Çalışanınızı nasıl motive edersiniz?

Kategori

Çalışan mutluluğu

Çalışanlarınızdan verim almanın yolu onlara değer vermekten geçer. Değer vermek sadece maaşlarını aksatmadan ödemek anlamına gelmez. Çünkü para ihtiyaçtan sonra , doyumsuzluğun simgesidir ve tek başına mutlu etmez.

Her eleman  belli bir süre sonra konumunun ve maaşının yükselmesini bekler. Bir işyerinde ilerleyememeleri onları mutsuz kılar. Makul olanı, çırakken kalfa, kalfayken de usta mertebesine erişmek  değil midir.? Diplomalı ve diplomasız yani vasıfsız elemanı bir kefeye koyabilir miyiz? Veya onlara yaptıkları işin yarısını vererek verimli olduklarını düşünebilir miyiz? Daha yeni bir elemanı kıdemli elemanlarımızla kıyaslayamayız mesela. Her elemandan aynı kapasiteyi sergilemesini bekleyemeyiz. Sürekli kıyaslama ve haksız ödemeler onların aralarını kızıştırmaktan başka bir işe yaramaz.

Onları değerli kılmanın tek yolu eğitim ve motivasyondur. Elemanlarınıza en az iki haftada bir ekip etkinliği ve eğitimi sağlayabilirsiniz. Kendi verdiğiniz eğitimlerin yanı sıra seminerler, firmaların sunduğu eğitimler ve fuarlara yönlendirerek onların diğer meslektaşlarıyla buluşmalarını sağlayabilirsiniz. Veya yarışmalara katılmalarına destek olup, özgüvenlerini kazanmalarına yardımcı olabilirsiniz. Bu tür etkinlikler elemanlarınızın diğerlerinden haberdar olmalarına ve kendilerini ölçüp biçmelerine de kılavuz olacaktır. Bunların dışında salonunuzda sağlayacağınız çalışan ilişkileri de çok önemlidir.

Bir eleman en az 5 yıl içinde usta konumuna gelemiyorsa ve verimli olmadığı düşünülerek ara eleman olarak kullanılıyorsa, bu ona değer katmayacak ve bir müddet sonra işi bırakmasına neden olacaktır.

Verimsizliğine inandığınız bir elemanı çalıştırmanın iki tarafa da faydası olmaz. Ya o elemanı eğiterek verimli hale getireceksiniz yada tatlılıkla yollarınızı ayıracaksınız.

Elemanlarınızdan verim almanın bir diğer yolu ise iş takibidir. Elemanlarınızın haklı ve yeterli kazanç sağlamalarına destek olacak ortamı yaratmanız onları daha verimli kılacaktır. Elemanlarınızın size sağladığı kazançlar sayesinde işletmenin faydalandığı  alanları bilmeleri ve müşterilere verilen tüm hizmetlerin onların katkısı olmadan olmayacağı bilinci onları motive edecektir.

Sadece çalışanların katkısıyla bir işletmenin verimli olmayacağı, ancak geliri ve gideri yöneten biri olduğu için işletmenin kar sağladığı bilincine varmaları da onların benlik duygusundan arındırmaya yardımcı olacaktır.

Onlara karşı şeffaf olmak, sohbetlerine katılmak, söz hakkı vermek, toplantılarda sadece gelir üzerine değil, elemanlarınızda gördüğünüz artıları da gurup içinde anlatmak onların size karşı tavrını değiştirecektir.

Salon içinde iş uyumu olmadığı ve her kafadan bir ses çıktığını düşünün. İşveren olarak elemanlarınız arasında doğru iletişim kurmanın yolu yine eğitimden geçmer. Birbirlerini sevmek zorunda olmadan da iş yapabilmelerini sağlamak ve şahsi meseleleri salon dışında halletmeleri gerektiği bilincini öğretmelisiniz. Bir üst elemanın alt elemanı sürekli kullanması, hırpalaması ve hatta azarlayarak, emirler yağdırarak hareket etmesi müşterilerin yanında onu küçük düşürmesi kabul görmemeli.

Ekip çalışması denildiğinde akla gelen ilk şey halkalardan oluşmuş bir zincirdir. Önü ve sonu yoktur. Elemanlarınızın o halkanın zincirleri olduğunu düşünürsek zincirden kopan her halka zinciri zedeler. Ancak yerine aynı ayarda bir zincir takılırsa hasar en aza indirgenir.

Ekip olmanın ne kadar önemli olduğunu ve her elemanın tek başına kaldığında bir bütünü ifade etmeyeceği bilinci  ekip ruhu oluşmasını sağlar.

Bir ekibin içinde kendini faydalı hisseden ve kendi olmadan ekibin iş gücünün düşeceğini çok iyi bilen bir eleman kendiyle gurur duyulmasını ister. Elemanın, varlığından hoşnut olmanız bir ödül değil, bir gereksinimdir.

Elemanlarınızı iş bölümü konusunda eğitmeli, uyum içinde hizmet verilmesini sağlamalısınız.

Müşterilerin sadece saçını yapan kuaförünü ziyaret etmediği ve salon hizmeti için bir salonu tercih ettiğini unutmayalım. Her ne kadar müşteri kuaförüne bağlı olsa da, istikrar ve uyum olmayan yerleri tercih etmezler. Ayrılan bir elemanın arkasından gitmeleri için daha iyi veya dengi hizmet alabileceklerine inanmaları gerekir.

Sürekli salon değiştiren bir kuaför, müşteriler  ve çalıştığı salon için istikrarlı bir yatırım değildir.

Ekip içinde kendini üstün gören, bir altındakileri ve denklerini görmezden gelen bir eleman ekip içinde uyum sağlayamaz.  Bahşiş alabilmek için bir birini tartaklayan elemanlar bir iş yerine sadece zarar verirler.

Günde en az 10 saat çalışan bir elemanın dinlenmeye ihtiyacı vardır. Tatil yapamayan, ailesine ilgi gösteremeyen ve eğlenmeye vakit ayıramayan bir insan yeterince dinlenmiş değildir. Beden ve ruh sağlığı iyi olmayan elemanın verimli olmasını beklenemez. Emeğinin karşılığını maddi ve manevi olarak  alamayan eleman bu zor şartlar altında uzun süre çalışmak istemeyecek ilk fırsatta ortamını kurabileceği başka yer bulacaktır.

Ürün, ekipman ve mesleğe değer katan materyallerin yeterli ve iyi kalitede olması çalışanı motive eder. Satış ürünlerinin kaliteli olması ekibinizin satışına teşviktir. Ürün ve materyaller konusunda bilgi sahibi eleman daha verimli olacağından işletmeye katkısı daha da artacaktır.

Bilgili ve donanımlı elemanları diğerlerini geliştirmekte kullanabilir, karşılığında ek maaş verebilirsiniz. Bilgisinden faydalanılmasından çoğu eleman hoşnut kalır.

Bir işveren, yönetici olarak elemana  empati kurarak yaklaşmak gerekir. Belki ülkemiz şartlarında düzenli bir sistem olamaya bilir, veya bir kontrol mekanizması.

İllaki bunlar olması gerekir mi? Eşit hak ve işyeri hukukunu vicdanen kendiniz de sağlayabilir, örnek teşkil edebilirsiniz.

Ekibinizi ucuza getirmeyin. Unutmayınız ki ucuz eleman ve ucuz iş size pahalıya patlayabilir.

Gülgün Biçerel Uysal

Önerilenler

Benzer İçerikler