Ana Sayfa Blog Sayfa 143

COSMOPROF YENİDEN ERTELENDİ!

0

BolognaFiere Cosmoprof, Cosmoprof Worldwide Bologna 2020 fuarını 3 ̵ 7 Eylül 2020 günlerine ertelenmesi gerektiğini bildirdi.

Erteleme kararı, İtalyan otoritelerinin aldığı önlemlere dayanıyor; buna göre, tüm İtalya’da 10 Mart 2020’den 3 Nisan 2020’ye kadar tüm etkinlikler askıya alındı.

Bu karar aynı zamanda, seyahatleri sınırlamak için kademeli olarak ciddi bir önlem alan diğer Avrupa ve Avrupa dışı ülkeleri ilgilendiren kısıtlamalardan da kaynaklanıyor.

Cosmoprof Worldwide Bologna, 3-7 Eylül 2020 arasındaki 3. günlerde gerçekleştirilecek ve satın alınan giriş bileti, yeni planlanan tarihlerde Cosmoprof Worldwide Bologna’ya herhangi bir ücret veya ek ücret ödemeden katılmaya izin verilecek.

https://www.cosmoprof.com/en/

M.A.C Yeni Powder Kiss Koleksiyonu ile Tanışın!

0

DUDAKLARDA VE GÖZLERDE PUDRA ETKİSİ

Powder Kiss Liquid Lipcolor dokunuşuyla mat nem ile tanıştı, pudra likit ile buluştu. Yeni Powder Kiss Liquid Lipcolor ve Eye Shadow koleksiyonu kolay sürülebilir, hafif ve eşsiz bir hisse sahip pudralı bir görünüm sağlıyor.

POWDER KISS LIQUID LIPCOLOUR

Kuruyan rujlara bir veda busesi kondurun. Yeni Powder Kiss Liquid Lipcolour’ın konforlu, hafif kremsi formülü on saate kadar kalıcı nem sağlarken, ağırlık yapmayan formülüyle pudralı mat bitiş sunuyor.
Dudakları nemlendiren özel formülü sayesinde ortaya çıkan mükemmel doku, tüm gün yumuşacık ve pürüzsüz bir görünüm sağlıyor. Kum saati formundaki aplikatör ise kusursuz bir şekilde dudakları sarıyor, doğru miktarda renk ile çizgi görünümünü ortadan kaldırırken pürüzsüz ve eşit bir uygulama sağlıyor.
Koleksiyonda Powder Kiss’in en sevilen renklerinden Devoted To Chili, Mehr, Mull It Over ve A Little Tamed gibi renkler dahil doğal tonlardan canlı tonlara on yedi renk mevcut.
MAC Senior Make up Artist’i Regan Rabanal “Backstage’leri kasıp kavuran bir koleksiyon oldu!” sözleriyle heyecanını belirtiyor ve devam ediyor. “Powder Kiss Liquid Lipcolour pudralı bitişi ve ipeksi pürüzsüzlüğüyle matı yeniden tanımlıyor. Yoğun renkleri dudağı nemlendirirken konforlu bir his yaşatıyor. Benim bu ürünlerle yaptığım makyaj hilesi ise iki farklı rengi bir çiçeğin yaprakları gibi geçişli kullanmak.”

POWDER KISS EYE SHADOW

Bahar için gözlerinizi odak noktasına çevirin. Powder Kiss Eye Shadow mat dokusuyla göz kapaklarında yumuşak ve pudramsı bir his yaratıyor. Özel Cream Matrix formülü sayesinde kadifemsi dokusu inanılmaz kolay karıştırılırken fark yaratan Soft-Focus Filter Technology muhteşem buğulu bir görünüm sunuyor. Renkler asla topaklanmıyor ve çizgilere dolmuyor.
On iki muhteşem farklı tondaki far, Powder Kiss Lipstick’i tamamlıyor.
“Bu sezon yumuşacık Powder Kiss Eye Shadow tonlarıyla göz farlarındaki farklılığı hissedin.” diyerek tavsiyede bulunan Rabanal “Pürüzsüz ve satenimsi dokunuşuyla cilde kolayca uygulanıyor ve saatlerce kalıyor. Favori renkteki Powder Kiss Liquid Lipcolour’ınıza eşlik edecek bir renk seçip tek ton kullanımıyla monokrom bir görünüm yaratabilirsiniz. Farınızı göz kapağınızın köşelerinde yoğunlaştırarak buğulu ve soft bir göz makyajı tasarlayabilirsiniz.” sözleriyle devam ediyor.

Gelin Saçı Modelleri: Garden of Dreams

0

Çoğu insan için düğün, defalarca kez hayali kurulan anın nihayet gerçekleşmesidir.

Gonzalo Zarauza‘ın Garden of Dreams gelin saçı koleksiyonu, benzersiz ve birçok kadının düğün hayallerinin bir parçası. Bu koleksiyonda sade gelin saçlarından örgülü topuzlara, kalın dalgalardan şık aksesuarlara kadar birçok olası tercihi kapsıyor.

Saç Instagram: @gonzalo_zarauza
Fotoğrafçı: Eneritz Medina
MUA: Beta
Stilist Instagram: @visorifashionartstudio
Rötuş Instagram: @javiervillalabeitia
Tasarımcılar Instagram: @ laboheme1994 ve @jorge_del_buey

ÖNEMLİ DUYURU: HAIRİST 2020 ERTELENDİ!

0

Dünyada giderek artan koronavirüs ( Covid-19) tehdidinin ülkemizde de görülmesi, Dünya Sağlık Örgütü ve ilgili diğer makamların tavsiyeleri ve sektörün global takvimindeki değişiklik sebebiyle 20 Nisan günü 10.sunun gerçekleşmesi planlanan HAIRİST 2020 etkinliğini, sağlık risklerini gözeterek ertelediğimizi bildiririz. Yeni tarih konusunda çalışmalar devam etmekte olup ayrıca duyurulacaktır.


Etkinlik paralelinde online düzenlenmekte olan Yılın Kuaförü Yarışması süreçlerinde bir değişiklik olmayıp, yarışmaya online son katılım tarihi 31 Mart 2020’dir.

Ödül töreni ile ilgili bilgi ayrıca paylaşılacaktır.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak değerlendirilen koronavirüs (Kovid-19) salgınının yayılmaması için Türkiye’de alınan önlemler göz önünde bulundurularak, 20 Nisan 2020 tarihleri arasında Swiss Otel İstanbul’da düzenlenmesi planlanan Hairist etkinliğinin sektör etkinlik takvimine ve süregelen pandemi durumuna uygun yine Swiss Otel’de olmak üzere ileri bir tarihe ertelenmesine karar verilmiştir.

Gelin Saçı Modelleri: PURE

0

Mevcut gelinlerin eğilimlerinde ve taleplerinde bir değişiklik ortaya koyan bir koleksiyon. Yaratıcı tutkuyu hassas dengesinde korurken, doğal, ateşli ve rafine, işlenmiş ve tanımlanmış bir tekniği birleştiren görünüm.

Juanmy Medialdea‘ın Pure koleksiyonundaki gelin saçı modellerinde, düşük at kuyrukları, kalın su dalgaları, parlak saç yansımaları, giriftler ve örgüler oldukça dikkat çekici.

Ashley Haynes & Charlotte Oldfield’dan Aurum koleksiyonu

0

Aurum koleksiyonunda, nadir bulunan metallerden ilham alındı.

Ashley ve Charlotte, koleksiyona lüks bir his katarak zenginliği sembolize etmesini istedi ve Aurum koleksiyonunu rengi temel olarak kullanarak, şekillendirmede dikkat çekici bir yumuşaklıkla çalışarak, zahmetsiz ve ulaşılabilir bir görüntü sağlayarak hazırladılar. 

Ashley Haynes & Charlotte Oldfield'dan Aurum koleksiyonu Ashley Haynes & Charlotte Oldfield'dan Aurum koleksiyonu Ashley Haynes & Charlotte Oldfield'dan Aurum koleksiyonu Ashley Haynes & Charlotte Oldfield'dan Aurum koleksiyonu

Saç: Ashley Haynes & Charlotte Oldfield
Fotoğraf: Jack Eames 
Makyaj: Megumi Matsuno
Styling: Magdalena Jacobs

Murat Kayabaşı konuğumuz…

0

‘Yüreğini vermezsen kuaför olamazsın’

hairistcomtr: Kuaförlük mesleğine ne zaman ve hangi salonda başladınız?

Murat Kayabaşı: Ben kuaförlük sektörüne biraz geç atıldım. Liseden sonra, 18 yaşına geldiğimde bu işe ilk defa başladım. Bir arkadaşım İstanbul Hilton Otel’de çalışıyordu. O zamanlar orada Figaro Kuaför vardı. Biz Hilton Otel’e gittikçe salona da uğruyorduk. Kuaföre gidip geldikçe oradaki durum beni çok cezbetti ve ‘‘Bu benim mesleğim olabilir’’ diyerek başladım. Biraz yaşını almış olarak çırak pozisyonunda başladığım için zor oldu. Şu an ki çıraklığa benzemiyor çünkü kuaförlük okulu olduğu için çırak kavramı pek kalmadı. Fakat eskiden, eti senin-kemiği benim mantığı vardı. Hızlı geliştirdim kendimi, elim bu işe yatkındı. Bir kere acayip derecede saçı seviyordum. Dokunmayı seviyordum. Salona gelenlerin daha iyi ve farklı çıkması beni çok mutlu ediyordu. Bu benim işim diye sahiplendim ve daha sonrasında oradan askere gittim. En büyük şansımda askerdeydi çünkü askerde kuaför oldum. Zaten esasen işin inceliklerini askerde öğrendim. Eskiden genelde birçok kişi bu şekilde askerde pekiştirirdi kendini. Askere gittiğimde İstanbul Hilton Otel’den gelen, hep modayı takip eden, oradaki subay eşlerine ne yapabilirim diye hep çalışan biri olarak çok talep gören bir kuafördüm. Döndükten sonra İstanbul’a ne yapsam diye düşünürken 92 yılında rahmetli Sedat Kamaz ile bir tesadüf üzerine tanıştım. Solaryumda sıra beklerken yan yana oturuyorduk. O zamanlar solaryum çok yaygındı ve çok sevilirdi. Sedat Bey ile orada bir muhabbetimiz oldu. ‘‘Bana sen ne iş yapıyorsun?’’ diye sordu. ‘‘Ben de askerden yeni geldim, kuaförüm.’’ dedim. Sedat Bey’de ‘‘Biz MOS olarak Akmerkez’e salon açıyoruz. Sen de bizimle çalışmak ister misin?’’ dedi. Böylelikle MOS bünyesine girdim.

hairistcomtr: MOS’taki yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz? Bu süreç mesleğinize neler kattı?

Murat Kayabaşı: MOS o zaman için tekti. Olağanüstü bir yoğunluk, olağanüstü bir şıklık vardı ve zaten o zamanlar her yenilik oradan çıkıyordu. MOS’un ilk ekiplerindendim. Biz o dönemde kırk iki kişi çalışıyorduk ve hepimiz her zaman, sabah 10’dan akşam 10’a kadar doluyduk. Doluluk çok fazlaydı ve sanatçılar, mankenler, cemiyet hayatından insanlara kadar herkes oradaydı. Bu da tabi dışarıdaki müşteriyi çok fazla çekiyordu. İlk işe başladığım zamanlar, kuaförlerde eskiden olan, daha keskin bir hiyerarşi vardı. Salona ilk girdiğinizde bir hafta, on gün kendinizi kanıtlamaya çalışırdınız ve ekibin başında olanlar da sizi hangi sıraya koyacağını bilirdi. Şampuanda mı kalmalısın, fönde mi kalmalısın, elin boyaya mı yatkın, boyada mı kalmalısın, o sizi yönlendirirdi. 22 yaşında burada işe başladıktan sonra ciddi derecede kendimi kanıtlayıp sağlam kalfalardan oldum. Zaten Hilton’da da İngilizcem ile öne çıkmıştım ve  bu sayede yurtdışında eğitimlere de katılmıştım. Yabancı dilimin olması da çok önemli bir özellikti. İlk üç sene sonrasında ise MOS’un hissedarlarından oldum. Şubeler açtık, bir sürü şovlar yaptık. O zamanlar çok fazla şovlar düzenliyorduk. Tüm defilelerin organizasyonlarında saçları MOS yapıyordu. Hep yurt dışına eğitimlere gidiyorduk. Bizi her zaman destekliyorlardı. Hatta Haute Coiffure Derneği’nde kırk iki yıl da bir sadece bir ülkenin şov yaptığı organizasyonda; MOS, şovu gerçekleştirdi ve o ekipte ben de vardım. Biz 2005 yılında Paris’te sahneye çıktık. Benim hayatımın gerçekten en güzel anılarından biridir bu şov. Ben sahneyi çok seviyorum. Sahneye çıkmak, insanları görmek sonrasında alkışlanmak inanılmaz hoşuma gidiyor. Bu şekilde toplam 14 sene MOS’ta çalıştım. Hep Akmerkez’de kaldım. Sedat Bey ve Orhan Bey’le beraber çalışıyordum. Sedat Bey’le bizzat çalışıyorduk. Onlar işin gerçekten duayeni olan kişilerdi. Hep eğitimler olsun, devamlı çalışmaları olsun, ilk moda akımları olsun genelde hep MOS’tan çıkardı. Çünkü sadece MOS, Erdem Kramer ve MM Bahçecik marka olarak vardı. Şimdi ise gerçekten çok fazla marka var.

hairistcomtr: Birazda Vassago markasının kuruluş serüveninden bahseder misiniz?

Murat Kayabaşı: Eskiden meslek ahlakı daha öndeydi. Hiç birimiz iki adım öteye salon açalım diye düşünmüyorduk. Şu an baktığınız zaman küçük kuaför çok fazla. Aslında bununda bir denetimi olmasın lazım. Biz MOS dağıldıktan sonra dokuz salon kalmıştık. Dedik ki: ‘‘Birlikte olalım, birlikten kuvvet doğar.’’ Tek tek olacağımıza yine bir ismin markası olalım. Hepimiz bir hukuk danışmanına gittik. Çünkü en önemli noktalardan biri; işin hukuksal boyutuydu. Ekipte ben dahil; Kenan Şenay, Dilek Şenay, Doğan Çetin, Sedat Bilge, Mustafa Dağıstan, Metin Kaya, Serhat Pısık, Akın Emen vardı. Havuz sistemi kurmadık, herkes kendi salonunun sahibi oldu. Bunun için profesyonel bir reklam ajansından destek aldık. Vassago adı; mitolojide bütün insanların sırlarını bilen bir meleğin adıdır. İsim hakkını aldık, logo çalışması yaptık. Son derece titiz, profesyonel ve kurumsal bir şekilde çalıştık. Markayı kurduktan sonra hepimiz kendi markamızın franchising’i olduk. Kurduğumuz bu holdinge bir akademi açtık. Açtığımız akademi ilk başta İstanbul’da, daha sonra Ankara’da eğitimlere başladık. Aynı zamanda markanın merkezi olarak düşünülebilir. Bu akademilerde kendi elemanlarımızı da yetiştiriyoruz. Herkes sadece markaya ortak ve her salonun kazancı kendine ait, hukuken eşit derece de haklara sahibiz. Vassago markası işte bu şekilde doğdu. Bugün Vassago dediğiniz zaman 9 salonda yaklaşık 250 personel çalışıyor. Şu an ben City’s ve Etiler Vassago’nun sahibiyim yani benim yanımda da şuan 72 kişi çalışıyor. Büyük bir istihdam sağlanıyor, aynı zamanda da büyük bir yer çalıştırılıyor. Büyük bir KOBİ’sin. Küçük gibi gözüksen de büyüksün. Bu noktada işin sanatsal boyutu kadar işletmeciliği de ön plana çıkıyor. Ben çok fazla işletme derslerine ve kurslarına gittim. Kendimi işletme üzerine eğitmeye çalıştım. Çünkü müşteriyle birebir sen çalışırken, arkandaki ekip çalışmazsa hiçbir işe yaramıyor. Bu iş daha fazla ekip çalışması, ekip çalışırken de çok iyi bir yönetim olması gerekiyor. Artık kuaförlük eskisi gibi de değil açıkçası rekabet çok arttı. Artık müşteri de bunu çok iyi biliyor.

hairistcomtr: HAIRiST’te gerçekleştirdiğiniz şov hakkında duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Murat Kayabaşı: HAIRiST’i yaptığımız zaman ki o sahne planı benim bir organizasyonumdu. Saçlar, kıyafetler ve dönemle ilgili fikirlerin çoğu benden çıktı. Çünkü benim kafamda hep Maria Antoinette Dönemi vardı. Büyük ihtişamlı kıyafetler, vals gösterileri, temaya göre saçlarla şovu gerçekleştirdik. Orada da başarıyı yakaladığımız esas unsur mankenlerle değil, devlet opera ve bale sanatçılarıyla çalışmamızdı. Fiziği düzgün, saçı uzun, genç ve güzel kadınlarla çalıştık. Kalktıkları zaman vals yaptılar ve tüm şov muhteşem bir şekilde gerçekleşti. Vals fikride bize aitti. Bize de, HAIRiST’e de ses getiren bir şov oldu. HAIRiST benim hayatımda çıktığım ikinci büyük şovdu. HAIRiST’in her sene başarısı sahneden geliyor. Çok büyük bir sahnede, insanları çok güzel toparlıyor. Bir kere kapı öncesi heyecanlanıyorsun; içeride ne olacak, acaba karşıma ne çıkacak, diye düşünüyorsun. Her sene o şovların değişmesi, bir temanın olması, herkesin aynı temada bir şeyler yapması, kendine göre uyarlaması bence çok güzel.

hairistcomtr: Değişen müşteri profilinden bahsedebilir miyiz? Bu değişimin artıları eksileri nelerdir?

Murat Kayabaşı: Geçmişle kıyaslarsak, insanlar bu kadar tüketime yönelmemişti.  İnsanlar artık doyumsuz. Saçlar da öyle kadınlar sürekli değişiklik istiyor. Bugün saçında boya olmayan 18 yaşına gelmiş bir genç kız görmek çok zor. Çok erken başlıyor değişim isteği. Kuaförler için bereketli bir profil oluşturuyor gibi görünebilir ama bir yandan da çok fazla kuaför olduğu için rekabet ortamından dolayı da müşteriler dağılıyor açıkçası. Eskiden bu kadar büyük bir rekabet ortamı yoktu. Yine istek, arz, talep vardı ama bu kadar rekabet yoktu. Bu açıdan müşteri kitlesi ile piyasa da geçmişe kıyasla çok büyük bir değişim söz konusu. Tabi ki yine de herkesin kendine göre bir müşteri profili var. Kadınlar olduğu sürece kuaförler hiç bir zaman yalnız kalmazlar.

hairistcomtr: Nişantaşı’nda kuaför olmak hakkında sizden bilgi alabilir miyiz?

Murat Kayabaşı: Nişantaşı’ndan başka bir çevrede oturanlar Nişantaşı’na hazır geliyor zaten. Fakat özellikle Nişantaşı’ndaki kuaförlere şehir dışından çok rağbet var. Ben City’s’in içindeyim. Burada kuaför olmak çok farklı çünkü burada aslında kim bizim müşterimiz bilmiyoruz. Burası çok hareketli ve devamlı müşterisi olan bir yer ama kendi müşterin değil, City’s’in müşterisi. Ciddi derece de yabancı müşteri profiline sahibiz. Yazın inanılmaz fazla yabancı müşteri geliyor. Bu sene gelen İranlı ya da Arap müşteriler artık beni şaşırtır duruma geldiler. Ekibimizde bundan dolayı İngilizce kurslarına gidiyor. Hepsi konuşmaya çalışıyor.

hairistcomtr: Kuaförlük mesleği ve sosyal medya ilişkisi ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Murat Kayabaşı: Sosyal medyanın getirileri kadar götürüleri de bence çok. Müşteri bir saçı beğenip size geliyor. Fakat kendi saçının altında kına oluyor, perma oluyor ve siz bunu anlatsanız bile müşteri; ‘‘Ben buraya bunun için geldim, bunu istiyorum.’’ diyebiliyor. Bu sebeple sosyal medya müşterisi çok bilinçli bir müşteri değil aslında. Bulduğu resmin saçına uyup uymayacağını bilmiyor. Bazen bunu ona anlatıyorsun anlamıyor ve çıkan sonucu beğenmiyor. Fakat kendi saçına uygun modeli seçen için ise bir avantaj oluyor. Kadına tam hayalindeki saçı vermiş oluyorsun. Kuaförün tavsiyelerini dinlemek ve onun dediğini uygulamak bu açıdan çok daha önemli müşteriyi yönlendirebilmek içinde eğitim gerekli. Kısacası sosyal medyanın getirisinden ziyade götürülerine de dikkat etmek lazım. Fakat günümüzde bir insanın sosyal medyadan uzak kalması dünyadan ilişkisini koparması gibi bir şey bence. Gerçekten yaptığını paylaştığın, müziklerini paylaştığın cazip bir yer. Benim düşüncem iş ile özel hayat aynı sayfada paylaşılmamalı. Böylelikle daha kontrollü bir kullanım gerçekleşmiş olur.

hairistcomtr: Mesleğinize dair en çok neyi seviyorsunuz?

Murat Kayabaşı: Topuz benim için çok önemlidir ve ben en çok kapris yapan müşteriyi severim. Benim için karşı taraftaki müşteri zor olmalı. Kolay beğenmeyecek, beni uğraştıracak çünkü ben kendime çok güvenirim. Bu da kendimi nasıl daha fazla geliştiririm mantığından geliyor. Zoru isteyen müşteriye saçı beğendirmek bana bir haz veriyor. Gelin başı yapmayı da bu sebeple çok severim. İnsanın yıllarca hayatında bakacağı ve hiç unutmayacağı kişisindir. Çünkü kadının en özel günüdür. İsterse altında on bin dolarlık gelinlik olsun bu hiçbir şey göstermez; saçı ve makyajı gelini gösterir. Onun için gelin çok önemli ve ben geline çok özenirim. Saçını yapmadan önce tanışırım, onunla bir küçük kahve içerim. Onun psikolojisini anlamaya çalışırım. Düğün hakkında konuşuruz. En son gireceğim konu saçıdır. Çünkü onu önce onu rahatlatmak gerekiyor böylelikle çok daha fazla bana güveniyor. O güvenle senin yapacağın her şey zaten ona iyi geliyor. Benim geline her zaman ilk sorum; hayalinde olmak istediği gelindir. Onun hayalini bir kere görmek lazım. Onun hayalini öğreniyor ve ona göre tavsiyeler veriyorum. Sırtı açık bir gelinlikse mesela onu gösterebilecek bir model olmalı gibi. Bunları anlattıktan sonra bir teklif sunar gibi yakışanı söylüyorum. Yüzde doksan zaten ortada buluşuyoruz. Diyebilirim ki mesleğimde gelin başı yapmayı çok seviyorum.

hairistcomtr: Kuaförlüğe dair elinizde olsa neyi değiştirirdiniz?

Murat Kayabaşı: Bir kere bilinçsizce salon açılmasını değiştirirdim. Kuaförlerin en az bir yabancı dil bilmelerini isterdim. Çünkü kuaförlük inanılmaz derece de önemli bir meslek, bir zanaat işi. Fakat Türkiye’de kuaförlerin itibarı dünya standartlarına göre biraz daha düşük bir yerde. Türkiye’de kuaförlerde bu sebeple kendilerinin farkında değiller. Kendilerine kıymet vermeleri gerekiyor. Beli ile akşama kadar ayakta çalışılıyor. Dili ile insanlarla sürekli iletişim kuruyor. Eli ile bütün resmi veriyor. Geriye bir tek yüreği kalıyor yüreğini vermezsen zaten kuaför olamaz. Onun için bu dörtlüyü takip etmek çok önemli bu açıdan kuaförlerin daha da bilinçli olmalarını isterim. Kuaförlüğün bir duruşu olmalı gerçekten. Sen o ağırlığı verirsen müşteri sana vakitli de gelir, belli bir saygı çerçevesinde de durur. Fakat bugün bir sürü kuaförde çok bilinçsizce işler yapıldığı için durum böyle. Benim en çok rahatsız olduğum durum bu bilinçsizlik mesela; salonda en iyi parayı ben başkalarının bozduğu saçları düzeltmekten kazanıyorum. Elimde olsa kuaförlerin daha bilinçli işler çıkaracağı bir değişim yapmak isterdim.

hairistcomtr: Mesleğinize nasıl katkılarda bulunuyorsunuz? Mesleki anlamda bir iddianız var mı?

Murat Kayabaşı: Benim iddiam satış, bu konuda çok iddialıyım. Ürün satışından değil, fikir satışından bahsediyorum. Ben bugün gerçekten müşteriye beynimi satıyorum ve çok iyi animasyon yapıyorum. Artık bunlar çok önemli. Müşteri gittiği yerde eğlenmek istiyor. Mesela doğum günüyse hatırlanmak istiyor. Doğum gününde; ona ufak bir pasta götürülmesi, yanına bir kadeh şarabın ikram edilmesi onu inanılmaz mutlu hissettiriyor. Bu bir satıştır. Ben müşteriye tamamen elimi, gönlümü, ruhumu veriyorum. Çünkü onu dolduruyorum. Yaptığım seyahatlerle, gittiğim filmlerle, sosyal aktivitelerle müşteriyle paylaşımda bulunuyorum. Bugün müşteri sadece saç için kuaföre gelmiyor, kuaförünü takip ediyor ve onu merak ediyor. Nereye gidiyor, ne içiyor ve benzeri. Çünkü iyi bir kuaförsen eğer müşterilerinle aynı şeyi paylaşıyorsun. Müşteriyle aynı yerde yiyeceksin, içeceksin, gezeceksin. Bir kere dünyayı tanıyacaksın. Müşteriye İtalya’nın bir sokağından bahsetmen, ben de orada bir kahve içmiştim demen onun gözünde sizi inanılmaz yüceltiyor. Sana değer kazandırıyor. Bu imkânla olur diye düşünenler olabilir ama bugün artık imkânlar da çok fazla. Çok cüzi fiyatlara da çok fazla tur var. Artık bu kadar değişen bir zamanda; dünyayı görmek lazım, insanları görmek lazım, okumak lazım, seyretmek lazım, tiyatroda bir alkışın sesini duymak lazım. Salonlardan çıkıp bunu görmek lazım. Ben sürekli insanlara bakıyorum. Ne giymiş, ne yapmış, bu bana bir vizyon kazandırıyor. İlham alacak şeyler bulmak lazım. Bence kuaförlük bu işte. Orada yaşadığın, müşteriye verdiğin duygu, anlattığın hissi ona ifade etmen ve onu da saçı ile bağdaştırman. Zaten kuaförlük tamamen bir his bence.

hairistcomtr: Yeni yetişen nesil için bir mesajınız var mı?

Murat Kayabaşı: Benim verebileceğim en güzel mesaj kendilerini eğitsinler. Haftada bir sinemaya ya da tiyatroya gitsinler. Ellerine dergi alsınlar. Günlük hayata dair hikâyeler okusunlar. İnternetten dünyayı takip etsinler. Estetica’ya muhakkak baksınlar. Ben Estetica geldiği zaman mutlaka okuyorum. İnsanlara veriyorum. Bakmayana da mutlaka baktırtmaya çalışıyorum. ‘‘Şu saçta ne kadar güzelmiş değil mi?’’ diye soruyorum. Sorunca bakma ihtiyacı hissediyor. Yeni kuaförlerin kendini geliştirmesi için yapacağı en güzel şey; okumak, seyretmek, dinlemek ve görmek. İşte o zaman günün birinde sahneye çıktıklarında alkışladıkları sanatçı gibi olacaklardır. Çünkü ‘‘Ben artık sahnedeyim, onlarda beni böyle görüyor.’’ diyebilecekler. Bu şekilde büyüyorsun aslında. Senin ne görmek istediğin çok önemli. Gençlerin görmek istediği şeyi iyi yakalayıp, sonra peşinden gitmesi gerekiyor.

Murat Kayabaşı’na bu değerli paylaşım için teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz.

Renkli Saç Modelleri: NICTÉ-HA

0

Manuel Mon ve ekibinin ortaya çıkardığı bu koleksiyonun ruhu oldukça eskilere dayanıyor. Maya’ların efsanelerinden ve mistizmden ilham alan NICTE-HA oldukça başarılı saç modellerini ortaya çıkarmış.

NICTÉ-HA, su çiçeği (Maya kelimesi nikte ’, İspanyolca: su güneşi, su perisi veya nilüfer), şu anki Yucatan’da (Meksika) kutsal bir hipotezin koruyucusunun kızıydı. Efsanevi güzelliği, savaşlara ve çatışmalara neden oldu. Maya prensine aşık ve aşkla bir nilüfer haline dönüştü.

Saç: Manuel Mon @ Manuel Mon Stilistler
Fotoğrafçı: Bernardo Baragaño
MUA: Maria Montes
Stil: Fashionart siperlikleri
Model: Celia Fernández Sastre

Paris Moda Haftası’ nda Akılda Kalan 7 Saç ve Makyaj

0

Paris Moda Haftası sektörü derinden etkileyen salgın haberlerine rağmen oldukça güçlü ve çarpıcı görüntülere sahne oldu. Feminizm temasının ağır bastığı moda haftasında ihtişamlı, ilham verici ve etkileyici saç ve makyajlar da oldukça dikkat çekti. Paris Moda Haftası’nın en dikkat çekici saç ve makyajlarını keşfedin.

Isabel Marant’ın Anti-Fondöten Duruşu

Doğal görünümlere olan eğilim giderek artış gösterirken, artık canlı ve parlak bir cilt için tonla fondöten kullanmak yerine cilt bakımlarına ağırlık veriliyor. Isabel Marant modellerinde fondöten kullanmayarak bu görünümü öne çıkarttı.

Christian Dior’un Logolu Bandanası

Logomania akımının sınırları zorladığı son trend akımlarına Christian Dior’da bandanasıyla vurgu yaptı. Bu görünüm logomania tutkunları tarafından oldukça sevilecek gibi duruyor.

Valentino’nun Keskin Hatları

Sınırları belirgin, grafik eye-liner, parlak ve sabit saçlar, güçlü ve iddialı görünüm. Valentino retro-modern güzellik görünümünü kesin hatlarla ifade ediyor.

Alexander McQueen’den Kırmızı Taç

90’ların pop renkleri trendlere yeniden giriş yapmışken, tartışmasız son zamanların en iddialı moda öncüsü McQueen Milano Moda Haftası’nda Tim Burton temasının hakim olduğu tasarımıyla ve kırmızı saç tacıyla yeni bir akım başlatacak gibi duruyor.

Stella McCartney’in Kanatları

Stella’nın eye-linerı sadece kanatlardan oluşuyor. Modern ve minimal görünüm parlak, sıkı bir düşük at kuyruğu ile pürüzsüz ve sade bir güzellik portresi oluşturuyor.

Giambatista Valli’den Kristal Maske

3 boyutlu ışıltılar, kristaller yine bu yazın festival teması olacağa benziyor. Fakat Valli’nin defilesinde avangart bir kompozisyonla karşımıza çıkan bu portrenin önümüzdeki sonbahar/kış sezonunda, trendler arasında nasıl bir yer bulacağını birlikte göreceğiz.

Miu Miu Çiçeği

Saç aksesuarları yükselişe geçmişken Miu Miu floral aksesuarıyla çarpıcı bir parti görünümü oluşturuyor. Görünen o ki; önümüzdeki sonbahar/kış trendlerinde bizi oldukça renkli akımlar bekliyor.

İlginç saç modelleri: KENCHIKU

0

Başarılı kuaför Antonio Calvo KENCHIKU adını verdiği koleksiyonunu şöyle yorumluyor:

”KENCHIKU için ilham, doğanın en güzel köşelerinden en büyük mimari tasarımlara kadar her yerde bulunabilen Fibonacci Dizisinden geldi. Bu koleksiyon bölümler halinde tasarlandı ve daha sonra sütunlara ve sütunlara dayanan harmonik bir denge aradık. Mimari benzeri yapıların uygun bir oranını elde etmek istedik.”

Saç: Antonio Calvo @ Antonio Calvo Stilistler
Instagram (@antoniocalvoestilistas)
Fotoğrafçı: Antonio Calvo
Video: Edi Vieito
Rötuş: Javier Villalabeitia
Instagram: @javiervillalabeitia
MUA: María Freire
Instagram: @ maria.freiretenreiro
Stilist: Antonio Calvo ve Conchi Silvent