Élise Antoine, “United” koleksiyonunu hazırlarken insanları kısıtlamalarından kurtarmak için stil ve cinsiyetlerin karıştırıldığı çizgiler hayal etti. Antoine; “Yaratıcılığım, beni esnek ve canlı dokularla geliştirilmiş unisex hatlara doğru yönlendiriyor,” diyor.
Tamamlayıcı renkler karıştırılarak feminen ve maskülen görünüm dengelenmiş. Her şeyin “SINIRSIZCA” bir araya geldiği bir ruh hali…
Saç: Elise Antoine Fotoğraf: Pawel Wylag Makyaj: Natasza Bigos Gardırop: Joanna Wolff Yapım: MK Production & Christophe Gaillet
Red&White Kuaför Koordinasyon Müdürü, Cilt Bakımı ve Kalıcı Makyaj UzmanıMilay Başata, kuaförümden.com ile cildimizi yaza nasıl hazırlamamız, günlük cilt bakım rutininin nasıl olması gerektiği, gelinler için düğün öncesi cilt temizliği ve evde uygulayabileceğimiz doğal karışımlar ile ilgili detayları paylaştı. (İlgili video en altta)
Yaza girerken cildimize neler yapmalıyız?
Milay Başata: Öncelikle cilt bir günde güzelleşmediği gibi, bir günde de bozulmaz. Kış gibi soğuk geçen mevsimin kuruma, pullanma, kızarıklık gibi ciltte bazı hasarlar bırakabiliyor. Duş alırken ya da kettle’da su kaynatırken onun buharı ile yüzü biraz yumuşatıp bir peelirg işlemiyle cildi önce arıtmak gerekiyor. “Ben makyaj yapmıyorum, o yüzden cildimi de çok yoğun temizlememe gerek yok” diyen çok kadın var. Cildinizin kirlenmesi için makyaj yapmanıza gerek yok. Havadaki toz cildimize yapışıp gözenekleri tıkıyor. Yazdan kışa geçerken cilde güzel bir buhar banyosu ve peeling işlemiyle gözenekleri açmalı ve iyice bir temizlemeliler.
Gözenekler açık olduğunda dış etmenlere çok açık olmuyor mu?
gözenek temizliği dediğimiz şey, cilde dışarıdan yapışmış olan kir ve tozun, fazla yağın, sebum artıklarının atılması anlamına geliyor. Daha derinlemesine bir gözenek temizliği dermis ve epidermis tabakasına inebildiğimiz, dermopen, dermoroller ya da mezoterapi gibi işlemlerle gerçekleştiriliyor.
Günlük hayatta evde cildimizi nasıl temizlemeliyiz?
Milay Başata: İnsanlar önce cildi güzel bir temizleyiciyle yıkıyorlar ama temizleme jelini elimize aldıktan sonra suyla homojen hale getiriyor ve sonra yıkıyoruz. Aslında bu doğru bilinen yanlışlardan biri. Temizleyiciyi uygulamadan önce yüzü iyice bir ıslatmak gerekiyor. Temizleyiciyi elimize aldık, iyice köpürttük, cildimize mutlaka 2-3 dakika ovalama yapmamız gerek. Cildimize uyguladığımız her ürünün ciltle etkileşim sağlayabilmesi için 2-3 dakika friksiyon ya da masaj şart. Sürüp direkt yıkadığınızda da cilt temizlenir ancak, 2-3 dakikalık ovalama ile çok daha verimli bir sonuç alırsınız.
Her cilde her işlem olur mu? Herkese aynı uygulama mı yapılıyor?
Milay Başata: Herkesin cilt yapısı farklıdır, dolayısıyla her cilde ihtiyacına uygun ürünleri kullanıyoruz. Cilt kuru ise kuruluğa özel bir bakım kürü uyguluyorum ama müşterimin o ayki cilt kuruluğu ve hassasiyeti ile bir sonraki ayki durumu aynı olmuyor. O noktada kuruluğa karşı ürün grupları içerisinde de doğru seçimleri yapıp ona uygun bir bakım uyguluyorum.
Kışın kullandığımız nemlendirici ile yazık kullandığımız ürün kesinlikle aynı olmamalı. Kışın çok yoğun bir nemlendirici önerebilirken, yazın daha hafif bir nemlendirici tavsiye ediyorum. Çünkü yazın ısı ve terleme de devreye girdiği için çok yoğun bir nemlendirici kullandığınızda, bu defa ciltte akne problem ortaya çıkabiliyor.
Sabah uyandığımızda cilt bakım rutinimiz ne olmalı?
Milay Başata: Herkes diyor ki, “Ben yüzümü yıkayıp yatıyorum, sabah yine gerek var mı?” diye soruyorlar. Cildiniz çok sebum üreten, akneli ve yağlı bir ciltse, evet, gerek var. Onun dışında sabah sadece yıkayıp güzelce toniklemek yeterli. Ben de sabahları yüzümü sadece yıkadıktan ve tonikledikten sonra göz çevresi kremimi ve serumumu sürüp evden çıkıyorum.
Sabahları yüzümüze uygulamamız gereken dört ürün var: tonik, göz çevresi, serum ve nemlendirici. Genç yaş grubunun seruma çok ihtiyacı olmayabilir. Her ürünü sürdükten sonra bir beş dakika bekledikten sonra makyajımızı yapmalıyız.
Sezon başlarken cilt bakımı konusunda gelinlere ne öneriyorsunuz?
Milay Başata: Çok güzel bir gelinlik ve saçın tamamlayıcısı iyi bir makyajdır. Düğün gününden bir hafta önce güzel bir cilt temizliği ve arındırma yapmalarını tavsiye ediyorum. Neden üç gün öncesinde değil? Çünkü her cildin bakıma tepki verişi farklıdır. İyi bir cilt bakımı, hemen kendini göstermez, bir hafta içinde cilt parlamaya ve ışıldamaya başlar. Bir hafta öncesinde cilde güzel bir temizleme ve arındırma yapıldığında, bir hafta sonra yapılan makyaj cilde o kadar güzel oturuyor ki çok daha güzel bir görüntü ortaya çıkıyor.
Makyaj sonrası pul pul dökülmeler neden kaynaklanıyor?
Milay Başata: Makyaj yaptıktan sonra ciltte oluşan pullaşma aslında makyajın iyi ya da kötü yapılmasıyla değil, bazının, yani cilt yapısının iyi hazırlanmamasından kaynaklanıyor. Örneğin, benim makyaja başlamadan önce mutlaka bir beş dakikalık hazırlık rutinim vardır. Misafirimiz salona gelir, cildini temizlerim, küçük bir peeling uygulaması yaparım, sonra cildi güzelce nemlendirir ve on beş-yirmi dakika sonra makyaja başlarım.
Cildimiz neden kuruyor ve ne yapmalıyız?
Milay Başata: İki farklı kuruluk var. Birincisi dış etkenlerden kaynaklı kuruluk, ikincisi ise cilt yapısı ile ilgili kuruluk. Örneğin içten mi yoksa dıştan mı kaynaklandığını çözmek için ben kuruluk şikayetiyle gelen birine tiroid ya da akciğerleri ile ilgili bir sorunu olup olmadığını mutlaka sorarım. Ya da bazı insanlar sıcak ortamdan soğuk ortama girer, cildi kurur. Ya da cilt yapısına uygun olmayan bir ürün kullanır, cildinde hassasiyet ve kuruluk oluşur. Cildi iyi analiz etmek gerekir.
Havanın kuru olması da cildi kurutan bir etkendir. Örneğin, Ankara’da kullandığım bir nemlendirici yazın deniz kıyısına tatile gittiğimde cildime fazla gelebiliyor.
Beslenme çok önemli. Sigara içiliyorsa cilt ekstra kuruyup matlaşır. Ayrıca vücut gün içerisinde yeterince su almıyorsa cilt her zaman donuk görünecektir. İyi kremler kullanmak tabii ki önemli ama beslenmeye, su tüketimine ve makyajla yatmamaya gayret etmek gerekiyor. Örneğin. çok kola içen, çok fast-food tüketen insanlarda sivilce problem olması kaçınılmazdır.
Tavsiye edebileceğiniz ve evde uygulanabilecek doğal bir karışım var mı?
Milay Başata: Aslında iki-üç şey var. Bunu ben de zaman zaman kendim içi uyguluyorum. Her ay mutlaka bir hafta süresince kullandığım tüm ürünleri kullanıp detoksa geçiyor ve o bir hafta sadece gülsuyu kullanıyorum. Yüzümü yıkadıktan sonra gülsuyuyla yıkayıp cildin onu tamamen çekmesini bekliyorum. Eğer sık peeling işlemi uygulamıyorsak ve cildimizde deri kalıntıları oluşuyorsa bir tatlı kaşığı bal ile bir tatlı kaşığı şekeri karamelize eder gibi iyice karıştırdıktan sonra cildime sürüyor ve üç dakika bekletiyorum. Ardından yavaş yavaş dairesel hareketlerle friksiyon yapıyorum. Sonrasında asla sıcak değil, mutlaka soğuk sui le yıkıyorum. Bunun ardından çok hafif bir nemlendirici de sürebilirsiniz.
Ayrıca Türk kahvesi içtikten sonra içinde kalan telvesi, ciltteki ölü deriyi, akneyi, yağı çözüyor ve cilde ipeksi bir görünüm veriyor. Bunu da çok öneriyorum.
Orijinal ve seçkin saç bakım ürünlerinin tek adresi kuaforumden.com’un Görüntülü Destek Uzmanı Şefika Zorlu, Antalya MD Kuaför’ün Kurucusu Mustafa Demirbağ ile saç kesimi üzerine bir araya geldi. Zorlu, Demirbağ ile saç kesiminin önemi, dikkate alınması gereken unsurlar ve bir kesimden ne beklenmesi gerektiği üzerine söyleşti.
İşte o söyleşiden alıntılar:
“Bir kadın saç kesiminden memnun değilse, kıyafet alışverişine yönelir”
Mustafa Demirbağ: Saç kesimi söz konusu olduğunda bütün sorumluluk sadece kuaföre bırakılmamalı. Kişi beklentisini açık bir şekilde kuaföre anlatabilmeli, kuaför de kesmek istediği saçın yüzüne ne etki vereceğini, farklı alternatiflerin yüze nasıl yansıyacağını açıklayabilmeli ama son kararı yine müşteri vermeli. Saçın uzunluğunun, kısalığının, orta boy olmasının bir önemi yok, önemli olan şu: o saç kesimi kadını ya da erkeği nasıl gösteriyor? Yorgun mu, enerjik mi, spor mu, klasik mi, enerjik mi, seksi mi, romantik mi?.. Bu şuna benziyor: bir tişörtün çok pahalı olmasının bir önemi yok, önemli olan giydiğinizde içinde kendinizi nasıl hissettiğiniz. İyi bir saç kesimi kadın için çok önemli. Eğer kadın saç kesiminden memnun değilse, kıyafet alışverişine yöneliyor ki bu çok daha masraflı. Saç kesiminden memnun olan bir kadın basit bir tişörtle çarşıya da gider, sevgilisiyle buluşmaya da…
Mustafa Demirbağ: Öncesi, sonrası fotoğraflar Instagram’da çok etkili, çok da ilgi görüyor. Çok köklü değişiklikler beni ürkütüyor. İnsanı önce heyecanlandırabilir ama hedef bir insanı değiştirmek yerine, onun güçlü yanlarını ortaya çıkarmak olmalı. Ben “bir kadını değiştirmek” fikrini sevmiyorum. Saça harcanan para çok önemli. Dünyanın en iyi saçını da kestirsen, en iyi renklendirmeyi de yaptırsan, o devamlılığı sağlamak, doğru ürünleri kullanmadıkça saç kendini gösteremez. Ben kozmetiğin gücüne çok inanan biriyim. Yani, saçı kökten değişen bir kadın o an bir Instagram pozu için mutlu olabilir ama evde mutlu olduklarına inanmıyorum.
Mustafa Demirbağ: Bir kadın saçını kestirdikten sonra, hala haftada iki gün kuaföre gidiyorsa bir sorun vardır. Ya da evde kendi başına saçını şekillendiremiyorsa ya kuaföründe ya da kuaförüyle olan iletişiminde bir sorun var demektir. Ürünü ya doğru kullanamıyordur ya da kozmetiğin gücünü bilmiyordur. Her kesimde biz müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmak için uğraşıyoruz. İyi bir kesimden beklenti de bu olmalı. Yaşam çok hızlı, insanların zamanları yok. Bize saç kestirmekten çok, doğru öneriler almak ve kestirecekleri saçı büyük uğraşlar vermeden rahatça kullanabilmek için geliyorlar. Saçı rahat kullanabilmenin yolu da doğru ürünler kullanmak.
Türkiye’nin en çok gelin saçı tarayan salonlarının başında gelen Soner Saç Tasarım’ın Kurucusu Soner Dalkılınç, kuaförümden.com Görüntülü Destek Uzmanı Şefika Zorlu ile 2021 gelin saç modelleri ve aksesuarlarının yanı sıra model seçimi ve bakım sürecinde dikkat edilmesi gereken hususları anlattı.
İzmir’de faaliyet gösteren ve Türkiye’nin en çok gelin saçı tarayan salonlarının başında gelen Soner Saç Tasarım’ın Kurucusu Soner Dalkılınç, her sezon 500-600 geline hizmet veriyor.
İşte Instagram’daki canlı yayından alıntılar:
Gelin saçı tasarlarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Soner Dalkılınç: Gelinin aksesuarına ve duvağına bakıyoruz. Son dönemde kısa duvaklar kullanmamaya çalışıyoruz. Uzun duvak sadece fotoğraflarda giriş ve dans kısmında lazım oluyor, ondan sonra dans ederken, yürürken uzun duvaklar gelini çok zorluyor. O yüzden taraklı, çıkarılabilir uzun duvakları öneriyoruz.
Aksesuar seçimi de çok önemli. Salonumuzda da bir aksesuar standımız var. Gelincilerin verdiği aksesuarlar biraz daha ucuz oluyor. Biz daha kaliteli ve şık seçenekler sunuyoruz. Çok güzel bir saç yapıyorsunuz, aksesuar kalitesiz ise bütün görünümü mahvedebiliyor.
Gelin adaylarına saç bakım öncesi ne öneriyorsunuz?
Soner Dalkılınç: Mutlaka saçının yapısına uygun bir bakım öneriyoruz. Evde de bu bakımları yapmasını tavsiye ediyoruz. Birçok kuaförün içinde bulunduğu satış sitesi kuaförümden.com’u açıyor ve salonda hemen birlikte doğru ürünü sipariş ediyoruz. Bu da bizim işimizi çok kolaylaştırdı.
En büyük sorun saç yapısına uygun olmayan ürünlerin kullanılması. Mesela ben Kérastasebayisiyim ve markanın, örneğin 25 adet ürünü var. Bir kişiye bu ürünlerden sadece üçü uygun olabilir ve geri kalanı saçına zarar verebilir. Bir markanın çok kaliteli olması, her ürününün saçınıza iyi geleceği anlamına gelmez. Saç tipinize ve yapınıza uygun doğru ürünü kullanmak çok önemli. Bu noktada da kuaför desteği büyük önem taşıyor.
Saçı topluyor ya da maşa yapıyorsunuz. Gelin saçı yapılmadan önceki süreçte saçı yumuşatan nem bakım ürünlerini kullanmamak gerekiyor. Kerastase’ınCimentserisiürünlerini kullanarak bakım yapıyoruz ki, saçın hacmi de yerinde olsun, düşmesin. Sıkılaştırıcı bakımlara ağırlık verilmeli.
Bu yılın modasında nasıl aksesuarlar ve saçlar var?
Soner Dalkılınç: Aksesuar seçiminde gelinlik kadar gelinin genel tarzı da önemli. Normal yaşantısında çok doğal olan bir kadına çok büyük bir aksesuar tavsiye edemezsiniz. Nude tonlarda, yumuşak dokulu ve çiçekli aksesuarları tercih ediyorum. Kaliteli, Arabik, büyük taçlar da bu yıl çok revaçta olacak. Ek olarak aynı büyüklükte yatay kullanılan yaprak aksesuarlar da 2021’in öne çıkanları arasında. Ayrıca melek kanadı dediğimiz bir aksesuar var. Arkada, sağa ve sola takılıyor. Özellikle ense topuzlarında çok şık duruyor.
Romantik saçlar gelinler söz konusu olduğunda vazgeçemediğimiz modeller. Yıllardan beri, çok fazla tarak kullanmadan topladığımız natürel gelin saçları yapıyoruz. Sonrasında sprey kullanmadık. Spreyli saç fazla parlamıyor, gerekirse wax ile parlaklık veriyoruz. Bu tür saçlar da bu yıl popülerliğini sürdürecek.
Saçınız ne kadar temiz olursa olsun, topuz yapmadan önce Kerastase’ın kuru şampuanını da mutlaka tavsiye ederim. Topuz yapmadan önce saç diplerine bu ürünü sıktığınızda, terleseniz de saçınız diplere doğru çökmeyecek ve çok daha kalıcı olacaktır.
Soner Dalkılınç: Renklendirme de önemli. Gelinlerimizin çoğu zaten doğal saçlara sahipler. O doğal saç içerisine hafif ışıltılar yapıldığında maşa ya da topuz sonrası dokular inanılmaz güzel düşüyor. Ortaya çok daha güzel ve kaliteli bir görünüm çıkıyor. Saçta hafif aydınlatmalar yaptığımızda saçın çok daha ışıltılı görünmesini sağlayabiliyoruz.
Salık saçlar mı, topuz mu ön planda?
Soner Dalkılınç: Bu yıla kadar hep topuz ön plandaydı. Özellikle yaz aylarında müşterilerimizi genellikle topuza doğru yönlendiriyorduk. Çünkü gelin adayları kuaför salonundan çıktıktan fotoğraf çekimine gidiyorlar. Saçı ne kadar sağlam yaparsak yapalım, ne kullanırsak kullanalım, salık saçlar özellikle düğün öncesi bu tür organizasyonlar nedeniyle gün sonuna dek dayanmıyor. O yüzden biz fotoğraf çekimi gibi organizasyonları başka bir gün yapmalarını tavsiye ediyoruz. Şayet, fotoğraf çekimi başka bir gündeyse, daha sakin bir gün geçireceklerse ben gelinlere salık saç yapmayı çok seviyorum. Özellikle, bukle bukle değil de, tek halde düşen kalın wag’lı maşaları daha çok seviyorum. Özellikle bunlarda dikine ve yatay büyük aksesuarlar çok şık duruyor. Saç göründüğü için aksesuar çok dikkat çekmiyor. Toplu saçlarda, saç arkada toplu olduğu için çok fazla dikkat çekebiliyor.
Gelinin boyu, boynunun boyutu, baş uzunluğu topuz ya da salık saç mı yapılması gerektiği konusunda bize önemli bir fikir veriyor. Salındığında kendini gösteremeyen bir saç ise toplamakta fayda var. Bu tamamen provadaki görüşmeye bağlı.
Soner Dalkılınç: Kesinlikle provayı öneriyorum, çünkü düğün günü o stres ve telaşla saç modelini belirlemeniz güçleşir. Aslında prova yüzde 25 müşteri, yüzde 75 kuaför içindir. Gelin, provasız düğün günü salona geldiğinde çok fazla stres yaşayabilir, etrafındakinin fikirleri kafasını karıştırabilir. Bu nedenle biz mutlaka prova öneriyoruz.
Bu dönemde pandemi nedeniyle gelinlerin salona refakatsiz gelmesini, illa gelecekse de bir kişiyle sınırlı kalmasını rica ediyoruz.
Gelin saçı randevuları ne durumda? Ertelemeler söz konusu olduğunda ne yapıyorsunuz?
Soner Dalkılınç: Bu yıl için birçok randevu aldık. Her sezon 31 Ocak’a kadar erken ödemeli kampanyalar yapıyoruz. Bu yıl da yaklaşık 100 gelinin randevusunu aldık. Herhangi bir erteleme olursa da aynı fiyatlarla devam ettiriyor, bir sonraki seneye kalırsa çok küçük bir fiyat farkıyla ertelenen tarihte hizmetimizi veriyoruz.
Haziran ayıyla birlikte karantina yasaklarının biraz daha esnemesi beklenirken ve kendimizi bir an önce plajlara atmak için gün sayarken, kış ve bahar ayları boyunca maske takmaktan dolayı yıpranan ve bozulan cildimizi yaza ve akneye karşı nasıl hazırlamalıyız? İşte sivilcelerden arınmış pürüzsüz bir cilt için dikkat etmeniz gerekenler:
Makyajınızın sivilceye karşı güvenli (komedojenik değil) olduğundan emin olun
Acne Safe adlı mobil uygulamadan faydalanarak kullandığınız ve tükettiğiniz yiyeceklerin akneye karşı güvenli olup olmadığını kontrol edebilirsiniz.
Sivilceye Neden Olan Gıdalardan Kaçının
İyotu yüksek gıdalar, süt ve süt ürünleri, rafine şeker, kabuklu deniz ürünleri, fıstık ezmesi ve fıstık yağı sivilce için en sakıncalı besinler arasında yer alıyor. Bu yiyecekler sivilcelerinizi tetikleyebilir.
Süt ve süt ürünleri akneyi tetikleyebilir.
Cildinizi akşamları iki kez temizleyin
Gözeneklerden tüm kir ve kalıntıların giderildiğinden emin olmak için akşamları cildinizi iki kez temizleyin. Aknede iltihaplanma varsa cildi ovmaktan kaçın çünkü bu, iltihaplanmayı daha fazla tahriş edip şiddetlendirebilir. Bunun yerine bir alfa hidroksi asit serumu kullanın. Cildi temizleyip yatıştırmak ve tıkanmış gözenekleri açmak için La Roche Posay Effaclar Mikro-peeling Arındırıcı Jel, Aveda Botanical Kinetics Arındırıcı Krem Temizleyici ve Aveda Tulasara Yatıştırıcı Yüz Bakım Serumu‘nu mutlaka denemenizi öneririz.
Takviye alın
Sivilce, egzama veya sedef hastalığı ile mücadele edenlerin, yüksek kaliteli OMEGA 3 balık yağı alması önemlidir, çünkü balık yağı cilt bariyer işlevini ve iltihaplanmayı büyük ölçüde iyileştirebilir. Bu da akneye karşı güçlü bir savunmadır. Ayrıca probiyotiklerin de faydası vardır. Bugüne kadarki deneyimler, beslenmede (probiyotikler veya fermente gıdalar yoluyla) iyi bakteri miktarı artırıldığında, aknede önemli bir azalma olduğunu gösteriyor.
Saç sağlığı önemli. Tüm dünyaca yaşadığımız kısıtlamalar ve kapatmalarla dolu bu stresli süreçte milyonlarca kadın evde saç bakımı yaparak saçlarını sağlıklı tutmaya çabalıyor. Hem tüketici olarak kadınların uygulayabilecekleri hem de kuaför salonlarının müşterilerine tavsiye edebilecekleri çok temel birkaç ipucu var.
Saçınızı MutlakaNemlendirin Saçınızın boyu kontrolden çıkmış olabilir, ancak saçlarınızı her gün uygun şekilde nemlendirdiğinizden emin olmalısınız. Saç yağları hem ıslak hem de kuru saçlar için iyidir, bu nedenle saç telleri biraz sertleştiğinde, pürüzsüz ve yumuşak bir his elde etmek ve nemi tekrar saçın içine hapsetmek için saçlarınızı yapılandırıcı bir saç yağıyla beslemelisiniz.
Market ürünü olan “ikisi bir arada” saç kremlerine pek yüz vermeyin ve saçlarınıza haftada en az bir kez derinlemesine bakım yapın. Bu, saçlarına sadece nem ve güç katmakla kalmaz, aynı zamanda kırılmayı azaltarak saçı daha yumuşak ve parlak hale getirir. Saç kremini 30 dakikadan fazla saçta bırakmanızı öneririz, çünkü daha fazlası saçı ağırlaştırabilecek ürün birikmesine neden olabilir.
Öte yandan, müşterinin saçının fazladan ilgiye ihtiyacı varsa, gece boyunca derinlemesine bakım yapan bir saç kremi önerin ve ertesi sabah soğuk suyla durulayın.
Pek çokları gibi karantina nedeniyle saçınızı evde boyama girişiminde bulunmuş olabilirsiniz. Yeni boyanmış saçınızın rengi parlaklığını çok çabuk kaybettiyse, bu, saçta ışığı yansıtan protein katmanlarının boya nedeniyle zarar gördüğü anlamına gelir. Bu durumda, saçınıza derinlemesine bir yoğun bakım uygulamanızı, özellikle de boyalı saçlara özel güçlendirici, onarıcı ve renk koruyucu saç kremleri ve maskeleri tercih etmenizi tavsiye ederiz. Boya sonrası saç bakımı nasıl yapılır?
Renk solmasını önlemek için, saçınızı yıkadıktan sonra havluyla kabaca kurutmaktan kaçının, gece boyunca saçınızı ya ipek bir fularla sarın ya da ipek veya saten bir yastık kılıfı kullanın. Ayrıca, saçlarınızı güneşe aşırı maruz bırakmamaya ve ısı yayan saç aletlerinin kullanımını mümkün olduğunca en aza indirmeye çalışın.
Düzenli olarak kırıklardan kurtulun
Saçlarınızın sağlıklı uzamasını desteklemek için solmuş ve pürüzlü kırık uçlardan kurtulmanız şart. Düzenli olarak kuaförünüzü ziyaret ederek bu kırıklardan kurtulduğunuzdan emin olun. Saçı uçlarından düzenli olarak kestirmek (her 10-12 haftada bir) saçı kalınlaştırır, elektriklenmeyi azaltır ve saç düğümlerini önler.
Evdeki makasla saç kesmeyin
Saçlarınızı evde tek başınıza normal bir makasla kesmeyin, çünkü bu daha çok kırığa neden olabilir.
Sağlıklı bir diyet uyguladığınızdan emin olun Sağlığımız daima mutfakta başlar. Beslenme, sağlıklı saçlar için bile çok önemli, çünkü saç hücreleri sağlıksız bir diyetten ve yaşam tarzından ilk etkilenenlerdir. Sağlıklı saçlar için her zaman demir (kabak çekirdeği, yapraklı sebzeler, balık, fasulye) ve protein (mercimek, kinoa, yoğurt ve süt, soya, peynir) içerikli gıdalar tüketmeye dikkat etmelisiniz. Doğru beslenmediğiniz takdirde, hayatta kalmak için saç hücreleri çok gerekli olmadıkları için vücut besinleri başka vücutta daha elzem yerlere taşır.
Kendi ihtiyaçlarınıza uygun en doğru saç ürününü seçmek için orijinal ve seçkin saç bakım ürünlerinin güvenilir adresi kuaförümden.com‘a başvurabilirsiniz.
Organik gıdalar hakkında pek çok farklı yorum yapıldığı için zaman zaman kafa karışıklığı yarattığı bir gerçek. İşte organik gıdalar konusunda tüm kafa karışıklıklarını giderecek gerçekler!
Organik gıdalar, yetiştirilirken üretiminde herhangi bir kimyasal madde kullanılmadan üretiir. Organik gıdanın yetiştirilmesinde kimyasal gübre, kimyasal koruyucu ve böcek ilaçlarının kullanılmasına izin verilmez.
Son on yılda kamuoyu, alışılmış yiyeceklere nazaran organik gıdanın daha sağlıklı olduğunun bilincine vardı. Bu sebeple günümüz dünyasında sağlıklı yaşamak isteyen bireylerin günlük gıda tüketimlerinde organik gıda tercihleri büyük bir yükseliş gösteriyor Ancak organik gıdalar hakkında pek çok farklı yorum yapıldığı için zaman zaman kafa karışıklığı yarattığı bir gerçek. Bu yazı, bu kafa karışıklığını gidermeyi hedefliyor.
Organik Gıda Tüketiminin Faydaları
Organik gıdalar yetiştirilirken kimyasal böcek ilaçları veya kimyasal gübrenin kullanılmasına izin verilmediği için ürünler toksik kimyasal madde içermez. Bu sebeple bu ürünler sağlığınızı tehdit etmez. Organik gıdalar yetiştirilirken doğal tekniklerden faydalanılır. Bu sayede gıdalarla beraber zararlı zirai ilaçları da tüketmemiş olursunuz.
Organik Gıdalar Antioksidan İçerir
Bir çok bilimsel çalışmada da kanıtlanmış olan antioksidanların sağlık üzerindeki olumlu etkileri daha çok organik gıdalardan elde edilir. Yabancı kimyasal maddelerden arınmış olmasından dolayı organik gıdalardaki antioksidanlar kanser, görme sorunu, kalp hastalığı gibi rahatsızlıkların önlenmesinde faydalıdır.
Kalp ve Damar Sağlığına Katkıları
CLA, kalp ve damar sağlığı açısından sağlıklı bir yağ asididir ve kardiyovasküler korunma sağlama gücüne sahiptir.Hayvansal ürünlerde bulunan CLA miktarı, çoğunlukla hayvanlar organik çimde özel otlatılarak artırılır. Organik çim fotosentez yoluyla ondan beslenen otçullar tarafından organik CLA’ya dönüştürülür. Bu sebeple CLA organik çim alanda otlatılan hayvanların et ve süt ürünlerinde daha fazla miktarda bulunur.
Antibiyotik Direnci
Zaman içinde çeşitli hastalık ve sağlık sorunları ile karşılaşırız. Sağlıklı kalmak için birçok tedbir alırız. Sağlık sorunumuzun ne olduğu anlaşılınca antibiyotikten, ilaçlardan ve bazı aşılardan destek alırız. Organik olmayan gıdalar da buna benzer şekilde yetiştirilir. Hayvanları tedavi etmek için büyüme hormonları, aşılar ve antibiyotikler kullanılır. Organik olmayan bu gıdaları tükettiğimizde dolaylı yoldan hayvanlara uygulanan hormon ve antibiyotikleri de tüketmiş oluruz. Hasta olmadığımız halde aldığımız antibiyotikler, hasta olmamız durumunda etkisi azalacağından hastalıklara karşı savunmazsız kalabiliriz.
Organik gıdalar, hormon, aşı ve antibiyotik tedavilere maruz kalmadığından onları tükettiğimizde biz de dolaylı tüketimden korunmuş oluruz.
Daha İyi Tat
Organik gıdalar yetiştirilirken herhangi bir hızlandırıcı etken kullanılmadığı için doğal sürecinde büyür ve olgunlaşır. Bu sebeple çok daha lezzetli ve besleyicidirler.
Pestisit Zararlarından Korunma
Organik olmayan gıdalar yetiştirilirken kullanılan kimyasal böcek ilaçları bağışıklık sisteminin zayıflaması, DEHB, kanser ve erken ölüm gibi ciddi rahatsızlıklara zemin hazırlar. Pestisitler zararları mahsulden uzak tutarken organofosfor gibi kimyasalları da barındırır. Bu kimyasallar insanlarda bazı sağlık bozukluklarına yol açan mineral bileşiklerdir. Mesela, gelişimsel bozukluklar organofosforla bağlantılıdır. Gelişim çağında pestisit toksinlerinden etkilenen çocuklar organik gıdaya geçtiklerinde çok daha sağlıklı olmaktadırlar. Organik gıda tüketimiyle pestisit zararlarından kurtulabilirler.
Daha Güçlü Bağışıklık Sistemi
Organik gıdalar bağışıklık sistemini güçlendirmeye ve sağlıkla ayakta tutmaya yardımcı olur. Endüstriyel çiftçilik uygulamaları her gıda ürününde hızlı ve çok üretim yaparak karlılıklarını artırmayı hedefler. Bu sebeple üretim aşamalarında büyüme hormonları, tohumların genetiğinde değişiklikler yapmaktadır. Genetiği değiştirilmiş ve hızlı büyümesi için hormon uygulanmış gıdalarla beraber bu istenmeyen yan etkileri de vücudumuza aldığımız için bağışıklık sistemimiz olumsuz etkilenir ve zayıf düşer.
Organik yiyecekler tükettiğimizde bağışıklık sistemimizin gücündeki düşüş azalır, bu gıdalar kimyasallara maruz kalmadığından içeriklerindeki besleyici değerler olan mineral ve vitaminler en üst seviyededir.
Organik Ürünler Zehir İçermez
Organik gıdaya zarar verebilecek etkenler ile organik yollarla mücadele edilir. Örneğin, üzüm bağındaki zararlı böcekleri yemesi için tavukların kullanılması. Bu ve buna benzer yapılan tüm işler doğaldır ve insan sağlığına zarar vermez.
Son Derece Besleyici Gıda Ürünlerinin Tüketimi
Organik gıda ürünleri çok yüksek besin içeriğine sahiptir. Oldukça besleyici olmasını sağlayan şey doğal koşullarla büyümesini ve gelişmesini sağlayacak olan zamanın tanınmış olmasıdır.
Organik Gıdaların Genetiği Değiştirilemez
Basit olarak GDO’lu gıdalar bir gıdanın başka bir gıdanın geni ile değiştirilerek üretilmesidir. Bu ürünler başka bir ürünün genetiğini aldığı için tüketen kişilerde alerjik reaksiyon ortaya çıkarabilir. GDO tüketimi iç organ hasarı, sindirim sisteminin kalınlaşması ve yavaşlamış beyin büyümesi gibi ciddi rahatsızlıkları da beraberinde getirir.
Organik gıda sertifikasına sahip ürünler yetiştirilirken hiç bir şekilde genetiği değiştirilmiş tohum ve fide kullanılmamaktadır.
Çevre Güvenliği
Organik tarımda toprağa ve suya müdahale olmadığından çevreye verilen zarar minimum seviyededir. Yetiştirme aşamalarında kimyasallar kullanılmadığı için topraktaki besin değerleri korunur ve verimlilik artar. Organik tarım sayesinde çevreye verilen zararlar en düşük seviyeye indirildiğinde, gelecek nesil insan ve hayvan yaşamını koruma altına alır.
Her Zaman Taze!
Organik olmayan ürünlerin raf ömürlerini arttırmak amacıyla üretim aşamasında ve sonrasında birçok koruyucu madde kullanılmaktadır, bu da sizin satın aldığınız ürünlerin haftalar, aylar, belki de yıllar önce üretilmiş olabileceği anlamına gelmektedir.
Organik gıdaların üretiminde ve sonrasında çok katı kurallarla koruyucu kullanılamayacağı belirtildiği için her zaman taze olarak satışa sunulurlar. Koruyucu içermedikleri için raflarda gördüğünüz tüm organik gıdalar, olabilecekleri en taze hallerindedirler, gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz.
Daha Düşük Toksik Metal Seviyeleri
Yediğimiz her şey doğrudan ya da dolaylı olarak topraktan gelmektedir. Organik tarımda, kimyasal ilaçlar ve kimyasal gübre kullanılmadığı için buna bağlı olarak üretilen ürünlerde de zehirli metallere daha az rastlanır.
Organik et, et ürünleri de üretilirken hayvanlar organik besinlerle büyütüldükleri için yine bu ürünleri tüketirken maruz kaldığımız toksik metal seviyeleri çok düşük değerlerde seyretmektedir. Son yapılan çalışmalarda organik tarımda üretilen ürünlerin toksik metal seviyeleri organik olmayan ürünlere kıyasla %48 oranında daha azdır.
Güvenilir Organik Ürünlere Nasıl Ulaşabilirim?
Tüketicinin algısıyla oynamak ve öyle olmadığı halde organik ürünmüş gibi pazarlanmak istenen ürünler için kullanılan bazı ifadeler şöyledir:
Doğal ürün
Üreticiden katkısız
Katkısız
Gezen tavuk
Serbest tavuk yumurtası
Doğa dostu
Yöresel ürün
Kalıntısız ürün
Bu ve benzeri söylemlerde satışa sunulan ürünlerin vadettikleri özellikler her ne kadar iyi olsa da hiç biri Organik Ürün anlamına gelmemektedir.
Organik Ürün, Türkiye’de “Organik Tarım Kanuna” ve “Organik Tarımın Esaslarına” uygun olarak üretilen, yetkili kuruluşlar tarafından üretimi denetlenmiş ve belgelendirilmiş ürünlerdir.
Organik ürün satın alırken mutlaka sertifikası olan ürünleri tercih edin. Sizin adınıza bu ürünlerin sertifikalarını kontrol eden ve sadece sertifikası ile tescillenmiş ürünleri “Organik Ürün” olarak satışa sunan herşeybiorganik’ten gönül rahatlığıyla ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz.