kadına güzel olduğunu hissettiriyorsunuz. Onu mutlu ettiğinizi görünce siz de mutlu oluyorsunuz.”

“Övünmek gibi olmasın ama kuaförlüğe erkek berberliğinden geçenler özellikle kısa saçlarda daha başarılıdır. Erkek berberlerinde o zamanlar makineyle kesim yoktu. Bütün enseler sadece tarakla çıkardı. Ben de kısa saçı iyi keserdim, hala da iyi keserim.”

“Mesleğimi daha çok geliştirip daha iyi yerlere gelmek istiyordum. Hep Üsküdar, Bağlarbaşı civarındaydım ve karşıya geçmek istiyordum. Muammer Ağabey’i, Erdem Kıramer’i duyuyordum ve onlarla çalışmayı, yeni bir şeyler öğrenmeyi istiyordum.”

“Askerliğimin bittiği üçüncü gün Kadıköy’de bir salonda kalfalık yapan bir arkadaşım çalıştığı salona çağırdı. Dolayısıyla benim plan yine suyu düştü. Bir de salonun sahibi işten anlamayan biriydi. Bu meslekte de işten anlamayan biriyle çalışmak çok zordur. Sonra orayı bırakıp Bağlarbaşı’na döndüm. Villa Kuaför hikayesi de öyle başladı. Eski ortağım Hüseyin Bey’le bir müddet beraber çalıştık. Sonra, ben kendi dükkanımı açmak istediğimi ve ayrılmak istediğimi söyleyince, ‘Niye ayrılıyorsun, salona ortak ol,’ dedi, ki o zamanlar çalışanını salona ortak etmek pek görülmüş bir şey değildi. Böylelikle ortak oldum. O zaman, ‘Ben ortak olup belli bir para ortaya koyacaksam bir yer daha açalım, çünkü burası tek koltuklu bir yer, küçük bir dükkan. Yeni bir yer daha açalım, her birinde birimiz duralım, iki salon çalıştıralım,’ dedim. O da kabul etti. Böyle başlayan hikayede zamanla salonu büyüttük.”

“Başarımızın en büyük nedenlerinden biri büyük firmalarla dirsek temasında bulunup eğitimler alarak ufkumuzu geliştirmemizdi. 1997 yılında Abant’ta Jean Pierre’in bir eğitimi vardı. O eğitime katıldığımda bu işin sadece sanat değil, işletme tarafının da olduğunu gördüm. Bir sene sonra ortağıma, ‘Bu eğitime birlikte gitmeliyiz,’ dedim. Birlikte büyümemiz de o eğitimden sonra, ekibimizi de eğitimlerle desteklememizle gerçekleşti. O eğitimler bize çok şey kattı. Çok şey öğrendik. Bugün de hala hem kendim hem ekibim için  eğitimlere çok önem veriyorum. Yurt içi ya da yurt dışında, nerede olursa olsun, mutlaka katılmaya çalışıyorum. Ne kadar yaş alsak ve belli bir noktaya gelsek de eğitim ve öğrenilecek şeyler bitmiyor.”

“Geçmişte biz sadece bahşişle geçiniyorduk. Bu işi de hep yoksul ailelerin çocukları yapar. Bugün de çocuklarıma bile hep bahşişin önemini aşılarım. Örneğin; bir lokantaya gidip bir yemek yediğimizde mutlaka bahşiş vermeleri gerektiğini söylerim. Biz geçmişte bu işleri uzun dönem bahşişle yürüttük. Bu yüzden bahşişin yeri benim hayatımda çok önemlidir.”

Belgeselin tamamı aşağıdaki videoda!

Erkek Saçları ile İlgili 6 Yaygın Sorun ve Çözümleri

0
erkeksaç

Erkek saçları ve sakalları söz konusu olduğunda her zaman işler yolunda gitmeyebilir. Bir türlü kontrol edilemeyen ve diğerlerinden farklı yöne uzamış bir tutam saçtan tutun da dökülen, incelip seyrelen saçlara ve düzensiz sakallara, erkeklerin daha iyi görünebilmek için her gün mücadele ettiği birtakım sorunlar var. Bu yazıda bu problemlere ve çözümlerine değineceğiz.

1- Farklı Yöne Uzayan Saç Kümesi

Bu saç kümeleri, saçınızı şekillendirmek istediğiniz yönün aksine doğru uzar, saçın kalanı düz durduğunda yukarı doğru uzayan kıvrımlar halinde görünür. En yaygın görüleni saçın tepesinde olsa da, saçın herhangi bir yerinde de ortaya çıkabilir.

Düzeltme Yolu
Farklı yöne doğru çıkan saçı ürünlerle düzeltmeye çalışmak işe yaramaz. Her şey, bu saç kümesinin başınızın neresinde olduğuna bağlı. Başın tepesindeyse, berberinizden ağırlığı azaltmak için saçı orada daha uzun tutmasını isteyin. Şayet isyankar saç kümesi ön kısımdaysa, uzunca bir kakül aynı yatıştırıcı etkiyi yaratır.

2Aşırı Uzayan Tepe Kısmı

erkek saç

Başınızın üzerindeki saç daima saçınızın geri kalanından daha hızlı uzuyor gibi görünebilir.

Düzeltme Yolu
Tepedaki saçın uzama hızından yararlanın ve saçı arkaya doğru daraltın. Saçınızın ön kısmını uzatıyorsanız, berberinizden saçı orada daha uzun bırakmasını ve kademeli olarak tepede daha kısa bir boya inmesini isteyin. Ön kısımda daha fazla hacim olduğu için (erkek saç köpüğü ile kolayca hacim elde edilebilir), daha bakımlı bir görünüm elde edersiniz.

3- Seyrelen Saçlar

seyrelen saçlar erkek

Özellikle 30 yaşından sonra yavaş yavaş düşmeye başlayan sonra testosteron seviyesiyle beraber, erkekler cilt elastikiyeti ve saçlarındaki dolgunluğu kaybeder.

Düzeltme Yolu
Farklı bir kesim deneyerek seyrelen saçlarınızın daha hacimli görünmesini sağlamak mümkün. Seyrelen saçlarda hacmi en üst düzeye çıkarmak ve gür bir görünüm yanılsaması yaratmak için daha kısa, daha dokulu bir saç modeli denemek en iyisidir.

Saç tellerinin birbirine yapışmasına neden olabilecek ıslak saç ürünlerinden kaçının. Deniz tuzu spreyi ve doku macunu gibi mat ürünler, saçın daha dolgun görünmesini sağlar.

4- Zor Yan Ayrımlar

yan ayrım


Yükseltilmiş yan ayrımlarla ilgili temel sorunlardan biri, saçınızın bu şekilde bükülmemesi gerektiğidir. Her iki tarafı da deneyerek ve hangisinin daha doğal olduğunu görerek doğal yönünüzü ayırdığınızdan emin olun.

Düzeltme Yolu
Başın yan ve üst kısmı arasındaki boyları eşit tutmamak bir çözüm olabilir.

5- Seyrek Sakal

seyrek sakal


Foliküler sıkıntılar saçlarınızla sınırlı değildir. Seyrek sakal da bazen erkekler için sıkıntıl yaratabilir. Büyük ölçüde kötü genlerin bir sonucu olan yamalı sakalı düzeltmek için birkaç şey yapılabilir. Biraz teknik bilgiyle onu gizleyebilirsiniz.

Düzeltme Yolu
Yamalı sakallar için en yaygın yerler yanaklar veya boyun altıdır. Tıraş makinelerinde yaratıcı olun. Daha açık renkli olan saçların sakalın bir parçası olması için yanaklardan aşağı doğru inceltmeyi deneyin. Bunların hiçbiri işe yaramazsa, kısa bir kirli sakal tercih edin, çünkü bu stil saç ile sakal arasındaki kontrastı en aza indirir.

erkek saçları

6- Alnın Ortasındaki Saç Çizgisinde Bulunan V Şeklindeki Nokta

erkeksaç

Genellikle saç çizginizin merkezinde bulunan ve V şeklinde uzayan saç, bazı erkeklerin yaşadığı klasik bir saç sorunudur. Doğal olarak meydana gelir, ancak saç çizgisi her iki tarafta geri çekilmeye başladığında da oluşabilir.

Düzeltme Yolu
Berberler, bu çizgiyi benimsemenizi sağlayacak bir sürü farklı seçenek sunsa da, onu tıraş etmenin çözüm olmadığı konusunda hemfikirlerdir. Ön kısımda hacmi arttırmak için şekillendirilmiş yan ayrımlar en iyisidir. Yüzü çevreleyen uzun saçlara sahip olduğunuzda saçı ortadan ayırmak da gayet etkilidir.

erkek saçları

Kaynak: fashionbeans.com