Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisinde Kuaför Cenk Kökan, kuaförlüğe adım atma ve mesleki gelişim hikayesini, deneyimlerini, kuaförlüğe ilişkin fikirlerini bizlerle paylaştı.
İşte Cenk Kökan röportajından birkaç alıntı:
“Eskiden ustalarım boya kullandıklarında, hangi boyayı sıktıklarını görmeyelim diye hemen sıkıp çöpe atarlardı, gidip çöpten alıp bakardık. Şimdi salonumuzda bu tür bilgileri ipad’lere not ediyoruz. Ama eski nesildeki merak yok. Demek ki o zamanlar belki de gizlenip saklandığı için insanlar bu bilgileri daha çok merak edip öğrenmeye çalışıyordu.”
“Belli bir seviyeye geldikten sonra herkes kendi yolunu çizmek ister. Kimi başka salonda macera arar, kimi kendi salonununu açmak, kimi de başka bir salona ortak olmak ister. Bunlar bizim meslekte çok yaygın şeyler. Ama önemli olan kişinin gittiği yerde daha üst düzeyde, elit bir hizmet verebilmesi. Bu yüzde bir elemanım ayrılmak istediğinde saygıyla karşılıyorum.”
“Hayatımda çok şey değişmedi. Belli bir standartta yaşamaya çalıştım. Bizim meslekte, belli bir seviyeye geldikten sonra insanları hor görmeler, küçümsemeler şımarmalar başlayabiliyor. Onları çok yaşadım. ‘Ben böyle olmayacağım,’ dedim. Elemanıma bana davranıldığı gibi davranmadım.”
“Bizden sonra teknoloji de, sanat da, malzeme de değişti. Bizim başladığımız dönemle şu an arasında her konuda büyük bir uçurum var. Eskiden bir tarak, bir pens bile bulunamazdı. Şimdi yurtdışında bile bulunmayan malzemelere sahibiz. Eskiden Türkiye’de eğitim yoktu, şu an yurtdışına eğitim verebilir konumdayız. Kuaförlüğü daha da ileriye taşıyacağımıza inanıyorum.”
“Bugün iyi kuaför salonu ile kötü salonu ayrıştıran şey, kötü kuaförün iyi malzeme kullanmaması, elemanınına sigorta yapmaması, haksız rekabet içinde olması… Herkesin belli bir standardı yakalaması şart. Yapması gerekenleri yerine getirse zaten hakkını alacak. Haksız rekabet kurumlar tarafından da önlenmeli. Avrupa’da bir sokakta eczane varsa, bir sonraki eczane ancak örneğin 1 km sonra olabilir. Potansiyelin bölünmemesi ve kuaförü korumak adına, mesela Kuaförler Derneği inisiyatifiyle böyle bir çalışma yapılsa daha iyi olacağına inanıyorum.”
“Mesleğe ik başladığım çıraklık dönemimden beri sadık olan çok eski müşterilerim var, tabii bu çok gurur verici. Eskiden kız, anne, anneanne aynı kuaföre giderdi. Günümüzde artık millet annesinin, anneannesinin gittiği kuaförü tercih etmiyor. Sosyal medyayı takip ediyor ve kendine hitap eden salona gidiyor.”
Giysi ve aksesuar ile ilgili dikkat etmemiz gereken, öğrendikten sonra, “Keşke bunu daha önce duysaymışım,” dediğimiz, hayat kurtaran püf noktaları vardır. Giysilerimiz ve aksesuarlarımızla ilgili sık sık yaşadığımız aksiliklerin kolayca üstesinden gelmemizi sağlayacak harika tüyoları sizler için derledik.
Kazak ve Hırkalar
Kazak ve hırkalar tüylenme eğilimindedir. Giysilerdeki tüylenmelerden kurtulmak için ponza taşı kullanın.
Etikette ne yazarsa yazsın kaşmir en iyi elde yıkanır. Severek aldığınız kaşmir kazağın makinede yıkandıktan sonra size iki beden küçülme ihtimali yüksektir. Elde yıkadıktan sonra kurutmak için fazla suyu saniyeler içinde salan bir salata kurutma aparatı kullanabilirsiniz.
Angora veya tiftik kazaklarda dökülmeleri durdurmak için giysiyi katlayın ve fermuarlı bir torbaya koyup en az üç saat dondurun.
KotPantolon
Mağazada kot beğendiniz ama denemek için vaktiniz mi yok? Bu durumda yüzde yüz işe yarayan Boyun Yöntemi’ni deneyin. Kot pantolonun belini boynunuzun çapı boyunca sararak bedeninizi belirleyebilirsiniz. Pantolonun beli ensede rahat bir şekilde birleşiyorsa, kot pantolon üzerinize tam oturur.
Yeni aldığınız kotun boyunun biraz uzun olduğunu düşünüp terziye gitmeden önce iki kez yıkayın. Çünkü kot yıkandığında daima boyu kısalır.
En sevdiğiniz koyu renk kot pantolonunuzun rengini korumak için çamaşır yıkarken son durulamada 1/2 fincan damıtılmış beyaz sirke ekleyin.
Giysilerdeki Şarap Lekeleri
Kırmızı şarap lekelerini çıkarmak için beyaz şarap kullanın.
püf noktaları
Dar Gelen Ayakkabı
Ayağınıza dar gelen ayakkabılarınıza, suyla doldurup düğümlediğiniz iki buzdolabı poşetini yerleştirin. Ayakkabıları o şekilde buzdolabının dondurucu bölümünde bir gece boyunca bırakın. Su dondukça ayakkabılarınızı genişletir.
püf noktaları
Giysilerdeki Deodorant İzleri
Askılarda kullanılan ya da pantolonların cebinden çıkan koruyucu köpüğü kumaşa hafifçe sürterek giysidelerinizdeki beyaz deodorant izlerinden kurtulabilirsiniz.
İnce ÇorapKaçıkları
Her kadın ince çorap giymenin nasıl riskli bir iş olduğunu bilir. Giyilen çorabın delindiğinin ya da kaçtığının fark edildiği an, büyük bir özgüven kaybı nedenidir. Bu gibi durumları önlemek için ince çorabınıza yapışkan bir saç spreyi sıkın.
püf noktaları
Giysi ve Örtülerdeki Mum Lekesi
Bir giysinize ya da masa örtünüze mum dökülürse, mum sertleştikten sonra üzerine yağlı kağıt serin ve ardından ütüyle ütüleyin. Kağıdı kaldırdığınızda, mum da onunla birlikte çıkar.
Çantalardaki Lekeler
Kadınların çok sık başına gelen şeylerden biri, el çantasında taşınan allık veya bronzlaştırıcının kırılıp tüm renkli tozların çantaya yapışmasıdır. Bu lekeleri kusursuz bir şekilde temizlemek için önceden nemlendirilmiş makyaj temizleme mendillerini kullanın.
Çok beğenerek satın aldığınız çantanızda yağ lekesi varsa, lekeyi bebek pudrasıyla kaplayın ve gece boyunca bekletin. Sabaha lekenin yok olduğunu göreceksiniz. Eğer hala bir parça leke kaldığını düşünüyorsanız leke tamamen gidene kadar işlemi tekrarlayın.
Gardırop Temizliği
Zaman zaman gardırobumuzdaki fazlalıklardan kurtulmak ister ama bu konuda kararsız davranabiliriz. Dolabınızdaki parçalar için kendinize şu soruyu sorun: “Şu an alışveriş yapıyor olsaydım, bunu satın alır mıydım?” Cevabınız hayır ise o parçayı gözden çıkarabilirsiniz.
püf noktaları
Mayo ve Bikiniler
Mayo ve bikinilerinizi asla çamaşır makinesine ya da kurutma makinesine atmayın. Daima elde ve soğuk suyla yıkayın. Makine mayo kumaşına zarar verir ve kumaş elastikiyetini kaybeder.
Son Bir Giyim Tüyosu
Bir giysiyi asla ütüledikten hemen sonra giymeyin, çünkü bu, kumaşta yeni kırışıklıkların oluşmasına neden olabilir. Bunun yerine, giymeden önce beş dakika bekleyin.
Uzun bir süredir peruklarla çalışan Kuaför Darrel Starkey, peruk kesim ve şekillendirme tüyolarını bizimle paylaştı.
“Uzun süre peruklarla çalıştıktan sonra onları yaratıcı çalışmalarımda kullanmaya başladım, çünkü bunun becerilerimin sınırlarını zorlamamı sağladığını, bana yeni ve biraz farklı bir şeyler deneme şansı verdiğini hissediyorum” diyor.
İlk Peruk Deneyimi
Darrel, ilk peruk deneyimini “göz korkutucu” olarak hatırlıyor ve bu konudaki tavsiyelerini şöyle aktarıyor: “Bu yeni bir şey ve elbette yeteneklerinizi göstermek istiyorsunuz. Her zaman olumlu ve öğrenmeye hevesli bir zihniyetle yaklaşın. Bir keresinde birisi bana herkesin bu alanda acemi olduğunu söylemişti ve bu söz, o zamandan beri aklımda kaldı,” diyen Darrel, şöyle devam ediyor: “Peruğu ilk başta manken kafası gibi düşündüm, çünkü peruk buna çok benziyor, üzerinde çalışılabilecek yapay bir şey. Bir peruk kesmenin en iyi yolunu, onu en iyi nasıl renklendireceğimi ve vizyonumu nasıl ortaya koyacağımı bulmak için araştırma yaptığımı hatırlıyorum. Pratik yapmak insanı mükemmelleştiriyor.”
Peruk içinKesim Önerisi
“Bir çekim veya yaratıcı çalışma için peruk kullanacağımı bildiğimde, kafamda her zaman başarmak istediğim şeye dair bir vizyon var. Bu, herhangi bir müşteri veya koleksiyon çalışması için daima başlangıç adımım. Daha sonra, modeli bulduğumda, mükemmel bitişi oluşturmak için birlikte çalışılması gerektiğinden, görünüm onun çene çizgisine ve genel görünümüne uygun olacak şekilde uyarlanıyor.
Peruğu tercihen bir peruk standına yerleştirip ya da manken üzerinde kesmeyi seviyorum, çünkü bunun en eşit ve dengeli platformu sağladığını düşünüyorum. Sabitlemek için kaynak hattı boyunca birkaç tel toka yerleştiriyorum. Peruğun güvenli ve düz olduğundan emin olmanız şart.
İkinci olarak, herhangi bir karışıklığı veya düğümü nazikçe fırçalamak için zaman ayırın. Peruklar narin olduğu için mümkün olduğunca nazik olun.”
PerukBoy Kesimleri
“Normal bir müşteri kesiminde yaptığınız gibi, saçın arkasından başlayarak küçük bölümler halinde çalışın. Keserken saçı her zamanki gibi orta ve işaret parmaklarınız arasında düz tutmanızı tavsiye ederim. Saçı 45 derecelik bir açıyla kesin, bu kesimin daha doğal olmasını sağlar. Yavaş kesmeyi unutmayın, saçı çok hızlı kesmek istemezsiniz. Sonunda, uzunluğun tamamen eşit ve doğal olmasını sağlamak için saçı düzeltin.”
PerukKat Kesimleri
“Perukların sade ve basit olması gerekmez, kendime daha fazla meydan okumak için genellikle yaratıcı olurum ve farklı boylar ve katlarla oynarım. Bu, şekillendirdiğiniz peruğun türüne bağlı olarak, kullanacağınız tekniğe bağlıdır, ancak hepsi normal bir kesimle hemen hemen aynıdır. Dilediğiniz kadar cesur olabilirsiniz. Unutmayın, her şey saçın yüksekliği ve kesildiği açıyla ilgili.”
Peruk Kakül Kesimi
“Kesmek istediğiniz saçı alnın üzerinde toplayarak başlayın. Aldığınız parçanın kesildiği yerde her iki tarafın eşit olduğundan emin olun. Açık saçın geri kalanını ayırın, ön kısmını serbest bırakın. Uzunluk kılavuzu için önce küçük bir bölüm alarak tercih ettiğiniz boyda kesin. Ardından, diğer bölümleri yavaşça aşağı doğru çekin ve kesin.”
Peruk Şekillendirme
“Bir peruk şekillendirmek her zaman çok eğlencelidir, çünkü stilin sonuna yaklaşıyorsunuz ve bitmiş görünüm neredeyse tamamlandı. İnsan saçından peruk birçok şekilde şekillendirilebilir. Bununla birlikte, saçı her zaman kuruyken şekillendirin. Saç ıslakken şekillendirilirse, bu durum peruğun yapısını ciddi şekilde etkileyebilir ve geri dönüşü olmayan hasara neden olabilir. Ek olarak mutlaka bir ısı koruma spreyi kullanın. Bu zorunlu.”
Diğer Tavsiyeleri
Asla yeni bir şey denemekten korkmayın. Tahmin bile edemeyeceğiniz bu çok özel bir şeyin başlangıcı olabilir.
Her zaman soru sorun, hiçbir soru aptalca veya çok basit değildir. Hepimiz bir zamanlar öğrenciydik ve kuaförler olarak birbirimize yardım etmekten ve becerilerimiz üzerinde çalışmaktan başka hiçbir şeyi sevmiyorduk.
Mümkünse insan saçından peruk kullanın. Bunlarla çalışmayı çok daha kolay buluyorum.
Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisinde Schwarzkopf Professional “Essential Skills” Kesim Eğitmeni Kuaför Pınar Eyinç (Mersin), kuaförlüğe adım atma ve mesleki gelişim hikayesini, deneyimlerini, kişisel gelişim yolculuğunu ve kuaförlüğe ilişkin fikirlerini bizlerle paylaştı.
İşte Pınar Eyinç röportajından birkaç alıntı:
“1983, Mersin doğumluyum. Mersin’de haute couture çalıştığım küçük bir salonum var. Kişiye özel servis verdiğim butik bir salon işletiyorum. 13 yaşında bu mesleğe başladım. Schwarzkopf Professional Türkiye Yerel Elçisiyim. 2020 yılından beri Essential Skills kesim eğitmenliği yapıyorum.”
“13 yaşında yaz tatilinde annemin emrivakisiyle bir kuaför salona çalışmak için girdim. Üç ayın sonunda mesleği sevdiğime karar verdim. Ilk yanında başladığım Süreya Hanım’ın salonu küçük bir mahalle kuaförüydü. Süreyya Hanım da aslında mesleğin M’sinde kalmış bir hanımefendiydi ama o salonda saç almak çok basitti Bir hafta sonra saç kestim. Kestim mi bilmiyorum tabi… Bir yıl sonra patronumla birlikte topuz taramaya, röfle yapmaya başladım ama bir süre sonra kendimde bir eksiklik hissettim. Salonda televizyon açıyorduk ve Ebru Gündeş o zamanlar çok popülerdi. Ben de onun saçlarını çok beğeniyordum. Benim “’Ebru Gündeş’ saçı yapmam lazım diyordum. ‘Ben bu işi yapıyorsam, en iyi şekilde yapmalıyım’ diye düşünüyordum. 13 yaşında Süreyya Hanım bana kasayı da emanet ederdi ve ben o zaman bu mesleğin ne kadar çok kazandırdığına da şahit oldum. Ailem varlıklı bir aile değildi, ben bir inşaat işçisinin kızıyım. Nasıl daha iyi öğrenebilirim sorusunun cevaplarını bulmaya çalıştım. Bir arkadaşımın vasıtasıyla Kuaför Demet’in salonuna girdim. Kuaför Demet de ben salonuna girdikten bir-iki yıl sonra Schwarzkopf’un kesim eğitmeni oldu. Oraya gidince saç bile yıkayamadığımı, röfleyi aslında bilmediğimi gördüm. Ben de bu eksikleri gördüğüm için ayrılmıştım zaten.”
“Demet Hanım, bugün iyi kuaförlerin sahip olduğu bütünsel bakma, işte sadece saç değil, müşterilere kıyafet ve takı konusunda danışmanlık verebilmeyi o dönemde yapabilen biriydi. Müşteri kitlesi de çok elegan bir kitleydi. O dönemde ben doğru yerde olduğumu biliyordum. Serkan’ın salonunda da çok teknik çalışmayan bir salon olduğu için teknik anlamda kendimi gösterme, dolayısıyla çok görünme şansım oldu.”
“Ben çalıştığım zamanlarda da beni kadın gördükleri ve kadınlar salonlarda daha çok manikür-pedikür tarafında oldukları için müşteri hemen bana ellerini uzatırdı, manikür için ki ben bundan sıyrılmak için çok uğraştım. Kadınların da daha çok o tarafa yönlendirilerek kendilerini bu meslekte geliştiremediklerini düşünüyorum. Manikür yapmak tabii ki güzel bir iş ama mesleğin o alanında hiç erkek olmadığı için kadınların saç tarama kısmında gelişemediğini düşünüyorum. Bu meslekte daha çok kadının olmasını istiyorum.”
“Kuaförlük çok iyi bir meslek ki belirli markalarla çalışınca insanı mutlaka bir yere getiriyor. Bir kere vizyonunu değiştiriyor, insana çok şey katıyor. Hem kişisel hem de mesleki olarak gelişiyorsun.”
Zayıflama diyetleri söz konusu olduğunda medya ve gıda sektörünün pompalamasıyla moda olan pek çok yanıltıcı trendle karşı karşıya kalıyoruz. Bunlar arasından gerçekten işe yarayan, bilimsel kanıtlarla desteklenmiş olanları seçmekte güçlük çekiyor olabilirsiniz. Sağlığınız için potansiyel fayda sağlayan ve sağlam bilimsel desteğe sahip 4 diyet seçeneğini sizler için derledik.
İşte etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış en sağlıklı diyetler:
Düşük Karbonhidrat Diyeti
İçerdikleri: Et, tavuk, balık, meyve ve sebzeler, baklagiller, süt ürünleri
Yasaklılar: Ekmek, makarna, mısır gevreği, işlenmiş şeker
İşlenmiş karbonhidratlar, obezitenin en büyük sorumlusudur. Düşük karbonhidrat diyetleri, kilo vermeye ve/veya genel sağlıklarını iyileştirmeye çalışan insanlar için ideal bir beslenme rutinidir. Deneyler, işlenmiş karbonhidratlları sınırlayan diyetlerin, doğru uygulandığında etkili kilo vermede önemli rol oynadığını ortaya koyuyor.
Düşük karbonhidratlı diyetler zaman zaman farklı isimler altında karşımıza çıkıyor. En popülerleri arasında keto diyeti, paleo diyeti ve Atkins diyetini sayabiliriz. Düşük karbonhidratlı Akdeniz diyeti gibi diğer diyet yaklaşımlarıyla da birleştirilebilir.
Akdeniz Diyeti
İçerdikleri: Meyve ve sebzeler, deniz ürünleri, kuruyemişler, tam tahıllar
Akdeniz diyeti, üzerinde en çok çalışılan popüler diyetlerin başında geliyor. İtalya ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinin taze gıdalar ve yağsız proteinler içeren geleneksel beslenme rutinine dayanan Akdeniz diyetinin, felç, kalp hastalığı, Alzheimer ve diyabet riskini düşürdüğü araştıralarla da destekleniyor.
Akdeniz diyeti, kalori sayımı ya da katı porsiyon direktifleri içermediği için pek çoğumuz için uygulaması en kolay diyetlerden biridir. Belirli bir günlük beslenme planına bağlı kalmadan yeme alışkanlıklarını değiştirmek ve düzenlemek üzerine kuruludur. Ayrıca, sayısız sebze seçeneği ile vejateryenler için en ideal diyettir.
Düşük FODMAP Diyeti
İçerdikleri: Çoğu meyve ve sebze, yağsız et, pirinç, hayvansal olmayan süt (soya sütü, hindistancevizi sütü vb.)
Yasaklılar: Soğan, sarımsak, çoğu süt ürünü, yüksek fruktozlu mısır şurubu, bazı meyve ve sebzeler
Düşük FODMAP diyeti, özellikle Huzursuz Bağırsak Sendromu (IBS) veya diğer inflamatuar bağırsak hastalığı (IBD) türleri ile mücadele eden kişiler için tasarlanmıştır. FODMAP, soğandan sarımsağa, buğdaydan süte kadar pek çok gıdada bulunan fermente edilebilir şekerlerin belirli bir türünü ifade eder. Ne yazık ki, bu bileşikler genellikle IBS hastaları için sindirim sorunlarına neden olur, bu nedenle düşük FODMAP diyeti, Huzursuz Bağırsak Sendromu olan kişiler için vazgeçilmez bir standarttır.
DASH Diyeti
İçerdikleri: Meyve ve sebzeler, az yağlı süt ürünleri
Yasaklılar: Tuzlu atıştırmalıklar, kırmızı et
Açılımı, “Hipertansiyonu Durduran Diyet Yaklaşımları” olan DASH, kan basıncını düşürmek ve kalp sağlığını iyileştirmek için tasarlanmış bir diyettir. Meyve ve sebzelere odaklanır ve aşırı tuza ihtiyaç duymadan lezzetli yemekler yaratmaya yönlendirir. Bu diyet, kan basıncını düşürmesi gereken insanlar için hayat kurtarıcı olabilir.
Saç Couture: Salvo Filetti - Fotoğraf: Antonio di Maria & Alessandro Russo
İster özel bir gecede sofistike bir görünüm ister saçınızı derli toplu tutmak için olsun, şık bir saç örgüsü her durumda saçınızı şekillendirmenin en iyi yollarından biridir. Şelale örgüsü karmaşık görünse de, herkesin yapabileceği basit ve romantik bir stildir. Eşsiz bir görünüm verirken aynı zamanda saçlarınızı açık ve dalgalı tutmanızı sağlayan kolay bir örgü tekniğidir. Balıksırtı örgü, her daim zarif ve sofistike bir görünümü garantiler. Daha karmaşık Fransız ve Hollanda örgüleri ise farklı ve çarpıcı bir görünüm arayanlar için biçilmiş kaftandır. Afrika örgüsü ise sadece Afro-Amerikalıların tercih ettiği bir saç modeli olmaktan çıkıp, kalabalık arasından sıyrılmaktan çekinmeyen cesur bir görünümü yeğleyenlerin rağbet ettiği bir stil olmayı sürdürüyor.
İşte farklı örgü modelleri ve teknik sırları:
Balıksırtı Örgü
Erdal Hair Design
Balıksırtı örgünün temeli iki ayrı saç tutamından oluşan şeritlerdir. Soldaki saç tutamının dış tarafından küçük bir parça alıp sağ tarafa yerleştirin. Daha sonra aynı şeyi sağdaki tutamda uygulayın. Şeritler ortada çarprazlanarak işlemi tekrarlayın, küçük bir parçayı daima dışarıdan içeriye doğru örün.
Şelale Örgü
Ceyhun Işık Hair
Balıksırtı örgünün aksine, şelale örgü için üç tutam saç gereklidir. Şelale örgüsüne başlamadan önce, açık bırakılacak saçın dalgalı mı yoksa düz mü olacağına karar vermelisiniz. Buna göre o kısmı şekillendirebilirsiniz. Saçlar her zaman kullanılan yönde ya da ortadan ikiye ayrılır. Başlarken saçın ön bölümünden bir tutam alıp üç eşit kesite ayırın. En önde kalan kesite A, ortadaki kesite B, en arkada kalan keside de C diyelim. Elinizde tuttuğunuz C’yi diğer iki parça arasından geçirin. Bu parçayı kakül gibi öne doğru bırakın. C’nin önünde kalan B’yi ise arkaya doğru uzatın. Bunun sonucunda C aşağıda kalacak ve A yay şeklinde arkaya doğru uzanmış olacak. B kesitini ise sıradaki tutam için elinizde tutun. Arkadan yeni bir küçük tutam alıp bu parçayı A ve B arasından geçirin. Geçirdiğiniz tutamı ilk seferde olduğu gibi yine öne doğru bırakın. Ardından altta kalan C’yi kıvırarak tekrar yeni bir tutam alın. Örmek istediğiniz bölümün tamamı bitene kadar aynı işlemi tekrarlayın.
Fransız Örgüsü ve Hollanda Örgüsü
Alexandra Wilson
Üç parçalı örgünün bir başka temsilcisi de bölgeye bağlı olarak köylü örgüsü olarak da adlandırılan Hollanda veya Fransız örgüsüdür. Burada üç saç kesitine ihtiyacınız var. Her örgü ile üç kesite daha fazla saç entegre edilir. Şelale örgünün aksine saçlar üç tutamda kalır. Ne kadar uzun örerseniz örgü o kadar kalın olur. Bunun bir Fransız örgüsü mü yoksa bir Hollanda örgüsü mü olacağını örgünün yönü belirler. Fransız örgüsünde, tutamlar daima dışarıdan ortaya doğru örülür. Örgü böylece eklenen şeritlerin altında kalır. Hollanda örgüsü ise merkezden dışa doğru örülür. Burada örgü, eklenen tutamların üzerine uzanır.
Afrika Örgüsü (Cornrow)
Instagram @ersinkoose
Afro-Amerikan kültüründe önemli bir rol oynayan Cornrow örgüsü, 90’larda çok kıvırcık saçlı olanlar tarafından tercih edilen, saçı yatıştırmak için genellikle yağlı pomatların kullanıldığı bir örgü stiliyken, günümüzde her tür saça uygulanıyor ve ardından mükemmel topuzlar ve atkuyruklarına dönüştürülebiliyor. Bu örgünün mümkün olduğunca kafa derisine yakın olması gereklidir. Bunun için ellerin çok düz tutulmasına ve saçların kaldırılmamasına dikkat edilmelidir. Her örgü ile yeni saç eklenir. Bunlar örgünün altından geçirilir. Afrika örgüsü ve Twist örgü için mutlaka bir profesyonele başvurmanızı öneririz.
Twist Örgü
Instagram, raffa_styles
İki parçalı örgülerden biri olan Kordon için iki saç tutamı gereklidir. İlk olarak, her iki şerit aynı yönde tek tek uzunlamasına döndürülür. Daha sonra iki tutam birlikte ters yöne bükülür. Bu, ortaya çıkan kordonun stabil olmasını ve kendi başına sağlam durmasını sağlar.
Her ay Instagram’da belirlenen etiketlerle (hashtag) Renk-Kesim, Gelin Saçı ve Avantgarde kategorileri için yapılan başvurular sonucunda üç kategoride ayın kazananı belirlenirken yıl sonunda gerçekleşecek olan finalde ay birincileri olan tasarımcıların çalışmaları değerlendirmeye tabi tutulacak.
YKY 2021 Ekim Finalistleri
İşte bu ay uluslararası jüri tarafından yapılan değerlendirme sonucunda belirlenen finalistler:
YKY 2021 Ekim Renk ve Kesim Kategorisi
AYHAN ÖNLÜEL – Ünlü Eller Kuaför / İstanbul
CANTÜRK AYGÜN – Gökhan Eriş Saç Tasarım – İstanbul
FİKRET YILDIRIM – LONDON Kuaför – İstanbul
YKY 2021 EkimGelin Saçı Kategorisi
CANTÜRK AYGÜN – Gökhan Eriş Saç Tasarım – İstanbul
ENGİN UYSAL – Engin Uysal Kuaför / Mersin
NESLİHAN USTA – Bülent & Özgür Kuaför / İstanbul
YKY 2021 EkimAvangard Kategorisi
CANTÜRK AYGÜN – Gökhan Eriş Saç Tasarım – İstanbul
MUSTAFA UZUN – Poz Kuaför / İstanbul
NİLGÜN AYVAZ – Nesis Kuaför / Bursa
Hairist YKY Ayın Finalistleri Ödülleri
1-Ayın Finalistlerine Özel Finalist Sertifikası
Her ayın kategori finalistlerine (toplam 9 finalist) özel sertifikaları gönderilir.
2-Katıldığınız Salona Özel Ödül
Her ayın finalisti, çalıştığı salona özel 1 adet Hush Tangle Free ürün ödülünü kazanır ve ödülü salon adresine gönderilir.
Yılın Kuaförü’nün Seçimi
Ayın finalistleri her ay belirlenen jüri tarafından; Yılın Kuaförü derecesi ve kategori dereceleri ayın finalistleri arasından en az 10 kişinin yer aldığı Büyük Jüri tarafından seçilmektedir.
Toplam 3 kategori birincisi arasında sadece 1 kişiye YILIN KUAFÖRÜ unvanı verilir. Yılın Kuaförü Ödülü’nü alabilmek için bu 3 kategoriden birinde birinci olmak ve 3 kişi arasında en yüksek puanı almış olmak gereklidir. Yarışmanın iki kategorisinde aynı kişinin birincilik alması durumunda yarışmacı otomatik olarak YILIN KUAFÖRÜ ilan edilir.
Her ay Instagram’da belirlenen etiketlerle (hashtag) Renk-Kesim, Gelin Saçı ve Avantgarde kategorileri için yapılan bu 3 kategoriden birinde birinci olmak ve 3 kişi arasında en yüksek puanı almış olmak gereklidir. Yarışmanın iki kategorisinde aynı kişinin birincilik alması durumunda yarışmacı otomatik olarak YILIN KUAFÖRÜ ilan edilir.başvurular sonucunda üç kategoride ayın kazananı belirlenirken yıl sonunda gerçekleşecek olan finalde ay birincileri olan tasarımcıların çalışmaları değerlendirmeye tabi tutulacak.
Tüm kadınlar taze bir cilde sahip olmak ve daha genç görünmek ister. Makyaj, çoğu zaman bunu sağlamanın en iyi yollarından biridir, ancak yaygın olarak yapılan bazı makyaj hataları, yüzünüzü makyajsız halinizden daha yaşlı gösterebilir. Yaş aldıkça cildiniz değişir, makyaj tarzınız da bu değişime ayak uydurmalı. 18 yaşınızda deneyip iyi sonuç aldığınız bazı teknikler 35 yaşınızda aynı sonucu vermeyebilir.
Aşağıda değindiğimiz, sizi daha yaşlı hatalarından herhangi birini yapmadığınızdan emin olun ve daha genç görünmek için hangi tekniklere başvurmanız gerektiğini öğrenmek için okumaya devam edin.
Yanlış fondoten seçimi
Fondöten makyajın temelidir, ancak yaşlandıkça fondöten ihtiyaçlarınız değişir. Fondöteni es geçerseniz, cilt tonunuz eşit olmayacaktır, çok yoğun uygularsanız yüzünüzdeki ince çizgilere ve kırışıklıklara yerleşip kusurlarınızı vurgulayabilir.
Yaşlandıkça cildimiz kurur. Bir toz fondoten cildin pul pul görünmesine sağlayacağı için bunun yerine bir sıvı ya da krem fondöten, hatta renkli bir nemlendirici ile daha iyi sonuç alabilirsiniz. Sıvıdan jele, köpükten pudraya kadar pek çok farklı fondöten formülü mevcut. Hangisinin sizi daha genç gösterip hangisinin yüzünüzü yıllandıracağını keşfedin.
Orta kapatıcılığa sahip çok doğal bir görünüm istiyorsanız BB krem veya renkli nemlendirici tercih edin. Kusurları kapatacak bir şey istiyorsanız orta ila yoğun arası kapatıcı bir fondöten seçin.
Aydınlatıcı(Highlighter)
Parlak, ışıltılı bir cilt genç görünür. Ancak, lehinize olacak bir etki için aydınlatıcıyı yüzünüzde doğru alanlara uygulamak önemli. Olgun kadınların aydınlatıcı kullanmaması gereken alanlardan biri kaş kemiğidir. Bu, gözünüzü aşağı çekerek sizi yaşlı gösterir. Gülümsemeden kaynaklı çizgilere ya da göz kıvrımına da aydınlatıcı uygulamamaya dikkat edin. Her ikisi de kırışık dokuyu vurgulama eğilimindedir. Bu nedenle, gözlerinizin ortası ya da elmacık kemikleri gibi daha gergin bölgeleri öne çıkarmanız gerek.
Makyajı yüze iyi yedirememek
Fondoten ya da aydınlatıcı uyguladığınızda cildinizi iyice yedirip harmanladığınızdan emin olun. Aksi halde cildinizde istenmeyen bir etki yaratıp gizlemeye çalıştığınız çizgileri daha da vurgulayabilir.
Aşırı konturlama
Konturlamanın amacı, yüzünüzün yapısını geliştirerek daha belirgin görünmesini sağlamaktır. Ancak, aşırıya kaçtığınızda gizlemek istediğiniz ve hatta normalde çok da göze batmayan yaşlanma çizgilerinin daha da görünür hale gelmesine neden olabilirsiniz. Genç görünüm için diğer bir makyaj sırrı da kontur çizgilerini karıştırıp harmanlamaktır.
Primer kullanmamak
Makyajın astarı olan primer, makyajınızın gün boyu güzel görünmesini sağlayan temel yapı taşlarından biridir. Kullanmadığınız takdirde günün ilerleyen saatlerinde makyajınızın çamurlu ve erimiş görünmesi gibi bir riskle karşı karşıya kalabilirsiniz. Primer kullanmadan önce cildinizi iyice nemlendirdiğinizden emin olun.
Yanlış Kapatıcı
Tek kapatıcı yüzümüzün her yeri için uygun değildir. Benleri veya lekeleri kapatmak için mükemmel olan bir kapatıcı, göz altlarında çok kalın görünür. Kapatıcı çok kalın olduğunda ya da renk tonu yanlış seçildiğinde, gizlediğinizden daha fazlasını vurgularsınız. Göz altındaki cilt, yüzünüzün geri kalanından yedi kat daha incedir, bu yüzden bu bölge için daha hafif bir kapatıcı gerekir.
Gözleriniz altında mor halkalar varsa, sarı veya şeftali tonlu bir renk seçebilirsiniz. Çok açık tonlardan uzak durun. Sadece göz altı bölgenizin iç köşesine uygulayıp nazikçe karıştırın, fırçayla dışarıya ve aşağı doğru süpürün.
Yanlış allık kullanımı
Çok fazla allık kullanmaktan, allığı çok düşük uygulamaktan veya yanlış tonu seçmekten kaçının. Allığın bolca uygulandığı dönemler geride kaldı.
Çok kahverengi veya kırmızı tonlardan kaçının. Doğru allık için yanaklarınızı çimdikleyin ve ortaya çıkan doğal tona uyan bir ürün seçin. Cildinizin pul pul görünmesini engellemek için toz yerine krem formülasyonunu tercih edin. Elmacık kemiğinizin ortasına az miktarda uygulayıp fırçayla yukarı ve geriye doğru süpürün. İyice karıştırdığınızdan emin olun. Bu, yüzünüze hem genç bir ışıltı verir hem de bir kaldırma etkisi sağlar.
Alt kirpik çizgisine siyah kalem ya da eyeliner sürmek
makyaj hataları
Alt kirpik çizgisine siyah kalem ya da eyeliner sürmek gözlerinizin daha küçük görünmesine neden olur ki bu, genç görünümü baltalar ve gözlerinizin çevresindeki ince çizgileri vurgulayarak yüzünüzü aşağı çeker.
Sert siyah kalemler yerine koyu kahverengi bir göz farı deneyin. Jel eyeliner’ı asla alt göz kapağına sürmeyin. Kahverengi göz farını alt kapağın iç kısmından dış köşesine doğru karıştırın. Hatta daha iyi kontrol sağlamak için fırçayı biraz ıslatabilirsiniz.
Alt kirpiklere çok fazla rimel sürmek
Alt kirpiklerdeki yoğun rimel, gölge ve pul pul görünüm oluşturarak göz altlarınızda koyu halkalar varmış gibi bir yanılsamaya neden olabilir. Hatat gözlerinizi aşağı çekebilir.
Çok Koyu Ruj
Yaşlandıkça dudaklarımız incelerek belirginliğini kaybeder. Koyu tonlardaki rujlar, dudaklarınızın daha da ince görünmesine yol açar.
Metalik göz farı
makyaj hataları
Göz kapaklarınız eskisi kadar gergin değilse metalik göz farı sizi gerçekten yaşlı gösterebilir. Genç bir görünümü garantilemek için mat ve saten farlardan vazgeçmeyin. Ayrıca çok parlak renk farlara rağbet etmemeye dikkat edin.
Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisinde Trio Kuaför’ün sahibi Sebahattin Karabulut, kuaförlüğe adım atma ve mesleki gelişim hikayesini, deneyimlerini, kişisel gelişim yolculuğunu ve kuaförlüğe ilişkin fikirlerini bizlerle paylaştı.
İşte Sebahattin Karabulut röportajından birkaç alıntı:
“1980 yılında Şişli’de başladım. İlkokulu bitirdikten sonra okumak istemedim, dolayısıyla bir iş yapmak zorundaydım. Çırak olarak mahalledeki kuaförde başladım. 11 yaşında boyum o kadar kısaydı ki tuğla gibi bir şey vardı, onun üzerine çıkıp saç yıkıyordum. Saç yıkamayı, boya sürmeyi öğrendikten sonra, daha iyi bir yere gitmek istedim ve Şişli’de salonu hala hizmet veren ustam Kamil Bey’in yanına, Akın Kuaför’e geçtim. Yaklaşık 13 yıl çalıştıktan sonra kendi salonumu açtık. İki de ortağım vardı. Güzel işler yaptık, hatta başlangıçta tabelamız bile yoktu ama epey müşterimiz vardı. Marcom ajans vardı, müşterilerimizdi ve ‘Bu böyle olmaz’ deyip bize isim buldular.”
“Çıraklıkta, kapıdan müşteri girdiğinde usta hangi boyayı hazırlayacak diye iddiaya girerdik. Kazanan diğerine gazoz, çikolata falan alırdı. Bu da kendimizi geliştirmek için bir yöntem oldu. Bu işte aşamalar vardır; önce saç yıkamayı, sonra fön çekmeyi, ardından boya yapmayı öğrenirsin. Saç kesmek de bu işin finalidir. Herhalde kendi kararımla boya hazırladığım zaman 16-17 yaşlarındaydım. 17 yaşındayken ‘benim müşterim’ diyebildiğim bir sürü müşterim vardı. Bugün çocuklar liseden sonra salonlara geldiğinde 18 yaşında yeni yeni başlıyorlar. Biz ise 17 yaşındayken arkamızda bir sürü müşteri vardı. Okul nedeniyle bugünkü gençler sürece biraz daha geç adapte oluyorlar.”
“Zamanla ‘Etiler ya da Ulus gibi bir yerde salon açarsanız daha iyi olur’ diye müşterilerimiz bizi yönlendirdi.”
Saç yıkamayı, boya sürmeyi öğrendikten sonra, daha iyi bir yere gitmek istedim ve Şişli’de salonu hala hizmet veren ustam Kamil Bey’in yanına, Akın Kuaför’e geçtim. Yaklaşık 13 yıl çalıştıktan sonra kendi salonumu açtık. İki de ortağım vardı. Güzel işler yaptık, hatta başlangıçta tabelamız bile yoktu ama epey müşterimiz vardı. Marcom ajans vardı, müşterilerimizdi ve ‘Bu böyle olmaz’ deyip bize isim buldular.”
Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisinde Kuaför Ali Mansuroğlu, kuaförlüğe adım atma ve mesleki gelişim hikayesini, deneyimlerini, kişisel gelişim yolculuğunu ve kuaförlüğe ilişkin fikirlerini bizlerle paylaştı.
İşte Ali Mansuroğlu röportajından birkaç alıntı:
“Erkek berberliği yaptığım dönemlerde, bayan kuaförlüğünde neler yapıldığını hep merak ederdim. Eskiden bayan kuaförlüğü tarafına erkek berberlerin geçmesi yasaklanmıştı. Nedenini bilmiyorum. Günün birinde bizim ustamız şehir dışına çıktı. Ben de baş kalfaya ‘Ablacığım, o tarafa geçeyim, neler yapılıyor göreyim,’ dedim. Eskiden mizanpriler vardı, boya kaseleri tutuyorduk, yardım ediyorduk. Çok hoşuma gitti. O dönemde erkek berberlerinde bir saç-sakal traşı vardı, o kadar. Bayan kuaförü olmayı o gün aklıma koydum. Ustam dönünce ‘Benden önce nasıl bayan bölümüne geçersiniz!’ diye bizi bir güzel azarladı. O gün ‘Ben bayan kuaförü olacağım’ deyip işten çıktım ama nereye gideceğimi de bilmiyorum. Bir İlyas Ağabeyim vardı, Yıldız Kuaför… Onun yanında başladım. İyi ki de girmişim.”
“İnsan istediği zaman yapıyor. 17 yaşındayken o dönemde kalfa olarak erkek berberliğinde de çok iyi bir yere gelmiştim. Herkes bana, ‘Ya Ali, bayan kuaförü olma sevdasına erkek berberliğini de elinden yitireceksin,’ diyordu. Ben de inat edip, ‘Ben eğer Antakya’nın sayılı kadın kuaförlerinden biri olmazsam bana ne isterseniz deyin,’ dedim. Hırslı ve azimliydim, sadece ustadan öğrenmedim. Çalışan uzun saçlı kızlara rüşvet verirdim. ‘Bugün saçını boyatmama izin verirsen sana tatlı ısmarlarım, fön çekmeme izin verirsen ya da bana perma sarmayı öğretirsen pizza ısmarlarım,’ derdim. Öyle öyle kısa sürede işi kaptım. Erkek berberi olduğum için de kısa saç kesimlerinde bayan kuaförlerinden bir adım öndeydim. Hala da onun kaymağını yiyorum. Önceki çalıştığımız yerlerde boyayı ustalar hazırlardı, biz sadece sürerdik ya da balyajı hazırlardı, biz sadece pens verirdik, yardımcı olurduk ama nasıl yapıldığını hep merak ediyordum.
“İlyas Bey’in salonu Pazar günleri kapalı idi. Ben de bir kutu Oreal bir kutu Peridrol alıp köye gidiyordum. Bütün köyü o şekilde sarışın yaptım. Balyaj ve röfle yapıyordum, tabii bazen yanan saçlar da oluyordu. ‘O kadar olur,’ diyorduk.”
“İnternet yokken kalfalık dönemimde ve yeni salon açtığım dönemlerde İstanbul’dan video kasetler getirtiyordum. Videodan izleyip annemle kızkardeşimin saçlarını aynı şekilde yapmaya çalışıyordum. İşimize çok faydası oldu. Özgüven kazandım. Bulunduğum yerdeki kuaförlerden daha farklı bir kuaför olduğuma inandım ve bunu müşterilerime de inandırdım.”