Ana Sayfa Blog Sayfa 378

Sektörde yarım asır: Baykan Savaş

1

Sektörde yarım asır: Baykan Savaş

Kimileri iz bırakır…

Hayatının merkezine koyduğu mesleğinden bahsederken içi içine sığmayan, enerjik, pozitif duruşuyla yaptığı işin en iyisini yapmak isteyen, Artistik Kuaförler Derneği’nin kurucularından Baykan Savaş ile kuaförlüğün dününü, bugününü, sektöre bakışını konuştuk.      

Kuaförlüğe nasıl başladınız?

1960’da İstiklal Caddesi’nde Sandre Kuaför’de çalışmaya başladım. Hasan Coşkun benim ustamdı. Daha sonra Galatasaray Lisesi yakınlarında Nadir Yılmaz’ın yanına geçtim. Her salondan yeni bir şeyler öğrenebilmek için çok fazla salon değiştirdim. İstiklal Caddesi’nde dört sene kaldıktan sonra Nişantaşı’nda Konak Kuaför’ de çalıştım. 1964 yılında 4. Levent’te çalıştığım salondan ayrılıp iki kuaför arkadaşımla birlikte  kuaför salonu açtık. Onlardan ayrılıp, Yeşilyurt’ta açtığım 8 koltuklu salonda kalfalarımın yaşı benden büyüktü. 2 sene salonu işlettim, bölgede çok geniş bir müşteri kitlesi yakalamıştım. Askere giderken salonu Sevim ve Kemal Kuaför’e devrettim. Diyarbakır’da askerliğimi yapıp,  geldikten sonra 1.5 ay Ataköy’de Mehmet Saka’nın yanında çalıştım. 2 ay sonra Yeşilyurt’ta açtığım kuaför salonunda bir süre kaldım ve 1966 senesinde Yeşilköy’deki salona geçtim. 

1970 yıllarında…

Kaç salonunuz var? Salonlarınızda kaç kişi çalışıyor?

Bursa, Avrupa Konutları Tem, Bahçeşehir, Halkalı, Yeşilköy ve Batışehir’de 6 salonumuz var. Yeşilköy’de 22 kişiyiz. Tüm salonlarda 80’in üzerinde çalışanımız var.

Çalışanların eğitimi konusunda nasıl yönlendiriyorsunuz?

En büyük eğitimi salonlarda alıyorlar. Bir eleman salonda çalışmaya başladıktan sonra işi iyi yapıp yapamayacağını hemen anlıyorum. Potansiyeli olanları, yeteneklerine göre çalıştığımız firmaların sağladığı eğitimlere ve yurtdışında eğitimlere yönlendiriyoruz.

Çalışanlarınızın motivasyonunu nasıl sağlıyorsunuz?

Bizim salonlarımızda sirkülasyon yoktur. Çırak gelen yetişir ve burada kalır. Çalışanların mutlu bir yaşam sürdürmeleri için maddi ve manevi beklentilerini karşıladığımız için salondaki performansları ve salona bağlılıkları artıyor. Maddi sıkıntı yaşayan bir çalışanın kafasında başka şeyler olduğu için üretemez ve verimliliği düşer. Aynı çatı altında aynı işi yapıyorsak, çalışanlar ile yaşam standartlarımız arasında uçurum olmaması gerekiyor. Benim kalfalarımın kendilerine ait evleri, arabaları, yazlıkları var ve ben bundan gurur duyuyorum.

Kuaförlük yarışmalarında kazandığınız birçok ödül var… Katıldığınız etkinliklerden bahseder misiniz?

Yunanistan’da Selanik’te organizasyonlara Bulgaristan’da Balkan Festivali’ne katıldım. Eskişehir, İstanbul, Ankara ve İzmir’de turnuva şeklinde gerçekleşen Türkiye Şampiyonası’nda Fantezi, Yüksek Fantezi ve Günün Modası kategorilerinde üç ayrı birincilik aldım. 1977 yılında Paris Palas de Sayo’da yapılan International Mondiel Coiffeur Yarışması’nda ikinci olduk. Katılmadan önce Türk bayrağı olmadığı için her gidişimizde üzüldüğümüz yarışmada Madalya Argen (Gümüş Madalya) aldık.

Salonumuz dünya kuaförlerinin yakından takip ettiği merkezi Paris ’te bulunan 2.000 üyeli Houte Coiffeur French (H.C.F.) üyesi olmuştur. H.C.F. dünyada o senenin trendini yaratır. Kardeşim Gürkan Savaş, H.C.F. ’nin Türkiye Artistik Ekip direktörlüğünü yapmıştır.

Artistik Kuaförler Derneği’nin kuruluş sürecini anlatır mısınız?

Derneğin kuruluş amacı sektörümüzün sorunlarını konuşarak, bir çatı altında çözüm önerileri üretmekti. Erdem Kıramer, Cemile Çapkın, Muzaffer Çapkın, Niyazi Kasabalı, Oktay Erkal, Yusuf Yurdacan ile birlikte derneği yokluk içerisinde kurduk. Küçük, köhne bir yerdi. Dernek için Galatasaray’da bir daire satın aldım. Başkanlık görevim bittikten sonra Erdem Kıramer’e devrettim. Belli dönemlerde başkanlar değişti. Dernek Galatasaray’dan Şişli’de Cevahir’in karşısına taşındı. Daha sonra dernek üyelerinin katkılarıyla Etiler’deki yer alındı.

Dernek Başkanlığı görevinizde faaliyetleriniz ne oldu?

Yurtdışından dünyanın en prestijli kuaförlerini getirdim. Çok güzel işler yaptık.

Anthony Mascolo’yu, İtalya’dan Cenova grubunu, Dünya Kuaförler Konfederasyonu Ivan Benjamin’i İstanbul’da şov gerçekleştirmeleri için misafir ettim.

Sizce bir kuaför dernekte neden görev almalıdır?

Girişimci olan kuaförler mesleğinde başarılı oluyorlar. Bir kuaför için mesleğe değer kazandırarak, bir üst seviyeye taşımak için çaba göstermek çok büyük önem taşıyor.

HAIRiST etkinliğine nasıl hazırlandınız? O süreci anlatır mısınız?

HAIRiST, Türkiye’de yapılmış en özel kuaförlük etkinliği olma özelliği ile benim için büyük önem taşıyor. Şimdiye kadar hiçbir kuruluş, hiçbir firma, ben de dahil olmak üzere hiçbir şahıs HAIRiST gibi bir organizasyon yapamadı.

Bu tip organizasyonları düzenleyenler profesyoneller olmalı. HAIRiST, kuaförlük sektörüne yönelik Türkiye’nin, Balkanlar’ın hatta Avrupa’nın en iyi organizasyonlarından biri.  

Sizin HAIRiST etkinliği kapsamında gerçekleştirdiğiniz şova hazırlık sürecinizi anlatabilir misiniz?

Etkinlikten 6 ay önce salondaki işleri bırakıp, sabaha kadar gerçekleştireceğimiz şov için çalışmaya başlamıştık. Rüyalarımda bile sahnede yapacaklarımız vardı. Gündemde kalmak için bu tip yarışmalara katılmak gerekiyor. Sahnede gerçekleştirdiğimiz şovda başarılı olduğumuza inanıyorum.  

Estetica Dergisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de kuaförlük sektörüne yönelik yayınlanan en kapsamlı ve sürekliliği olan bir dergi. Mesleğe değer kattığını düşünüyorum.

Sektörde uzun yıllardır mesleğini icra etmiş bir kuaför olarak kuaförlüğün geçmişi ile bugünü karşılaştırır mısınız?

Türkiye’ye kuaförlüğü Beyaz Ruslar getirmiştir. Eskiden Rumlar ve Ermeniler bu işi yapıyorlardı. Teknoloji gelişti, ürün gamları genişledi. Santil, forsit, sanfil, mayer, egeh, galya, telmes sıcak permanant makineleri vardı. Daha sonra soğuk perma çıktı. Yeniliklerin yanında mesleğe zarar veren de birçok faktör var. Geçmişte mesleğim ile gurur duyuyor, göğsümü gere gere ben kuaförüm diyordum. Şu an maalesef salonların fiyatlandırma politikasında haksız rekabet olduğu için mesleğin çıtası düştü. Niteliksiz kuaförler, salon açarak çok düşük fiyatlarla işlem yapıyor, saç kesiyorlar. Günümüzde her sokakta kalifiye olmayan kuaförler mesleğe zarar veriyorlar. Bu tip sorunları derneklerin düzeltmesini istiyorlar, fakat bu şahıslar kendilerini düzeltmezlerse, hiçbir şey yapamayız.

Müşterilerin davranış biçimlerinde değişiklik oldu mu? Sizce günümüzde müşteriler daha bilinçli mi?

Saçlarına zarar verecek, içeriğini araştırmayan boyalar kullanan kuaförleri tercih eden müşteri kitlesinin bilinçli olduğunu düşünüyorum.  

Kuaförlüğün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Vergimizi ödemezsek, çalışanlarımızın sigortasını sağlamazsak, kendimizi toparlamazsak geleceğimiz çok parlak görünmüyor.

Gençlere tavsiyeleriniz nedir?

İşlerini sevsinler, değer versinler, çok çalışsınlar, işini bırakıp su bile içmeye gitmesinler, hep işlerinin başında dursunlar. Sabah salona erken gelip, akşam saat 19.30’da salonu kapatmalılar. Kendilerine alan bırakıp, iş yaşam dengesini kurmaları gerekiyor. 

Müşteri sadakatini nasıl sağlıyorsunuz sorusunu cevabı…

Bu soru karşısında Baykan Savaş, 3-4 nesilin saçlarını yaptığını, müşteri sürekliliğinin nasıl sağladığının anlatılacak bir şey olmadığını söyledi ve beni salonda bir müşterisi ile tanıştırdı. Kendisi 90 yaşındaydı. İçinden ne çabuk geçti günler diye geçirdiği gözlerinin anlamlı bakışlarından çıkarılıyordu. Yavaşça bana yönelip, Baykan benim elimde büyüdü, benim, kızlarımın, torunlarımın ve onların çocuklarının saçlarını senelerdir o yaptı dedi. Aralarındaki bağ o kadar güçlüydü ki… Birbirlerine olan saygılı ve güleryüzlü yaklaşımları, dostunun, arkadaşının, müşterisinin güzelliğini saçlarında yaptığı değişiklikler ile ortaya çıkarmasının yarattığı minnettarlığı görmek, müşteri sadaketini nasıl sağladığının cevabını çok net veriyordu…   

Sektörün mesleğine tutkuyla bağlı özel ismi Baykan Savaş’a paylaştığı bilgiler için teşekkür ediyoruz.

Hazırlayan: Zeynep Taner 

Tutulma

0

Sebastian Professional

Tutulma

Norveç, Finlandiya, İsviçre, Danimarka, İtalya ve İngiltere’den Sebastian Professional ile işortaklığında salonlardan 450 kuaför Kopenhag’da Sebastian Professional’ın Tutulma koleksiyonunun tanıtımı için biraraya geldi. İngiltere’de bulunan Hob Salonları’nın Kreatif Direktörü Sean Dawson ve Dom Capel markanın ürün yelpazesine eklenen yeni ürünlerin tanıtımını yaptılar. İngiltere’nin kuaförlük markalarından Angelo Vallillo yenilikçi teknikler göstererek, katılımcılara önerilerde bulundu.     

Sebastian Professional Tutulma koleksiyonunu incelemek için tıklayın…

AIPP Ödülleri’nin Tarihi

0

AIPP Ödülleri

1997 yılından itibaren dünyada her ülkeden kuaförler, İlkbahar Yaz koleksiyonları ile başvuru yaptıkları AIPP (Uluslararası Kuaför Yayıncıları Birliği) Ödülleri’ne katılıyorlar. Başvurular kuaförlük dergilerinin editörlerinden oluşan jüri üyeleri tarafından değerlendiriliyor.

Geçtiğimiz sene dünyadan 34 ülkeden 561 fotoğraf koleksiyonu ve video başvurusunun olduğu, Cosmoprof Bologna, Goldwell, Kemon ve Revlon Professional’ın sponsorluğunda gerçekleşen  AIPP Ödülleri’nde kategoriler…

En İyi Avangart Koleksiyonu: Yenilikçi, orijinal ve fütüristik işlerin yer aldığı koleksiyonlar.

En İyi Ticari Koleksiyon: Günlük hayatta kullanılabilir, basit ve pratik saçlar. 

En İyi Fotoğraf Koleksiyonu: Farklı açılardan detaylar ve fotoğraf kompozisyonu değerlendiriliyor. Kategoride sanat yönetmenliği büyük önem taşıyor. 

En İyi Erkek Koleksiyonu: Erkek saç modasına ayak uyduran ilgi çekici saçlar.    

En İyi Video Koleksiyonu: Koleksiyondaki çalışmaların video ile sunulduğu kategoride sınır 3 dakika…

AIPP Ödülleri’nde her kategoride kazananlar, AIPP GRAND TROPHY Ödülü için Sonbahar Kış koleksiyonlarını tasarlıyorlar.      

Bayrak Yıldırım Özdemir’e emanet…

0

Hakan Köse'den Yıldırım Özdemir'e

Ülkemizin en eski kuaförlük sivil meslek örgütü olan AKD'de bu gün yapılan Genel Kurul ile bayrak el değiştirdi. Başarılı çalışmalara imza atan Hakan Köse, bayrağı Yıldırım Özdemir'e emanet etti. Yeni Yönetim Kurulu tek  liste olarak alkışlar arasında tüm üyelerin seçimiyle seçilirken yeni yönetime Hakan Köse'nin başkanlığı devretmesiyle Habip Örs katıldı. Artistik Kuaförler Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri şu isimlerden oluşuyor: Yıldırım Özdemir, Bora Özdoğan, Hüseyin Sivrikaya, Mahmut Ebil, Adnan Serter, Gülay Tiran ve Habip Örs.

 

Detaylar Estetica Dergisi Nisan-Mayıs sayısında yer alacaktır.

AIPP’in Tarihçesi

0

AIPP'in Tarihçesi

 

AIPP (Uluslararası Kuaför Yayıncıları Birliği) 1964 yılında İsviçre’deki Dünya Şampiyonası sırasında kuaför sektörüne yönelik yayıncılar tarafından kuruldu. AIPP’in ilk yönetim toplantısında Fransız basınından Otto Schwaar Başkan, Pierre Carmes ise Genel Sekreter seçildi. 1990 yılında Camille Rubis Başkan seçilmesi ile birlikte AIPP, reorganize edilerek günümüzdeki formatına dönüştü.

5 Ekim 1992 yılında Japonya Dünya Şampiyonası sırasında gerçekleşen toplantıda İtalya Estetica Dergisi’nden Roberto Pissimiglia Başkan, Maeve O'Healy-Harte Başkan Yardımcısı, Sergi Bancells Genel Sekreter seçildi.   

Dünyada 30 ülkeden 60 derginin üye olduğu AIPP’in misyonu kuaförlük sektöründe profesyonellerin koleksiyonlarını ticari değer ve önem kazandırarak, basılı ve internet ortamında editöryal ve bültenler ile tanıtımını yapmak.  

AIPP web sitesinde uluslararası şovlar, basın konferanslarının duyuruları yapılıyor.

Günü Siz Belirleyin

0

Günü Siz Belirleyin

Sektörümüz, artık çoğunlukla çalışan insanlara hizmet verdiğimiz bir sektör. Buna ayak uydurmak için neler yapmak gerekir, gelin okuyalım…

Kuaför ve güzellik salonları her ne kadar ev hanımlarının uğrak yerleri olarak gözükse de, çalışan insanları da unutmamak gerekir. Çalışan insanların saçlarına ve her türlü bakıma daha az zaman ayırır olmaları, hem kendilerinin bazı imkanlardan yoksun kalmalarına hem de bizlerin yeterince gelir elde edememesine neden olmaktadır. Bu durum randevu ile çalışma sistemini gerektirmektedir.

Ülkemizde çalışan insan sayısının git gide artmasına rağmen, çoğu meslektaşın bu duruma hala bir çözüm bulamadıklarını, gereksiz sayıda elemanla çalıştıklarını ve boş zamanlarının çalışma saatleri içersinde fazlaca olduğunu gözlemlemekteyim.

Örnek vermek gerekirse; salonunuzu ziyaret eden çalışan müşteri kapasitesi yüksek olduğu için, bu müşteriler ya sabah çok erken saatlerde ya da akşam geç saatlerde gelmektedirler.  Randevusuz çalışıyorsanız gün ortasındaki saatlerde katıldıkları gün ve gittikleri gezmelerden dolayı ev hanımlarının baskınına uğrarsınız ya da bu saatlerinizin büyük kısmını boş geçirirsiniz. Bu durum işletmenize birkaç sıkıntıyı bir arada getirmektedir:

1 – Gereksiz yere boş oturan eleman

2 – Gelirinizin bu saatlerde dengesizliği

Oysa randevu ile çalışarak hem gereksiz sayıda elemanla çalışmayı önlemiş hem de gelir gider çizelgenizi dengelemiş olursunuz.

Müşterileriniz belki bu duruma alışmakta zorlanabilirler. Çalışmayan bir müşteriniz zaten gün ortası gelmeye daha meyillidir ama geç saatlerde gelmek istediğinde yer olmadığı için hüsrana uğrayabilir ya da çalışan müşterileriniz akşam geç saatlerde gelmeyi tercih ediyorlarsa saat 17:00 veya 18:00 de gelmek istemeyebilirler. Siz bunu, müşterinize gayet güzel bir şekilde kabul ettirecek yolları bulabilirsiniz. İnanmak güç belki ama bu sayede müşterileriniz hem kendilerine yeterince zaman ayırabilecekler hem de zamansızlıktan yaptıramadıkları işlemleri yaptırabilecekler. Sizde bu sayede boş zamanınızı ve boş oturan elemanlarınızı daha iyi değerlendirmiş olacaksınız.

Mutlaka denemenizde faydalı olacak bir diğer davranış ise, müşteriniz ödemeyi yaptıktan sonra müşterinizin bir diğer randevusunu yapmaktır.

Bu sizin gelecek günlerdeki kar marjınızı desteklediği gibi, zamanınızı ve elemanlarınızı gün içersinde en doğru ve verimli şekilde planlamanızı sağlayacaktır.

Bu sayede haftalık ve aylık geliriniz garanti altına alınmış olacaktır. Yine bu sayede personeliniz daha aktif bir çalışma ile gününü geçirecek ve daha verimli olmanın keyfini yaşayacaktır.

Yazan: Gülgün Biçerel Uysal

Çözüm odaklı mısınız?

0

Çözüm odaklı mısınız?

Salonlarda her gün yeni bir telaş, beklenmedik durumlar, nasıl davranmanız gerektiğini bilemediğiniz durumlarla karşılaşıyorsunuz. Kriz yönetimi yapmanızı gerektirecek müşteriniz ve çalışanınız arasında kaldığınız zorlu dakikalar geçiyor. Peki siz ne kadar çözüm odaklısınız? Karşınıza çıkan engelleri aşmak konusunda ne kadar sabırlısınız ya da ipleri elinize alabiliyorsunuz? Aklınızla duygularınızı yönlendirebiliyor musunuz? İş hayatında ikili ilişkilerinizde sorunlar hemen hemen benzer nitelikler taşır. Üstesinden gelmek için size bazı çözüm önerilerimiz var.

  • Öncelikle karşınızdakini dinleyin ve onu suçlayacak bir yaklaşım yerine yapıcı olmaya çalışın. Karşınızdaki kişinin yaptığı hareket karşısında nasıl hissettiğinizi ifade edebilirsiniz. Kendinizi net bir şekilde anlatın.
  • İş hayatında yaşadığınız olumsuz bir deneyim, içinde bulunduğunuz durumu çağrıştırabilir. Fakat duygularınızın sizi etkilemesine izin vermeyin. Çıkmaz bir yol asla yoktur.
  • Eğer karşınızdaki ile bir iletişim kopukluğu yaşıyorsanız, başka birini konuşmaya dahil edip, çözüm üretmek için ne yapılması gerektiğini danışabilirsiniz. 

Sektöre bakış

0

L'Oréal Profesyonel Ürünler Bölümü Genel Müdürü Emine Akad Gürpınar ile sektöre bakış

Emine Akad Gürpınar ile sektördeki bir yıllık deneyimini, izlenimlerini, çalışmalarını ve planlarını konuştuk.

Estetica: Öncelikle bir yılın ardından sektöre ilişkin izlenimlerinizi öğrenmek isteriz.

Emine Akad Gürpınar: Son derece dinamik, renkli kişiliklerin ve uzun yıllara dayalı ilişkilerin değerinin yüksek olduğu, önünde çok büyük fırsatlar bulunan ve tutku ile çalışmayı gerektiren bir sektör. Tüketicilerimize sunulan hizmette katedilecek çok yol var.

Estetica: 2014 yılını markalarınız açısından değerlendirir misiniz?

Emine Akad Gürpınar: Markalarımız 2014 yılında çok önemli gelişmeler, çift haneli büyümeler kaydettiler. L’Oréal Professionnel, Kérastase ve Matrix markalarımızın her biri kendi kulvarlarında önemli derecede büyüdü ve gelişti.

Estetica: Organizasyonda bir takım değişiklikler oldu. Paylaşır mısınız?

Emine Akad Gürpınar: Organizasyonumuz geçen sene pek çok seviyede yenilendi. Sektöre yaptığımız yatırımın bir göstergesi olarak, satış ve eğitim ekiplerimiz lider markalara yakışır güç ve büyüklükte her geçen gün daha da gelişiyor. Bana bağlı bölümlerin yönetimindeki pek çok arkadaşımızın sorumluluk alanları büyüdü. Bu sene başında, L’Oréal Profesyonel Ürünler Bölümü Pazar Geliştirme Müdürü Gülşah Camcı Yılmaz, Paris Genel Merkez’imizde Orta Avrupa Bölgesi Profesyonel Ürünler Bölümü Selektif Markalar Marka Direktörü olarak atandı. Organizasyonumuzda en dikkat ettiğimiz konuların başında çalışanlarımıza belirli kariyer yolları sağlayarak gelişimlerine katkıda bulunmak ve onları daha ileriye taşımak geliyor. Hareket halinde ve büyüyen yapımızda başarılı arkadaşlarımızın önünde her zaman daha büyük sorumluluk alma şansı tanıyan fırsatlar olacak.

Estetica: Sektörde 2015 yılında nasıl farklılık yaratacaksınız?

Emine Akad Gürpınar: Bizim amacımız kuaför salonlarına giden trafiği arttırmak ve kadınların memnuniyetle salondan ayrılmalarını sağlamak. Lüks saç bakımının tartışmasız lideri Kérastase, büyüyen eğitim ekibi ile yepyeni uygulamalarla tüm pazara örnek olmaya devam edecek. Matrix markamızda marka yapısına geçerek odaklanmayı arttıracağız ve Matrix’in “herkese ulaş, herkesi eğit” felsefesine paralel olarak yüksek kalitede ürün ve servisi ulaşılabilir fiyatlara sunmak isteyen tüm salonların markayı daha yakından tanımasına ve denemesine olanak sağlayacağız. Bir kere denediler mi onlar da markanın gücünü anlayacaklar.

Estetica: Paylaştığınız bilgiler için çok teşekkür ederiz. Sektöre mesajınızı öğrenebilir miyiz?

Emine Akad Gürpınar: 2014 yılında olduğu gibi 2015 yılında da sürdürülebilir büyüme anlayışı ile vizyonumuzu paylaşan her salonla yüksek kalitede ve güvenilirlikte ürün ve servisleri kadınlara sunmaya devam edeceğiz. Anlık kazanımlar için değil, hep beraber kuaförlük mesleğini ileri noktalara taşıma konusunda çalışmalarımız devam edecek.

Bu röportaj Estetica Dergisi Şubat-Mart 2015 sayısından derlenmiştir….

Mehmet Tatlı ve markalaşma

0

Mehmet Tatlı ve markalaşma

Mehmet Tatlı’nın markalaşma sürecinde kurumsal altyapının arkasındaki isimlerden Nilgün Tatlı ile sektör hakkında konuştuk.

Biraz kendinizden bahseder misiniz?

1975 yılında İstanbul’da doğdum. İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirdim. İngiliz bir firmada 5 sene Yönetim Danışmanlığı yaptıktan sonra ticaret hayatına atıldım ve kendi işimi kurdum. 2000 yılında evlendim. Babam, Mehmet Tatlı o dönem sektörde bir atılım yapma aşamasındaydı. Biz bu işin içine girmezsek,  profesyonel yönetici arayışına gireceğini söyleyerek manevi bir baskı yaptı. Bir yol ayrımına girdik. Kendi işimizi kapattık ve 2000 yılında Mehmet Tatlı’nın salon yönetimi bölümünden sorumlu olduk. Yaklaşık 15 senedir bu sektörün içindeyim. Kendi muhasebemizi, akademimizi, kurduk. Ürünlerin tüm şubelere dağıtımını gerçekleştirmek için depolama sistemine geçtik. Kurumsallaşmaya gittik. Şubelerin sayısı arttı. 5 sene Maltepe şubesinde çalıştım. 10 senedir de Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeki şubedeyim. Abim Nihat Tatlı, İstanbul Üniversitesi Turizm Otelcilik mezunu ama o da Beylikdüzü şubesinde, kardeşim Nilay Tatlı Özdilek Park AVM’de salon yönetimi ile uğraşıyor. Diğer iki kardeşim Nurten Tatlı Bal makyöz olarak Nişantaşı şubesinde, Nevruz Tatlı ise kesim uzmanı olarak Orjin Maslak’ta çalışıyor.

Kurumsallaşma sürecini biraz anlatabilir misiniz?

Mehmet Tatlı Akademi’nin kurulması ile bu süreç daha hızlı ilerlemeye başladı. Babam eğitime çok önem verirdi. Akademi’yi yokluklar içinde açmıştık. Yurtdışından eğitmenler getirdik, üniversiteler ile bilgi alışverişi yaptık. Bütün ekip eğitimler aldı. Siz biraz büyümeye başlayınca şartlar sizi kurumsallaşmaya doğru götürüyor. Özellikle Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeki şube açıldıktan sonra marka bilinirliğimiz daha da arttı. Zincirleme olarak hepsi arka arkaya geldi. Şu an 24 şubemiz var. Hepsinin başında kendi bünyemizde yetiştirdiğimiz elemanlar var. Bağlılığına, iyi niyetine sadakatine inandığımız çalışanlarımızı belli bir süre bize o güveni aşıladıktan sonra onları ödüllendirmek adına şirketimize hissedar yapıyoruz. Şu ana kadar 50’ye yakın hissedarımız var. Hissedar olanlar salonu kendi yeri gibi görüyor ve riskini azaltmış oluyor, hem de kurumsal bir çatının altına girmiş oluyor. Tek başına salon açmak istediklerinde önlerinde daha uzun bir süreç olacağı için, elemanlar bizimle büyümeyi tercih ediyorlar. Mehmet Tatlı ismiyle kendi çatımızın altındaki insanları ön plana çıkarıyoruz. O anlamda bir tatmin sağlayabildiğimiz için bu maddiyatın da üzerine geçiyor. Onlara yönetme, sanatını ortaya koyabilme şansı veriyoruz ve koruma altına alıyoruz. Salonun vergisi, muhasebe, personel giderleri gibi işlerle uğraşmıyor. Biz bu sayede bu kadar büyüyebildik. Sadece bir isim üzerine kurulu bir şirket olsaydı, bunu başarmak mümkün değildi. Bu kadar insanı bir arada tutmak önemli. İki çok iyi arkadaş salon açıp, 6 ay sonra anlaşamıyor ve salon kapanıyor. Bir süre sonra bir çatışma içine giriyorlar. Egolar devreye giriyor, biz de öyle bir şey yok.

Bunu nasıl sağlıyorsunuz?

Mütevazilikle. Markanın sahibi babam çok mütevazi bir insandı. Biz burada yanımızda çalışan insanlardan daha çok işçiyiz. Dengeleri doğru ayarladığımız, hiçbir zaman öne çıkmadığımız için gayet güzel yürüyor.

Kaç çalışanınız var? Eleman bulmakta zorluk çekiyor musunuz?

400 civarında elemanımız var. Bizde çok fazla sirkülasyon olmuyor. Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeki şubede 10 senedir çalışıyorum. Bu süreçte burada 30 personel değişmiştir. Onların ayrılma nedenleri de salon ile ilgili değildir. Kalfa, usta ya da manikür bölümlerinde elemanların sayısı kolay kolay değişmiyor. Eleman alacağımız zaman kendi içimizde salonlar birbirlerine haber veriyorlar, genelde akademimizde kendi yetiştirdiğimiz elemanı alıyoruz. Elemanları akademimizde 1 ay eğitiyoruz. Şubelerin hangisinde ihtiyaç varsa oraya alıyoruz.

Eleman alımında Meslek Liseleri ya da Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölümü mezunlarını tercih ediyor musunuz?

Nişantaşı Üniversitesi bizim bu konuda çözüm ortağımız. Mezun olmadan bir sene önce salonlarımıza öğrenci yönlendiriyorlar. Gelen öğrencilerden çok memnunuz. Çünkü bir hedefleri var. Mehmet Tatlı Salonları, üniversitelerde iyi sunuluyor ki öğrencilere burada çalışmak ödül gibi geliyor. Daha bilinçli bir kesim var. Üniversite’de teori kısmını alabiliyorlar, kendilerini uygulamada geliştirmek için daha çok çaba gösteriyorlar. Kuaför olabilmek için özel üniversiteye para ödüyorlar ve verdiğinin karşılığını almak istiyorlar.

Çalışanların ihtiyaçlarını tespit edip, ona göre eğitim veriyor musunuz? Nasıl gözlemliyorsunuz?

Akademi Direktörümüz Necdet Yazıcı ve Alp Kavasoğlu gözlemliyor. Akademi’de her pazartesi topuz, haftada bir gün de renklendirme eğitimlerimiz oluyor. Katılımcı sayısının az olması eğitimin verimli geçmesi açısından önem sağlıyor. Bu yüzden bir eleman üç haftada bir eğitimlere katılıyor. Salonda çalışanlarınızı mutlaka beslemeniz gerekiyor; eğer bir şeyler verirseniz, size daha sadık oluyorlar. Bu yüzden daima yeniliklerden, trendlerden onları haberdar ediyoruz. Benim bildiğim bana yeter diyen insanlarla çalışmıyoruz. Her yaşta, herkesten öğrenilebilecek mutlaka bir şeyler vardır.

Mehmet Tatlı Akademi’nin dışında çalışanlara eğitim sağlıyor musunuz?

Nevruz Tatlı yurtdışında çalıştığımız Stephan Akademi’den eğitim alıyor ve kendi ekibimize orada öğrendiklerini aktarıyor. Aynı zamanda firmalar destek sağlıyorlar.

Çalışanların motivasyonunu arttırmak için neler yapıyorsunuz?

Müşterimize ne yapıyorsak, önce çalışanımıza yapıyoruz. Özel günlerde jestler yapıyoruz. Sevgililer gününde müşterilerimize ve çalışanlarımıza üzerinde kalp deseni olan kazaklar hediye ettik. 14 Şubat’ta tüm elemanlarımız kalpli kazakları giydiler. Onları motive etmek için küçük hediyeler veriyoruz, düzenli yemekler organize ediyoruz. Mümkün olduğu kadar iş dışında da bir araya gelmeye çalışıyoruz. Salonun atmosferi bir süre sonra insanı gergin yapabiliyor. Dışarı çıktığımız zaman herkes daha neşeli oluyor. Bambaşka karakterler ortaya çıkıyor. Bizim ekip birbirini çok sever, çok dostane bir ortam vardır. Kimse kimsenin ayağını kaydırmaya çalışmaz. Birbirlerini rakip olarak görmezler.  

Müşteri memnuniyetini yakalamak için ne yapıyorsunuz?

Öncelikle işimizi iyi yapmaya çalışıyoruz. Bir marka olduğumuz için müşteriler hata kabul etmiyor. Herkes saç yapıyor, ama bir şeyleri farklı yapmak, müşteri ile duygusal bağ kurabilmek, güven vermek gerekiyor. Müşteri salona geldiği zaman kafasında hiçbir şekilde hiçbir şüphe kalmaması, maddi olarak verdiğinin hakkını alması lazım. Biz öncelikle sıcak bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Sonra ne istediğini iyi dinleyip, müşteri memnuniyeti yakalamayı hedefliyoruz. Müşteri şikayetlerinin her zaman arkasında duruyoruz. Bir şey yaptırıp, beğenmediği zaman mutlaka yine bize gelsin ve düzeltme şansımız olsun istiyoruz. Bizim için şikayet eden müşteri aslında bizi kazanmak isteyen müşteridir. Bize şikayetini ilettiğine göre, demek ki bizden çözüm üretmemizi bekliyor demektir. O yüzden sorunu burada çözüp, tekrar onu kazanmak için kafasında bir soru işareti kalmamasını istiyoruz.

Müşteri bağlılığını yakalamak için neler yapıyorsunuz?

Güven ortamını yakaladıktan sonra müşteri farklı bir salon arayışına girmiyor. Fiyatlandırma politikamız neredeyse aynı, hizmet kalitemiz tatmin edici bir düzeyde. Müşteri bize gelmese bile öğreniyoruz ki başka bir Mehmet Tatlı Salonu’na gitmiş. Aidiyet duygusunu arttırmaya yönelik, Tatlı Kart hizmetimizi geliştirdik. Müşterilerimiz salonda yaptırdığı her işlem için puan kazanıyor. Boyasının rengini, en son ne yaptırdığını oradan takip edebiliyoruz. Belirli bir ödeme üzerinden puan veriyoruz. O puanları herhangi bir Mehmet Tatlı şubesinde harcayabiliyor. Belirli dönemlerde promosyonlar gerçekleştiriyoruz. Gelin saçı kampanyalarımız oluyor.

Sektöre girmeden önce kaygılarınız var mıydı? Kariyeriniz için iyi bir seçim olacağını düşünüyor muydunuz?

Benim sektör hakkında pek bilgim yoktu. Kuaföre giden biri bile değildim. Burayı hep bir şirket mantığı ile yönetmeye çalıştık ve herkesin fikri değerliydi. Burada çırağından, salon yöneticisine kadar herkesi karşıma alıp onlarla sohbet ediyorum. Ne yapması gerektiğini, nasıl daha iyi olabileceğini konuştuğumuz için hiç kafam boş kalmıyor. Ben doğru yerde miyim diye düşünecek zamanımız olmuyor. Babamın marka olmak gibi bir hayali vardı. Biz bu noktalara getirdik. Umarım bizden sonraki nesil de her zaman daha ileriye götürür. 

Sektörde 15 sene salon işletmeciliği yapan biri olarak kuaförlüğün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Günümüzde çok fazla vur kaç salon var. Açıldıktan kısa bir süre sonra  sabun köpüğü gibi kapanıyorlar. Salon açmak bu kadar basit olmamalı. Bu işin mali yönü var, büyük markalar ağır vergilerin altında eziliyor. Ama küçük işletmelerde vergi ödemiyor, merdiven altı ürünler kullanıyorlar. Müşterilerin bu salonları tercih etmemesi gerekiyor. Kurum kültürü ile yönetilen işletmelerin, sektörde daha kalıcı olacağını düşünüyorum.

Sizin sektöre başladığınızdan bugüne kadar değişen neler var?

Kuaförler eskiye göre eğitimlere daha çok önem vermeye başladılar. Sektörde eğitim seviyesi biraz daha arttı. Kuaförler daha çok araştırmaya başladılar. İnternet çok iyi bir bilgi kaynağı oldu. Eskiden bir şov izlemek için yurtdışına gidiyorlardı. Şimdi istedikleri eğitimi ya da performans şovunu internet üzerinden seyredebiliyorlar. Teknoloji ile birlikte müşteriler işletme hakkında istedikleri gibi yorum yapabiliyorlar. Müşteri beklentileri, trendler her şey değişiyor. Biz değişen şartlara ayak uydurmaya çalışıyoruz.   

Eklemek istediğiniz?

Kuaförlüğün yurtdışındaki gibi saygın bir meslek olmasını diliyorum ve mesleği üst seviyeye taşınmasını istiyorum.

Nilgün Tatlı’ya bu keyifli sohbet için çok teşekkür ediyoruz.

Artistik Kuaförler Derneği

0

Varlığı, ismi, üyeleri ve faaliyetleri zaman zaman çok konuşulan, zaman zaman ulaşılmaz olduğu düşünülen bir dernek

Artistik Kuaförler Derneği

Soldan Sağa.Ayaktakiler: Mahmut Ebil, Gülay Tiran, Yıldırım Özdemir, Bora Özdoğan, Müşerref Pala- Oturanlar: Hüseyin Sivrikaya, Hakan Köse, Adnan Serter.

 

Sektörde pek çok kişinin merak ettiği, kimi zaman elitler suçlamasıyla karşılaşan, kimi zaman da elit olmanın önemine vurgu yaparak sektöre kaliteyi sunan örnek bir yapı.

Geçmişe de bugüne de baktığımızda tek bir gerçek var: Meslek aşkı. Sobayla ısınan bir odada alınan dernekleşme kararıyla kurulan, kimi zaman Artistik Kulüp olarak adlandırılan ve son tüzük değişikliğine kadar ismi İstanbul Artistik Kuaförler Derneği olarak sadece İstanbul’dan üye kabul eden dernek son yıllarda farklılaştı, değişti, şekillendi ve Avrupa’ya örnek gösterilen bir kurum haline geldi.

Sadece İstanbul’dan değil tüm Türkiye’den kuaförlük belgesine sahip meslektaşlarını kucaklayan derneğin, Edirne’den Ankara’ya, Giresun’dan Alanya ve Antalya’ya kadar üyeleri bulunuyor. Üye yapısındaki değişikliğe paralel olarak yine son genel kurulda ismindeki İstanbul kaldırılarak tüm Türkiye’ye açık hale geldi. 

Derneğin asıl sırrı ise Üyelik Bildirgesi’nde gizli. Bunun için kısa bir süre sonra yenilenecek olan web sitesine (www.iakd.net) göz atmanızda fayda var.

Estetica Dergisi Şubat Mart sayısında, AKD Yönetim Kurulu ile yaptığımız sohbeti bulabilirsiniz.