Ana Sayfa Blog Sayfa 400

Kadın kuaför sayısı artıyor!

0

Kadın kuaför sayısı artıyor!

Günümüzde kadın kuaför sayısı artıyor. Geçmiş yıllara göre yükseliş gösteren kadın kuaförler sektörün dinamiklerini de değiştiriyor. Mesleğin ağır çalışma koşullarını kadınların kaldıramayacağı algısı değişmeye başladı. Çokyönlü olma özellikleri ile kadınlar salonda sadece kaş almak, ağda yapmak gibi işlemlerin dışında kesim, renklendirme, topuz işlemlerinde de aktif olarak yer almaya başladılar.

Türkiye İstatislik Kurumu’nun verilerine göre kadın esnaf ve sanatkârların en çok yer aldığı meslekler arasında Kadın ve Erkek Kuaförlüğü 2. sırada yer alıyor. Ülkemiz genelinde 18.699 kadın sektörde çalışıyor…

Ayın Kuaförü Yarışması Ocak 2015 Birincileri

0

İşte Ocak Ayı Birincileri

Sektöre heyecan katan Hairist Ayın Kuaförü Yarışması, Ekim ayında 226, Kasım ayında 338, Aralık ayında 394  başvuru ile büyük bir ilgi görmüştü.

Damla Arı, Doğan Çelik, Habib Örs, Mahmut Ebil, Mustafa Demirbağ, Kariyer Eğitim Kurumları Genel Koordinatörü Serkan Selamet, Eczacıbaşı Schwarzkopf Genel Müdürü Viki Motro ve Estetica Dergisi’nden Zeynep Taner Abacı HAIRiST ONLINE'ın Sizden Gelenler bölümüne Ocak yarışması için eklenen 302 fotoğraf üzerinden değerlendirme yaptılar.         

2015 Ocak ayında değerlendirmeler sonucunda şekillendirme kategorisi için başvuruların geçtiğimiz aylarda eklenen çalışmalar ile birbirini tekrar etmesi ve özgün olmaması nedeniyle birinci seçilemedi. İlerleyen günlerde portalda yayımlayacağımız jüri üyelerinin yorumları doğrultusunda, şekillendirme kategorisi için beklentilerin ne olduğu hakkında fikir alabilirsiniz. 

İşte heyecanla beklenen sonuçlar:

Ocak 2015 Kesim Modelleri Kategorisi Birincisi

Serap Aykut

Kuaför Gülay Tiran- İstanbul

Ocak 2015 Renklendirme Kategorisi Birincisi

Sedat Mamur

Sedat Mamur Kuaför

Mersin

Ocak 2015 Topuz Modelleri Kategorisi Birincisi

Can Özcan

Paris Kuaför Can

Ankara

Tüm katılımcıları, kazananları ve jüri üyelerini tebrik ediyoruz.

Yarışma kuralları için linki tıklayın, inceleyin, katılın:

http://www.hairist.com.tr/turkiye%E2%80%99nin_ilk_dijital_kuaforluk_yarismasi__hairist_online_%E2%80%98da-1402–.html

Neler kazandılar:

Yarışma birincileri

1-HAIRiST 2015 Etkinlik Giriş Bileti

2-Destekleyen Markaların Ürünleri

3-Kesim Kategorisi Birincisi: Matsuzaki Makas

Salon Sahipleri

1-Ventoso Profesyonel Fön Makinesi

2-Destekleyen Markaların Ürünleri

Kuaförüme Mektup

0

"Ya sen değişmelisin ya da ben seni değiştirmek zorundayım."

Güzellik benim için sadece görselllik açısından önemli değil. Güzellik benim için kendime bakmak, çevreme, yakınlarıma, dostlarıma ışıltı saçmak ve kendimi iyi hissetmek anlamına geliyor. Saçlarım güzelliğimi tamamlayan ve doğanın bana sunduğu en önemli özelliğim. Saçlarım ise kuaförüme emanet.

Saçlarımın bakımı, ışıltısı ve görüntüsü kuaförümün ellerinde hayat buluyor. Bu nedenle kuaförüme çok güveniyorum ve saçlarımı ona emanet ediyorum.

Yaşam çok hızlı akıp gidiyor.Pek çok yenilik her an karşımıza çıkıyor. Arkadaşlarımdan kuaförleri hakkında yorumlar duyuyorum. Gittikleri kuaför salonlarını ve kuaförlerini anlatıyorlar. Her ne kadar yıllardır gittiğim kuaförümü ve çalışanlarını çok sevsem de onların anlattıklarından sonra kuaförü mü artık değiştirsem mi diye kendi kendime soruyorum. Kalbim buna izin vermiyor ve üzüleceğimi düşünüyorum. Ancak aklımda pek çok soru var ve mantığım kuaförümü değiştirmem gerektiğini söylüyor. Neden mi?

Arkadaşlarım gittikleri kuaför salonunun son derece modern ve temiz olduğunu anlatıyorlar. Tüm havluların tek kullanımlık havlu türünden olduğunu ya da temizlenmiş ve poşetten çıkan havluların ve saç fırçalarının kullandığını anlatıyorlar.

İçerideki müziğin rahatlatıcı ve dinlendirici bir müzik olduğundan bahsediyorlar. Halbuki benim kuaförümde aslında hiç hoşuma gitmeyen bir müzik dinlemek zorunda kalıyorum.

Beni en çok etkileyen ise kuaförlerinin sık sık eğitimlere gitmesi oldu. Ben de kuaförümün kendisini yenilemesini, yeni saç tekniklerini öğrenmesini ve bana bunları önermesini isterim. Yenilikleri kim sevmez ki? Sen uzman olduğun için saçlarımı sana emanet ettiğimi fark etmemiş olabilirsin….

Sevgili Kuaförüm, her geldiğimde benimle ilgilenmen tabii ki hoşuma gidiyor. Ama hoşuma gidecek başka şeylerin farkında olmadığını düşünüyorum ve özel hayatımla ilgili sorular sorman hiç de hoşuma gitmiyor. Moda hakkında konuşmanı, son moda saç modellerinden bahsetmeni ve bu yeni saç modellerini göstermeni o kadar çok isterim ki…

Haa bu arada hoşuma gitmeyen bir şey daha var. Onu da söylemeden edemeyeceğim: Yanında çalışanlara bağırman ve küçümsemen hiç ama hiç hoşuma gitmiyor. Onlar da senin gibi küçük yaşlarda çalışmaya başladılar.

Eminim ki, sen küçükken senin de hoşuna gitmiyordu ustanın sana hor davranması.

Senin salonuna o zaman neden geldiğimi mi soruyorsun? Evet, haklısın bu soruyu sormakta. Sana güveniyorum, oturduğum yere çok yakın bir salonun var ve alışkanlıklar kolay kolay bırakılmıyor. Ama bu senin salonuna gelmeye devam edeceğim anlamına gelmiyor. Bak biraz ilerde yeni bir salon daha açıldı. Son derece temiz, fiyat listesi asılı ve kendimi iyi hissedeceğimi düşündüğüm başka bir yeni salon. Üstelik fiyatlarının da bütçeme uygun olduğunu duydum. Bana indirimli fiyat uyguladığın için senden vazgeçmeyeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Bana daha iyi hizmet verecek bir kuaföre üstelik biraz daha fazlasını ödemeye dünden razıyım. Sanırım bunu hiç farketmedin.

Bunları neden mi yazdım?

Çünkü ya sen değişmelisin ya da ben daha iyi hissetmek için kuaförümü değiştirmek zorundayım.

Instagram için 10 öneri

0

Salonunuzu Instagram'da öne çıkarmak için 10 öneri

Herkes sosyal medya muhteşem saçlar paylaşmayı seviyor. Paylaşıp başarıya ulaşan ve yüzbinlere varan hayran kitelelerine ulaşan kuaförlük markalarını da duyuyoruz. Paylaştığınız saç modellerinizin dijital boşlukta kaybolup gitmesi yerine paylaştıklarınızın imaja ve satışa dönmesini istemez misiniz? 

İşte size birkaç öneri:

1-Öncelikle paylaşmış olmak için saç modellerinizin fotoğrafını paylaşmayın. Paylaştığınız fotoğrafın sizin işinizi yansıtan en iyi fotoğraflar olduğundan emin olun.

2-Tabii ki profesyonel fotoğrafçı değilsiniz ve olmanız da gerekmiyor. Ancak göstermek istediğiniz kısma odaklanmak ve saçları gösteren temiz bir çekim önemlidir.

3-Fotoğraf çekerken arkada ve tezgahta neler göründüğüne dikkat edin. Temiz bir fon olması tercih sebebidir. Bazı profesyonel kuaför salon işletmecileri çoktandır logolarının bulunduğu fotoğraf çekim alanları yarattılar bile. 

4-Hashtag kullanma konusunda briaz çalışın.Günün öne çıkan hashtaglerini takip ederek fotoğraflarınızda kullanın.

5-Bulunduğunuz bölgeyi veya şehri hashtag olarak kullanmayı unutmayın. Yeni müşteriler için faydalı olacaktır.

6-Hayranlarınız, takipçilerinizle bir dünya yaratın. Gelen yorumlara ve etiketlemelere mutlaka cevap verin.

7-Instagram hesabı bulunan müşterilerinizin fotoğraflarını çektiğinizde onları etiketlemeyi unutmayın. Onlar da bu fotoğrafı tekrar paylaşacakladır.

8-Paylaş-kazan gibi özel kampanyalar düzenleyerek hesabınızı çekici kılın.

9-Bütün sosyal medya hesaplarınızı birbirleriyle konuşturun. Yani instagram'da paylaştığınız facebook'ta da yayınlansın.

10-Tabii ki sosyal medyada olduğunuzu duyurun. Aynaların etrafında, faturalarda ve görünen tüm tanıtım malzemelerinizde muhakkak sosyal medya adresleriniz yer alsın.

Çalışanlar nereye bağlı?

0

Kuaförler paramparça

Uzun süredir gündeme getirip sektörün konuşmasını istediğimiz bir konu. Ülkemizde 3 tip kuaför bulunuyor: Birincisi esnaf olarak ticari faaliyetini sürdüren ve esnaf odalarına kaydı bulunan kuaför salonu sahibi kuaförler. İkincisi ticaret odalarına kaydını yaptırarak faaliyetlerine limited şirket veya anonim şirket statüsüyle devam eden kuaförler. Üçüncüsü ise çalışan kuaförler ki herhangi bir meslek veya ticaret odasından kayıtları bulunmayanlardan oluşuyor.

Ülkemizdeki kuaför salonu ve kuaför sayısı bir muamma olmayı sürdürürken bu konu bu muammayı daha da büyütüyor. Her ne kadar çalışan (kayıtlı-kayıtsız) kuaförlerin herhangi bir yere kaydı sektörde en önemsenmeyen konulardan biri olarak görünse de kuaför salonları için bugün ekipler/çalışanlar en önemli unsur.

Ticaret odaları ve Meslek Odaları çalışmalı

Usta veya kalfa olarak farklı derecelerde de olsalar çalışan kuaförlerin mesleki bir yapılanma içerisinde kaydı sektörün geleceği ve nitelikli işgücünü sahiplenmesi açısından önemli. Yasalar ve mevzuat buna izin vermese de kısa vadede çalışan kuaförlerin (usta-kalfa) bir dernek bünyesinde bir araya gelmeleri, ticaret odaları ve meslek odaları temsilcilerinin de bu konuda neler yapılabileceğini araştırması ve çaba göstermesi sektör açısından önem taşıyor. 

Kuaförlük belgesine sahip olan meslektaşlarına sahip çıkmak, mesleki olarak aynı veya benzer çatı altında olmak olmamaktan daha fazla şey ifade etmiyor mu?

 

L’Oréal’in yeni marka sözcüsü

0

Eva Green. L’Oréal Professionnel’in yeni uluslararası marka sözcüsü…

Eva Green 2015 yılındaki lansmanların yüzü olurken özellikle önümüzdeki günlerde salonlara girecek olan Tecni.Art serisinin yeni ürünlerinin de tanıtımında yer alacak.

Paris’te doğan ve James Bond filmlerinde yer alan Bond kızlarından biri “Bir olarak tanınan Eva Green, Tv dizilerinde ve filimlerde rol alıyor.

Konuyla ilgili olarak Eva Green şöyle konuştu: “Bir oyuncu olarak saçların önemi çok büyük. Kuaförünle mükemmel bir ilişkiye sahip olman ve saç tasarımını oluşturman gerekir. Kuaförüm tabii ki saç ürünlerinde lider bir marka olan L’Oréal Professionnel’I kullanıyor. Bu yolculukta onunla beraber olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.”

L'Oréal Professionnel Uluslararası Töneticisi Anne-Laure Lecerf ise “Bizim değerlerimizle mükemmel bir uyum sağlayan Eva Green’I seçtik. Kendisi moda ve trendler konusunda çok ilgili ve kuaförlerin uzmanlığını kullanan birisi. Güzelliği, modernliği ve kişisel cazibesi bizi çekti. L'Oréal Professionnel için doğru seçim olduğuna eminim.” sözleriyle işbriliği hakkında bilgi verdi.

Aşağıda  Eva Green’in L'Oréal Professionnel için hazırlanan videosu yer alıyor.

Benzersiz olmak…

0

Yaratıcılığın sınırı yok

İlk fön makinesini bir kuaförün bulduğunu biliyor muydunuz?

1890 yılında Fransız bir saç tasarımcısı olan Alexandre F.Godefroy bunlardan biri olarak ilk fön makinesini icat etmiştir. Bu icat sayesinde gaz sobasına bağlı bacadan gelen ısı bir bone aracılığıyla saçları kurutmaktaydı.

AlexandreF.Godefroy’un icadının ardından tam 30 yıl sonra taşınabilir saç kurutma makinelerinin lansmanı yapıldı. Bu aslında bir elektrikli süpürgeden yapılma, eklemelerin olduğu bir araçtı ve Hamilton Beach Company ile Universal Motor Company isimli şirketler tarafından üretilmişti.

1930’lar

Gazla çalışan Saç Kurutma Aleti icat edildi. Ancak ne yazık ki doğal olarak uzun ömürlü olamadı. Nitekim saçlar için aşırı sertti. Bu dönemde askılı kurutma makineleri de kullanılmaya başladı çünkü taşınabilir saç kurutma aletleri çok ağırdı ve krom kaplı demirden yapılmıştı.

1950’ler

1950’lerin ortalarında yeni modeller görülmeye başlandı. Sessiz motorları ve içeriye hapsedilmiş pervaneleriyle daha iyi tasarımlar ve canlı renklerin zamanıydı. Bu dönemde çantayla taşınabilir saç kurutma makineleri de icat edildi ve omuzlara asılarak kullanılmaya başlandı.

Modern Zamanlar

Teknoloji sayesinde daha çok ve daha karmaşık saç kurutma makineleri var karşımızda. Daha hafif,daha sessiz, daha şık , daha renkli, daha güvenli, daha tasarruflu-çevreci ve daha ergonomik…

Hangisinin en doğrusu olduğu konusunda tabii ki işin uzmanından destek almalısınız: Kuaförler.

Kaynak: www.fonmak.com

Ustadan çırağa bir mirasın öyküsü

0

Ankara’da ustadan çırağa bir mirasın öyküsü. Ortak noktası marka: Tara Kuaför

Tara Kuaför ismi Ankara’dan doğup kuaförlük sektöründe bilinen bir marka olarak hep dikkat çekmiştir. Mesleğinin zirvesindeyken ayrılarak farklı iş kollarına yönelen İbrahim Güngör’e ait olan Tara Kuaför markası ve bugün bu markayı sahiplenen Muharrem Gür ile bir araya geldik.

İbrahim Güngör

 “Benim ustam şu anda Kanada’da yaşıyor. Kendisi bir albayın oğludur: Yücel Bey. Kalfam olarak bana kuaförlüğü öğreten kişidir.

Ankara’da Hamamönü semtinde İzmir’den Nizam ustayla 3 aylık kısa bir deneyimden sonra Yenimahalle’de Yücel Usta’nın yanında başladım. Karakalemle saçları çizip yapan birisiydi. Bir süre sonra çalıştığımız salondan ayrıldı ve beni de yanına aldı. En son Ankara’nın popüler salonlarından Zeki Taşçı’nın yanında buldum kendime ancak orada iznini alıp bu salondan ayrıldım başka bir salona geçtim. O sırada dernek başkanı Fahri Güven’den kuaförlük belgemi aldım. Yarışmalara katılıyordum. Üçüncü oldum. Altın Tarak isimli bir başka yarışmada ise Ankara Şampiyonu oldum. Gazeteler ve dergilerde yayınlanarak tanınmama katkı sağladı. Bir süre sonra Akay Kuaför’de çalışmaya başladım. Her kuaförün olduğu gibi ben de orduevinde kuaför olarak askerlik yaptım ve döndüğümde Kuaför Nizam ile güç birliği amacıyla kader birliği yaparak kendi salonumuzu açtık. Bir süre sonra da yollarımızı ayırdık. Yine aktif olarak yarışmalarda, mesleki etkinliklerde yer aldım. ”

1975…

“Enver Altuğ, Berlin Yılmaz, Asel Kuaför, Ali Usta, Yalçın Kaya, İsmail Akay, Hayati Pirlepe, Hakkı Kutlugün gibi isimlerin sanat yarışı yaptıkları bir tarih ki yaptığımız saçları birbirimize göstermek için müşteriyi başka bir işlem için birbirimizin salonuna gönderirdik. Bu bizi üzmezdi. Aksine teşvik ederdi. Çünkü kendi salonunuzun içinde bile rakip yetiştiremezseniz gerilersiniz. Berlin İsmail’in, Enver Altuğ’un işlerini çok beğenir, imrenirdim. Gizli gizli seyrederdim yaptığı saçları. Benim mesleğim, benim dünyam bu… Ancak hep tatlı bir rekabet.

Oktay Kaymakoğlu, Ömer Er, Hakkı Şükrü ve Can Tümenci bizim salonumuzdaki arkadaşlarımızdan oldular.

Kuaförler Odası’nda Ahmet Erkan döneminde görev aldım. Odayla ilişkim hiçbir zaman bitmedi. Odanın gayrimenkulünün alımında benim de emeğim dokunmuştur. Ahmet Erkan’la beraber yazdığımız bir kitap mevcuttur. Onun yanında çalışmışlığım da vardır.”

1985…

Hatırlıyor musunuz Muharrem Gür’ün gelişini sorusuna “Hatırlamamız mıyım?” diye yanıt veriyor İbrahim Güngör. Detaylar hatırlanmasa da zaman içinde kendisini gösteren bir çırak olarak öne çıktığı için hatırlanabiliyor. Hep en kötüler ve en iyiler hatıralarda kalmaz mı…

TORNACILIKTAN KUAFÖRLÜĞE…

Pek çok kuaförün hikayesi ile benzer değil mi? Muharrem Gür’ün hikayesi de benzerlikler gösteriyor. 14 yaşında gencecik bir çocuğun hayatı kapıdan içeri girmesiyle farklı bir akışa giriyor.

32 kişinin çalıştığı bir ortam. Tornacılıktan farklı olarak müşteri ile iletişime geçmenin getirdiği şaşkınlık ve o zamanın şartları çerçevesinde müşteri patlamasının yaşandığı özel bir salonda çalışmanın keyfi.

“Benim hayatım Tara Kuaför’ le özdeşleşmiştir. Gözümü Tara Kuaför’ de açtım, Tara Kuaför’ de devam ediyorum.” sözleriyle Tara Kuaför’ ün önemine değinen Muharrem Gür aslında Tara İbrahim lakabının Tara Muharrem olarak bugünkü sahibi…

“Sert olduğu için herkes İbrahim Usta’ya yardım etmekten, onun etrafında olmaktan kaçardı. Ben onun yanında yer alarak öğrenmekten, yardım etmekten kaçmazdım. Onun müşterisine fön çekmek özel bir durumdu ki bir müddet sonra bana bırakmaya başladı. Kalfaların yaptığı bir işi almıştım. Kendimi özel hissettiğim bir durumdu tabii ki. Hele ki benim çektiğim fönün üzerinden geçmediyse daha büyük bir mutluluk oluyordu.”

Küçük yaşlarda çıkılan bir yolculuk… Salon atmosferi içinde işini seven insanların hedefleri hep aynı olmuş: Hep daha iyisini yapmak, ustasının gözüne girmek, aferin almak. Ama en önemlisi artık saçları tek başına yapar olmak.

1993

Yıllar içinde farklı ticari deneyimler yaşayan İbrahim Güngör, saç spreyleri ve benzeri üretim çalışmaları içerisinde yer alıyordu. Sürekli bir arayış içerisinde alternatif ticari faaliyetlerde bulunarak geleceğini farklı bir şekilde inşa etmeyi planlarken mimar olan oğlu ile üniversiteyi bitiren kızının kuaförlüğü tercih etmemesi nedeniyle kuaförlüğü zirvede bırakmaya karar verir. Keyifli sohbetin detaylarını Estetica Dergisi Aralık Ocak 2015 sayısında bulabilirsiniz.

Kuaför salonu sayısı artıyor!

0

Kuaför-Berberler 2.sırada!

Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfeederasyonu'nun 31.12.2014 verilerine göre Kadın-Erkek Kuaförlüğü ülkemizde  83.386 işyeri sayısıyla 3.sırayı alıyor.

Verilere detaylı olarak bakıldığında Açılış- Kapanış farkıyla Kadın-Erkek Kuaförlüğü  2014 yılında  toplam 4233 adet işyeriyle büyüyen ikinci meslek grubu olmuş. Kadın-Erkek Kuaförlüğü'nden önce 6766 işyeri sayısıyla Servis Aracı İşletmeciliği bulunuyor.

 

TESK verilerine göre 2014 yılında  toplam 8532 yeni Kadın-Erkek Kuaförü işyeri kaydı yapılırken en fazla kayıt Bakkallık, Bayilik,Büfecilik meslek grubunda gerçekleşmiş durumda.Yei işyeri kaydına Kadın-Erkek Kuaförlüğü dördüncü sırayı alıyor.

Terk edilen meslek gruplarının başında Bakkallık, Bayilik,Büfecilik meslek grubu yine birinciliği korurken, kadın-Erkek Kuaförlüğü burada beşinci sırada yer alarak nispeten daha fazla tercih edilen meslek grubu olduğunu gösteriyor.

Yeni kayıt olan işyeri ile kapanışı verilen işyeri olarak bakıldığında ortaya çıkan sayı itibarıyla Kadın-Erkek Kuaförlüğü'nün ikinci sırada ye ralarak tercih edilen meslek grubu olduğu göz çarpıyor.

Kadın-Erkek Kuaförüğüne giriş bariyerlerinin düşük olması, ilk yatırım maliyetinin düşüklüğü, denetim ve kaliteli hizmete yönelik beklentinin düşüklüğü meslek grubuna girişi kolaylaştırmakta. 

Dünden yarına: Kırıktarak Ali

0

Kırıktarak

Hayatta kendini görmek istediği noktaya nasıl gideceğini iyi analiz edebilen kişiler şüphesiz ki başarılı olurlar. Kuaförlük sektörünün parıltılı isimlerden Ali Kırıktarak ile gençlere ilham olacak hikâyesini konuştuk.

Kuaförlüğe nasıl başladınız?

Benim hikâyem 1956 yılında Ankara’nın en ünlü kuaförü Kervansaray’da başladı. Annem ve babamdan habersiz doğduğum köyden ayrılıp, Ankara’da bahçıvanlık yapan abimin yanına giderek, mesleğe başladım. Çıraklık dönemimde başka salonlarda neler yapıldığını da merak ediyordum. Ama salon değiştirmek yerine üç sene akşamları Ankara Kuaförlük Okulu’na giderek kendimi geliştirmeyi tercih ettim.

1963 yılında Ankara Kuaförlük Okulu’nu 1.’likle bitirdim. Bu yıl içinde Ankara Balin Otel’de düzenlenen Türkiye Kuaför Yarışması’nda 1.’lik kupası aldım. Daha sonra askere gittim. Acemiliğimi Denizli’de yaptıktan sonra askerlik görevimi o dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in eşinin kuaförü olarak yaptım. Askerden döndükten sonra Kervansaray Salon’da ustama İstanbul’a gitmek istediğimi söyledim, bunun üzerine bana ortaklık teklif etti. Fakat ben kabul etmedim. Çünkü İstanbul’un bizim işimizin en renkli şehri olduğunu düşünüyordum. Ankara’da müşteri kitlesinin beklentileri çok farklıydı. Alışılmışın dışında renklendirmelere çok kapalıydılar. İstanbul’un atmosferini basından takip ediyordum. İstanbul’a gitmeden önce Bahçelievler’de bir salon açıp, emek verdiğim yerde biraz daha birikim yapmak istedim. Salonumu Ankara’dan, evimi İstanbul’dan aldım. Ankara’daki salonda iki kalfam vardı. İstanbul’a geldikten sonra salonu onlara bıraktım. Nişantaşı, Etiler, Marmara Forum AVM CarrefourSA, Palladium AVM ve CarrefourSA Maltepe Park’ta salon açtım.

Sizin ustanız kimdi? Usta çırak ilişkisi eskiden nasıldı ve şimdi nasıl?

Şaban Sitka ustamdı. Beni o yetiştirdi. Onunla bir baba oğul gibiydik. Zaman zaman evlerinde kalırdım. Kasasını ben tutardım. O da beni evladı gibi severdi ve bana çok güvenirdi. Ben de birlikte çalıştığımız süre içerisinde çok çalışıp, ona çok destek olmuşumdur. Her gün onun gözünün içine bakarak hizmetlerimi çok iyi yaptım. Ondan da çok şey öğrendim.

Yetiştirdiğim kuaförlerden de hep saygı gördüm. Her zaman çevremde bana bu işte çok iyi olduğumu hissettiren kişiler oldu. Salonuma gelip beni izlemek isteyenlere her zaman kapımı açıyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor.

Kuaförlüğün dününü ve bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günümüzde kolaylaşma var. Çeşitlilik çoğaldı. Teknoloji çok gelişti. Sürekli değişim söz konusu. Değişimler sürekli insanı kamçılıyor. Yenilikleri takip ederken, iç dünyanızdaki yaratma gücünü saçlara yansıtmamız gerekiyor. O zaman siz de modaya ve trendlere kendinizden bir şeyler katıyorsunuz. Ruhunuzla, tarağınızla ve makasınızla yaratıcılığınızı müşterinize yansıtıyorsunuz. Müşterinizi analiz ederek tasarlayacağınız saça yön vermeniz gerekiyor. Bu mesleği en iyi şekilde yapabilmek için “tutku” şart. Yeniliğe açık olmayan hiç kimseye bir şey öğretemezsiniz. Ben hala her derginin moda sayfalarını da incelerim ve arkadaşlarımın salonundan çıkan ünlü isimlerin saçlarını görürüm. Her zaman kafamda bir harmanlama vardır. Onun için de ben mesleğimde çok başarılı oldum ve başarımı da sürdürüyorum.

Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Gençlerin yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunu bilmeleri gerekiyor. Bütün benliğini koyarak işinin üzerine eğilenlerin hedeflerine ulaşacaklarını düşünüyorum. Ustalarının anlattıklarını haz duyarak öğrenmeleri lazım. İyi bir gözlemci olmaları gerekiyor. Artık her şey dijital ortamda var. Meraklıysanız araştırıp, yenilikleri salonunuza yansıtabilirsiniz. Gençler de bu tutumda olmalılar ki hem kendilerine yatırım yapsınlar hem de onlardan sonra gelecek kuaförlere doğru bilgi aktarabilsinler. Mesleklerine çok saygılı olsunlar ve hiçbir işten kaçınmasınlar. Temizlik, titizlik çok önemli ve bunun için de kuaförlerin salonlarına gelirken bir yere gidiyormuş gibi hazırlanmaları gerekiyor. Ama en önemlisi de müşteri salondan içeri girdiği zaman güler yüzlü olmalılar.

Müşteriye yaklaşım nasıl olmalı?

Biz hizmet sektörüyüz, yaratıcıyız desek de müşteriye hizmet veriyoruz. Müşterinin ne istediğini çok iyi dinlemek, gideceği yeri çok iyi bilmek ve müşterinin beklentilerinin karakteristik özellikleri ile örtüşmeyeceği durumda onu ikna etmek gerekiyor. Müşterinin yüzünü, ten ve göz rengini iyi incelemeniz lazım. Her tene yakışan bir ton vardır. İddialı bir saçı taşıyamayacak bir kadına istediğini uygulamak yanlış olur. Bazen bir hevesle müşteri kullanamayacağı bir saç rengi seçiyor fakat mütevazılığın içerisindeki o frapanlık çok ortada kalabiliyor.

Çalışanlarınızın eğitimleri konusunda onları yönlendiriyorsunuz?

Ben çok iyi bir eğitmenim. Her yaptığım işi paylaşırım. Benimle sadakat göstererek çalışanların hepsi tüm deneyimlerimi bilir. Günümüzde gençler çok fazla iş değiştiriyorlar. Belki de haklılar. Daha fazla kazanç sağlayacakları yerlerde çalışmak istiyorlar. Hâlbuki bu işi öğrenene kadar fedakârlık göstermeleri lazım. Hiçbir şey bilmeyen bir insanı yanınıza alıp, yetiştiriyorsunuz. 5-6 sene içerisinde bir kuaför yaratıyorsunuz. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Bir tek bizde var. Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde kuaför olmak isteyenler okula gidiyorlar. Belli bir alana ağırlık vererek o alanda uzmanlaşıyorlar. Bizim salonlarımızda kesim, renklendirme, maşa, perma ve topuz gibi bütün işlemleri tek bir kuaför yapıyor. Personeliniz uzmanlaştığı zaman daha fazla kazanacakları salonlarda çalışmak istiyorlar. Aslında çok fazla salon değiştirerek kısa vadede kazanç sağlasalar bile müşteri altyapılarını oluşturamadıkları için salon açmak istediklerinde zorlanabiliyorlar. Çalıştıkları yeri baştan iyi seçmeleri ve yetişmeleri gerekiyor. Personel dürüst çalışmışsa, salon açmak istediği zaman patronları da yardım eder. Ama yeni nesil sabır gösteremiyor. Mesleğe başladıktan iki sene geçtikten sonra, biriktirdiği para ile salon açıyorlar. Daha sonra iş tutmayınca kapatıp, yine salon değiştirmeye devam ediyorlar.

Birikimlerinizi personel ile paylaşmanız çok özel bir bağ yaratıyor. Sizin yanınızda sadakat ile çalışan personeliniz salona kazandırdığı kâra ortak olmak istediği zaman nasıl yaklaşıyorsunuz?

Sizin müşterinize hizmet etmiş, salona müşteri kazandırmış personelinizin tabii ki primi ve maaşı da ona göre oluyor. Salona yeni girmiş biri ve salon için emek harcamış, salonu sahiplenmiş personeliniz aynı olmuyor. Tabii ki personelinizi önemsemeniz ve gözetmeniz, motivasyonunu sağlamanız gerekiyor.

Salonda ürün satışı yaparken nasıl davranıyorsunuz?  

Salonda satışını yaptığım ürünü öncelikle kendi saçımda, eşimde ve çalışanımda deniyorum. Müşteriye tavsiye ettiğim ürün mutlaka çok güzel olmalı. Benim işim kuaförlük ve hiçbir zaman ürün satmaktan kâr elde etmiyorum. Müşterimin saçına iyi gelecek ürünü tavsiye ediyorum.

HAIRiST Yılın Saç Tasarım Etkinliği’nde şov gerçekleştirdiniz. O deneyimden biraz bahseder misiniz?

HAIRiST, kuaförlerin kalbinin çarptığı bir etkinlik. Türkiye’de dört kere gerçekleşti. En son etkinlikte bana bir teklif geldi ve kabul ettim. İzleyenler gelip, yer bulamadılar. Çok güzeldi. Bunlar meslek adına sevindirici şeyler. Ben şovumda 10 ülkeden dünya kadınları seçtim. Sahneyi o ülkelerin simgeleriyle hazırladım. Bütün meslektaşlarımdan tebrikler aldım.

Yine dünyaya gelseniz yine kuaför olmak ister misiniz?

Tabii ki. Ben işimi çok severek yapıyorum. Neslihan Yargıcı ile “Beni Baştan Yarat” TV şov programını yürütmüştük. Neslihan Yargıcı kıyafetleri seçiyordu, ben saçı seçiyordum. Ortak bir makyöz bulmuştuk. Program çok ilgi görmüştü. Bir daha dünyaya gelsem yine kuaför olurdum ama bunun üzerine modayı da eklemek isterdim.

Ali Kırıktarak’a bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz.