Hayatı güzelleştiren kuaförlerin çok büyük etki alanları bulunuyor.
Sadece misafirlerini güzelleştirmek değil dünyayı da güzelleştirmek için büyük bir güce sahipler.
Yeşil Gezegen için, sürdürülebilir bir yaşam için kuaför salonlarında atılacak adımlar dünyayı da güzelleştirmek için büyük önem taşıyor.
Bunun için en önemli gereklilik işbirlikçi bir bakış açısına sahip olmak ve kuaför salonları çalışanları ile salon müşterilerini de kapsayan çevreci harekete dahil olmak.
Siz de Estetica Dergisi / hairist.com.tr öncülüğünde ECO-SALON projesinde yer almak istiyorsanız ve aşağıdaki soruları cevaplayabiliyorsanız, ön-başvuru formunu doldurarak yerinizi ayırın!
1-Kendim ve çalışan arkadaşlarım çevre bilinci ve sürdürülebilirlik hakkında eğitim almaya hazır.
2-Daha temiz bir dünya için plastik kullanımını mümkün olduğu kadar azaltmaya kararlıyım.
3-Geri dönüşüme katkı amacıyla salonumda ayrıştırma kutuları koymaya hazırım.
4-Tek kullanımlık havlu yerine organik deterjanla yıkanan havlu kullanmayı tercih ediyorum.
5-Dünya Çöp Toplama gününde sokaklardan çöp toplamaya hazırım!
6-Çevre Dostu Salon Sertifikası markamı güçlendirecektir.
Türkiye’nin de dahil olduğu Henkel Professional MEA (Ortadoğu-Afrika) bölgesi üst düzey toplantısı Henkel Professional Türkiye ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleşti.
36 ülkeyi temsil eden bölge başkanı Roula Saba ile konuşarak gerek yaptıkları çalışmalar gerekse de İstanbul’da bulunma amaçlarıyla Türkiye pazarı hakkında bilgi alma fırsatı bulduk.
Henkel Professional Türkiye Genel Müdürü Viki Motro ise en iyi uygulamalar olarak paylaşılan Ezra&Tuba projesini ve Zorlu PSM’de gerçekleştirmiş oldukları etkinliğin yankı getirmesi sonucu bölge ekibinin İstanbul’u seçmesini değerlendirdi.
Henkel Professional ile birlikte sürdürülebilirlik ve çevre duyarlılığı konularındaki öncü rollerini sektöre aktaran moda dünyasının önemli isimleri Ezra&Tuba‘ya ait stüdyoda gerçekleşen etkinlikte tabii ki Ezra&Tuba’da bizimleydi ve Ezra&Tuba’nın moda konusundaki inovatif ve yaratıcı yaklaşımı, Henkel Professional aracılığıyla kuaförlük sektöründe nasıl kullanıldığını konuştuk.
Yılın Kuaförü Yarışması 2021 ve 2022 Gelin Saçı kategorisi birincilik ödülü sahibi Neslihan Usta ile yarışmayı ve birincilik ödülünü konuştuk.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Meslek hayatınız hakkında bilgi verir misiniz?
Kariyer hayatıma 2006 yılında Almanya’da başladım. Daha sonra kariyerimi daha iyi yerlere taşımak adına 2010 yılda özel eğitimler alarak kendimi topuz dalında geliştirmeye devam ettim. 2015 yılında Türkiye’ye yerleştim ve 2016 yılında Bülent&Özgür Kuaför Salonu’nda çalışmaya başladım.
Neslihan Usta
Hairist Yılın Kuaförü Yarışması hakkında neler söyleyeceksiniz? Katılmaya nasıl karar verdiniz?
Hayalimde ve hedeflerim arasında her zaman olan kariyerimde kendimi daha ileri taşımak için Türkiye’de ve Avrupadaki kuaförleri takip ederek kendimi geliştirmeye devam ettim ve hayalimi gerçekleştirmek için 1.ödülü almayı hedefledim.
Köln’de yaşarken Türkiye’deki kuaför sektörünü çok sıkı takip ediyordum ve bu takibim sonucunda Hairist yarışması ilgimi çok çekmişti ve araştırmaya başlamıştım. O yıllarda bunu gerçekten yürekten istiyordum.
Yarışmaya katılmak için taktir ettiğim kişilere danışarak 2016 yılında şansımı denemek istedim ve o yıl 1 kez finalist olarak 3.’lük ödülünü almıştım. Bu beni çok mutlu etmişti. Ama beni 3.’lük tatmin etmiyordu ve tekrar katıldım. Bu sefer başarılı olamamıştım ve her sene denedim. Yılmadım 2021 yılına kadar.
Bu yılda birşey vardı ama ne olduğunu bilmiyorum ve hayalime kendimi çok yakın hissettim. Bu yıl benim olmalı, benim yılım diyordum ve yarışmaya tekrar katılmaya karar verdim.
İlk ayda iki kere finalist olmuştum ve bu beni öyle bir mutlu etmişti ve devamının geleceğine inanmıyordum. Daha sonra her ay fotoğraf göndermeye başladım ve her ay finalist oldum tam 8 ay boyunca finalist oldum .
Birincilik ödülü neler hissettirdi?
Ve FİNAL günü 🙂 İşte o an hissediyordum. 1. ben olmalıydım. 1.’lik ödülü benim olmalı diye dua ediyordum. Herkes açıklandıktan sonra ben en sona kalmıştım, heyecanla bekliyorum o anı. Adımı söylediklerinde inanılmaz derecede heyecanlandım mutluluktan konuşamadım bile ☺️.
Ve sonra 2022 yarışması. İkinci kez yarışmaya katılmam çok büyük bir riskti. İnanılmaz derecede eleştiriler almıştım ama hiç birine kulak asmadım. Hatta 3. olursan ne yaparsın demişlerdi. Bende olsun bir şey kaybetmemki demiştim. Önemli olan o cesareti gösterip oraya katılmaktır dedim ve her ay yine finalist oldum ve final sonunda tekrar 1.ödülüne hak kazandım. Gururluydum, inanılmaz derecede mutluydum ve emeklerimin karşılığını aldım.
Bu ödülün maddi manevi katkıları hakkında bir değerlendirme yapar mısınız? İşinize katkısı nasıl oldu? Müşterilerinizin, meslektaşlarınızın yorumları neler oldu?
Kariyerimde yarışmaya katılmak ve iki yıl arka arkaya 1. ödüllerini almak tabii çok fazla etkili oldu. Müşterilerimin bana olan güveni daha da artı ve bu beni daha mutlu etmişti.
Yarışmaya katılmak isteyen arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum: Kariyerinizin sizi bir yere tanışmasını istiyorsanız önce kendinize güvenin ve sanatınızı gösterin. Cesaretinizi kaybetmeyin, kimsenin eleştirisine kulak asmadan yüreğinizi katarak yarışmaya katılın.
Hayallerinizin ve hedeflerinizin peşinden koşun… Ve yarışmaya katılın…
Yılın Kuaförü Yarışması 2022 Renk kategorisi birincilik ödülü sahibi Ayhan Önlüel ile yarışmayı ve birincilik ödülünü konuştuk.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Meslek hayatınız hakkında bilgi verir misiniz?
Ben Ayhan Önlüel. Mesleğe 30 yıl önce Ankara’da başladım. Ankara’da kendimi tekrarlamış gibi hissetmeye başladım ve daha ileri seviyeye geçmek için 18 yıl önce İstanbul’a geldim. Farklı yerlerde çalıştıktan sonra 2016 yılında kendi salonumu açtım ve kendi salonumu işletmekteyim
Ayhan Önlüel
Hairist Yılın Kuaförü Yarışması hakkında neler söyleyeceksiniz? Katılmaya nasıl karar verdiniz?
Hairist Yılın Kuaförü Yarışması bence kuaförlük sektörünün daha iyi gelişmesini ve daha yaratıcı modeller yapmamız için bize bir fırsat sunuyor. 2012 yılında bir tanıdığım Hairist yarışması var, kesinlikle katılmalısın, yeteneklisin dedi. Ben de katıldım ve bu beni çok heyecanlandırdı. O tarihten bu yana kendimi geliştirerek her yıl Yılın Kuaförü Yarışması ‘na katılmaya başladım.
İlk finalist olduğumda hayatımın en heyecanlı anını yaşadım. Bence bir insanın yaptığı tasarımın beğenilip seçilmesi kadar mutluluk ve heyecan verici bir durum olamaz.
Birincilik ödülü neler hissettirdi?
Birincilik ödülünü ilk aldığımda sevinçten havalara uçtum diyebilirim. Düşünsenize yıllardır mücadele ettiğiniz bir yarışmada 1. olmak muhteşem bir duygu. O kadar filnalistin arasından kendi yaptığım tasarımın tam puan alıp 1. olması. Hem çok mutlu oldum hem de kendimle gurur duydum.
Bu ödülün maddi manevi katkıları hakkında bir değerlendirme yapar mısınız? İşinize katkısı nasıl oldu? Müşterilerinizin, meslektaşlarınızın yorumları neler oldu?
2012’den bu tarihe kadar aldığım finalistlik ve dereceleri sosyal medyada çok iyi kullandım. Bu da beni bulunduğum lokasyonda hem popüler hem de 10 yıl ileriye taşıdı. İşletmemin ciddi anlamda ciro olarak sürekli yükselmesini sağladı.
Meslektaşlarımın bana yaklaşımı yaptığım tasarımları beğendiklerini çok iyi çalışmalar yaptıgımı taktir etmeleri beni çok gururlandırdı ve mutlu etti. Müşterilerimin bir kuaför olarak bana bakış açıları tamamıyle değişti diyebilirim. Sosyal medyada paylaştıklarımı, ödüllerimi ve finalistliklerimi gördükçe bana olan güvenleri çok daha fazla oldu ve kendi fikirlerinden daha çok benim fikirlerime güvenmeye başladılar.
Yarışmaya katılmak isteyen meslektaşlarımı şunu söyleyebilirim: İk günden bu yana Hairist yarışması meleğe bakış açımı ve tamamiyle vizyonumu ve kendimi her geçen gün geliştirmemi sağladı. Kesinlikle bu yarışmaya meslektaşlarımın katılmalarını tavsiye ediyorum. Hiç düşünmesinler katılsınlar.
Sürdürülebilirlik ve çevre dostu olma konuları, uzun bir süredir güzellik endüstrisinde konuşulan sözcükler olmuş ve biraz da yerinde saymıştır. Oysa ki “Yeşile dönmek” bir trendden veya sadece konuşmadan öte, gezegenimize karşı bir sorumluluk olmalıdır. Farklı kuruluşlar, şirketler ve sektörler sürdürülebilirlik konusunda adımlar atıyor ve güzellik endüstrisi de buna dahil olma durumunda.
Günümüzde sürdürülebilirliği benimsemek sadece çevre için iyi değil, aynı zamanda çevreye duyarlı müşterileri çekmenin ve işletmenizi geleceğe hazır hale getirmenin bir yoludur.
Sürdürülebilirlik bakış açısına sahip bir salon, işin her adımında “yeşil” veya ‘çevre dostu’ seçimleri destekleyen bir salondur. Atık yönetimini iyileştirerek ayrıştırmak, su ve enerji kullanımını azaltmak ve salonun genel karbon ayak izini azaltmakla başlar fakat bunlarla sınırlı değildir.
Tüketiciler tükettikleri hizmet ve ürünlerin çevresel etkileri konusunda daha bilinçli hale geldikçe sürdürülebilir güzellik salonlarına olan talep daha fazla artmaya devam edecektir. Eco-salon olmanın ilk adımı ise işletmede çevre bilincinin arttırılmasından geçmektedir.
Sürdürülebilir Kuaför Salonları
Sürdürülebilir Kuaför Salonları, hizmetlerini baştan sona çevre dostu anlayış ve yöntemlerle sunar. Çabalarında öncüdür. Sürdürülebilirlik anlayışında bir salon sadece atıkların geri dönüştürülmesiyle sınırlı kalmaz ve ilk etapta daha az atık yaratmayı amaçlar.
Salon mobilyalarını çevre dostu salon temizleyicileri kullanarak temizlemek, pamuklu havluları eko salon havlularıyla değiştirmek, su tasarrufu için yenilikçi çözümler uygulamak ve elektrik kullanımını azaltmak, sürdürülebilir bir salonun hizmetlerini “yeşillendirme” yönünde çalıştığı yöntemlerdir.
Sürdürülebilir bir salon seçmek tüketiciler ve insanlık açısından artık bir seçenek değil, doğal kaynakları koruma ve gezegeni gelecek için koruma zorunluluğudur. Çünkü önümüzdeki yıllarda temiz hava ve suyun sağlanması insan ırkının karşılaşacağı en büyük zorlukluk olacağı öngörülmektedir.
Sadece müşterilerinizi değil dünyayı güzelleştirme sorumluluğu
Saç profesyonelleri başkalarının kendilerini güzel hissetmelerini sağlama konusunda uzmandır. Ancak çevresel kaygıların artmasıyla birlikte dikkatimizi yaşadığımız dünyanın güzelliğini korumaya yöneltmek ve çevre dostu bir kuaför olmak artık nerdeyse zorunlu bir sosyal sorumluluğumuzdur.
Aşağıda salonunuzda çevre dostu olmaya yönelik 10 ipuçları:
1. Geri Dönüştürülebilir Ürünleri Satın Almaya ve Kullanmaya Özen Gösterin
Dünya Ekonomik Forumu’nun verilerine göre de her yıl ortalama 8 milyon ton plastik, okyanus sularına karışıyor. Dünya nüfusunun artmasıyla birlikte bu sayının da artacağı öngörülüyor. Okyanuslarımızdaki plastik, yalnızca hayvan yaşamı ve hayati ekosistemler üzerindeki zararlı etkileri nedeniyle değil aynı zamanda sağlığımız üzerindeki zararlı etkileri nedeniyle de endişe edilmesi gereken bir konudur.
Geri dönüştürülebilir olsun ya da olmasın çoğu plastik Bisfenol-A (BPA) ve Ftalat içerir .
Bu maddelerin insanların üreme sistemlerini bozduğu, doğuştan sakatlıklara neden olduğu, hatta bazı çalışmalarda kansere ve kilo almaya bile neden olduğu biliniyor. Ancak bazı plastiklerin hem Ftalat hem de BPA içerme olasılığı daha düşüktür. Çevre dostu bir salon olmak için listenizin en başında geri dönüştürülebilir olmalıdır.
2. Hayvanlar Üzerinde Test Edilmiş veya Hayvan Kaynaklı İçerik İçermeyen Ürünler Sunun
Yılda 100 milyonlarca hayvan, üzerlerinde yapılan testler nedeniyle ölüyor ve milyonlarcası da yalnızca hayvan testleri yapma amacıyla yakalanıp kafesleniyor. Bu sadece hayvanlara yönelik bir zulüm olmakla kalmıyor, aynı zamanda dünyanın hayvanların yakalandığı bölgelerinde sürdürülebilirlik kaygılarına da yol açabiliyor. Hayvan deneyleri adına doğanın dengesini bozmak, hayvan deneyleri yapılmadan yapılan deneylerden hem riskli hem de daha pahalıdır. People for the Ethical Treat of Animals (PETA) tarafından onaylanan ürünler gibi hayvanlar üzerinde test yapılmasını desteklemeyen salon ürünlerini seçmeyi tercih edin.
Zulümsüz ürünleri desteklemek, salonunuzun başarısını artırırken hiçbir hayvanın zarar görmediğini bilerek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda çevre dostu bir salon olmaya bir adım daha yaklaşacaksınız.
3. Gerçekten Formaldehitsiz Keratin Tedavileri Sunun
Keratin uygulamaları kuaför salonlarda önemli bir hizmet. Pek çok şirket formaldehit içermediğine dair yanlış iddiaların arkasına saklanıyor, ancak laboratuvar testlerinde şirketlerin çoğunun keratin bakımlarının son derece yüksek düzeyde formaldehit içerdiği ortaya çıktı. Yanlış iddialarına kanmadan önce laboratuvar raporları isteyin!
Formaldehit doğada organik olarak bulunur ancak insanlar için kanserojen olduğu (kansere neden olduğu) bilinmektedir.
Hem hava kirliliğine katkıda bulunmamak, hem de siz ve müşterileriniz için güvenli keratin hizmetleri sunmak için formaldehit, paraben içermeyen ve hayvanlar üzerinde test edilmemiş ürünler kullanın.
4. Çevre Dostu Dekor Kullanın
Hepimiz salonumuzun bizi ifade etmesini ve elbette temiz ve güzel görünmesini isteriz. Salonumuzu çevre dostu bir dekorla dekore etmek yeşil yönümüzü göstermenin bir yoludur.
Çevre dostu dekor nedir? Bunlar geri dönüştürülebilen, sürdürülebilir şekilde üretilen ve yapımında hayvanlara zarar vermeyen sanat eserleri veya süslemelerdir. Çevre dostu dekorunuzu tamamlamak için kullandığınız boyadan emin olun! Bazı boyaların içerisinde bulunan zararlı bileşenler havaya gaz olarak yayılır ve bunlara maruz kalanlarda boğaz tahrişi, nefes alma sorunları ve lası kanserojen etkiler gibi önemli sağlık tehditlerine yol açtıkları bilinmektedir.
5. Enerji Tasarrufu
Enerji tasarrufu sağlayan küçük ipuçlarını kullanmak salonunuzun elektrik ve su tasarrufu yapmasına yardımcı olabilir. Enerji tasarruflu aydınlatmalar kullanmak ve lavabolarınızı, borularınızı ve musluklarınızı düzenli olarak kontrol etmek, elektrik ve su faturalarından tasarruf etmenizi sağlar. Çevre dostu bambu veya ahşap saç fırçaları ve saç kurutma makineleri kullanmak, enerji maliyetlerini azaltmanın başka bir yoludur ve sizi çevre dostu salon hedefinize bir adım daha yaklaştırır.
Bazı salonlar su geri dönüşüm sistemleri kurarak su tüketimini azaltmaya başladı. Durulama suyunun tekrar kullanılması günümüzde salonlarda en yaygın ve etkili su tasarrufu uygulamalarından biridir.
6. Geri Dönüşüm Kutuları
Hem salonunuzun girişine müşterilerinizin kullanımı hem de genel çöpler için çöp ayrışma kutuları koyun Yerel yönetiminizle konuşun ve ayrıştırılmış çöplerinizi toplamalarını sağlayın.
7. Negatif Karbon Ayak İzine Sahip Ürünler
Bir ürünün gerçekten olumsuz bir ayak izine sahip olmasının nadir olduğunu biliyoruz, ancak sürdürülebilir teknolojinin ön saflarında yer alan ürünler var. Eko-sertifikalı geri dönüştürülmüş kağıt, ahşap, alüminyum tüpler ve camdan yapılmış ürünler gibi.
8. Yeniden Doldurulabilir Ürünler Kullanın (Refil)
Gerçekten çevre dostu salonlar ve şirketler, şampuanlar, saç kremleri ve şekillendirme ürünleri gibi salon içi ürünler için yeniden doldurulabilir kaplar sunarak plastik tasarrufu sağlamaktadır.
Yeniden doldurma maliyeti, yeni plastik ürünler satın almaktan daha ucuz ve perakende satış karını artırmaktadır. Ondan önemlisi atıkları ortadan kaldırmak ve aynı zamanda çevre dostu bir salon olmaktır.
9. Salon Havlularını Verimli Bir Şekilde Yıkayın
Salon havlularınızı ister evde ister salonda yıkayın, bu enerji tasarrufu ipuçlarını mutlaka deneyin. Elektrik ve sudan tasarruf etmek için çevre dostu çamaşır makinesi (A++ sınıfı) veya kurutucu satın almayı deneyin. Piyasada lekeleri temizlemek için daha az su ve sabun kullanan birçok çamaşır deterjanı bulunmaktadır. Bazı müşteriler aşırı derecede ağartılmış ve yıkanmış havlulara karşı hassastır, bu nedenle daha doğal bir deterjan seçtiğinizden emin olun.
10. Çevreyi Koruyan Etkinliklere Katılın veya Düzenleyin
Salonların çoğu Pazartesi günleri kapalı olduğundan, salon sahipleri ve stilistler için çevre dostu bir etkinlik oluşturabilir, hatta müşterilerinizi yılda bir veya iki kez çevre dostu bir projeye katılmaya davet edebilirsiniz.
Yerel bir parka veya plaja giderek çöpleri toplayın! Fotoğraflayın! Bunları salonunuzun sosyal medya alanlarına koyun. Mevcut ve gelecekteki müşterilerinize (ve dünyaya) salonunuzun bir fark yarattığını bildirin. İnsanlar yaptığınız bu iyiliği takdir edecek ve dikkate alacaktır! Ve en önemlisi bu sayede diğer insanlarında çevre dostu olması yolunda adım atmış olacaksınız.
BİR MÜŞTERİ OLAĞANÜSTÜ KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ BİR GÖRÜNÜM ARADIĞINDA, KAFASI KUAFÖRÜN BOŞ TUVALİ HALİNE GELİR. YARATICILIK SERBEST BIRAKILIR VE SONUÇLAR HER ZAMAN MUHTEŞEMDİR.
SONSUZA KADAR HERKES OLMAMAK.
Estetica, muhteşem saç dövmeleri hakkında bilgi almak için Whitney Fisher ile görüştü. “Saç dövmesi talep eden müşteriler genellikle kişisel stile, kendini ifade etmeye ve sanata değer veren alternatif bireylerdir ve görünüşlerine yatırım yapmaya isteklidirler. Kendileri için güzel ve benzersiz bir şey yaratacağım konusunda bana güveniyorlar” diyor Whitney.
Saçlar uzadığında müşteriler ne bekliyor? “Genellikle 4 ila 8 hafta sonra müşteri yeni bir tasarım ya da renk için hazır oluyor. İsteseler bile muhtemelen aynı tasarımı yapmakla ilgilenmem. En iyi yanı, birkaç haftada bir yeni bir saç stiline sahip olmanız!”
İnsan başının şekli, çok sayıda renklendirmeye ilham verir.
Daha fazlası Estetica Dergisi 2023-24 Kış Sayısında.
Annastasia Salon 2006 yılında sadece 3 stilistle işe başladı ve bugün 3 farklı lokasyonda hizmet veriyor ve burası hem işlevsel hem de çağdaş ve zamansız bir tasarıma sahip.
Moda ve tasarımın başkentlerini düşündüğümüzde, Portland, Oregon hemen akla gelmiyor. Oysa Annastasia Salon’un bir değil, üç şubesi var ve hepsi de aynı derecede başarılı…Başkan Luke Huffstutter, Portland’dan ve dört kuşaktır kuaförlük yapan bir aileden geliyor.
Aslında, Büyük Buhran sırasında büyük büyükannenin saç yapmasıyla başladı. O zamandan beri, herşey kesinlikle değişti ve salon sahipleri, yöneticileri bile artık iş konusunda bilgili olmak zorunda. İşinizi nasıl büyütürsünüz? Ne kadar büyümek istiyorsunuz? Büyüme ya da şube açma zamanının geldiğini ne zaman anlarsınız? Luke’a, Annastasia için genişleme planlarını sorduk.
“Doluluğu takip ederek işe başlıyoruz,” diye yanıtlıyor Luke. “Kapasitemiz %80’e ulaştığında başka bir yer aramaya başlıyoruz. Başka bir yer ararken her zaman öngörülen personel ilavelerimizi göz önünde bulundurmak istiyoruz. Ayrıca bir eğitim programımız var, böylece ne zaman %100’e ulaşacağımızı tahmin edebiliyoruz. Dolayısıyla bu, başka bir yer edinmek için ne kadar zamanımız olduğunu gösterir. Son iki salon alımında bu sistemi kullandık ve iyi sonuç verdi.
İŞİN ÖZÜNE İNİYORUZ
“Bir salon açarken, her işte olduğu gibi, her zaman konum önemlidir. Luke, “İdeal olarak, kiralık veya hedef destinasyon alanı arıyoruz,” diye açıklıyor. “Küçük bir işletme olarak piyasa analizi için ödeme yapacak paramız yok. Bu yüzden büyük şirketlerin bunu bizim için yapmasına izin veriyoruz. Özellikle Starbucks lokasyonlarını bir lokasyonun temel göstergesi olarak takip ediyoruz. “Tasarım söz konusu olduğunda da farklı seçenekler var, tabii ki bütçenize ve genel olarak iş planınıza bağlı olarak. Luke bize 3 salon için Millard Kwon Design ile çalıştıklarını söyledi. “Mevcut konumumuz için bütçemize uyum sağlayacak deneyimli bir salon tasarımcısıyla çalışmak istedik. Tadilat için kredi almak yerine birikim yapmayı tercih ediyoruz, çünkü bu zaman çizelgesini uzatabilir. Millard Kwon uzun vadeli düşüncemizde son derece esnek davrandı. Bütçemizden daha fazlasını anlıyorlar. Sürdürülebilirliğe odaklandığımızı biliyorlar ve bunu tasarımlarımızda hayata geçirmenin yollarını buldular.”
HERŞEY DETAYLARDA
Stil seçimi, kat planına karar verme, donanım ve aydınlatma söz konusu olduğunda, Annastasia Salon bir kez daha uzmanlara güvendi. Luke, “Millard Kwon’a bunu hayata geçirecek bir sisteme sahip olduğu için minnettarım,” diyor. “Ben bir tasarımcı değilim ve iyi bir tasarımcı da olamazdım. Benim için bir beğeni dosyası oluşturmak için zaman ayırıyorlar ve bunu oluşturdukları tasarımlar için temel olarak kullanıyorlar. Sevdiğim şeyi ortaya çıkarmak ve onu bir salona dönüştürmek gerçekten harika bir süreç.” Lüks bir salon gerçekleştirme şirketi olan Millard Collection’ın kurucusu ve sahibi ve Millard Kwon’un ortağı Teresa Millard, bu görüntülerde gösterilen birçok ideal çözümü bulmuş. Luke, Annastasia Salon için L’Oréal Professionnel Sürdürülebilir Salon Duygusu programına da inanıyor. Bu, tüm Annastasia Salon lokasyonlarının şu anda mümkün olduğunca sürdürülebilir olmak için çalıştığı, ancak aynı zamanda gelecek için yeni hedefler oluşturmaya devam ettiği anlamına geliyor. Luke,kar amacı gütmeyen bir kuruluş için bağış kampanyası düzenleyerek veya yerel etkinliklere katılarak yerel topluluklara getirebileceği güç, refah ve özerkliğe da inanıyor.
Daha Fazlası Estetica Dergisi 2023-24 Kış sayısında.
Dismorfofobi ya da bilinen diğer adıyla kusursuz güzellik hastalığı; sosyal medya kullanımın artması ile her geçen gün daha da çok ciddi boyutlara ulaşıyor. Estetik yaşının düşmesi de bu hastalığın getirdiği bir neden olarak karşımıza çıkıyor.
Kişilerin, fenomenler yerine bilimi dinlemeleri gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ayşe Serap Karadağ, “ Cilt yapınızı tanımadan, yapısal özelliklerini bilmeden ürün kullanmak geri dönülemez sonuçlara yol açabilir. Bu noktada bilinçli tüketici olmak büyük önem taşıyor. Cildinizin algoritmasını bozmayın!” dedi.
Prof. Dr. Ayşe Serap Karadağ
Günde ortalama 8 saatten fazla zaman geçirilen sosyal medya platformlarında binlerce paylaşım yapılıyor. Bu durum bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Bunlardan biri de sosyal medyada sürekli efektler kullanılarak çekilen fotoğrafların paylaşılması sonucu kişinin gerçeklik algısından uzaklaşarak, aynadaki görüntüsünde kusur araması, efektli fotoğraflarına benzeme arzusu olarak tanımlanan Dismorfofobi ya da bilinen diğer adıyla kusursuz güzellik hastalığı, en çok genç kuşağı tehdit ediyor.
Yanlış Ürün Tercihi Cilt Yapısını Bozuyor
Kusursuz güzellik algısının yanlış ürün kullanımına yönlendirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Ayşe Serap Karadağ, “ Kişi, paylaştığı fotoğraftaki görsele ya da gördüğü, güzel bulduğu fotoğrafa özeniyor. Aslında olmadığı özendiği kişi olmaya çalışıyor. Bu da beraberinde yanlış tercihlere neden oluyor. Kişiler hekime başvurmadan cildinde olan kusuru ya da hastalığı internetten daha kolay çözebileceklerini sanıyorlar.
Fakat çok dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü herkesin cilt yapısı farklı olduğu için özellikle fenomenler tarafından pazarlanan ürünlerin kullanımı güzel olayım derken sizde deri hastalığına neden olabilir. Bir ürünle düzeltilemeyen cildi farklı bir ürünle düzeltmeye çabalamak derinin yapısında karmaşaya yol açarak var olan sorunu daha da fazla büyütebilir. Bu süreçte hem hastalar maddi kayba uğrarken hem de özgüven kaybı ile beraber psikolojik sorunlarla uğraşabiliyor.” dedi.
Güzellik Ararken Kozmetik Akne Olmayın
Yanlış ve çok ürün kullanımının hastalık getirebileceğine işaret eden Prof. Dr. Karadağ, “Deri yapısını tanı6madan içerikleri onaylı olmayan ürünlerin yoğun bir şekilde kullanımı ve sürülen kapatıcıların ile kozmetik ürünlerin tam temizlenmemesi kişilerin gözeneklerini tıkayarak çok sayıda komedon oluşumuna bu da kozmetik akne olarak adlandırdığımız duruma yol açıyor.
Bu durum hastalarda ya akne hiç yokken aniden ortaya çıkan akne olarak ya da mevcut aknenin şiddetlenip tedaviye cevap vermemesi şeklinde karşımıza çıkıyor. Maalesef günümüzde çok sayıda hastanın cildinde sorun yokken sırf kulaktan dolma veya sosyal medyadan gördükleri ürünleri alıp kullanarak benzer sorunlarla karşılaştıklarını görüyoruz.
Dijitalleşmenin artması cilt ile ilgili ürünlere ve işlemlere olan talebin artmasına neden oldu. Sosyal medyada dermatolog olmayan, hekim olmayan farklı kişilerin deri hastalıkları ile ilgili çok sayıda paylaşım yaptıklarını görmekteyiz. Yine çok sayıda güzellik merkezinde yetkinlikleri olmadığı halde deri hastalıklarının tedavisi yapılmaktadır. Bazı hastalarımız ne yazık ki bu tarz yerlere güvenerek ciddi mağduriyet yaşıyor. Bu nedenle Bizim dermatologlar olarak sloganımız ‘’Derinizi dermatologlara emanet ediniz’’.
Filtreler Yerine Doğal Yaş Almak Mümkün
Dijitalleşmenin artmasının, hastaların ciltleriyle ve kendileriyle daha fazla uğraşmasına neden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karadağ, “ Bu durum bir sorun olarak görünse de bir yandan da bilinçli hastalar daha erken yaşlarda dermatoloğa başvurarak hem cilt bakım rutini oluşturuyor hem de antiaging ürünlerine daha erken yaşta başlıyorlar. Bu durum yaş alma sürecinin de yavaşlamasını sağlıyor. Böylelikle filtre ve kapatıcı kullanmaya gereksinim azalıyor. Deri kalitesini artıran mezoterapi, PRP, mikroiğneli radyofrekans ve lazer gibi sistemlere erken yaşta başlanması doğal yollarla cildin genç kalma sürecini de uzatıyor.” diyerek sözlerini tamamladı.
