Mehmet Tatlı ve markalaşma
Mehmet Tatlı’nın markalaşma sürecinde kurumsal altyapının arkasındaki isimlerden Nilgün Tatlı ile sektör hakkında konuştuk.
Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1975 yılında İstanbul’da doğdum. İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirdim. İngiliz bir firmada 5 sene Yönetim Danışmanlığı yaptıktan sonra ticaret hayatına atıldım ve kendi işimi kurdum. 2000 yılında evlendim. Babam, Mehmet Tatlı o dönem sektörde bir atılım yapma aşamasındaydı. Biz bu işin içine girmezsek, profesyonel yönetici arayışına gireceğini söyleyerek manevi bir baskı yaptı. Bir yol ayrımına girdik. Kendi işimizi kapattık ve 2000 yılında Mehmet Tatlı’nın salon yönetimi bölümünden sorumlu olduk. Yaklaşık 15 senedir bu sektörün içindeyim. Kendi muhasebemizi, akademimizi, kurduk. Ürünlerin tüm şubelere dağıtımını gerçekleştirmek için depolama sistemine geçtik. Kurumsallaşmaya gittik. Şubelerin sayısı arttı. 5 sene Maltepe şubesinde çalıştım. 10 senedir de Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeki şubedeyim. Abim Nihat Tatlı, İstanbul Üniversitesi Turizm Otelcilik mezunu ama o da Beylikdüzü şubesinde, kardeşim Nilay Tatlı Özdilek Park AVM’de salon yönetimi ile uğraşıyor. Diğer iki kardeşim Nurten Tatlı Bal makyöz olarak Nişantaşı şubesinde, Nevruz Tatlı ise kesim uzmanı olarak Orjin Maslak’ta çalışıyor.
Kurumsallaşma sürecini biraz anlatabilir misiniz?
Mehmet Tatlı Akademi’nin kurulması ile bu süreç daha hızlı ilerlemeye başladı. Babam eğitime çok önem verirdi. Akademi’yi yokluklar içinde açmıştık. Yurtdışından eğitmenler getirdik, üniversiteler ile bilgi alışverişi yaptık. Bütün ekip eğitimler aldı. Siz biraz büyümeye başlayınca şartlar sizi kurumsallaşmaya doğru götürüyor. Özellikle Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeki şube açıldıktan sonra marka bilinirliğimiz daha da arttı. Zincirleme olarak hepsi arka arkaya geldi. Şu an 24 şubemiz var. Hepsinin başında kendi bünyemizde yetiştirdiğimiz elemanlar var. Bağlılığına, iyi niyetine sadakatine inandığımız çalışanlarımızı belli bir süre bize o güveni aşıladıktan sonra onları ödüllendirmek adına şirketimize hissedar yapıyoruz. Şu ana kadar 50’ye yakın hissedarımız var. Hissedar olanlar salonu kendi yeri gibi görüyor ve riskini azaltmış oluyor, hem de kurumsal bir çatının altına girmiş oluyor. Tek başına salon açmak istediklerinde önlerinde daha uzun bir süreç olacağı için, elemanlar bizimle büyümeyi tercih ediyorlar. Mehmet Tatlı ismiyle kendi çatımızın altındaki insanları ön plana çıkarıyoruz. O anlamda bir tatmin sağlayabildiğimiz için bu maddiyatın da üzerine geçiyor. Onlara yönetme, sanatını ortaya koyabilme şansı veriyoruz ve koruma altına alıyoruz. Salonun vergisi, muhasebe, personel giderleri gibi işlerle uğraşmıyor. Biz bu sayede bu kadar büyüyebildik. Sadece bir isim üzerine kurulu bir şirket olsaydı, bunu başarmak mümkün değildi. Bu kadar insanı bir arada tutmak önemli. İki çok iyi arkadaş salon açıp, 6 ay sonra anlaşamıyor ve salon kapanıyor. Bir süre sonra bir çatışma içine giriyorlar. Egolar devreye giriyor, biz de öyle bir şey yok.
Bunu nasıl sağlıyorsunuz?
Mütevazilikle. Markanın sahibi babam çok mütevazi bir insandı. Biz burada yanımızda çalışan insanlardan daha çok işçiyiz. Dengeleri doğru ayarladığımız, hiçbir zaman öne çıkmadığımız için gayet güzel yürüyor.
Kaç çalışanınız var? Eleman bulmakta zorluk çekiyor musunuz?
400 civarında elemanımız var. Bizde çok fazla sirkülasyon olmuyor. Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeki şubede 10 senedir çalışıyorum. Bu süreçte burada 30 personel değişmiştir. Onların ayrılma nedenleri de salon ile ilgili değildir. Kalfa, usta ya da manikür bölümlerinde elemanların sayısı kolay kolay değişmiyor. Eleman alacağımız zaman kendi içimizde salonlar birbirlerine haber veriyorlar, genelde akademimizde kendi yetiştirdiğimiz elemanı alıyoruz. Elemanları akademimizde 1 ay eğitiyoruz. Şubelerin hangisinde ihtiyaç varsa oraya alıyoruz.
Eleman alımında Meslek Liseleri ya da Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölümü mezunlarını tercih ediyor musunuz?
Nişantaşı Üniversitesi bizim bu konuda çözüm ortağımız. Mezun olmadan bir sene önce salonlarımıza öğrenci yönlendiriyorlar. Gelen öğrencilerden çok memnunuz. Çünkü bir hedefleri var. Mehmet Tatlı Salonları, üniversitelerde iyi sunuluyor ki öğrencilere burada çalışmak ödül gibi geliyor. Daha bilinçli bir kesim var. Üniversite’de teori kısmını alabiliyorlar, kendilerini uygulamada geliştirmek için daha çok çaba gösteriyorlar. Kuaför olabilmek için özel üniversiteye para ödüyorlar ve verdiğinin karşılığını almak istiyorlar.
Çalışanların ihtiyaçlarını tespit edip, ona göre eğitim veriyor musunuz? Nasıl gözlemliyorsunuz?
Akademi Direktörümüz Necdet Yazıcı ve Alp Kavasoğlu gözlemliyor. Akademi’de her pazartesi topuz, haftada bir gün de renklendirme eğitimlerimiz oluyor. Katılımcı sayısının az olması eğitimin verimli geçmesi açısından önem sağlıyor. Bu yüzden bir eleman üç haftada bir eğitimlere katılıyor. Salonda çalışanlarınızı mutlaka beslemeniz gerekiyor; eğer bir şeyler verirseniz, size daha sadık oluyorlar. Bu yüzden daima yeniliklerden, trendlerden onları haberdar ediyoruz. Benim bildiğim bana yeter diyen insanlarla çalışmıyoruz. Her yaşta, herkesten öğrenilebilecek mutlaka bir şeyler vardır.
Mehmet Tatlı Akademi’nin dışında çalışanlara eğitim sağlıyor musunuz?
Nevruz Tatlı yurtdışında çalıştığımız Stephan Akademi’den eğitim alıyor ve kendi ekibimize orada öğrendiklerini aktarıyor. Aynı zamanda firmalar destek sağlıyorlar.
Çalışanların motivasyonunu arttırmak için neler yapıyorsunuz?
Müşterimize ne yapıyorsak, önce çalışanımıza yapıyoruz. Özel günlerde jestler yapıyoruz. Sevgililer gününde müşterilerimize ve çalışanlarımıza üzerinde kalp deseni olan kazaklar hediye ettik. 14 Şubat’ta tüm elemanlarımız kalpli kazakları giydiler. Onları motive etmek için küçük hediyeler veriyoruz, düzenli yemekler organize ediyoruz. Mümkün olduğu kadar iş dışında da bir araya gelmeye çalışıyoruz. Salonun atmosferi bir süre sonra insanı gergin yapabiliyor. Dışarı çıktığımız zaman herkes daha neşeli oluyor. Bambaşka karakterler ortaya çıkıyor. Bizim ekip birbirini çok sever, çok dostane bir ortam vardır. Kimse kimsenin ayağını kaydırmaya çalışmaz. Birbirlerini rakip olarak görmezler.
Müşteri memnuniyetini yakalamak için ne yapıyorsunuz?
Öncelikle işimizi iyi yapmaya çalışıyoruz. Bir marka olduğumuz için müşteriler hata kabul etmiyor. Herkes saç yapıyor, ama bir şeyleri farklı yapmak, müşteri ile duygusal bağ kurabilmek, güven vermek gerekiyor. Müşteri salona geldiği zaman kafasında hiçbir şekilde hiçbir şüphe kalmaması, maddi olarak verdiğinin hakkını alması lazım. Biz öncelikle sıcak bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Sonra ne istediğini iyi dinleyip, müşteri memnuniyeti yakalamayı hedefliyoruz. Müşteri şikayetlerinin her zaman arkasında duruyoruz. Bir şey yaptırıp, beğenmediği zaman mutlaka yine bize gelsin ve düzeltme şansımız olsun istiyoruz. Bizim için şikayet eden müşteri aslında bizi kazanmak isteyen müşteridir. Bize şikayetini ilettiğine göre, demek ki bizden çözüm üretmemizi bekliyor demektir. O yüzden sorunu burada çözüp, tekrar onu kazanmak için kafasında bir soru işareti kalmamasını istiyoruz.
Müşteri bağlılığını yakalamak için neler yapıyorsunuz?
Güven ortamını yakaladıktan sonra müşteri farklı bir salon arayışına girmiyor. Fiyatlandırma politikamız neredeyse aynı, hizmet kalitemiz tatmin edici bir düzeyde. Müşteri bize gelmese bile öğreniyoruz ki başka bir Mehmet Tatlı Salonu’na gitmiş. Aidiyet duygusunu arttırmaya yönelik, Tatlı Kart hizmetimizi geliştirdik. Müşterilerimiz salonda yaptırdığı her işlem için puan kazanıyor. Boyasının rengini, en son ne yaptırdığını oradan takip edebiliyoruz. Belirli bir ödeme üzerinden puan veriyoruz. O puanları herhangi bir Mehmet Tatlı şubesinde harcayabiliyor. Belirli dönemlerde promosyonlar gerçekleştiriyoruz. Gelin saçı kampanyalarımız oluyor.
Sektöre girmeden önce kaygılarınız var mıydı? Kariyeriniz için iyi bir seçim olacağını düşünüyor muydunuz?
Benim sektör hakkında pek bilgim yoktu. Kuaföre giden biri bile değildim. Burayı hep bir şirket mantığı ile yönetmeye çalıştık ve herkesin fikri değerliydi. Burada çırağından, salon yöneticisine kadar herkesi karşıma alıp onlarla sohbet ediyorum. Ne yapması gerektiğini, nasıl daha iyi olabileceğini konuştuğumuz için hiç kafam boş kalmıyor. Ben doğru yerde miyim diye düşünecek zamanımız olmuyor. Babamın marka olmak gibi bir hayali vardı. Biz bu noktalara getirdik. Umarım bizden sonraki nesil de her zaman daha ileriye götürür.
Sektörde 15 sene salon işletmeciliği yapan biri olarak kuaförlüğün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Günümüzde çok fazla vur kaç salon var. Açıldıktan kısa bir süre sonra sabun köpüğü gibi kapanıyorlar. Salon açmak bu kadar basit olmamalı. Bu işin mali yönü var, büyük markalar ağır vergilerin altında eziliyor. Ama küçük işletmelerde vergi ödemiyor, merdiven altı ürünler kullanıyorlar. Müşterilerin bu salonları tercih etmemesi gerekiyor. Kurum kültürü ile yönetilen işletmelerin, sektörde daha kalıcı olacağını düşünüyorum.
Sizin sektöre başladığınızdan bugüne kadar değişen neler var?
Kuaförler eskiye göre eğitimlere daha çok önem vermeye başladılar. Sektörde eğitim seviyesi biraz daha arttı. Kuaförler daha çok araştırmaya başladılar. İnternet çok iyi bir bilgi kaynağı oldu. Eskiden bir şov izlemek için yurtdışına gidiyorlardı. Şimdi istedikleri eğitimi ya da performans şovunu internet üzerinden seyredebiliyorlar. Teknoloji ile birlikte müşteriler işletme hakkında istedikleri gibi yorum yapabiliyorlar. Müşteri beklentileri, trendler her şey değişiyor. Biz değişen şartlara ayak uydurmaya çalışıyoruz.
Eklemek istediğiniz?
Kuaförlüğün yurtdışındaki gibi saygın bir meslek olmasını diliyorum ve mesleği üst seviyeye taşınmasını istiyorum.
Nilgün Tatlı’ya bu keyifli sohbet için çok teşekkür ediyoruz.