Son araştırmalara göre, erkek ve kadınlarda saç dökülmesi ile mücadelenin anahtarı bir molekülde gizli.
Bilim insanları, fare deneylerinde SCUBE3 olarak adlandırılan molekülün, hareketsiz fare foliküllerinde ve hatta farelere aşılanmış insanlarda bile saç büyümesini tetikleyebileceğini ortaya koydu.
Çalışmanın yazarlarından California Üniversitesi Gelişim ve Hücre Biyolojisi Profesörü Maksim Plikus, İngiliz Today gazetesine verdiği demeçte, kellik ile mücadele eden insanlarda saç köklerinin hala yeni saç telleri çıkaracak mekanizmaya sahip olduğunu söyledi. Tüm saç foliküllerinin saç telleri üretmek için birlikte çalışan kök hücrelere sahip olduğunu söyleyen Plikus,, “Kel veya seyrelmiş saçlara sahip kişilerde bu kök hücrelerin bir kısmı çalışmıyor gibi görünüyor”, dedi.
Plikus, “Saç büyümesi söz konusu olduğunda, folikül kök hücrelerinin aktive olması gerekiyor. Bir kez aktive olduklarında, olgunlaşan ve bir iplik oluşturmak için bir araya gelen yavru hücrelere bölünürler. Çoğu insan saçlarını kaybettiğinde foliküllerin gitmiş olup olmadığını merak eder. Oradalar ama uykudalar. Aktif olmamalarının nedeni, sinyal moleküllerini duymamalarıdır. İşte burada SCUBE3 devreye giriyor: Molekül, foliküllere harekete geçmelerini söyleyen mesajı taşıyor” diye konuştu.
Plikus ve meslektaşları deneylerinde farelere SCUBE3 mikroenjeksiyonları verildiğinde saçlarının kalınlaştığını gösterdi. Fare derisine nakledilen insan folikülleri bile SCUBE3’e maruz kaldığında açıldı. Bulgular, saçları seyrelmiş kişilerde yeterli SCUBE3’ün bulunmadığını gösteriyor.
Plikus, uyuyan foliküllerle kaplı bir kafayı, yazdırmaya hazır, ancak birinin başlat düğmesine basmasını bekleyen, boşta çalışan 3D yazıcılarla dolu büyük bir fabrikaya benzetti. Uyku halindeki insan saçı köklerini aktive etmek için çok az miktarda SCUBE3 gerekeceğini söyleyen bilim adamı, tedavilerin yılda sadece iki veya üç kez verilmesi gerekeceğini düşünüyor.
SCUBE3 ile ilgili araştırma umut verici olsa da, fare deneylerinden kellik için insan tedavisine geçişin henüz bir garantisi yok. SCUBE3 insanlarda saç çıkarsa bile, tüm klinik deneyler aracılığıyla Gıda ve İlaç İdaresi onayını alıp bir tedaviye dönüşmesi uzun zaman alabilir.
Çoğu insan saçlarını kaybettiğinde foliküllerin gitmiş olup olmadığını merak eder. Oradalar ama uykudalar. Aktif olmamalarının nedeni, sinyal moleküllerini duymamalarıdır. İşte burada SCUBE3 devreye giriyor: Molekül, foliküllere harekete geçmelerini söyleyen mesajı taşıyor” diye konuştu.
Plikus ve meslektaşları deneylerinde farelere SCUBE3 mikroenjeksiyonları verildiğinde saçlarının kalınlaştığını gösterdi. Fare derisine nakledilen insan folikülleri bile SCUBE3’e maruz kaldığında açıldı. Bulgular, saçları seyrelmiş kişilerde yeterli SCUBE3’ün bulunmadığını gösteriyor.
Modada iyi giyim bir zamanlar atletik, organik ürünler ve en iyi yoga pantolonları ile sınırlıyken, şimdi sürdürülebilir, etik çözümlerle kapsamını genişletiyor.
Giysiler hayatımızın günlük ve önemli bir parçası. Global olarak artan çevre ile ilgili farkındalık, giysilerimizin çevre üzerindeki etkisini de kapsıyor. Modada iyi giyim bir zamanlar atletik, organik ürünler ve en iyi yoga pantolonları ile sınırlıyken, şimdi sürdürülebilir, etik çözümlerle kapsamını genişletiyor.
Sürdürülebilir moda ve evrensel refah için yeni malzemeler
Küresel çevre farkındalığı farklı kumaşlara, farklı üretim uygulamalarına ve farklı bir yaklaşıma olan ihtiyacı hızlandırıyor.
Yazın bolca ve keyifle kullandığımız mayolar, gezegene zarar veren plastik kirliliği kaynaklarından biri. Son olarak Davy J, balık ağlarından geri dönüştürülen ve okyanustan toplanan rejenere naylondan yapılmış mayoları ile bu konuda bir farkındalık yarattı. Helen Newcombe’un Davy J mayo markası yüksek satış oranı ile büyük başarı elde etti. Markanın uçurtma sörfü ve triatlon konusunda tecrübeli bir sporcu olan kurucusu, mayo pazarında plaj kıyafeti ve spor kıyafeti arasında bir boşluk gördüğünü ve markasının bu boşluğu kapatmak üzere doğduğunu belirtiyor.
Davy JDavy J
Diğer yandan Planet Warrior markası, geri dönüştürülmüş plastik şişelerden yapılan spor giyim ürünleri üretiyor. Fashionizer gibi spa üniforması tasarımcıları bile, atıkları azaltan ve plastik gibi malzemeleri geri dönüştüren sürdürülebilir kumaşlar sunmak gibi çevre dostu seçimler yapıyor. Alg, mantar ve mahsul atıklarından yapılmış giysilere kadar daha sürdürülebilir malzemeler konSndaki araştırma geliştirme çalışmaları devam ediyor.
Planet Warrior
Z Kuşağı Satın Aldığı Ürünlerde Sürdürülebilirliğe Önem Veriyor
Sürdürülebilir bir çevreye yönelik bu hareketin merkezinde elbette bir zihniyet değişikliği yatıyor. 2018’de gerçekleştirilen JWT Intelligence araştırması, tüm dünyada tüketicilerin %90’ından fazlasının daha sürdürülebilir bir şekilde yaşamaya çalıştığını ortaya koydu. Ayrıca, Avrupalılar arasında yakın zamanda yapılan bir Ipsos MORI/Moda Devrimi anketi, tüketicilerin artık satın aldıkları giysi, ayakkabı ve aksesuarların çevresel/sosyal etkileri hakkında daha fazla bilgi edinmek istediklerini ortaya koydu. Genel olarak, özellikle Z kuşağına mensup olanların, satın aldıkları ürünlerde ve deneyimlerde sürdürülebilir referanslar arama konusunda daha bilinçli olduğuna dair göstergeler var. Z kuşağının tüketen genç kesimi oluşturduğu göz önüne alındığında sürdürülebilirliğin piyasaları bir bütün olarak etkilediğini görmek şaşırtıcı değil.
Sonbahar yapraklarının değişip turuncu ve kırmızının muhteşem tonlarını almasıyla birlikte, bu sezonda bakır tonlarının saçlarda önemli bir rol oynaması şaşırtıcı değil.
Sıcak bakır tonları çok rağbet görüyor, çünkü sıcak tonlar saça daha fazla canlılık katıyor, çok daha uzun süre dayanıyor, bu yüzden de kullanımı çok daha kolay.
Salon müşterileri trendi benimsemeye hazır ve istekli olsalar da, önemli olan onlar için en uygun tonu bulmak. Müşterinizin ten ve göz rengine bakın. Birinin cildinde çok fazla kızarıklık/kırmızılık varsa, bunu yumuşatmaya çalışın ve saçı tamamen bakırlaştırmayın. Cilt tonunu tamamlayan bir çikolata bakır veya içinde daha fazla altın tonu olan bir bakırı tercih edebilirsiniz. Müşteriniz gerçekten güzel bir cilt tonuna sahipse bakırı kesinlikle daha yoğun çalışabilirsiniz, çünkü bu onların özelliklerini biraz daha ortaya çıkarır.
Kontrastlar çok iyi çalışır. Bakır gibi sıcak renkler özellikle mavi ve yeşil gözlü olanlarda harika bir görünüm yaratır. Bir müşterinin özellikleri, doğru ton yönünde size rehberlik etse de, yaratıcı olmaktan korkmayın ve çeşitli tonları birleştirip özel bir görünüm oluşturma cesaretini gösterin.
Pastelden ateşli tonlara, kullanabileceğiniz pek çok bakır tonu var. Müşterinizden istedikleri saçın örnek bir fotoğrafını isteyin ve tam olarak hangi tonlarla ilgilendiklerini anlamak için bu fotoğrafı yakından inceleyin.
Müşteriniz ister kapsamlı bir uygulama ister daha incelikli bir görünüm arıyor olsun, bakır, balyaj ve blok renklendirme dahil olmak üzere çeşitli renklendirme servisilerine dahil edilebilir. Uzun süredir daha doğal, dipli görünümler ön planda. Örneğin yedinci seviye bakırla özellikle sonbahar ve kış için daha etkili bir görünüm elde etmek mümkün. Daha hafif bir seçeneği tercih edebilecek müşteriler için renk değişimleriyle yaratıcılığınızı kullanmanızı öneririz. Herkes kullanımı kolay ve fazla bakım gerektirmediği için ombre ya da balyaj görünümünü sever. Bugünün trendleri kapsamında, yüzü aydınlatmak için dışta daha koyu ve içeride daha açık bir renk çalışabilirsiniz Yüz çevresinde gerçekten hoş bir hafiflik yaratıp yüzü güzel bir şekilde vurgular.
@yescoiffeurr@artcoiffure@huseyinalkan_
Daha çok boyutlu bir sonuç oluşturmak için renginizi kullanmadan önce bazı vurgulamalar veya yüz çerçeveleme yerleşimleri yapabilirsiniz. Bazen yeni bir renk yaratmak için daha sıcak tonları karıştırabilir, Örneğin; mevcut bir bakır rengi seçmek yerine yeni bir bakır tonu oluşturmak üzere altın ve kızılı karıştırmayı deneyin.
Müşteri saçlarında sıcak tonları görmeye alışık değilse, birkaç ton düşük aydınlatma ekleyin ve onları biraz daha bakıra dönüştürün. Ya da saçın içine birkaç kesit eklemek olabilir. Saçın üst tabakasında daha açık bir renk oluşturarak, şeffaf bir efektle, attaki daha koyu tonu göze çarpar hale getirebilirsiniz.
Kıvırcık Saçlarda Bakır
Kıvırcık saçlı müşterilerinize bakır tonlarını önermeyi unutmayın. Doğal olarak esmer veya sarışın bir tonu tercih edebilirken, bakırlar saçta zaten var olan sıcak tonları karıştırmanın harika bir yolu olabilir. Bakır pek çok farklı tona sahip olduğu için herkes için kapsayıcı bir renk. Tek yapmanız gereken bunu müşterinize göre özelleştirmek. Bakırın açıklığına veya koyuluğuna bağlı olarak kıvırcık saçta bukleyi daha fazla gösterir. Daha hafif bir bakır yapıyorsanız, orada daha fazla pigmentiniz olduğu için saçlar daha sağlıklı ve parlak görünür. Yoğunluğu ve buklesi fazla olanların saçlarında çok daha fazla hareket göreceksiniz.
Güneş, yağmur, rüzgar, nem: Mevsim değişimlerinde hava kararsızdır ve saçlarımız da aynı şekilde tepki verir. Sonbahar için hava koşullarına dayanıklı beş saç stilini görelim. İşte sonbaharın değişken havasına dayanıklı saç modelleri:
Mevsim değişimleri dengesiz hava koşullarına tabidir. Hava kararsızsa, saçınızı kontrol altında tutma ihtimaliniz azalır. Neyse ki, hayatı bizim için biraz daha kolaylaştırabilecek bazı hava koşullarına dayanıklı saç modelleri var. Bu görünümler, değişikliklere uyum sağlama kapasiteleri sayesinde nemle bile savaşabilir.
İşte sonbaharın değişken havasıyla başa çıkmayı kolaylaştıracak 5 saç modeli:
SONBAHAR İÇİN İDEAL:ISLAK GÖRÜNÜM
Yaz aylarına özel bir saç modeli olsa da ıslak görünüm aslında hem pratik hem de şık olduğu için sonbahar havalarına çok yakışıyor. Bu, iç mekanlardaki ilk akşam etkinlikleri için de yararlı olabilir.
Tüm doku ve boylarda işe yaramasına rağmen, özellikle omuz hizasındaki saçlarda çok iyi sonuç verir. Saçınız hala ıslakken, diplerden uçlara kadar parlak bir cila ve jel kombinasyonu uygulayın. Ardından, hepsini yüzünüzden uzaklaştırıp kulaklarınızın arkasına atabilirsiniz.
KOLAY HAVA GEÇİRMEZ BİR GÖRÜNÜM: ATKUYRUĞU
Atkuyruğu, son zamanlarda yüksek versiyonu ile enseden yukarıya yeniden canlanan başka bir zamansız sonbahar görünümü. Aynı zamanda Barbie at kuyruğu olarak da bilinen bu atkuyruğu hem sportif hem de zarif kıyafetlerle kullanılabilecek kadar çok yönlüdür. Ne kadar yüksek yaptığınıza bağlı olarak, etki çok farklı olabilir. Sıkıca çekilmiş ve şık bir efektle kaldırıp topladığınızda elmacık kemiklerini vurgular ve daha genç görünmenizi sağlar. Kusursuz bir sonuç için, kulakların kenarlarındaki bebek saçları denilen kısa saçları, bunlara saç spreyi sıktıktan sonra fırçalayarak yönetmeniz mümkün. Orta yükseklikte bir at kuyruğu, iyi bir hacimlendirici ile dokuyu geliştirmeyi kolaylaştırır. Ardından saçı tarak kullanmadan parmaklarınızla toplayın. Ensedeki kaymayı azaltmak için atkuyruğunu bağladığınızda yukarıya bakın.
HAVA ŞARTLARINA DAYANIKLI BİR ÇÖZÜM: PLAJ DALGALARI
Doğal bir etkiyi hedefleyen ve dağınık saçlar için sonbahar saç görünümleri arasında klasik diyebileceğimiz bir diğer stil. Plaj dalgaları çok rahat kullanılabilir, ancak tekniği mükemmelleştirmek için belirli bir miktar çaba gerektirir. Sıradan görünümlerine rağmen, işin sırır tam olarak doğru dokuyu elde etmektir. Düz saçlarda, hacim veren bir köpük ve kuru saça difüzör uygulamanız gerekir. Kıvırcık saçlarda bukleleri gevşetmeniz gerekir. Bu sonucu elde etmek için yatmadan önce saçınızı yıkayabilir ve saç kurutma makinesi kullanmak yerine biraz kağıt havlu kullanarak saçlarınızı sıkarak kurutabilirsiniz. Gerçekten de kağıt havlular, saçları dengeler ve havlu kumaşlardan daha fazla su emer.
HAVA GEÇİRMEZ BİR İHTİŞAM: KUTU ÖRGÜLER
Kutu örgüler adını örgünün bazında oluşturulan kare şeklindeki bölümlerden almıştır. Saçlar tamamen kuru olmalı ve her bir örgüyü oluşturmak için her kare içinde üç alt bölüm oluşturulmalıdır. Bu stil, saç tipine ve nasıl korunduğuna bağlı olarak altı haftaya kadar dayanabilir. Örgülü kaldığı süre boyunca saçı nemlendirmek için biraz yağ sürmek faydalı olabilir.
RÜZGAR GEÇİRMEZ DÜĞÜM TOPUZ
Düşük ya da yüksek toplanan düğüm topuzların ortak noktaları, yapması çok basit olmasına rağmen yarattıkları “wow” etkisidir. Her iki durumda da bir bitiş spreyi çok faydalı olabilir. Hava rüzgarlı olduğunda saça daha uzun süre parlaklık ve destek sağlamaya yardımcı olan bir sabitleyici sprey veya parlatıcı bir macun…
hava koşullarına dayanıklı saç modelleri, dayanıklı saç modelleri, hava koşullarına dayanıklı saç modelleri, hava koşullarına dayanıklı saç modelleri,
Alter Ego Italy imzalı saç trendi koleksiyonu Serendipty, aylarca süren korkular ve sosyal mesafelerin ardından, doğayla ve kendimizle olan bağın önemini vurgulayıp kızıl rengi öne çıkararak kadınların merakını yeniden alevlendirdi. Koleksiyonun ana metni şöyle diyor: “Çoğu zaman güzelliği çevremizde ararız ve sonra onu kendimizde buluruz.”
Yeniden doğuş, nazik jestler, deneyimler ve yeniden keşfedilen gülümsemelere yönelen bir koleksiyon. Koleksiyonda sunulan altı kadının (Gaia, Iris, Aura, Stella, Sara, Belle) hepsi rafine ve doğal, zarif ve cesur kesim ve renk önerileriyle kendini gösteriyor. Parlak saç modelleri, yoğun tonlar…
KESİM VE RENK TRENDLERİ Sonbahar / Yaz 22-23 Onlar Alter Ego İtalya’nın Sonbahar / Kış 22-23 koleksiyonunun altı kadın kahramanı.
Stella
Bal rengi saçlarla, ön kısmındaki kopuklukların yarattığı dolgun ve yapısız kaküllü bir kadın. Altın rengi aydınlatma parlaklığı vurgularken, saça daha fazla kimlik kazandıran bir boyut oyunu. İkinci versiyonda, yumuşak ve hafif dalgalar, doğal bir etki veren yumuşak hacimler ve şekiller oluşturuyor. Hem düz hem dalgalı kullanılabilen, saç yapısını güçlendiren çok yönlü bir kesim.
Sara Sara’nın da iki ayrı kesim ve renk önerisi var. Ön kısımda hareket ve canlılık yaratan ve saçın hacmini koruyan mükemmel bir pürüzsüzlükle temel ve kesin çizgilere sahip bir bob ve yüzün tatlı ve narin özelliklerini daha da ortaya çıkaran cesur bir Pixie Cut. Tek bir baş hareketiyle ortaya çıkan renk tonlarıyla zenginleştirilmiş çok yönlü bir kesim.
Aura Koleksiyon kızıl rengi takip etmeye devam ederken, salık saç versiyonunda, yüzü çerçeveleyerek denge ve simetri veren orta bir ayrım var. Uzun saçlar, romantik ve feminen sarışın tonları arasındaki kontrastı artıran parlak dalgalarla zenginleştiriliyor. Toplu saç versiyonunda, diplerdeki hacim kendini ifade etmekten çekinmeyen bir kadına romantik ve aynı zamanda şehvetli bir görünüm kazandırıyor.
Iris Zarif ve eksantrik, dişi ve vahşi, zarif ve güçlü olan Iris, kendisinin bir yansıması. Her ayrıntı onun hakkında bir şeyler söylüyor. Canlı ve cesur saçlar, geçmişten ilham alan, ancak geleceğe yönelik bir tarza sahip çizgi ve geometrilerden oluşan retro bir ruha sahip. Klasik kase kesim, modern ve şehirli bir dokunuşla yeniden yorumlanıyor; tam kakül, saç yapısını kompakt tutuyor ve kesimin tüm çevresi boyunca bir simetri oluşturuyor. Renkli iplikler gibi iç içe geçen güzel tonlar ve saçın hareketiyle yeni tonların keşfi… İkinci versiyon farklı boy ölçekleriyle çok yönlü bir saç. Sıcak ve saran tonlar, güzel bir ışık ve gölge oyunu oluşturarak renge üç boyutluluk kazandırıyor.
Gaia Modern ve çağdaş bir dokunuşla 70’lerden ilham alan bir kesim: ustaca yapılmış ölçeklendirme, saçın uzunluğunu ve yapısını korurken yeniden yapılandırılmış ve çok yönlü bir kakülle zenginleşiyor. Saçtaki tam, temiz ve keskin aydınlatma, sarı saçın hacmini ve derinliğini artırarak son derece parlak bir bitiş sağlıyor. Soğuk bir ten rengini güçlendiren ve dişiliğiyle öne çıkmak isteyen herkesi fetheden bir renk.
Belle
Zarif ve tutkulu bir görünüm. Hafif ve doğal katlar saça hareket verip uçları aydınlatıyor. Renk, kesimin çizgilerini takip ederek, yumuşak ve kıvrımlı şekillerle darmadağınık ama son derece belirgin bir etki yaratıyor. Turuncu tonları, sonucu canlı ve parlak hale getiren temel bir rol oynayan kırmızı bir bileşene sahip.
SERENDIPITY Saç ve Renk: ZOIH Ekibi @Alter Ego Italy Styling: Fabio Mercurio Fotoğraf: Marco Di Filippo @TM STUDIO Productions Makyaj Sanatçısı: Trine Marie Skauen @TM STUDIO Productions
Gündeme ilişkin ya da gündem belirleyen röportajlarıyla ünlü gazeteci Ayşe Arman, bugün İnstagram’da yayınladığı “Kadın Kuaförler Artmalı” başlıklı yazısıyla dikkat çekti. Sektördeki kadın eksikliğini gündeme getirerek Loreal Professionnel’in Kuaförler Derneği ile hayata geçirdiği “Kadın Profesyoneller Projesi”ne değinen Arman, sektörün önde gelen kadın profesyonelleri İlknur Akbulut, Dilber Aydoğan ve Zeynep Acar ile röportajlarına yer verdi.
Arman, şöyle yazdı: “Size bir soru sormak istiyorum. Özellikle kadın takipçilerime: Saçlarınızı teslim ettiğiniz kuaför kadın mı, yoksa erkek mi? Birçoğunuzun erkek diyeceğine eminim. Bu arada yanlış anlaşılmak istemem yanlış anlaşılmak istemem erkek kuaförlere karşı bir düşmanlığım yok. Aksine, yıllardır saçım kesen Hüseyin Kara benim vazgeçilmezim, fönleyen Ahmet Gümüş de…
Ama her alanda olduğu gibi bu meslekte de, kadınların bir adım geride bırakıldığı da bir gerçek. ‘Geride bırakıldığı’’ diyorum çünkü bu konu, kadınların kuaförlük mesleğine ilgi göstermedikleri gerekçesiyle açıklanacak bir konu değil. Yeterli firsat verilmiyor.
Yine de yüzümüzü düşürmeyelim. Çünkü hala bana umut veren kadınlar ve projelere rastlayabiliyorum. Bugün size L’Oréal Professionnel’in Kuaförler Derneği’yle hayata geçirdiği ‘Kadın Profesyoneller’ projesinden bahsedeceğim. Ve bu projede rol model olan üç yetenekli kadını tanıtacağım:İlknur Akbulut, Dilber Aydoğan, Zeynep Acar…
İlknur Akbulut, Bodrum’da harikalar yaratan, dünya tatlısı, ödüllü bi saç tasarımcısı. ‘Mesleklerin cinsiyeti yok. Mesleği iyi icra etmek var’ diyebilen, asla yılmadan çıkış noktasını sürekli öğrenme ve kendini geliştirmede bulmuş güçlü bir kadın. Yarışmalarda aldığı birincilikler onu Londra’daki L’Oréal Professionnel eğitimlerine taşımış. Mesajı açık ve net, ‘Saçıma ilk kez bir kadın dokunuyor laflarına sakın kulak asmayın. Çalışmaya öğrenmeye devam edin!‘
L’Oréal Profesyonel Ürünler Bölümü Genel Müdürü Volkan Yıldız da onunla aynı fikirde… Sorunun çözümünün fırsat eşitliği sağlamaktan geçtiğini anlatıyor. Ortak amaç: Meslekte ilerlemek isteyen genç kadınların, kariyer gelişimlerine destek olmak ve kadın kuaför sayısını artırmak
Tebrikler! Bu ülkenin her daim adından söz ettiren, markalaşmış, ödüllü kadın kuaförlerinden birisin. Başarının sırrı ne? -Mesleğe olan aşkım, tutkum. Azmim. Çalışkanlığım. Ve eğitim! Hep eğitim! 25 yıldır kendimi geliştirmek için, her konuda eğitim alıyorum. Her tasarladığım saç, benim için bir “hikâye.” Kendimi her gün yeni hikâyelerin peşinden koşan bir sanatçı olarak değerlendiriyorum. İstikrarlıyım, yeniliklere açığım. Bitmez tükenmez bir öğrenme aşkım var. “Öğrendim, bitti” yok bizim meslekte. Hep “Daha iyi nasıl olabilirim?” diye soruyorum kendi kendime. Kısacası kuaför olmak sadece saç kesmek, saç yapmak değil; saçla harmanlanıp, onu keşfe çıkmak!
Meslek hayatının en önemli kırılma noktası… -Tokat Turhal’da, kendi suyumda yüzerken, üstelik oldukça başarılı bir kuaförken, “güvenlik alanı”mdan çıkmak istedim. Kendimi biraz daha geliştirmek istedim. Buna cesaret ettim. İzmir’e gittim, bir kesim eğitimine katıldım. O zaman anladım ki, kuaförlük çok farklı bir deneyim. Ve bu işin, ucu bucağı yok. Hep öğrenip, kendinize yeni bir şeyler katabiliyorsunuz. Katmalısınız. Yoksa olduğunuz yerde sayar, durursunuz. O eğitim, hayatımı değiştirdi. Algılarımın açılmasına sebep oldu. Sonra Estetica dergisiyle tanıştım. Her ay, her sayfasını dikkatle okuyup not alırdım. Bir gün dergiyle birlikte Hair Show’un ilanı geldi. Müthiş heyecanlandım. “Kesinlikle bu show’a katılmalıyım!” dedim. Bu da cesur bir karardı. Anadolu’da bir kadının böyle bir işe kalkışması, alışılagelmiş bir şey değil. Hem kendi ailemi hem de eşimin ailesini ikna etmek kolay olmadı. Ama başardım. Veeee o show’dan sonra hayatım tamamen değişti. Sadece mesleğin değil, kuaförlük dünyasının da çok farklı ve renkli olduğunu keşfettim.
Bir kadın olarak en büyük destekçin kimdi? -Öncelikle eşim. Sonra tabii ailem. Ardından da müşterilerim yoluma ışık tuttu, yıllardır da tutuyorlar. Ama öğrenme aşkım, gelişme istediğim olmasa, bütün bunlar gerçekleşemezdi. Önce kendime, sonra onlara teşekkür ediyorum.
Erkek egemen bir sektörde var olmanın zorlukları neler? -Sadece bizim sektör için değil, pek çok sektör için geçerli bu. Aşmak mümkün ama tabii ki zorlukları var. Bir kere kalıplaşmış ön yargılar var. “Kadın kuaförü, erkek olur” gibi bir algı var mesela. Önce onu yıkmaya çalışıyorsunuz. Mesleklerin cinsiyeti yok. Mesleği iyi icra etmek var. Ama bizim sektörde her yerde erkekler var, eğitimlere de çoğunlukla erkekler katılıyor. Ben bunu da umursamadım. İlk yıllarımda, devamlı şu lafları duyuyordum: “İlk kez saçıma bir kadın dokuyor, ilk kez bir kadın kesiyor!” Ama işte, pes etmemek gerekiyor. İşinizde iyiyseniz, tüm bu ön yargıları yıkabiliyorsunuz.
Peki yurt dışında durum ne? -Orda tam tersi! Londra’da akademiye katıldıktan sonra, orda egemen kısmın aslında kadın olduğunu gördüm. Ve bu bana güç verdi. Pekâlâ Türkiye’de de kadın kuaförler artabilir diye düşündüm. Nitekim öyle oluyor. Bu, bizim sektörümüz için çok önemli bir adım.
Yolun L’Oréal Professionnel’le nasıl keşişti? -Hairist yarışmasında 1. olduktan sonra, Tokat’ta kalsam ilerleyemeyeceğimi anladım. Bodrum’a taşınmaya karar verdim. Ha kolay mı oldu? Hayır! Bu da cesur bir karardı. Şehir değiştirdim, hayatıma sıfırdan yeniden başladım. Bütün ailemi Bodrum’a taşıdım. Ama iyi ki yapmışım! Sonra beni daha iyi yerlere taşıyacak büyük bir markayla çalışmaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden gittim, L’Oréal Professionnel’in yarışmasına katıldım. Ne mutlu bana ki, yine birinci oldum ve Color & Style Trophy – L’Oréal Professionnel Paris’te Türkiye’yi temsil ettim. Mesleğinizi iyi yapabilmeniz için size yatırım yapan kurumlara ihtiyacınız oluyor. Onlarla yollarımız kesişmeseydi, tüm bu deneyimlerden mahrum kalacaktım. Ve bugünkü İlknur olamayacaktım.
10 YIL ÖNCEKİ HALİME TEŞEKKÜR ETMEK İSTERİM KORKMADIĞI, CESUR VE AZİMLİ OLDUĞU İÇİN!
Kariyerine yeni başlayan genç meslektaşlarına ne tavsiye edersin? -Farklı salonlara gidip, kuaförlerin nasıl servis verdiklerini, müşterilere nasıl davrandıklarını gözlemlesinler. Yani sadece eğitim almak değil, eğitimi aldıktan sonra, o öğretilenlerin salonlara nasıl yansıtıldığını görmek de önemli!
10 yıl önceki haline ne söylemek istersin? -10 yıl önceki halime teşekkür etmek isterim. Bu yolda istikrarla yürüdüğü için. Korkmadığı, cesur ve azimli olduğu için.
HER KADININ FARKLI BİR HİKAYESİ VAR. TASARLADIĞIM SAÇ, RUHUNA UYGUN OLMALI!
Mesleğinle ilgili seni en çok ne heyecanlandırıyor? -Saç kesmek. Çünkü saçların, ruhumuzun devamı olduğunu düşünüyorum. Bir de salonuma gelen her kadının bir hikâyesi var. Ben de o hikâyeye uygun saç kesmeye çalışıyorum. Tasarladığım saç, onun ruhuna uymalı. Bu da beni çok besleyen bir şey.
Umutsuzluğa kapıldığın dönemler hiç olmadı mı? -O kadar çok oldu ki… Yarışmalarda dereceye bile giremediğim zamanlar oldu. Ama yine de pes etmedim. Özellikle ülkemizde, pek çok belirsizlik var. Önünüzü göremediğiniz dönemler oluyor. Bu da canımı sıkıyor. Fakat bazen büyük resimden ziyade, salona giren misafirimin saçlarına dokunarak, elimden gelenin en iyisi yapıp, küçük küçük hikayeler yaratıyorum. Bu da beni motive ediyor, devam etme gücü veriyor.
Rol modelin ya da ilham kaynağın var mı? -Bodrum’da yaşadığım için dalış yapıyorum. Suyun altında inanılmaz renklerle tanıştım. Bu aralar, bana en çok bu ilham veriyor. Bir de Netflix’te Jennifer Lopez’in Super Bowl için çektiği belgeseli izledim. JLO’nun duruşu, erkek egemen bir dünyada, nelerin mümkün olabileceğini gösterdi. Rol modelim Jennifer Lopez.
Kuaförlük mesleğini nasıl tanımlarsın? -Dış görünüşümüz, beğenilmek üzerine kurulu olmamalı. Dış görünüşümüz aslında, kıyafetimizden tarzımıza, kullandığımız ürünlere kadar kendimizi ifade etme yöntemimiz. Ben de yolumun kesiştiği insanların saçlarına dokunarak, kendilerini doğru ifade etmelerine yardımcı olmaya çalışıyorum.
Kadın Profesyoneller projesinin amacı nedir? -Türkiye’deki 85 bin kuaförün yalnızca yüzde 5’i kadın. Ne yazık ki çok düşük bir oran bu! L’Oréal Professionnel olarak biz de Kuaförler Derneği’yle iş birliği yaparak Kadın Profesyoneller projesini hayata geçirdik. Bu meslekte ilerlemek isteyen genç kadınların, kariyer gelişimlerine destek olmayı ve meslekteki kadın kuaför sayısını artırmayı amaçlıyoruz. Ayrıca onları, ilham alabilecekleri rol modellerle bir araya getiriyoruz.
Gençler, profesyonel kadınların ilham verici hikayelerini dinliyor, deneyimlerinden faydalanıyor… -Evet. Devamında da mentor-menti programıyla, sektörün önemli profesyonellerinden, mesleki danışmanlık alarak, kariyer yolculuklarında bir adım ileriye gidebiliyorlar. Yıllardır değişime, gelişime öncülük eden bir marka olarak böyle önemli bir projenin yaratıcısı olmaktan gurur duyuyoruz. Kadınların güçlendirilmesi bizim için çok önemli. Kadın Profesyoneller projesiyle, kuaförlük sektöründeki kadın istihdamını artırmayı hedefliyor, tüm sektörün gelişmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz!
“ERKEK KUAFÖRLER, KADININ DİLİNDEN DAHA İYİ ANLAR. TARZLARINI DAHA İYİ ANALİZ EDER” GİBİ KALIPLAŞMIŞ ÖN YARGILAR VAR. ÖNCE BUNLARI KIRMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ!
Tebrikler! Sen de bu ülkenin adından söz ettiren başarılı kadın kuaförlerinden birisin. Ankara’da çalışıyorsun. Meslek hayatında pek çok kırılma noktası olmuştur. Sence en önemlisi hangisiydi? -Hayallerimin peşinden koşmak için yaşadığım ili değiştirmem! Bursa, İnegöl’de başladı benim hikayem. İlkokul sonda, mahallemizdeki kuaförde çalışmaya başladım. 12-18 yaş arası mesleki eğitimlere ağırlık verdim. Nerede eğitim olsa, katılmaya başladım. Kesim, boya aklınıza ne gelirse. O zaman tabii başka pencereler açılıyor önünde. Hiçbir şey bilmediğini anlıyorsun. Eskiden standart, tık tık saç kesiyordum. Oysa, o değilmiş mevzu. Beni bu kadar hevesli görünce, ustalarım da bütün eğitimlere beni göndermeye başladı. Epey kendimi geliştirdim. 19 olunca, İnegöl’e sığamaz oldum. 20 yaşında mesleki anlamda kendimi daha iyi geliştirebilmek için çalışma hayatıma Ankara’da devam etme kararı aldım. Tabii ailemi ikna etmek kolay olmadı. Ama pes etmedim. Ankara’ya taşınmak bütün hayatımı değiştirdi.
Erkek egemen bir sektör bu. Sen, ne tür zorluklar yaşadın? -Belli kalıplaşmış ön yargılar var. “Erkek kuaförler, kadının dilinden daha iyi anlar. Tarzlarını daha iyi analiz eder” gibi. Bir kere, önce bunu kırmakla uğraşıyorsunuz. Kendinizi kanıtlamak için, erkeklerden daha çok çalışmanız gerekiyor. Ben de öyle yaptım. Bu işin aslında bir sanat dalı olduğu ve sanatın, sanatçının cinsiyetinin olmadığını ispat etmek, çok kolay değil. Ama imkânsız da değil! Zamanla, mesleki açıdan kendini geliştirmiş, alanında fark yaratmış hemcinslerimin de ayak seslerini duymak, bu yolda yalnız olmadığımı hissettirdi bana. Yalnız olmadığınızı görünce de kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. Zorluklar, yerini kolaylıklara bırakmaya başlıyor.
L’Oréal Professionnel’le yollarınız kesişince neler oldu? -Valla harika şeyler oldu! Bir kere iyice kendime güvenim geldi. Daha bir coşkuyla çalışmaya başladım. İşimiz, sanatsal bir iş. Görsel sunum çok önemli. Bu sunumu iyi yapanlar, kendi alanlarında ön plana çıkıyor. Benim sosyal medya hesaplarımda, ağırlıklı olarak topuz modelleri ve gelin modelleri yer alıyor. L’Oréal Professionnel’in de dikkatini çekmiş olmalıyım ki Antalya’da düzenledikleri etkinliğine davet edildim. Onların sayesinde kendimi daha da geliştirdim. Sektörde, kadınlara destek veren kurumların olması çok önemli.
Yeni başlayanlara neler tavsiye edersin? -Zorluklar var. Ama biz kadınların, bütün zorlukları aşacak gücü de var! Her şeyi yapabiliriz. Yeter ki isteyelim. Pes etmeyelim, vazgeçmeyelim. Gençlere tavsiyem; Kalıplaşmış ön yargılara kulaklarını tıkayıp, yollarına devam etsinler. Ama tabii sürekli kendilerini geliştirsinler! Sonunda başarıya ulaşacaklar.
BEN HEDEF ODAKLI ÇALIŞTIM. BELLİ ALANLARA ODAKLANDIM. VE O ALANLARDA ÇOK USTALAŞTIM!
10 yıl önceki kendine neler söylemek istersin? -Dilber, tutku duyduğun işi yapıyorsun! Sen doğru yoldasın. Hayallerinin gerçekleşmesi biraz zaman alacak ama sabırlı ol. Çalışkan ol, azimli ol. Gör bak hedefine varacaksın…
Sence seni başarılı yapan şey ne? -Tabii ki işi sevmek, tabii ki çok çalışmak. İnce bir detay var, onu es geçmemek gerek: Hedef odaklı çalışmak! Ben öyle yaptım. Belli alanlara odaklandım. Ve o alanlarda çok ustalaştım.
Bu meslekte kendini en mutlu hissettiğin an… – Saçını taradığım bir gelinin, heyecanlı bekleyişi ve arkasından gelen sevinci… Müthiş! Gelin, onu bir kere yaşıyor. Ama ben saçını taradığım her gelinle, bir daha bir daha yaşıyorum.
Rol modelin ya da ilham kaynağın var mı? -İşini iyi yapan herkes benim ilham kaynağım.
Tebrikler! Önce çıkan kadın kuaförlerden biri de sensin Zeynep. Seni tanıyalım… -Mesleğime aşığım. 33 yıldır Denizli’de yaşıyorum. Kuaförlüğü sadece saç, kesim, boya olarak görmüyorum. Çok daha ötesi. Bizler hem sosyolog hem psikolog gibi çalışıyoruz. Kuaför salonlarında toplumun nabzını tutuyoruz. İnsanların öz güvenlerini yerine getiriyoruz, onların kendilerini daha iyi ifade edebilmelerini sağlıyoruz. Ben bildikleriyle yetinmeyen, araştırmacı, kendini sürekli geliştirmeye çalışan biriyim. Yenilikleri yakından takip ederim. Kendimi de yenilerim. Kendi dış görünümüm, hatta salonumuzun mekânsal tasarımı bile işimizin bir parçası diye düşünüyorum.
Mesleğe nasıl başladın? -8 yaşında evimizin altındaki kuaför salonunda başladım! Çünkü annem ve babam çalışıyordu. Onlar gelene kadar bir yerde beklemem gerekiyordu. O kuaförde derslerimi de yaptım, saç da yıkadım… Yıllar içinde yavaş yavaş işin bütün inceliklerini öğrendim.
Başarının sırrını neye bağlıyorsun? -Öğrenilecek şeylerin bitmemesine, sürekli araştırma içinde olmama ve yeniliklerin peşinden koşmama… Çok severek yapıyorum işimi. Kişiliğime çok uygun. Zamanı unutuyorum. Her anından keyif alıyorum.
KİMSENİN BİZİ SEVMEDİĞİMİZ BİR İŞE YÖNLENDİRMESİNE İZİN VERMEMELİYİZ!
Meslek hayatında senin de kırılma noktaların olmuştur. Sence en önemlisi? -Üniversite okuma planları yaparken, bir kuaförlük teklifi geldi. İşte o, benim için önemli bir kırılma noktasıydı. Spor akademisinde okumak yerine, mesleğimi seçtim. İyi ki de öyle yapmışım. Bir gün olsun pişmanlık duymadım.
Bu yolda en büyük destekçin kim oldu? -Birlikte çalıştığım, her daim yanımda olan eşim ve ailem.
Kuaförlük yıllardır Türkiye’de erkek egemen bir sektör. Ne kadar zorlandın? -Hayatta hiçbir şey önümüze hazır ve mükemmel sunulmuyor. Tabii ki zorlandım. Ama bu, bütün sektörlerdeki kadınlar için geçerli. Asla çabalamaktan vazgeçmemeliyiz. Kimsenin bizi, sevmediğimiz bir işe yönlendirmesine izin vermemeliyiz. Hepimiz, kendi benzersiz rengimizi keşfetmeli, hayal ettiğimiz hedeflere ulaşabilmek için mücadele vermeliyiz.
Eğer bu mesleği seçmeseydin şu anda ne yapıyor olurdun? -Profesyonel voleybolcu olurdum. Spor akademisi okuyup, antrenörlük ya da beden eğitimi öğretmenliğini tercih edebilirdim. Ama iyi ki kuaförlüğü seçmişim diyorum. Spor zaten hayatımda var, asıl önemlisi aşkla yaptığım bir işimin olması.
Mesleğe yeni başlayacak gençlere tavsiyen ne olur? -Mesleki eğitim çok çok önemli. Ama sadece o da yeterli değil. Yeniçağa ayak uydurabilecek donanıma sahip olmak gerekiyor. Dil bilmek, kültür sanat ve sporla ilgili olmak gerekiyor.
ÖĞRENEBİLDİĞİN KADAR ÇOK ŞEY ÖĞREN! VE ÖĞRENDİKLERİNİ PAYLAŞ, ÇÜNKÜ BAŞARI PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR
10 yıl önceki haline ne söylemek istersin? -Öğrenebildiğin kadar çok şey öğren! Ve öğrendiklerini paylaş, çünkü başarı paylaştıkça çoğalır.
Mesleğinle ilgili seni en çok ne heyecanlandırıyor? -Yaptığım kişiye özel farklılık ve değişimler. Müşterimin mutluluğu ve kendine olan öz güveninin artması beni çoook heyecanlandırıyor.
Umutsuzluğa kapıldığın bir dönem oldu mu? -Olmaz mı? Oğlumun Serebral Palsi’li olduğunu öğrendiğim an, dünyam başıma yıkılmıştı mesela. Meslek hayatımın da bittiğini düşünmüştüm. Fakat engeller takılmak için değil, aşmak içinmiş. Eren bizi daha güçlü ve daha sabırlı yaptı. Oğlum, en büyük öğretmenim. Allah’a çok şükür ki mutlu bir çocuk. Ailemin desteğiyle, işimi de sürdürebiliyorum.
“Cilt kızarıklığını” kazımak ve etkinleştirmek anlamına gelen gua sha, genellikle kronik ağrıları gidermek, şişliği azaltmak ve lenf drenajına yardımcı olmak için kullanılan geleneksel bir Çin tıbbı uygulaması.
Profesyonel Gua Sha Masajı
Gua sha masajını gerçekleştiren profesyonel cildinize yağ döker ve taşa benzer bir aletle aşağı-yukarı hareket ettirerek cildi kazır. İlk başta, nazikçe yapılan sıvazlama hareketinde yavaş yavaş baskı artırılır. Bu işlemin kan akışına yardımcı olduğu ve cildiniz üzerinde bir “kaldırma” etkisi yarattığı, hatta vücudunuzdaki toksinleri azaltmaya yardımcı olabileceği düşünülüyor.
Yüzünüze de yaptırabilirsiniz, ancak bu işlem daha nazik bir şekilde yapılır. Araştırmalar, gua sha masajının aşağıdakiler için yararlı olup olamadığını inceledi:
Boyun ağrısı: Bir klinik çalışmada, boyunlarında kronik ağrı olan 48 kişi iki eşit gruba ayrıldı. Bir hafta sonra, gua sha’dan faydalanan kişiler ağrılarının kısa bir süreliğine önemli ölçüde hafiflediğini gördüler. Ancak uzmanlar, gua sha’nın boyun ağrısı üzerindeki uzun vadeli etkileri konusunda kararsız.
Migren: Gua sha’nın migren ağrısını hafifletmeye yardımcı olduğunu gösteren bazı çalışmalar olsa da uzmanların bunu kanıtlamak için daha fazla araştırmaya ve klinik deneye ihtiyacı var.
Hepatit B: Bir çalışma, gua sha’nın hepatit B virüsünün neden olduğu karaciğer iltihabı miktarını azaltmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Perimenepoz Semptomları: Menopoza yaklaşan kadınlarda anormal dönemler, sıcak basması, uyku sorunları ve ruh hali değişiklikleri gibi şeyler olabilir. 8 hafta süren bir çalışmada, haftada bir kez gua sha’dan faydalanan kadınlar bu semptomların düzeldiğini gördü.
Tourette sendromu: Bu durum sinir sisteminizi etkiler ve “tiklere” veya ani seğirmelere neden olur. Bir çalışmada, Tourette sendromlu bir adam 35 hafta boyunca haftada bir akupunktur, şifalı bitkiler, yaşam tarzı değişiklikleri ve gua sha’dan oluşan bir kombinasyon kullandı. Semptomlarının %70 oranında düzeldiği görüldü.
Doğum sonrası göğüs dolgunluğu: Emziriyorsanız, göğüsleriniz aşırı sütle dolabilir., bu da onların şişmesine ve ağrımasına neden olabilir. Bir çalışmada, meme dolgunluğu nedeniyle emzirme sorunu yaşayan kadınlar, hastanedeyken ve eve gittikten birkaç hafta sonra gua sha uygulaması gördüler. Bu kadınlar ağrılarının hafiflediğini ve sonunda daha kolay emzirebildiklerini bildirdi.
Kimler uzak durmalı?
Kan pıhtılaşması için kan sulandırıcı ilaç alanların gua sha’yı denemeden önce mutlaka doktorlarına danışmaları şart!
Tarihte ve Günümüzde Gua Sha
Tarihte kaydedilen ilk gua sha uygulamaları, Çin’de 14.-17. yüzyıllar arasında hüküm süren Ming hanedanlığı sırasında gerçekleşti. Bu şifa uygulaması, Asya’da yüzyıllardır birçok insan tarafından kullanılıyor. Bununla birlikte, sosyal medya sayesinde dünya çapında ancak son zamanlarda popüler bir trend haline geldi. #Guasha hashtag’i ve aynı etiketi kullanan yüz binlerce Instagram gönderisi ve yüz milyonlarca TikTok görüntülemesi olduğu tespit edildi.
Amsterdam’da gerçekleşen Kao Salon Global Experience, dünyanın dört bir yanından 2 bin 300 kuaföre ev sahipliği yaptı. Global Creative Awards kapsamında, iki gün boyunca gösteriler, yarışmalar, ilham verici sanatçı oturumları ve ödül duyuruları gerçekleştirildi. Son iki yılın sanal etkinlikleri üzerine inşa edilen deneyim, 2-3 Ekim’de bizzat katılamayanlar için canlı çevrimiçi görüntüleme olanaklarıyla canlı bir zirveye ev sahipliği yaptı.
Kreatif ve İletişim Başkan Yardımcısı John Moroney, “Etkinliği bu yıl tekrar canlı olarak yapabilmek büyük bir zevkti. Salon sahipleri ve kuaförlerimiz çok heyecanlandı. Kuaförlerimize göre, bu yılki Kao Salon etkinliğine katılmak, bir aile toplantısına katılmak gibiydi, tabii eğer aileniz sektördeki en havalı, en yaratıcı insanlardan oluşuyorsa. Benzer düşünen sanatçılarla buluşup ömür boyu arkadaşlıklar kurabileceğiniz bir yer. Goldwell’in çağdaş renk ve stilinden KMS’nin sokak stili işçiliğine ve Oribe’nin şık, editoryal stiline kadar yaratıcılığin her türü konukları bekliyordu,” dedi.
Ödül Galası
Ödül Galası
Deneyimde öne çıkan Global Creative Awards kapsamında Goldwell Global Elçisi Angelo Seminara’nın eşsiz HAIR EVERY WEAR 2.0 koleksiyonunun ilk lansmanını da içeriyordu. Koleksiyon, sanat, mimari, moda, felsefe ve güzelliği birleştiren bir çeşitlilik üzerine kurulu.
Seminara koleksiyonu için şunları söyledi: “İnsanlara tek kişi olarak bakıyorum çünkü ben bir halk insanıyım; tercihlerin ve önyargıların olmadığı bir dünyaya inanıyorum. HAIR EVERY WEAR 2.0, herkesin benzersiz ve istediği kişi olmakta özgür olduğu bu duyguyu kucaklıyor. Koleksiyon sizde bir duygu uyandıracak ve bir duygudan diğerine bir sanat eserine dönüşecek.”
Hobart’taki Temple On Murray salonundan Avustralyalı Abbie Jackson, sayısız ödül töreninde Yılın Avangard Kuaförü kategorisinde Bronz kazandı. Ek olarak, her kıtada Salon Sürdürülebilirlik Liderliği kategorisi kapsamında salonlar ödüllendirildi. Floke Norway Avrupa’yı, Gene Juarez Salons, Spas & Academies Kuzey Amerika’yı, Red Hill Hong Kong salonu Asya’yı ve Shibui Avustralya’yı temsil etti.
“Kao Salon Australia, Shibui’nin salon sürdürülebilirliğine olan olağanüstü bağlılığıyla dünya çapında tanınmasından büyük heyecan duyuyor. Brent Barber ve Shibui, salon yönetim biçimlerine en iyi uygulamaları dahil etme konusunda salonlara öncülük ediyor” diye konuşan Kao Salon ANZ Genel Müdürü Rita Marcon, “Çalışanlardan müşterilere ve salon ortaklarına kadar, sürdürülebilirlik tüm iş kararlarının merkezinde yer alıyor” dedi.
Rita Marcon, Kao Salon Division ANZ Genel Müdürü, ulusal kazananlarıyla
Ödül gecesinde Goldwell Elçisi Mario Krankl’ın 2023’te yaklaşan Goldwell 75. yılı için bir fragman sunumu da yer aldı.
Mario, “Sunumumda Goldwell logosunun karesi yaratıcı kilit unsurlardan biriydi. Güçlü ortağımın takdirinin bir göstergesi olarak bunu saç şekillerinde ve modada bulabilirsiniz, ”ded.
Sanatçı Oturumları, dünyanın her yerinden saç ustalığını sergileyen diğer bir etkinlikti. Almanya, Stuttgart’tan J.7 Yaratıcı Ekibi, SEROTONIN koleksiyonunu sunarken, Singapur merkezli ödüllü EVOLVE salonu, Avangard bir editoryal tasarım sunumu olan REGOTH: Reimagined Gothic’i sergiledi. Oribe elçisi Stacey Ciceron, dokulu saç konusunda eğitim almış bir başka sunucuydu. Uluslararası saç stilisti Huub Eysink ise giyim, makyaj ve sanal saç renklerini cesur bir koleksiyonda birleştirerek fütüristik bir mesaj verdi. Taz Hair Co., modaya yön veren, ödüllü, TV tabanlı ancak her zaman salonla ilgili stilini de sundu.
J.7 Yaratıcı Ekibi
Kao Salon Global Deneyimi Topluluk Alanı
Network oluşturma fırsatlarını destekleyen bir Topluluk Alanında, etkinlik ayrıca Akademi Oturumlarına da ev sahipliği yaptı. Sahnede Sona Brado ve Daniel Bruns, Agnes Westerman ve Sascha Haseloff, Salome de Wet ve Neil Barton, Kylie Bussing ve Jacob Khan ve Nicci Welsh gibi uluslararası eğitimciler yer aldı. Goldwell, KMS, Varis ve Oribe marka stantları da en son yenilikleri sergileyerek bu yeniliklerle etkileşim kurabilmeleri için konuklara geniş fırsatlar sundu. Daha da önemlisi, Kao Salon’un Sürdürülebilirlik ekibi ve Kao Araştırma ve Geliştirme ekibi tarafından ortaklaşa sunulan interaktif bir sergi, şirketin Sürdürülebilirlik çabalarını vurguladı.
John, “Kao Salon’un sürdürülebilirlik çabalarını ve İklim Tarafsızlığına olan bağlılığını sergilemek, etkinliğimizin en önemli mesajlarından biridir. Bunu akılda tutarak, Kao Salon Küresel Deneyiminin yüzde 100 İklim Nötr olmasını sağlamak için etkinlik ortaklarımızla birlikte çalıştık” dedi.
Topluluk Alanı
Hem ödüllerde hem de yaratıcı oturumlarda editoryal yetenek, eğitim, ürün yeniliği ve sürdürülebilirlik alanlarındaki öncüleri vurgularken, yol boyunca ilham verici saç sanatını sergileyen Kao Salon Global Experience, saçla ilgili her konuda Avrupa’da bir ustalık sınıfıydı.
Ödül Galası
Ödül Galası
Ödül kazananları tebrik ederiz.
Yılın Yeni Yetenek Renk Uzmanı ALTIN: Malezya’dan Tiew Pei Yu GÜMÜŞ: Kanada’dan Emily Kooistra BRONZ: İngiltere’den Lucia McEvoy
Yılın Yaratıcı Renk Uzmanı ALTIN: Singapur’dan Junz Loke GÜMÜŞ: Malezya’dan Ian Lee Jia Pei BRONZ: Hong Kong’dan Tasha Yip
Yılın Yaratıcı Saç Kesim Uzmanı ALTIN: İtalya’dan Daniela Farzetti GÜMÜŞ: İspanya’dan Rafael Monzó López BRONZ: ABD’den Alex Tant
Yılın Editoryal Renk Uzmanı ALTIN: İngiltere’den Ben Driscoll-Price GÜMÜŞ: İngiltere’den Amy Wardley BRONZ: İngiltere’den Jack Mead ve Lydia Wolfe
Yılın Avangard Kuaförü ALTIN: Malezya’dan Tom Yek Teng Siong GÜMÜŞ: Hollanda’dan Manou Grijsen BRONZ: Avustralya’dan Abbie Jackson – Temple On Murray Hobart
Yılın Salon Takımı ALTIN: Malezya’dan Siew Thiam Kui GÜMÜŞ: İspanya’dan Rafa Monzó López BRONZ: İngiltere’den Donna Page
Yılın Erkek Kuaförü ALTIN: İngiltere’den Andrew Plester GÜMÜŞ: Hollanda’dan Jeffrey Den Dikkenboer BRONZ: Hollanda’dan Jos Verzijlberg
Ödüllü Trevor Sorbie kuaför markasının yeni Kreatif Direktörü Giuseppe Stelitan tarafından yaratılan en yeni koleksiyonu Chroma, markanın on yıldan uzun bir süredir stilden ziyade renge odaklanan ilk koleksiyonu.
Renk Koleksiyonu
Trevor Sorbie Chroma koleksiyonundaki görünümler, renklerle hayat bulan boş bir tuval. Koleksiyon, Fuşya Pembesi, Goji Berry Kırmızısı, Floresan Yeşili ve Alev Turuncusu olmak üzere dört farklı renkten oluşan bir palete odaklanırken Pulp Riot ya da L’Oréal Professionnel’in yeni Dia Booster’larını kullanıyor.
Aşk, Keyif, Toplum, Enerji ve Özgürlük
Giuseppe çalışmayı şöyle anlatıyor: “Benim için Chroma koleksiyonu sevgi, neşe, topluluk, enerji ve özgürlüğün bir temsili. Sadece farklı saç renklerinin sergilenmesi değil, bunu aşan bir anlatı. Her görünümün simgelediği çeşitlilik, güç ve bireyselliği kutluyor. Kendin olmak için yarattığın bir alan… Hayatı, sanatı ve güzelliği yaratan bu benzersizlik, sıradanlıktan ayrılış.”
Görüntüler, son birkaç yılın önceki versiyonlarından farklı bir yön alırken, yine de kendine özgü bir Trevor Sorbie dokunuşu ve stiline sahip. Giuseppe liderliğindeki bu koleksiyon hem eşit derecede güzel hem de kavramsal. Her bir görünümü oluşturmak için peruk, kumaş ve diğer ortamların kullanılması ilham verici ve sıra dışı. ‘Güzellik nedir’ üzerine yepyeni bir sohbet başlatıyor ve endüstrinin tabularını yıkıyor. Bu önerilerde herkese uyacak bir bir görünüm var.