İz bırakan… Hakan Köse

Hakan Köse bizimle…

Sektörde iz bırakan başarılı kuaförlerden Hakan Köse ile ilk röportajımızı 2007 yılında Estetica dergisi için yapmıştık. Yıllar sonra, 2016 yılında yeniden Hakan Köse ile özel bir röportaj gerçekleştirdik.

hairistcomtr: Şöyle bir başlangıca dönecek olursak bundan yıllar önce Hakan Köse kimdi ve mesleğe nasıl başladı?

Hakan Köse: Keşke paşa dedem olsaydı diyemeyeceğim. Çünkü insanların hayatlarında zorlanmaları gerektiğini düşünüyorum. Yaratıcı bize dualite denen bir şey vermiş. Aydınlık olmadan karanlık anlaşılmıyor. Sıcak olmadan soğuk anlaşılmıyor. Dolayısıyla annesinden çok şanslı doğanların aslında o kadar da şanslı olduklarını düşünmüyorum. Çünkü özenecek bir şeyleri kalmıyor. Belki yıllar önce iyi tahsil görmek, daha iyi yerlerde oturmak, daha iyi seyahatler yapmak ve birçok dil öğrenmek adına serzenişlerim olmuştur. Fakat şu anda baktığımda görüyorum ki; doğru zamanda doğru yerdeydim. Öğrenmem gerekenleri öğrenmek adına oradaydım. Bu yaşamda böyle bir misyon var üstümde. Bir karma diyebiliriz buna.

hairistcomtr: Birtakım eksikliklere rağmen birtakım şeyleri de başardığını anlıyorum. Onun hazzıyla bunları söylüyorsun. Peki neleri başardın?

Hakan Köse: Kesinlikle. Birtakım eksiklikler değil, birçok eksiklik. Ciddi bir fakirlik, imkansızlıklar, erken okul bırakma, babadan sonra aileye bakan kişi olma durumu. Eksiklikler hiç bitmiyor ama bakış açına bağlı bu. Şu an etrafa baktığımda bir sürü insan var her şeyleri var yine de farkında değiller. Şükürler olsun ki geldiğim noktada acayip bir farkındalık yaşıyorum. Devamlı bir şükür halindeyim. Benim ağzımdan ne kadar doğru olur, uydurma mı olur bilmiyorum ama şunu başardım veya başarma konusunda çok büyük adım attım: İnsan olmayı. Yani en iddialı olduğum konu budur.

İnsan olma konusunda çok büyük, dev adımlar attığımı düşünüyorum bunca süre içerisinde. Etikte kalıp hem başarılı olup hep etikten vazgeçmeden olabileceğini göstermeyi başardığımı düşünüyorum. Onun haricinde havalanmadan alçak gönüllü olarak da saygı görülmeyi başardığımı düşünüyorum. Astlarını ezmeden de, her şey mubah olmadan da başarılı olunacağını düşünüyorum. Bana öğretilenlerin tersine çıkıp, halihazırda tamamıyla farklı bir şey oynadım. Madem ki bana özel bir parmak izi bahşedilmiş ben de onu maksimumda kullanmak istedim ve bunu da becerdiğimi düşünüyorum.

hairistcomtr: Kuaförlüğe adım attığında şu anda ulaştığın başarıya erişebileceğini hayal etmiş miydin?

Hakan Köse: Maalesef. O kadar akıllı bir çocuk değildim. Oldukça zor bir çocukluk yaşadım. Farklı yerlerde, ne yapacağını bilmeyen, hatta bu askerden sonralara kadar devam eden ne yaptığını bilmez bir haldeydim. Dolayısıyla bunlar hayal bile edilemezdi.

hairistcomtr: Peki ne oldu? Nasıl değişti?

Hakan Köse: Erdem Bey büyük ortağı Yılmaz Bey yanından ayrıldıktan sonra “Sizlerde bir gün benim yerimi alabilirsiniz” dedi. Ben ertesi gün giyimim, kuşamım her şeyimle bambaşka bir insandım. O zamana kadar utangaç, içine kapanık yaptığından emin olmayan, şunu söylesem yanlış olur mu, bunu söylesem doğru olur mu diyen biriydim. Bu konuşma benim hayatımda bir dönüm noktası oldu. Onunla karşılaşmak da benim için bir dönüm noktasıydı.

hairistcomtr: Ancak Erdem Kıramer’i bırakıp giden ekipte yer aldın aynı zamanda, değil mi?

Hakan Köse: Ben o ekibe sonradan katılmış olsam da, evet ayrıldım. Çünkü bakış açılarımız farklıydı ki hala farklıdır. Onun da söylediği gibi cins bir insanım. Beni cami avlusunda bulmuşlar diye düşünüyorum. Gereğinden fazla kontrol edemediğim bir duygusallığım vardı. Şu anda öyle değilim, gene çok duygusalım ama dengeliyim. Artık mantığımı da kullanabiliyorum. Yıllarca mantığımı kullanmadan duygusal zekamın sağdan sola fırlattığı bir kişiliktim. Fevri hareket edebiliyordum. Şimdi ise ayaklarım hiç olmadığı kadar sağlam yere basıyor.

hairistcomtr: Peki bugün o yıllara dönmüş olsaydın ne yapardın?

Hakan Köse: O zaman kendimi çok iyi ifade edebilseydim zaten benim bırakıp gitmeme gerek olmazdı. Yani bunlar patronumun bana yaşattığı şeyler değil. Benim yeterli güçte olmayıp kendimi iyi ifade edemediğim için, beklentilerimi net bir şekilde ortaya koyamadığım için, bastırılmış kişiliğimi göstermediğim için başıma gelen, gelişmem için olan şeyler.

hairistcomtr: Zaman zaman keşke orada kalıp kendimi geliştirseydim diye düşünüyor musun?

Hakan Köse: Az böbürlendiğim başka şeylerden bir tanesi. Keşke sözcüğü hiç hayatımda yok. Olmuş, olmuştur. Sadece yaşadıklarım bana ne öğretti ona bakarım. Birilerini suçlamak yerine direkt aynaya bakmayı tercih ediyorum. Keşkem yok ama Erdem Bey benim için her zaman özel birisi olarak kalacaktır. İyi ki orada başlamışım. Kendimi iyi ifade edebilmiş olsaydım bu ayrılık kesinlikle olmazdı. Beklentilerimi anlatabilseydim, sen bunları verirsen, ben kendimi daha iyi ifade edebilirim diyebilseydim, bunları verirsen ortaya bu çıkar ve iki tarafında lehine olur demiş olsaydım zaten ayrılmazdım. Çünkü onun şemsiyesi altında yaşamak beni negatif etkilemezdi. Orada da kendimi gösterebilirdim buna inanıyorum.

hairistcomtr: Bugünkü düşünce yapınla bugün o çatı altında olsaydın, yine şu andaki gibi mutlu olur muydun?

Hakan Köse: Olurdum. Çünkü her beşer gibi, ruhsal olarak gelişmekte olan insan gibi benim de egolarım var ve bunlar tatmin olması gereken şeyler. O zaman da egomu tatmin edecek farklı şeyler bulurdum. Bugünden farklı olmazdı. Birçok insana göre egolarımın farkındayım ve ne zaman beni tetiklerse dur diyebiliyorum. Kendime fazla ve gereksiz atak yapıyorsun diyorum.

hairistcomtr: Peki Hakan Köse, kuaför Hakan Köse’yi nasıl görüyor?

Hakan Köse: Ben verdiğim seminerlerde de bunu anlatıyorum. Konuşmamızın başında anlattığım gibi imkansızlık içerisinde büyüdüğün zaman, bir de bu durumlar klasik “zengin kız fakir çocuk” filmleriyle perçinlendiği zaman, otomatik olarak ezik, kendine güvenmeyen kompleksli biri ortaya çıkıyor. Bende de tersi olmadı. Bunu yıllarca yaşadım. Seminerlerde de bunu anlatıyorum insanlara. Ama aşılabileceğini de anlatıyorum.

hairistcomtr: Yaşadığın bu duygu yoğunluklarına rağmen mesleğinde başarılı işlere imza attın değil mi?

Hakan Köse: Evet onu da şöyle izah ediyorum. Yüzde 80 kendini beğenmeyen, yeterli görmeyen ama yüzde 20’si de o yüzde 80’i yıllarca düştüğü yerden kaldıran ve bana bir araç gereç verin onunla dünyayı oynatayım ukalalığında bir insan düşünün. Çok bakmadım kendime ama gördüklerim bunlardı. Ama bende bir arıza olduğunun farkındaydım. En azından psikolojik olarak temizlenmesi gereken mikropların olduğunun farkındaydım. Çok küçük yaşlarda meditasyona ve yogaya başladım. Okudum, araştırdım. Çok paralar harcadım. Acayip seminerlere gittim. Bunun içerisinde sıkı psikolojiyi etkileyen ağlamalı, yatılı seminerlere gittim. Onlar temizlenmeme vesile oldu ve hala da gidiyorum.

Hairistcomtr: Peki kuaför olarak nasıl bir gelişim süreci geçirdin?

Hakan Köse: Kuaför olarak gelişimimi gene insanlık tarafıma bağlayacağım. Ben mutlu edersem daha çok mutlu oluyorum. Kendimi iyi hissediyorum. Karşımdakini bir müşteriden ziyade onun kalbinin içine giren, her aynaya bakışında beni hatırlamasını sağlayan bir ‘Hakan Köse’ oldum. Bunu düşünmeden yaptım. Şimdi baktığım vakit bunu söyleyebilirim sana. Bilinçli olarak yapıyorum ve bunun farkındayım. Hiç fena becermediğimi düşünüyorum. Mesleki gelişimim içinde dünyayı dolaştım, hala da dolaşıyorum. Bundan sonra da eğitimlere katılacağım. Öyle ki o gelişme isteği bugün beni yakın gelecekte bambaşka bir şeyler yapmaya götürdü.

Hairistcomtr: Şimdi yolculuk nereye?

Hakan Köse: Şimdi yolculuk Kraliçe’nin yanına doğru. Çok yakın bir zamanda Londra’ya gidiyorum. Hali hazırda salon aramaktayım. Gençlere hedefler konusunda tavsiyelerim olacak. Hedefler birçok insanda daha nettir ama benim o an gelir. Mesela gazetenin biri için bir öncesi-sonrası çalışması yaptım, 2. sayfanın çeyreği kadar bile değildi. Senaryoyu yazarken bunu yarım sayfaya yapacağım dedim ve yaptım. Ondan sonra tam sayfa olacak dedim. Tam sayfayı da yaptım. Sonra bunu televizyona taşıyacağım dedim. Televizyona da taşıdım.

Şimdi yurtdışına çıkma planım hayatımdaki o an çıkmış olan çok az hedeflerimden bir tanesidir. Şimdi de İngiltere’ye gidip hem meslektaşlarım adına hem ülkem adına yapamadığım bazı şeyleri yapmak istiyorum. Öyle ki inşallah hedeflerimden bir tanesi mesleki başarıya istinaden kraliyet ailesinden bir nişan almak. Bunun örneğini almış, parantez içinde söylüyorum İngiliz de olsa neden bir Türk olmasın deyip, burada Vogue’larda, Marie Clare’lerde ismimin ve röportajlarımın geçeceği bir ortam yaratma hedefim var.

Hairistcomtr: Ailenle beraber gidip hayatını değiştirecek, buradaki yıldızlı ortamı terk edecek ve bambaşka bir ülkede neredeyse sıfırdan başlayacaksın.

Hakan Köse: Neredeyse değil, sıfırdan başlayacağım ama yine de sıfırdan başlamayacağım. Oradan gelen giden müşterilerim var.

Hairistcomtr: Müşterilerin yorumları nasıl peki?

Hakan Köse: Bir kere benim tamamen bir göç etme durumum yok. Kendimi ispat etmem lazım. Çünkü bir izin aldım ve orada bir iş kurmam lazım. Bir İngiliz vatandaşı gibi vergi ödemem lazım. Gözler üzerimde ve takipteyim. İngiltere’nin bana verdiği her yıl 3 ay ülkeden ayrılma hakkım var. Bir ayını neredeyse geçirdim. Dolayısıyla bu 2 ayı çok iyi değerlendirmem lazım. Hedefim ayda bir hafta gelmek. Zaten randevulu çalışıyorum. Amacım o bir haftada işlerimi halletmek. Dolayısıyla müşteri ayağında bir sıkıntım yok. Zaten 20 senedir randevulu çalışıyorum.

Hairistcomtr: Peki çalışma arkadaşlarının tepkisi nasıl oldu?

Hakan Köse: Şaşkınlık ve üzüntü, hepsini bir arada yaşıyorlar. Fakat biraz evvel söylediğim bir dualite var. Mesela ben Erdem Bey ile çalıştığımın farkındaydım. Aynı şekilde çalışma arkadaşlarımın da ben gidince durumu daha iyi fark edeceğini düşünüyorum. Biz kiminle berabermişiz, neler öğreniyormuşuz diye düşüneceklerdir. Bu durumun ne kadar şanslıymışız deyip işlerine meslek hayatlarına olumlu olarak yansıyacağını düşünüyorum. Şimdiye kadar öğrendiklerini değerlendirmeleri açısından, çok iyi bir imkan ve fırsat.

Hairistcomtr: Geçmişe bakacak olursak yaptıkların içerisinde sende iz bırakan neler var?

Hakan Köse: Bunun 2 ayağı var. İlk olarak mesleki tarafından baktığım zaman; sahne almak, insanların oturduğu yerden 1 metre yukarıda bir şeyler yapmak inanılmaz heyecan veren şeyler. Çünkü sen orada bir ukalalık yapıyorsun, beni eleştirin diye oraya çıkıyorsun. Ciddi bir cüretkarlık var. Altını dolduramazsan bırak faydayı, çok büyük zarar görebilirsin. Şükürler olsun bu işi yapan birçok insana göre benim karşıma böyle fırsatlar çıktı. Bir de dediğim gibi gerek ülke içerisindeki imkanları gerek uluslararası imkanları değerlendirdiğimi düşünüyorum. Yani ortanın altında hiçbir şey yapmadığım hatta iyi ve üstü bir şeyler yaptığımı düşünüyorum ve bunun keyfini yaşıyorum. Diğer ayağı eğitmenlik. Eğitmenlik tarafından baktığım zaman; orası benim yumuşak karnım. İnsan seviyorum ve insan sevmeden hiçbir şey olunamayacağını düşünüyorum. Delicesine insana güvenen bir tarafım var ve iyi ki de böyle olmuş. Bunun birçok dezavantajını yaşamama rağmen, hiç pişmanlık duymuyorum açıkçası. İyi ki de böyle olmuşum. Daha çok insan olmalıyım diye kendi kendime söyler oldum. Eğitmenlik ayağında yıllardır uğraştığım yoga, meditasyon, şifacılık, insan vücudu, anatomi, psikoloji, anlatma, dinleme gibi bir sürü şeyleri birleştirip kendi mesleğim adına sunabilme şansını yakaladığım için çok şanslıyım. Birçok insan anlattıklarımı uyguluyor ve iş hayatlarında nasıl başarılı olduklarını ve değiştiklerini ifade ediyorlar. Onun keyfini yaşıyorum. Mesela 4-5 ay önce eğitmenlik yaptığım için acayip bir haz duyuyordum. Ama şu an bir ülke değişikliği yapacağım ve mesleğimde daha kuvvetli olmalıyım, daha fazla başarılı olmalıyım duygusunu yaşıyorum bugünlerde. Şimdi ise çömez senelerimden gösteremediğim yeteneklerimi gösterebilme şansına sahip olduğum için gene şükür içerisindeyim ve bana bahşedileni maksimum seviyede  göstermek ve paylaşmak istiyorum.

Bende iz bırakan en önemli olay Erdem Bey’den ayrılışımdır. Bir buçuk sene kendime gelemedim. Her gece rüyalarıma girdi. Bu yaklaşım benim kişiliğime yakışmadı diye düşündüm. Çünkü apar topar ve kaçar gibi oldu. Kendi kendime böyle olmamalıydı diye çok sıkı bir savaş yaptım. Psikolojim bozuldu. Tramva geçirdim. O en unutamayacağım şeylerden bir tanesiydi. İ

Aslında beni iliklerime kadar titreten ve ağlatacak hale getiren Hairist etkinliği bende iz bırakanlar arasında en tepededir. Evet çok onore oldum ve çok duygulandım ama orada çok başka şeyler yaşadım. Kendi meslektaşlarımın önünde onların beni ayakta alkışlayışları çok acayip bir şeydi. Anlatılması zor ama hıçkırıklara boğulmamak için zor tuttum kendimi. Bir diğeri ve benzeri de L’oreal professionnel için İtalya’da gerçekleştirdiğim şovdur. 2000 kişinin önündeki bu şovda unutulmazlarım arasında.

hairistcomtr: Türk kuaförlerini nasıl ve nerede görmeyi arzu ediyorsun?

Hakan Köse: Bunu şöyle anlatmak isterim. Mevlana’nın bir sözü var: “İnsanların akıllarını yanında dehalar, dekanlar, peygamberlerin akıllarıyla birlikte pazara koysalar yine de gider gene kendi akıllarını seçerler”. Şimdi benim söyleyeceklerim ne derece işe yarar bilmiyorum ama şunu söylemek isterim. Bir kere Avrupa ve Amerika kompleksinden kurtulmamız şart. Bizim maalesef damarlarımıza zerk edildi. Bu duyguyu yaşamakta haksız da sayılmayız çünkü Avrupa kompleksiyle büyütüldük. Kendimize olan inancımız yeterli değildi. Hep böyle bir onay dilencisi olmak durumunda kaldık. Onaylanayım, beğenileyim ve yaptığım iş takdir edilsin istiyoruz. Bir de gene kendimden örnek vermek istiyorum. Ben yaptığım işlere düşmanım gözüyle bakarım. Beni en çok kıskanan rakibim gözüyle bakıyorum. Çamur atma üzerine bakıyorum. Meslektaşlarımın da öyle bakmalarını öneririm. Bu parayı alıyorsun ve evine götüreceksin. Çocuklarının boğazından geçireceksin. Gerçekten hak ettim mi diye daha müşterinin başından ayrılmadan sorarım. Onunla sessiz bir şekilde helalleşirim. İletişimimizin saç kesmekten, saç boyamaktan ve birçok şeyden daha önemli olduğu için mutlaka okumalarını özellikle de sesli okumalarını, kendilerini geliştirmelerini öneriyorum. Karşındakine karşı kendini çok iyi ifade etmesi gerektiğini, bunun içinde sadece kuaförlük yapmanın yetmediğini, muhakkak suretle okumak araştırmak gerektiğini düşünüyorum. Kültürel anlamda sanatla iç içe olmaları gerektiğini düşünüyorum. Sanatçı olmanın içini doldurmak gerekiyor. Ben çok dolduruyorum. Çünkü dolduracak çok boşluk var.

Hairistcomtr: Eklemek istediğiniz bir mesaj var mı?

Hakan Köse: Ekleyeceğim şey, duygularımı ve kendimi bu kadar iyi ifade etme şansını bana verdiğiniz için sizlere teşekkür etmek olur.

Hakan Köse HK Difference kuaför salonu hakkında bilgi için tıklayın.

Önerilenler

Benzer İçerikler