Ana Sayfa Blog Sayfa 413

DESSANGE Markasının Başarı Öyküsü

0

 

1954 yılında kurulan DESSANGE, 40 ülkede 400 salonu ile global bir kuaförlük markası. Saç, spa masaj, makyajdan, saç aksesuarlarına, saç bakım ürünlerine kadar geniş bir yelpazede, geniş kitlelere ulaşmayı başaran DESSANGE markasının tarihi…

 

 

1954 : İlk Jacques DESSANGE salonunun açıldı.

1962 : Fransa dışında ilk salonun açıldı.

1975 : İlk franchise salonun lanse edildi.

1979 : İlk eğitim merkezi açıldı.

1990 : Jacques DESSANGE, Sanofi ile ortaklık kurup, salonlara güzellik ve makyaj bölümü eklendi. 

1992 : "Jacques DESSANGE L'Oréal Professionals ile çalışmaya başladı.

1994 : Camille Albane, ikinci franchise ağını kurdu.

1996 : İlk güzellik kuruluşu PHYTODESS açıldı.

1999 : The DESSANGE güzellik ürünleri Fransa’da Lorient  fabrikasında üretilmeye başladı.

2000 : Camille Albane makyaj lanse edildi.

2004 : Paris’te 1,000m² alanında en büyük DESSANGE salonu açıldı.

2006 : Remington ve DESSANGE birlikte çalışmaya başladı, ürünler parakende outletlerde satılmaya başladı.

2007 :  DESSANGE Grubu’nun sürdürülebilir gelişim yaklaşımıyla Compétence Professionnelle ürün yelpazesi uluslarasarı pazara girdi. 

2008 : OFI Private Equity Capital, DESSANGE Uluslararası Grubun yüzde 65’ini satın aldı.

2009 : Şirketin başına Jacques Dessange yerine Benjamin Dessange geçti.

2009 : DESSANGE Paris ürünleri, DESSANGE salonlarında satılmaya başladı.

2010 : Camille Albane, Redken ile Fransız ortaklığı kurdu.  

2010 : DESSANGE lisanslı olarak saç aksesuarları Brosse et Dupont ürünleri lanse edildi.

2011 : Belçika’da Franchise kuruldu.

2011 : Amerika’da Franchise kuruldu.

2012 : Uzaktan eğitimin başlaması: Camille Albane Eğitim.

 

Saç Biçimlendirmenin Esasları

0

 

Biçimleme, biçimsiz bir maddeyi uyumlu yapı vererek hoş bir şekle sokmaktır. Bunun kesin bir şemaya ihtiyacı yoktur. Kendi düşüncelerinizi de geliştirebilirsiniz. Biçimleme alıştırmalarını (grafik araçlar ile) çizme, kesme ve yapıştırma ile yapınız. Biçim yuvarlak, köşeli, yumurta biçimli ya da spiral olabilir. Alıştırmalarımızın asıl biçimi dairedir. Nokta, en küçük biçim öğesidir. Hareketsizdir ve bir saçsüsünü ifade eder, çizgi noktanın uzatılması ile oluşur. Serbest çizgilerin, konstrukte edilmiş çizgilerin aksine şablonsuz, bağımsız bir hareket akışı vardır. Saçdüşmesinde görüldüğü gibi canlı ve doğal akışları vardır.

Saç biçimlerinde düz kubbeli, dalgalı spiral ya da vida biçimli çizgiler bulunuz. Daire ya da düz hareketlerle bukle alıştırmaları yapınız.(tarak çizgisinin yönüne eş olan tarak çizgileri)

Hafif kıvrık, tarak çizgisine açı yapan dalga kenarları yapınız. Çizgileri kesmek ve vurgulamak için saç süsü çizgileri taşıyan saç biçimleri arayınız.

Yüzey, genleşimi bir çizgi ya da kenar tarafından onun biçiminde sınırlanan bir alandır. Yüzeyin renk tonu ve yapısı yani içögeleri, fon için bir sınır olabilir. Yüzeysel saç şekilleri, tüysüz baş derisi tarafından kenar saçlarla sınırlanır. Yüzeyin kare, üçgen ve daire şeklinde üçana biçimi vardır. Bunlar kaydırmalarla şekillendirilir. Ama daire, her zaman aynı olan bir temel biçim, bir sonsuzluk sembolüdür. Elips daireden türetilmiş ovaldir. Oval yüz, ideal biçimdir.

Vücut ve uzay

Üst yüzeyler, kıvrılmış ka^ğıttaki gibi yükseltilip çukurlaştırılabilir. Böylece yüzey, rölyefsi bir görünüm alır ve bir uzaysal (meka^nsal) genleşme gibi görülür. Ana biçimler küp, dikdörtgen prizma, piramit, silindir, koni, küre, elips ve yumurtadır. Basık, küp biçimli, uzun dar dikdörtgen, yuvarlak ve konimsi baş biçimleri vardır. En ideali yumurta biçimdir.

Bu biçimleri vurgulamak ya da dengelemek için uygun saçbiçimleri ile ön alıştırmalar yapılır.

Biçim düzenleme

Saçı ayırma, bilimsel açıdan aynı kısımları aynı aralıklarla ayırmaktır. Süs biçimleri, resimdeki dalga şeridi gibi motiflerin süs olarak geri dönüşünü gösterir. Saçın ayrılması ile vurgulanmış biçimler, kesin ayrımlı hatları ile sert bir etki yapar. Ritmik uyulmama da aynı orandadır ama ilginçbir hareket gösterir. Aynı biçimler, dalga hareketlerinde canlı olarak bulunur.

Şekillerin yükselmesi

Yükselerek daha da büyüyen ya da yükselerek küçülen ölçülerdeki yineleme anlamına gelir. Böylece şekil çok dikkat çeker. Yükselme kademeleri bir bütün oluşturarak birbirini temel almalıdır (örneğin Louis XIV’in fontange saçı).

Bir saç tuvaletinin iki tarafı aynı ise simetri gösterir. Biçim sakin, sabit bir etki yapar. Erken Barok Dönemindeki gibi simetri, küçük değişikliklerle daha canlı hale getirilebilir.

Asimetri

Saç biçimlerini alışılmışın dışında, iddialı ve ilginç yapar. Aşırı abartmalar, çok keskin uyumsuzluğa neden olur.

Kontrast (karşıtlık)

Zıtlıkların yan yana olmasıdır. Örneğin açık ve koyu renk yüzeyleri, bukleler ve düz kısımlar, tüm kontrast biçimler birbirini karşılıklı olarak etkiler.

Sakinlik hareket kontrastlarını, dinamik olarak şekillendirilmiş saçlarda görürüz. Statik saç tuvaletleri ögeleri olmasına rağmen sakin duran yüzeyler ve çıkış yapan bukleler arasındaki zıtlık saça bilinçsiz olarak hareket verir. Saça aşırı sprey sıkılırsa saçyapışmış gibi görünür, bu da görünümü bozar.

Tarak yönü çizgileri yukarı çıkan, düşen, düz ya da karışık dökülen hareket yönleri verir. Bir saçın tarak yönü, çizgileri gerçekte ya da düşünülen uzaklıkta yeniden birleşiyorsa hareket bir noktada sona erer ve görünüme sakinlik getirir. Çizgiler ayrılıyorsa saç, göze çarpıcı ve kontrast hale gelir.

 

 

Türkiye’de Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

0

 

Ülkemizde kadın saçı, yüzyıllar boyunca makas yüzü görmeden uzatılmış, saçın kuvvetine göre bele, hatta topuklara kadar inmiştir. Öyle ki kadın güzelliği ve özellikle de görücüye satılık verilen kızlar, “kirpiği yanağında, saçı topuğunda” diye övülürdü.

18. yüzyılda II. Sultan Mahmut ve Lale Devrinde Türk kadını, saç tuvaletinde Avrupa modellerini örnek almıştır. Alın üstünde, başın arkasında ve tepesinde topuz yapılmış ve bu topuzlar güzel hatlı elmas taraklarla süslenmiştir. O tarihlerde dekolte giymek ve çalgı çalmak gibi kadının özgürlüğünü gösteren hareketler de başlamıştır.

1888 yılında İstanbul’da Mukadderat adında bir dergi yayımlandı. Bu dergi, Osmanlı saray kadınına yeni bir çehre getirdi. Peçe atılmaya, baş açılıp saçlar biçimlenmeye başlandı. İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla açılıp saçılan kadınlar, zaman zaman geleneksel çevrenin tepkisiyle karşılaştı. İstanbul gibi büyükşehirlerdeki durum karşısında, köydeki kadınlar (başları bağlı) tütün, üzüm, pamuk vb.ni yetiştirmekle uğraşırlardı.

1923 yılında Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, Türkiye’nin savaş sonrası sıkıntılarından bir an önce kurtulup modern bir devlet, çağdaş bir toplum düzeyine gelebilmesi için Büyük Önder Atatürk tarafından birçok inkılâp yapılmıştır. Bunlar arasında 1926 yılında Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile 1930 yılında Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesi de vardı. Böylece çarşaf içinde, peçe altında, kafes arkasındaki Türk kadını tarihe karışmış ve uygar ülkelerde olduğu gibi sosyal, siyasal ve ekonomik özgürlükleri ile gerçek anlamda Türk milletinin özüne yaraşır şekilde kadına değer verilmeye başlamıştır.

Kadının özgürlüğünü kazanmasının bir simgesi olarak Cumhuriyet Gazetesi’nin 1929 yılında “Türkiye’de güzellik yarışması yapılmalıdır.” diye ortaya atmış olduğu öneri benimsenmiştir. İlk defa o yıl yapılan güzellik yarışmasında Feriha Tevfik Hanım, 1930 yılında Mübeccel Namık Hanım, 1931 yılında Naşide Saffet Hanım ve 1932 yılında yapılan yarışmada da Neriman Halis Hanım Türkiye Güzellik Kraliçesi seçildi. Aynı yıl, Neriman Halis Hanım’ın Avrupa Güzellik Kraliçesi ve ertesi sene de Dünya Güzeli seçilmesi Türk kadının toplumdaki eşit yerini almasına ve Türkiye’nin Avrupa ülkelerinde tanınmasına vesile olmuştur.

İşte o yıllarda Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirlerde gece hayatı, yavaş yavaş canlanıp renklenmeye başlamıştır. Yabancı ülke sefirlerine ve Türkiye’yi ziyaret eden konuklara verilen yemek davetlerinde, diğer resmî ve özel kokteyl toplantılarında, düğünlerde ve Cumhuriyetin kuruluşunun her yıl coşkuyla kutlanmasına vesile olarak düzenlenen Büyük Cumhuriyet Balosu ile her yıl yapılan gazeteciler ve tıp balosu gibi sosyal yaşamda önemli yeri olan eğlence ve toplantılarda Türk kadını, giyim ve kuşamında olduğu gibi saç tuvaletinde de yenileşmeye ve modaya uyum sağlamaya başlamıştır.

Türkiye’deki bu yenileşmenin heyecanıyla o yıllarda kadınlar, saç tuvaletine çok önem vermişlerdir. Buna rağmen kadın berberliği teknik yönden ve kullanılan makine, ilaç ve araç gereç bakımından bugünkü kadar gelişmediği için sanatkârlar, zor şartlarda çalışarak ve alet olarak da maşa, makas ve tarak kullanarak sanatlarını o günün şartları içinde başarıyla yapmışlardır.

Kadın berberliğinin İstanbul’dan başlayarak Türkiye’de yayılması şöyle olmuştur: 1917 yılında Rusya’da ihtilalle başlayan savaşın bitmesinden sonra İstanbul’a kaçıp gelen dört kadın berberinden ikisi beyaz Rus Maks ve Jorj, diğer ikisinden biri Alman Sezar ve diğeri de Fransız Blazi idi. O yıllarda İstanbul’da kadın berberinin sayısı 10’u geçmiyordu. İstanbul’un meşhur kadın berberi Blazin’in çırağı olan Marsel, o yıllarda büyük başarı gösterip üne kavuştu. Ekmeğin okkasının on kuruş olduğu o zaman Marsel’in günlük kazancının 450 lira olduğu tahmin ediliyordu. Marsel’in İstiklal Caddesindeki dükkânında 30 kişilik personel çalışırdı.

1930 ile 1950 yılları arasında İstanbul’da kadın berberi olarak çalışan gayrimüslim sanatkârlardan bazıları; Onnik, Edmon, Ferdinant, Marsel, Mina, Jorji ve Nino kardeşler İspiro, Viktor, Jül Halama, Hanri Kasar, Vili ve diğerleridir. Vili daha sonra Müslüman olup Veli Acar ismini almıştır.

 

Kaynak: Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

 

Saçı tutamlara ayırma

0

 

Saçı tutamlara ayırmak çalışma kolaylığı sağlar. Bir saç  üzerinde birden fazla işlem yapılmasını sağlar. Her boyda ve ebatta tutam ayrılabilir.  Tekniğe uygun çalışma yapabilmek için saçta mutlaka ayrımlar yapılmalıdır. Saçı tutamlara ayırarak yapılacak olan işlem sırasında müşterinin saçını çekerek canının yanması önlenmiş olacaktır. Aksi takdirde düzgün tutamlara ayrılmamış bir saç uygulama sırasında dolaşacağı için müşterinin canı yanacaktır. Yapılan uygulama sonuçlarının doğru olması da yine tutamların doğru ve düzgün olmasına bağlıdır.

Kullanıldığı Yerler

Saç analizi yapmada ve saç diplerini kontrol etmede mizanpli, perma, fön, röfle-meç, boya, papiyot, kesim gibi uygulamalarda kullanılır.

 

Modern Kuaförlüğün Gelişimi

0

 

 

Dünya Savaşı'na (1914–1918) kadar egemen olan uzun saç tuvaletinin yerini, Amerika'dan gelen kısa saç modası ''alagarson'' aldı. Bu saç, düzenli bir bakım ve uzmanca bir kesim gerektiriyordu.

 

1782 yılında Marcel Grateau, ondülasyonu buldu. Bu kısa zamanda yayıldı ve çeşitli biçimleme olanakları geliştirdi.

 

K. Nesser’in bulduğu (1906) sıcak perma ve Josef Mayer’in düz bigudisi büyük yenilikler getirdi. Kimyasal ürünler, kuaförlük mesleğine yeni olanaklar verdi.

 

Greteau, bir gün tesadüfen saç yaparken saçı normal olarak yuvarlak ayağın değil de yüksek ayağın kenarının üzerine koydu. Sonuçta oyuk, derin, doğal bir dalga çıktı. Ondüle demirinin yerini bugün ondüle çubuğu aldı.

 

1900 yılından sonra teknikle birlikte birçok olanak gelişti. Karl Ludwig Nessler, Londra'da sıcak permayı uyguladı ancak Amerika’da üne kavuştu. Bir aletle saçlar, dik cıvatalara sarıldı. Bir küllü suyla ıslatıldıktan sonra saçlar, ısıtıcılarla kaynatıldı. Lastik örtüler, başın yanmasını engelledi.

 

1924 yılında Ö. Josef Mayer, Nessler'in "spiral sarması"nın yerine bugünkü düz sarmayı getirdi. Tek bozukluk saçı koruma yüzünden diplerinin uzun kalmasıydı.

 

1920 yılında kıvırcık uzun saç, bir el suyu perması ile biçimlendi.

 

Fransız Thıllay ve Hugo, ilk kez hidrojen peroksitle saç rengini açtılar.

 

Schwarzkopf, 1933 yılında ilk alkalisiz şampuan (nonalkali) çıkardı.

 

1941 yılında bir Amerikan firması, alkalili amonyum thiogliykolat temelinde bir soğuk perma patenti çıkardı.

 

1947 yılında Schwarzkopf, Almanya'daki ilk soğuk permayı çıkardı.

 

1947 yılında Wella ilk soğuk permayı (onaltherma) piyasaya sundu.

 

 1950 yılında krem biçimli oksidasyon boyalarını çıkardı.

 

Kaynak: Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

 

Mısır Kuaförlüğünün Tarihçesi

0

 

Mısırlıların tarihi, gelişmiş kültür ve adetleri hakkındaki detaylı bilgileri, piramitlerde bulunan heykeller, rölyefler ve resimler vermektedir. 1822 yılından sonra hiyeroglifler, papirüsler de çözülebildi. Prenses Kavit’in taş lahtindeki rölyefi, Mısırlıların peruk yapımında, saç tuvaleti yapımında ve saç-vücut bakımında yüksek bir düzeye ulaştıklarını gösterir. Mezarların içinde sık sık süsler ve süs aletleri bulunur. Günlük banyolar ve kremlenmeler, normal vücut bakımına dahildir. Halk, su aygırı yağını cilt ve saç bakımı için kullanırken kibarlar, değerli balzam ve parfümler kullanırlardı. Yüzü süslemek de ola ğandı. Gözlerin vurgulanması için kaşlar tıraş edilir ve üzerlerine siyah boya sürülürdü. Göz kapakları için yeşil, yanak ve dudaklar için kırmızı renk kullanılırdı.

 

Güneşten korunmak için başa çok süslü, sanatsal açıdan zengin bir baş örtüsü örtülürdü. Halk, kısa kesilmiş saç üzerinde deri ya da keçeden yapılmış basit bir kep taşırdı.

Baş bakımı ve saç tuvaleti, özellikle kölelerin işiydi. Saç biçimlerinin çeşidi çoktu. Daha eski resimler, omuza kadar düşen küt kesimli saç tuvaletlerini göstermektedir. Daha sonraları uzun, omuza tutam ya da örgü halinde düşen saçlar tercih edildi. Birer sanat eseri olan çok çeşitli peruklar, bayramlarda bayanların olduğu kadar erkeklerin de vazgeçilmez saç süsleriydiler. Takma, yapıştırılmış ya da asılmış çene sakalı asalet sembolü sayılıp bunlar, kraliçeler tarafından bile kullanılırdı. Saçları kıvırmak için sıcak toprak bigudiler kullanılırdı. Saç tuvaletleri ya da peruklar, renkli alın bantları, süslü metal çemberler, çiçekler ya da diğer sembolik şekillerle süslenirlerdi. Birkaç resimde baş üzerinde bir balzam konisi bulunduğu ve buradan saça kokulu yağ damladığı görülmüştür. Saçların ve tırnakların kızıl tonlara boyanması için kına kullanılırdı.

 

 

 

Kaynak: Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

 

Roma Kuaförlüğünün Tarihçesi

0
 

 

Roma’da, MÖ 150 yılında, vücut bakımı ve güzellik işlerini kadın köleler yapıyordu, ama özerk çalışanlar da vardı. Saç kesme, tıraş etme, manikür ve pedikür “tonsor”un göreviydi. Dükkânına “tonstrina” denilirdi.

 

Roma saçları önceleri Yunan etkisi altındaydı, sonra bu etkiden giderek kurtularak daha sanatkâr oldular. Saç yapımında pahalı süsler ve postişler kullandılar.

 

Germenler ile Romalılarda sarı saç sevgisi oluştu. Odun kökü, kireç, kına ve deniz suyu, papatya özütü, yumurta sarısı güneşte saatlerce soldurularak saça sürülür ve saça altın tozu ekilirdi. Bu yöntemler yeterli olmadığından Germen kadınlarının peruk ve postişleri, yeni bir ticaret kapısı açtı. Roma iktidarının Kavimler Göçü, Hıristiyanların hükümet olması ve Vandal Zabtı ile çökmesi sonucunda Antik Çağ sona erdi.

 

Kadın

Cumhuriyet Döneminde MÖ 500 yılından MÖ 30 yılına kadar kadın, uzun saçını bir pamuk ağ ile sarılan bir düğüm hâlinde toplardı. Daha sonra ağlar, insan saçından yapıldı. Roma İmparatorluğu Döneminde (MÖ 30 yılından itibaren) iki tipik saç tuvaleti, çeşitli değişimlerle sık sık görüldü.

 

Kemik ya da iyi tahtalardan yapılma saç tokaları, uzun altın, gümüş, bronz ya da fildişi tokalar ve pahalı saç süsleri süs için kullanılırdı. Becerikli Mısır ya da Yunan kadın köleler, “calamistrum” yardımı ile harika saç tuvaletleri yaparlardı.

 

Evli Romalı kadın, bu çağın başlangıcında saç tuvaleti üzerinde açık bir peçe taşırdı. Zamanla artan zenginlikle gündüz ve gece için çeşitli peruklar yapıldı. Heykeltıraşlara saç tuvaletli büstleri ısmarlanırdı.

 

Erkek

Cumhuriyet Döneminde uzun bir saç ve sakal taşırdı. İmparatorlukta kibar burjuva, demir tıraş bıçağı ile tıraş olurdu. Düşük seviyedeki halk, sakal bırakırdı. Saç, asker gibi kısa kesilirdi. Bazen tek tek hafif bukle perçemler, alına düşerdi. Geç Roma İmparatorluğu Döneminde birçok erkek, kısa bakımlı çene ve bıyıkla kıvırcık ve bukleli saçı tercih ederdi. Tipik Roma saçı, uzun yıllar tepeden tüm kenarlar düz bukleli ve dalgalı olarak tarandı.

 

Kaynak: Kuaförlüğün Tarihsel Gelişimi

 

Her şey çocukla başlar!

0

Biz ” Her şey çocukla başlar!” inancıyla yola çıktık.

 Kuaförlük sektöründeki 37 yıllık deneyimi ile Haluk Feyzioğlu, çıraklık dönemini Muammer Yaprakgül’ün yanında geçirip, MM Bahçecik’te çalıştıktan sonra 1999 yılında kendi salonunu açtı.

İyi işlere imza atmayı seven Haluk Feyzioğlu, kardeşi Hande Feyzioğlu ile birlikte güzel bir aile salonu işlettiklerini, salona gelen tüm müşterilerin sıcak bir ortam ile karşılaştıklarını, 1976’dan beri hala aynı müşterileri koruduklarını söylüyor. Sürekli değişen trendleri yakaladıkları ve dokunduğu her şeye değer kazandırdıkları için müşterilerin salona gönül bağları da güçleniyor.

Eğitime, yeniliklere verdikleri önem, fuarları-etkinlikleri takip etmeleri, insana verdikleri değer, paylaşımcı ruhları, manevi güçleri salonu öne çıkaran başarı anahtarları arasında geliyor.

Hande&Haluk, Psikolog Jülide Sevim ve Koordinatör Erdem Topuz’un desteğiyle, Mardin Midyat Çalpınar Köyü’nde çocukların hayallerine dokunan bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirdi. 

Haluk ve Hande Feyzioğlu ile gerçekleştirdikleri sosyal sorumluluk projesi hakkında konuştuk.

Mardin’de gerçekleştirdiğiniz sosyal sorumluluk projesini biraz anlatır mısınız?

Başka dünyaları görmek, onların kalbine dokunmak istedik. Hande&Haluk ekibinden 13 kişi olarak Mardin’e gittik. Çok keyifliydi ancak en önemlisi onların gözlerindeki ışıltıyı  görmek bambaşka bir mutluluktu.

Müşterilerin de desteğiyle Mardin’e götürdüğümüz kitaplar, boya kalemleri, resim malzemeleri, okul gereçleri, tokalar, atkılar, eldivenler, kaşkoller, uçurtmalar, şekerler çocuklara ışık oldu.

Koordinatör Erdem Topuz’dan projeyi gerçekleştirmek için uygun bir yer bulmak için yardım aldık. Mardin’in en uç bölgesinde bulunan ve yardıma en çok ihtiyaç olan Midyat Çalpınar Köyü’ne gittik.Amacımız oradaki insanları mutlu etmekti.

İlk durak Midyat Çağdaş Yaşam Kız Öğrenci Yatılı Yurduydu. Geçen yıl 4 öğretmenin kaçırıldığı okulda;  gencecik, kararlı öğretmenler ve 180 çocuğun dudaklarından dökülen sevinç sesleriyle panolarımızı kurduk, bir yandan resimler yaparken bir yandan da, kız öğrencilerin saçlarını örüp, onlara hediye ettiğimiz tokalarını taktık, erkeklerin saç traşlarını yaptık. Onların şekerlerini yerken, hediye paketlerini aldıklarındaki yüz ifadeleri yüreklerimize kazınmışken, her birimizin gözleri dolu doluydu: Biz ” Her şey çocukla başlar!” inancıyla yola çıktık ve hayallerimize doğru hep birlikte uçurtmalarımızı uçurduk.

Psikolog Jülide Sevim öğrencilerle konuştu. Çocuklar, duyacakları tatlı kelime ile bambaşka dünyalara kaçabilirler. Jülide Sevim onlara hayallerini nasıl gerçeğe dönüştürecekleri konusunda yol gösterdi.

Projenin sürekliliği olacak mı?

Devamlılığın olması çok önemli. Sömestri tatilinden önce Edirne’de bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bundan sonraki hedef en batıdaki başka bir yoğun ihtiyaç duyan Edirne’nin Enes ilçesinin bir okulu.  Daha sonra ise İç Anadolu Bölgesi’nde Karadeniz’de Artvin ya da Zonguldak olabilir. Bu proje bizim çok hoşumuza gitti.
Biz de sizi kutluyor, örnek projelerinizin devamını diliyoruz.
 

MM Bahçecik 2014 Sonbahar Kış Koleksiyonu

0

 

 MM Bahçecik'in 2013-2014 Sonbahar-Kış Koleksiyonu modern, özgür ve kadınsı bir stili yansıtıyor. 

Deniz Akkaya’nın asil ve güçlü duruşuyla kendini gösteren doğal ve çarpıcı modeller sezona damgasını vuracak gibi görünüyor.

Koleksiyonda çeşitli uzunluklarla dağınık ve hacimli bob stiller, kahküllü doğal görünümlü ve rahat iri dalgalı modeller ön plana çıkıyor. Düz saçları hareketlendiren örgüler ise ince ve zarif detaylar arasında geliyor.

 

 

2013-2014 Sonbahar-Kış Koleksiyonu’nda renklerde soğuk ve pastel tonlar ağırlıkta. Soğuk gümüş sarılar, küllü kahveler, karamel tonları üzerine yapılan balyajlar sezonun trend renkleri olarak, kadınları stil ikonlarına dönüştürüyor. 

 

İlk Ünlü Kuaför: Léonard Autié

0

 

Kraliçe Marie Antoinette’nin kuaförü Léonard Autié, modern tarihin en ünlü kuaförü olarak biliniyor. Barcelona’da bulunan Raffel Pages müzesinde Léonard Autié zamanından kalan oldıkça geniş bir arşiv bulunuyor.   

Léonard’ın salonda çalışmaya başlamasıyla birlikte tüm rakiplerini gölgede bırakacak bir şöhret yarattı.

Salon hayatından tiyatro sektörüne geçti. Başarısı, yarattığı saç stilleri ile Paris’te popüler bir kuaför olarak bilinirliğini artırdı.

Léonard 1779 yılına Avrupa’nın en ünlü kraliçesi olan Marie Antoinette’nin özel kuaförü oldu ve şehvetli, çığır açan, büyüleyici saçlar yarattı. Günümüze kadar taşınan ün Sofia Coppola’nın filmlerine yansıdı.

 

 

Sofistike, abartılı görünümler o dönemde çok ses getirdi ve çoğu kuaför bu görkemli stillerden ilham aldılar. 

Léonard’ in kreasyonlarında yukarı dik bir şekilde toplanmış görkemli saçlar, mücevherler, kuştüyü, çiçekler, meyveler, saçlarda gemi ve kale modelleri dikkat çekiyor.