L’Oréal’de uzun yıllardır görev yapan ve kozmetik sektöründe 19 yıllık deneyime sahip Gülşah Camcı Yılmaz ile konuştuk…
Estetica: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Gülşah
Camcı Yılmaz : 3 kız kardeşten en büyüğüyüm. Sevgi
dolu, çocuklarına, hayatları boyunca güzel ve güçlü yaşatmak için emek vererek
çalışan bir anne babanın kızıyım. Babam asker, annem ev hanımı. Babam müzisyen
bir asker. Evde baterimiz vardı, hayatımız boyunca duyguyu ve amaçları iyi
birleştiren bir kültür içinde büyüdük. Babam bize bunu öğretti. Annem de hırsla
hayata bağlanan bir kadın olarak gücünü hissetmeyi ve hissettirmeyi bize çok
net bir şekilde aşıladı. Hiçbir zaman geride kalmamayı ve amaçların peşinden
gitmeyi, önünde engel tanımamayı öğretti. O yüzden çok mutluyum böyle bir
ailede yetiştiğim için.
Kız çocuklarının okuması, amaçlarına ulaşmasını
sonuna kadar destekleyen bir ailede büyüdüm. Babam asker olduğu için sürekli
gezdik. İlkokulu 5 ayrı şehirde okudum. Salihli, Manisalıyım. Her zaman
hedeflediğim bir şey vardı; bir şekilde kendimi gerçekleştirmek. Bu anlamda
ailemin etkisi çok büyüktür. Salihli’de liseyi okudum. Sonra Ankara’da ODTÜ
Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdim. Özel bir bursla İngiltere’ye
Uluslararası Politik Ekonomi okumaya gittim. Masterımı bitirdikten sonra
L’Oréal’de çalışmaya başladım. O gün bugündür, 19 senedir aşk ve nefret
ilişkisi içinde L’Oréal’de çalışmaya devam ediyorum. Aşk çünkü işimi iş olarak
görmüyorum benim bir amacım var; şu anki rolümde bu güzel mesleğin değerini
arttırmak için çalışıyorum. Nefret de olabiliyor bazen; L’Oréal öyle bir şirket
ki sıkılıp yeter artık dediğinizde bir bakıyorsunuz kapılar farklı yerlerden
öyle bir açılmış ki tekrar sizi içine çekiyor, kendimi müthiş hissettiriyor,
emeğimi yüceltiyor tekrar aşık oluyorum.
L’Oréal’de tüketici ürünleri bölümünde makyaj
ürün müdürü olarak başladım. Önce 6 ay sahada staj yaptım ve pazarlamaya
başlamadan önce satış yaptım. Ondan sonra da makyaj kanalında çalışmaya
başladım ardından Kérastase a geçerek ilerledim. Kariyerim L’Oréal’de parfümeri
kanalı ve profesyonel kanal olmak üzere iki bölümlü bir kariyer.
O sırada, bugün ne yaptığımı çok yakın bir
şekilde öğrendiğim çok güzel insanlar ile çalıştım. Kérastase’tan sonra tekrar
tüketici kanalına geçtim. Ardından Matrix Pazarlama ve Eğitim Müdürü olarak
profesyonel kanala geri döndüm. Pazar geliştirme müdürlüğü yaptım. Pazarın ne
kadar derin olduğunu, bu pazarda ne kadar yapılacak iş olduğunu, ne kadar güzel
insanlar ile çalıştığımızı daha yakından görme şansı bulduğum bu dönem, Sertaç
Önen ile birlikte çok güzel başlangıçlara imza attığımız bir dönemdi.
Sonra yurtdışına gittim. Ve yurtdışında da bu
şirketin bu kanala nasıl baktığını olgunlaştırdığım ve Türkiye’de yaratacağımız
değişimin bazlarını oluşturduğum çok güzel başka bir deneyim yaşadım. Orta ve
Doğu Avrupa selective markalardan sorumlu müdür olarak çalıştım. Paris’ten
sonra da Türkiye’ye L’Oréal Profesyonel Ürünler Bölüm Direktörü olarak geri
döndüm.
Estetica: 19 yıldır aynı şirkette çalışıyorsunuz. Kadın olmanın bir avantajını
ya da dezavantajını gördünüz mü? Herhangi bir zorluk yaşadınız mı?
Gülşah
Camcı Yılmaz: Hiçbir zorluk yaşamadım. L’Oréal,
kadınlara ve erkeklere eşit fırsatlar sunuyor. Kadın olduğunuz için
dezavantajlı değilsiniz. Fırsatlar eşit, o fırsatı kazanmak da kadının elinde.
Aşkla yeni projelerin peşinden koştuğum için hangi kapıyı açmak istiyorsam o
kapıları sonuna kadar açabildim. L’Oréal özellikle son zamanlarda kadınlara
daha çok fırsat sunmak, hatta pozitif ayrımcılık yapmak için birçok kurallar
getirdi. Ekiplerimizdeki kadın erkek dengesi hakkında net performans
hedeflerimiz var mesela.
Estetica: L’Oréal global bir marka. Bu global markanın bakışı çerçevesinde kadın
erkek ayrımı olmadığını ancak kadınlara yönelik bir pozitif ayrımcılık olduğunu
görüyoruz.
Gülşah Camcı Yılmaz: Bizim için işe alımda önemli olan yetenek ve performans. Ama eşit donanımda birer kadın ve erkek var ise kadını tercih etmek gibi bir politikamız var.
Estetica: Size bağlı olarak kaç kişi çalışıyor? Kadınlar ile çalışmak mı,
erkekler ile çalışmak mı daha kolay?
Gülşah
Camcı Yılmaz: Toplam120 kişiyiz. Kadınlara ve erkeklere farklı davranmamız gerekiyor.
Herkesin farklı motivasyonu oluyor. Kadınlara erkeklere davrandığınız gibi
davranamazsınız. Kadınlar direkt söylüyormuş gibi görünmek ile birlikte bazen
onu söylemezler, o duyguyu hissetmeniz gerekiyor. Erkeklerse çoğunlukla daha
direkttir onlarla çalışırken mantıksal odağınız güçlü kalmalı. Kadınların
söylemediği şeyi anlama yetinizi geliştirmeniz gerekiyor. Duygular ile amaçları
bir araya getiren bir tarzı, kadın ve erkek için farklı yönetmeyi zamanla
öğrendim.
Estetica: Her ne kadar kuaförlük sektörü erkeğin dominant olduğu bir sektör olsa
da L’Oréal Profesyonel Ürünler ile gerçekleştirdiğimiz okul-sektör
işbirliklerinde gördüğümüz manzara bu dominantlığın kadınlara yöneleceğini
gösteriyor. Kuaför salonlarını yöneten yöneticilerin, ekiplerin içinde ileride
kadınlar daha fazla olacak. O anlamda bu verdiğiniz tüyolar önemli.
Gülşah
Camcı Yılmaz: Kadın ve erkekler ile daha farklı bir
dil ile konuşmak gerekiyor. Dinlemek de çok önemli. Kadınlar konuşmayı
anlatmayı çok severler o yüzden onlara dinlemek için bir fırsat sunduğunuzda
onları nasıl yönetmeniz gerektiği ile ilgili o kadar net şeyler söylüyorlar
ki… Ben bir yönetici olarak her zaman ekibin, yöneticisini yönettiğini
düşünürüm. Onları anlayıp, onlara o fırsatı verdiğinizde birlikte çok iyi
sonuçlara ulaşabiliyorsunuz.
Estetica: Yaratıcılık konusunda nasıl kadınlar?
Gülşah
Camcı Yılmaz: Ben genellemeleri sevmiyorum. Tamamen
durumlara bağlı olarak farklılaşabiliyor. Şu anki ekibime baktığımda çok
yaratıcı erkeklerin yanında, analitik yönü çok güçlü kadınlar var. Artık dünya
bilgiye ulaşmak konusunda o kadar serbest ki, kadınlar da erkekler de
beyinlerinin iki tarafını da kullanmayı öğreniyorlar.
Estetica: Kuaförlük sektöründe kadın olmanın getirdiği avantajlar ve
dezavantajlar neler?
Gülşah
Camcı Yılmaz: Kadın olmanın getirdiği şöyle bir
avantaj var; güzelliğe yakın olmak, trendleri takip etmek kadınların içgüdüsel
yaptığı bir şey. Bizim sektörümüz de sanatın, duygunun, ustalığın, öğrenmenin,
kadına yakın olmanın çok yoğun bir şekilde yaşandığı ve bunu iyi yaptığınız
zaman başarılı olduğunuz bir sektör. O yüzden bir kadın olarak trendleri
yakından takip edebilmek size de yaratabileceğiniz alanda genişlik sağlıyor. Bu
bir avantaj evet öte yandan bir kadından çok daha fazla, üstelik karcı cins
olduğu için bambaşka bir çekim penceresinden güzelliğe müthiş bir bakış açısı
getirebilen erkek iş ortaklarımız var. Çok mutlu olduğum bir konu; son
zamanlarda kadın güzelliğini saça yansıtabilen çok yeteneklei birçok isim
görmeye başladım.Türkiye Style&Colour
Throphy’de finale kalan iki kuaförümüz kadındı. Gerçekten bizi çok
onurlandırdılar ve ardından İlknur Akbulut ile birlikte de Paris’e gittik. Bu
yeteneklerin daha da çok kadına ilham verip yol açacağına inanıyorum. Aslında
ben kadın ve erkek diye ayırarak bakmayı tercih etmiyorum hiçbir yeteneğe, bu
yanılgılara yol açar. Önemli olan tutkuyla çalıştığın hedeflerin olması,
sürekli kendini geliştirmek, ilham vermek ve duygulara dokunabilmek!
Estetica: Kadınlar için doğum, evde üstlenilen roller gibi farklı faktörler de
var. Kariyer hedefleri olan bir insan olarak ben erkek olsaydım çok daha büyük
fırsatlar yakalardım dediğiniz oldu mu?
Gülşah
Camcı Yılmaz: Hiçbir zaman düşünmedim. Kadın olmanın
verdiği güç ve sabır var. Çok fazla şapkanız var. Hepsini de iyi taşımak için
öyle bir enerji geliyor ki size. O şapkalar hayatınıza giren artılar. Ben
evlendikten, çocuk doğurduktan sonra başka bir Gülşah oldum. Her aşamada farklı
yönlerimi keşfettim. Enerjimi, sabrımı, gücümü keşfettim. Bence bunlar benim
bugüne ulaşmamdaki en önemli desteklerdi. Oğlumla birlikte hayatın anlamını
odağını kaybetmemeyi öğrendim mesela. Bir de çok şanslıyım ki benimle hayatı
paylaşan çok iyi bir hayat ortağım var. Ben yurtdışına eşim Değer’in desteğiyle
böyle rahat gidebildim ve başarı yakaladım. Bunu hiçbir zaman engel olarak
görmedim ama kadınlar daha fazla çabalamak, daha fazla enerji harcamak
zorundalar. Ama bu, anaç enerjinin yoğunluğunu keşfedince çok rahat ve keyifle
akan bir hayata dönüşüyor.
Estetica: İşine olan bir aşk veya özel hayatta bir aşk varsa bütün bu engeller
de yok olabiliyor. Gülşah Camcı Yılmaz özel hayatında ne yapıyor? Neler okuyor,
neler izliyor?
Gülşah
Camcı Yılmaz: Ben müthiş bir ailenin çocuğuyum, bir ablayım, ailenin en büyüğüyüm, öyle bir
rolüm var. Bir eşim, çok iyi bir yol arkadaşım var. Bir anneyim ve Atlas gibi
müthiş bir çocuğum var. Çok şanslı hissediyorum kendimi. Bir köpeğimiz var.
Onunla ilgilendikten sonra her sabah yoga yaparım. Kendinizi sevmezseniz,
kendiniz ile barışmazsanız bütün bu şapkalarınız havada kalır. O yüzden ben önce
kendimi dolduruyorum. Müzik ile uğraşmayı çok seviyorum. Müzisyen bir ailenin
kızıyım. Kardeşim ud çalar, ben gitar çalarım. Şarkı söylemeyi de çok severim.
Müziğin ve dansın hayata neşe getirdiğini düşünürüm. Doğayı çok severim. Fırsat
buldukça doğada buluruz kendimizi. Emek vererek bir çiçeğin büyümesi benim için
çok önemli. Her hafta tiyatroya ya da sinemaya giderim. En son
“Ikigai-Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı”nı okudum. Şimdi de “Kültür
Haritası” kitabını okuyorum. Farklı kültürlerden insanlar ile nasıl etkileşim
kurabileceğimizi, konuşmada veya duygu-yönetim tarzlarındaki farkları anlatan
bir kitap. En favorim olan şarkıcılar Red Hot Chili Peppers ve Sezen Aksu. En
sevdiğim yazar Yaşar Kemal ve Malcolm Gladwell.
Estetica: En sevdiğiniz renk?
Gülşah
Camcı Yılmaz: Soğuk renkler beni rahatlatıyor. Mor
rengi çok severim.
Estetica: Sizin bir kuaför salonunuz olsaydı nasıl olurdu? İnsanlar size neden
gelirdi?
Gülşah
Camcı Yılmaz: Ben Kérastase ürün müdürüyken, sevgili
Özlem Şen (ki kendisini çok severim çok şeyler öğrendim ondan) yönetmenliğinde
L’Oréal kuaförü ile, L’Oréal ile çalışmayan bir kuaför salonunun farkını
anlatan bir film çekmiştik. Ortaklarımızla paylaşmıştık bu filmi. O zaman da
kötü bir kuaför salonunda çalışan bir çıraktım. O zamanlarda bunu çok
düşünmüştüm acaba ben bir kuaför olsaydım ne yapardım diye.
Benim salonum olsaydı insanların samimiyeti bulduğu, güzelliklerini keşfetmek için güvenerek geldiği, rahatladığı bir mekan olurdu. Ben içtenliğe çok inanıyorum. Kimseye gereksiz iltifat etmeden, gerçekleri net ve uygun bir şekilde duymalarına odaklanarak, keşfetmeleri için ilham vererek insanın kendi güzelliklerini bulabilmeleri aslolan. İşini çok iyi yapan, bütün trendleri ve teknolojiyi takip eden, ekip içinde güvenilir bir kuaför olurdum.
Röportajın tamamını Estetica Dergisi Yaz Sayısı’nda bulabilirsiniz…
Estetica Dergisi’ne abone olmak için hemen formu doldurun, arayalım!