Ana Sayfa Blog Sayfa 414

Yıldırım Özdemir ile İstanbul Modern’de

0

Yıldırım Özdemir

Mesleğinde en iyisini başarmaya odaklı, sürekli kendini yenileyen, bir adım ileri gitmek için çaba gösteren ve işine tutkuyla bağlı.

Yıldırım Özdemir ile İstanbul Modern’de buluştuk ve sohbet ettik.

Kuaförlük?

Çocukluğum zor şartlar geçti, evin geçimini sağlamanız gerekiyordu. Ayakkabı boyacılığı da yaptım, teknelere poşet de taşıdım. Daha sonra kuaförlüğe yönlendirildim. Benim kuaför olma sebebim tamamen kader. Ancak kendimi şanslı gördüğüm üç nokta var. İşim, evliliğim ve arkadaş çevrem. Çok sevdiğim bir mesleği yapıyorum.

Meslektaşların?

Meslektaşlarımla aramızda çok iyi bir iletişimiz var. Her yerde faal durumdayız. . Mesela Mahmut Ebil bana “bir müşterin bana geldi az ilgilenmişsin lütfen daha çok ilgilen” diyor. Bu yüzden çok şanslı hissediyorum kendimi.

Mesleki anlamda çok kıskanç biriyim. Hakan Köse’nin duygusal zekasını, Metin Bahçecik’in yöntemini, Mahmut Ebil’in kurduğu düzeni kıskanırım. Sayısal olarak belki hiçbiri benim kestiğim saç kadar kesmiyor ama örnek alacağım yönleri var.

Usta?

Benim ustam aynı zamanda babam olmayı hakeden biri diyebileceğim Yaşar Coka. Mesleğine olan aşkına hayranım. Hala aynı aşkla çalıştığına inanıyorum. Onun konuşmasına gerek yok, enerjisinden işine olan tutkusunu anlayabiliyorsunuz.

Ayrıldığında kızmadı mı?

İlk zamanlar vardı. Ama bu doğanın kanununda var. Herkes herkesten ayrılabiliyor. Ben salonumdan ayrılan kimseyle kötü olmadım. Bir salon açtıklarında başarısız olsunlar istemiyorum. Onlara destek olmaya çalışıyorum. Sonuçta beni temsil ediyorlar. Ben de Yaşar Coka’yı temsil ediyorum. Başarılı olmak mecburiyetindeyiz.

Yaşar Coka’nın mektubu

Evet, 2012 yılındaki Hairist şovundan önce yazıp göndermişti. Şu anda odamda dolabımın üzerinde asılı. Okuduğumda duygulanıp ağladığım bir mektup. Onu ne duygularla yazdığını anlayabiliyorum. Oğlu olarak bahsedip, kalbinin benimle olduğunu, çok başarılı olduğumu ve daha da başarılı olacağımı hatırlattı.

İnsanlar yaptığı işlerden hangi konumda olduğunu fark edemiyor. Bunu sana ustanın hatırlatması bambaşka bir şey. Benim hayatta istediğim şeylerden biri yaptığım işin taktir edilmesidir.

Sektör?

Bizim şansımız sektör olarak Erkan Güzel’in bizim içimizde olması. Öyle bir şey ki, hep bir firma benden nasıl faydalanacak diye bakarsın ama Hairist ve Estetica’dan biz fayda sağlıyoruz. Bu sektörün değerlerine sahip çıkmamız gerekiyor. Herkes bir kenarından tutmalı.

Hepsiyle çalışmasam bile sektöre yatırım yapan lider markaları desteklerim, yaptıklarını izler ve alkışlarım.

Bugün büyük bir kuaförün batması benim için kötü bir şey. Meslektaşlarımın yaptığı her güzel şey beni heyecanlandırıyor. Benim daha çok büyüyebilmem için rakibim çok güçlü olmalı. Kuaförlerin fiyatlarını yükseltmeleri tüm sektörü yukarı çekecektir. Zincir bir salonun batması beni kötü etkiler. Büyük kuaförler olmasaydı biz büyük kuaför olmayı hayal etmeyecektik.

Neden Yıldırım Özdemir?

Ben bu soruyu kendi kendime sordum, ‘ben olsam Yıldırım’a gider miydim’ diye. Beni nasıl araştırıp buluyorlar, nasıl duyup geliyorlar, zaman zaman müşterilere de soruyorum bunu. Kimi zaman kuaförler de geliyorlar bana. Ben işime namusum olarak bakıyorum. İşime saygı göstermek zorundayım. Bir cansız model üzerine bile çalışırken, saygı gösteriyorum. Kendi saçımı kendim kesmiyorum. İnsanların beni tercih etmesinin de nedenini böylece anlıyorum. Yıldırım’ı çok seviyorum onun için geliyorum diyenler de oluyor. Ama öncelikle yaptığım işi iyi yaptığım için geldiklerini düşünüyorum.

yıldırım özdemir

Genç kuaförler?

Salonda elimizden geldiği kadar cuma akşamları toplantı yapmaya çalışıyoruz. Her hafta da farklı bir amaç üzerine toplantı yapıyoruz. Bu toplantıların başında ‘lütfen işinizi seviyorsanız yapın, sevmiyorsanız yapmayın’ diyorum. Benim bu hayatta öğrendiğim bir şey ‘insan işini severse daha verimli olabiliyor.’

Benim salonumda kesim ekibi, boya ekibi ayrı olsun istiyorum. Ben kesimi seviyorum. Hem kaleci olup, gol atamazsın. ‘Uzmanlaşmanın ve konsantre olmanın önemine inanıyorum.’

Hairist 2012’de Final şovunu sen yapmıştın. Nasıldı?

Çok enteresan bir şey. O şovdan sonra ufkumun daha çok genişlediğini fark ettim. Birini izlemeye gittiğimde emeğe, gösterdiği özgüvene, aşkına bakıyorum.  Ne iş yaptığı çok önemli değil.

Ben oradan çıkınca nasıl bir konsept üzerine gideceğimi kafamda kurdum.  Hairist bize öyle bir kapı açtı ki, her sene şovda kimler olacak diye merakla bekliyorum.

Sanatçı?

Bir bardağı alıp işleyen barmen de sanatçıdır. Ressam kalıcı oluyor, yaptığı tablo değeri artarak yaşıyor. Ben ise işi yapıyorum parasını o an alıyorum. Suya yazı yazmak gibi, saç uzuyor, yine kesiyorum. Defalarca bir saçın üzerinde oyunlar oynayabiliyorum. İşimi yaptığımda çok eğleniyorum. Bizim işimiz çok kıymetli bir iş. Müşteriyi güzelleştirirken, psikolojisini de iyi yönde etkiliyoruz.

Türkiye’nin en iyi psikoglarından Serdar Serdaroğlu kuaförlüğü bir terapi olarak nitelendiriliyor. Müşteriler kuaför koltuğunda kendilerine ayırdıkları güzel bir an yaşıyorlar.

AKD?

Artistik Kuaförler Derneği  kuaförlerin yüzünü iyi bir şekilde temsil ediyor. AKD’nin misyonlarından biri kuaförlerin kendilerini geliştirmeleri yönünde. Derneğe üye olanların mesleklerinde sıradan olmalarını istemiyoruz. Çıtayı yukarıda tut, derneğe katıl mesajı veriyoruz. Bugün bir şeyin peşinde gitmek, sahip çıkmak çok önemli.

Hairist?

Her sene bir bomba bekliyorum. Bu sene de çok heyecanlıyım. Bana liste geldiğinde Baykan&Gürkan, finalde de Ali Kırıktarak yer alıyor yazıyordu. Benim tanıdığım Baykan abi ‘finalde olmalıyım’ diye düşünürdü. Buna çok şaşırmıştım. Demek ki Hairist dengeleri sağlamış, egoları düşürmüş bir kuruluş. Demek ki başarmış diyebilirim.

Hairist’e giderken ne giyeceğimi şimdiden düşünüyorum. O heyecanı oraya çıkanlar daha iyi anlayabiliyorlar.

Bir röportaj için fotoğraf gerektiği zaman, ünlü birinin saçını keserken olan fotoğrafı yerine HAIRiST’te çekilen fotoğraflarım çıksın istiyorum.

10 yıl sonra kuaförlük?

Bizim bu konumda olmamızın nedeni bizden eskilerin mesleği bu günlere taşımasındandır. Ben 30 yıldır bu işin içindeyim. Bizden sonraki nesile ışık göstermemiz gerekiyor. Kuaförlüğe iyi bir okul kazandırabilirsek, zincir mağazalar oluşabilirse, kuaförlüğün saygınlığını artacak, farklı bir boyuta geçecek. Benim 10 yıllık projem benim markamla yeni salonlar açılması. Yıldırım Özdemir markasına güvenip gelebilecekleri bir sistem oluşturmak, bu markayı, kurumsal bir firma ile büyütmek istiyorum.

Bir daha kuaför olsan?

Tekrar kuaför olsam kendi yerimden ziyade çok büyük bir zincirin Artistik Direktörü olarak çalışmayı tercih ederdim. Hayalim de vardı aslında. 3-5 gün Metin Bahçecik ya da Hakan Köse’nin salonlarına kamera koyup izlemeyi çok isterdim. Keşke bu salonu açmadan hepsinin yanında bir hafta vakit geçirseydim. Eminim onlardan çok şey öğrenirdim. Öyle bir şansım olsun isterdim.

Teşekkürler.

Enerjisi, samimiyeti, mesleğine olan saygısı ve aşkıyla Yıldırım Özdemir’e kattığı kalite ve heyecan için teşekkürlerimizle…

YILDIRIM ÖZDEMİR SALONU HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇİN TIKLAYIN.

 

Kuaför Salonu Açma Maliyeti

0

 

Kuaför salonu açmanın maliyeti açacağınız işletmenin türüne bağlı olarak değişecektir. Daha önceden var olan bir kuaför salonunu kiralayarak daha küçük bir girişimde bulunmak iyi bilinen büyük ölçekli bir markanın bayiğilini almaktan daha ucuzdur. Belki başlangıç maliyetleri birbirine benzeyebilir ancak toplam meblağlar birbirinden oldukça farklı olacaktır. Kuaför salonu açarak kendi işinizi kurmayı düşünenler maliyet hesaplamasında aşağıdaki değişkenleri göz önünde bulundurmalı.

 

Gerekli ekipmalar

Kiracı durumundayken koltuk, saç yıkama üniteleri ve saç kurutma makineleri gibi salon gereçlerine ihtiyacınız olacaktır. Eğer var olan bir kuaför salonunu satın alıyorsanız ekipmanların bir kısmını oluşturan saç yıkama üniteleri, karşılama masaları ve malzemeleri, koyacağınız dolaplar gibi yan ürünler de satışın bir parçası olacaktır. Bu nedenle bu ekipmanlarla ilgili de pazarlık yapmanız gerekecektir. Bayiilik veren firmaların bir kısmı ekipmanları verirken bir kısmı sizin almanızı ister. Ekipmanlar için masraflar salonun türüne, sandalyelerin sayısına ve sunulan hizmetlere göre değişecektir.

 

Malzemeler

Kuaför salonu malzemeleri oldukça pahalıya mal olur. Sadece müşteriler için kullanılanlar değil aynı zamanda müşterilere satacağınız ürünlerde masraflı olacaktır. Bu fiyatlar markalara göre farklılık gösterecektir. Dezenfektanlar, perma çubukları, önlükler, havlular, temizlik malzemeleri, yıkama ve kurulama malzemelerini de unutmayın.

 

Başlangıç Maliyeti

Bir dükkan kiralayacaksınız dükkanınızın yerine ve büyüklüğüne göre kira bedeliniz değişecektir. Ayrıca ilgili kurumlardan işletme ruhsatı ve gerekli izinleri almak için de masraf yapmanız gerekecektir. Sigortayı ve diğer masrafları unutmayın. Eğer bayilik alacaksanız kira, sigorta ve depozito ücretlerini ödemeniz gerekecektir. Bu rakamlar farklılık gösterecektir. Örneğin bayilik veren firmalar  giriş bedeli olarak ortalama 10 bin dolar gibi bayilik ödemesi talep ediyorlar. Pazarlık veya bayilik veya kira sözleşmesinin gözden geçirilmesi için bir avukata ihtiyacınız olacaktır ki avukat ücreti de ödemeniz gerekecektir.

 

Tanıtım

Önemsemeniz gereken bir diğer konu da yeni açılacak olan salonunuzun tanıtımıdır. Tanıtımlar, e-mailler aracılığıyla gönderilen veya arabaların üzerlerine bırakılan ilanları kapsamaktadır. Her yeni iş kurma sürecinde tanıtıma ihtiyaç olduğunu unutmayın. Onun için belli bir bütçe ayırmanız gerekir. Bu bütçe 5 bin TL’ye kadar çıkabilmektedir.

 

Toplam Maliyet

Yukarıda anlattıklarımız maliyet ne kadar değişken olabileceğini göstermektedir. Maliyet 15 bin TL’den başlayarak 50 bin TL’ye kadar çıkabilmektedir. Sağlıklı bir maliyet için açmak istediğiniz kuaför hakkında yazımıza detaylı olarak yorum yapabilirsiniz. Uzmalarımız sizin için hesaplama yapacaklardır.

 

Kaynak: http://www.yeniisfikirleri.net

DESSANGE Markasının Başarı Öyküsü

0

 

1954 yılında kurulan DESSANGE, 40 ülkede 400 salonu ile global bir kuaförlük markası. Saç, spa masaj, makyajdan, saç aksesuarlarına, saç bakım ürünlerine kadar geniş bir yelpazede, geniş kitlelere ulaşmayı başaran DESSANGE markasının tarihi…

 

 

1954 : İlk Jacques DESSANGE salonunun açıldı.

1962 : Fransa dışında ilk salonun açıldı.

1975 : İlk franchise salonun lanse edildi.

1979 : İlk eğitim merkezi açıldı.

1990 : Jacques DESSANGE, Sanofi ile ortaklık kurup, salonlara güzellik ve makyaj bölümü eklendi. 

1992 : "Jacques DESSANGE L'Oréal Professionals ile çalışmaya başladı.

1994 : Camille Albane, ikinci franchise ağını kurdu.

1996 : İlk güzellik kuruluşu PHYTODESS açıldı.

1999 : The DESSANGE güzellik ürünleri Fransa’da Lorient  fabrikasında üretilmeye başladı.

2000 : Camille Albane makyaj lanse edildi.

2004 : Paris’te 1,000m² alanında en büyük DESSANGE salonu açıldı.

2006 : Remington ve DESSANGE birlikte çalışmaya başladı, ürünler parakende outletlerde satılmaya başladı.

2007 :  DESSANGE Grubu’nun sürdürülebilir gelişim yaklaşımıyla Compétence Professionnelle ürün yelpazesi uluslarasarı pazara girdi. 

2008 : OFI Private Equity Capital, DESSANGE Uluslararası Grubun yüzde 65’ini satın aldı.

2009 : Şirketin başına Jacques Dessange yerine Benjamin Dessange geçti.

2009 : DESSANGE Paris ürünleri, DESSANGE salonlarında satılmaya başladı.

2010 : Camille Albane, Redken ile Fransız ortaklığı kurdu.  

2010 : DESSANGE lisanslı olarak saç aksesuarları Brosse et Dupont ürünleri lanse edildi.

2011 : Belçika’da Franchise kuruldu.

2011 : Amerika’da Franchise kuruldu.

2012 : Uzaktan eğitimin başlaması: Camille Albane Eğitim.

 

Saç Biçimlendirmenin Esasları

0

 

Biçimleme, biçimsiz bir maddeyi uyumlu yapı vererek hoş bir şekle sokmaktır. Bunun kesin bir şemaya ihtiyacı yoktur. Kendi düşüncelerinizi de geliştirebilirsiniz. Biçimleme alıştırmalarını (grafik araçlar ile) çizme, kesme ve yapıştırma ile yapınız. Biçim yuvarlak, köşeli, yumurta biçimli ya da spiral olabilir. Alıştırmalarımızın asıl biçimi dairedir. Nokta, en küçük biçim öğesidir. Hareketsizdir ve bir saçsüsünü ifade eder, çizgi noktanın uzatılması ile oluşur. Serbest çizgilerin, konstrukte edilmiş çizgilerin aksine şablonsuz, bağımsız bir hareket akışı vardır. Saçdüşmesinde görüldüğü gibi canlı ve doğal akışları vardır.

Saç biçimlerinde düz kubbeli, dalgalı spiral ya da vida biçimli çizgiler bulunuz. Daire ya da düz hareketlerle bukle alıştırmaları yapınız.(tarak çizgisinin yönüne eş olan tarak çizgileri)

Hafif kıvrık, tarak çizgisine açı yapan dalga kenarları yapınız. Çizgileri kesmek ve vurgulamak için saç süsü çizgileri taşıyan saç biçimleri arayınız.

Yüzey, genleşimi bir çizgi ya da kenar tarafından onun biçiminde sınırlanan bir alandır. Yüzeyin renk tonu ve yapısı yani içögeleri, fon için bir sınır olabilir. Yüzeysel saç şekilleri, tüysüz baş derisi tarafından kenar saçlarla sınırlanır. Yüzeyin kare, üçgen ve daire şeklinde üçana biçimi vardır. Bunlar kaydırmalarla şekillendirilir. Ama daire, her zaman aynı olan bir temel biçim, bir sonsuzluk sembolüdür. Elips daireden türetilmiş ovaldir. Oval yüz, ideal biçimdir.

Vücut ve uzay

Üst yüzeyler, kıvrılmış ka^ğıttaki gibi yükseltilip çukurlaştırılabilir. Böylece yüzey, rölyefsi bir görünüm alır ve bir uzaysal (meka^nsal) genleşme gibi görülür. Ana biçimler küp, dikdörtgen prizma, piramit, silindir, koni, küre, elips ve yumurtadır. Basık, küp biçimli, uzun dar dikdörtgen, yuvarlak ve konimsi baş biçimleri vardır. En ideali yumurta biçimdir.

Bu biçimleri vurgulamak ya da dengelemek için uygun saçbiçimleri ile ön alıştırmalar yapılır.

Biçim düzenleme

Saçı ayırma, bilimsel açıdan aynı kısımları aynı aralıklarla ayırmaktır. Süs biçimleri, resimdeki dalga şeridi gibi motiflerin süs olarak geri dönüşünü gösterir. Saçın ayrılması ile vurgulanmış biçimler, kesin ayrımlı hatları ile sert bir etki yapar. Ritmik uyulmama da aynı orandadır ama ilginçbir hareket gösterir. Aynı biçimler, dalga hareketlerinde canlı olarak bulunur.

Şekillerin yükselmesi

Yükselerek daha da büyüyen ya da yükselerek küçülen ölçülerdeki yineleme anlamına gelir. Böylece şekil çok dikkat çeker. Yükselme kademeleri bir bütün oluşturarak birbirini temel almalıdır (örneğin Louis XIV’in fontange saçı).

Bir saç tuvaletinin iki tarafı aynı ise simetri gösterir. Biçim sakin, sabit bir etki yapar. Erken Barok Dönemindeki gibi simetri, küçük değişikliklerle daha canlı hale getirilebilir.

Asimetri

Saç biçimlerini alışılmışın dışında, iddialı ve ilginç yapar. Aşırı abartmalar, çok keskin uyumsuzluğa neden olur.

Kontrast (karşıtlık)

Zıtlıkların yan yana olmasıdır. Örneğin açık ve koyu renk yüzeyleri, bukleler ve düz kısımlar, tüm kontrast biçimler birbirini karşılıklı olarak etkiler.

Sakinlik hareket kontrastlarını, dinamik olarak şekillendirilmiş saçlarda görürüz. Statik saç tuvaletleri ögeleri olmasına rağmen sakin duran yüzeyler ve çıkış yapan bukleler arasındaki zıtlık saça bilinçsiz olarak hareket verir. Saça aşırı sprey sıkılırsa saçyapışmış gibi görünür, bu da görünümü bozar.

Tarak yönü çizgileri yukarı çıkan, düşen, düz ya da karışık dökülen hareket yönleri verir. Bir saçın tarak yönü, çizgileri gerçekte ya da düşünülen uzaklıkta yeniden birleşiyorsa hareket bir noktada sona erer ve görünüme sakinlik getirir. Çizgiler ayrılıyorsa saç, göze çarpıcı ve kontrast hale gelir.

 

 

Türkiye’de Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

0

 

Ülkemizde kadın saçı, yüzyıllar boyunca makas yüzü görmeden uzatılmış, saçın kuvvetine göre bele, hatta topuklara kadar inmiştir. Öyle ki kadın güzelliği ve özellikle de görücüye satılık verilen kızlar, “kirpiği yanağında, saçı topuğunda” diye övülürdü.

18. yüzyılda II. Sultan Mahmut ve Lale Devrinde Türk kadını, saç tuvaletinde Avrupa modellerini örnek almıştır. Alın üstünde, başın arkasında ve tepesinde topuz yapılmış ve bu topuzlar güzel hatlı elmas taraklarla süslenmiştir. O tarihlerde dekolte giymek ve çalgı çalmak gibi kadının özgürlüğünü gösteren hareketler de başlamıştır.

1888 yılında İstanbul’da Mukadderat adında bir dergi yayımlandı. Bu dergi, Osmanlı saray kadınına yeni bir çehre getirdi. Peçe atılmaya, baş açılıp saçlar biçimlenmeye başlandı. İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla açılıp saçılan kadınlar, zaman zaman geleneksel çevrenin tepkisiyle karşılaştı. İstanbul gibi büyükşehirlerdeki durum karşısında, köydeki kadınlar (başları bağlı) tütün, üzüm, pamuk vb.ni yetiştirmekle uğraşırlardı.

1923 yılında Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, Türkiye’nin savaş sonrası sıkıntılarından bir an önce kurtulup modern bir devlet, çağdaş bir toplum düzeyine gelebilmesi için Büyük Önder Atatürk tarafından birçok inkılâp yapılmıştır. Bunlar arasında 1926 yılında Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile 1930 yılında Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesi de vardı. Böylece çarşaf içinde, peçe altında, kafes arkasındaki Türk kadını tarihe karışmış ve uygar ülkelerde olduğu gibi sosyal, siyasal ve ekonomik özgürlükleri ile gerçek anlamda Türk milletinin özüne yaraşır şekilde kadına değer verilmeye başlamıştır.

Kadının özgürlüğünü kazanmasının bir simgesi olarak Cumhuriyet Gazetesi’nin 1929 yılında “Türkiye’de güzellik yarışması yapılmalıdır.” diye ortaya atmış olduğu öneri benimsenmiştir. İlk defa o yıl yapılan güzellik yarışmasında Feriha Tevfik Hanım, 1930 yılında Mübeccel Namık Hanım, 1931 yılında Naşide Saffet Hanım ve 1932 yılında yapılan yarışmada da Neriman Halis Hanım Türkiye Güzellik Kraliçesi seçildi. Aynı yıl, Neriman Halis Hanım’ın Avrupa Güzellik Kraliçesi ve ertesi sene de Dünya Güzeli seçilmesi Türk kadının toplumdaki eşit yerini almasına ve Türkiye’nin Avrupa ülkelerinde tanınmasına vesile olmuştur.

İşte o yıllarda Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirlerde gece hayatı, yavaş yavaş canlanıp renklenmeye başlamıştır. Yabancı ülke sefirlerine ve Türkiye’yi ziyaret eden konuklara verilen yemek davetlerinde, diğer resmî ve özel kokteyl toplantılarında, düğünlerde ve Cumhuriyetin kuruluşunun her yıl coşkuyla kutlanmasına vesile olarak düzenlenen Büyük Cumhuriyet Balosu ile her yıl yapılan gazeteciler ve tıp balosu gibi sosyal yaşamda önemli yeri olan eğlence ve toplantılarda Türk kadını, giyim ve kuşamında olduğu gibi saç tuvaletinde de yenileşmeye ve modaya uyum sağlamaya başlamıştır.

Türkiye’deki bu yenileşmenin heyecanıyla o yıllarda kadınlar, saç tuvaletine çok önem vermişlerdir. Buna rağmen kadın berberliği teknik yönden ve kullanılan makine, ilaç ve araç gereç bakımından bugünkü kadar gelişmediği için sanatkârlar, zor şartlarda çalışarak ve alet olarak da maşa, makas ve tarak kullanarak sanatlarını o günün şartları içinde başarıyla yapmışlardır.

Kadın berberliğinin İstanbul’dan başlayarak Türkiye’de yayılması şöyle olmuştur: 1917 yılında Rusya’da ihtilalle başlayan savaşın bitmesinden sonra İstanbul’a kaçıp gelen dört kadın berberinden ikisi beyaz Rus Maks ve Jorj, diğer ikisinden biri Alman Sezar ve diğeri de Fransız Blazi idi. O yıllarda İstanbul’da kadın berberinin sayısı 10’u geçmiyordu. İstanbul’un meşhur kadın berberi Blazin’in çırağı olan Marsel, o yıllarda büyük başarı gösterip üne kavuştu. Ekmeğin okkasının on kuruş olduğu o zaman Marsel’in günlük kazancının 450 lira olduğu tahmin ediliyordu. Marsel’in İstiklal Caddesindeki dükkânında 30 kişilik personel çalışırdı.

1930 ile 1950 yılları arasında İstanbul’da kadın berberi olarak çalışan gayrimüslim sanatkârlardan bazıları; Onnik, Edmon, Ferdinant, Marsel, Mina, Jorji ve Nino kardeşler İspiro, Viktor, Jül Halama, Hanri Kasar, Vili ve diğerleridir. Vili daha sonra Müslüman olup Veli Acar ismini almıştır.

 

Kaynak: Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

 

Saçı tutamlara ayırma

0

 

Saçı tutamlara ayırmak çalışma kolaylığı sağlar. Bir saç  üzerinde birden fazla işlem yapılmasını sağlar. Her boyda ve ebatta tutam ayrılabilir.  Tekniğe uygun çalışma yapabilmek için saçta mutlaka ayrımlar yapılmalıdır. Saçı tutamlara ayırarak yapılacak olan işlem sırasında müşterinin saçını çekerek canının yanması önlenmiş olacaktır. Aksi takdirde düzgün tutamlara ayrılmamış bir saç uygulama sırasında dolaşacağı için müşterinin canı yanacaktır. Yapılan uygulama sonuçlarının doğru olması da yine tutamların doğru ve düzgün olmasına bağlıdır.

Kullanıldığı Yerler

Saç analizi yapmada ve saç diplerini kontrol etmede mizanpli, perma, fön, röfle-meç, boya, papiyot, kesim gibi uygulamalarda kullanılır.

 

Modern Kuaförlüğün Gelişimi

0

 

 

Dünya Savaşı'na (1914–1918) kadar egemen olan uzun saç tuvaletinin yerini, Amerika'dan gelen kısa saç modası ''alagarson'' aldı. Bu saç, düzenli bir bakım ve uzmanca bir kesim gerektiriyordu.

 

1782 yılında Marcel Grateau, ondülasyonu buldu. Bu kısa zamanda yayıldı ve çeşitli biçimleme olanakları geliştirdi.

 

K. Nesser’in bulduğu (1906) sıcak perma ve Josef Mayer’in düz bigudisi büyük yenilikler getirdi. Kimyasal ürünler, kuaförlük mesleğine yeni olanaklar verdi.

 

Greteau, bir gün tesadüfen saç yaparken saçı normal olarak yuvarlak ayağın değil de yüksek ayağın kenarının üzerine koydu. Sonuçta oyuk, derin, doğal bir dalga çıktı. Ondüle demirinin yerini bugün ondüle çubuğu aldı.

 

1900 yılından sonra teknikle birlikte birçok olanak gelişti. Karl Ludwig Nessler, Londra'da sıcak permayı uyguladı ancak Amerika’da üne kavuştu. Bir aletle saçlar, dik cıvatalara sarıldı. Bir küllü suyla ıslatıldıktan sonra saçlar, ısıtıcılarla kaynatıldı. Lastik örtüler, başın yanmasını engelledi.

 

1924 yılında Ö. Josef Mayer, Nessler'in "spiral sarması"nın yerine bugünkü düz sarmayı getirdi. Tek bozukluk saçı koruma yüzünden diplerinin uzun kalmasıydı.

 

1920 yılında kıvırcık uzun saç, bir el suyu perması ile biçimlendi.

 

Fransız Thıllay ve Hugo, ilk kez hidrojen peroksitle saç rengini açtılar.

 

Schwarzkopf, 1933 yılında ilk alkalisiz şampuan (nonalkali) çıkardı.

 

1941 yılında bir Amerikan firması, alkalili amonyum thiogliykolat temelinde bir soğuk perma patenti çıkardı.

 

1947 yılında Schwarzkopf, Almanya'daki ilk soğuk permayı çıkardı.

 

1947 yılında Wella ilk soğuk permayı (onaltherma) piyasaya sundu.

 

 1950 yılında krem biçimli oksidasyon boyalarını çıkardı.

 

Kaynak: Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

 

Mısır Kuaförlüğünün Tarihçesi

0

 

Mısırlıların tarihi, gelişmiş kültür ve adetleri hakkındaki detaylı bilgileri, piramitlerde bulunan heykeller, rölyefler ve resimler vermektedir. 1822 yılından sonra hiyeroglifler, papirüsler de çözülebildi. Prenses Kavit’in taş lahtindeki rölyefi, Mısırlıların peruk yapımında, saç tuvaleti yapımında ve saç-vücut bakımında yüksek bir düzeye ulaştıklarını gösterir. Mezarların içinde sık sık süsler ve süs aletleri bulunur. Günlük banyolar ve kremlenmeler, normal vücut bakımına dahildir. Halk, su aygırı yağını cilt ve saç bakımı için kullanırken kibarlar, değerli balzam ve parfümler kullanırlardı. Yüzü süslemek de ola ğandı. Gözlerin vurgulanması için kaşlar tıraş edilir ve üzerlerine siyah boya sürülürdü. Göz kapakları için yeşil, yanak ve dudaklar için kırmızı renk kullanılırdı.

 

Güneşten korunmak için başa çok süslü, sanatsal açıdan zengin bir baş örtüsü örtülürdü. Halk, kısa kesilmiş saç üzerinde deri ya da keçeden yapılmış basit bir kep taşırdı.

Baş bakımı ve saç tuvaleti, özellikle kölelerin işiydi. Saç biçimlerinin çeşidi çoktu. Daha eski resimler, omuza kadar düşen küt kesimli saç tuvaletlerini göstermektedir. Daha sonraları uzun, omuza tutam ya da örgü halinde düşen saçlar tercih edildi. Birer sanat eseri olan çok çeşitli peruklar, bayramlarda bayanların olduğu kadar erkeklerin de vazgeçilmez saç süsleriydiler. Takma, yapıştırılmış ya da asılmış çene sakalı asalet sembolü sayılıp bunlar, kraliçeler tarafından bile kullanılırdı. Saçları kıvırmak için sıcak toprak bigudiler kullanılırdı. Saç tuvaletleri ya da peruklar, renkli alın bantları, süslü metal çemberler, çiçekler ya da diğer sembolik şekillerle süslenirlerdi. Birkaç resimde baş üzerinde bir balzam konisi bulunduğu ve buradan saça kokulu yağ damladığı görülmüştür. Saçların ve tırnakların kızıl tonlara boyanması için kına kullanılırdı.

 

 

 

Kaynak: Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

 

Roma Kuaförlüğünün Tarihçesi

0
 

 

Roma’da, MÖ 150 yılında, vücut bakımı ve güzellik işlerini kadın köleler yapıyordu, ama özerk çalışanlar da vardı. Saç kesme, tıraş etme, manikür ve pedikür “tonsor”un göreviydi. Dükkânına “tonstrina” denilirdi.

 

Roma saçları önceleri Yunan etkisi altındaydı, sonra bu etkiden giderek kurtularak daha sanatkâr oldular. Saç yapımında pahalı süsler ve postişler kullandılar.

 

Germenler ile Romalılarda sarı saç sevgisi oluştu. Odun kökü, kireç, kına ve deniz suyu, papatya özütü, yumurta sarısı güneşte saatlerce soldurularak saça sürülür ve saça altın tozu ekilirdi. Bu yöntemler yeterli olmadığından Germen kadınlarının peruk ve postişleri, yeni bir ticaret kapısı açtı. Roma iktidarının Kavimler Göçü, Hıristiyanların hükümet olması ve Vandal Zabtı ile çökmesi sonucunda Antik Çağ sona erdi.

 

Kadın

Cumhuriyet Döneminde MÖ 500 yılından MÖ 30 yılına kadar kadın, uzun saçını bir pamuk ağ ile sarılan bir düğüm hâlinde toplardı. Daha sonra ağlar, insan saçından yapıldı. Roma İmparatorluğu Döneminde (MÖ 30 yılından itibaren) iki tipik saç tuvaleti, çeşitli değişimlerle sık sık görüldü.

 

Kemik ya da iyi tahtalardan yapılma saç tokaları, uzun altın, gümüş, bronz ya da fildişi tokalar ve pahalı saç süsleri süs için kullanılırdı. Becerikli Mısır ya da Yunan kadın köleler, “calamistrum” yardımı ile harika saç tuvaletleri yaparlardı.

 

Evli Romalı kadın, bu çağın başlangıcında saç tuvaleti üzerinde açık bir peçe taşırdı. Zamanla artan zenginlikle gündüz ve gece için çeşitli peruklar yapıldı. Heykeltıraşlara saç tuvaletli büstleri ısmarlanırdı.

 

Erkek

Cumhuriyet Döneminde uzun bir saç ve sakal taşırdı. İmparatorlukta kibar burjuva, demir tıraş bıçağı ile tıraş olurdu. Düşük seviyedeki halk, sakal bırakırdı. Saç, asker gibi kısa kesilirdi. Bazen tek tek hafif bukle perçemler, alına düşerdi. Geç Roma İmparatorluğu Döneminde birçok erkek, kısa bakımlı çene ve bıyıkla kıvırcık ve bukleli saçı tercih ederdi. Tipik Roma saçı, uzun yıllar tepeden tüm kenarlar düz bukleli ve dalgalı olarak tarandı.

 

Kaynak: Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

 

Her şey çocukla başlar!

0

Biz ” Her şey çocukla başlar!” inancıyla yola çıktık.

 Kuaförlük sektöründeki 37 yıllık deneyimi ile Haluk Feyzioğlu, çıraklık dönemini Muammer Yaprakgül’ün yanında geçirip, MM Bahçecik’te çalıştıktan sonra 1999 yılında kendi salonunu açtı.

İyi işlere imza atmayı seven Haluk Feyzioğlu, kardeşi Hande Feyzioğlu ile birlikte güzel bir aile salonu işlettiklerini, salona gelen tüm müşterilerin sıcak bir ortam ile karşılaştıklarını, 1976’dan beri hala aynı müşterileri koruduklarını söylüyor. Sürekli değişen trendleri yakaladıkları ve dokunduğu her şeye değer kazandırdıkları için müşterilerin salona gönül bağları da güçleniyor.

Eğitime, yeniliklere verdikleri önem, fuarları-etkinlikleri takip etmeleri, insana verdikleri değer, paylaşımcı ruhları, manevi güçleri salonu öne çıkaran başarı anahtarları arasında geliyor.

Hande&Haluk, Psikolog Jülide Sevim ve Koordinatör Erdem Topuz’un desteğiyle, Mardin Midyat Çalpınar Köyü’nde çocukların hayallerine dokunan bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirdi. 

Haluk ve Hande Feyzioğlu ile gerçekleştirdikleri sosyal sorumluluk projesi hakkında konuştuk.

Mardin’de gerçekleştirdiğiniz sosyal sorumluluk projesini biraz anlatır mısınız?

Başka dünyaları görmek, onların kalbine dokunmak istedik. Hande&Haluk ekibinden 13 kişi olarak Mardin’e gittik. Çok keyifliydi ancak en önemlisi onların gözlerindeki ışıltıyı  görmek bambaşka bir mutluluktu.

Müşterilerin de desteğiyle Mardin’e götürdüğümüz kitaplar, boya kalemleri, resim malzemeleri, okul gereçleri, tokalar, atkılar, eldivenler, kaşkoller, uçurtmalar, şekerler çocuklara ışık oldu.

Koordinatör Erdem Topuz’dan projeyi gerçekleştirmek için uygun bir yer bulmak için yardım aldık. Mardin’in en uç bölgesinde bulunan ve yardıma en çok ihtiyaç olan Midyat Çalpınar Köyü’ne gittik.Amacımız oradaki insanları mutlu etmekti.

İlk durak Midyat Çağdaş Yaşam Kız Öğrenci Yatılı Yurduydu. Geçen yıl 4 öğretmenin kaçırıldığı okulda;  gencecik, kararlı öğretmenler ve 180 çocuğun dudaklarından dökülen sevinç sesleriyle panolarımızı kurduk, bir yandan resimler yaparken bir yandan da, kız öğrencilerin saçlarını örüp, onlara hediye ettiğimiz tokalarını taktık, erkeklerin saç traşlarını yaptık. Onların şekerlerini yerken, hediye paketlerini aldıklarındaki yüz ifadeleri yüreklerimize kazınmışken, her birimizin gözleri dolu doluydu: Biz ” Her şey çocukla başlar!” inancıyla yola çıktık ve hayallerimize doğru hep birlikte uçurtmalarımızı uçurduk.

Psikolog Jülide Sevim öğrencilerle konuştu. Çocuklar, duyacakları tatlı kelime ile bambaşka dünyalara kaçabilirler. Jülide Sevim onlara hayallerini nasıl gerçeğe dönüştürecekleri konusunda yol gösterdi.

Projenin sürekliliği olacak mı?

Devamlılığın olması çok önemli. Sömestri tatilinden önce Edirne’de bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bundan sonraki hedef en batıdaki başka bir yoğun ihtiyaç duyan Edirne’nin Enes ilçesinin bir okulu.  Daha sonra ise İç Anadolu Bölgesi’nde Karadeniz’de Artvin ya da Zonguldak olabilir. Bu proje bizim çok hoşumuza gitti.
Biz de sizi kutluyor, örnek projelerinizin devamını diliyoruz.