Meslek AŞKIYLA, 14 Sene ASK

Kategori

 

Uzun yıllardır ASK (Akademi Schwarzkopf) bünyesinde görev yapıyorsunuz. İnci Yeldan'ı tanıyabilir miyiz?

4 yaşında babamın görevi nedeniyle taşındığım İsviçre’de 22 sene  yaşadım. Kuaförlük mesleğini de İsviçre’de öğrendim. Meslek okuluna 16 yaşında başladım. Kuaförlük mesleğini babamın yönlendirmesiyle tercih ettim. Okula başladığım ilk gün mesleki derse gelen hocamdan o kadar etkilendim ki, istemeyerek başladığım mesleği bana dersi farklı bakış açıları ile anlatarak sevdirdi. Aynı zamanda “daha sonra ne yapabilirim” ile ilgili bana bir mesaj verdi. Onu izlerken, kendimi biraz orada görmeye başladım. Dersin sonunda  kendisine ben de sizin gibi eğitmen olmak istiyorum dedim. O da bana evet olabilirsin ama bunun için çok çalışman gerekiyor dedi. Burada olmak için çok tecrübe gerektiriyor. Bunun için uzun yıllar çalışman lazım; kazandığın tecrübeleri yeni nesil kuaförlerle paylaşabilirsin dedi ve ben o günden beri hep bunun için çalıştım.

Okul zamanında çalıştığım salonda çok değerli bir ustam vardı. Salon sosyo-ekonomik açıdan üst konumda müşterilere sesleniyordu. Ustam çok mesafeli, seviyeli örnek bir kuafördü. Orada müşteriye nasıl yaklaşılması, kuaför ve müşteri arasındaki diyaloğun nasıl olması gerektiği konusunda sağlam bir temel aldığımı düşünüyorum.  Çok keyifli bir ortamda orada çalıştım. Salonda çalışanlar arasında tek Türk bendim. İlk önce biraz yabancı hissettim, ama üçüncü senenin sonunda patronum beni bırakmak istemedi; ama ben daha farklı arayışlar içindeydim.  Oradan ayrılıp, genç kesime seslenen bir salona geçtim.

Türkiye’ye ailem ile birlikte döndüm ve bir süre sonra Eczacıbaşı Schwarzkopf’un verdiği Teknik Eğitim Uzmanı  ilanı ile karşılaştım. Gazete ilanını görünce 16 yaşında hedeflediğim kariyere ulaşacağımı hissettim.  Hemen başvuru yaptım. 1999 yılında görüşmeye geldim ve işe başladım.

Hayalimi 20 yıl sonra gerçekleştirebildiğim için doya doya eğitim vermek istedim. Bilgilerimi meslektaşlarımla paylaşmak arzusuyla çok mutlu bir şekilde çalıştım. Görevime 1999’da Teknik Eğitim Uzmanı olarak başladım, 5 yıl sonra Teknik Eğitim Sorumlu Uzmanı olarak devam ettim. Şu an Akademi Müdürü olarak çalışmaya devam ediyorum.   

Salon hayatını özlüyor musunuz?

Özlüyorum. Eğitim Uzmanı olarak ilk işe başladığım zaman salon çalışmalarım çok daha fazla oluyordu.  Büyük şovlarda hep beraber çalışıyoruz. Yardıma ihtiyaç olduğu zaman hemen eldivenleri giyiyorum. İşimi severek yapıyorum. Fakat benim için eğitim daha ağır basıyor. Şimdiye kadar hep işe gideceğim için mutlu uyandım. Hiçbir zaman aynı şeyleri anlatacağım diye düşünmedim. Çünkü sürekli karşımdaki öğrenciler değişiyor. Farklı sorular yöneltiyorlar. İlgi farklı oluyor. Eğer öğrenciler çok ilgiliyse ona göre derslerin dinamiği de değişiyor.

İsviçre’deki salonlar ve eğitimler nasıldı?

İsviçre’de bütün eğitimler ücretliydi. Salon ve okulda çok şey öğreniyorduk. Şovlara ve eğitimlere tüm salon çalışanları gidiyordu. Salonda kimin hangi eğitime ihtiyacı varsa belirlenip, ihtiyaç doğrultusunda kişiye göre eğitimler veriliyordu. İlk iki yıl salonun eğitimlerine katılıyor, üçüncü yılda da ihtiyacımız olan eğitimlere gidiyorduk.

İsviçre’de salonlarda randevu sistemi işliyor. Herkesin neler yapacağı önceden planlanıyor. Salon çalışanları hangi müşteriye ne kadar zaman ayıracağını belirleyebiliyor. Çalışma saatleri 08.00- 18.30 arası. Bu düzen insanın içine işliyor. Türkiye’ye gelince en çok bu konuda zorlanmıştım. Fakat şimdi İsviçre’ye gidince her şeyin otomatik olarak ilerlemesi beni boğuyor.

Derslerde öğrencilerle yaşadığınız ilginç bir anı var mı?

Unutamadığım bir şey var: Essential Looks eğitimi için bir salondan bir arkadaş katıldı. Salondakilerle paylaşmaları için  katılımcılara kitapçıklar, bannerlar, görseller verdik. Daha sonra katılımcıların salonuna gittik. Salondakiler salon sahibi eğitime gitti, fakat hiçbir şey vermemişsiniz. Trend nedir? Hiçbir şeyden haberimiz yok dediler. Salon sahibine banner sorduğumuz zaman, ben onu evde duvarıma astım dedi. Verilen teknik tablomuz gibi bazı materyalleri odasına asan kuaförler var.

 

Kuaförlük sizin için neyi ifade ediyor?

Kuaförlük sürekli insanların kendilerini yenilediği bir sektör. Her şeyden ilham alıyoruz. Sadece dergilerden değil doğadan, bizi harekete geçirecek her şeyden etkileniyoruz ve işimize yansıtıyoruz.

Kuaförlük mesleğinde müşteri memnuniyeti ön planda geliyor. Biz insanları mutlu ediyoruz, yüzlerini güldürüyoruz. Bence bu çok önemli.

 

Ülkemizde kuaförlüğün daha üst düzeyde olması için neler yapılmalı?

Salonlarda sistemlerin oluşması çok önemli. Bütünü ele almak önemli, salonda nasıl bir eğitimle destek verilmesi gerekiyor bunların belirlenmesi gerekiyor.

Kuaförlerin eğitimleri alıp, salonla paylaşılması çok önemli. Yenilikleri salona dahil etmek gerekiyor.

Ben derslerime doğru kişilerin katılmasını istiyorum. Eğitimi aldıktan sonra sadece o kişide kalması yanlış, salonun gelişimi için öğrendiklerini ekibine de aktarmasını istiyorum. Bazen salonda eğitime gelen kuaförlerin ekibinin o eğitime katıldığından haberleri bile olmuyor. O bilgiler salona indiği zaman değerli olmaya başlıyor. Bu zihniyet değişirse Türkiye’de sektör olarak daha çok ilerleyebileceğimizi düşünüyorum.

Salonlarda bir sistem olması gerekiyor. Görev dağılımı, iş planı yapılıp, takibinin gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Çalışanlarla iyi diyaloglar kurulması gerekiyor. Her çalışanın %100 performans sağlanması çok önemli. Müşteri kapıdan içeri girdiği andan, çıkana kadar herkesin görevi belirlenmeli. Yurtdışında hep bu şekilde çalışılıyor. 6 aydan 1 seneye kadar bir çalışanın hangi aşamalardan geçeceği iyi belirlenirse, 3 senede bir usta olarak işe başlayabiliyorsunuz.

Bence bayanlar daha çok bu işin içinde olmalı. Özellikle renk uzmanları kadın olmalı. Çünkü çok titizler.

 

 

 

 

İşiniz dışında nelerle ilgilenirsiniz?

İşimin dışında çok değer verdiğim bir ailem var. Çekirdek bir aileyiz biz ve hayatımızı mutlu bir şekilde sürdürüyoruz.  

En son izlediğiniz film? En son okuduğumuz kitap?

Son zamanlarda Leyla adında bir kitap okuyorum. Lady Diana’nın hayatını izlemek istiyorum.

Hangi dergileri takip edersiniz?

Bütün magazin dergilerini takip etmeye çalışıyorum. Estetica, Cosmopolitan, Vogue gibi dergileri takip ediyorum. Çünkü oralardan besleniyoruz. Yurtdışında da Top Hair dergisi ile ilgileniyorum.

Estetica bizim için tüm dünyada olan sektörümüzdeki yenilikleri Türkiye’ye getiriyor. Estetica dergisinden özellikle kuaförlerin çok yararlandıklarını düşünüyorum.

Peki, Hairist hakkında neler düşünüyorsunuz? Yarışma ve şovları değerlendirir misiniz?

HAIRiST tüm kuaförleri bir araya getiren çok güzel bir etkinlik.  Kuaförler birbirlerini görüyorlar,  rakipler bile orada sohbet etme şansı yakalıyorlar. HAIRiST’teki şovlardan ilham aldıklarını düşünüyorum. Beğeni ile seyrediyoruz.

Kuaförler şovdan aldıkları ilhamla kendilerine ve salonlarına bambaşka bir motivasyonla yenilikler katabiliyorlar.

Dünden bugüne kuaförlük nasıl değişti?

İlk eğitime başladığımız zaman öğrenciler çok ilgiliydi. Dersler dolup taşıyordu. Artık o kadar fazla talep olmuyor. Sektörde çok fazla sirkülasyon söz konusu.

Salonlarda en küçük bir şey söylendiği zaman çalışanlar çekip gidebiliyorlar, aynısı eğitimler için de geçerli. Öğrenci eğitime geliyor, ertesi gün çok önemli bir işim var gelemeyeceğim diyor. O gün Facebook’ta maçta çekilmiş bir fotoğrafını görüyorum. Çok enteresan. Hayatı belki biraz daha ciddiye almaları gerekiyor. Çünkü çok güzel bir meslek icra ediyorlar. İnsanları güzelleştiriyorlar, mutlu ediyorlar. Daha çok tutunsalar belki daha güzel şeyler çıkar. Yeni nesil biraz daha hoş tutulmak istiyor.

Hedef kitle doğrultusunda eğitimlerin formatı da şekillenmeye başladı. Artık daha çok interaktif sunumlar yapmaya başladık. Eskiden öğrenciler oturup, dinliyordu ve mutluydu, bundan tatmin oluyordu. Fakat şimdi böyle değil.

 

Daha iyi olması için neler yapılmalı?

İnsanların hayal gücü ile hazırladıkları çalışmaları izlemek çok güzel. Ama ben şovlara  biraz da eğitici bir şeyler bekliyorum. HAIRiST’de bütün şovlar bir tema üzerinden çalışılmış olması çok güzeldi. Ama ben biraz da kuaförlerin şovdan fikir alıp çıkmasını isterim.

Eğitmen sahneye çıkıyorsa, şov yerine eğitici ve salonda kullanılır olması da gerekiyor. Hem hayal gücü katılmış, hem de sınırlı kalmış öğeler işlenebilir. Örneğin biz Essential Looks Şov’ da kısa, orta ve uzun saçlar için salonlarda rahatça uygulanabilir konseptler belirledik.

Şovlarda doyurucu, ilham verici bir hava oluyor, fakat izle ve öğren bölümünden kuaförler daha çok ilham alıyorlar.  

Kesim ve renk bir bütündür. Eğitimlerde daha çok kesime ağırlık veriliyor, fakat renk eğitimleri çok fazla verilmiyor.

 

Kuaförlük için bir cümle kurmanızı istiyoruz:

Her zaman Schwarzkopf’ta söylediğimiz gibi “ Saça tutkuyla bağlıyız”.

 

Önerilenler

Benzer İçerikler