Eğitim bahane, seçimler şahane…
Sektörün esnaf meslek örgütlerinin adeta bir geleneği var: Seçim öncesi eğitime verilen önem. Bu önem ne yazık ki seçim sonrasındaki zaman içerisinde düşen bir ivme gösteriyor ve akıllara “seçim yatırımı” ifadesini getiriyor.
Seçim olacağını da artan eğitim yatırımlarıyla görüyor olmak için dahi olmaya gerek yok. Ne zaman ki eğitim furyası başlar, bilin ki seçim çalışmaları başlamıştır.
Olması gereken bu mu? Belki de evet… Başka sunacak havuç olmayınca, evet, durum anlaşılır olabilir.
Seçimler bittiğinde ise ne yazık ki verilen pek çok söz gibi eğitimler için verilen sözler de ortadan kayboluyor. Nasılsa kimse hatırlamaz! Ancak kayıtlar ve arşivdeki seçim beyanları her şeyi hatırlatıyor.
Pek bir vizyoner olanların eğitim dışında da verdikleri sözler var!
Eğitim, verilebilecek sözlerin en kolayı… Ne yapacağını pek bilmeyenlerin tutundukları dal gibi… Başka sözler de var: Oda aidatlarının tahsilatı için uygulama hazırlayacak olanından tutun da; her yıl büyük kuaförler şovuna imza atmaktan, hukuk desteği vermekten odanın web sitesini mükemmel hale getirmeye; futbol turnuvalarından birlikteliği sağlayacak pikniklere ve boğaz gezilerine kadar giden bir hayaller listesi…
Devamı var: Bölgelerde temsilciliklerden 90’ların ruhuna, her ay düzenli ücretsiz eğitimlerden temsilcilik manifestolarına, kuaför ara bul sitesinden web tv’lere uzanan hayaller…
Neydi söylem?
“Kuaförlerin ekonomisini ve salon aktivitelerini artırmak, kuaförler arası dayanışmayı pekiştirmek ve en ileri teknoloji kuaför ürünleri ile mesleğimizi dünya çapında icra etmek…”
Aslan yattığı yerden belli olur…
Devam etmeden hemen pandemi sığınağının altını çizeyim. Sakın pandemiye sığınmayın. Kuaförlere en ileri teknoloji ürünler söylemiyle havuç uzatıncaya kadar kendi web sayfalarına bir göz atsalar ne güzel olurdu. Bir meslek odasının sitesine girdiğimde, yayındaki güncel haber tarihinin 2018 ve 2019 olduğunu görmek…
Oysaki çok umutlanmıştık…
Sponsorluk rakamını şimdi hatırlamıyorum ama markaların sponsorluk gazlarıyla çıkılan yolu, “Odamızın kendi mülkü olması için gerekirse kendi cebimizden karşılarız” söylemlerini hatırlıyorum.
Umut vericiydi. Aldanmışız.
Böyle mi devam edecek?
Aldanınca böyle olabiliyor. Böyle devam eder mi? Evet. Ne zaman değişir? Ne zamanki yönetimlerde görev alanlar aldıkları ücreti meslek örgütlerine bağışlamayı kabul eder, belki değişir… Böyle yapanlar var mı? Mutlaka…
Ücret demişken..
Odalarda üye sayısı 100-500 olan odalarda asgari ücret, 501-1500 olan odalarda asgari ücretin iki katı, 1501-3000 olan odalarda asgari ücretin üç katı, 3001-10000 olan odalarda asgari ücretin dört katı. Yani?
3001-10000 olan odalarda oda başkanının aylık ücreti 20.016 TL.
Yönetim kurulu üyeleri ise aylık ücret tahsis edilmemişse toplantı başına 1/5 oranında huzur hakkı alır. Bu da 4003,20 TL’ye denk geliyor.
Federasyon başkanı ise üye oda sayısı 101 ve üzerinde ise asgari ücretin yedi katı ücret alıyor: 35.028 TL. Sıkı rakam.
Bir AkTolgalı beylerbeyi aday olarak çıkar ve alacağı ücreti kendi meslek örgütüne katkı olarak bağışlar mı? Ne de olsa meslek ve meslektaş sevgisi çok büyüki. Neden olmasın?
Bunlar arşivden çıkanların bir kısmı ve muhabirimiz Nuri’nin anlattıkları. Belki genel bir fikir verir.
Bu arada, unutmadan, 30 Nisan tüm dünyada Kuaförler Günü.
Kutlamayanlara hatırlatma olsun. Bu sene bekleriz.
Meslek odaları hakkında diğer yazılara göz atmak ve yorum yapmak isterseniz: