Rapunzel’ in saçları ve bahtsız kibritçi kız…

Konuk yazarımız Naci Bayramoğlu’ndan masalımsı bir yazı…   

Kadınların çoğunun sarışın olmak istediği bir ülkede, boyaların rengini saçlara işleyen bir meslek adamı olarak “sarı olmaya”, “sapsarı görünmeye” merakımız üzerine düşünürken; her birimizin çocukluğundan bildiği, metrelerce uzunluğunda örülü saçlarını beyaz atlı prensine uzatan Rapunzel masalındaki prenses kızın neden sarışın olduğunu düşünmeden edemem…

Neden kahve ya da kızıl değildir de “Altın Saçları” vardır Rapunzel’in ve neden bu kadar talihlidir? Oysa daha henüz sıkılmışken kulesinde, prens hemen gelir, Rapunzel’in ise kurtulma planı hazırdır…

Öyle ya o tıpkı külkedisi Sinderella gibi sarışındır o da… O yüzden şanslı olması gerekir…

Acaba Rapunzel’in kurtulması için herhangi bir prensin gelmesi onun için yeterli miydi Acaba prens kullanılıyor olamaz mı?

Acaba kahraman toy prens, yüzünü ve asıl biçimini, o yüksek kulede hapis- hiç görmediği ve onu kurtarmadıkça da tam olarak göremeyeceği ve bilemeyeceği halde neden ona, prensese, Rapunzel’e aşık olur? Nitekim prensin ona aşkı, nedense Rapunzel onu yukarıya saçları yardımıyla çekmezden çok önce başlamıştır.

Ya prenses bir İspanyolsa?

Ve sarışınlığı onu olduğundan daha çirkin kılmışsa?

Öyle ya, bir İspanyol’u sarışın hayal edebilir misiniz hiç?

Eğer gerçekten hem bir İspanyol, hem de bir sarışın olsaydı Rapunzel, belki de prensin aşkını ebedi kılmak için prensin kendisini tam olarak görmesine izin vermezdi…

Prens, o altın saçlara tutunarak tırmanırken, prenses aniden bir makasla kesiverirdi kendi saçlarını…Ya da kim bilir belki de prensin sarayında iyi bir kuaförün olduğunu umarak bu riske girerdi..

Sanırım kırmızı ışıkta ya da kasa kuyruğunda beklemesi gerektiğini fark eden bir sarışın      babaannesi Rapunzel’i hatırlayarak bir ’Prenses’ olarak beklemeyi hiçbir zaman öğrenmediği için, bu gibi durumlarda hırçınlaşır ve bunun sebebini, masallardaki güzellerin hep bir sarışın olduğuyla bağdaştırarak kendini haklı görür…

Doğal sarışınların zor bir eş olduklarını ortaya koyan araştırmalar gösteriyor ki her an patlamaya ve hırçınlaşmaya hazır olan sarışınlar, sanki her an bir masal karesinin içerisinde yaşıyorlarmış gibi gerçeklerle karşılaştıklarında yakınmaya başlarlar…

Gerçek ya da boyalı, hiç fark etmiyor… Aşkın, erkek için bedeli sarışın olsun esmer olsun her iki durumda da pek değiştiği söylenemez… Saç rengimizin karakterimizi etkilediğini düşünüyorlar araştırmacılar… Çocukluktan itibaren güzel azınlığı temsil ettikleri için şımartılan sarışınlar, yeteneklerini geliştirmek için çaba harcamıyorlar genellikle… Oysa daha az dikkat çeken kumral veya esmerler daha çok çalışmak ve dikkat çekmek için başarılı olmaları gerektiğini biliyorlar… Bütün insanların anası Havva bile koyu derili olarak betimlenmiştir sanat tarihinde…

Altın saçlarıyla talihini daha doğuştan kazanan sarışın Rapunzel, kuledeki hapsinden çarçabuk kurtulmuş, belki prensine kavuşmuştur ancak onu prensle evlendikten sonra saray hayatında hangi entrikaların, ihanetlerin ve belki de mutsuzluğun beklediğini bilemiyoruz…

Oysa bahtsız kaderiyle meşhur kumral Kibritçi Kız, sarışın olmayıp doğal olarak çelimsiz olduğu halde, kibritleriyle bir yılbaşı gecesi ısınmaya çalışırken ölmüştür fakat aynı zamanda küçük kumral talihsiz kız, onu kollarına alan babaannesiyle mutluluk içinde gökyüzüne yükselmiştir. Sarı Rapunzel’in geçici saadetine mukabil esmer Kibritçi Kız, sonsuza kadar mutlu yaşamıştır ve belki de hiçbir zaman bir Rapunzel olmak istemeyecek kadar da talihli sayıyordur kendini…

Ne diyordu masalın sonunda yazar; soğuktan donarak ölmüştü. Yanmış kibritleri görenler, ısınmak istemiş, diye düşündüler. Ama onun yeni yıla büyükannesi ile nasıl mutlu girdiğini hiç kimse bilmiyordu.”

Kim bilir belki o bir İspanyoldu ve hiçbir sarışın masal kahramanının anlayamayacağı kadar talihliydi…

Önerilenler

Benzer İçerikler