Güzelliğin Peşinde… Eda Kutlugün Koşar – Paris Kuaför

Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisinde Paris Kuaför’ün kurucusu Eda Kutlugün Koşar, kuaförlüğe başlama ve mesleki gelişim hikayesini, deneyimlerini, kuaförlüğe ilişkin fikirlerini bizlerle paylaştı.

İşte Eda Kutlugün Koşar röportajından birkaç alıntı:

“Kuaför bir babanın kızı, berber bir bir dedenin kızıyım. Ankara’da doğup büyüdüm. Lise zamanı ergenliğin getirdiği kafa dağınıklığıyla sınıfta kaldım. Babam çok katı bir babaydı. Zamanımızda da böyle bir durumda ya okula devam ediyordunuz ya da o yıl okula hiç gitmeyip sene sonunda sınıva giriyordunuz. Babam bana ceza olsun diye ‘Salonda, kasada çalışacaksın, gel gözümün önünde dur,’ dedi. Aldı beni dükkana götürdü, kasaya oturdum, bir şey sormak için yanına gittim, ‘Baba, baba’ diye. Bana çok kızdı, ‘Baba falan yok burada, sadece Hakkı Bey var,’ dedi. Ben içeri gidip ağladım, çok üzüldüm. O bir yıl kasada benim için gerçekten zordu, çünkü şefkatli babam gitti, yerine disiplinli, hırçın, sürekli fırça atan, sert bir adam geldi. Fırça yiyorum, içeri gidip ağlıyorum, gözlerimi silip işime devam ediyorum. Makyaja karşı bir hevesim vardı. O dönemde sürekli salona gelip giden, bürokrat bir adamın kızı vardı, Londra’da okumuştu. Onunla konuştuk, Türkiye’de makyaj konusunda gidebileceğim bir okul olup olmadığını araştırdım, olmadığını öğrenince Londra’ya gitmeye karar verdim. O arkadaşla İngiliz Konsolosluğu’na gittik, yazışmalar yaptık, sonra okula kabul mektubum edilince babama götürdüm, durumu anlattım.

Babam ‘Londra falan yok, burada okula devam edeceksin, sonra da üniversiteye gideceksin,’ dedi. Liseyi bitirdim, ama hevesim geçmedi, bir şekilde babamı ikna edip Londra’ya gittim ve estetisyenlik okudum. Bir yıl dil oklu ve iki yıl yüksek öğrenimin ardından elimde diplomamla geri geldim. O zaman babam da ilk defa Sheraton Hotel’de ikinci şubesini açıyordu, sen ‘Orada dur’ dedi.”

Eda Kutlugün Koşar, - Güzelliğin Peşinde Belgesel Serisi

“Kuaförlük, işinizi çok iyi yaptığınızda gerçekten çok güzel kazançları olan bir iş. Ancak elbette tamamlamanız gereken kademeleri var, çıraklık, kalfalık, ustalık… Gereken teknik bilgiye ve müşteriyi iyi analiz edip onun ihtiyaçlarına cevap veren doğru hizmeti verebilecek donanıma sahip olduğunuz sürece gerçekten çok güzel bir meslek.”

“Eskiden, benim ilk başladığım dönemlerde bakımlı, saçlarını haftada üç-dört kez yaptıran hanımlar vardı. O dönemde şekillendirme çok önemliydi, renklendirme bu kadar ön planda değildi. Kuaförü, salona haftada iki-üç kez giden, gelir ve para harcama düzeyi çok daha yüksek olan insanlar kullanıyordu ama artık öyle değil. Artık gençler son derece doğal yaşıyor ama kendileri için en doğru saçı en uyguna yapabilecek yeri de çok doğru tespit edebiliyorlar.”

Önceden referansla meşhur oluyordunuz. ‘Saçını kim yaptı?’ diye sorar, o da o kuaföre giderdi. Artık gençler belli bir saç modelini en iyi yapan yeri telefonlarından tespit edebiliyor ve kendilerini önemsiyorlar. Artık, soruları bile teknik. “Pigmentasyonu nasıl yapıyorsunuz, kaç numara kullanıyorsunuz?’ diye soran kızlar var artık.”

Önerilenler

Benzer İçerikler