Ana Sayfa Blog Sayfa 96

Yumurta Tüketimine Dikkat!

0
yumurta

PLoS Medicine adlı tıp dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, yumurta tüketimi kaynaklı kolesterol kalp hastalığına bağlı ölüm riskini artırabiliyor. 

Araştırmacılar, 500 binden fazla katılımcının diyet kolesterolünü ve yumurta tüketimini takip ederek kalp hastalığına bağlı ölümleri izledi. 

yumurta tüketimi
PLoS Medicine tıp dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, yumurta tüketimi kaynaklı kolesterol kalp hastalığına bağlı ölüm riskini artırabiliyor.

Günlük diyete eklenen yarım yumurtanın kalp hastalığı kaynaklı ölümle ilişkilendirildiği araştırmada, günlük tüketilen her 300 miligram diyet kolesterolü için ölüm riski %24’e kadar arttı. 

Araştırmacılar, artan riski yumurta tüketiminden kaynaklanan yüksek kolesterol seviyelerine bağlıyor ve kalp sağlığını iyileştirmek için yumurtanın fındık ya da baklagiller gibi diğer protein kaynakları ile değiştirilmesini tavsiye ediyor. 

Kaynak: Zhuang P, Wu F, Mao L, vd. ABD’deki yumurta ve kolesterol tüketimi ve kardiyovasküler ve farklı nedenlerden ölüm oranı: Nüfus temelli bir grup çalışması. / PLoS Medicine. 

Yeni Saç Bakım Trendi: Skinification

0

Skinification trendi, cilt bakım rutinlerinin çok aşamalı oluşundan ilham alarak saç bakım ritüellerimizi şekillendiriyor.

Saç sağlığı ve saç derisi hakkında bilinenler arttıkça, saç bakım ürünlerinde kullanılan içerik türü ve kalitesinin arttığına ve öncelikle saç derisi sağlığına odaklanan yeni bir alt ürün kategorisinin ortaya çıktığına şahit olduk. Saç derisi bakım ürünleri başlangıçta kuruluk, kaşıntı veya pul pul dökülme gibi sorunları gidermek için tasarlanmıştı, ancak şimdi daha bütünsel bir yaklaşım söz konusu.

Güzellik dünyasında günümüzün yeni trendi: Skinification of Hair and Scalp! (Saç ve Saç Derisinde Cilt Etkisi)

Saçın tıpkı cilt gibi ele alınması anlamına gelen bu trend, cilt bakımından ilham alarak saç bakımına yeni bir boyut kazandırıyor.

saç bakım trendi

Cilt için Kullanılan Bileşenler Saç Bakım Ürünlerinde

Cilt bakım ürünlerinde kullanılan aktif içerikler, artık saç bakım ürünleri içeriklerinde de karşımıza çıkıyor. Cilt ile saç ve baş derisi ihtiyaçlarının benzeşmesi, benzer çözümleri de yanında getiriyor. Cilt bakımı ile ismini duyduğumuz hyalüronik asit, kolajen, Q10 gibi bileşenler, artık şampuan, maske gibi saç bakım ürünlerinin de içine girmiş durumda. Esnek bir cilt için tercih edilen kolajen, ince telli saçları da dolgunlaştırarak hacimli hale getiriyor. Ağırlığının 1000 katı kadar su tutabilen hyalüronik asit, kuru ciltlerde olduğu gibi kuru saçları da canlandırma etkisine sahip. Daha genç bir cilt için cilt bakım formüllerinde yer alan Q10, baş derisinde de koenzimleri harekete geçirerek canlandırma etkisi gösteriyor.  Daha birçok içerik, hem saç hem de cilt için benzer görevleri yerine getiriyor.

saç bakım trendi

Skinification trendi, cilt bakım rutinlerinin birden çok aşamalı oluşundan da ilham alarak saç bakım ritüellerimizi şekillendiriyor. Artık cilt bakımı yalnızca bakım kremlerinden ibaret değil. Cilt bakım rutinlerimiz arındırma, serum, sprey krem ve yoğun bakım kremi gibi çok aşamadan geçiyor. Saç bakımı da tıpkı cilt bakımı gibi bu aşamalardan oluşuyor.

Saçın anatomisine yönelik farkındalığın artması, tüketicilerin bildikleri ve güvendikleri yüksek kaliteli bileşenleri kullanan özel ürünlerde artışa neden oldu. Cilt bakımı rejimlerinde yüksek kaliteli bileşenlerin faydasını uzun zamandır kavramış olan tüketiciler, saçlarına ve saç derilerine sürdükleri ürünlerin içeriğine çok daha dikkat ediyor.

Cilt bakımındaki aktif içeriklerin saçtaki gücünü keşfetmek için Schwarzkopf Professional’ın BC Bonacure ürünlerine göz atın:

Bonacure Ürünleri En Uygun Fiyatlarla Kuaforumden.com’da!

2021, 2020 Kadar Zor Geçecek

0

Kuaför sektörü tüm dünyada salgından en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. İngiltere Ulusal Saç ve Güzellik Federasyonu’nun (NHBF) son raporu, 2020’de kuaför salonları ve güzellik işletmelerinin cirolarının Türkiye’dekine benzer şekilde 2019’a kıyasla %45 düştüğünü gösteriyor. 

Rapor, sosyal mesafe kısıtlamaları nedeniyle salon kapasitesinin salgın başlamadan önceki kapasiteye kıyasla %70 düştüğünü ve kuaför işletmelerinin, kuaför başına günde ortalama iki saatlik randevu süresini kaybettiğini ortaya koydu. 

Verilere göre, 2020’de İngiltere’deki bir salonun ortalama nakit kaybı 17.000 £ idi. KDV eşiğini aşanlar daha da büyük bir darbe aldı ve 10 işletmeden biri sahiplerine ya da yöneticilerine herhangi bir gelir kazandırmadı.

İstihdam %21 azaldı

Sektörde tam zamanlı istihdam da 2019 rakamlarına göre %21 azaldı. NHBF, önümüzdeki 12 ayda başarısızlığa karşı akut bir şekilde savunmasız olan birçok kuaför ve güzellik işletmesi olduğunu, özellikle de 2021’in 2020 kadar zor bir yıl olmasının beklendiğini belirtiyor. 

Cildin Yaşlanmasını Hızlandıran 6 Faktör

0

Cilt bakımı, yaşlanma korkumuzun bir sonucu olarak en çok bütçe ayırdığımız kozmetik harcamalarının başında geliyor. Ancak, cildimiz için faydalı ürünler kullanma konusunda gösterdiğimiz hassasiyeti, cildimizi olumsuz etkileyen dış faktörlerden koruma konusunda da gösteriyor muyuz?

Cildinizin hızlı yaşlanması, genetik etkiler ve genel sağlığınızın yanı sıra içsel faktörlere ve aşırı güneşe maruz kalmak, sigara içmek, hatta içeçekleri sık sık pipetle içmek gibi dış faktörlere bağlıdır. 

Cildinizin sağlığı ve dayanıklılığı gerçek yaşınızdan onlarca yıl daha genç olabilir. Önemli olan, cildin yaşlanma sürecini hızlandırabilecek sinsi faktörlerden kaçınmak veya bunları azaltmaktır.

İşte, cildinizin normalden daha hızlı yaşlanmasına neden olabilecek 6 faktör:

1. Kötü Beslenme: Çok fazla işlenmiş veya şekerli yiyecek tüketmek, kan şekeri ve insülinde dramatik ani artışlara neden olabilir ve bu da hücresel düzeyde kronik, düşük dereceli inflamasyonu tetikleyebilir. Bu gizli iltihap, glikasyon adı verilen bir süreçle cilt yaşlanmasını hızlandırabilir. 

Ne yapmalı?

Hızlı bir şekilde kan şekerine dönüşen basit karbonhidratları azaltın ve bunun yerine çok sayıda tam tahıl, sebze ve meyve tercih edin. Özellikle meyveler, turunçgiller, kivi, ananas, kırmızı ve yeşil biber, brokoli gibi antioksidan açısından zengin gıdaların tüketimini artırın. Aynı şey, C ve E vitaminleri, resveratrol, yeşil çay ve üzüm çekirdeği gibi antioksidan içerikli cilt bakım ürünleri kullanmak için de geçerli. 

2. Her Zaman Yüzün Aynı Tarafında Uyumak: İyi görünmek için uykunun çok önemli olduğunu biliyorsunuz. Siz uyurken, vücudunuz cilt de dahil olmak üzere vücuttaki pek çok farklı doku için onarım sürecini başlatır. Dolayısıyla, uykunuzu yeterli düzeyde almadığınızda, cildiniz ihtiyacı olan onarımı ve yenilenmeyi yapamaz. Uzmanlar, sürekli olarak yüzünüzün aynı tarafında uyumanın, yüzünüzü daha hızlı yaşlandıracağı konusunda uyarıyor. Bu durum cilt dolaşımını engelleyerek, kırışıklıkları kalıcı kılıyor ve cildi mekanik olarak kırıştırıyor. 

Ne Yapmalı?

Uyku için bolca zaman ayırın. En az sekiz saatlik uykunuzu aldığınızdan emin olun.  Sırt üstü ya da en azından yan dönerek (sürekli tek tarafta kalmadan) uyumayı alışkanlık haline getirin. 

3. Depresyonda Olmak: İnsanlar depresyondayken, belirli yüz kaslarını gerebilir, yüzünü ekşitebilir ya da kaşlarını çatabilirler; tüm bu olumsuz yüz ifadeleri ince çizgiler ve kırışıklıklar şeklinde cilde kazınabilir. Ayrıca depresyon, kolajeni zayıflatan ve büyüme hormonu sentezinde azalmaya neden olan yüksek kortizol (stres hormonu) seviyeleriyle ilişkilidir, bu da cildin geceleri kendini onarma yeteneğini engeller. Dahası, insanlar depresyondayken, genellikle olması gerektiği düzeyde yemek yemez, uyumaz, egzersiz yapmaz veya ciltlerine bakmazlar. 

cilt yaşlanma ve depresyon

Ne yapmalı?

Düzenli egzersiz yapın, psikoterapiye gidin, bir antidepresan veya başka bir tedaviden fayda sağlayıp sağlamayacağınız konusunda doktorunuzla konuşarak ruh halinizi iyileştirmek için adımlar atın. İlginç bir şekilde, Botoks gibi bir tedavi ile kırışıklıkları azaltmak, depresyon belirtilerini iyileştirebilir. Journal of Cosmetic Dermatology’de Mart 2009’da yapılan bir çalışmada, araştırmacılar, majör depresyonla mücadele eden insanların kaşlarını çattıkları alana Botoks uygulandığında, yüz kaslarının felce uğramasının negatif ruh hali sinyallerinin beyne iletilmesini engellediği sonucuna ulaştılar. The Journal of Clinical Psychiatry’nin Ağustos 2014 sayısında yapılan bir araştırma, alınlarına Botoks enjeksiyonu yapılan majör depresif bozukluğuna sahip hastaların, 12 hafta sonra depresif semptomlarında yüzde 42’lik bir azalma yaşadıklarını ortaya koydu.

4. Sürekli Olarak Kilo Alıp Vermek: Mütedamiyen kilo alıp vermek cildinizin sürekli esnemesine ve büzülmesine neden olabilir, bu da özellikle yaşlandıkça cildin elastikiyetini olumsuz etkiler Bu genişleme-kasılma döngüsü vücudunuzda çatlaklara ve selülite yol açmanın yanı sıra yüzünüzdeki cildin sarkmasına ve olması gerekenden daha yaşlı görünmesine neden olabilir. 

Ne yapmalı?

Kilonuzu normal aralıkta tutmak için adımlar atın  Düzenli egzersiz aynı zamanda cilt tonunu iyileştirmeye yardımcı olurken retinol ve peptid gibi bileşenler içeren ürünler kullanmak çatlakların görünümünü azaltmaya, cildinizin sıkılığını ve elastikiyetini artırmaya yardımcı olabilir.

5. Bazı İlaçların Kullanımı: Astım, artrit veya diğer bazı durumlar için kullanılan oral kortikosteroidlerin ağızdan alımı ya da topikal olarak cilde uygulanması, kollajen ve elastini azaltabilir, cildin incelmesine ve kan damarlarının daha kolay yırtılmasına neden olarak kılcal damarların kırılmasına yol açabilir. Yüksek tansiyon ve nöbet önleyici ilaçlar cildinizi güneş hasarına karşı ekstra hassas hale getirebilir (erken kırışıklıklar ve pigmentasyon değişiklikleri dahil). 

Ne yapılmalı?

Bu ilaçları bırakmak gibi bir seçeneğiniz olmadığından, güneş ışığında dikkatli davranmak çok önemli. Bu, gün ortasında güneşe maruz kalmaktan kaçınmak, güneşten koruyucu giysiler giymek ve her gün SPF 30 veya daha yüksek geniş spektrumlu bir güneş kremi kullanıp bunu düzenli olarak uygulamak anlamına geliyor. Geceleri bir retinoid krem ​​kullanmak kolajen üretimini tetikleyebilir ve bu da cildin incelmesine ve diğer istenmeyen değişikliklere neden olabilir.

6. Sık Uçak Yolculuğu Yapmak: Güneşin ultraviyole veya UV ışınlarının yüksek rakımlarda daha yoğun olduğunu biliyor muydunuz? Bu yüzden dağlarda cildiniz daha kolay yanabilir. Uçtuğunuz zaman, uçağın kuru havası ve UV ışınları uçağın pencerelerine nüfuz ettiği için güneşin verdiği hasar sayesinde cildiniz iki kat daha fazla dehidrasyona maruz kalıyor. 

tilt yaşlanma ve sık uçak yolculuğu

Ne yapmalı?

Uçakta SPF’li bir nemlendirici kullanın. Alkol ve tuzlu yiyeceklerden kaçının ve uçuş sırasında bol miktarda su için, Pencerenin yanında oturuyorsanız, gölgeliği aşağı çekin.

Aşık Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız?

0
aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız temalı
Aşık Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız?

Sevgililer gününe yalnız giren ama içinde tanımlayamadığı bir kıpırtı hissedenler dikkat! Aşık mıyım? Yoksa farklı bir duygu mu? Peki aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız? Bu sorular ile çelişiyorsanız, cevabı bu yazımızda sizlere vereceğiz.

Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız? Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişmek ile birlikte bazı genel geçer kanunları vardır aşkın. Aşık olmak nasıl bir his bırakır madde madde sizler için sıralıyoruz.

1. Heyecan Doruk Noktada!

Aşık olduğunuzu kanıtlayan maddelerden ilki, sürekli heyecan içinde olmanızdır. Adeta yüksek bir yerden düşüyormuşçasına düşeriz aşkın içine. Aşık olmak, onu görmek ve duymak için sürekli bir kıpırtı hissetmemize neden olur. Bu nedenle aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız diye bir düşünmeden önce kalbinizin atış hızını dinlemekte yarar vardır.

2. Merak Mı Ediyorsun?

Aşıkken onun hakkında müthiş bir heyecan duyarız. Aşık olmak bir nevi sürekli merak içinde olmaktır diyebiliriz. Sevdiği şarkılar, gittiği mekanlar, okuduğu kitaplar ve en sevdiği filmler, müzikler derken onun hakkında her şeyi öğrenmek isteriz. Aşk öyle bir duygudur ki sevgili olsanız bile bu merak asla bitmez. Aşk devam ettiği sürece onu tanımak için her zaman bir merak duyacaksınızdır.

3. Onu Görmek Varya…

Onu görmek aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız sorusuna verilecek en güzel yanıttır. Bunun nedeni aşkın çoğu belirtisi onu gördüğünüzde ortaya çıkıyor. Aşık olduğunuz kişiyi görünce kalbiniz hızla atmaya başlayacak, şaşkına dönecek, mantığınızı yitirecek ve yanaklarınız mutlaka kızaracaktır.

4. Hayallerinizde O Mu Var?

Aşık iseniz kendinizi sürekli hayaller içinde bulacaksınız. Aşık olmak aslında sürekli uyanıkken bile onunla ilgili rüyalar görmektir. Onunla birlikte bir gelecek hayal eder ve o gelecekte yaşamak isteriz. Bu yüzden aşık olduğunuzu onunla ilgili kurduğunuz hayallerden anlayabilirsiniz.

Sürekli onu hatırlatacak şeylere ihtiyaç duyarız. Örneğin onun dinlediği müzikleri dinlemek ister, onun gittiği mekanlara gitmek isteriz. Rastgele çalan bir şarkıda onu ararız. Her an onunla karşılaşmak isteriz. Kısacası her şeyde onu aramaya başlarız.

5. Gözünüz Hep Telefonunuzda Mı?

l Sürekli mesaj bekleriz. Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız sorusunun cevaplarından biri de gözünüzün sürekli telefonda olmasıdır. Sürekli onun profilinde olmak, mesaj kutunuzu kontrol etmek hatta çevrimiçi olup olmadığına bakmak tam da aşıkların yapacağı şeyler! Bu nedenle aşık olmak aslında sürekli onu beklemek ve sürekli ona bakmaktır.

Pandemi, Kuaförlük & Sektör Temsilcileri 3 – Osman Çapa

0

“Pandemi, Kuaförlük & Sektör Temsilcileri” başlıklı haber dosyamızın üçüncü konuğu İzmir Ticaret Odası 21. Meslek Komite Başkanı ve Meclis Üyesi Osman Çapa.

Hairist: 2020, pandemi, salonların kapatılmasının etkileri, büyüme-küçülme ve genel olarak bu döneme ilişkin düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Osman Çapa: Salonlarımızın kapalı kalması sektörümüzü derinden etkilemiştir. Sektör hazırlıklı değildi, ayrıca devlet işletmelere yardımda  bulunmadı. Kiralar ve diğer giderler (elektrik, su vb.) işletmeleri zorladı, birçok işletme işyerlerini kapattı ve küçülmeye gidildi.

Hairist: Kuaför salonları ve sektör özelinde 2021’e bakışınız ve beklentileriniz nedir? Temsil ettiğiniz kurum (dernek/ticaret odası/meslek odası) nezdinde ne tür faaliyetler yapıldı?

Osman Çapa: Kuaför ve güzellik salonlarını 2021 yılında da zor günler bekliyor. Bunun nedeni, yeterince kişinin aşı olamaması ve sosyal yaşantının durma noktasına gelmesi. Örneğin; cafe, restoran gibi yerlerin kapalı olması, bizim iş kolumuzu olumsuz etkilemekte. Ticaret Odası sektör temsilcisi olmam nedeniyle işletmelerimize kredi desteği çıkarılması yönünde çalışmalarımız oldu, SSK prim borçlarının ötelenmesi adına da çalışmalar yaptık. Ayrıca, İzmir’de yaşanan depremde işyerlerini kaybeden ve binaları oturulamaz  durumda olan iş sahiplerinin zararlarının devlet tarafından karşılanması adına oda yönetimlerimizin gayretleriyle çalışmalar yaptık.

Fotoğraf: Instagram @sonersactasarim

Hairist: Kuaför salonu sahiplerine ve çalışanlarına önerileriniz nedir?

Osman Çapa: Her işletme için zor günlerin yaşandığı bir dönem. Tavsiyem, kendi bulundukları bölgede 3-4 salon birleşip tek bir salonda hizmet üretmeleri. 4 kira yerine 1 kira ödenir ve masraflarını kısmış olurlar. Çalışanlar için tavsiyem, salonlara az müşteri girdiği için servis verdikleri kişilerden artı servis çıkarma adına çalışmalarıdır. (Örneğin, müşteri fön için gelmişse, kesim veya saç bakımı servisi de verilebilmesi).

Değişmek İstiyor Ama Başaramıyor musunuz?

0

Pek çok insan hayatında değişim arar. Ancak değişmek için önce işe kendimizden başlamamız gerekir. Bunu defalarca işitmiş olsak bile teoride bilmek ile bildiğini pratiğe geçirmek çok farklı şeylerdir. Çoğu kişi, aynı davranış ya da düşünce modellerini tekrar tekrar yineleyerek farklı bir sonuca ulaşmak için çırpınır durur. Bir kısır döngüye sıkıştığını fark etmekte güçlük çeker, başarısız olduğunda kendini, başkalarını ya da hayatı suçlar. 

Davranışlar iç içe geçmiş kalıplardır ve süreklilik arz ettiğinde alışkanlığa dönüşürler.  Bir davranışın alışkanlık haline gelmesi demek, üzerinde çok düşünüp sorgulamadan  otomatik pilotta ortaya çıkması anlamına gelir. Bilinçaltınız, bu davranışları ve dolayısıyla da alışkanlıkları sizin adınıza sistematik hale getirir. Karar verenin siz olduğunuzu düşünseniz de seçimi sizin adınıza bilinçaltınız yapar. Ancak derin farkındalık geliştirerek, herhangi bir duruma kolayca uyum sağlayıp alternatif bir reaksiyon vermeyi tercih edebilirsiniz. 

  • Sık sık düşüncelerinizde kayboluyor musunuz? 
  • Genellikle verdiğiniz duygusal tepkilerden rahatsızlık duyuyor musunuz?
  • Farklı davranmak, değişmek istiyor ama başaramıyor musunuz?
değişmek

Otomatik pilotta yaşadığınız sürece işinizde ya da ilişkinizde tam olarak neyin doğru, neyin yanlış gittiğini hissedemezsiniz. Otomatik pilot size ilişkiniz, evliliğiniz ya da işinizdeki rollerinizi bu ilişkilerin getirdiği duygularla yüzleşmeden yerine getirebilmenize yardımcı olur. Bu otomatik davranışlarınızın farkında olduğunuzda, zihninizde onları değiştirmek ve farklı bir seçim yapmak için yeni bir kapıyı açmış olursunuz.

Vücudu zihinle tanıştırmak çok önemli ve büyük bir adımdır. Zihin ve beden arasında bir kopukluk yoktur, ancak çoğu insanda bi kisi  birbirinden tamamen habersizdir.  Derin farkındalık uygulaması, zihin ve bedeni uyumlamak üzere çalışır. 

Zihnimizin doğru beslenmeye, doğru düşünmeye, meditasyona, farkındalığa ve düşüncelerin seyrelmesine,  bedenimizin ise fiziksel egzersize ihtiyacı vardır. Derin farkındalık uygulaması sezgilerinizi geliştirir; bedeninizin sesini duymanızı sağlar, vücudunuz size ne zaman yorulduğunu ya da çalışmaya devam etmeye hazır olup olmadığını söylemeye başlar. Değişmek de işte bu noktada mümkündür.

Bu da ilginizi çekebilir: Kalp Zekası Nedir? Kalp Zekasına Nasıl Erişebiliriz?

Pandemi, Kuaförlük & Sektör Temsilcileri 2 – Ömer Sarıoğlu

0

“Pandemi, Kuaförlük & Sektör Temsilcileri” başlıklı haber dosyamızın ikinci konuğu Ankara Ticaret Odası Kuaför, Berber ve Güzellik Uzmanları Meclis Üyesi Ömer Sarıoğlu.

Hairist: 2020, pandemi, salonların kapatılmasının etkileri, büyüme-küçülme ve genel olarak bu döneme ilişkin düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Ömer Sarıoğlu: Kuaförler, güzellik uzmanları ve erkek berberleri olarak günlük kazançlarla hayatını devam ettiren bir sektör olduğumuz ve pandemi dönemine de hazırlıksız yakalandığımız için çok ciddi anlamda ve hızlı bir şekilde etkilendik.  Maddi sıkıntısı olan ve müşteri portreyi de kısıtlı olan salonlar bu süreçten çabuk etkilenenler oldu ve salonlarını kapattılar. Maddi olanakları ve müşterileri oturmuş olan salonlar da kademeli olarak ya salon evliliği yaptılar, ya küçülmeye gittiler ki burada çok ciddi anlamda istihdam sıkıntısı da yaşandı, istemeyerek de olsa personellerinin bir kısmını çıkartmak zorunda kaldılar,. Eski mevcutlarını korumaya çalışan salonlarımız da salon evliliği yapmasa da, küçülmeye gitmese de bu süreci atlatmak için mücadele veriyor.

Hairist: Kuaför salonları ve sektör özelinde 2021’e bakışınız ve beklentileriniz nedir? Temsil ettiğiniz kurum (dernek/ticaret odası/meslek odası) nezdinde ne tür faaliyetler yapıldı?

Ömer Sarıoğlu: Bu süreçte özellikle sektörümüzün tüm sıkıntılarını muhataplarına ulaştırmak için ciddi bir mücadele veriyoruz. Ticaret Odası sürecin başından bu yana tüm iradesini kullanarak bizlerin yanında duruyor ve destekçisi oluyor. Ama ülkemizin ekonomisi de malum, istisnai birkaç sektör haricinde diğer sektörler gibi bizler de bu sıkıntıdan payımızı fazlasıyla alıyoruz. Tarihte daha önce de gözlemlediğimiz gibi, bitmeyen ve düzelmeyen hiçbir hastalık ve sıkıntı olmamıştır. Bizzat sahada olan bir işletmeci olarak mutlaka bu süreci de atlatacağımıza inanıyorum, ancak şu bir gerçek ki pandemi süreci bizi en az 5 yıl geriye attı. 

Ömer Sarıoğlu
Fotoğraf: Instagram, @magictouchkuafor

Sektörümüzü çok ciddi anlamda değiştirecek randevulu çalışmadan internet satışına, programlı çalışmadan gereksiz satın alımlarımıza kadar her şeyimiz değişecek. Ayak uyduramayan salonlarımız da kaybetmeye mahkum olacaklar. 2021’in üçüncü çeyreğinden itibaren çalışmalarımızın normalleşeceğini düşünüyorum.

Hairist: Kuaför salonu sahiplerine ve çalışanlarına önerileriniz nedir?

Ömer Sarıoğlu: Sevgili meslektaşlarıma ve onların ekip arkadaşlarına önerim, motivasyonlarını yüksek tutmaları ve mümkün oldukça iletişim halinde kalmaları. 2021 yılının devamında her şeyin güzel olacağına inanıyorum.

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Merak Edilenler

0
tüp mide ameliyatı sonrası

Tüp mide ameliyatı (Sleeve gastrektomi), obezite ile mücadele hususunda hastalara ışık olan bir bariatrik cerrahi işlemidir. Tüp mide ameliyatı ile midenin yaklaşık %80’i alınır. Ancak bu durum başlı başına kilo vermenize neden olmaz. Tüp mide ameliyatı sonrası iyileşme sürecinde alacağınız önlemler, kilo verme ve iyileşme hızını belirleyecektir. Aynı şekilde ameliyat sonrasında sarkmalar oluşup oluşmaması da ameliyat olmak isteyenlerin en çok merak ettiği hususlar arasındadır. Bu nedenle yazımızda, ameliyat sonrası dikkat etmeniz gereken noktalara değineceğiz.

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Sarkma ve Kilo Alımı

Tüp mide ameliyatı olduktan sonra yaşanacak gelişmeler, birçok hastayı kaygılandırabilir. Ancak bu kaygıların doğal olduğunu bilmeniz ve panikle karar almamanız gerekiyor Tüp mide ameliyatı sonrası kilo verdiğinizde, deride sarkmalar meydana gelebilir. Ancak bilmelisiniz ki, sarkma yaşasanız dahi endişelenmenize gerek yoktur. Çünkü sarkma yaşamanız da doğaldır ve “kilo kaybettiğinizi” açıkça kanıtlayan bir durumdur. Aynı zamanda bu durumları önleyici tıbbi müdahaleler mevcuttur. Düzenli egzersiz ve önleyici cerrahi müdahaleler sonucu, sıkı bir vücuda ve fit bir görünüme sahip olabilirsiniz.

Ameliyat sonrasında fiziksel olarak midenin hacmi oldukça küçüldüğünden, hızla doyuma ulaşırsınız ve iştahınız azalır. Aslında bu durum sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmeniz için bir fırsattır. Ancak ameliyat sonrası kilo alma durumunuz tamamen alışkanlıklarınıza bağlıdır. Ameliyat sonrasında kilo verip, bir süre sonra eski beslenme alışkanlıklarınıza döner ve düzenli spor yapmayı bırakırsanız, tekrar kilo almanız mümkündür.

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Beslenme ve Egzersiz

Tüp mide ameliyatı kilo vermek için tek başına yeterli değildir. Ameliyat olduktan sonra kilo verme kararlılığı göstermeniz, düzenli olarak spor yapmanız ve sağlıklı bir beslenme alışkanlığı edinmeniz gerekir. Unutmamalısınız ki, eski alışkanlıklar obeziteye ve tekrar kilo almanıza yol açacaktır. Uzman bir diyetisyen gözetiminde doktorunuz size özel bir diyet ve egzersiz programı hazırlayacaktır. Doktorunuzun hazırladığı diyet ve egzersiz programına uymak başlarda ne kadar zor olsa da bu rutine uymak ve günden güne kilo vermek size iyi hissettirecektir. İnternette var olan diyet ve egzersiz programlarına itibar etmemeli, doktorunuzun size özel hazırladığı programa itaat etmelisiniz. Şok diyetler insan sağlığına zararlı olabilir. Zira hazırlanan diyet programları kişiye özeldir. Sizin için en uygun çözümü doktorunuz ve gözetimi altında olduğunuz diyetisyeniniz verecektir.

Taburcu olduktan sonra ilk ay sıvı beslenmeniz, ikinci ay besinleri püre olarak tüketmeniz gerekir. Dördüncü aydan itibaren normal beslenmeye başlayabilirsiniz. Altıncı aydan itibaren ise doktorun hazırlayacağı beslenme düzenine uymanız ve kontrollere düzenli olarak gitmeniz gerekir. Aynı zamanda ameliyat sonrasında ağır ve ani hareketlerden kaçınmalısınız. Ameliyat sonrası ilk ay sadece küçük ve yavaş adımlarla yürüyüş yapabilirsiniz. İlk ay sonrasında doktorunuz genel sağlık durumunuza yönelik sizin için egzersiz planı belirler. Tüp mide ameliyatı sonrası iyileşme süreci uzadıkça ve fiziksel kondisyon arttıkça, tekrardan düzenlenen egzersiz programı ile düzenli kilo verebilirsiniz.

Islak Saçla Uyumanın Olumsuz Sonuçları

0

Kimi zaman saçımız bir gün daha idare edemeyecek kadar kirlendiğinde ya da yağlandığında veya ertesi sabah önemli bir toplantımız olduğu için saçımızı gece yıkayıp yatmak zorunda kaldığımız zamanlar olmuştur. Ancak, saçı kurutmadan ıslak bırakarak uyumanın saçınız ve cildiniz için pek çok olumsuz sonuca yol açtığını aklınızdan çıkarmayın. 

Islak saçla yatmak, sinüzitinizi azdırabileceği gibi, saçınıza da ciddi zarar verebilir. Islandığında saç gövdesi yumuşar, bu da saç tellerini zayıflatarak kırılma ve dökülme olasılığını artırır. 

Saç dökülmesi, Alopesi areata (bir otoimmün cilt hastalığı) veya hipotiroid gibi problemler nedeniyle saçları zaten zayıflamış kişiler, saçları kurutmadan uyumanın neden olduğu hasara daha da duyarlıdır. Ayrıca; ıslak saç ıslak cilde yol açar ve bu durum potansiyel olarak ciltte bakteri ya da mantara neden olabilir. Folikülit (saç köklerinin iltihabı) ve Sebore (saç derisinde kepeğe neden olan kuru bir cilt) gelişme riskini arttırır. 

Uzun süre yüzmenin cildinizi ciddi şekilde kurutmasına benzer şekilde, saç derinizin yüzeyine çok fazla su oturması (ıslak saçla uyumanın sonucu) saç derisinin kurumasına neden olabilir.

ıslak saçla uyumak

Islak saçla uyumak zorundaysanız nelere dikkat etmelisiniz?

Hasarı en aza indirmek için alabileceğiniz birkaç önlem mevcut. İlk olarak, suyla uzun süre temastan dolayı kurumuş olan saçların yeniden nemlenebilmesi için durulanmayan, nemlendirici bir saç kremi kullanmaya özen gösterin. 

Duştan çıktıktan sonra hassaslaşan saçlarınızı fırçalamak için en az 10 ila 15 dakika bekleyin. Saçı duştan hemen sonra taramak, saç telinin kopmasına yol açabilir.