Ana Sayfa Blog Sayfa 323

Cosmoprof Worldwide Bologna 50. yılında

0

Cosmoprof Worldwide Bologna 50. yılında

Kozmetik dünyasının son trendlerinin paylaşıldığı uluslararası Cosmoprof Worldwide Bologna'nın 16-20 Mart 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek olan 50. yıl edisyonu The Marmara Taksim'de tanıtıldı. 

Cosmoprof Worldwide Bologna'nın 50. yıl tanıtımı İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı (ITA) İstanbul Direktörü Aniello Musella ve İtalya Başkonsolosu Federica Ferrari Bravo ev sahipliğinde gerçekleşti. Musella ve Ferrari Bravo'nun Cosmoprof Worldwide Bologna ve kozmetik sektörüne dair görüşlerini aktardılar.  Ardından sunucu ve kozmetoloji uzmanı Ayşenur Yazıcı'nın moderatörlüğünde  İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği Başkanı Murat Akyüz ve Bologna Fiere Cosmoprof Fuar Organizasyonun Uluslararası Yetkilisi Mattia Miglio 16-20 Mart 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek olan kozmetik fuarı Cosmoprof Worldwide Bologna hakkında ayrıntılı bilgi verdiler. Akyüz ve Miglio Türkiye- İtalya kozmetik pazarı hakkında değerlendirmelerini paylaştılar. 

Geçmişten günümüze Cosmoprof Worldwide Bologna, uluslararası olma özelliği ve güvenirliliği sayesinde, kozmetik sektörü firmaları ile yeni pazarlar arasında bir köprü teşkil ediyor. Bologna fiere tarafından Cosmetica İtalia (İtalyan Kozmetik Derneği) işbirliği ile düzenlenen fuar, İtalyan Ekonomik Gelişmeler Bakanlığı'nın desteği ile yurt dışında "Made in Italy" ürünlerinin tanıtımına yönelik bir ITA-İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı organizasyonudur.

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

İz bırakan… Hakan Köse

0
Hakan Köse

Hakan Köse bizimle…

Sektörde iz bırakan başarılı kuaförlerden Hakan Köse ile ilk röportajımızı 2007 yılında Estetica dergisi için yapmıştık. Yıllar sonra, 2016 yılında yeniden Hakan Köse ile özel bir röportaj gerçekleştirdik.

hairistcomtr: Şöyle bir başlangıca dönecek olursak bundan yıllar önce Hakan Köse kimdi ve mesleğe nasıl başladı?

Hakan Köse: Keşke paşa dedem olsaydı diyemeyeceğim. Çünkü insanların hayatlarında zorlanmaları gerektiğini düşünüyorum. Yaratıcı bize dualite denen bir şey vermiş. Aydınlık olmadan karanlık anlaşılmıyor. Sıcak olmadan soğuk anlaşılmıyor. Dolayısıyla annesinden çok şanslı doğanların aslında o kadar da şanslı olduklarını düşünmüyorum. Çünkü özenecek bir şeyleri kalmıyor. Belki yıllar önce iyi tahsil görmek, daha iyi yerlerde oturmak, daha iyi seyahatler yapmak ve birçok dil öğrenmek adına serzenişlerim olmuştur. Fakat şu anda baktığımda görüyorum ki; doğru zamanda doğru yerdeydim. Öğrenmem gerekenleri öğrenmek adına oradaydım. Bu yaşamda böyle bir misyon var üstümde. Bir karma diyebiliriz buna.

hairistcomtr: Birtakım eksikliklere rağmen birtakım şeyleri de başardığını anlıyorum. Onun hazzıyla bunları söylüyorsun. Peki neleri başardın?

Hakan Köse: Kesinlikle. Birtakım eksiklikler değil, birçok eksiklik. Ciddi bir fakirlik, imkansızlıklar, erken okul bırakma, babadan sonra aileye bakan kişi olma durumu. Eksiklikler hiç bitmiyor ama bakış açına bağlı bu. Şu an etrafa baktığımda bir sürü insan var her şeyleri var yine de farkında değiller. Şükürler olsun ki geldiğim noktada acayip bir farkındalık yaşıyorum. Devamlı bir şükür halindeyim. Benim ağzımdan ne kadar doğru olur, uydurma mı olur bilmiyorum ama şunu başardım veya başarma konusunda çok büyük adım attım: İnsan olmayı. Yani en iddialı olduğum konu budur.

İnsan olma konusunda çok büyük, dev adımlar attığımı düşünüyorum bunca süre içerisinde. Etikte kalıp hem başarılı olup hep etikten vazgeçmeden olabileceğini göstermeyi başardığımı düşünüyorum. Onun haricinde havalanmadan alçak gönüllü olarak da saygı görülmeyi başardığımı düşünüyorum. Astlarını ezmeden de, her şey mubah olmadan da başarılı olunacağını düşünüyorum. Bana öğretilenlerin tersine çıkıp, halihazırda tamamıyla farklı bir şey oynadım. Madem ki bana özel bir parmak izi bahşedilmiş ben de onu maksimumda kullanmak istedim ve bunu da becerdiğimi düşünüyorum.

hairistcomtr: Kuaförlüğe adım attığında şu anda ulaştığın başarıya erişebileceğini hayal etmiş miydin?

Hakan Köse: Maalesef. O kadar akıllı bir çocuk değildim. Oldukça zor bir çocukluk yaşadım. Farklı yerlerde, ne yapacağını bilmeyen, hatta bu askerden sonralara kadar devam eden ne yaptığını bilmez bir haldeydim. Dolayısıyla bunlar hayal bile edilemezdi.

hairistcomtr: Peki ne oldu? Nasıl değişti?

Hakan Köse: Erdem Bey büyük ortağı Yılmaz Bey yanından ayrıldıktan sonra “Sizlerde bir gün benim yerimi alabilirsiniz” dedi. Ben ertesi gün giyimim, kuşamım her şeyimle bambaşka bir insandım. O zamana kadar utangaç, içine kapanık yaptığından emin olmayan, şunu söylesem yanlış olur mu, bunu söylesem doğru olur mu diyen biriydim. Bu konuşma benim hayatımda bir dönüm noktası oldu. Onunla karşılaşmak da benim için bir dönüm noktasıydı.

hairistcomtr: Ancak Erdem Kıramer’i bırakıp giden ekipte yer aldın aynı zamanda, değil mi?

Hakan Köse: Ben o ekibe sonradan katılmış olsam da, evet ayrıldım. Çünkü bakış açılarımız farklıydı ki hala farklıdır. Onun da söylediği gibi cins bir insanım. Beni cami avlusunda bulmuşlar diye düşünüyorum. Gereğinden fazla kontrol edemediğim bir duygusallığım vardı. Şu anda öyle değilim, gene çok duygusalım ama dengeliyim. Artık mantığımı da kullanabiliyorum. Yıllarca mantığımı kullanmadan duygusal zekamın sağdan sola fırlattığı bir kişiliktim. Fevri hareket edebiliyordum. Şimdi ise ayaklarım hiç olmadığı kadar sağlam yere basıyor.

hairistcomtr: Peki bugün o yıllara dönmüş olsaydın ne yapardın?

Hakan Köse: O zaman kendimi çok iyi ifade edebilseydim zaten benim bırakıp gitmeme gerek olmazdı. Yani bunlar patronumun bana yaşattığı şeyler değil. Benim yeterli güçte olmayıp kendimi iyi ifade edemediğim için, beklentilerimi net bir şekilde ortaya koyamadığım için, bastırılmış kişiliğimi göstermediğim için başıma gelen, gelişmem için olan şeyler.

hairistcomtr: Zaman zaman keşke orada kalıp kendimi geliştirseydim diye düşünüyor musun?

Hakan Köse: Az böbürlendiğim başka şeylerden bir tanesi. Keşke sözcüğü hiç hayatımda yok. Olmuş, olmuştur. Sadece yaşadıklarım bana ne öğretti ona bakarım. Birilerini suçlamak yerine direkt aynaya bakmayı tercih ediyorum. Keşkem yok ama Erdem Bey benim için her zaman özel birisi olarak kalacaktır. İyi ki orada başlamışım. Kendimi iyi ifade edebilmiş olsaydım bu ayrılık kesinlikle olmazdı. Beklentilerimi anlatabilseydim, sen bunları verirsen, ben kendimi daha iyi ifade edebilirim diyebilseydim, bunları verirsen ortaya bu çıkar ve iki tarafında lehine olur demiş olsaydım zaten ayrılmazdım. Çünkü onun şemsiyesi altında yaşamak beni negatif etkilemezdi. Orada da kendimi gösterebilirdim buna inanıyorum.

hairistcomtr: Bugünkü düşünce yapınla bugün o çatı altında olsaydın, yine şu andaki gibi mutlu olur muydun?

Hakan Köse: Olurdum. Çünkü her beşer gibi, ruhsal olarak gelişmekte olan insan gibi benim de egolarım var ve bunlar tatmin olması gereken şeyler. O zaman da egomu tatmin edecek farklı şeyler bulurdum. Bugünden farklı olmazdı. Birçok insana göre egolarımın farkındayım ve ne zaman beni tetiklerse dur diyebiliyorum. Kendime fazla ve gereksiz atak yapıyorsun diyorum.

hairistcomtr: Peki Hakan Köse, kuaför Hakan Köse’yi nasıl görüyor?

Hakan Köse: Ben verdiğim seminerlerde de bunu anlatıyorum. Konuşmamızın başında anlattığım gibi imkansızlık içerisinde büyüdüğün zaman, bir de bu durumlar klasik “zengin kız fakir çocuk” filmleriyle perçinlendiği zaman, otomatik olarak ezik, kendine güvenmeyen kompleksli biri ortaya çıkıyor. Bende de tersi olmadı. Bunu yıllarca yaşadım. Seminerlerde de bunu anlatıyorum insanlara. Ama aşılabileceğini de anlatıyorum.

hairistcomtr: Yaşadığın bu duygu yoğunluklarına rağmen mesleğinde başarılı işlere imza attın değil mi?

Hakan Köse: Evet onu da şöyle izah ediyorum. Yüzde 80 kendini beğenmeyen, yeterli görmeyen ama yüzde 20’si de o yüzde 80’i yıllarca düştüğü yerden kaldıran ve bana bir araç gereç verin onunla dünyayı oynatayım ukalalığında bir insan düşünün. Çok bakmadım kendime ama gördüklerim bunlardı. Ama bende bir arıza olduğunun farkındaydım. En azından psikolojik olarak temizlenmesi gereken mikropların olduğunun farkındaydım. Çok küçük yaşlarda meditasyona ve yogaya başladım. Okudum, araştırdım. Çok paralar harcadım. Acayip seminerlere gittim. Bunun içerisinde sıkı psikolojiyi etkileyen ağlamalı, yatılı seminerlere gittim. Onlar temizlenmeme vesile oldu ve hala da gidiyorum.

Hairistcomtr: Peki kuaför olarak nasıl bir gelişim süreci geçirdin?

Hakan Köse: Kuaför olarak gelişimimi gene insanlık tarafıma bağlayacağım. Ben mutlu edersem daha çok mutlu oluyorum. Kendimi iyi hissediyorum. Karşımdakini bir müşteriden ziyade onun kalbinin içine giren, her aynaya bakışında beni hatırlamasını sağlayan bir ‘Hakan Köse’ oldum. Bunu düşünmeden yaptım. Şimdi baktığım vakit bunu söyleyebilirim sana. Bilinçli olarak yapıyorum ve bunun farkındayım. Hiç fena becermediğimi düşünüyorum. Mesleki gelişimim içinde dünyayı dolaştım, hala da dolaşıyorum. Bundan sonra da eğitimlere katılacağım. Öyle ki o gelişme isteği bugün beni yakın gelecekte bambaşka bir şeyler yapmaya götürdü.

Hairistcomtr: Şimdi yolculuk nereye?

Hakan Köse: Şimdi yolculuk Kraliçe’nin yanına doğru. Çok yakın bir zamanda Londra’ya gidiyorum. Hali hazırda salon aramaktayım. Gençlere hedefler konusunda tavsiyelerim olacak. Hedefler birçok insanda daha nettir ama benim o an gelir. Mesela gazetenin biri için bir öncesi-sonrası çalışması yaptım, 2. sayfanın çeyreği kadar bile değildi. Senaryoyu yazarken bunu yarım sayfaya yapacağım dedim ve yaptım. Ondan sonra tam sayfa olacak dedim. Tam sayfayı da yaptım. Sonra bunu televizyona taşıyacağım dedim. Televizyona da taşıdım.

Şimdi yurtdışına çıkma planım hayatımdaki o an çıkmış olan çok az hedeflerimden bir tanesidir. Şimdi de İngiltere’ye gidip hem meslektaşlarım adına hem ülkem adına yapamadığım bazı şeyleri yapmak istiyorum. Öyle ki inşallah hedeflerimden bir tanesi mesleki başarıya istinaden kraliyet ailesinden bir nişan almak. Bunun örneğini almış, parantez içinde söylüyorum İngiliz de olsa neden bir Türk olmasın deyip, burada Vogue’larda, Marie Clare’lerde ismimin ve röportajlarımın geçeceği bir ortam yaratma hedefim var.

Hairistcomtr: Ailenle beraber gidip hayatını değiştirecek, buradaki yıldızlı ortamı terk edecek ve bambaşka bir ülkede neredeyse sıfırdan başlayacaksın.

Hakan Köse: Neredeyse değil, sıfırdan başlayacağım ama yine de sıfırdan başlamayacağım. Oradan gelen giden müşterilerim var.

Hairistcomtr: Müşterilerin yorumları nasıl peki?

Hakan Köse: Bir kere benim tamamen bir göç etme durumum yok. Kendimi ispat etmem lazım. Çünkü bir izin aldım ve orada bir iş kurmam lazım. Bir İngiliz vatandaşı gibi vergi ödemem lazım. Gözler üzerimde ve takipteyim. İngiltere’nin bana verdiği her yıl 3 ay ülkeden ayrılma hakkım var. Bir ayını neredeyse geçirdim. Dolayısıyla bu 2 ayı çok iyi değerlendirmem lazım. Hedefim ayda bir hafta gelmek. Zaten randevulu çalışıyorum. Amacım o bir haftada işlerimi halletmek. Dolayısıyla müşteri ayağında bir sıkıntım yok. Zaten 20 senedir randevulu çalışıyorum.

Hairistcomtr: Peki çalışma arkadaşlarının tepkisi nasıl oldu?

Hakan Köse: Şaşkınlık ve üzüntü, hepsini bir arada yaşıyorlar. Fakat biraz evvel söylediğim bir dualite var. Mesela ben Erdem Bey ile çalıştığımın farkındaydım. Aynı şekilde çalışma arkadaşlarımın da ben gidince durumu daha iyi fark edeceğini düşünüyorum. Biz kiminle berabermişiz, neler öğreniyormuşuz diye düşüneceklerdir. Bu durumun ne kadar şanslıymışız deyip işlerine meslek hayatlarına olumlu olarak yansıyacağını düşünüyorum. Şimdiye kadar öğrendiklerini değerlendirmeleri açısından, çok iyi bir imkan ve fırsat.

Hairistcomtr: Geçmişe bakacak olursak yaptıkların içerisinde sende iz bırakan neler var?

Hakan Köse: Bunun 2 ayağı var. İlk olarak mesleki tarafından baktığım zaman; sahne almak, insanların oturduğu yerden 1 metre yukarıda bir şeyler yapmak inanılmaz heyecan veren şeyler. Çünkü sen orada bir ukalalık yapıyorsun, beni eleştirin diye oraya çıkıyorsun. Ciddi bir cüretkarlık var. Altını dolduramazsan bırak faydayı, çok büyük zarar görebilirsin. Şükürler olsun bu işi yapan birçok insana göre benim karşıma böyle fırsatlar çıktı. Bir de dediğim gibi gerek ülke içerisindeki imkanları gerek uluslararası imkanları değerlendirdiğimi düşünüyorum. Yani ortanın altında hiçbir şey yapmadığım hatta iyi ve üstü bir şeyler yaptığımı düşünüyorum ve bunun keyfini yaşıyorum. Diğer ayağı eğitmenlik. Eğitmenlik tarafından baktığım zaman; orası benim yumuşak karnım. İnsan seviyorum ve insan sevmeden hiçbir şey olunamayacağını düşünüyorum. Delicesine insana güvenen bir tarafım var ve iyi ki de böyle olmuş. Bunun birçok dezavantajını yaşamama rağmen, hiç pişmanlık duymuyorum açıkçası. İyi ki de böyle olmuşum. Daha çok insan olmalıyım diye kendi kendime söyler oldum. Eğitmenlik ayağında yıllardır uğraştığım yoga, meditasyon, şifacılık, insan vücudu, anatomi, psikoloji, anlatma, dinleme gibi bir sürü şeyleri birleştirip kendi mesleğim adına sunabilme şansını yakaladığım için çok şanslıyım. Birçok insan anlattıklarımı uyguluyor ve iş hayatlarında nasıl başarılı olduklarını ve değiştiklerini ifade ediyorlar. Onun keyfini yaşıyorum. Mesela 4-5 ay önce eğitmenlik yaptığım için acayip bir haz duyuyordum. Ama şu an bir ülke değişikliği yapacağım ve mesleğimde daha kuvvetli olmalıyım, daha fazla başarılı olmalıyım duygusunu yaşıyorum bugünlerde. Şimdi ise çömez senelerimden gösteremediğim yeteneklerimi gösterebilme şansına sahip olduğum için gene şükür içerisindeyim ve bana bahşedileni maksimum seviyede  göstermek ve paylaşmak istiyorum.

Bende iz bırakan en önemli olay Erdem Bey’den ayrılışımdır. Bir buçuk sene kendime gelemedim. Her gece rüyalarıma girdi. Bu yaklaşım benim kişiliğime yakışmadı diye düşündüm. Çünkü apar topar ve kaçar gibi oldu. Kendi kendime böyle olmamalıydı diye çok sıkı bir savaş yaptım. Psikolojim bozuldu. Tramva geçirdim. O en unutamayacağım şeylerden bir tanesiydi. İ

Aslında beni iliklerime kadar titreten ve ağlatacak hale getiren Hairist etkinliği bende iz bırakanlar arasında en tepededir. Evet çok onore oldum ve çok duygulandım ama orada çok başka şeyler yaşadım. Kendi meslektaşlarımın önünde onların beni ayakta alkışlayışları çok acayip bir şeydi. Anlatılması zor ama hıçkırıklara boğulmamak için zor tuttum kendimi. Bir diğeri ve benzeri de L’oreal professionnel için İtalya’da gerçekleştirdiğim şovdur. 2000 kişinin önündeki bu şovda unutulmazlarım arasında.

hairistcomtr: Türk kuaförlerini nasıl ve nerede görmeyi arzu ediyorsun?

Hakan Köse: Bunu şöyle anlatmak isterim. Mevlana’nın bir sözü var: “İnsanların akıllarını yanında dehalar, dekanlar, peygamberlerin akıllarıyla birlikte pazara koysalar yine de gider gene kendi akıllarını seçerler”. Şimdi benim söyleyeceklerim ne derece işe yarar bilmiyorum ama şunu söylemek isterim. Bir kere Avrupa ve Amerika kompleksinden kurtulmamız şart. Bizim maalesef damarlarımıza zerk edildi. Bu duyguyu yaşamakta haksız da sayılmayız çünkü Avrupa kompleksiyle büyütüldük. Kendimize olan inancımız yeterli değildi. Hep böyle bir onay dilencisi olmak durumunda kaldık. Onaylanayım, beğenileyim ve yaptığım iş takdir edilsin istiyoruz. Bir de gene kendimden örnek vermek istiyorum. Ben yaptığım işlere düşmanım gözüyle bakarım. Beni en çok kıskanan rakibim gözüyle bakıyorum. Çamur atma üzerine bakıyorum. Meslektaşlarımın da öyle bakmalarını öneririm. Bu parayı alıyorsun ve evine götüreceksin. Çocuklarının boğazından geçireceksin. Gerçekten hak ettim mi diye daha müşterinin başından ayrılmadan sorarım. Onunla sessiz bir şekilde helalleşirim. İletişimimizin saç kesmekten, saç boyamaktan ve birçok şeyden daha önemli olduğu için mutlaka okumalarını özellikle de sesli okumalarını, kendilerini geliştirmelerini öneriyorum. Karşındakine karşı kendini çok iyi ifade etmesi gerektiğini, bunun içinde sadece kuaförlük yapmanın yetmediğini, muhakkak suretle okumak araştırmak gerektiğini düşünüyorum. Kültürel anlamda sanatla iç içe olmaları gerektiğini düşünüyorum. Sanatçı olmanın içini doldurmak gerekiyor. Ben çok dolduruyorum. Çünkü dolduracak çok boşluk var.

Hairistcomtr: Eklemek istediğiniz bir mesaj var mı?

Hakan Köse: Ekleyeceğim şey, duygularımı ve kendimi bu kadar iyi ifade etme şansını bana verdiğiniz için sizlere teşekkür etmek olur.

Hakan Köse HK Difference kuaför salonu hakkında bilgi için tıklayın.

L’Oréal Türkiye ülkemizin güzellik haritasını çıkardı

0

Türkiye'nin güzellik haritası

Dünyanın 1 numaralı güzellik şirketi L’Oréal Grubu bünyesinde 1980'li yıllardan bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren L’Oréal Türkiye, yaptırdığı çok yönlü araştırmayla “Türkiye’nin Güzellik Haritası”nı çıkardı. Etkinliğe sunumlarıyla L'Oréal Türkiye Kurumsal İletişim ve Perakende Mükemmellik Direktörü  Filiz  Ecet ve Makyaj Artisti Alp Kavasoğlu katıldı.

Türk kadınının makyaj algısını, “güzellik” tanımını, makyaj ürünleri kullanım alışkanlıklarını, Türkiye’deki makyaj stillerinin bölgesel farklılıklarını inceleyen araştırma sonuçlarına 1729 kadın ile yüz yüze yapılan görüşme ile ulaşıldı. Araştırma bir yandan kadınların güzellik anlayışlarını ifade ederken bir yandan da en çok kullandıkları malzemelerle makyaja bakış açılarını ortaya koydu. Araştırmaya göre Türk kadını en çok göz makyajı yapıyor. Kadınlarının %28’i göz kalemi kullanarak bakışlara ve ifadeye verdikleri önemin altını çiziyor.

L'Oréal Türkiye’nin ülkemizin ‘’güzellik haritası’’nı çıkarmak için gerçekleştirdiği araştırma için; lise, üniversite öğrencisi, ev kadını, çalışan kadın, makyaj yapan ve yapmayan kadınlar gibi farklı sosyo ekonomik ve sosyo kültürel gruplardan 1729 kadınla görüşüldü. 

Kadınların %49’u güzelliği bakımlı olmak, %22’si doğal olmak, %’si 17 temizliğe önem vermek,  %9’u cool ve albenili olmak, %7 farkedilir olmak, %7 fit olmak olarak tanımlıyor.

 

 

Türk kadınına göre ideal güzel;

Kum saati vücutlu, yeşil gözlü, 1.72 boylu, buğday tenli ve kahverengi saçlı…

Türk kadınına göre ideal vücut şekli %51 ile kum saati, ideal göz rengi %24 ile yeşil, ideal boy %53 ile 1.72, cilt tonu %50 ile buğday, saç rengi %27 ile açık kahve, ideal saç boyu ise %40 ile uzun olarak öne çıkıyor.

Farklı guplardan 1729 kişinin yanıt verdiği  araştırma sonuçlarına göre kadınların %60'ı her gün makyaj yapıyor. %26'sı resmi durumlarda, %17'si işe giderken, %16'sı ise dışarı çıkarken (arkadaşlarıyla buluşmaya giderken) makyaj yapıyor ya da yaptırıyor.

Türk kadını buğday tenli…

Araştırma, Türk kadının yüz özelliklerini de vurguluyor. Kadınların %35'i buğday ten, %27'i orta,  %19'u koyu, % 18'i açık ten rengine sahip. Yaşadıkları cilt problemleri göz önüne alındığında başı % 59 ile cilt hassasiyeti çekiyor. % 22'si siyah noktalardan şikayetçiyken, kadınların  % 16'sı akneli bir cilde sahip olduğunu düşünüyor.

Kadınlar, kadınlar için süsleniyor!

Araştırma sonuçlarına göre Türk kadını günde ortalama 2,75 adet ürün kullanılıyor. Bu sayı düğün, davet, kına gecesi gibi özel durumlarda artıyor. Makyaj malzemesi sayısı en yükseğe 3,75 ürünle "kına geceleri"nde ulaşıyor. Bu, kadınların, erkeklerin eleştirisi olmadığı koşullar altında, sadece kadınların bulunduğu ortamlarda makyaja daha da ağırlık verdiklerini gösteriyor.

Kadınların %37'si oval yüz şekline sahipken, %25'i dikdörtgen, %25'i yuvarlak, %13'ü ise kare yüze sahip.

Türk kadınının günlük makyaj tarzında, doğal, canlı, yalın bir görünüm hedefleniyor. Düğün, davet gibi özel durumlarda ise göze çarpan, akılda kalıcı ve cesur bir makyajı tercih ediyorlar. Yine düğün davet gibi özel günlerde en çok kırmızı ve koyu pembe ruj tercih ediliyor.

Makyajla Türk kadınının hedeflediği etki; şık, güzel, masum, güçlü, zarif ve bütünüyle güzel görünüm olarak öne çıkıyor. Bu amaçla uygulanan makyaj stilinde; canlı ve ışıltılı ten, yumuşak doğal tonlarda dudak, yoğun, göze çarpan, buğulu, çekici göz makyajı yer alıyor.

Türk kadınına göre günümüzün en moda makyaj trendleri arasında: gözlere vurgu yapılması, dudaklarda yoğun renkler (bordo) ya da ten rengi, mat dudaklar, tüm yüzde tek renk ve doğallık yer alıyor.

Türk kadınları,  gözleriyle konuşuyor…

Türk kadınlarının %28'i makyaja kalem uygulamasıyla, %20'si fondötenle, %13'ü maskara ile başlıyor. Kadınların sadece %8’i günlük makyajını rujla tamamlıyor. %6’sı ise sadece göz kalemi uyguluyor.

L'Oréal Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Filiz Ecet, konuyla ilgili olarak; "Araştırma sonuçları Türk kadınının göz makyajına verdiği önemi vurguluyor. Makyaj yapan kadınların çoğunun kalem kullanması, yine bir çoğunun makyaja kalemle başlaması dikkat çekici bir detay olarak önce çıkıyor. Araştırma sonuçlarına göre Türk kadını makyajın gücünü ve rolünü kabul ediyor. Bu gücü ilgi çekmeden, sessizce kullanmak istiyor. Kadınlarımız 'makyaj güzeli' olarak tanımladıkları abartılı güzellik kavramından kaçınıyor, makyaj sonrası görünümünün doğal güzelliği olarak algılanmasını istiyor. Gözler haricinde, hafif, çok belli olmayan, anlaşılmayacak tonlarda uygulanan makyaj 'ideal' olarak adlandırılıyor. Doğal ve abartılı makyaj arasındaki farkı belirleyen ise kullanılan renkler. Ten rengi, şeftali tonları doğal makyajın kilit renkleri olarak dikkat çekiyor, kadınlarımız bu renk ve tonları kullanmaya özen gösteriyor" diye konuştu.

 

Not: L'Oréal Türkiye tarafından yapılan araştırma, şirket adına IPSOS tarafından gerçekleştirilmiştir. Kantitatif araştırma, Türkiye temsili dağılım ile 16-60 yaş arasında, ABC1C2D SES gruplarına mensup toplam 1729 kadınla, Kalitatif ise 15-45 yaş, BC1C2 SES, lise, üniversite öğrencisi, genç yetişkin kadınlar, ev kadınları, çalışan kadınlar, makyaj yapan ve yapmayan kadınlar arasında yapılmıştır.

 

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 

 

Bir kuaför salonuna daha Filiz Çelik-Alpeda dokunuşu

0

Bir kuaför salonuna daha Filiz Çelik-Alpeda dokunuşu

Kuaför mobilyası denince akla ilk gelen Filiz Çelik-Alpeda markası farklı tasarım seçenekleriyle kuaförlük mobilyası sektörüne ışık tutuyor. Filiz Çelik-Alpeda son olarak İstanbul'da bulunan Maxer Erkek Kuaförü erkek kuaför salonunun dekorasyonuna dokundu. İşte Maxer Erkek Kuaför salonunda Filiz Çelik-Alpeda'nın izleri:

Dekorasyonun tamamını görmek için haber galerimizi ziyaret edebilirsiniz…

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 
 

 

HAIRİST YILIN KUAFÖRÜ YARIŞMASI 2017 KASIM AYI FİNALİSTLERİ BELİRLENDİ

0

HAIRİST YILIN KUAFÖRÜ YARIŞMASI 2017 KASIM AYI FİNALİSTLERİ BELİRLENDİ

HAIRiST Yılın Kuaförü Yarışması 2017 için maraton devam ederken, Kasım ayı finalistlerini seçmek üzere Estetica Dergisi Yayın Kurulu bir araya geldi.

Jüri tarafından gerçekleştirilen elemeler sonucunda Renk-Kesim ve Şekillendirme-Topuz Kategorilerinden 3'er finalist olmak üzere toplam 6 finalist belirlendi. Renk-Kesim Kategorisi’nde Kırklareli'den Eren Bostancı, Samsun'dan Hüseyin Alkan ve Isparta'dan Mustafa Coşkun finalist olurken; Şekillendirme-Topuz Kategorisi'nde ise İstanbul'dan Ülkü Usta, İzmir'den Hasan Sarsa ve Mersin'den Engin Uysal finalist seçilerek 2017 Yılın Kuaförü Yarışması'nda tasarımlarıyla birincilik için yarışmaya hak kazandılar!
Birbirinden güzel saç tasarımları 2017'de Yılın Kuaförü olmak isteyen yarışmacılar tarafından web sitemize yüklenmeye devam ediyor. Sizde Yılın Kuaförü olmak istiyorsanız tıklayın!
İşte her iki kategoriden de finalist olarak belirlenen tasarımlar:
Renk ve Kesim Kategorisi Finalistleri
 
 
 
Şekillendirme ve Topuz Kategorisi Finalistleri:
 
 
 
 

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 
 

Türkiye’ye Napoli’den bir ödül!

0

Türkiye’ye Napoli’den bir ödül!

İtalya'nın Napoli şehrinde düzenlenen yarışmada Abdullah Kavalcı 3.’lük kupasına sahip olarak ödülü Türkiye’ye kazandırdı.

CMC Cat Türkiye Takımı olarak fantezi saç kategorisinde dünya üçüncülüğünü elde eden CMC Cat Türk ekibinden Abdullah Kavalcı 100’ün üzerindeki erkek kuaförü arasında bu dereceyi hak eden isim oldu.

Salonda yaptıkları saçları sergilediklerini belirten Kavalcı, kesim, renklendirme ve şekillendirme uygulamalarını gerçekleştirdikten sonra yarışmayı tamamlayarak dereceyi aldığını belirtti.

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 

Best Model of the World finali’nde Şükrü Dudu dokunuşları

0

Best Model of the World finali'nde Şükrü Dudu dokunuşları

Cumartesi akşamı gerçekleştirilecek ve SHOW TV’de yayınlanacak olan olan Best Model of the World finali öncesi Türkiye birincisi Onur Seyit Yaran’ın da aralarında yer aldığı farklı ülkelerden 25 Best Model, Wow İstanbul’da buluştu.

2017 saç trendlerinin tanıtıldığı lansmanda cemiyetin ve ünlülerin kuaförü Şükrü Dudu, yarışmacıların saçını kesti. Dudu yarışmacıların saçlarını Ventoso fön makinesiyle özenle şekillendirdi.

Yaran’ın saçını kesen Dudu, Çağatay Ulusoy’un ‘İçerde’deki kısa saçlı imajıyla yeni bir akım başlattığını söyledi.

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

L’Oréal iklim değişikliğiyle mücadele ediyor

0

L’Oréal iklim değişikliğiyle mücadele ediyor

L’Oréal, iklim değişikliği stratejisiyle üst üste dördüncü kez CDP (Karbon Salımı Projesi) sıralamasında küresel lider olarak seçildi. L’Oréal, karbon ayak izi yönetimi, iklim değişikliği stratejisi ve şeffaf politikaları göz önüne alınarak iklim değişikliği endeksinde en iyi performansı ifadesi olan A derecesini alarak lider oldu.

L’Oréal CEO ve Başkanı Jean-Paul Agon, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Bu başarıdan dolayı gurur duyuyoruz. Bu önemli ödül, karbon oranını düşürmeye dair motivasyonumuzu artıracak ve çalışmalarımızı hızlandıracak” diye konuştu.

 

L’Oréal, 2020 yılına kadar 2005 yılına oranla CO2 emisyon oranını %60 düşürmeyi taahhüt etmişti. 2015 yılı sonunda bu konuda önemli bir yol kaydetti ve bu dönem içerisinde üretimini %26 artırmasına rağmen CO2 oranını %56 azalttı. Bu başarılı çalışmalar, L’Oréal tesislerinde enerji verimliliğini konusundaki stratejisinin, yenilenebilir enerji kullanımında artışının bir sonucu olarak ortaya çıktı.

L’Oréal, kar amacı gütmeyen, küresel sistem ölçümleri yapan ve çevresel bilgileri ortaya çıkaran bir kuruluş olan CDP’nin 2002 yılından bu yana üyesidir ve 2007 yılında CDP’nin tedarik zinciri programına dahil olmuştur. Tedarikçilerini desteklemeye ve onların CO2 emilimini yönetmeye başlayan L’Oréal, süreci sağlıklı yönetmek için tüm zinciri desteklemiş ve örnek uygulamalarını kendileriyle paylaşmıştır.

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

İnsan emek verdiğini sever

0

İnsan emek verdiğini sever

Her yeni teknoloji, insan hayatını kolaylaştırır. Arabadan uçağa, asansörden telefona kadar her teknoloji insanın daha kolay bir hayat yaşamasını sağlar. Önceleri bin bir zahmetle yaptığı şeyleri insan, teknoloji sayesinde kolayca yapmaya başlar.

Fakat insan, bu kolaylığa o kadar hızlı alışır ki aslında her biri birer nimet olan birçok ürün ve hizmetin değerini bilmez olur. İnsanın önüne hazır gelen her şey aynı hızla sıradanlaşır. Ama insan, kendi emeğiyle ortaya çıkardığı her şeye çok daha fazla değer verir. Genel kural olarak insan emek verdiği her şeyi sever. İnsana kendi yaptığı değerli gelir; çünkü insan üretmekten, işe yaramaktan mutluluk duyar. İnsan sadece sevmekle de kalmaz, emek verdiği her şeyi aynı zamanda sahiplenir.

Araştırmalar, üretim sürecine -fikirlerini söyleyerek- katkıda bulunan insanların, söz konusu ürünlere daha çok değer verdiklerini ve onları benimsediklerini kanıtlar. İKEA’nın başarısının arkasındaki önemli etmenlerden biri de budur. İnsanlar pakette aldıkları tahtaları evde vidalayıp kurdukları masanın oluşmasına kendileri katkı verdikleri için, onu daha çok sevip, sahiplenirler. Başlangıçta tahtalar ve vidalardan oluşan bir paket, kendi emekleriyle masaya dönüştüğünde, oların gözünde daha değerli olur. Sadece su ekleyip, pişirilerek kek yapmayı sağlayan hazır karışımlar, hiç rağbet görmezken; yumurta, yağ ve süt eklemek gereken karışımların dünya çapında başarılı olmasın arkasında da aynı etmen vardır. Kadınlar, elbette kolaylık isterler ama hazır çorbalara, hazır pudinglere rağbet etmezler. Kendi katkılarını görecekleri ve gösterecekleri çözümler isterler.

Bir insanın çocuğuna bağlanmasının arkasındaki neden, kan bağı değil, onu büyütürken harcadığı emektir. Anne babalar çocuklarını o kadar sevip sahiplenirler ki, onlara tarafsız bir gözle bakamaz olurlar.  Anne babaların, kendi çocuklarında başkalarının hiç görmedikleri özellikleri görmelerinin nedeni budur. İnsanlar sadece çocuklarını değil, besledikleri evcil hayvanları da aynı nedenle severler. Bir kedi, köpek, kuş ya da balığın insanlara verdiği mutluluk, onlar için harcadıkları emek ve bu emek sonucunda aralarında gelişen bağdır. Emek vererek bakmak da büyütmek de üretmek de insanı mutlu eder. İnsanlar emek verdikleri her şeyi, hem daha çok sever hem daha çok sahiplenip savunurlar. Emek verdikleri her şey üzerinde kendilerini hak sahibi görürler.

Dan Ariely, sahipliğin sadece maddi şeylerle sınırlı olmadığını, inançlar, bakış açıları ve fikirler için de geçerli olduğunu söyler. İnsan, geliştirilmesinde emek verdiği fikirleri de sahiplenir ve savunur. Gerçek liderler, bu sahiplenme duygusunun gücünün farkındadırlar. Bu nedenle yönettikleri kurumlarda, çözüm sürecine mümkün olan en çok sayıda insanı dahil ederek,  onların katkılarını alırlar. Böylece aldıkları kararı çalışanların sahiplenmelerini ve bu fikrin savunucusu olmalarını sağlarlar.  Bu liderler, katılımcı yönetimin sihrinin sahiplenme duygusunda gizli olduğunu çok iyi bilirler. Hayatın bütün alanlarında geçerli bir kuraldır: “İnsan emek verdiğini sever.”  Bu kural işletmelere, hem yönetim hem de pazarlama alanında çok önemli fırsatlar sunar. Katılımcı yaklaşım, sadece müşteriler için değil,  çalışanlar için de son derece önemlidir. Çalışanlar işletmenin kararlarına katkı yaptıkları ölçüde, yaptıkları işi ve şirketi sahiplenirler.

İnsanın ürettiği ya da üretimine katkıda bulunduğu her şey, onun için biricik ve değerli olur. Hepimiz bu ilkeden  hayatın her alanında daha çok yararlanmasını bilmeliyiz.

Kaynak: www.temelaksoy.com

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 

Tanrıça Gea’dan ilham alan saçlar

0

Tanrıça Gea'dan ilham alan saçlar

Mayte Garrote 'nin yunan mitolojisinde tanrıçaların en büyüğü olarak betimlenen Gea'dan esinlenerek yarattığı koleksiyonu…

Garrote koleksiyonundaki saçlarda gün batımını andıran turuncu ve saf toprak renklerini kullanmış.

 

Saç: Mayte Garrote

Makyaj: Alex Alva

Stilist: Eunnis Mesa

Fotoğraf: David Arnal

Koleksiyonun tamamını görmek için haber galerisini ziyaret ediniz.

hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975