İyi ki varsın diyebilmek…

Kategori

İyi ki varsın diyebilmek…

Yıllar geçse de üzerinden derin izler bırakmıştır yaşadıklarımız. Olumlu veya olumsuz pek çok şey. Günde on iki saate yakın bir süreyle geçirilen zamanlar; ustaları çıraklar için baba, çırakları ustalar için kimi zaman evlat rolüne sokmuştur. Sadece meslek aşkı veya hayat kavgasında iş yapma telaşı yok o dört duvar arasında. Yaşanmışlıklar, paylaşımlar, duygular derken bir aileyi tarif edersiniz aslında. Kimisinde çok daha yoğun kimisinde hiç olmayan. İşte yoğun duyguların yaşandığı örnek bir hikâye. İki önemli isim bir arada: Erdem Kıramer ve Hakan Köse.

O kadar doğal, o kadar içten bir sohbet oldu ki… İyi ki bu projeyi hayata geçirdik ve sayfalarımızda okuyucularımızla paylaşıyoruz dedirten türden. Bu kişilerin değil bir sektörün hikâyesi. Daha nice hikâyelerin olduğunu biliyoruz. Kimisi acımasız, kimisi duygu dolu.      

Estetica: Hakan Köse ile ilk defa ne zaman beraber çalışmaya başladınız? Geçmişe bir yolculuğa ne dersiniz?

Erdem Kıramer: 76 yılında Karakol Sokağı’ndaki salonun son günlerinde Hakan yanıma çırak olarak geldi. On yedi yaşlarındaydı. O zamanlar hepimizi toplasan yedi sekiz kişiydik. Geldikten altı ay sonra farklılığını gösterdi. O daha çekingendi ve daha anlaşabildiği müşteriye servis yapmayı seviyordu. Daha sonraları ise artistik tarafı ortaya çıktı. Ben mesela bazı arkadaşlara şunu söylüyorum: O insan sizinle beraber çalışıyor ve o insanın içinde varsa o mesleği yürütüyor. Genele baktığımızda diğer insanlar birbirine çok benziyordu ama Hakan daha farklıydı. Şöyle farklıydı; her ortamda olmak istemezdi ama yine de tüm ekiple iyi arkadaştı. Salonumuzda kapıdan içeri çok fazla müşteri girerdi. Hakan gelip de hiçbirine koltuk çekmezdi. Talep edilirse gelirdi. Kapının önünde bekleyip müşteri almak için büyük çabalar gösterenlerin dışındaydı. O hep talep edilirdi. Farklılığını ortaya koyduktan sonra daha çok talep edilmeye başlandı. Şu anda da talep edilmeyi seven bir insan. Bakıyorum sektöre ve görüyorum ki hâlâ o halini koruyor. Hakan geçmişine değer veren, vefalı, sevgiyi saygıyı bilen ve bu değerleri en üst düzeyde tutan bir karakter. Diğer arkadaşları da öyle tabi ama Hakan’ın o farklılığı var.

Bildiğiniz gibi belli bir süre sonra ekip olarak ayrıldık. Ayrılırken en çok üzülen Hakan’dı. Bu Diba dönemiydi. Gerek Diba’nın sahipleri, gerek sponsorları daha gizli yürüttüler bu işi ve ne zaman yaptıklarını anlamadım. Diğer ayrılan arkadaşlara kızdım ama Hakan’a üzüldüm. Şartlar öyleydi ve hatta ben sadece iki arkadaş ayrılıyor diye düşünüyordum. Hakan’a dedim ki: Hakan konuşmaya gidelim çünkü çok sinirliyim. Onunla konuşurken hissettim ki Hakan’da onlarla gidiyor. “Hakan sen de mi?” dedim. O zaman Hakan ağlamaya başladı. Hakan için çok üzülmüştüm. Ayrıca Hakan’ın her zaman için artistik tarafının daha güçlü olduğunu görürdüm. Birlikteyken ayda bir, iki ayda bir seminerler yapardık. Hakan her zaman farklı bir şeyler ortaya çıkarırdı. Bu sebeple her zaman Hakan için farklı düşünmüşümdür.

Estetica: Şimdi bir de Hakan Köse’den dinleyelim…

Hakan Köse: Ben Karakol Sokağı’nda Erdem Bey’e yakın bir yerde çalışıyordum. 17

yaşlarındaydım. Artistler filan geliyordu o salona ve dolayısıyla orada çalışmak bir keyifti bizim için. Salondan ayırılan bir arkadaşımız “Gel seni de götüreyim.” dedi. Erdem Bey’in salonuna ilk gittiğimde bir şeyler biliyormuş pozlarındaydım ve bir baktım ki hiçbir şey bilmiyormuşum. Yani bambaşka bir dünya vardı orada. Klasik saçlar, farklı saçlar. Benim çalıştığım salonda ise daha günlük daha moda saçlar uygulanıyordu. O ilginç olmuştu. Sonrasında da Erdem Bey ile tanıştım.

Mesleğimizde ustaya saygı ve iyi bir liderin yanında çalışmak çok önemli. Mesela bizlerle olan iletişimi, insanlarla olan iletişimi tipik bir kuaför gibi değildi, hiç olmadı da. Erdem Bey’e baktığınız zaman bir iş adamı, çok disiplinli bir sporcu VE bir sanatçı görüyorsunuz. Hiç kimsenin düşünmediği sporlara ilgisi, farklı farklı yemek zevkleri, seyahatler… Dolayısıyla bunları gördükten sonra Erdem Bey’in farklılığına her zaman saygılı oldum ve çocukluk zamanlarında böyle bir vizyoner bir kişilik ile karşılaşmış olmaktan, o şansa sahip olmaktan her zaman müteşekkir oldum. Bu belki de en şanslı olduğum noktaydı.

Bununla beraber ben ondan liderliği de gördüm ve  hâlâ kendi hayatımda uygularım. Lider astlarıyla çok iyi iletişim kurmalı.

Erdem Bey’in bizlere söylediği çok güzel bir şey vardı: “Benim iyi taraflarımı örnek alın.” ve ben onun söylediği hiçbir şeyi unutmadım. Başkalarını bilmiyorum ama ben söylediği her şeyi yazdım ve iyi ki de bunu yapmışım. Çok faydalandım, iyi taraflarını örnek aldım.

Bazen benim gibi içe dönük karakterler görüyorum. Şimdi onlar nazik goncalar gibi sulanması, çapalanması, sevgi gösterilmesi gereken kişiler çünkü kendilerini ifade edemiyorlar. Kendime koyduğum en önemli kurallardan bir tanesi astlarımla iyi ilişki kurmak. Çünkü içlerinden biri olarak o  zamanın şartlarına göre Hakan Köse’de daha iyi bir şekilde anlaşılmış olsaydı bazı şeyler daha farklı olabilirdi.

17 yaşında başlayıp 33 yaşıma geldiğimde ayrılmıştım. Erdem Bey’le yaklaşık yirmi sene geçirdikten sonra yanından ayrıldığım vakit; “Ben salon işletecek kapasiteye geldim mi?” diye kendi kendime sormuştum. Çünkü işletmeci olmak kolay bir şey değil. Günümüz gençlerinde de bu cesarete şaşırıyorum. Nasıl olur, bu kadar kolay mı yani? Çünkü çok zor bir işe soyunuyorsun. Hiç de öyle gözüktüğü gibi bir şey değil işletmeci olmak.

Keyifli röportajın tamamını Estetica Dergisi Aralık/Ocak sayısında bulabilirsiniz…

Kaynak: Estetica Dergisi Aralık/Ocak sayısı.

Abonelik işlemleri için 0212 275 22 15 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

 

Bilginin daha ulaşılabilir olduğu günümüz teknolojisinde kuaförlüğün dijital ortamdaki haber kaynağı hairist.com.tr’nin resmi

 mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!  

İndirmek için tıklayın:   

 

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228

 

https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975

 

 

 

Önerilenler

Benzer İçerikler