Uzun bir süredin devam eden pandeminin yarattığı psikoloji her birimizin ruhuna karanlık bir gölge gibi siniyor. Pek çoğumuz, birkaç hafta izole edilip tek başına kalma zorunluluğuyla başa çıkabilmek için yeterli psikolojik  donanıma sahip değil. Özellikle karantina zamanlarında bu durum sabrımızı, şefkatimizi ve duygusal olarak baş etme yeteneğimizi test ediyor. Anksiyete vakaları hatırı sayılır bir şekilde artış gösteriyor. Kontrol edebileceğimiz çok az şeyin olduğu bir zamanda yapabileceğimiz en önemli şey, evde kendimiz ve birlikte yaşadığımız insanlar için yarattığımız psikolojik ortamın sorumluluğunu almaktır.

Çaresizlik, anksiyete, korku ve kayıp duygularının üstesinden nasıl gelebiliriz. Farkındalık odaklı bazı yöntemler bize nasıl yardımcı olabilir?

Belirsizliği Kabul Edin

Her gün muhtemelen endişe verici bir manşet görüyor, tanıdığınız başka bir kişinin koronavirüsten etkilendiğine dair bir haber alıyorsunuz. Beynimiz olumsuz olasılıkları düşünerek bizi olası durumlara hazırlar, fakat bu anksiyeteye (kaygıya) neden olabilir. Dikkatimizi şimdiki ana yönlendirerek zihni rahatlatmaya yardımcı olmalıyız. Bu yaklaşım dengede kalmamızı sağlar. 

Kendinize Karşı Merhametli Olun 

Bir krizle karşı karşıya kaldığınızda, huzursuz, depresif, endişeli olmak kolaydır. Hatta duygusal olarak daha tepkisel ve saldırgan olabilirsiniz. Tam da burada otokontrol devreye giriyor; buna her zamankinden daha çok ihtiyacınız var. Merhametin tanımı kavramaktan geçer. İçinizde olup biteni bilinçli olarak kavrayıp görebildiğinizde, düşünce ve hisleriniz  geri adım atmaya başar ve iç gözlem başlar. Mücadele etmeden ya da farklı olmasını istemeden deneyiminizi yumuşatarak ne hissettiğinizi duyumsamaya çalışın. Duygularımızı gerçekten deneyimlememize izin vermek, daha esnek olmamıza yardımcı olur. Kendinize “Neden böyle hissediyorum?”, “Bu bana nasıl hissettiriyor?” diye sorun. İhtiyaçlarımızı şefkatli bir yerden karşılayabilir, olayları daha net görüp daha sakin hissedebiliriz. Özellikle çocuklarınıza veya partnerinize destek sunma açısından kaygı ve üzüntü duygularımızı tanımak, yabancılaşma ve yalnızlık duygularını azaltabilir. 

Günlük Olarak Şükür Pratiği Yapın 

Korku duygusuna ne kadar çok tutunursak, olumsuzluk önyargılarımız deneyimlerimizin iyi kısımlarını o kadar çok gizler. Küçük şeyler de olsalar, minnettar olacağınız şeyler bulun. Sabahları cıvıldayan kuşlara kulak kabartın, geçtiğiniz yoldaki ağaçları ve çiçekleri fark edin. Güneşli bir günün tadını çıkarın… Geleceğin ne getireceğini bilmeseniz de, ailenizin ve sizin şu anda güvende olmasına şükredin. Düzenli, anlık bir minnettarlık pratiği geliştirmek, zor koşullara karşı olumlu bir bakış açısı kazandırarak direncinizi arttırır. 

İletişim Ritüelleri Yaratın 

Birlikte yaşadığınız ve çalıştığınız insanlarla ritüeller geliştirin. Birlikte oyun oynamak, kahve içip sohbet etmek, her gün sevdiklerinizi aramak, birlikte yemek hazırlamak ya da yürüyüş yapmak gibi ritüeller, bize ayrı bir anlam duygusu verebilir. Yalnız yaşıyorsanız, FaceTime, Zoom ya da telefon görüşmeleri, başka biriyle bağlantı kurma ritüeli oluşturmanın en etkili yollarından biridir. 

Birbirinize Sevgi ve Saygı Gösterin 

Bunu ortak yapılan bir şükür pratiği olarak da değerlendirebiliriz. Araştırmalar şükretmenin anksiyete ve kaygı bozukluklarını hafifletmede önemli bir rol oynadığını doğruluyor. Minnettarlığınızı yüksek sesle ifade edin. Bu, inanılmaz derecede güçlü bir uygulamadır. Teşekkür etmeye, özür dilemeye özellikle dikkat edin. Nezaket, saygı ve anlayış atmosferi yaratarak ilişkilerinizde kayda değer bir yol kat edebilirsiniz. 

Temas Halinde Olun 

Sevdiklerinize ve arkadaşlarınıza, özellikle yalnız yaşayanlara veya özellikle savunmasız hissedenlere ulaşmak için zaman ayırın. Bu sosyal ve fiziksel izolasyon zamanı, sizin için gerçekten önemli olan ilişkileri belirlemek için de bir fırsat olabilir. Onlarla ilgilenin. İlişkilerimizin kalitesi, hayatımızın kalitesini büyük ölçüde belirler; duygusal bağ ve destek hissetmek, bu belirsizlik zamanında anksiyeteyle mücadelede güçlü bir silahtır.