Ana Sayfa Blog Sayfa 399

L’Oréal’in yeni marka sözcüsü

0

Eva Green. L’Oréal Professionnel’in yeni uluslararası marka sözcüsü…

Eva Green 2015 yılındaki lansmanların yüzü olurken özellikle önümüzdeki günlerde salonlara girecek olan Tecni.Art serisinin yeni ürünlerinin de tanıtımında yer alacak.

Paris’te doğan ve James Bond filmlerinde yer alan Bond kızlarından biri “Bir olarak tanınan Eva Green, Tv dizilerinde ve filimlerde rol alıyor.

Konuyla ilgili olarak Eva Green şöyle konuştu: “Bir oyuncu olarak saçların önemi çok büyük. Kuaförünle mükemmel bir ilişkiye sahip olman ve saç tasarımını oluşturman gerekir. Kuaförüm tabii ki saç ürünlerinde lider bir marka olan L’Oréal Professionnel’I kullanıyor. Bu yolculukta onunla beraber olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.”

L'Oréal Professionnel Uluslararası Töneticisi Anne-Laure Lecerf ise “Bizim değerlerimizle mükemmel bir uyum sağlayan Eva Green’I seçtik. Kendisi moda ve trendler konusunda çok ilgili ve kuaförlerin uzmanlığını kullanan birisi. Güzelliği, modernliği ve kişisel cazibesi bizi çekti. L'Oréal Professionnel için doğru seçim olduğuna eminim.” sözleriyle işbriliği hakkında bilgi verdi.

Aşağıda  Eva Green’in L'Oréal Professionnel için hazırlanan videosu yer alıyor.

Benzersiz olmak…

0

Yaratıcılığın sınırı yok

İlk fön makinesini bir kuaförün bulduğunu biliyor muydunuz?

1890 yılında Fransız bir saç tasarımcısı olan Alexandre F.Godefroy bunlardan biri olarak ilk fön makinesini icat etmiştir. Bu icat sayesinde gaz sobasına bağlı bacadan gelen ısı bir bone aracılığıyla saçları kurutmaktaydı.

AlexandreF.Godefroy’un icadının ardından tam 30 yıl sonra taşınabilir saç kurutma makinelerinin lansmanı yapıldı. Bu aslında bir elektrikli süpürgeden yapılma, eklemelerin olduğu bir araçtı ve Hamilton Beach Company ile Universal Motor Company isimli şirketler tarafından üretilmişti.

1930’lar

Gazla çalışan Saç Kurutma Aleti icat edildi. Ancak ne yazık ki doğal olarak uzun ömürlü olamadı. Nitekim saçlar için aşırı sertti. Bu dönemde askılı kurutma makineleri de kullanılmaya başladı çünkü taşınabilir saç kurutma aletleri çok ağırdı ve krom kaplı demirden yapılmıştı.

1950’ler

1950’lerin ortalarında yeni modeller görülmeye başlandı. Sessiz motorları ve içeriye hapsedilmiş pervaneleriyle daha iyi tasarımlar ve canlı renklerin zamanıydı. Bu dönemde çantayla taşınabilir saç kurutma makineleri de icat edildi ve omuzlara asılarak kullanılmaya başlandı.

Modern Zamanlar

Teknoloji sayesinde daha çok ve daha karmaşık saç kurutma makineleri var karşımızda. Daha hafif,daha sessiz, daha şık , daha renkli, daha güvenli, daha tasarruflu-çevreci ve daha ergonomik…

Hangisinin en doğrusu olduğu konusunda tabii ki işin uzmanından destek almalısınız: Kuaförler.

Kaynak: www.fonmak.com

Ustadan çırağa bir mirasın öyküsü

0

Ankara’da ustadan çırağa bir mirasın öyküsü. Ortak noktası marka: Tara Kuaför

Tara Kuaför ismi Ankara’dan doğup kuaförlük sektöründe bilinen bir marka olarak hep dikkat çekmiştir. Mesleğinin zirvesindeyken ayrılarak farklı iş kollarına yönelen İbrahim Güngör’e ait olan Tara Kuaför markası ve bugün bu markayı sahiplenen Muharrem Gür ile bir araya geldik.

İbrahim Güngör

 “Benim ustam şu anda Kanada’da yaşıyor. Kendisi bir albayın oğludur: Yücel Bey. Kalfam olarak bana kuaförlüğü öğreten kişidir.

Ankara’da Hamamönü semtinde İzmir’den Nizam ustayla 3 aylık kısa bir deneyimden sonra Yenimahalle’de Yücel Usta’nın yanında başladım. Karakalemle saçları çizip yapan birisiydi. Bir süre sonra çalıştığımız salondan ayrıldı ve beni de yanına aldı. En son Ankara’nın popüler salonlarından Zeki Taşçı’nın yanında buldum kendime ancak orada iznini alıp bu salondan ayrıldım başka bir salona geçtim. O sırada dernek başkanı Fahri Güven’den kuaförlük belgemi aldım. Yarışmalara katılıyordum. Üçüncü oldum. Altın Tarak isimli bir başka yarışmada ise Ankara Şampiyonu oldum. Gazeteler ve dergilerde yayınlanarak tanınmama katkı sağladı. Bir süre sonra Akay Kuaför’de çalışmaya başladım. Her kuaförün olduğu gibi ben de orduevinde kuaför olarak askerlik yaptım ve döndüğümde Kuaför Nizam ile güç birliği amacıyla kader birliği yaparak kendi salonumuzu açtık. Bir süre sonra da yollarımızı ayırdık. Yine aktif olarak yarışmalarda, mesleki etkinliklerde yer aldım. ”

1975…

“Enver Altuğ, Berlin Yılmaz, Asel Kuaför, Ali Usta, Yalçın Kaya, İsmail Akay, Hayati Pirlepe, Hakkı Kutlugün gibi isimlerin sanat yarışı yaptıkları bir tarih ki yaptığımız saçları birbirimize göstermek için müşteriyi başka bir işlem için birbirimizin salonuna gönderirdik. Bu bizi üzmezdi. Aksine teşvik ederdi. Çünkü kendi salonunuzun içinde bile rakip yetiştiremezseniz gerilersiniz. Berlin İsmail’in, Enver Altuğ’un işlerini çok beğenir, imrenirdim. Gizli gizli seyrederdim yaptığı saçları. Benim mesleğim, benim dünyam bu… Ancak hep tatlı bir rekabet.

Oktay Kaymakoğlu, Ömer Er, Hakkı Şükrü ve Can Tümenci bizim salonumuzdaki arkadaşlarımızdan oldular.

Kuaförler Odası’nda Ahmet Erkan döneminde görev aldım. Odayla ilişkim hiçbir zaman bitmedi. Odanın gayrimenkulünün alımında benim de emeğim dokunmuştur. Ahmet Erkan’la beraber yazdığımız bir kitap mevcuttur. Onun yanında çalışmışlığım da vardır.”

1985…

Hatırlıyor musunuz Muharrem Gür’ün gelişini sorusuna “Hatırlamamız mıyım?” diye yanıt veriyor İbrahim Güngör. Detaylar hatırlanmasa da zaman içinde kendisini gösteren bir çırak olarak öne çıktığı için hatırlanabiliyor. Hep en kötüler ve en iyiler hatıralarda kalmaz mı…

TORNACILIKTAN KUAFÖRLÜĞE…

Pek çok kuaförün hikayesi ile benzer değil mi? Muharrem Gür’ün hikayesi de benzerlikler gösteriyor. 14 yaşında gencecik bir çocuğun hayatı kapıdan içeri girmesiyle farklı bir akışa giriyor.

32 kişinin çalıştığı bir ortam. Tornacılıktan farklı olarak müşteri ile iletişime geçmenin getirdiği şaşkınlık ve o zamanın şartları çerçevesinde müşteri patlamasının yaşandığı özel bir salonda çalışmanın keyfi.

“Benim hayatım Tara Kuaför’ le özdeşleşmiştir. Gözümü Tara Kuaför’ de açtım, Tara Kuaför’ de devam ediyorum.” sözleriyle Tara Kuaför’ ün önemine değinen Muharrem Gür aslında Tara İbrahim lakabının Tara Muharrem olarak bugünkü sahibi…

“Sert olduğu için herkes İbrahim Usta’ya yardım etmekten, onun etrafında olmaktan kaçardı. Ben onun yanında yer alarak öğrenmekten, yardım etmekten kaçmazdım. Onun müşterisine fön çekmek özel bir durumdu ki bir müddet sonra bana bırakmaya başladı. Kalfaların yaptığı bir işi almıştım. Kendimi özel hissettiğim bir durumdu tabii ki. Hele ki benim çektiğim fönün üzerinden geçmediyse daha büyük bir mutluluk oluyordu.”

Küçük yaşlarda çıkılan bir yolculuk… Salon atmosferi içinde işini seven insanların hedefleri hep aynı olmuş: Hep daha iyisini yapmak, ustasının gözüne girmek, aferin almak. Ama en önemlisi artık saçları tek başına yapar olmak.

1993

Yıllar içinde farklı ticari deneyimler yaşayan İbrahim Güngör, saç spreyleri ve benzeri üretim çalışmaları içerisinde yer alıyordu. Sürekli bir arayış içerisinde alternatif ticari faaliyetlerde bulunarak geleceğini farklı bir şekilde inşa etmeyi planlarken mimar olan oğlu ile üniversiteyi bitiren kızının kuaförlüğü tercih etmemesi nedeniyle kuaförlüğü zirvede bırakmaya karar verir. Keyifli sohbetin detaylarını Estetica Dergisi Aralık Ocak 2015 sayısında bulabilirsiniz.

Kuaför salonu sayısı artıyor!

0

Kuaför-Berberler 2.sırada!

Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfeederasyonu'nun 31.12.2014 verilerine göre Kadın-Erkek Kuaförlüğü ülkemizde  83.386 işyeri sayısıyla 3.sırayı alıyor.

Verilere detaylı olarak bakıldığında Açılış- Kapanış farkıyla Kadın-Erkek Kuaförlüğü  2014 yılında  toplam 4233 adet işyeriyle büyüyen ikinci meslek grubu olmuş. Kadın-Erkek Kuaförlüğü'nden önce 6766 işyeri sayısıyla Servis Aracı İşletmeciliği bulunuyor.

 

TESK verilerine göre 2014 yılında  toplam 8532 yeni Kadın-Erkek Kuaförü işyeri kaydı yapılırken en fazla kayıt Bakkallık, Bayilik,Büfecilik meslek grubunda gerçekleşmiş durumda.Yei işyeri kaydına Kadın-Erkek Kuaförlüğü dördüncü sırayı alıyor.

Terk edilen meslek gruplarının başında Bakkallık, Bayilik,Büfecilik meslek grubu yine birinciliği korurken, kadın-Erkek Kuaförlüğü burada beşinci sırada yer alarak nispeten daha fazla tercih edilen meslek grubu olduğunu gösteriyor.

Yeni kayıt olan işyeri ile kapanışı verilen işyeri olarak bakıldığında ortaya çıkan sayı itibarıyla Kadın-Erkek Kuaförlüğü'nün ikinci sırada ye ralarak tercih edilen meslek grubu olduğu göz çarpıyor.

Kadın-Erkek Kuaförüğüne giriş bariyerlerinin düşük olması, ilk yatırım maliyetinin düşüklüğü, denetim ve kaliteli hizmete yönelik beklentinin düşüklüğü meslek grubuna girişi kolaylaştırmakta. 

Dünden yarına: Kırıktarak Ali

0

Kırıktarak

Hayatta kendini görmek istediği noktaya nasıl gideceğini iyi analiz edebilen kişiler şüphesiz ki başarılı olurlar. Kuaförlük sektörünün parıltılı isimlerden Ali Kırıktarak ile gençlere ilham olacak hikâyesini konuştuk.

Kuaförlüğe nasıl başladınız?

Benim hikâyem 1956 yılında Ankara’nın en ünlü kuaförü Kervansaray’da başladı. Annem ve babamdan habersiz doğduğum köyden ayrılıp, Ankara’da bahçıvanlık yapan abimin yanına giderek, mesleğe başladım. Çıraklık dönemimde başka salonlarda neler yapıldığını da merak ediyordum. Ama salon değiştirmek yerine üç sene akşamları Ankara Kuaförlük Okulu’na giderek kendimi geliştirmeyi tercih ettim.

1963 yılında Ankara Kuaförlük Okulu’nu 1.’likle bitirdim. Bu yıl içinde Ankara Balin Otel’de düzenlenen Türkiye Kuaför Yarışması’nda 1.’lik kupası aldım. Daha sonra askere gittim. Acemiliğimi Denizli’de yaptıktan sonra askerlik görevimi o dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in eşinin kuaförü olarak yaptım. Askerden döndükten sonra Kervansaray Salon’da ustama İstanbul’a gitmek istediğimi söyledim, bunun üzerine bana ortaklık teklif etti. Fakat ben kabul etmedim. Çünkü İstanbul’un bizim işimizin en renkli şehri olduğunu düşünüyordum. Ankara’da müşteri kitlesinin beklentileri çok farklıydı. Alışılmışın dışında renklendirmelere çok kapalıydılar. İstanbul’un atmosferini basından takip ediyordum. İstanbul’a gitmeden önce Bahçelievler’de bir salon açıp, emek verdiğim yerde biraz daha birikim yapmak istedim. Salonumu Ankara’dan, evimi İstanbul’dan aldım. Ankara’daki salonda iki kalfam vardı. İstanbul’a geldikten sonra salonu onlara bıraktım. Nişantaşı, Etiler, Marmara Forum AVM CarrefourSA, Palladium AVM ve CarrefourSA Maltepe Park’ta salon açtım.

Sizin ustanız kimdi? Usta çırak ilişkisi eskiden nasıldı ve şimdi nasıl?

Şaban Sitka ustamdı. Beni o yetiştirdi. Onunla bir baba oğul gibiydik. Zaman zaman evlerinde kalırdım. Kasasını ben tutardım. O da beni evladı gibi severdi ve bana çok güvenirdi. Ben de birlikte çalıştığımız süre içerisinde çok çalışıp, ona çok destek olmuşumdur. Her gün onun gözünün içine bakarak hizmetlerimi çok iyi yaptım. Ondan da çok şey öğrendim.

Yetiştirdiğim kuaförlerden de hep saygı gördüm. Her zaman çevremde bana bu işte çok iyi olduğumu hissettiren kişiler oldu. Salonuma gelip beni izlemek isteyenlere her zaman kapımı açıyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor.

Kuaförlüğün dününü ve bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günümüzde kolaylaşma var. Çeşitlilik çoğaldı. Teknoloji çok gelişti. Sürekli değişim söz konusu. Değişimler sürekli insanı kamçılıyor. Yenilikleri takip ederken, iç dünyanızdaki yaratma gücünü saçlara yansıtmamız gerekiyor. O zaman siz de modaya ve trendlere kendinizden bir şeyler katıyorsunuz. Ruhunuzla, tarağınızla ve makasınızla yaratıcılığınızı müşterinize yansıtıyorsunuz. Müşterinizi analiz ederek tasarlayacağınız saça yön vermeniz gerekiyor. Bu mesleği en iyi şekilde yapabilmek için “tutku” şart. Yeniliğe açık olmayan hiç kimseye bir şey öğretemezsiniz. Ben hala her derginin moda sayfalarını da incelerim ve arkadaşlarımın salonundan çıkan ünlü isimlerin saçlarını görürüm. Her zaman kafamda bir harmanlama vardır. Onun için de ben mesleğimde çok başarılı oldum ve başarımı da sürdürüyorum.

Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Gençlerin yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunu bilmeleri gerekiyor. Bütün benliğini koyarak işinin üzerine eğilenlerin hedeflerine ulaşacaklarını düşünüyorum. Ustalarının anlattıklarını haz duyarak öğrenmeleri lazım. İyi bir gözlemci olmaları gerekiyor. Artık her şey dijital ortamda var. Meraklıysanız araştırıp, yenilikleri salonunuza yansıtabilirsiniz. Gençler de bu tutumda olmalılar ki hem kendilerine yatırım yapsınlar hem de onlardan sonra gelecek kuaförlere doğru bilgi aktarabilsinler. Mesleklerine çok saygılı olsunlar ve hiçbir işten kaçınmasınlar. Temizlik, titizlik çok önemli ve bunun için de kuaförlerin salonlarına gelirken bir yere gidiyormuş gibi hazırlanmaları gerekiyor. Ama en önemlisi de müşteri salondan içeri girdiği zaman güler yüzlü olmalılar.

Müşteriye yaklaşım nasıl olmalı?

Biz hizmet sektörüyüz, yaratıcıyız desek de müşteriye hizmet veriyoruz. Müşterinin ne istediğini çok iyi dinlemek, gideceği yeri çok iyi bilmek ve müşterinin beklentilerinin karakteristik özellikleri ile örtüşmeyeceği durumda onu ikna etmek gerekiyor. Müşterinin yüzünü, ten ve göz rengini iyi incelemeniz lazım. Her tene yakışan bir ton vardır. İddialı bir saçı taşıyamayacak bir kadına istediğini uygulamak yanlış olur. Bazen bir hevesle müşteri kullanamayacağı bir saç rengi seçiyor fakat mütevazılığın içerisindeki o frapanlık çok ortada kalabiliyor.

Çalışanlarınızın eğitimleri konusunda onları yönlendiriyorsunuz?

Ben çok iyi bir eğitmenim. Her yaptığım işi paylaşırım. Benimle sadakat göstererek çalışanların hepsi tüm deneyimlerimi bilir. Günümüzde gençler çok fazla iş değiştiriyorlar. Belki de haklılar. Daha fazla kazanç sağlayacakları yerlerde çalışmak istiyorlar. Hâlbuki bu işi öğrenene kadar fedakârlık göstermeleri lazım. Hiçbir şey bilmeyen bir insanı yanınıza alıp, yetiştiriyorsunuz. 5-6 sene içerisinde bir kuaför yaratıyorsunuz. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Bir tek bizde var. Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde kuaför olmak isteyenler okula gidiyorlar. Belli bir alana ağırlık vererek o alanda uzmanlaşıyorlar. Bizim salonlarımızda kesim, renklendirme, maşa, perma ve topuz gibi bütün işlemleri tek bir kuaför yapıyor. Personeliniz uzmanlaştığı zaman daha fazla kazanacakları salonlarda çalışmak istiyorlar. Aslında çok fazla salon değiştirerek kısa vadede kazanç sağlasalar bile müşteri altyapılarını oluşturamadıkları için salon açmak istediklerinde zorlanabiliyorlar. Çalıştıkları yeri baştan iyi seçmeleri ve yetişmeleri gerekiyor. Personel dürüst çalışmışsa, salon açmak istediği zaman patronları da yardım eder. Ama yeni nesil sabır gösteremiyor. Mesleğe başladıktan iki sene geçtikten sonra, biriktirdiği para ile salon açıyorlar. Daha sonra iş tutmayınca kapatıp, yine salon değiştirmeye devam ediyorlar.

Birikimlerinizi personel ile paylaşmanız çok özel bir bağ yaratıyor. Sizin yanınızda sadakat ile çalışan personeliniz salona kazandırdığı kâra ortak olmak istediği zaman nasıl yaklaşıyorsunuz?

Sizin müşterinize hizmet etmiş, salona müşteri kazandırmış personelinizin tabii ki primi ve maaşı da ona göre oluyor. Salona yeni girmiş biri ve salon için emek harcamış, salonu sahiplenmiş personeliniz aynı olmuyor. Tabii ki personelinizi önemsemeniz ve gözetmeniz, motivasyonunu sağlamanız gerekiyor.

Salonda ürün satışı yaparken nasıl davranıyorsunuz?  

Salonda satışını yaptığım ürünü öncelikle kendi saçımda, eşimde ve çalışanımda deniyorum. Müşteriye tavsiye ettiğim ürün mutlaka çok güzel olmalı. Benim işim kuaförlük ve hiçbir zaman ürün satmaktan kâr elde etmiyorum. Müşterimin saçına iyi gelecek ürünü tavsiye ediyorum.

HAIRiST Yılın Saç Tasarım Etkinliği’nde şov gerçekleştirdiniz. O deneyimden biraz bahseder misiniz?

HAIRiST, kuaförlerin kalbinin çarptığı bir etkinlik. Türkiye’de dört kere gerçekleşti. En son etkinlikte bana bir teklif geldi ve kabul ettim. İzleyenler gelip, yer bulamadılar. Çok güzeldi. Bunlar meslek adına sevindirici şeyler. Ben şovumda 10 ülkeden dünya kadınları seçtim. Sahneyi o ülkelerin simgeleriyle hazırladım. Bütün meslektaşlarımdan tebrikler aldım.

Yine dünyaya gelseniz yine kuaför olmak ister misiniz?

Tabii ki. Ben işimi çok severek yapıyorum. Neslihan Yargıcı ile “Beni Baştan Yarat” TV şov programını yürütmüştük. Neslihan Yargıcı kıyafetleri seçiyordu, ben saçı seçiyordum. Ortak bir makyöz bulmuştuk. Program çok ilgi görmüştü. Bir daha dünyaya gelsem yine kuaför olurdum ama bunun üzerine modayı da eklemek isterdim.

Ali Kırıktarak’a bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz.

Gurur Günü

0

Gurur Duyacaksınız!

Kuaförlüğün ihtişamlı etkinliği HAIRiST Youtube kanalında da tanıtımlarına başladı… Etkinliğinin tanıtım videosu etkinliğin enerjisi ve ruhu hakkında kısacık bir fikir veriyor.

Yılın Kuaförü Yarışması, Estetica Dergisi Meslek Onur Ödülü, Moda&Trendler ve Giyilebilir Teknolojiler ile ışıltılar saçan bir program Türkiye'nin en iyi kuaförlerini bekliyor.

İşte etkinlikte yer alan markalar ve kurumlar:

Aveda Fashionista 2014 Türkiye birincisi: Suat Tekten

0

Aveda Fashionista 2014 Türkiye birincisi: Suat Tekten

Kemal Baykar Kuaför Salonu’ndan Suat Tekten’in Soma’da gerçekleşen maden kazasında yaşanılan acıyı yarışmaya katıldığı saç stiline aktarması, “Kuaförlük sektöründe bu topraklardan dünya markası çıkar mı?” sorusuna ışık tuttu… Suat Tekten ile ödüllü saç tasarımı hakkında detayları konuştuk.

Estetica: Aveda Master Jam kapsamında gerçekleşen Fashionista Yarışması’nda bu sene Türkiye’de ödülü siz kucakladınız. Neler söyleyeceksiniz?

Suat Tekten: Ekip olarak çok heyecanlıydık. Yarışmaya hazırlığımız çok keyifliydi. Salon olarak ödül kazanmak için bütünleştik ve hiç unutamayacağımız bir süreç yaşadık.

Estetica: Yarışmaya hazırlanırken çıkış noktanız neydi?

Suat Tekten: Soma’da yaşanan maden kazasından etkilenerek ortaya çıkardığımız çalışmamızda, renklendirmede soğuk tonlardan ışığa geçiş yaptık. O dönemde yaşadığımız duygu yoğunluğunu karanlıktan aydınlığa çıkma hissi yaratarak, saça aktarmak istedik. Tıpkı günlerce sıkışık bir alanda kurtulma çabası gösteren madencilerin gün yüzüne çıkması gibi…

Estetica: Modeli ve uygulayacağınız saç stilini seçerken nelere dikkat ettiniz?

Suat Tekten: Saç stiline karar vermeden önce Aveda’nın koleksiyonlarını araştırdık. Gözlemlediğimiz kadarıyla çok sakin ve net olmayan renkler çoğunluktaydı. Aveda konseptinin dışına çıkmak istemediğimizden, kendi çizgimizi yansıtmak için volüm ağırlıklı ilerlemek istedik. Avrupai bir yüz yapısı olduğu için modelimiz Kemal Baykar Salon’da bizimle beraber çalışan Esra Hanım oldu. Kısa, kıvırcık ve hacimli modern bir saç stili ortaya çıkardık.

Estetica: Saça hacim kazandırmak için hangi ürünleri kullandınız?

Suat Tekten: Aveda bukle belirginleştirici Be Curly Style Prep ve Aveda Be Curly Curl Enhancer ürünlerini kullandım.

Estetica: Ödül töreninde ne hissettiniz?

Suat Tekten: Ödül töreninde Kemal Baykar Kuaför Salonu-Suat Tekten anonsunu duymak ve 3 bin kişinin işimi alkışlaması inanılmazdı. Bir anda kendimi sahneye attım. Çok heyecanlandım. Herkesin bu duyguyu yaşamasını çok isterim.

Estetica: Meslektaşlarınızla paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?

Suat Tekten: Hiçbir zaman yarışmaya katılmaktan korkmasınlar. Kuaförlerin yarışma deneyimi gibi hikâyeleri oldukça motivasyonları daha çok artacaktır. Bu yüzden meslektaşlarıma sürekli kendilerini beslemelerini ve hayatta dokundukları her şeyden ilham almalarını öneriyorum. Ben mesleğime verdiğim sevginin karşılığını aldığıma inanıyorum.

Estetica: Bu deneyim size ne kattı?

Suat Tekten: Oraya gittiğim zaman sürekli yenilikleri takip ederek daha çok çalışmam, daha güzel şeyler yapmam ve hiç durmamam gerektiğini hissettim. Kendimde küçük de olsa eksiklikler gördüm. Daha dikkatli ve detaylı çalışmam konusunda motive oldum.

Estetica: Kuaförlük sektöründe düzenlenen yarışmalara katılmaları konusunda gençlere ne tavsiye edersiniz?

Suat Tekten: Teknik bilgilerinin ve gözlem yeteneklerinin çok iyi olması gerekiyor. Bunun için sürekli eğitimlere katılmalarını ve salonda ustalarını çok iyi gözlemlemelerini öneririm. Odak noktaları işleri olmalı ki başarıya ulaşabilsinler.

Estetica: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Suat Tekten: Ekip arkadaşlarıma, makyöz Murat Bekler, fotoğraf sanatçısı Esma Gök ve Aveda ailesine çok teşekkür etmek istiyorum. Tüm süreci büyük bir heyecanla yaşadık. Bu deneyim benim için çok özeldi.

Estetica: Biz de sizi kutluyor, başarılar diliyoruz. Bir sonraki Uluslararası Aveda Etkinliği Aveda Kongresi olarak 2015 yılında Aveda’nın ana merkezinin bulunduğu ABD’nin Minneapolis şehrinde gerçekleşecek.

Aveda Master Jam etkinliği hakkında detaylı bilgiyi Estetica Dergisi Aralık Ocak 2015 sayısında bulabilirsiniz.  

Dessange farkı

0

Dessange Akademi’den Timmy Ball ve Rémy Ansola, L’Oréal Akademi’deydi!

Saç kesimi kadını giydirmekle eşdeğer. Dessange markası arkasındaki temel ve klasik teknikler ile modern imajlar yaratarak, yeni trendleri L’Oréal Akademi’de Türk kuaförleri ile buluşturdu. Kaliforniya balyajı ile öne çıkan ve ölçülü kesime önem veren marka, eğitimde üç farklı kesim ve renklendirme tekniği gösterdi. Eğitimde 2015 Ocak ayında tanıtacağı koleksiyonundan stiller gösteren Dessange, grafik çizgilerle küt ve orta boy kesimi aynı kesimde birleştirerek katılımcılara küçük nüanslarla modern ve şık stiller yaratmanın püf noktalarını aktardı.

Dessange Akademi’den Timmy Ball ve Rémy Ansola ile eğitimin içeriği hakkında konuştuk. Katılımcılardan ise eğitimden aldıkları fayda ve salona taşıyacakları stiller hakkında görüşlerini aldık.

Estetica: Eğitimin amacı neydi?

Basit, etkili ve ticari teknikler gösterdik. Dessange markasının felsefesi kadının doğal yapısını koruyarak içindeki güzelliği keşfederek, küçük dokunuşlar ile sert hatları yumuşatarak, bambaşka bir ruh kazandırmak. Kesimde saç boyu ve kat boyu arasındaki dengeyi sağlamanın önemini vurguladık. Eğitimde 3 kesim ve renklendirme tekniği gösterdik. Doğal renklendirme ve etkili balyaj teknikleri paylaştık. Katılımcıların, eğitimde gördükleri teknikleri her kadının ihtiyacına göre ve kişisel olarak uyarlama imkânları var.

Estetica: Renklendirmede hangi teknikleri kullandınız?

Kaliforniya’da her mevsim yaz. Bu yüzden kadınların da saç renkleri çok açık. İsmini Kalifironya’dan alan Dessange ile özdeşleşmiş, diplerin koyu ve saç uçlarının daha açık olduğu Kaliforniya Balyajı, saçın yüzeyini açtığımız, diplerin derin ve koyu olduğu Sunlight tekniği ile saçın hareketine göre açma işleminin gerçekleştirerek saça derinlik kazandırdığımız Flash tekniğini gösterdik. Boyadan sonra da cila işlemi uyguladık.

Estetica: Dessange markası nasıl bir fark yaratıyor?

Dessagne sistemi arkasındaki sağlam temeller doğrultusunda doğal ve benzersiz stiller yaratmak üzerine kuruldu. Dessange markası olarak bir bütün şeklinde müşterilere sunduğumuz servislerde yakaladığımız mükemmellik ile farklılık yaratıyoruz. Müşterinin salona girip çıktığı ana kadar aldığı her serviste yaşadığı deneyimden memnun kalması bizim için çok önemli.

Estetica: Kadınlar ne istiyor?

Bir kadının güzelliği ile bağlantılı olarak, her alanda uzmanlık ve deneyim; karşısında onun yanında olacak, beklentilerini dinleyecek, yönlendirecek ve tavsiye verecek profesyoneller görmek istiyor. 

Eğitim hakkında detaylar ve katılımcıların görüşleri Estetica Dergisi Aralık Ocak 2015 sayısında… 

Londra’da Aveda Rüzgarı

0

Londra'da Aveda Rüzgarı

Aveda Master Jam

Türkiye’den 46 misafiri Aveda Master Jam etkinliğinde ağırlayan Aveda Türkiye Marka Müdürü Nazlı Altıpat ile konuştuk.

Estetica: Bu yıl, Aveda Master Jam Salon International ile paralel gerçekleşti. Neler oldu?

Nazlı Altıpat: Bu yıl Master Jam’ı Salon International’da gerçekleştirmiş olmaktan ötürü mutluyuz. Salon International, yıllardır en son saç tasarım trendlerini sunan ve sektördeki birçok ihtiyaca hizmet eden farklı markaların buluştuğu değerli bir platform. Etkinliğin Salon International’da gerçekleştiriliyor olması Aveda markasının fark noktalarını geniş bir kitleye sunabilmesi açısından elbette bir avantaj sağladı.

Fuar alanında yer alan “Aveda Zindelik Alanı”, tüm fuar ziyaretçilerine Aveda markasının fark noktalarını deneyimleme şansı sundu. Aveda’nın stresten arındırıcı omuz ritüeli ve stresten arındırıcı el ritüeli, özellikle bu zindelik vahasının en çok rağbet gören aktiviteleri oldu.

Ardından Aveda Master Jam’in kapılarının açılmasıyla beraber heyecan verici şovları izleme şansına sahip oduk. Aralarında Aveda’nın Kanada, Avrupa ve Global Artistik ekiplerinin üyelerinin, Van Michael salonunun ve İspanya’dan X-Presion grubunun da yer aldığı tam 8 farklı şov sergilendi.

Ertesi gün ise Aveda’nın Sonbahar Kış Koleksyionu “Romantik İhtişam”, Aveda Global Artistik ekibi tarafından düzenlenen bir workshop aracılığıyla katılımcılara tanıtıldı. Bu romantik ve feminen koleksiyonda yer alan kesim, renklendirme, şekillendirme ve makyaj teknikleri canlı modeller ile sahnede yeniden yaratıldı.

Estetica: Türkiye’den katılım ve ilgi hakkında neler söyleyeceksiniz?

Nazlı Altıpat: Biz bu sene Master Jam’de 20 farklı salondan 46 katılımcıyla yer aldık. İstanbul, Ankara, Antalya ve Gaziantep’teki Aveda salonlarımızdan salon sahibi, yönetici ve kalfalarından oluşan, mesleki anlamda çok deneyimli, aynı zamanda vizyoner, yenilikçi ve dinamik bir grup olarak çok keyifli bir seyahat gerçekleştirdik. Fuar öncesi, Londra’nın merkezinde yer alan Aveda Lifestyle Salon ve Spa’yı ardından da Aveda Akademisi’ni ziyaret ettik. Burada iş ortaklarımız, Aveda markasının fark noktalarının salonda misafirlere sunumunu ilk elden gözlemleme şansını yakaladılar. Ayrıca markanın çevreci misyonunun salon dekorasyonuna yansıtılmasından tutun personel verimliliğine, salonda sunulan ritüellerden aylık işlem hacmine kadar pek çok farklı alanda bilgi paylaşımı sağlandı.

Master Jam şovunun arkasından son gün beraber yaptığımız Madame Tussauds müzesi gezisi ise seyahatin en keyifli ve renkli kısımlarından biri oldu

Estetica: Sırada Aveda Fashionista yarışması var. Geçtiğimiz yıllarda Hande Haluk Salonu’ndan Sakin Yıldırım ve Erdem Kıramer Anadoluhisarı Salonu’ndan Ersin Eren birinci olarak Türkiye’yi temsil etmişti. Bu yıl ise Kemal Baykar Salonu’ndan Suat Tekten. Yarışmayı ve katkısını anlatır mısınız?

Nazlı Altıpat: Fashionista bir fotoğraf yarışması, 3 yıl önce başladı ve o zamandan beri popülerliğini artırmayı sürdürüyor. Yarışmada aranan tüm görünüm: saç kesimi, tarz, renk ve makyaj. Katılımcıların hazırladıkları tüm saçlarda Aveda renk ve şekillendirme ürünlerini kullanmaları gerekiyor. Aveda sevgilerini yaratıcı bir şekilde gösterirken değerlerimize ve misyonumuza bağlı kalıyorlar. Peruk ya da herhangi postişin fotoğrafa dahil edilmesi kabul edilmiyor. Ayrıca katılımcıların fotoğrafı hazırlarken marka olarak Aveda imajını koruyarak kürk, kuş tüyü, sim ve plastik gibi malzemeleri kullanmamaları gerekiyor.

Öncelikle her ülke bağımsız bir jüri tarafından seçimin ilk aşamasını gerçekleştiriyor. Her ülkeden seçilen üç fotoğraf, Londra’da Avrupa için nihai jüri heyetinin önüne geliyor ve burada her ülkeden kazanan imajına karar veriliyor.

Fashionista ödülleri gerçekten muhteşem. Master Jam’de açıklanan finalin genel kazananı, tüm masraflar dahil olarak, New York Moda Haftası’nda Aveda Artistik Ekibiyle çalışma fırsatını yakalıyor! Her ülkenin kazananı ise 2015 Aveda Kongresi’ne misafirimiz olarak katılıyor.

Master Jam sırasında 2014 Fashionista Uluslararası Ödülü’nün kazananları da açıklandı. Finalistler, Almanya, Avusturya, İsviçre, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İtalya, Norveç, Rusya, İspanya, Türkiye ve İngiltere gibi Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden katıldılar. Türkiye birincisi olarak, Kemal Baykar Salonu’ndan Suat Tekten, ödülünü Aveda Dünya Başkanı Dominique Conseil’in elinden sahnede aldı. Avrupa genelinde biriciliği ise Rusya’dan ES Standard Salon’dan Ilya Balkov kazandı.

Bizim için Fashionista yarışması çok önemli. Tüm Aveda salonlarında çalışan iş arkadaşlarımızın katılımını destekliyoruz. Hem mesleki olarak kişilerin yeteneklerini sergilemeleri için bir fırsat, hem salonlarda bir takım çalışması ortamı yaratılıyor. Çünkü saç ve makyajın genel uyumuu da çok önemli, hem de sonunda bu bir fotoğraf yarışması. O nedenle yaratılan eserin doğru ışıkla, doğru atmosferde fotoğraflanması önemli, bu da kuaförlerin kendilerini bu alanda da geliştirmelerini zorunlu kılıyor. Model seçimi, genel uyum ve ahenk, Aveda markasına olan uyum, fotoğrafın konsepti ve ilham kaynağı, kullanılan teknikler, stilizm ve fotoğraflama… Bütün bu süreçlere iyi hazırlanmak, bizce kuaförler için mesleki anlamda güzel bir gelişim fırsatı. 

Aveda Master Jam ve 2015 yılında Aveda Türkiye’nin düzenleyeceği etkinlikler için Estetica Dergisi Aralık Ocak 2015 sayısına göz atabilirsiniz.  

Jüri üyeleri ne diyor? Hakan Köse

0

AKD Başkanı Hakan Köse Hairist Ayın Kuaförü Yarışmasını nasıl değerlendiriyor?

Yarışmaların özellikle kuaförlük sektöründe çok büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu ve kuaförleri harekete geçirerek daha araştırmacı olmalarını ve salonlarında yaptıkları işi en iyi şekilde göstermeleri için altyapı hazırladığını düşünüyorum.

Yarışma için başvurular çok fazlaydı ve aralarından en iyisini seçmek çok zordu. Mümkün olduğu kadar adil olmaya çalıştık. Değerlendirme yaparken çok güzel çalışmaların yetersiz sunumlar yüzünden yapılan saçın hakkını veremediğini görmek beni üzdü.

Başvurular arasında çok fazla gösterişli saçlar vardı. Şatafatlı saçlar tasarlamayı yeteneklerini sunmanın en iyi yol olduğunu düşünen kuaförler var aksine günlük ve salonlarda uygulanabilir basit saçlar da çok çekici olabilir. Gençlerin bunu anlaması lazım. Günümüz dünyasında artık yapılı saçlar yerine yapılmamış görünümünde saçlar tercih ediliyor. Bugün kırmızı halı törenlerine ya da büyük defilelere baktığınız zaman çok abartılı saçlar göremezsiniz. 50’li yıllarda değiliz, çağa ayak uydurmamız gerekiyor. Kalıp gibi saçlar vardı, tercihimi kullanacağım çok güzel yumuşak topuzlar vardı.

Kıyafetin ve saç modelinin seçimi, fotoğrafın ışığı, arka fonun net olması yapılan işin görülmesi için çok büyük önem taşıyor. Maalesef yarışmanın kurallarına uymayarak profesyonel çekime başvurdukları için elediğimiz yarışmacılar oldu. Hangi fotoğrafın hangi kategoriye gönderildiği de çok önemli. Şekillendirme kategorisinde topuz gördük. Kesimde şekilendirme gördük. İlerleyen aylarda kuaförlerin daha güzel saçlar ile başvuru yapmalarını,  yarışmanın bilinirliğinin ve katılımın artmasını diliyorum…