Daima şık görünmek, sanıldığı kadar zor değil. İşin sırrı temel birtakım stil prensiplerini göz ardı etmemekte. İşte, her zaman şık görünmek için dikkat etmeniz gereken 7 prensip
1- Gardrobunuzdaki Temel Parçaları Belirleyin
Gardırobunuzun güvenilir temel giysilere sahip olduğundan emin olun: Mini ya da midi siyah bir elbise, klasik bir blazer ceket, üzerinize tam oturan bir kot pantolon, düz beyaz, gri ve siyah tişört, deri ve kot ceket… Gardrobunuzdaki bu parçaları birbiriyle ya da başka parçalarla rahatça kombinleyebilirsiniz.
2- Kıyafetlerinizi nasıl dengeleyeceğinizi öğrenin
Kıyafetleri dengelemek, genel bir estetik uyum yaratmak için kıyafetlerinizi stilize etmek anlamına gelir. Bunu başarmanın yolu, vücut şeklinize uygun kıyafetler giymekten geçer. Oversize kıyafetlerle veya sıra dışı formlarla oynamak istediğinizde, üzerinizdeki diğer kıyafetin üzerinize tam oturduğundan emin olmalısınız. Örneğin, dar bir crop top ile geniş paçalı kot pantolonu veya omuzları kabarık bir üst ile düz paça pantolonu eşleştirmeyi deneyin.
3-Kıyafetlerinizin üzerinize tam oturduğundan emin olun
Herhangi bir giysiyi harika göstermenin püf noktalarından biri, üzerinize tam oturan parçayı seçmektir. Yerde sürüklenen pantolonlar, pot duran bluzlar, tuhaf bir şekilde büzüşen elbiseler sizi ne şık gösterir ne de size iyi hissetirir.
4-Kişisel tarzınızı bulun
Kendinize ait bir tarz geliştirmek yıllar alabilir. Kişisel tarzın birçok deneme yanılmadan sonra oturduğunu hatırlatalım. Bedeninizde neyin harika göründüğünü bulmak için renkler ve formlarla oynamak, farklı görünümleri denemek için zaman ayırın.
5- Doğru alışveriş yapın
Sizin için doğru olan kıyafetleri bulmak, nasıl alışveriş yapacağınızı bilmekten geçiyor. Herkesin satın alıp sonradan kendine “Bunu neden satın aldım ki?” diye sorduğu olmuştur. Dolabınızı hiç giymediğiniz eşyalarla doldurmaktan kaçınmak için kendi stilinizi, beden formunuzu, ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı bilmelisiniz.
6- Renklerle oynayın
Renkli giyinmekten çekinenlerdenseniz tek bir renkli parçayı nötr bir renkle kombinleyin. Renklere alıştıkça hangi renk kombinasyonlarının tarzınıza en uygun olduğunu öğreneceksiniz. Hangi renklerin birbiriyle uyumlu olduğunu bilmek de iyi bir görünüm elde etmek için önemlidir.
7-Kemeri Es Geçmeyin
Görünümünüze bir kemer eklemek, herhangi bir kıyafeti daha uyumlu göstermenin en kolay yollarından biridir. Uzun kaşmir bir süveter ya da bir midi etek, kombinlemesi zor parçalar olabilir, ama bir kemerle bir araya getirdiğinizde görünümü dengeler ve şık bir görünüm ortaya koyar.
Doğru renkleri kullanmak cildinizi, saçınızı ve genel görünümünüzü canlandırarak çok daha güzel görünmenizi sağlar. Aynı şekilde, yanlış tonlar da solgun ve donuk görünmenize neden olabilir. “Bugün ne giyeyim?” sorusundan daha önemli olan şey, kıyafet seçiminde hangi renkleri tercih etmeniz gerektiğini bilmektir. Kıyafetinizin renklerine karar verirken tercihlerinizi, teninizin ve hatta saçınızın rengine göre yapın.
Farklı saç renkleri için en uyumlu kıyafet renkleri:
Esmerler için en doğru kıyafet renkleri Zümrüt yeşili ve safir mavisi gibi mücevher tonları esmerle çok yakışır. Balyajlarınıza ve alt tonlarınıza bağlı olarak, turuncu, pembe ve sarı da iyi birer tercih olabilir. Sıcak kahve tonlarında saçlara sahip olanlar zeytin yeşili, turuncu-kırmızı ve koyu mor renklerde harika görünür. Soğuk tonlardaki koyu saçlar ise çikolata kahvesi, lacivert ve kömür grisi kıyafetlerle çarpıcı görünür. Siyah saçlı esmerler kırmızı, kobalt mavisi veya mor kıyafetlerle harika görünür.
Sarışınlar için en doğru kıyafet renkleri Sarışınlar genellikle en iyi görünümlerine parlak ve sıcak renklerle sağlar. Sarı, turuncu ve bakır renginin yanı sıra krem, kahverengiye çalan gri ve beyaz gibi nötr renkler de sarışınların gardroplarında bulundurmaları gereken renkler arasında. Platin sarısı saçlara sahip olanlar, mavinin herhangi bir tonunun yanı sıra kırmızı kıyafetler içinde de çarpıcı görünür. Yakut, zümrüt gibi taş renkleri ve kırmızının alt tonları sıcak bal rengi sarılarla çok iyi gider. Kumrallar için en ideali pastel yerine koyu renk tonlarını kullanmaktır.
Kızıllar için en doğru kıyafet renkleri Kızıllar fildişi rengi ve yeşil giysilerle harika görünüyor. Çoğu kızılın soluk, çilli derisini temizleyen bazı sarılardan kaçının. Turuncu ve kahverenginin sıcak tonlarını düşünün. Koyu kumral ve gerçek kızıl saç, bej, kahverengi, yeşil ve camel gibi toprak tonlarıyla güzel bir şekilde tamamlanır. Lacivert, pembe ve parlak kırmızı pek size göre değil. Çilek sarısı (strawberry blond) ve açık kumral saçlar için şeftali pembesi, menekşe mavisi, su yeşili ve altın sarısı en iyi seçeneklerdir. Kızıl saçla birlikte gerçek pembe ve parlak mor, gerçek bir açıklama yapan göz alıcı bir uyum sunar.
Birebir Eşleşen Renkler Sofistike ve zarif bir görünüm için, saçınıza uygun renkte giysileri tercih edin. Örneğin, koyu çikolata ten rengine sahip olan esmerler kırmızımsı kahverengi; sarışınlar krem ve dore; kızıllar ise kırmızının çeşitli tonlarında kıyafetlere yönelebilir.
Çarpıcı Zıtlıklar Öte yandan, saç renginizle cesur bir kontrast oluşturacak renklerde giysiler, tüm dikkati üzerinize çekecek bir etki yaratabilir. Sarışınlar siyah ya da tam kırmızı ile bu etkiyi yaratabilirken, esmerler fuşya veya limon yeşili deneyebilirler. Kızıllar ise elektrik mavisi veya turkuazı denemeli.
Daima iyi gösteren evrensel renkler vardır. Bu tonlar arasında koyu kırmızı, koyu deniz mavisi ve patlıcan moru bulunur. Cilt tonunuz veya saç renginiz ne olursa olsun, kıyafetlerinizde bu güzel tonları her zaman tercih edebilirsiniz.
Yılın son ayına girmişken önümüzdeki yıl öne çıkacak olan sağlıklı yaşam ve güzellik trendlerini sizler için derledik. İşte 2023’te bizi bekleyen sağlıklı yaşam ve güzellik trendleri…
1- Topluluk Bazlı Güzellik ve Sağlık
Spor salonları ve yoga-pilates stüdyoları hizmet vermeye devam ederken, 2023’te Zoom kullanımını iş toplantılarından bir adım öteye götürerek toplulukla birlikte evde spor yapmaya yöneleceğiz. Toplu halde spor yapmaya imkan veren online spor uygulamaları şimdiden mantar gibi türemeye başladı bile. Covid sonrası dışarı çıkıp sosyalleşmeyi, fiziksel olarak temas kurmayı çok özlemiş olsak da pek çoğumuzun evden çalışma rutinine alışması, spor yapma alışkanlıklarımızı da etkileyeceğe benziyor. Sanal spor toplulukları oluşacak.
2- Köpük ve Kalınlaştırıcı Spreyler
Hacim veren “body building” köpük ve spreyler, 2023’te mutlaka elinizin altında olması gereken şekillendirme ürünleri Yeni nesil versiyonlar, saça doğal bir bitişe sahip yüksek hacim sunarken, kalınlaştırıcı spreyler de kusursuz ve katlı saç modellerini korumaya yardımcı oluyor. Bu yeni teknoloji ürünler, saçta en ufak bir yapışkanlık hissi bırakmıyor.
Uzun uzun bakım yapmaya fırsatı olmayanlar için cilde anında ışıltı getiren “hızlı güzellik ürünleri”, 2023’ün hayatımıza getireceği bir diğer yenilik olacak. Bir çoğumuzun hibrid ya da evden çalıştığı bir ortamda, online ve yüz yüze toplantılarınız arasında uygulayabileceğimiz, mikro ve hedefe yönelik etkili bir yaklaşım sunan güzellik ürünleri pazarda yerini alacak.
4- Her Zamankinden Daha Görkemli Uzun Katlarla Dalgalı Saç Modelleri
Her saç dokusunda işe yarayan uzun katlarla dalgalı saç modelleri, 2023’te baş köşeye oturacak. Göz alıcı, hareketli ve dinamik!.
5- Sonsuz Fırsatlarıyla Cilt Mikrobiyomu
Sağlık alanındaki en yenilikçi keşif haline gelen, önde gelen araştırma kurumlarının ve biyoteknoloji şirketlerinin dikkatini çeken cilt mikrobiyomu, araştırmaları henüz emekleme aşamasında, ancak önümüzdeki yıl üzerine çok daha fazla şey söylüyor olacağız..
6- Biyoteknoloji, Güzellik Sektörünü Dönüştürecek
Biyoteknoloji, gelecekte daha sürdürülebilir bir güzellik için zemin hazırlıyor. Önümüzdeki yıl, “doğal” olana ilişkin görüşümüzü genişleteceğiz ve laboratuvardan türetilen bileşenlerden korkmayı bırakacağız.
ELLE Green, Aveda ana sponsorluğunda 30 Kasım Çarşamba günü Mandarin Oriental, Bosphorus’da gerçekleşti.
Aveda ana sponsorluğunda gerçekleşen Elle Green etkinliğinde Aveda markasının ortak değerleriyle de bağlantılı olarak gün boyunca sürdürülebilirlik, döngüsel ve yavaş moda, iklim dostu beslenme, çevre dostu & vegan koleksiyon ve projeleri konuşuldu ve alanında uzman isimler ve özel konuklarla paneller ve söyleşiler gerçekleşti.
Açılış konuşmasını Aveda Marka Müdürü Emre Genç yaptı:
‘Hoşgeldiniz. Ben Emre Genç, Aveda Marka Müdürüyüm, öncelikle Elle Green ana sponsoru olarak burada sizlerle olmaktan ve birbirinden değerli isimlerle birlikte sürdürebilirliğin, hem bizler hem de yaşadığımız dünya için önemini konuşacak ve dinleyecek olmaktan dolayı çok mutluyuz. Ortak değerlerde buluştuğumuz Elle Green etkinliğinde harika yol arkadaşlıkları için Elle ekibine teşekkür ediyoruz. Bugün burada konuşan ve konuşacak olan tüm isimler ve konular bizi Aveda ekibi olarak çok heyecanlandırıyor.
Aveda kimdir? Aveda; yüksek performanslı ve doğal türevli, işinde en uzman ve saç konusunda sektörde en iyi salonlarla çalışan, bir saç bakım markası ama sadece bu kadar değil, bundan cok daha fazlası.
Markamız adını Ayurveda’dan alıyor. Peki nedir bu Ayurveda?
Ayurveda; Ayur- Veda aslında Hayat- Bilgisi demek. Aslında Ayurveda; sağlığı koruma, hastalığı önleme ve tedavi şeklinde uygulanan bir tıp sistemidir. Ayurvedik metinlerde insanların üç farklı bedenden oluştuğu ifade edilir. Bunlar; fiziksel beden, zihinsel beden ve ruhsal bedendir. Ayurveda’ya göre bu bedenler uyum ve denge içinde çalıştığı sürece hastalıklardan korunmak mümkündür. Hastalıklar bedensel, zihinsel ve ruhsal dengesizliklerden kaynaklanır; bu dengesizlikler hayat tarzlarının değiştirilmesi, diyetler ve şifalı bitkilerle ortadan kaldırılabilir.
-Aveda olarak doğanın en iyi güzellik kaynağı olduğuna inanıyoruz ve tamamen doğal içeriklerimizle hem yüksek performanslı hem bitkisel özlerden elde edilmiş ürünlerin mümkün olduğunu anlatmak istiyoruz. Tıpkı Elle Green x Aveda gibi bizim için içerik demek yeşil demek😊
-100% vegan bir markayız, %100 vegan formüller ile daha sağlıklı saçların mümkün olduğuna inanyoruz. Vegan bir marka olarak hayvan sevgimiz, en önemli değerlerimizin biri. Kurulduğu 1978 yılından, bugune dek hayvanlar üzerinde kesinlikle deney yapmıyor. Hatta cruelty free hakkında yapılan araştırmaları destekliyoruz. Leaping Bunny altın standart ile hayvanları koruduğunu tescilledi.
- Sadece hayvanları değil insanları ve doğayı da koruyor, dünya genelinde 1.700 temiz su kaynağını aktif olarak koruyoruz.. 92.000'den fazla kişiye temiz su ulaştırmaya yardımcı olduk ve Hindistan, Nepal, Madagaskar ve Etiyopya olmak üzere içerik tedariği sağladığımız tüm ülkelerdeki topluluklara temiz su erişimi, sağlık hizmeti ve hijyen sağlamak için çalışıyoruz.
-İçeriği bu kadar doğal ve şifalı bitkilerden oluşan ve dünyayı + insan ve cevresini koruyan aveda aynı zamanda sorumlu üretime de cok önem veriyor ve 100% geri dönüştürülebilir olarak güneş ve rüzgar enerjisiyle üretiyor. Ve yine 100% geri dönüstürülmüş malzemelerden şişe üretimi yapıyor.
Aslında Aveda sadece saçlara dokunan bir marka değil kalplere de dokunan bir marka, Aveda saç bakımı konusunda yüksek performansın yanı sıra dünyayı değiştirmeyi ve faydalı olmayı kendine misyon edinmiş bir aşk markası.
Daha sürdürülebilir bir gelecek için attığımız her adım çok değerli ve yol gösterici. Şimdi herkesi yaşadığımız dünyaya saygı duymaya ve doğanın gücüyle sürdürülebilir bir gelecek yaratmaya davet ediyorum. Gandhi’nin bir sözü var, be the change you want to see in the world, yani dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol!
Bugün buraya gelerek heyecanımızı paylaştığınız için sizlere tekrar teşekkür ediyoruz. Çok keyifli bir program sizleri bekliyor. ‘
Aveda Marka Müdürü Emre Genç’in konuşmasının ardından gerçekleşen paneller katılımcılar tarafından ilgiyle izlenirken fuaye alanındaki Aveda özel alanı tüm konukların ilgi alanını oluşturdu.
Elle Green Awards x Aveda Ödül Töreni
Tanınmış isimlerin de katıldığı etkinlikte kendi alanlarında gezegeni, doğayı, canlıları koruyan ve bu yönde topluma ilham veren beş isme ELLE Green Awards x Aveda Ödülleri takdim edildi.
Estée Lauder Şirketleri Türkiye Genel Müdürü İpek Ersavaş ve ELLE Türkiye Yayın Direktörü Melda Narmanlı Çimen tarafından, Sürdürülebilirlik Güzellik Ödülü Şevval Sam’a, Vegan Koleksiyon Ödülü Mianqa markası kurucusu Zeynep Akman’a, İklim Dostu Koleksiyon Ödülü Mavi markası “Mavi Hemp Denim” koleksiyonuna, Toplumsal Duyarlılık ve Doğa Dostluğu Ödülü Nur Bilen Yavuzer’e, Hayvan Dostu İş İnsanı Ödülü ise SemtPati Projesi ile İpek Kıraç’a verildi. Aynı zamanda farkındalığın eğitimle mümkün olduğuna inanan Aveda, ödül alan her değerli isim adına Yuvam Dünya Derneği’nin genç öğrenciler için gerçekleştirdiği İklim Şampiyonları Eğitimi projesine aktarılmak üzere bağışta bulunacağını duyurdu.
Cildinizden saçlarınıza, tümüyle sağlıklı bir görünüme kavuşmanın en temel gerekliliklerinden biri besleyici, vitamin açısından zengin yiyecekler yemektir. İster kilo vermeye çalışıyor, ister sağlık durumunuz nedeniyle kısıtlayıcı bir diyete uymak zorunda olun, vücudunuzu daima dinç tutmak için sağlıklı yiyeceklere yönelmeniz gerektiğine emin olabilirsiniz. Herhangi bir vitamin eksikliği vücudunuz için zararlı olabilir ve sizi çeşitli aktiviteleri gerçekleştirme yeteneğinizden mahrum edebildiği gibi, cildiniz ve saçlarınızın sağlıklı görünmesine engel olabilir.
Vitaminlerin bedenin sağlıklı gelişmesi ve sağlıklı yaşlanması için gerekli olduğu göz önüne alındığında, vitamin eksikliği durumunda bedeniniz belirli semptomlar geliştirebilir. Vitamin eksikliği, yüzünüzde ve cildinizde de kendini gösterebilir. İşte yüzünüzde ortaya çıkan bazı vitamin eksikliği belirtileri:
1-Ciltte sivilce ve kuruluk
Akne ve kuru cilt, çeşitli hormonal değişikliklerin ya da ciltte kir ve mikrop birikiminin bir sonucu olabildiği gibi belirli vitamin eksikliklerinden de kaynaklanabilir. Yetersiz A ve E Vitamini yüzünüzde sivilce oluşumuna yol açarken, düşük seviyede B12 Vitamini eksikliği cildinizin her zamankinden daha solgun görünmesine neden olur. Teşhisinizi doğrulamak için aşırı yorgunluk belirtileri, ruh hali değişiklikleri gibi göstergelere bakın.
2- Şiş gözler
Sık bir şekilde şişmiş gözlerle uyanıyorsanız, bu, vücudunuzdaki iyot seviyesinin düşük olduğunun bir işareti olabilir. Çalışmalar, iyot eksikliğini sıklıkla yorgunluğa, açıklanamayan kilo alımına ve tabii ki şiş gözlere yol açabilen tiroid hastalıklarıyla ilişkilendiriyor.
3- Diş eti kanaması
C vitamini eksikliği vücudumuza ve sağlığımıza çok fazla zarar verebilir. Dikkat edilmesi gereken belirtilerden biri ‘iskorbüt’ olarak da bilinen diş eti kanamalarıdır. Diğer semptomlar kolay morarma, kanama, eklem ve kas ağrılarıdır. Bununla birlikte, vücuttaki C vitamini seviyenizi artırmak için portakal, limon ve greyfurt gibi turunçgilleri bolca tüketmeye ve ekstra C vitamin takviyesi almaya çalışın.
4- Soluk renk dudaklar
Soluk, renksiz dudaklara sahip olmak altta yatan birçok hastalığın belirtisi olabilir. Genellikle vücuttaki düşük kırmızı kan hücresi seviyelerinden kaynaklanan bir durum olan aneminin en yaygın semptomlarından biridir. Vücuttaki düşük demir seviyeleri, RBC sayısında bir eksikliğe neden olarak vücudun dokularına oksijen taşınmasını zorlaştırır. Bu nedenle cilt ve dudaklarda renk bozulmasına neden olabilir. Bunun dışında demir eksikliği kişinin bağışıklık sistemini de zayıflatabilir.
5- Hasar görmüş, kuru saçlar
Saçlarınız hasar görmüş ve kuru ise, vücudunuzda B7 vitamini olarak da bilinen biotin eksikliği olabilir. Biotin, saçınızı beslemeye yardımcı olan besinlerdir, dolayısıyla düşük biyotin seviyeleri kepekli, kuru saçlara yol açar. Bunun dışında kırılgan tırnaklara ve saçların incelmesine de yol açabilir. Çözüm için yağsız et, meyve ve sebze, baklagiller ve balık dahil olmak üzere B7 Vitamini açısından zengin gıdalar tüketin.
Kepek ve saç derisinde kronik pullanma problemi yaşayanlar, ideal çözümü bulmak için pek çok yol dener. Ancak, bu mucizevi çareler aslında yarardan çok zarar verebilir. Bazı kimyasallar saç derinizi strese sokar ve kepeği ortadan kaldırmak yerine artırır. Bu kimyasallar düşünüldüğünden daha yaygın. Kepeğe karşı özel olarak formüle edilmiş olan birinci kalite profesyonel şampuanlar dışında marketlerden satın alınan şampuan, saç kremi, köpük ve saç spreyi gibi ürünler, kepeği ve tahrişi kötüleştiren, saç derisini kurutan bileşenler içerebilir. Kepek sorununuz varsa, bu altı bileşenden kaçınmaya özen gösterin.
Parabenler Parabenler, saç derisi tahrişinin başlıca sorumlusu olarak kabul edilir. Bu sentetik kimyasallar genellikle ürünlerde koruyucu olarak kullanılır, şampuan ve saç kremlerini bakteri oluşumundan arındırır. Ancak bu kimyasallar aynı zamanda saç derinizi tahriş edebilir ve saç dökülmesine neden olabilir. il.
Ayrıca, son araştırmalar parabenlerin bazı meme kanserlerinin gelişiminde de rol oynayabileceğini gösteriyor. Bu nedenle, mümkünse bu kimyasallardan tamamen uzak durun. Paraben içermeyen birinci sınıf ürünlere göz atın.
Sülfatlar Sülfatlar, kesinlikle uzak durulması gereken diğer bir yaygın içeriktir. ALS ve SLS sülfatlar genellikle bir ürünün kimyasal bileşiklerini bir araya getirmeye yardımcı olmak için kullanılır. Bu kimyasallar, banyo ürünlerindeki köpüklü bileşeni oluşturur. Ancak sülfatlar saç derisine ve saç teline hasar verir. Bu kimyasallar saçınızı, gerekli olan iyi ve doğal yağlardan arındırarak saç derinizi bakteri oluşumuna ve aşırı kuruluğa açık hale getirebilir. Sonuç olarak, sülfatlar kepek ve sedef hastalığı gibi cilt hastalıklarını şiddetlendirir. Önerdiğimiz sülfatsız şampuanlara göz atın.
Silikon Birçok şampuan, saç kremi ve şekillendirme ürününde yaygın olarak kullanılan bir bileşen olan silikon, saçların ışıl ışıl parlaması ve sağlılı görünmesi için kütikülü kapatmak için kullanılır. Dimetikon gibi silikonlar gözeneklerinizi tıkayarak kafa derisi tahrişinin artmasına, pul birikmesine ve saç dökülmesine neden olabilir. Saç derisinde ürün birikmesi kepeğin ana nedenlerinden biridir, bu nedenle mümkünse silikon kullanmaktan kaçının. Silikon içermeyen birinci sınıf ürünlere göz atın.
Sodyum Klorür Bazı şampuanlar ve saç kremleri koyulaştırıcı olarak sodyum klorüre, yani tuza güvenir. Ancak sodyum klorür cildinizi, saç derinizi ve saç tellerinizi kurutur. Kuru bir saç derisinden muzdaripseniz bu bileşene sahip ürünlerden uzak durun.
Sentetik Kokular Koku, hepimiz için cezbedici bir faktör olsa da sentetik kokular içeren ürünlere karşı her zaman temkinli davranmakta fayda var. Özellikle de alerjik bir bünyeye sahipseniz… “Koku”, saçınıza ve saç derinize zarar verebilecek yüzbinlerce yapay kimyasal için her şeyi kapsayan bir terimdir. Alerjenler ve alkol gibi kurutucu maddeler, bu hoş kokulu bileşiklere girerek saç derisindeki kepeği şiddetlendirebilir ve olumsuz cilt reaksiyonlarına neden olabilir.
Her zaman kıvırcık saçlara sahip olmayı mı istediniz? Saçınızı doğal olarak kıvırcıkmış gibi görünecek şekilde nasıl şekillendirebileceğinizi bilmek ister misiniz?
Ya da zaten kıvırcık saçlıysanız, buklelerinizin daha güzel ve doğal görünmesini sağlamak için de aynı adımları uygulayabilirsiniz.
Doğal Görünen Buklelere Sahip Olmak İçin
Düz saçlarınızı doğal buklelere dönüştürmek için gerçekten iyi şekillendirme araçlarına ihtiyacınız var. Maşa seçerken 9-25 mm olanları tercih edin. Maşanın çapı ne kadar küçük olursa bukleleriniz de o kadar sıkı olur. Ayrıca saçınızın zamanla yumuşayıp buklelerin açılacağını unutmayın, bu nedenle saçınızı hedeflediğinizden biraz daha sıkı şekillendirmek en iyisidir, böylece bukleler tüm gün ve gece görünümünü korur.
Hangi Saç Ürünleri Kullanılmalı?
Saçlarınız düz ise kıvırcıkmış gibi görünmesini garantilemek ve buklelerinizin uzun süre dayanmasını sağlamak için saçınızı iyi hazırlamanız gerekir. Saçınıza biraz tutuş ve doku eklemek için hacim veren bir köpük kullanmanızı ve şekillendirmeye başlamadan önce saçınızı kabaca fönlemenizi tavsiye ederiz. Köpük, saçınıza hareket kazandırarak buklelerin uzun süre dayanması için biraz daha doku eklemeye yardımcı olur.
1- Kıvırma Yönünü Değiştirin Doğal görünen buklelerin sırrı, saçınızı maşayla kıvırma şeklini değiştirmektir. Normalde bukle yaparken saçınızı sadece yüzünüzden uzağa doğru kıvırırsınız. Sıkı bukleleri şekillendirirken, bir araya toplanma eğiliminde olabilirler ve o kadar doğal görünmezler. Doğal saçlar biraz daha dağınıktır ve bukleler birbirinden ayrı bir şekilde belirgin görünmelidir.
2- Buklelerinizin boyutunu değiştirin Daha doğal bukle görünümü vermek için iki farklı boyutta maşa kullanabilirsiniz. Herhangi bir doğal kıvırcık saçta farklı boyutlardan oluşan buklelere sahip olmak tamamen normaldir, bu nedenle sıkı bukleleri birkaç kat daha geniş buklelerle karıştırarak daha doğal bir sonuç yaratabilirsiniz.
3- Saçı soğumaya bırakın Buklelerinizin tamamen oturduğundan emin olmak için, onlara dokunmadan önce soğumalarını bekleyin. Bu süreyi makyajımı yapmak için kullanabilirsiniz.
4- Bukleleri Hacimlendirin Bukleleri karıştırırken biraz doku ve hacim eklemek için bir saç pudrası kullanabilirsiniz. Maşanın oluşturduğu keskin bukleler saçınızın doğal kıvırcıkmış gibi görünmesini engeller. Saç pudraları saça daha fazla kaldırma etkisi ve daha doğal bir görünüm vermeniz için ideal ürünlerdir.
5- Son Rötuşlara Dikkat
son aşamada buklelerinizi sallarken fazla aşırıya kaçıp bukleleri bozma riskiniz var. Bu nedenle son olarak doğal görünüm yaratmak için bukleleri hafif açarken adım adım ilerleyin.
Simon-Kucher & Partners’ın son küresel çalışması, tüketicilerin yüzde 90’ının satın alma davranışlarında daha sürdürülebilir ürünlere odaklı ve çevreci hale geldiklerini ortaya koyuyor.
Tüketiciler sürdürülebilir ürünleri her geçen gün daha fazla arıyorlar. Simon-Kucher & Partners’ın son küresel çalışmasına göre, enflasyon ve diğer engellere rağmen tüketicilerin dörtte üçü geçen yıla oranla sürdürülebilirliğin kendileri için aynı ya da daha fazla öneme sahip olduğunu belirtiyor. Çalışma, tüketicilerin yüzde 90’ının satın alma davranışlarında daha çevreci hale geldiklerini de ortaya koyuyor.
Sürdürülebilir ürün ve hizmetlere gösterilen talep artmaya devam ederken müşteri beklentisi ve regülasyonlar açısından sürdürülebilirlik olgunluğuna ulaşmış ülkelerde bu ürünler için ek ödeme yapma isteği azalıyor. Bu unsurlar gösteriyor ki sürdürülebilirliğin farklılaştırıcı bir faktör olmaktan çıkıp normun bir parçası haline gelmesi yönündeki tüketici beklentisi giderek artıyor.Global danışmanlık şirketi Simon-Kucher & Partners tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilen Küresel Sürdürülebilirlik Çalışması, 19 ülkede yaklaşık 12 bin kişiyle hayata geçirildi.
Araştırmaya göre sürdürülebilirlik, tüketicilerin satın alma kararlarında giderek daha önemli hale geliyor. Tüketicilerin yüzde 66’sı, sürdürülebilirliği en önemli beş satın alma faktöründen biri olarak belirtiyor. Geçtiğimiz yıl boyunca, dünyanın dört bir yanındaki tüketicilerin ve üreticilerin enflasyonist baskılar gibi bir dizi engelle mücadele etmesine rağmen sürdürülebilir ürünler; sektörler, yaş grupları ve ülkeler arasında farklılık göstererek önem kazanmaya devam ediyor.
Sürdürülebilir ürünleri destekleyen iki temel faktör: Artan son tüketici talebi ve regülasyonlar
Ankete katılanların yüzde 89’u, satın alma davranışlarının ve tercihlerinin son 5 yılda çevre dostu ürünler satın almaya doğru kaydığını belirtiyor. Bu doğrultuda üreticileri sürdürülebilir ürünler konusunda yönlendiren ana unsur da tüketicilerin daha fazla sürdürülebilir ürün talep etmesi olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, değer zincirinin sonuna yakın bileşenlerinde yer alan sektörlerde müşteriyi çekmek için sürdürülebilir ürünlere yönelik talep daha net olarak görünüyor. Bu sebeple son kullanıcının direkt satın aldığı iç ve dış cephe boyaları, ambalaj ve paketleme, kişisel bakım ve ev bakımı, kişisel hijyen ve tekstil gibi sektörlerde sürdürülebilir ürünleri ya da geliştirme çalışmalarını daha fazla görmek mümkün. Üreticilerin sürdürülebilirlik konusunda karşılaştığı bir diğer itici güç de regülasyon baskısı. Güçlü regülasyon baskısı nedeniyle sürdürülebilirlik açısından daha olgun pazarlarda, üreticiler mevcut sürdürülebilirlik seviyelerini geliştirmek için hızlı adımlar atıyor. Türkiye özelinde ise AB’ye ithal edilen bazı ürünlere karbon fiyatlaması getirecek Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nın 2026 yılına kadar devreye alınması planı, Türk üreticilerin karbon maliyetlerini düşürerek daha sürdürülebilir ürünler üretmesini sağlayacak.
Sürdürülebilir ürünler için ödeme istekliliği sektörler arasında farklılık gösteriyor
Bugün tüketicilerin ortalama yüzde 32’si sürdürülebilir ürünler/hizmetler için daha fazla ödemeye istekli. Ankete katılanlar, tüketim ürünleri (yüzde 37) söz konusu olduğunda; sürdürülebilir ürün ve hizmetler için daha fazla ödemeye istekli olduklarını belirtti. Enerji ve kamu hizmetleri ise tüketicilerin sürdürülebilir ürün ve hizmetlere daha çok ödeme yapma konusunda en az istekli olduğu sektörler. Simon-Kucher Direktörü Öykü Elmas; “Türkiye pazarında tekstil, kişisel ve ev bakımı, hijyen ürünleri ve iç/dış cephe boyaları gibi sektörler; sürdürülebilirlik alanında sürekli gelişme kaydediyor ve bu alandaki şirketler, ürünlerinin fiyatlarını doğru pozisyon ve stratejilerle beraber yüzde 40 oranında daha yüksek fiyatlamalarla satabiliyor” dedi.
Simon-Kucher Direktörü Öykü Elmas
Tüketicilerin ve işletmelerin aşmaları gereken engeller de var
Son zamanda dünyayı etkisi altına alan enflasyon baskısı sürdürülebilir ürün ve hizmetlerin satın alınması üzerinde olumsuz bir etkiye sahip. Küresel katılımcıların yüzde 33’ü enflasyon sonucu artan fiyatlar nedeniyle sürdürülebilir ürün ve hizmetleri satın alma ihtimallerinin daha düşük olduğunu söylüyor. Hammadde tedariği ise sürdürülebilir ürün talebinin önündeki diğer bir engel. Sınırlı miktarda sürdürülebilir hammadde tedarikçisinin olması; üreticileri erişim ve maliyet yönetimi tarafında zor durumda bırakıyor. Simon-Kucher İstanbul Ofisi Ortağı Cem Balıkçıoğlu, “Sürdürülebilir tüketime yönelik tutum ve davranışların son yıllarda artış eğiliminde olduğu açık. Sürdürülebilirlik bir moda değil ve önümüzdeki dönemde kalıcı bir tüketici davranışı olacak” diyor. Balıkçıoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tüketiciler, şirketlerden daha fazlasını beklemeye devam edecek ve enflasyonist baskılar gibi engellere rağmen uyum sağlayamayan ve yenilikçi olmayan şirketler, uzun vadede talep, kârlılık ve satış konusunda zorluklar yaşayacak.”Bu doğrultuda Simon-Kucher & Partners, şirketlerin son tüketiciler ve müşteri beklentileri üzerinden sürdürülebilirlik alanında ticari değer yakalayabilmesi için 3 ana adımı öne çıkartıyor:
Simon-Kucher İstanbul Ofisi Ortağı Cem Balıkçıoğlu
1-Müşteri davranışını ve regülasyonları analiz ederek öncelikli pazarları tanımlayın
Sınırlı kaynaklarla tüm pazar ya da uygulama alanlarında aynı anda sürdürebilir ürünler üretmek, gerçekçi olmadığı gibi ticari kazanım da sağlamayacaktır. Şirketler, farklı pazarların regülasyonlarını ve mevcut sürdürülebilirlik gelişimini, tüketici davranışlarıyla birlikte anlayarak; sürdürülebilir ürün geliştirme noktasında pazarlar arasında önceliklendirme yapmalı. Hemen ardından her öncelikli pazar ve sektör için; en çok talep edilen sürdürebilirlik faktörleri, (atık su arıtımı, karbon ayak izinin azaltılması, üretim verimliliği vs. gibi) son tüketicinin beklentilerini anlayarak belirlenmeli. Talebin ve ödeme istekliliğinin olduğu öncelikli pazarlar, müşterinin beklediği ürün özellikleri ile buluşturularak ticari fayda ve doğru yeşil dönüşüm yakalanacaktır.
2-İş birliği yapmak için mevcut müşterilerinizi değerlendirin
Tüm müşterileriniz ile sürdürülebilir ürün geliştirmek ya da tüm müşterilerinize bu ürünleri satmak henüz mümkün olmayabilir. Sürdürülebilirlik konusunda doğru müşteriler ile çalışmak için, ilgili müşterilerinizin sürdürülebilirlik konusundaki yetkinliğinin ve hevesinin değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmeyi yaparken; müşterilerin sürdürülebilirliğe olan ilgisi, sürdürülebilirlik üzerine gerçekleştirilen/planlanan çalışmaları, sürdürülebilirlik iletişim stratejileri ve organizasyonlarındaki sürdürülebilirlik altyapısı ve odağı dikkate alınmalıdır. Bu değerlendirme, şirketlerin sürdürülebilirlik çabalarını bu konuya daha fazla odaklanan müşterilere yönlendirmelerine ve daha az kaynakla daha kısa sürede başarılı sonuçlara ulaşmalarına yardımcı olacaktır.
3-Kültürü ve organizasyonu dönüştürün
Sürdürülebilirlik, şirketlerin uzun vadede pazarda ayakta kalabilmesi için yapması gereken bir yolculuktur. Bu yolculuğun daha sağlıklı ilerlemesi adına; karar alma komiteleri oluşturulmalı, kurumsal düzeyde sürdürülebilirlik hedefleri verilmeli, takım sorumlulukları netleştirilmeli ve iç ve dış iletişim materyalleri oluşturulmalıdır. Sürdürülebilirlik performans takibinin daha etkin bir şekilde yapılması ve bu kültürün oluşturulmasını desteklemek adına da sürdürülebilirlik ekibi, organizasyon yapısı içine dahil edilmelidir.
Simon-Kucher & Partners Kıdemli Müdürü Alperen Kayacan’ın belirttiği gibi, araştırmalar, sürdürülebilirlik konusuna odaklanan ve bünyesinde C-Level bir sürdürülebilirlik yöneticisinin olduğu şirketler, muadillerine göre 15% daha yüksek çarpanlar ile değerleniyorlar; çünkü yatırımcılar bu konunun şirket yönetimi ve vizyonu açısından oldukça önemli bir gösterge olduğu kanaatinde. Bu doğrultuda sürdürülebilirlik konusunu uçtan uca işleyişlerine dahil eden şirketler hem tüketiciler hem de yatırımcılar gözünde kısa ve uzun vadede pozitif ayrışacak.
Salon sahibi ve eğitimci Michael Haase, i ster avangard deneylerle uğraşıyor, ister sandalyenin arkasındaki bir müşteriye odaklanıyor olsun, her fotoğraf ve koleksiyonu içgörü ve ilhamı yansıtıyor. Michael Haase, yine renk, malzeme, şekil ve ışıkla gerçekleşen deneylerden doğan yeni bir deneysel koleksiyona imza attı. Haase esin kaynağı hakkındaki ilginç hikayesini de şöyle anlatıyor:
“Nereye gidersem gideyim, bir şeylerden ilham alıyorum ve bazen tuhaf olabiliyorlar. Yakın zamanda yaptığımız bir yolculukta, orta çizgileri boyanmakta olan bir yolda, trafikte durduk. Boyanın sıradan olmadığını fark ettim. Otoyola yerleştirildiğinde üzerinde “kabartma” bir doku vardı. O an ilham geldi ve ‘Neden bunu saça yapmıyorsun!’ diye düşündüm. Garajıma, yani ‘mağara’ya taşındım ve deney başladı. Yarattığım şekiller bana ülkeyi bir Amazon kabilesinden kurtaran ruhlar için düzenlenen bir kabile törenini hatırlattı. İşime tuhaflık getirmeyi seviyorum.”