İlişkilerde bir çekim hissettiğimiz ilk anından birlikte yaşlanmaya kadar geçen süreçte, aşk ve ilişkilere dair bilinmesi gereken 9 psikolojik bulgu:
1. Aşık olmak saniyenin beşte biri kadar sürede gerçekleşiyor
Aşık olduğumuzda, coşkuya neden olan kimyasalların beyne etki etmeye başlaması saniyenin beşte biri kadar bir sürede gerçekleşir. Beyin görüntüleme çalışmaları, aşık olan kişide beynin 12 farklı bölgesi aktiftir. Sevdiğiniz birine bakarken veya onu düşünürken, bu alanlar beyinde oksitosin, dopamin, vazopressin ve adrenalin dahil olmak üzere bir kokteyl salgılar. Aşk, beyinde küçük bir doz kokainin yaptığına benzer bir etki yaratır.
2. Sevgi ve arzunun beyin haritası
Aşk ve cinsel arzu arasındaki sinirsel farklılıkları inceleyen ilk araştırmanın sonuçları, aşk ve cinsel arzunun benzer beyin ağlarını harekete geçirildiğini gösteriyor. Beyinde duygu, motivasyon ve düşüncelerle ilgili bölgeleri etkinleşiriyor.
3. Öpüşme seçim yapmamıza yardımcı oluyor
Yapılan çalışmalar, öpüşmenin insanların partner seçimlerinde belirleyici olduğunu ortaya koydu.
Ancak öpüşmek sadece bir ilişkinin başlangıcında değil, ilişkinin sürdürülmesinde de rolü var. Araştırmacılar, uzun vadeli ilişkilerde partnerlerin öpüşme miktarı ile ilişkilerinin kalitesi arasında bir korelasyon buldu. Öte yandan daha fazla seks ile ilişki memnuniyeti arasında benzer bir korelasyon görülmedi.
4. Çiftler, 25 yılın ardından fiziksel olarak birbirine benziyorlar
25 yıl birlikte yaşayan kişiler benzer yüz hatları geliştirebilirler. Aşk psikolojisi üzerine yapılan bir araştırmaya göre, 25 yıllık evlilikte çiftlerin yüz hatlarının daha benzer hale geldiğini buldu. Bunun nedeni aynı diyet, aynı ortam ve hatta yıllar boyunca partnerinizle empati kurmanın bir sonucu olabilir.
5. Bir ilişkiyi tamamen öldüren dört şey
Psikolog Profesör John Gottman 40 yılı aşkın süredir aşk psikolojisini analiz ediyor.
On yıllar boyunca takip edilen çiftler üzerindeki psikolojik bir araştırmaya göre, ilişkileri öldüren dört şey var: tekrar eden eleştiri, alay gibi pek çok aşağılama ifadesi, savunma ve duvar örme.
6. Modern evlilikler kendi kendini gerçekleştirmeyi gerektiriyor
Yeni araştırmalara göre, evliliğin çehresi yıllar içinde önemli ölçüde değişti. Eskiden güvenlik ve sağlamlık ön plandayken, artık insanlar evliliklerinde psikolojik tatmin istiyor ve evliliğin, kendini gerçekleştirmeye yönelik bir yolculuk olmasını bekliyor. Ne yazık ki çoğu çift bu büyümeyi gerçekleştirmek için yeterli zaman ve çaba harcamıyorlar.
7. Evliliği kurtarmak için basit bir egzersiz
İlişkinizin biraz kurtarılmaya ihtiyacı varsa, terapiye gitmeye gerek kalmayabilir. Psikologlara göre, birlikte birkaç film izlemek de işe yarayabilir. Üç yıl önce gerçekleştirilen bir araştırma, ilişkiler hakkında filmler izleyip bunlar üzerine tartışmanın, boşanma oranlarını yarıdan fazla azalttığını ortaya koydu.
8. Boşanma sonrası ilişki
Boşandıktan sonra, özellikle çocuklar varsa, ilişkilerin bitmesi gerekmez. Boşanma sonrası ortak ebeveynlik üzerine yapılan bir çalışmaya göre, ilişki şu beş potansiyel yoldan birine evriliyor:
- Babanın (genellikle) ortadan kaybolduğu kopmuş ilişki
- Ebeveynlerin en iyi arkadaş olmaya devam ettiği ilişki
- Çiftlerin hayatlarına başka insanlarla devam edip birbirleriyle ortak bir zeminde buluştukları işbirlikçi ilişki
- Öfkeli partnerlerin boşandıktan sonra kavgaya devam ettikleri ilişki
- Çocukların kavgada piyon haline geldiği ve sonuç olarak genellikle acı çektiği ilişki
9. Küçük şeyler
Son olarak, aşkın da tüketilmesi yönünde teşvik edildiğimiz, aşırı bireyselleşmiş ve yalnızlaşmış bir dünyada yaşarken, çoğu kez küçük şeylerle büyük farklar yaratabileceğimizi hatırlamakta fayda var. Yatağa bir fincan çay getirmek, ev işlerine yardım etmek, güzel göründüklerini söylemek gibi basit nezaket eylemleri bir kutu çikolata veya bir demet çiçekten çok daha fazlasını yapabilir.
