Sedat Kamaz Efsanesi!

Samimi, sosyal, becerikli ve çalışkan… Kuaförlük sektöründen kayıp geçen bir yıldız…

MOS markasının kurucularından olan Sedat Kamaz 11 Aralık 2000 tarihinde kalbine yenilerek aramızdan ayrılmadan önce yaptıkları, ilişkileri, dostlukları, liderliği, arkadaşlığı ve kuaförlüğü ile bugün adeta bir efsaneye dönüşmüş durumda.

Kuaförlüğe adım…

1957 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Sedat Kamaz, annesinin isteği üzerine abisi ile beraber Aksaray’da bir kuaför salonuna 11 yaşındayken çırak olarak başlar. Ardından Ataköy’de bir salona geçer. Abisi Vedat Kamaz ise o yıllarda Muammer Yaprakgül’ün yanında Divan Oteli’nde çırak olarak çalışmaktadır ve Sedat’ı da Muammer Bey’in yanına aldırmak ister. Muammer Yaprakgül’ün Sedat Kamaz’ı kabul etmesi ile beraber 13 yaşında başladığı salondan bir profesyonel olarak yetişinceye kadar ayrılmaz.

70’li yıllarında başında Muammer Bey’in sağ kolum olarak adlandırdığı Metin Bahçecik ile de beraber çalışan Kamaz; enerjisi, neşesi, hızı ve sempatikliği ile ‘baba’ dediği ustasının diğer kolu olur.

Eğitim…

Büyük bir müşteri kitlesinin müdavimi olduğu salonlarını daha da geliştirmek için eğitimlere çok önem veren ikili sürekli olarak yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleşen eğitimlere gitmeyi de asla ihmal etmezlerdi. O dönem için sadece salonlarda değil televizyon ve moda çekimlerinin neredeyse tamamına beraber giderler. İşler gittikçe büyümeye devam eder ve kurumsallaşma, kurumsallaşmanın gerekliliği üzerine düşünerek planlar yapmaya başlarlar. Artık daha büyük bir salona geçmenin vakti gelmiştir.

MOS zamanı…

88 yılında planlamaya başladıkları kurumsal kimliği, 90 yılında Muammer Yaprakgül ile ortak olarak MOS adı altında kurdular. Muammer Yaprakgül ile ortak olmak Sedat Kamaz’ın fikridir ve o genç yaşta şöhret olmanın verdiği heyecanı Yaprakgül gibi bir tecrübe ile harmanlayarak iki taraf içinde güzel olacak bir girişim hayal etmiştir.

Sıra dışı çalışma disiplini ve geliştirdiği teknikler

Kendine has tekniklere sahip olan Sedat Kamaz; röfle, balyaj ve kesim konularında uzmanlaşmış ve kendini bu alana adamıştır. Kadınları sıra sıra koltuklara oturttuktan sonra her birinin saçlarını sıra sıra keserek bir şov edası ile en hızlı şekilde onlara servis verir ve asistanları yardımı ile işlemleri son sürat bitirir. Hızı servisinin kalitesinden asla taviz verdirmediği gibi mucize sonuçlar ile tüm kadınlar Sedat Kamaz’ın kesiminden ve boyasından memnun bir şekilde salondan ayrılır. Günde 60 kadına kadar yaklaşık 40 saç kesimi ve 20-25 röfle servisi verdiği asistanları tarafından söylenen ortalama rakamdır. Bu muhteşem hızı ve müşteri memnuniyeti Kamaz’ın kuaförlük sektöründe ne kadar ayrı bir yere sahip olduğunun kanıtıdır. Sedat Kamaz aramızdan ayrıldıktan sonra bir daha asla onun yarattığı sarılar gibi bir sarışınlığın olmadığını da tüm asistanları söylemektedir. Dönemin boya teknolojisinin günümüze kıyasla oldukça zayıf kaldığı bir dönemde bu denli başarı elde etmek takdire şayandır.

Onlarca paket ile yaptığı ince, sık, doğal görünümlü sarı röflelerin yanı sıra şu anda ombre olarak popülerleşen doğal renk geçişlerini, ağaçların ve yaprakların görünümünden ilham alarak ‘kırma’ servisi adı altında müşterilerine sunmuştur. Ayrıca permaların en popüler olduğu dönemde müşterilerine “Ben perma değil su dalgası yapıyorum!” diyerek onları perma servisi vermeden daha doğal bir görünüme kavuşmalarını sağlayacak işlemlere yönlendirmiştir. Eşi Gülay Kamaz, Sedat Kamaz’ın evinde dahi sanki bir mühendismişçesine ‘bigudi balyaj’ gibi teknik alt yapılar kurarak oluşturduğu servislere geceleri çalıştığını ve bu işe özellikle kafa yorduğunu söyler. Evde çeşitli şablonlar çıkararak, “Daha iyi ne yapabilirim?” düşüncesine kendini vermiştir. Sadece teknik alt yapıda değil, yaptığı işe felsefi bir alt yapı da kurar ve en minimal, en doğal nasıl saçlar yapabileceği üzerine düşünür. Kadının saçına dokunduktan sonra köklü değişimler yaratmayı tercih eder.

Hazırlayan: Sevim Büşra Kurtuluş

Haberin devamını Estetica Dergisi Sonbahar 2016 sayısında bulabilirsiniz.