Ana Sayfa Blog Sayfa 417

İyi Bir Kuaför İyi Bir Dinleyicidir

0

 

 

 

Kuaförlük mesleği müşterilerin beklentilerini en iyi şekilde anlayıp, elde edilen gözlemler doğrultusunda öneriler getirebilme sanatıdır.

 

Müşteriyi anlamak için öncelikle sadece onun ne istediğini dinlemeye odaklanıp, kendi düşüncelerinizi bir kenera bırakarak son kelimesi bitene kadar onu dikkatle dinlemeniz gerekir. Böylece müşteriniz sizin yanınızda kendini güvende ve değerli hissedecek.

 

Müşterinizle  sosyal ve duygusal zekanızı en iyi şekilde kullanarak sade, kolay anlaşılır ve etkili bir iletişim kurun. İçten bir diyalog kurarak ve samimi bir atmosfer yakalayarak müşterinin gönlünü fethedebilir ve onu kazanabilirsiniz.

 

Ne söylediğiniz değil nasıl söylediğiniz önemlidir. Müşteri ile kurulan iletişimde nasıl bir ton kullanıldığı her şeyden önemlidir.  Müşteriye karşı son derece saygılı olmalısınız. Müşteriyi dinlerken çok fazla eleştiri yapmak yerine ilk önce gözlem yapmak ve değerlendirmek gerekir. Müşterinizin bakış açısıyla uyuşmayan bazı fikirlerin üzerine giderseniz bu durum müşterinizde olumsuz etki yaratabilir.

 

Müşterinin beklentilerini karşılamak için çarpıcı ve ilgi uyandırıcı noktalar bulup ortaya çıkarmak gerekir. Bunun için düz anlatımlara biraz hareket katmak iyi olabilir. Müşterinin saçlarına tutkuyla yaklaştığınızı, işinizi önemsediğinizi gösterirseniz işte o zaman vazgeçilmez bir kuaför olursunuz.  

 

Bülent Ecevit Üniversitesi Saç ve Güzellik Bakımı Hizmetleri

0

 

 

 

Kuaförlük sektörü gün geçtikçe farklılaşıyor, eski sistemler ortadan kalkıyor. Alıştığımız atmosfer artık yerini başka bir dinamik yapıya bırakıyor. Eskiden çocuk yaşta bir kuaför salonunda işe başlar mesleği ustalarımızdan öğrenirdik. Fakat şimdi işler biraz yön değiştirmeye başladı. Türkiye’de Saç Bakımı ve Güzellik Merkezi eğitimi veren 12 Meslek Yüksekokulu’ndan biri eski adıyla Zonguldak Karaelmas, şimdiki adıyla Bülent Ecevit Üniversitesi.

 

Bülent Ecevit Üniversitesi Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Saç ve Güzellik Bakımı Hizmetleri Bölümü sektörün ihtiyaçları, bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda gerekli olan mesleki yeterlikleri kazanmış nitelikli meslek elemanlarını yetiştirmeyi amaçlıyor.

 

 Daha önce  bölümde 4 yıllık eğitime geçiş yapılabiliyordu. Ancak şimdi yapılamıyor. Bölümün 25 kişilik kontenjanı bu sene 40’a yükseliyor. Böylece sektör eskiye göre daha çok eğitimli eleman kazanacak. 

 

Öğrenciler hijyen, meslek etiği,  insan anatomisi, saç ve deri bilgisi, mikrobiyoloji, psikoloji,  temel makyaj,  masaj teknikleri ve uygulamaları, bilgisayarda saç ve makyaj tasarımı, yabancı dil, iletişim becerileri, işletme yönetimi, temel sağlık, etkili ve güzel konuşma, cilt ve saç bakımı uygulamaları, el ayak ve tırnak bakımı, epilasyon derslerini aldıktan sonra gördükleri uygulamalar doğrultusunda staj yapıyorlar.

 

Cilt saç bakımı kozmetik bilgisi, temel kimya, saç yapımı ve kesimi, farklı yüz şekillerine uygun renkli makyaj; yüz kusurlarını kapatıcı makyaj ve portre çalışmalarını kapsayan mesleki resim, estetik, beslenme, bilgi ve iletişim teknolojisi, sağlık sosyolojisi gibi sektörde mutlaka bilinmesi gereken tüm dersleri alan öğrenciler, mezun olduktan sonra sektörde iyi yetişmiş elemanlar olarak çalışmaya başlıyorlar.

 

Bülent Ecevit Üniversitesi Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Saç ve Güzellik Bakımı Hizmetleri Öğretim Görevlisi Gizem Doğanel, mezunların yüzde 40’ının Meslek Eğitim Merkezleri’nde öğretmenlik, yüzde 60’ının ise özel şirketlerde ürün danışmanlığı yaptığını; televizyon sektöründe, opera ve balelerde, otellerde güzellik merkezlerinde çalıştıklarını ya da kendi salonlarını açtıklarını söylüyor.   

 

Saç ve Güzellik Bakımı Hizmetleri bölümü mezunlarının çok geniş bir çerçevede, farklı alanlarda çalışma şansları var. Opera ve balelerde perukacı ve makyöz olarak çalışabiliyorlar. Otellerde ise masör olarak başlayıp, Spa Manager pozisyonuna yükselebiliyorlar.

 

Oktay Kaymakoğlu ’38 senedir çizgimi hiç bozmadım.’

0

Bir kuaför bir hikaye…

“Mantık ve kabiliyet bir araya gelirse bu meslekte başarı kaçınılmazdır.”

Sürekli kendini yenileme isteği, öğrendiklerinden neleri alması gerektiğinin farkında olup, kendi tarzı ile hayata geçirebilme yeteneği, hırs, azim ve istikrar…

Oktay Kaymakoğlu’nun meslekte aranan kişi olması için geçerli sebeplerden birkaçı… Oktay Kaymakoğlu yeni yetişen kuaförlere ilham verecek hikayesini, meslek hayatı boyunca yaşadığı serüvenleri hairist.com.tr’ye anlattı.

Oktay Kaymakoğlu kimdir? Kuaförlüğe ne zaman başlamıştır? Kendinizi biraz tanıtır mısınız?

Babam subaydı. Çocukluğumdan beri çalışıyorum. İlkokuldayken okul tatillerinde evimizin yanındaki terzide çalıştım. Ancak terzilik hiç bana göre değildi. Bir arkadaşımın ablası kuafördü. Mesleğe ilk Fatma Hanım’ın yanında başladım. Kalfam Yücel çok yetenekliydi. Ondan çok şey öğrendim. Ancak meslekte ilk işimde patronun benden saç yıkamak için sıcak su istemesi ve benim şofbeni kırmam ile hüsranla son buldu ve işten çıkarıldım.

İşten çıkarılınca, bir başka kuaför olan Emine Hanım’ın yanında işe başladım. Fakat orada işi öğrenemiyordum ve ayrılmaya karar verdim. Bir taraftan da hiçbir şey öğrenmeden ayrılmak istemiyordum. Bu yüzden orada çalışan birine ben ayrılacağım, ama gidene kadar senin yaptığın işleri yapayım dedim. Orada biraz deneyim kazandıktan sonra Atilla Kuaför’de işe başladım. Orada 2-3 sene çalıştım. O zamanlar saç sarmalara baslamıştım. Kabiliyetli olduğumu ilk orada farkettiğimi söyleyebilirim. Kendi kabıma sığmıyordum. İlk çıraklığımı yaptığım Yücel abi ile iletişime geçtim. O zamanlar çok iyi kalfa konumundayım. Daha önceki deneyimlerimde çok fırsat yakaladım ve bu fırsatları değerlendirdim. Kalfalar askere gittiler, ben dükkanı idare ettim. Yücel abi benim Yenimahalle’nin en meşhur kuaförlerinden İbrahim Kuaför’ün (Tara İbrahim) yanında çalışmam için aracı oldu.

Askere gidene kadar 07.00-23.00 saatleri arasında çalışıyordum.  İbrahim Kuaför’ün yaptığı iş gerçekten güzeldir. Yarışmalarda saç birincisi olurdu, saç tasarımlarıyla dünya şampiyonasına katılırdı.  Ona gelen müşteriler herzaman mutlu ayrılırdı. Ben hayatta hırsı ve çok çalışmayı ondan öğrendim.

Meslekte en önemli şey müşterini kaptırmaktır. İşte bu yüzden İbrahim Bey, iş sözleşmesine Ankara çevresinde dükkan açamaz diye bir madde ekledi. Bana iş öğretecekti, daha sonra işimi kurup müşterisini alırım diye  bu sözleşmeyi imzalattı. Her saç kesimimde, her yaptığım boyada mutlaka en son noktayı o koyardı. Salona 10 dk geç gelsem bana iş vermezdi. Benim için en büyük ceza buydu. Müşterin yoksa maneviyatın yok demektir. Benim için para hep ikinci plandadır. Salonumda hala müşteri yoksa çok kötü hissederim.

Dört sene İbrahim Kuaför’de çalıştım. Ankara beni boğmaya başlamıştı. Almanya’ya gidip, City Kuaför zincirinde çalıştım, patronlarım Almandı. Orada kendimi çok geliştirdim, gerçekten çok şey öğrendim. Annem orada yaşıyordu. Orada kalabilirdim ama özel nedenlerden dolayı vazgeçtim.

Bu işi İstanbul’da yapmak istedim. Mesleki özgürlüğüm İstanbul’daydı. Divan otelinde Demir adında çok ünlü bir kuaför vardı. Orada Muammer Yaprakgül ile görüştüm. Bir ay sonra başlayabilirsin ben şimdilik seni Moda’da bir salona yönlendireyim dedi. İstanbul’da ilk zamanlarda biraz korktum. Moda’daki salonda Orhan Bey ile iş anlaşmasını yaptık  ama gitmedim. Çünkü Atilla abinin yanında kalırken, başka bir yerde çalışmak istemedim.

Caddebostan’da Atilla abinin yanında işe başladım.  Bir gün bir ilan gördüm. İngiltere Raymond Kuaför Zinciri Hilton’da bir organizasyon gerçekleşecekti. Kuaförler arasında en iyi saçı yapan kişiyi İngiltere’ye çalışmak için göndereceklerdi.  Muammer Yaprakgül ile Hilton Oteli’ndeki kuaför Mehmet Bey de oradaydı. Çok güzel bir saç kestim. Beni baş listeye koydular. Sonra Mehmet Bey’in benimle çalışmak istediği için İngiltere’ye gitmemi engellediğini öğrendim.  Ama ben onunla çalışmak yerine kendi salonumu açmak istedim. O yaşta çok güzel kararlar vermişim.

İstanbul’a gelmem, bana farklı ufuklar açtı. Semiha Yankı’nın ilk kez  TV’ye çıktığı saçları ben yapmıştım.

Kendi salonunuzu nasıl açtınız?

Hilton Oteli’nin düzenlediği yarışmada İngiltere’den haber gelmeyince, iyice ümidi kesince  annemden borç alıp Şaşkınbakkal’da kendi salonumu açtım. 38 yıldır kiradayım ve aynı yerdeyim. O zamanlar Şaskınbakkal’da hiçbir şey yoktu. Orasının adının Şaşkınbakkal olması kimsenin oturmadığı bir yerde bakkal açan birinden geliyor. Ben de onun gibi oranın şaşkın kuaförüydüm diyebilirim. Çünkü salonumu Atilla Abi’ye rakip olmamak için Caddebostan’da açmak istememiştim.

Atilla Bey sizin bir salon açmanıza nasıl bir tepki verdi?

İlk önce bir tepki vermedi. Ama oradan bir müşteri benim salonuma geldi. O zaman ufak tefek sorunlar yaşadık.

Peki siz salonunuzdan ayrılmak istediğini söyleyenlere kızgınlık duyuyor musunuz?

Hayır ama kimse dürüst olamıyor. Bu kuaförlük sektöründe kanayan bir yaradır. İlk dükkanı açtığımdan beri Yusuf, Mete vardı. Ayrıldılar. Her kuaförün kendi salonunu açmak gibi bir hayali vardır. Ne kadar ortaklık teklif etsen de, ne kadar prim versen de vazgeçmezler. Ama tek başına ne kadar ne olabiliyorsun bir de o var. Ayrılmak isteyenler kendi kanatlarıyla uçmak istedikleri, kendi başına mesleğini icra  etmek istedikleri için ayrılıyorlar.

Ayrılan çalışanları düşününce, ben herzaman iyi olmazsam dükkan bitmişti diyebilirim. Şu anda da hala çok fazla çalışıyorum. İşimi çok önemsiyorum. Çok çalışacaksın, yaptığın işi çok iyi yapacaksın. O zaman bütün kapılar aralanıyor.

Kendinizi nasıl bir kuaför olarak değerlendirirsiniz? Sizi farklı kılan nedir?

Çok iyi eğitimler aldım, mesleğimdeki yenilikleri yurtiçinde ve yurtdışında yakından takip ederim. Eğitimlerden neyi alıp nasıl kullandığın da çok önemlidir. Kendini yenilemeye çok katkısı oluyor. Sektördeki yenilikleri kaçırmak istemiyorum. Farklı bir şey yapıldı mı, eksiğim var mı diye sürekli sorguluyorum. Meslek aşkı, meslek alışverişi çok önemli.  Senin düşünemediğini başkası yapıyor. Sen de onu kendine çevirip, nasıl yansıtmak istiyorsan öyle yansıtıyorsun.

Dünyaya bir daha gelseniz kuaför olur muydunuz?

Çocukluğumda modacı olmayı düşünmüştüm ama dünyaya bir daha gelsem yine kuaför olurdum.

Çalışanlarınızla iş kontratı yapıyor musunuz?

Şu anda çalışanlarla kontrat yapmıyorum. İşlerinde ne kadar ne yapabilirler onu ölçüyorum. Performanslarına göre yüzde veriyorum.

Zincir salon olmayı hiç düşündünüz mü?

Zincir salon olmayı düşündüm ama yapamadım. Bizim işimiz dikkat istiyor. Çalışanların her saniye radar gibi olması lazım. Standartları sağlayabileceğimi düşünmediğim için yapmadım.

38 senedir salonunuza gelen müşterileriniz var mı?

38 yıldır sürekli gelen müşteriler var. Müşterilerim “Kaç kişi kaldık Oktay” diyorlar. Oktay kuaför çizgisini hiç bozmadı. Sürekli kendini yenileyen, salonda ilk gün nasılsa o istikrar devam ediyor. Ben eskiden her gün buradaydım. Bir gün daha sonra iki gün tatilim vardı. Şu an üç gün çalışmıyorum.

Dün ve bugün… Kuaförlüğü zaman dilimi içinde değerlendirir misiniz?

Hayat şimdi daha hızlı.  Kendini en iyi şekilde yetiştirince bir yere gelebiliyorsun.

Türkiye’deki meslekokulları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Biz hep alaylı yetiştik. Bizim zamanımızda kuaförlük için özel bir eğitim yoktu. İletişim becerisinin, muhasebe, steril olmak gibi öğrenilmesi gerekenlenlerin okulda verilmesi önemli.

Hairist ve Estetica hakkında ne düşünüyorsunuz?

Geçmişle karşılaştırdığımızda  sektörde bu yayınların, etkinliklerin olması büyük bir fırsat. Yenilikleri Türk kuaförlerine getiriyor, bu işi ciddiye alıyor, Türk kuaförlüğüne yeni bakış açıları kazandırıyor. Çok muazzam bir şekilde sektöre fayda sağlıyor.

Sosyal medya kullanıyor musunuz?

Sosyal medya ile çok aram yok. Yeni teknoloji bana biraz zor geliyor. Şimdi teknoloji ile müşterinin  kaydı yapılıyor, çırak bile küçücük parmaklarıyla tuşlara basıyor.

Kuaförlük size neyi ifade ediyor?

Güzel, hoş bir duruşu yansıtmak ve müşteriyi mutlu etmek..

Mersin Üniversitesi- Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölümü

0

 

 

 

Profesyoneller salonlarında işinde iyi olan ve alanında en iyi eğitimi almış elemanlarla çalışmak ister. Türkiye’de toplam 12 yüksekokul salonlarda en iyi hizmetin verilmesi için öğrenci yetiştiriyorlar. Bu okullardan mezun olanlar sadece salonlar gibi özel sektörde değil, kamu sektöründe opera, bale gibi devlet kurumlarında makyöz olarak çalışıyorlar ya da kendi işlerini kuruyorlar.

 

Mersin Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Rıfat Aytar, hairist.com.tr’ye Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölümü’nde verilen eğitimin içeriği, öğrenci profili, mezunların hangi alanlarda çalıştıkları hakkında bize bilgi verdi.

 

Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölümü 50 kişilik kontejyandan oluşuyor. Öğrencilerin çoğu kız meslek liselerinden geliyor. Avrupa Birliği ile uyum çerçevesinde eğitim veriyor.

 

Rıfat Aytar, altyapı bizim için çok önemli, teknik donanım açısından sürekli kendimizi geliştiriyoruz diyerek yenilikleri yakından takip ettiklerini, öğrencileri en iyi şekilde yetiştirdiklerini belirtti.

 

Mersin Üniversitesi Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölümü Öğretim Görevlileri, öğrencilerin bilim, teknoloji ve sanat alanındaki çağdaş gelişmelere bağlı kalarak topluma faydalı hizmetler sunabilmeleri için mesleki bilgi ve becerilerini en yüksek noktaya çekmek için çalışıyor.

 

Bölümde, saç bakımı, saç yapımı, saç kesimi, kozmetik bilgisi, makyaj, el, ayak ve tırnak bakımı, mesleki bilgisayar ve mesleki ingilizce eğitimi veriliyor.

 

Öğrencilerin yüzde 70’i mezun olduktan sonra kendi işlerini kuruyor ya da diğer salonlarda, yüzde 30’u ise kamu kuruluşlarında çalışıyor. Özellikle Antalya, Bodrum’da bulunan güzellik salonları ve kuaförler eleman aradıklarında Mersin Üniversitesi Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölümü mezunu öğrenci soruyorlar. Mezun olduktan sonra öğrencilerin işleri hazır oluyor. Birçok öğrenci de mezun oldukları alanlarda usta öğretici olarak devlet kamu kuruluşlarında ishistam ediliyorlar.

 

Kuaförlerde Risk Değerlendirilmesi

0

 

 

 

 

Salonda çalışırken birçok konuda risk altındasınız. Saatlerce ayakta durarak fön tutmak, elektrikli aletlerle çalışmak, sürekli kesilen saçların silindiği kaygan zemin üzerinde iş yapmak çalışanların sağlığını tehlikeye atıyor.

 

Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kuaförlük sektöründe çalışanlar için yeni yasalar getirdi. Bunlardan en önemlilerin arasında, uzun süre ayakta çalışılmaması, yere dökülen saçlar nedeniyle ya da ıslak zeminde kaymayı önlemek amacıyla kesilen saçların ıslak paspas yerine kağıt havlu bezler ile süpürülmesi geliyor. Yine düşmeyi engellemek için salonda merdiven varsa tırabzanların olması ve basamak yüksekliklerinin uygun olmasına dikkat edilecek.

 

Salonlarda aynalar dahil cam yüzeylerin uygun şekilde monte edilmiş olması, yüzeyler üzerinde kırık ve çatlak gibi hatalar bulunmaması, aydınlatmanın yeterli olması, depo dahil tüm alanların havalandırılması zorunlu hale getirildi. 

 

Çalışmalar sırasında kullanılan kablolu aletler takılma ve ya düşmeyi önleyecek şekilde kullanılmak, çalışma sırasında kullanılan makas, tarak, manikür araçları vb.aletlerin kullanım sonunda sterilizasyonunun yapılması,  tüm çalışanlara enfeksiyon riskini azaltmak için genel hijyen bilgisi verilmiş, eldiven, ayak koruyucu ve diğer koruyucu giysiler temin edilmesi gibi kurallar geldi.

 

Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre, kuaförün sahibinin tek başına çalıştığı kuaförler için bu kural geçerli olmayacak. 1 çalışanı bulunan kuaförler, bakanlık tarafından hazırlanacak risk değerlendirmesi formlarını dolduracak. Bu formun doldurulmamasının cezası 3 bin TL olacak.

 

Risk değerlendirme formunu aşağıda yer alan linkten indirebilirsiniz:

http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/csgb.portal?page=duyuru&id=duyuru44

 

MM Bahçecik’ten “Sımsıcak Bir Yaz” Koleksiyonu

0

 

 

 

MM BAHÇECİK / 2013 İlkbahar-Yaz "Sımsıcak Bir Yaz" Koleksiyonu

 

Işıltılı balyajlar, natürel karamel tonlar ve sıcak yaz günlerinde rahatlık sağlayacak hareketli kesimler

 

 

Saç tasarımında dünya trendlerini ülkemize getiren, yenilikçi ve sürekli kendini geliştiren Bahçecik, yaz ile bütünleşen bir konsept çerçevesinde rengarenk kostümler ile göz alıcı bir kolleksiyona daha imza attı. 

 

Doğal, salaş ve dinamik MM Bahçecik 2013 İlkbahar / Yaz sezonu koleksiyonu sımsıcak, heyecan dolu 2013 yazına damgasını vuruyor. Tüm doğallığı ve güzelliği ile ünlü model ve oyuncu Gamze Özçelik, MM Bahçecik kolleksiyonuna güzel saçlarıyla tatlı bir esinti katmış. Metin Bahçecik'in sihirli dokunuşlarıyla Gamze Özçelik'ın büyüleyici güzelliği tüm dikkatleri üzerine çekecek.   

 

Fön Makinesi Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

0

Fön Makinesi Alırken Nelere Dikkat Edilmeli

Fön makinesi kuaförlük mesleğinin en büyük silahı.

Nasıl ki bir ressamın elindeki en değerli şey fırçası, bir yazarın en önemli parçası kalemi ise, bir kuaförün de en çok önem verdiği şey fön makinesidir.

Bu yüzden özellikle kuaförlerin fön makinesi alırken, ince eleyip sık dokumaları gerekir. Öncelikle kolay kullanımı için ergonomik yapısı olan bir fön makinesi tercih etmek gerekir.

Fön makinesi kuaförlerin kalemi, fırçası gibidir. Ancak ne yazık ki fön makinelerini saatlerce taşımak zor zanaattir. Artan mesleki hastalıklar ve uzun çalışma saatleri nedeniyle oluşabilecek kol, omuz bilek vb. rahatsızlıklarının önüne geçmek için ürünün hafif olması önemlidir.

Müşterinizle iletişim kurarken, fön makinesinin sesinin sizi rahatsız etmesini istemiyorsanız, mutlaka sessiz olmasına dikkat etmelisiniz.

Fön makinesi alırken, ürünün motor performansı, çalışma gücü, soğutma düğmesi, termostat özelliği gibi dikkat edilmesi gereken daha pek çok önemli noktalar var.

Alacağınız fön makinesini uzun ömürlü kullanabilmek için öncelikle uluslararası standartların bulunduğu ülkelerde üretilmiş ve kaliteli olmasına dikkat edin.

Peki kaliteli olduğunu nasıl anlarım

Hız ve zaman hayatımızı pratik hale getiren en önemli unsurlar arasında geliyor. Saçları daha hızlı kurutmak size ve müşterinize zaman kazandırıyor. Bunun için fön makinesi alırken motorunun turbo ya da mega turbo özelliği taşımasına dikkat etmelisiniz.

Daha sıcak ısı, çalışma gücünün yüksek olmasıyla doğru orantılıdır. Sıcak ısı ne kadar önemliyse, soğuk ısı da en az onun kadar önemlidir. Saçın şeklini sabitlemek ve kalıcı şekiller vermek için fön makinenizde soğutma butonu kesinlikle olmalı.

Makinenizin saçınızı kırmamasını ve ısıyı eşit dağıtarak daha kolay ve efektif bir şekillendirme sağlamasını istiyorsanız, sıcak hava çıkışında bulunan ızgaraların seramik, nano silver veya turmalin kaplama olmasına dikkat edin. Seramik ısının eşit dağılımını sağlarken, nano silver bakteri oluşumunu önler.

Ürünün güvenliği açısından fön makinesi alırken mutlaka termostat özelliğinin olmasına önemle dikkat edin. Oluşabilecek ani problemlerden kaynaklanan yangın tehlikesine karşı  ürünü ve sizi bu özellik koruyacaktır.

Evlerinizde veya işyerlerinizde elektrik tasarrufu ve kablo patlamalarının önüne geçmek için kablonuzun kalınlığı ve menşei, daha geniş alanda rahat kullanımı için kablo uzunluğu önemlidir.

Ürünün tezgahtan düşmemesi için ürünün çevresinde veya kenarlarında kaydırmazlık bantı olması da içinizin rahatlığı açısından gereklidir.

Beklemediğiniz bir sorun ile karşılaşmamak için garantisi olmayan, ürünün beğenmediniz sürece üretici veya satıcı firmanın belirlediği sürede koşulsuz iade etme hakkınızın omasına dikkat etmelisiniz.

Aynı zamanda ürünle ilgili bilgi almak, paylaşmak veya problemi bildirmek için devamlı destek alabileceğiniz bir müşteri hattı olması ürün sonrası servis de çok büyük önem taşır.

Fön makinesi ve saç kurutma makinesi arasında fark var!

Mahmut Ebil: “Hepimiz bu meslek sayesinde bir yerlere geldik.”

0

İş zekası, cesaret ve risk alabilme yetisinin getirdiği başarı

Kendini mesleğe adamış isimlerden Mahmut Ebil konuğumuz oldu. Başarı tutkusunu, hayal kırıklıklarını, çalışma disiplinini tüm ayrıntılarıyla hairist.com.tr’ye anlattı.

 

Mahmut Ebil kimdir? Kuaförlüğe ne zaman başlamıştır? Kendinizi biraz tanıtır mısınız?

Mahmut Ebil: Kuaförlük bizim baba mesleğimiz. Dedem Çorum’dan İstanbul’a taşınma kararı alınca, dedemin yönlendirmesiyle babam Recep Ebil, o zamanların önde gelen kuaförü Mösyö Willy’nin kuaför salonunda çalışmaya başlamış ve orada yükselmiş. Babam hırslı biriydi. Yarışmalara katılırdı. 1957 senesinde Türkiye birinciliği ödülü kazanmıştı. Babam Mösyö Willy’nin kuaföründen ayrılıp, Şişli’de baş kalfa olarak çalıştı ve daha sonra Ergün Kazas ile birilkte bir salon açarak amcamı da yanına aldı.

Dört kardeşim ve ben çocukluğumuzdan beri Recep ve Ergün kuaför salonunda çalıştık. Lise dönemlerinde herkes bir program yaparken ben geride kalıyordum. Çünkü bizim pazar günlerimiz babamın kuaför salonunu temizlemekle geçiyordu. Liseyi bitirdikten sonra Bursa’da İşletme bölümünü kazanmama ragmen o dönemdeki olaylardan dolayı babam üniversiteye gitmemi istemedi ve koruyucu yapısıyla bizi sektörde yetiştirmek ve meslek sahibi yapmak istedi. Kuaförlük yapmak istemediğim için bir sene astarcılık yaptım. Bir yıl sonra Büyükada’daki dükkanımızın kasasında duracak adama ihtiyacı olunca ısrarına dayanamayıp  kuaförlüğe dönmüş oldum. Yazın Büyükada’da, kış aylarında da  Şişli’de çalışıp, yavaş yavaş müşteri edinmeye ve işi sevmeye başladım.

Müşterinin salona gelip, özellikle seni istemesi büyük bir ayrıcalık. Talep edilmek çok büyük önem taşıyor. Gerçek kuaförlük müşterinin seni ismiyle çağırıp, senden servis istemesiyle başlıyor. Bunun vermiş olduğu haz, o duygu başka bir şey.

İlk salonunuzu ne zaman açtınız? Nasıl ayrıldınız?

Babam ve Ergün Kazas benim bugüne gelmemde en çok fayda sağlayan isimlerdir. İdolüm ise babamdan çok Ergün Kazas’dı.

Babamın bana göre biraz daha sağlamcı ve garantici bir karakteri vardı. Özellikle askerlikten sonra bakış açımın biraz daha farklılaştığını ve vizyonumun genişlediğini söyleyebilirim. Kardeşlerim ve ben ayrı bir salona çıkmak konusunda babamı senelerce ikna etmeye çalıştık. Babam en sonunda kabul etti. Yeni bir oluşum için haftalarca salon aramaya başladım. Sonunda babam da beni destekledi ve Bebek’de küçük bir salon tuttuk. Teşvikiye ve Bebek’teki salona bize de hisse vererek 5 kişilik bir ortaklık kurdu.  Ancak Bebek ve Teşvikiye’deki salonları birlikte yürüterek tutmak istediğim müşterilerileri zamanla kaybetmeye başladım ve bu yüzden Topağacı’ndaki dükkana geçtim.

Benim çalışma hayatımda hep bir kavgam oldu ve savaşçı kişiliğimle hep aynı soruyu sorguladım. “İnsanlar bu meslekte nasıl isim oluyorlar?.” Sürekli bize gelen müşteriler, önemli günlerinde isim yapmış kuaförlere gidiyorlardı. O zamanlarda hep kendime onları farklılaştıran şey ne diye soruyordum ve bu durum beni çok rahatsız ediyordu.

Bir gün Paris’te Mondial’de bir şov sonrasında Erdem Kramer’e kendimi tanıtıp, salonunuza gelip sizi bir gün seyredebilir miyim diye sordum. Fakat beni reddetti. “Daha önce buna izin veriyorduk. Ancak şimdi izin vermiyoruz.”dedi. Böyle bir talepte bulunduğum için çok utandım ve bende büyük bir iz bıraktı. İnsanlar neyi farklı yapıyorlar ve iz bırakıyorlar sorusu hep benim içimi kemirdi.

1988 yılında dünyaca ünlü Fransız saç tasarımcısı Jean Louis David ile görüşmeye karar verdim. Onun tabelasını asarsam fark yaratırım diye düşündüm. O zamanlarda henüz franchise yoktu. Eşimin kardeşi Fransızca konusunda bana yardım etti. Birlikte üzerinde titizlikle çalıştığımız bir dosya oluşturduk. Ve beklediğimiz an geldi. Bize fuar zamanına bir randevu verdiler.

İşte yanında olmayı hayal bile edemeyeceğim Jean Louis David karşımdaydı. Bana “şu an sizinle kuaför kimliğimle değil, iş adamı kimliğimle konuşmak isterim; ilk defa Türkiye’den ve sizin yaşınızda bir insandan bana böyle bir teklif geliyor, gönderdiğiniz dosyayı çok beğendik” dedi. Kendi salon yapısından bahsetti. “Ben İstanbul’da bir salona sadece bir tabela vermem, ancak franchise veririm” dedi. İlk önce franchise verebilmesi için gerekliliklerin yerine getirilmesini söyledi. O gün o tabelayı alamadan geri geldik. Ben tüm meslek hayatımda o salondan nasıl farklı bir yere gelebileceğimin peşindeydim. Hep piyasayı takip ederim. Salona kapanmamak kuaföre katkı sağlıyor. Hayatta vizyoner olabilmek için bir pencere açık bırakmak gerekiyor.

Bu sırada Sıdıka Sabancı’nın müthiş bir oluşum yarattığını duydum. İstanbul bu yeni oluşum ile çalkalanıyodu. Erdem Kramer’den MM Bahçecik’e kadar pek çok ünlü kuaförde çalışmış olanların içinde olduğu bir salon açılacaktı. Erdem Kramer’de çalışan Hakan Köse’ye ulaştım. Kendimi tanıttım. Müşterilerimi Topağacı’ndan getirmemin zor olacağını düşünerek, onlara 2 ay ücretsiz çalışabileceğimi belirttim. Çünkü bu deneyimi yaşamak istiyordum. Böylece Diba’da çalışmaya başladım. Babamla bu yüzden 4 ay hiç konuşmadık. Aldığım bu kararla aramızdaki duygusal baskıyı kırmak istemiştim.

Diba’da çalışırken, aylarca ağlayarak eve döndüğümü hatırlıyorum. Çünkü ben orada kendini kabul ettirmeye çalışan bir konumdaydım. Kendime bir yer açarak tutunmaya çalıştım. Bu oluşumun içinde yer almak bana çok şey kattı. Yaptığım iş ile beni üst noktalara taşıyabilecek insanlarla tanıştım. 1 sene sonra ciddi cirolar yapmaya başladım. Kendimi kanıtlamış oldum. Babam dergileri  ve benim işlerimi görünce benimle iftihar etti.

Sonra Diba’dan ayrıldım. 3 sene çalıştıktan sonra hepsine teşekkür ederek ayrıldım. Kardeşimin salonuna geçtim. Salonu büyüttük. Ebil Saç Tasarımı 1996 yılında çalışmaya başladı.

Mahmut Ebil

Dün ve bugün… Kuaförlüğü zaman dilimi içinde değerlendirir misiniz?

Çok ciddi farklılıklar var. İnsanlar eskiden kuaförlere vakit geçirmek, eğlenmek, sohbet etmek, sosyalleşmek için gelirlerdi. Şimdi insanların vakti yok. Kolay ve pratik bir şekilde işlerini halletmek istiyorlar. Eskiden bir hata yapıldığında tahammül edilirdi. Şimdi müşteriler katlanmak istemiyor. Daha önce müşteriler çok sorgulamazdı. İnsanlar artık daha araştırmacı, hangi ürünü kullandıklarını sorguluyor. Vizyonu geniş, işletmeci, bilgili ve sabırlı olmak gerekiyor.

İyi bir kuaför nasıl olmalıdır?

İşin teknik boyutunda kullandığı malzemeleri iyi analiz edebilmesi, tecrübe sahibi olması, vizyonunun geniş olması lazım. Müşterinin beklentilerini karşılamaktan öteye geçip öneri getirebiliyor olmak gerekiyor. Anlatmaktan çok dinlemeyi, ne isteyip ne istemediğini bilmek ve müşteriyi memnun edecek formulü oluşturmak lazım. Çünkü bu sadece saçın iyi yapılıyor olmasıyla bitmiyor. Bu bir bütün. Müşterinin psikolojini anlamak gerekir. Çünkü müşteriler bazen sadece iyi hissetmek için kuaföre geliyorlar, bu yüzden onu anlamanız, zaman ayırmanız ve onu iyi hissettirmeye çalıştığınızı yansıtmanız, ayrıca iyi işletmeci olup, ekibi iyi yönetmeniz lazım.

Kendinizi nasıl bir kuaför olarak değerlendirirsiniz? Sizi farklı kılan nedir?

Çok iyi bir dinleyiciyim. İşimle ilgili çok ders çalışırım ve samimi öneriler vermeyi tercih ederim. Senelerdir müşterim olan çok kişi var.  Babamın müşterilerinin torunları geliyorlar. 3 nesil var. İlgi ve alakayı vizyoner kimlik ile birleştirebiliyorsanız genç nesilleri de çekiyorsunuz.

Dünyaya bir daha gelseniz nasıl bir kuaför olmayı isterdiniz? Kuaför olur muydunuz?

Mimar olmak isterdim. Eğer yeniden kuaför olsaydım lisanımı geliştirirdim ve yurtdışında işler yapardım. Dünya çapında tanınan bir kuaför olmak isterdim.

Üç salonunuz ve tekrar canlandırmaya çalıştığınız bir akademiniz var. 30 salon sahibi olma imkanı nedir?

Düşünmezdim. Çünkü Ebil’in kurgusunda fiyat yapımızla, bulunduğumuz konumla her yerde aynı yapıyı sürdürmemiz çok zor. İmkanımız yok zaten.  Jean Louis David bana bir skala yapmıştı 7 değişik tip salonu var ve bunların yüzde 1’ini Jean Louis David international oluşturur demişti. Hedef kitle ile ilgili bir konudur bu.

Akademi faaliyetleri ne durumda? Neden ara verildi ve tekrar başlıyor?

İlk önce yol ayrımının olması gerekiyor. İş adamı mısın yoksa kuaför müsün? Ben bir taraftan akedemiyi bir taraftan da kuaförlüğü sürdürmeye çalıştığım zaman bu iş yürümüyor. Akademiye ara vermek zorunda kaldım, çünkü akademi başlı başına bir iş. Akademi için yurtdışından hocalar getirdik. Çok maliyetli olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden ara vermek zorunda kaldık. Fakat akademiyi yine de kendi bünyemde tuttum. Şimdi tekrar ilk etapta kendi ekibimiz için belli bir yapıya getiriyoruz.

Çalışanlarınızı nasıl seçersiniz? İlişkiniz nedir? Prensipleriniz var mı?

İnsancıl ve dürüst olmalı, nelere açık, ne kadar açık, seyehat etme özgürlüğü var mı? Hobileri var mı? Giyim tarzı, konuşma tarzı nasıl? Yabancı dil bilmesi iyi bir şey. Kişinin kendi özünde kendisini nasıl yetiştirdiği çok önemli.

Bugün biri gelse ve salonunuzda üç gün geçirmek isterse ne yaparsınız?

Çok var. İzin veriyorum. Salon ekibi gibi dur, izle ve öğren diyorum. Tabii ki salon prensiplerimiz çerçevesinde.

Ebil Kuaförlükte çalışmak ayrıcalık getirir mi?

Tabiki getiriyor. İyi bir markanın altında çalışıyorum demenin verdiği bir özgüven var. Bazen bu benim aleyhime işliyor. Çünkü çalışanların farkındalıkları düşüyor ve köreliyorlar. Olan bitenden haberdar olamıyorlar, buna üzülüyorum. Ancak genel olarak ekibimde çalışan insanlar duruşlarıyla beni mutlu ediyorlar.

Çalışanlarınız içinden işten ayrılanlara kızıyor musunuz?

O kadar yetiştirmişsin, yatırım yapmışsın, tam meyvesini yiyeceksin, meslek öğretiyorsun, müşteri empoze ediyorsun, tam bu benim adamım diyorsun, gidip salon açacağım diyorlar. Ama kızamıyorum çünkü bunu yapmazsa mutlu olmayacaklarını biliyorum. Bunu doğal karşılamak gerekiyor. Salon açıyorlar bazen yapamıyorlar yine geldikleri zaman geri çevirmiyorum. Sadece mümkün olmayan beklentilerine cevap veremediğim için hakkımda konuşulursa sinirleniyorum.

En beğendiğiniz saç  şekli ve rengi?

Oturmuş saç sevmem, uzun saçı daha çok yakıştırıyorum kadınlara. Denizden çıkmış havada saçlar vardır, kendi içinde çok hafif bir dalgası olur. Koyu renk daha çok seviyorum: Açık siyah. Bu da bana özgü bir renk ismidir.

Müşterilerinize yönelik prensibiniz? Sizi neden seçerler?

Maddi imkanlarından dolayı ezmeye çalışan insanlara tahammülüm yok. Benim param var yapacaksın tutumuna karşıyım. Karşılıklı saygı çerçevesinde verimli olabileceğimi düşünüyorum. İyi kuaför olduğunuz için talep ediliyor olun. Onlara ekstra ayrıcalıklar tanıdığınız için sizi seçmesinler. Ben müşteriyi mutlu edebildiğim için beni tercih etmesini isterim.

Türk kuaförlüğünün gelişimi için neler yapılmalı? Bu konuda kendinizi sorumlu hissediyor musunuz? Sorumluluk alıyor musunuz? Sektörle ilişkileriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Hepimiz bu meslek sayesinde bir noktaya geldik. Farklı girişimlere katkıda bulunup, gençleri yönlendirmeliyiz. Belli çatılar altında onlarla fikir alışverişinde bulunmak lazım. Kuaförlerin geleceği açısından öncelikler eğitim, teknik ve işletme boyutunu geliştirmek olmalıdır.

Kuaförlere yönelik algının geliştirilmesi gerekiyor. Bulunduğumuz grup hizmet grubu, konumlandırmanın iyi bilinmesi gerekiyor, insanların kendini, çevresini sorgulaması lazım. Hükümetten destek almıyoruz. Kuaförler odasının mesleği ileri götürmek için daha fazla çalışması gerekiyor. Mesela mutfak sanatları akademisi yapıldı, kuaförlük mesleğini neden bu algıya getiremiyoruz. İnsanlar neden çocuklarını kuaför olmaları konusunda teşvik etmiyorlar. Türk kuaförünün rengi ve şekli bu oluşumlar sağlanırsa değişebilir.

İş dışında hayatınızda neler var? Neler olmasını isterdiniz?

Hayatımda iş dışında üç şey var: AKD (Artistik Kuaförler Derneği) , ailem ve Fenerbahçem.

Neler okuyorsunuz?

Vogue ve Estetica dergilerini okuyorum. Estetica’nın kuaförlük sektörüne çok katkısı var. Kendini geliştirmek isteyen kuaförler için tek dergi.

Renginiz? Müzik? Burcunuz?

Turuncu. Genel dinleyeciyim ve ruh halime göre farklı müzikler dinlerim, yay burcuyum.

Dijital dünya ve sosyal medya hakkında düşünceleriniz?

Son bir senedir iyi bir sosyal medya kullanıcısı oldum. Salonumda herkes sosyal medyayı kullanıyor. Facebook hesabım var.

Hairist neyi ifade ediyor?

Hairist etkinliği parlayan yıldızımız.

Bir cümleyle kuaförlüğü tanımlar mısınız?

Saç tasarlama yetisine sahip psikolog.

Genç meslektaşlarınıza önerileriniz?

Derslerine iyi çalışsınlar. Samimi olsunlar, dinlemeyi bilsinler ve vizyonlarını geniş tutsunlar.

 

Metin Bahçecik röportajı

0

Estetica Yılın Meslek Onur Ödülü 2013

Metin Bahçecik

Estetica Dergisi Yılın Meslek Onur Ödülü sahibi Metin Bahçecik ile gerçekleştirdiğimiz röportaj:

Estetica Dergisi okurları meslektaşlarınız tarafından Meslek Onur Ödülü’ne layık görüldünüz? Ne hissediyorsunuz?

Metin Bahçecik: Meslek Onur Ödülü benim için gerçek bir sürprizdi. Son ana kadar hiç aklımda yoktu. Sahnede ödül konusu açıldıktan sonra ismim anons edilinceye kadar, aklımdan “Acaba, ben de olabilir miyim?” diye geçirdim ve o anda zaten ismim anons edildi. Çok heyecanlandım, çok keyifli bir duyguydu. Sevgili Erkan Güzel de Onur Ödülü kriterleri hakkında o kadar güzel şeyler söyledi ki çok gururlandım. İnsanın meslektaşları tarafından böyle bir ödüle layık görülüyor olması çok gurur verici.

Şu anda salonda yetişen ya da kariyer hedefi olan gençlere ne öneriyorsunuz. Bu noktaya gelebilmek için hangi adımları atmaları gerekiyor?

Metin Bahçecik: En başta bu işi seviyor olması lazım. Biz, salonumuzda çalışmaya başlayan ekibe bir ay sonra özellikle şunu soruyoruz: “Sevdin mi bu işi? Yapmak istiyor musun?”… Bize kimse sormazdı, çoğu kuaför sevmediği işi yapageldi öyle… Önce kendilerine “ben bu işi seviyor muyum, bana iyi geliyor mu” diye sorsunlar, çünkü çok uzun ve meşakkatli bir yol. Çok duygu ve zeka da isteyen bir iş. İşin içinde sanat var, kimya var, çizim, açılar, ölçüler var.

Doğru salon yönetiminin anahtarı nedir?

Metin Bahçecik: Genellikle kuaförlere, salonu bırakıp çıkmak zor gelir, ama varsın o kayıp olsun, eğitimleri kaçırmasınlar. Firmalar bunu artık neredeyse bedava yapıyor. Hem mesleki hem de işletme organizasyonu anlamında eğitimleri aksatmamalılar. Mesela, ben mesleki olarak çok iddialı olamam, biri benden on kat daha iyi saç kesebilir, ama ben Türkiye’de en iyi organizasyon yapan salon olma iddiasındayım. Bu konuda bizim üzerimize yok bence. Benim için önce çalışanım, sonra müşterim gelir. 

Hairist 2013 organizasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Metin Bahçecik: Hairist, benim çok inandığım bir projeydi. Türkiye’de daha önce de deneyimler oldu. Ancak, hiçbirinde ruh yoktu. Hairist, her şeyden önce tüm sektörü buluşturan bir etkinlik. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Organizasyonda müthiş bir paylaşım oluyor. Dilerim, daha da büyür ve gelecek yıl MKM’ye sığmaz, taşarız…

Yılın Meslek Onur Ödülü plaketinde ne yazıyordu:

Mesleğinizdeki başarılı çalışmalarınızla örnek oldunuz. ESTETICA Dergisi okuyucuları, mesleğinize yapmış olduğunuz katkılardan dolayı sizi bu özel ödüle layık gördü. Sizi kutluyor, örnek çalışmalarınızın sektörümüze ışık tutmasını diliyoruz.

Metin Bahçecik röportajı Estetica Dergisi Nisan-Mayıs 2013 sayısından derlenmiştir.

MM Bahçecik Kuaför Salonu hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

Vidal Sassoon’un hayatını değiştiren tavsiye

0

 

Bob kesimin, bakımı ve kullanımı kolay saç modellerinin yaratıcısı, saç modasının öncüsü Vidal Sassoon, tüm dünyada övgülerle anılmaya devam ederken yakın dostu, Hollywood’un ünlü aktörü Michael Caine’in tavsiyesiyle başlayan Sassoon imparatorluğunun başlangıç hikayesi bir hayli ilginç!

 

Güzellik ikonlarının baş yaratıcısı

Ünlü aktör Michael Caine ve arkadaşları henüz yeni yeni üne kavuşuyordu. Şu anda hepsi dünya çapında üne sahip olen Sean Connery, Peter O’Toole gibi isimler, onun her gün beraber takıldığı arkadaşlarıydı. Birlikte çalışırlar, birlikte sarhoş olurlar ve kariyerleri konusunda birbirlerine destek verirlerdi. Vidal Sassoon, İngiltere’nin batısında bir dükkan açtı ve işleri iyi gidiyordu. Aslında, gerçekten modanın nabzını iyi tutabilen, ileri görüşlü vizyonuyla iyinin de ötesindeydi.

1950’lerin yapay görünümüne dayalı saç kesim metodundan çok daha farklı bir stili vardı. Sassoon’a kadar çoğu kuaför saçı kestikten sonra tonlarca sprey kullanarak şekil vermeye çalışırken, Vidal tam tersini yaptı; o saçı önce yıkayıp kurutur, doğal haline bırakır ve kesimi bundan sonra yapar, saça öyle şekil verirdi. Bu, saçların nasıl kesildiyse öyle şekil almasını sağlayarak daha doğal bir görünüme kavuşmasına imkan verdi. Bu tamamen yeni bir saç kesme biçimi, bütünüyle yeni bir görünümdü. Twiggy, Jean Shrimpton gibi dönemin en ünlü modelleri, hatta Mary Quant gibi moda tasarımcıları ve Mia Farrow gibi film yıldızları, saçlarını özel olarak ona kestirmek için can atarlardı. Mary Quant’ın ve Twiggy’nin Sassoon imzasını taşıyan ve fenomen olan saç modelleri, bugün moda ve saç tasarımcılarına ilham vermeye devam ediyor.

 

“Senden sadece bir tane var”

Sassoon’un Mayfair salonunun işleri iyi gidiyordu, buna karşın Michael Caine, dostu olan Sassoon’a bir tavsiye verme ihtiyacı duldu. Sabahın erken saatleriydi, bir şişe şarabın sonuna gelen ikili sohbetlerine devam ediyordu. Michael Caine, “Bak Vidal, gayet iyi gidiyorsun, birkaç bob kesiyorsun, ama bu şekilde gerçekten zengin olman mümkün değil” dedi. Sassoon, ona ne demek istediğini sordu. “Yaşlı babamın dediği gibi, zenginler, uyudukları sırada bile onlara para kazandıran bir sistem kurarlar’ diyen Caine şöyle devam etti: “Düşün; saç kesiyorsun ve işini gayet iyi yapıyorsun ve herkes saçını özel olarak ille de senin kesmeni istiyor, ama senden sadece bir tane var. Günde kesebileceğin saçın bir sınırı var, altı, yedi, sekiz…Kişisel olarak senin saç kesmene bel bağlamayan bir sistem oturt. Mesela ben film işindeyim, para ben filmde oynamayı bitirdiğim andan sonra da gelmeye devam ediyor. Pop yıldızlarına bak, şarkı söylemeyi bitirdikleri andan sonra dahi albümlerden  para kazanmaya devam ediyorlar. Bu kuaförlük oyununun, sen uyurken bile sürmesini sağlayacak bir yol bulmalısın.”

Vidal Sassoon  sessizliğe gömüldü. Bu, çok iyi bir tavsiyeydi. Bunu daha önce hiç düşünmemişti. Kendi başına yapabildiği şeyin fiziksel kısıtlamalarının ötesine geçmek… Michael Caine uyumaya gitti, ancak Sassoon’u sabaha kadar uyku tutmadı. Bu konuşmanın ardından bir yıl içinde, Mayfair’de Sassoon Academy’i açarak genç profesyonellere saç kesmeyi ve saça şekil vermeyi öğretmeye başladı. Bu yeni pozisyonu, onu güzel saçlar konusunda bir düşünce liderine dönüştürdü. Sonra da ABD, Kanada ve Avustralya’da pek çok yeni akademi açtı.

 

 

Dünyanın en ünlü saç stilisti

Dünyanın en ünlü kuaförü oldu. Bu arada da kendi adını taşıyan ve düzinelerce farklı ürün içeren saç bakım serisi pazarda önemli bir yer edindi. Sasoon, dünyanın pek çok yerinde eğitimler vererek kuaförlere kendi saç kesme stilini öğretti. 1982’de dünya çapında Sassoon ürünlerinin satışları 110 milyon doları bulmuştu.

Saç modasının öncüsü olan bu başarı abidesi, 2012’de, 84 yaşında hayata veda ederek tüm dünya güzellik ve kuaförlük endüstrisini yasa boğdu.

Kemikli yüz hatlarını tamamlayan grafik biçimler, keskin açılar ve çarpıcı stillerle saç modasına yön veren Sassoon, özellikle 60’lara damgasını vuran kısa saç stilleriyle, yeni “seksi kadın” imajının yaratıcısıydı.