Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak Hush markası ile gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisinin yeni konuğu Fikri Çoldur. Villa Kuaför Salonları’nın kurucusu Çoldur, erkek berberliğinden yetişmenin avantajlarını, kuaförlüğe başlama serüvenini, deneyimlerini ve salonu büyütme hikayesini paylaştı.
Fikri Çoldur belgeselinden bazı alıntılar:
“Benim başladığım eski dönemlerde erkek berberliği denince akla sadece saç sakal geliyordu. Bu meslek bana ileride ne katabilir diye düşündüğümde mesleki kariyer anlamında bana çok şey katmayacağını düşünüyordum. Sonra kuaförlüğe geçtiğimde benim için her şey değişti. Askere gidene kadar Şahin Ağabey’in yanında dört buçuk yıl çalıştım. Orada çok şey öğrendim. Şahin Ağabey çok iyi topuz tarardı, ondan topuzu, kardeşi Yılmaz Ağabey’den de kesimi çok iyi öğrendim. Sonuçta kadına ve onun ruhuna dokunuyorsunuz. Yaptığınız saçlarla, kadına güzel olduğunu hissettiriyorsunuz. Onu mutlu ettiğinizi görünce siz de mutlu oluyorsunuz.”
“Övünmek gibi olmasın ama kuaförlüğe erkek berberliğinden geçenler özellikle kısa saçlarda daha başarılıdır. Erkek berberlerinde o zamanlar makineyle kesim yoktu. Bütün enseler sadece tarakla çıkardı. Ben de kısa saçı iyi keserdim, hala da iyi keserim.”
“Mesleğimi daha çok geliştirip daha iyi yerlere gelmek istiyordum. Hep Üsküdar, Bağlarbaşı civarındaydım ve karşıya geçmek istiyordum. Muammer Ağabey’i, Erdem Kıramer’i duyuyordum ve onlarla çalışmayı, yeni bir şeyler öğrenmeyi istiyordum.”
“Askerliğimin bittiği üçüncü gün Kadıköy’de bir salonda kalfalık yapan bir arkadaşım çalıştığı salona çağırdı. Dolayısıyla benim plan yine suyu düştü. Bir de salonun sahibi işten anlamayan biriydi. Bu meslekte de işten anlamayan biriyle çalışmak çok zordur. Sonra orayı bırakıp Bağlarbaşı’na döndüm. Villa Kuaför hikayesi de öyle başladı. Eski ortağım Hüseyin Bey’le bir müddet beraber çalıştık. Sonra, ben kendi dükkanımı açmak istediğimi ve ayrılmak istediğimi söyleyince, ‘Niye ayrılıyorsun, salona ortak ol,’ dedi, ki o zamanlar çalışanını salona ortak etmek pek görülmüş bir şey değildi. Böylelikle ortak oldum. O zaman, ‘Ben ortak olup belli bir para ortaya koyacaksam bir yer daha açalım, çünkü burası tek koltuklu bir yer, küçük bir dükkan. Yeni bir yer daha açalım, her birinde birimiz duralım, iki salon çalıştıralım,’ dedim. O da kabul etti. Böyle başlayan hikayede zamanla salonu büyüttük.”
“Başarımızın en büyük nedenlerinden biri büyük firmalarla dirsek temasında bulunup eğitimler alarak ufkumuzu geliştirmemizdi. 1997 yılında Abant’ta Jean Pierre’in bir eğitimi vardı. O eğitime katıldığımda bu işin sadece sanat değil, işletme tarafının da olduğunu gördüm. Bir sene sonra ortağıma, ‘Bu eğitime birlikte gitmeliyiz,’ dedim. Birlikte büyümemiz de o eğitimden sonra, ekibimizi de eğitimlerle desteklememizle gerçekleşti. O eğitimler bize çok şey kattı. Çok şey öğrendik. Bugün de hala hem kendim hem ekibim için eğitimlere çok önem veriyorum. Yurt içi ya da yurt dışında, nerede olursa olsun, mutlaka katılmaya çalışıyorum. Ne kadar yaş alsak ve belli bir noktaya gelsek de eğitim ve öğrenilecek şeyler bitmiyor.”
“Geçmişte biz sadece bahşişle geçiniyorduk. Bu işi de hep yoksul ailelerin çocukları yapar. Bugün de çocuklarıma bile hep bahşişin önemini aşılarım. Örneğin; bir lokantaya gidip bir yemek yediğimizde mutlaka bahşiş vermeleri gerektiğini söylerim. Biz geçmişte bu işleri uzun dönem bahşişle yürüttük. Bu yüzden bahşişin yeri benim hayatımda çok önemlidir.”
Erkek saçları ve sakalları söz konusu olduğunda her zaman işler yolunda gitmeyebilir. Bir türlü kontrol edilemeyen ve diğerlerinden farklı yöne uzamış bir tutam saçtan tutun da dökülen, incelip seyrelen saçlara ve düzensiz sakallara, erkeklerin daha iyi görünebilmek için her gün mücadele ettiği birtakım sorunlar var. Bu yazıda bu problemlere ve çözümlerine değineceğiz.
1-Farklı Yöne Uzayan Saç Kümesi
Bu saç kümeleri, saçınızı şekillendirmek istediğiniz yönün aksine doğru uzar, saçın kalanı düz durduğunda yukarı doğru uzayan kıvrımlar halinde görünür. En yaygın görüleni saçın tepesinde olsa da, saçın herhangi bir yerinde de ortaya çıkabilir.
Düzeltme Yolu Farklı yöne doğru çıkan saçı ürünlerle düzeltmeye çalışmak işe yaramaz. Her şey, bu saç kümesinin başınızın neresinde olduğuna bağlı. Başın tepesindeyse, berberinizden ağırlığı azaltmak için saçı orada daha uzun tutmasını isteyin. Şayet isyankar saç kümesi ön kısımdaysa, uzunca bir kakül aynı yatıştırıcı etkiyi yaratır.
2– Aşırı Uzayan Tepe Kısmı
Başınızın üzerindeki saç daima saçınızın geri kalanından daha hızlı uzuyor gibi görünebilir.
Düzeltme Yolu Tepedaki saçın uzama hızından yararlanın ve saçı arkaya doğru daraltın. Saçınızın ön kısmını uzatıyorsanız, berberinizden saçı orada daha uzun bırakmasını ve kademeli olarak tepede daha kısa bir boya inmesini isteyin. Ön kısımda daha fazla hacim olduğu için (erkek saç köpüğü ile kolayca hacim elde edilebilir), daha bakımlı bir görünüm elde edersiniz.
3- Seyrelen Saçlar
Özellikle 30 yaşından sonra yavaş yavaş düşmeye başlayan sonra testosteron seviyesiyle beraber, erkekler cilt elastikiyeti ve saçlarındaki dolgunluğu kaybeder.
Düzeltme Yolu Farklı bir kesim deneyerek seyrelen saçlarınızın daha hacimli görünmesini sağlamak mümkün. Seyrelen saçlarda hacmi en üst düzeye çıkarmak ve gür bir görünüm yanılsaması yaratmak için daha kısa, daha dokulu bir saç modeli denemek en iyisidir.
Saç tellerinin birbirine yapışmasına neden olabilecek ıslak saç ürünlerinden kaçının. Deniz tuzu spreyi ve doku macunu gibi mat ürünler, saçın daha dolgun görünmesini sağlar.
4- Zor Yan Ayrımlar
Yükseltilmiş yan ayrımlarla ilgili temel sorunlardan biri, saçınızın bu şekilde bükülmemesi gerektiğidir. Her iki tarafı da deneyerek ve hangisinin daha doğal olduğunu görerek doğal yönünüzü ayırdığınızdan emin olun.
Düzeltme Yolu Başın yan ve üst kısmı arasındaki boyları eşit tutmamak bir çözüm olabilir.
5- Seyrek Sakal
Foliküler sıkıntılar saçlarınızla sınırlı değildir. Seyrek sakal da bazen erkekler için sıkıntıl yaratabilir. Büyük ölçüde kötü genlerin bir sonucu olan yamalı sakalı düzeltmek için birkaç şey yapılabilir. Biraz teknik bilgiyle onu gizleyebilirsiniz.
Düzeltme Yolu Yamalı sakallar için en yaygın yerler yanaklar veya boyun altıdır. Tıraş makinelerinde yaratıcı olun. Daha açık renkli olan saçların sakalın bir parçası olması için yanaklardan aşağı doğru inceltmeyi deneyin. Bunların hiçbiri işe yaramazsa, kısa bir kirli sakal tercih edin, çünkü bu stil saç ile sakal arasındaki kontrastı en aza indirir.
erkek saçları
6- Alnın Ortasındaki Saç Çizgisinde Bulunan V Şeklindeki Nokta
Genellikle saç çizginizin merkezinde bulunan ve V şeklinde uzayan saç, bazı erkeklerin yaşadığı klasik bir saç sorunudur. Doğal olarak meydana gelir, ancak saç çizgisi her iki tarafta geri çekilmeye başladığında da oluşabilir.
Düzeltme Yolu Berberler, bu çizgiyi benimsemenizi sağlayacak bir sürü farklı seçenek sunsa da, onu tıraş etmenin çözüm olmadığı konusunda hemfikirlerdir. Ön kısımda hacmi arttırmak için şekillendirilmiş yan ayrımlar en iyisidir. Yüzü çevreleyen uzun saçlara sahip olduğunuzda saçı ortadan ayırmak da gayet etkilidir.
Aşık olmak, bütün auramızı değiştirerek bizi dünyanın zirvesindeymişiz gibi hissettirme gücüne sahip. Ancak, aşk ruh halimizden çok daha fazlasını etkiler.
Aşk, gerçekten de her şeye ilaç olabilecek kadar güçlü bir iksirdir. Güçlü bir ilişki, yüksek tansiyonu düşürmekten tutun da kanserden kurtulmanıza yardımcı olmaya kadar pek çok şey yapabilir. Hatta, cildinizi sağlıklı tutarak ışıl ışıl parlamasını sağlar.
Aşkın Hayatımıza ve Sağlığımıza Olumlu Etkileri
1- Stresten Uzak İyi Ruh Hali
Seks, strese karşı güçlü bir silah olmakla birlikte, zihinsel sağlığınızı olumlu etkileyen tek fiziksel temas şekli değildir. Sarılmak, kucaklaşmak ve dokunmak ruh halinizi iyileştirebilir ve rahatlamanıza yardımcı olur. Araştırmalar, sarılan çiftlerin kanlarında stresi azaltan, ruh halini iyileştiren ve bağ kurmamızı sağlayan oksitosin hormonu düzeylerinin daha yüksek olduğunu ortaya koydu.
Birlikte yaşayan çiftleri inceleyen başka bir araştırmada, dört ila yedi gün süresince birbirinden uzak kalan çiftlerin ayrılmadan önce, ayrılma sırasında ve ayrıldıktan sonraki kortizol (stres hormonu) düzeyleri incelendi. Araştırmacılar, fiziksel olarak ayrılan çiftlerin kortizol düzeylerinin daha yüksek olduğunu ve birlikte oldukları zamanlara göre daha kötü uyku uyuduklarını buldu.
İnsanları dengede tutan sadece romantik aşk da değil. Diğer bir araştırma, anne sevgisinin olumsuz sağlık etkilerine karşı koyabileceğini ve küçük çocukları stresin fizyolojik etkilerinden koruyabileceğini gösteriyor.
2- Aşk Kalbinizi Koruyor
Aşk, sadece kalbinizi çarptırmakla kalmıyor, aynı zamanda onu koruyor. Eşleri tarafından sevildiğini hisseden evli erkeklerin, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon ve diyabet gibi yüksek risk faktörlerine sahip olmalarına rağmen yüzde 50 daha az göğüs ağrısı yaşadığı ortaya kondu.
Pittsburgh Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, evliliklerinde mutlu olan kadınların, kardiyovasküler rahatsızlık (kalp hastalıkları) riskinin, stres düzeyi yüksek evliliklere göre çok daha düşük olduğunu buldu.
3- Aşk Ömrü Uzatıyor
Araştırmalar, evli olmayan insanlarda ölüm oranının, birlikte yaşayan evli çiftlere göre kayda değer bir şekilde daha yüksek olduğunu buldu. Harvard Üniversitesi araştırmacıları, evli kadınların, kalp hastalığı, siroz ya da intihar gibi strese bağlı nedenlerden ölme olasılığının bekar kadınlara göre yüzde 20 daha az olduğunu ortaya koydu. Evli erkeklerin ise strese bağlı faktörlerden dolayı ölme ihtimalleri, bekar erkeklere göre yüzde 100-200 daha az.
4- Tansiyonu Düşürüyor
Bir üniversite araştırması, çiftlerin birlikteyken tansiyonlarının düştüğünü buldu. Nitelikli ilişkilere sahip kişilerin, yalnız olan yaşıtlarına kıyasla daha düşük tansiyona sahip olduğu ortaya kondu.
5- Aşk Kanseri Yenmeyi Kolaylaştırıyor
Iowa Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, evli çiftlerin bekarlardan daha düşük kanser oranlarına sahip olmasının yanı sıra, tatmin edici ilişkileri olan yumurtalık kanseri hastalarının, sağlıklı ilişkileri olmayanlara göre kanserli hücreleri öldüren daha güçlü beyaz kan hücrelerine sahip olduğunu keşfetti.
Araştırmalar, kanser teşhisi konan hastaların, aile bağları güçlü olduğunda kanser tedavisini daha hızlı atlattıklarını gösteriyor. Ayrıca, sevgi dolu birliktelikler yaşayanların herhangi bir bilimsel dayanak olmaksızın daha hızlı iyileştiği de bilinen bir gerçek.
6- Yaşam Tarzımızla İlgili Olumlu Değişiklikler Yapmayı Kolaylaştırıyor
Düzenli bir şekilde diyet yapmak ya da aksatmaksızın düzenli spor yapmak, teoride kolay gibi görünse de bunları yapma kararınızı pratiğe dökmek asla kolay değildir. Ancak, mutlu olduğunuz bir ilişki içindeyken, partnerinizin özgüveninize ve daha iyi bir yaşam tarzına geçmek için attığınız adımlar üzerinde büyük etkisi vardır. Mesele ister sigarayı bırakmak, ister sağıklı bir diyete başlamak, ister spor yapmak olsun, çiftler birbirlerinin sağlıklı seçimlerini büyük ölçüde etkileyebiliyor. Güvenilir bir psikoloji yayınında yer alan habere göre partnerlerden biri alkolü ya da sigarayı bıraktığında, diğerinin de içmeyi bırakma olasılığı beş kat artıyor.
7- Daha Genç Görünmenizi Sağlıyor
Mutlu bir ilişki içindeyken cilde kan akışı artar. Artan kan akışı cilt hücrelerinize besin ve oksijen taşıyarak fiziksel olarak daha genç görünmenizi sağlar.
8- Aşk Sizi Zayıf Tutuyor
Aşık olduğumuzda, vücudumuz iştah kesici bir işlev görebilen adrenalin üretir. Aşıkken abur cubur yemeye ya da geceleri atıştırmaya ihtiyaç duymazsınız.
9- Atletik Performansı Artırıyor
Özellikle yeni bir aşk yaşayanlar, mutlaka enerjilerinde ve spor performanslarında ciddi bir artış olduğuna şahit olmuştur. Ancak uzun süreli sevgi dolu bir ilişki içinde olanların da atletik performanslarında artış yaşandığı ortaya kondu.
Hollywood ünlülerinin saç tasarımcısı Mara Roszak, yaz/sonbahar düğün sezonu için gelin saç stillerini, ipuçlarını ve püf noktalarını paylaştılar.
Mara Roszak ile Juno Tapınağı ve Modern ve Eğlenceli Gelin
Mara Roszak: “Juno’nun görünümü, hacim ve yumuşaklık arayan ama daha modern, eğlenceli ve sıra dışı bir şey isteyen gelinler için ideal. Modern bir dokunuşla romantik bir yumuşaklık için kabarım, balıksırtı örgüyü öneriyorum. Zoe’nin görünüşü de çok modern. Deniz Tuzu Saç Spreyi, bu görünüm için ideal bir ürün. Sprey, örmeden önce baza mükemmel miktarda ek doku ekliyor. Ekstra hacim için mükemmel bir şekilde eşleşen bir at kuyruğu eklentisi gibi biraz fazladan saç eklemeyi de düşünebilirsiniz.”
Mara Roszak’ın Margaret Qualley için Yarattığı Retro Atkuyruğu
Mara Rozsak: “Margaret’in bu görünümü çok evrensel ve güzel bir gelin saç modeli yaratıyor. Bu hacimli at kuyruğu, 60’ların retro görünümüne saygı duruşu niteliğinde. Aynı zamanda yumuşak ve modern bir his veriyor. Gelinliğin altı hacimli ise, bu hacimli atkuyruğu mükemmel bir tercih. Çok fazla hareket var. Bunun gibi bir tarz nikah sırasında romantik bir görünüm sağlarken gece ilerledikçe dans etmek için gerçekten rahattır. Her zaman büyük günden önce gelin saçının bir provasının yapılmasını öneririm. Bu stilde ön saç çizgisiyle oynayabilme şansımız var. Öndeki birkaç parçanın yumuşak bir şekilde düşmesini sağlayıp ortadan ayırabilir veya yüzünüzden geriye doğru çekebilirsiniz. Özellikle kulaklarınızın etrafındaki yumuşak parçalarla oynayarak, özellikle de saçınız katlı ise, ikisinin bir kombinasyonunu bile oluşturabilirsiniz.”
Bol ödüllü saç tasarımcısı Amy Gaudie, en son koleksiyonu Fortitude ile yine sıra dışı sanatsal becerilerini ortaya koymayı başarmış.
L’Oreal Professionnel Saç Elçisi Gaudie, koleksiyonunda kadınları sanatın gücüyle birer birey olarak sergiliyor vedoku, şekil ve parlaklıkla canlanan saçlar ortaya koyuyor.
Amy Gaudie, sepet dokuma tekniğinden örgüye, dikiş tekniğinden dokulandırmaya çeşitli teknikleri vurgulamak için heykelsi bir yaklaşım benimsedi. Ve sonuçlar yaratıcı oldukları kadar büyüleyici de.
Makyaj ilhamı, modellerin gözlerini veya modellerini vurgulayan grafik çizgilerin ve cesur özelliklerin bir devamıydı. Yüz hatlarına yönelik bu minimalist yaklaşım, saç şeklinin mükemmel bir tamamlayıcısıdır.
Amy Gaudie, “Abartılı şekil, stilimizle ilgili ilk tasarım konseptiydi. Saçın görünümün odak noktası olmasını istedik. Kadın formundaki gücü ortaya çıkaran temiz çizgiler ve hacim sertliği oluşturmaya yardımcı olması için sadece siyah, ten rengi veya dokulu kumaşları seçtim,” dedi.
Amy Gaudie ile Koleksiyonun Perde Arkası
Başarılı bir koleksiyonun son adımı gerçek görüntüdür. Burası fotoğrafçının kuaförle aynı sayfada olması gereken yer. Amy, “Fotoğrafçımıza verdiğim anahtar kelimeler, siyah beyaz çekim yaparken bile ‘temiz, taze ve parlak’ idi” diyor. Bu strateji aynı zamanda göz alıcı ancak sofistike görüntüler yaratmayı da başardı. İmajların sayfadan dışarı taşmasını istedim. Böylece, seyirciyi kendine çekerek büyülemeli ve saçların nasıl yaratıldığını sorgulatmalıydı,” diyor.
Amy’nin karmaşık yaratıcı çalışması ve ayrıntılara gösterdiği özen, hem yerel hem de uluslararası basında sıklıkla yer alıyor. Benzersiz bir bakış açısıyla trend başlatma ve yorumlama yeteneğini pekiştirerek, görenleri farklı düşünme biçimlerini harekete geçiren ve uyandıran bir saç yolculuğuna çıkarıyor.
Başarılı bir koleksiyonun son adımı gerçek görüntüdür. Burası fotoğrafçının kuaförle aynı sayfada olması gereken yer. Amy, “Fotoğrafçımıza verdiğim anahtar kelimeler, siyah beyaz çekim yaparken bile ‘temiz, taze ve parlak’ idi” diyor. Bu strateji aynı zamanda göz alıcı ancak sofistike görüntüler yaratmayı da başardı. İmajların sayfadan dışarı taşmasını istedim. Böylece, seyirciyi kendine çekerek büyülemeli ve saçların nasıl yaratıldığını sorgulatmalıydı,” diyor.
Amy’nin karmaşık yaratıcı çalışması ve ayrıntılara gösterdiği özen, hem yerel hem de uluslararası basında sıklıkla yer alıyor. Benzersiz bir bakış açısıyla trend başlatma ve yorumlama yeteneğini pekiştirerek, görenleri farklı düşünme biçimlerini harekete geçiren ve uyandıran bir saç yolculuğuna çıkarıyor.
Yeni yapılanması ile Davines Türkiye’de yenilikler devam ediyor. Güneş D’Alba, Davines İtalya’yı temsilen çalışmaları yakından takip ederken Davines’in hedefleri de her geçen gün büyüyor. Son gelişmeleri Murat Abacılar ve aynı zamanda bir kuaför kızı olan Güneş D’Alba’dan dinledik.
Davines Türkiye’deki gelişmeleri ve hedefleri sizden dinleyelim.
Murat Abacılar: Davines Türkiye’nin 13. yılı. Bu yıl yenilenen anlaşamamıza paralel çok güzel projeler hazırlıyoruz. Güneş Hanım’ın da bize katılmasıyla çok başarılı işler yapacağız.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz Güneş Hanım?
Güneş D’alba: Davines’e 2011 Ekim itibarıyla başladım. Onun öncesinde altı yıllık bir sektör geçmişim var. Yine İtalyan markasıyla birlikte çalıştım. İş geliştirme, Türkiye ve Orta Doğu pazarına bakıyordum. Davines kişisel olarak çok beğendiğim ve sevdiğim bir markaydı. Hem sürdürülebilirlik konsepti hem kuaför kanalında yaptığı yenilikler, eğitim alanında sürdürdüğü geniş yelpazesi ve son kullanıcıya sunduğu ürünlerle dikkatimi çeken bir markaydı. Ocak itibarıyla da tam olarak oryantasyonu bitirip Türkiye, Balkan ülkeleri ve Ortadoğu ülkelerini devraldım.
Hangisi pazar olarak daha büyük?
Güneş D’alba: Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri.
Orta Doğu ve Balkanlar ile karşılaştırınca Türkiye pazarını, Türk kuaförlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Güneş D'alba: Bu zamana kadar olan süreçte Murat Bey ve ekibi, gerek kuaför kanalında gerek son tüketici tarafında marka bilinirliği adına çok güzel bir iş çıkardılar. Şu anda hedefimiz derinleşmeyi sağlamak. Marka büyüyor; hedefimiz bu büyümeyi devam ettirmek.
Ekibiniz kaç kişiden oluşuyor?
Murat Abacılar: Teknikte beş, satışta 17 kişiden oluşan bir ekibimiz var. Pazarlama, sosyal medya, satış destek, depo ve muhasebe olmak üzere toplamda 45 kişilik bir ekibe sahibiz.
Diğer ülkelerdeki Davines distribütörlüklerine baktığımız zaman, bu çapta ekibi olan bir başka ülke var mı?
Güneş D’alba: Benim bölgemdeki en büyük ekip Türkiye ekibi. Tabii ki özellikle Orta Doğu ekibinde de büyümeye gidiyoruz. Geniş bir coğrafya ve köklü bir oluşum olduğu için Türkiye’de çok daha kapsamlı bir operasyon söz konusu.
Davines’le birlikte Rahmi Koç Müzesi’nde yapılan büyük bir etkinliğiniz vardı. Sonrasında Antalya’da Davines’in 10. yıl kutlaması gerçekleşti. Diğer taraftan da Covid’e rağmen eğitimlere de devam ettiniz…
Murat Abacılar: Çok sayıda yüz yüze eğitimler oldu. Şu anda hemen hemen her hafta bir eğitimimiz var. Yakın zamanda İtalya’da bir organizasyonumuz oldu. Ekim ayında yine İtalya’ya bir seyahatimiz olacak. Hem köyü gezeceğiz hem de bölgelerde etkinliklerimiz olacak.
Şu anda Antalya bölgesi, Ankara ve Antep olmak üzere direkt kendimiz çalışıyoruz. Bayilerimizle de iç içeyiz, daha yoğun çalışıyoruz. Babası da kuaför olan ve sektörü aileden de bilen Güneş’in de gelmesiyle birlikte daha da ivme kazandık.
Bir kuaför kızı olarak o zaman zaten salonunun havasını biliyorsunuz.
Güneş D’alba: Tabii, salonda büyüdüm. Her Cumartesi salona giderdim, yerleri süpürürdüm, bahşiş alırdım. Mezun olduktan sonra IT sektöründe çalışmaya başladım. Kozmetik sektörüne geçiş benim için çok heyecanlı oldu. Çünkü hem içine doğduğum hem de büyürken çok tanıma fırsatı bulduğum bir sektör. O zaman babam büyük markalarla çalışıyordu. Dolayısıyla dev markalarla ilişkilerin sürdürüldüğü bir ekolden geliyorum. Şu anda da Davines’le çalışıyor. Ben başka firmadayken de Davines’le çalışıyordu. O yönden markaya bağlılığı var. Ben de Davines’le çalışmaktan ve özellikle Türkiye pazarına yönelik çalışmaktan çok memnunum. Davines’in de bu sorumluluğu yerel birine vermesi ne kadar başarılı olduğumuzu ve ülke olarak odağımızın nerelere gidebileceğini göstermesi açısından önemli.
Pratikte Davines Türkiye için neler yapıyorsunuz?
Güneş D’alba: İş geliştirme amaçlı satış, pazarlama ve eğitim alanlarında gerekli senelik aksiyon planımızı hem uygulama hem uygulamada yaşanan problemleri çözme adına gerekli adımları atıyorum. Ekibin etkinliklerini, yerel ekiple birlikte eğitim organizasyonlarını yürütüyorum.
Ocak ayından bu yana nasıl bir fark ortaya koyduğunuzu düşünüyorsunuz?
Güneş D’alba: Sonuçları topluyor olacağız. Şu anda ekiyoruz, bunu biçeceğimiz zaman da gelecek. Son iki ayda satışlarımız ciddi anlamda hareketlendi. Bugüne kadar satış ekibimize iki eğitim gerçekleştirdik. Ayrıca, daha önce yapılmayan konsept ve sürdürülebilirlik alanlarında olmak üzere iki günlük bir eğitim gerçekleştirdik. Onun dışında eğitmenlerimizi eğitmek üzere yurtdışından stilistimiz geldi. Eksik buldukları noktaları tamamlamak ve salonları daha iyi destekleyebileceğimizi alanlarda ihtiyaçlarını dinledik. Ek olarak uluslararası bir sanatçımızı getirerek Kuaförler Derneği’nin de dahil olduğu “Master Class” ve “Look & Learn” eğitimlerini gerçekleştirdik.
Liquid Luster ailesinin bir ürününün global lansmanını gerçekleştirdik. Çok iyi sonuçlar aldık.
Şu anda ikinci lansmanımızı yapıyoruz. Davines’in yaptığı bir projeye bağlı çok önemli bir manifesto ürününün ve bu projenin hem son kullanıcıyı, hem kuaför kanalını hem de Davines topluluğuna yönelik bir proje bu. Bunun Davines için ürüne bağlı çok büyük bir dönüm noktası olduğunu söyleyebiliriz. Lansmanı bütün dünyada aynı anda yapılacak. Bu ay içerisinde kuaför kanalına tanıtımını ve dağıtımını gerçekleştireceğiz ama asıl iletişimini Temmuz ayında yapacağız.
Diğer ülkelerle kıyasladığımızda Davines’in hem pazarlama hem de satış ve lojistik altyapısı ve ulaştığı satış hacmi bazında çok büyük çapta bir organizasyon olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Güneş D’alba: Tabii, dünyada 800’ü aşkın çalışanımız var. Yaklaşık 45 milletten insan çalışıyor. Çok ciddi bir büyüme var. Elbette, bu büyümeyi firmamızın çalıştığı bütün iş birimlerinin çok detaylı ve hassas çalışmalarına borçluyuz. Ülke ve bölge müdürlerinin odaklanması gereken bazı alanlar var, gerekli hassasiyeti ve ilgiyi göstererek bu alanlarda çalışmaya devam ediyoruz. Olumlu sonuçlarını da görüyoruz.
Peki Davines için Türkiye’de başka ne fırsatlar görüyorsunuz?
Güneş D’alba: Davines için Türkiye’de çok büyük bir potansiyel var. Şu anda son kullanıcı tarafında marka bilinirliği çok yüksek. Kuaför kanalında da gerekli derinleşmeyi sağlamayı hedefliyoruz. Güzel bir ekibimiz var. Eğitim ekibimiz ile hem globalde hem yerelde kuaför kanalını daha da derinleştirmek üzerine çalışıyoruz. Daha çok eğitim, uluslararası sanatçıların katılacağı, yereldeki yetenekleri de ön plana çıkarabileceğimiz eğitim sınıfları, etkinlikler ve keşif organizasyonlarına yoğunlaşıyoruz.
Davines’in Türkiye’de hem son tüketici hem de kuaför kanalında daha çok konuşulacağı bir döneme girdiğimizi söyleyebilir miyiz?
Murat Abacılar: Kesinlikle. Büyümeyi desteklemek için ekibimize yeni arkadaşları da katıyoruz. Eğitimlerimizi zenginleştiriyoruz. Eğitmenlerimizin bilgi dağarcığını genişletmek için gerekli adımları atıyoruz. Genç arkadaşlara şans vermek istiyoruz. Teknik ekibi biraz daha büyütmek istiyoruz.
Başlangıç noktası ile bugünü karşılaştırdığımızda gördüğünüz Davines Türkiye manzarası için neler söyleyeceksiniz?
Murat Abacılar: Ben bu markayla başka bir markanın danışmanlığını yaparken salonda tanışmıştım. Daha sonra daha sık karşılaşmaya başladım ve sorguladım. “Ya, şunun ambalajına bak, çok basit duruyor,” demiştim. “Ambalajına bakma. Çok başarılı bir marka ve ürünler çok iyi,” dediler. “Peki,” dedim. Üzüldüm, çünkü başka bir markayı satıyordum. Davines’in, o zaman Türkiye distribütörlüğünü yapan firmayla anlaşamadığını ve bir distribütör arayışına girdiğini duydum. Aslında, okuyucularımıza de özellikle belirtelim, bunu bana söyleyen kişi sizdiniz Erkan Bey. (Erkan Güzel). Sizin sayenizde öğrendik. Yedi, sekiz başvuru olmuştu ve bunlar içinde tahmin ediyorum ki ekonomik olarak en güçsüz olan bizdik. Ancak, Davines öyle iyi bir araştırma yapmış ki en çok parası olan değil, bu işe gönül veren bir firma olarak bizi seçti ve biz de gerçekten 12 yılda tırnaklarımızla kazıyarak markayı Türkiye’de önemli bir yere getirdik.
20 katın üzerinde bir büyüme gerçekleştirdik. Beş yıllık planımız bunu iki katına çıkarmak. Beş yıl sonra 40 kat büyüme sağlamak için çalışıyoruz.
Paylaştığınız bilgiler için çok teşekkür eder, başarılar dileriz.
Estetica Dergisi – Hairist projesi olarak Hush markası ile gerçekleştirdiğimiz “Güzelliğin Peşinde” belgesel serisi tüm hızıyla devam ediyor. Serinin yeni konuğu Yusuf Koçyiğit, kuaförlüğe başlama serüvenini, deneyimlerini ve kuaförlüğe ilişkin fikirlerini bizlerle paylaştı.
Yusuf Koçyiğit belgeselinden alıntılar:
“13 yaşından beri kuaförlük yapıyorum. Tam 40 yıl. Erzincan, Refaheli’den İstanbul’a geldik ve ben ilkokula İstanbul’da başladım. Tabii şivemiz farklıydı, uyum süreci biraz zor oldu. Öğretmen, bir gün “Yarın, yazılı yapacağım” dedi. Ben de, “Öğretmenim, kaç dal getireceğiz?” diye sordum. Bizim lehçemizde dal, sayfa demektir. Bütün sınıf bana güldü. Öğretmen de dedi ki, “Doğru söylüyor, sayfanın öz Türkçesi daldır, yani yaprak.” Maltepe’de arkadaşlarımla Bostancı’da apartmanlara kömür taşıyorduk. Ailemin bundan haberi yoktu. Daha sonra çalışmak istediğimi söyledim. Çocuk yaşta Moda’da bir kuaför salonunda başladım. Çok da sevdim. Bahşiş alıyordum, normalde göremeyeceğim insanları görüyordum. Orası yaşayan bir okul gibiydi benim için.”
“Hiç unutmuyorum, bir bayram arifesi, Bahariye Caddesi’nden aşağıya yürürken Diker Giyim diye bir mağaza vardı. Orada yanları körüklü bir pantolon ve kısa kollu çok güzel gri bir gömlek vardı. Hep önünden geçip onları almayı hayal ediyordum. Arife günü maaşımı almıştım. O zaman haftalık alıyorduk. Benim maaşım da 500 liraydı. Beğendiklerimi almak için mağazaya gittim ama ikisi 750 lira ediyordu. “Benim o kadar param yok,” dedim, çıktım. Arkamdan biri seslendi, “Gel” dedi. “Ne istiyorsun?” diye sordu. Dedim, “Pantolonla gömleği almak istemiştim ama param yetmedi.” “Gel” dedi bana. Mağazanın sahibi yüz lira da bahşiş verdi bana. Hiç unutmuyorum. Bir şeyleri kendi paramla alabilmek, kendi dünyamı kuruyor olabilmek hoşuma gitti. Moda o zaman İstanbul’un en güzel semtlerinden biri. Herkes akşamları çok şık giyiniyor. Çok güzel bir ambiyans vardı. Hala da hayalimdir, Moda burnunda bir ev al alıp orada oturmak.”
“İkinci olarak Bağdat Caddesi’nde Dez Kuaför’de, Osman Özer’de işe başladım. Eskiden Bağdat Caddesi sayfiye yeriydi. 70’lerde iyice hareketlenir hale gelmişti.”
Osman Ağabey’le de hiç unutamadığım bir anım var. O zamanlar genciz tabii. Arkadaşlarla bir gün gezmek istedik. Ben, “Osman Ağabey, kardeşim hasta, hastaneye kaldırmışlar, gidebilir miyim?” dedim. “Nerede” diye sordu. “Göztepe Hastanesi’nde,” dedim. “O zaman biri de seninle gelsin, yalnız gitme,” dedi. “Yok ağabey, ben kendim giderim,” dedim. Para da verdi, “Al, üzerinde bulunsun,” dedi. Feneryolu’nda arkadaşlarla buluştuk. Belki de hayatımda yediğim en büyük dersti. O gün işi kırıp denize gidecektim. “Ben gelemiyorum,” dedim. Gitmedim onlarla, işe döndüm. Osman Ağabey’e de, “Kardeşim iyiymiş,” dedim. O gün arkadaşlarımla gitseydim kendimi çok kötü hissederdim. Kendisine de tekrardan çok teşekkür ediyorum.
“Üçüncü olarak Ali Gür, Kızıltoprak ve Çiftehavuzlar’da çalıştım. 87 yılına kadar çalıştım orada. Askere gidene kadar Moda Deniz Kulübü’nde çalıştım. Çok yetenekli değildim ama çok sabırlı ve kararlıydım. Barbaros’la ben vardık. Orada kendimi çok geliştirdim.”
“Muharrem Ağabey yirmi yıl Londra’da kalıyor. Sonra vatan hasretine dayanamayıp gelip London kuaförü kuruyor. Ben gittiğim zaman yanında kimse kalmamıştı. Bir tek kişi vardı, o da şu anda eşim olan Nebahat Hanım’dı. Muharrem Ağabey’in yanında işe başladım. Yakup askerdeydi. Muharrem Ağabey de o dönem salonu kapatıp tekrar Londra’ya dönece, ben ve Yakup’u da yanında götürecekti. Konsoloslukta pasaport işlemlerini yaparken, “Daha şimdiden kimse bizi adam yerine koymuyor. Ben yapamam,” dedim. Muharrem Ağabey’e de, “Ben gitmek istemiyorum. Salonu bize bırak, ama tek bir şartım var- sen başımızda duracaksın,” dedim.”
“Böylece, Rahmetli MuHarrem Ağabey’den London kuaförü devraldık. O zamanın parasıyla 50 milyon liraya… Bir kısmını peşin verdik, bir kısmını da ay ay ödeyerek devam ettik.”
“Biz beş kuaför bir araya gelince hemen bütçe oluşturuyoruz. Bugün salonlarımızda yaptığımız ve yapacağımız pek çok şeyin temeli markalardır. Markalarla bir çok yere gittik. Onları karşımıza almak yerine, el ele yürürsek çok daha iyi işler yaparız diye düşünüyorum.”
Söyleşinin tamamını aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz.
Kalıcı renk teknolojisi, 12 farklı renk seçeneğinden oluşan MAC Colour Excess Jel Eyeliner ile ipeksi pürüzsüzlük ve güçlü pigmentler bir arada! Line-Lock Teknolojisi sayesinde kalıcı ve bulaşma yapmayan uygulama sunarken, güçlü pigmentler pürüzsüz bir şekilde kayar ve tek dokunuşla mükemmel sonuca ulaştırıyor.
Tarzınla, Cesurca ve Tutkuyla #GösterRenklerini
M·A·C Colour Excess Jel Eyeliner Sana Neler Sunuyor?
Göz kapaklarında 24 saatten fazla ve göz içinde 12 saate kadar kalıcıdır.
Pürüzsüz uygulama kolaylığı sunar.
12 saate kadar suya dayanıklı güçlü renkler.
Bulaşma ve dağılma yapmaz.
Kontakt lens kullananlar için güvenlidir.
Oftalmologlar tarafından test edilmiştir.
Tek bir dokunuşta dikkat çekici görünümü merak ediyorsanM·A·C Colour Excess Jel Eyeliner’i sanal Deneme Uygulaması İle Hemen Deneyimle!
Sanal Deneme uygulaması ile içindeki sanatçıyı ortaya çıkar! 12 farklı renk seçeneğinden oluşan özel renkli eyeliner serisiyle tanış.
Boyalı saçlar için saç bakım ürünleri satın alırken hangi bileşenlerden kaçınmanız gerektiğinin farkında olmak önemlidir, böylece saçlarınızdaki canlı rengin akmasını önleyebilirsiniz. Bu uyarı, tamamıyla boyanmış saçlara, balyaj veya röfleye ya da dip rötuşlarına sahip olanları içeriyor.
Sülfatlar
En sakıncalılardan başlayalım: sodyum lauril sülfat (SLS), sodyum lauret sülfat (SLES), parabenler (metilparaben, propilparaben, butilparaben, vb.), alkoller (etanol veya propanol) ve sodyum klorür (tuz). İlk iki bileşen sülfat türleridir. Bunlar, yoğun bir köpüklenme sağladıkları için şampuanlarda sık kullanılır. Fakat bu saçınız için iyi değildir. Saç renginizin solmasına, saçınızın solgun, mat bir görünüm almasına yol açar.
Paraben
Saçlarınız ister boyalı, ister boyanmamış olsun, saç bakım ürünleri söz konusu olduğunda mutlaka paraben içeren ürünlerden kaçınılmalıdır. Düzenli kullanımlarda parabenin vücutta birikim yaptığı araştırmalarla kanıtlandı. Saçınız ve genel sağlığınız için bu bileşenden özellikle uzak durun.
Kaçınmanız gereken diğer bir bileşen ise sodyum klorür. Saç ürünlerinizdeki tuz, saç tellerinizin nemini kaybetmesine neden olarak saç rengini bozar.
Arındırıcı Şampuanlar
Saç renginin akmasına ve solmasına yol açan daha sinsi bileşenlerden söz edecek olursak kömür, salisilik asit ve benzerleri gibi temizleyici veya arındırıcı maddelere dikkat etmenizde fayda var. Elbette saçınıza arındırıcı bir şampuan kullanabilirsiniz, ancak bu bileşenlerin saçınızdaki rengi soyabileceğini bilin. Ayrıca, kullandığınız ürün sülfat da içeriyorsa, renk saçtan çok daha hızlı akabilir.
“Renklendir Hayatı” sloganıyla hayata renk katan Marshall ve saçınızla tanışın sloganıyla saçlara renk katan MM Bahçecik markaları antibakteriyel boya uygulamasıyla kuaför sektöründe bir ilke imza attılar.
Marshall, yoğun olarak okullar, hastaneler, restoranlar, sağlık kurumları ve bakım evleri tarafından tercih edilen antibakteriyel ürünü ile kuaför salonlarına da hijyeni getiriyor ve bunun ilk örneğini MM Bahçecik Ulus salonunda gerçekleştirdi.
Marshall, müşterilerin kendilerini iyi hissetmek için gittikleri kuaför salonlarında daha da farklı bir atmosferle karşılaşmalarını sağlayarak ilham vermeyi ve kuaför salonlarında ‘hijyen konusuna’ odaklanılmasına katkı sunmayı hedefliyor.
Altıpatlar Mimarlık işbirliğiyle MM Bahçecik projesi tasarımında Marshall’ın bu yıl için yılın rengi olarak belirlediği “Sonsuz Gökyüzü” ve ilgili renk paletleri kullanıldı ve salon içinde farklı köşeler oluşturuldu.
Marshall Pazarlama Direktörü Pınar Adabağ, kuaför salonlarında ‘hijyen konusuna’ odaklanılmasına dikkat çekmek için Marshall Antibakteriyel’in sunduğu hijyen ayrıcalıklarını belirterek şunları söyledi: “Marshall Antibakteriyel özellikleri nedeniyle kuaför salonları gibi yoğun bir trafiği olan ve hijyen konusunda titiz olunması gereken mekanlar için ideal bir ürün. Bizde bu alanda farkındalık yaratmak üzere iş birliğimizi, kuaförlük sektörünün ikonlaşmış ismi Metin Bahçecik ile gerçekleştirdik. Kendisinin vizyoner yaklaşımı, fikir liderliği ile meslektaşlarına ve müşterilerine ilham vermesi projeye heyecan kattı. Salonu yılın rengi Sonsuz Gökyüzü ve ilgili paletleriyle renklendirdik, tasarımda salona gelenlere ilham vermeyi, keyifli zaman geçirmelerini sağlamayı hedefledik.”
Marshall Antibakteriyel içeriğindeki gümüş iyonları sayesinde bakterilere karşı %99* koruma sağlıyor. Ayrıca gümüş iyonları; nem, rutubet ve havasızlık sebebi ile duvar yüzeyinde oluşabilecek küf ve mantarlara karşı etkin bir direnç gösteriyor. Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış olan Marshall Antibakteriyel, rahatsız edici kokusu olmayan, zamanla renk değişimi yapmayan, sararmayan, yüksek kapama ve iyi yapışma özelliğine sahip, silinebilen, son kat, yarı mat iç mekân duvar boyası. Üstelik, duvarda kaldığı sürece antibakteriyel özelliğini koruyan bir boya.
Marshall ile gerçekleştirdikleri işbirliğinden büyük mutluluk duyduklarını belirten Metin Bahçeçik şunları söyledi:
“Marshall, mekanlarda kullanılan renkler konusunda trendleri belirleyen bir marka. Hijyen, bir kuaför salonunun özellikle de bizim salonumuzun olmazsa olmazlarından biri. Üstelik, duvarda bulunduğu sürece, antibakteriyel özelliğini devam ettirmesi özelliğinden çok etkilendik. Biz de müşterilerimizin sağlık ve güven içinde hissetmeleri için Marshall Antibakteriyel’i seçtik. Profesyonel bir yaklaşımla renk ve tasarım desteği vererek salonumuza farklı bir bakış açısı kattılar ve bütünsellik kazandırdılar. Hijyen sağlayan Marshall Antibakteriyel ürünü kullanırken bir yandan da renk çeşitliliği ve uyumuyla ilham verdiler.
Salonumuzun bu yeni tasarımı için seçilen renklerin müşterilerimizin ve çalışanlarımızın ruh halini olumlu açıdan değiştirmesini kendilerini huzurlu ve mutlu hissetmelerini, salonumuzda oldukları süre boyunca keyifli zaman geçirmelerini istiyoruz. Marshall Antibakteriyel ürününü diğer meslektaşlarıma da tavsiye ediyorum.”
Editörün Notu: Fark yaratan örnek uygulama ve değerli marka işbirliği için Marshall, MM Bahçecik ve Altıpatlar Mimarlık'ı kutlarız.