Konuk yazarımız Gülgün Biçerel Uysal, sektörde kadınların sorunlarına değindi.
Bizim kadınlarımız:
Korkunç ve mübarek elleri
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yarimiz
Ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
Ve soframızdaki yeri
Öküzümüzden sonra gelen
Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
Ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
Işıltısında yere saplı bıçakların
Oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
Kadınlar,
Bizim kadınlarımız
“Bizim kadınlarımız” diyordu Nazım Hikmet.
Ve buna benzer bir çok konuya kadını anlatarak, kadını kucaklayarak anlatmaya çalışmış nice şair, nice evliya.
Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok,
Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde.
Demiş yüce evliya Hacı Bektaş Veli.
Güzellik ve bakım dendiğinde ilk akla gelen kuaför salonlarıdır. Kadınlara hizmet veren, fakat erkeklerin çoğunluğu oluşturduğu bu sektörde başlıca kadın olarak rastladığımız önemli sorunlara değinmek ve bu sorunları nasıl gidermek gerektiği hakkında bir yazı dizisiyle bayan meslektaşlarımızdan kısaca sektörümüzde kadın olmanın verdiği sıkıntıları dile getirmelerini istedik.
Kadın ve erkeğin bir bütünü temsil ettiğini unutup, kişisel sorunları genelleştirip kadın mı yoksa erkek mi polemiği yaratılmaya çalışılmış yıllarca.
Erkek meslektaşlarımızın kolaylıkla kadınlar için çalışmaları kabul görürken kadınlarımız çalıştıkları yerlerde ön planda olmak yerine gerilere itilmiş, nerede çalışırlarsa çalışsınlar kadın olmaları onları yemek yapan, çay kahve hizmeti veren, temizlik yapan konumlardan daha yüksek mevkilere taşınmasına engel olmuş.
Kuaförlük sektörüne gönül vermiş bir çok kadın şu an dahi ağda, manikür, pedikür ve makyaj uzmanlığı dışında erkek meslektaşları gibi kuaförlük aşamasına gelememekte.
Mesleğe kuaför olarak başlayıp, diğer hizmetlere kaydırılmaya çalışılan birçok kadın bu durumdan şikayetçi ve erkek meslektaşlarıyla aynı olanaklara sahip olmak istiyor.
Tercih etmediği bir mesleği başka eğitimi olmadığı için yapmak zorunda bırakılması, eleman ihtiyacı olduğu halde kadının bir kenara itilmesi kabul görüldükçe ilerleme ve eşitlik sağlanamayacaktır.
Mesleki yeterliliğe dahi sahip olmayan erkek elemanlar kadınların arasına kolayca yerleştirilip renklendirme işlerinde aktif hale getirilmeye çalışılırken, daha aktif ve mesleki yeterliliği göz ardı edilen kadınlar bir kenara konulmaktalar.
Kuaförlük mesleğini erkeklerin daha iyi yaptığı öne sürülerek kadınların hafife alınması kabul görmemeli.
Bilindiği üzere bayan müşterilerimiz bir bayanı örnek alırlar, bu bir ünlüdür, komşusudur ya da en iyi arkadaşı da olabilir, yada sıkça saç modeli ve rengini örnek aldığı bayan kuaför. Buna rağmen kadın meslektaşını daha doğru yollarla müşterilere örnek olarak sunabilmek yerine onları müşterinin arkasında görmemeyi tercih eden meslektaşlar da var.
Kadınlarımızın tamamlayıcı unsurlardan olduğu gibi doğalarında var olan annelik duygusuyla evine ailesine gösterdiği titizliği işine de yansıtır. Kadının elinin değdiği her ayrıntı daha da zenginleşir.
Bilimsel olarak kanıtlanmış detaycılıkları sayesinde erkeklerin düşünmedikleri ve görmedikleri ayrıntıları görür ve düşünürler.
Kendi deneyimlerimden anlatmak gerekirse; müşteri memnuniyeti arttıkça özgüveni tavan yapan ve kendini aşk tanrısı sanan, yaşıtı ve daha genç müşterileri flört aracı olarak gören meslektaş demeye dilimin varmadığı insanları tanıdım.
Kadınları meslektaşı görmekten kaçınan onları sadece hizmetkarmış gibi gören insanlarla karşılaştım. Bilgisinden görgüsünden örnek alacak yere kendilerine zarar verecek bir unsur olarak algıladıklarına da şahit oldum. Hem de bu çağda, bu coğrafyada. Yıllardır vatan bildiğim bu ülkede. Kadın ve erkek eşitliğinin dünyanın diğer ülkelerinden daha önce yasallaştığı bu ülkede..
Halbuki erkeklerin bu meslekte ilerlemelerinin sebebi onların daha üstün olduklarından değil, kadının çalışmasının, erkek içinde bulunmasının toplum tarafından kabul görememesinden dolayıdır. Bir babanın, abinin, eşin karısını, kızını ve kız kardeşini erkek içinde görmek istememesi kadını meslekten uzak tutmuştur.
Halbuki, bakın tarihe; gelinleri mahallenin maharetli kadınları süslemiştir hep. Erkek kuaförlüğü olarak başlamış bu meslek yine erkekler tarafından elleri makas tutuyor diye kadın kuaförlüğüne dönüşmüş. Yani ilerlemelerinde sadece toplumsal yasakların payı var.
Avrupa da yetişmemden dolayı kültür farklılığı olaraktan algılamaya çalıştım, fakat başka kadın meslektaşlar, “bizim kadınlarımız”da bu konuda benimle hemfikirler.
Ülkemizde bu durum maalesef var olan, bir türlü kapatılamayan ve büyüyerek kan kaybeden bir yara. Bu makalenin, erkek meslektaşlarımızın bu yarayı bizimle birlikte sarmaları için bir fırsat olacağına eminim. Çünkü eşitlikte hedef almak yoktur. Biz onları hedef olarak görmek şöyle dursun sadece iş hayatını her alanda olduğu gibi onlarla eşit şekilde yaşamak ve paylaşmak istiyoruz.
Gülgün Biçerel Uysal