Altıpatlar Mimarlık’ın kurucusu Yasin Altıpat ile salon tasarımları, dünden bugüne değişen salon dekorasyonu, salonda mimarinin önemi ve Estetica Dergisi ile Paris’te gerçekleşen Mondial Fuarı tarafından desteklenen yarışmada kazandığı Estetica Design ödüllerinden konuştuk…
Kendinizi tanıtır mısınız?
1975 doğumluyum. İç mimarlık yapıyorum. İstanbul Teknik Üniversitesinden mezunum. Mimarım ama iç mimarlık yapıyorum. Yaklaşık 20 yıldır kuaför salonları ve buna benzer güzellik merkezleri, sağlık merkezleri ve spa işleri yapıyoruz. Bu yürüyen bir kolumuz. Bunlar dışında da ikinci iş kolu olarak çağrı merkezi ve ofis dizaynı üzerine çalışmalarımız var. Genel iş profilimizde 20 yılın getirdiği birçok kuaför salonu var. Hem yurtiçi hem yurtdışı işleri yaptık. Yaklaşık 5 yıldır da aynı ciddiyette çağrı merkezleri için tasarımlar yapıyoruz.
Mezun olduktan sonra direkt iç mimarlık mı yapmaya başladınız?
Aslında mezun olurken mimar olarak mezun oldum fakat bulunduğum iş gereği iç mimar olarak çalıştım. Kendi ofisimi açmadan önce 2 farklı deneyimim oldu. 7. yılımda da bir ortağımla beraber kendi ofisimizi açtık. 4 sene sonrasında da kendi ofisimi açtım. Yaklaşık 10 senedir kendi ofisimi yönetiyorum.
Biz sizi kuaför salonlarından tanıyoruz. İlk hangi salonu tasarladığınızı hatırlıyor musunuz?
Aslında, ilk L’Oréal Professionel’ın Akatlar’daki genel merkezini yapıyorduk. Oradaki akademiyi yaptık. O zaman kendi ofisim yoktu. Diğer arkadaşlarla birlikte yaptık sağ olsunlar bana her konuda yardımcı oldular. Daha sonra L’Oréal’den bir tanıdığımız vesilesiyle Yeşilköy’de bir salon yaptık. Sonra Bakırköy’de Diva Kuaför’ü tasarladık. Oradan sonra zaten arkası geldi.
İlk yaptığınız kuaför salonlarıyla son dönemde yaptığınız salonları karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Tabii arada bir 15 yıl var. Zaten olması gereken değişim de göz önüne alınmalı. Şunu söyleyebilirim ki; bizim 15 sene önce salon tasarlarkenki yaklaşımımız müşteride şu an olduğu gibi değildi. Siz mimar olarak bir şeyler yapmak istiyor olabilirdiniz ama müşteri ve kuaför için bu çok acayip bir şey değildi. Yani kuaförün o dönemki yaklaşımı ‘yapılsa da olur yapılmasa da, müşteri zaten bana geliyor’ şeklindeydi.
Ama son zamanlarda insanlar verdiği ücretin karşılığını almak istiyor. İyi bir yerde oturmak istiyor mesela, iyi yerde saç kestirmek istiyor bulunduğu yerden keyif almak istiyor. Günün sonunda hizmet ve alternatiflerin çokluğu ve hayatı güzel yaşayan insanların varlığı insanda iyi şeyler yapma isteği uyandırıyor. Fakat son zamanlarda yapılan salonların çoğunda maalesef standardın getirdiği basitlik var bence. İnovatif salonlar azınlıkta diyebilirim. Bence bizim farkımız biraz da işletme ile alakalı. Yani biz orada mimari açıdan varız ama işletmeyi bilen mimarlar olarak oradayız. Bu işin daha teknik ayaklarını biliyoruz ve işletmeyle de oldukça entegre. Saç kesimi ağırlıklı bir salonsa orası ona göre dizayn edilmeli mesela.
Kuaför salonları açısından baktığımızda fark yaratan salonlar tasarlıyorsunuz. Size göre sizin farkınız nedir?
Biz kendimizi konumlarken aslında bizi nasıl görmeleri gerektiğini yıllarca insanlara anlatmaya çalıştık. Biz kişiye ya da salona özel çalışmayı seviyoruz. O salon renklendirmesiyle öne çıkıyorsa ona özel bir tasarım ya da kesimle öne çıkıyorsa ona özel bir tasarım yapıyoruz. Kuaförlük sektöründen örnek vermek gerekirse; iki tip kuaförden örnek verebiliriz. Biri sadece saç kesiyor diğeri ise saçı müşterinin yüz hatlarına göre, onun istediği modele göre saç kesiyor. Biri 30 liraya keserken diğeri 400 liraya kesiyor mesela. Bütün bunların arasındaki fark ne ise bizim aslında bu meslekte, kuaför salonu tasarımında kattığımız fark da bu. Kendime özel bir şeyler istiyorum diyebilen, kendini özel hissetmek isteyen insanlar bizi tercih ediyor. Bu bakış açısıyla, mesleğinde atlama yapmak isteyen ve çalıştığı profile layık olmak isteyen insanlar bizimle çalışıyor. Kalite ve tecrübe diyebiliriz kısaca.
Sadece kuaför salonu tasarımları hakkında değil de diğer çalışmalarınız hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Biz aslında birlikte çalıştığımız her meslek kolundan bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Kuaförlerle çalışmak bize detay öğretti, enerjisi yüksek, inovatif ve yaratıcı insanlarla çalışmayı öğretti. Bu, bence, sektörün önde giden kişilerin vizyonu. Biz bunları kuaförlerden öğrendik. Şimdi de çağrı merkezlerinde öğrendiğimiz şey; asıl olan yaşam alanı. Orada çalışan insanlar yaşam alanında yeni nesillerle nasıl buluştuğu, yeni nesillerin bu yaşam alanına nasıl entegre olduğu ve onların orada nasıl mutlu olacağı önemli. Yeni nesil, Google Office dediğimiz ofisler bize heyecan veriyor. Bize hem metraj veriyor hem de büyük hacimli işler yani birçok insanın içinde olduğu bir çalışma oluyor. Kuaför salonları bizim için mikro ölçekli çalışmalarsa, çağrı merkezleri de makro ölçekli çalışmalar ve biz her ikisinden de beslenebiliyoruz. Bizim için burada önemli olan birbirleriyle olan geçişleri sağlayabilmemiz. Bu iki kol birbirini bu şekilde tamamlıyor diye düşünüyorum.
Şu ana kadar yaptığınız tasarımlardan en beğendiğiniz hangisi?
Buna cevap vermem çok zor. Ben hep şu taraftan bakıyorum; en son yaptığım iş, en iyi iş olmalı çünkü gelişiyoruz ve gelişmeye devam etmeliyiz. Bu bakış açısıyla bakıldığında doğal olarak tabii ki en son yaptığım işleri beğenirim. Burada yorumlanması gereken şey şu ki; ‘10 yıldır hep aynı mimari çizgide misin?’ bunlara bakmak lazım. Biz de çalışma sonunda çektirdiğimiz fotoğraflardan ve sunum taslaklarından ne kadar geliştiğimizi görebiliyoruz. Yeniliğe açık olup onu uygulamak gerekiyor.
2 kez Estetica Dergisi ile Paris’te Mondial Fuarı tarafından gerçekleştirilen En İyi Salon Tasarımları Yarışmasında 2 salon tasarımınız ödül aldı. Bu sizin için ne ifade ediyor?
Öncelikle bize o şansı veren salon sahipleri Mahmut Ebil ve Yıldırım Özdemir’e ve Estetica ailesine teşekkür etmek isterim. Tabii ki çok değişik ve inovatif 2 salon tasarımı olduğunu düşünüyorum. Yurtdışı ölçeği ile bakıldığında yurtdışı hep öndeymiş gibi görünse de artık şunu görmeye başladık ki; aslında biz yurtdışı için de yeterince iyiyiz. Bize bunun güvenini verdi bu yarışma aynı zamanda. Kendinizden emin olmak ayrı, takdir edilmek ayrı şeydir. Bunu takdir olarak görüp gururlanıyoruz tabii. Bize farklı kapılar açacak bir yarışmaydı.
Salonlarını yenilemek isteyen kuaförlere ne gibi ipuçları verebilirsiniz?
Kişi kendi gelişiyorsa, salonu da aynı oranda gelişmeli ve değişmeli. Bu bazen bir destekle olabilir bazen de kendi zevkiyle olabilir. Beğeni dediğimiz şey tartışılabilir bir kavram ama teknik daha az tartışılır. Bu nedenle kuaför salonu dediğimizde üçüncü ya da beşinci yılında renk gibi bir görsel değişimi sağlıyoruz. Yedinci senede de değişen hayat şartları nedeniyle ve müşteri talepleri doğrultusunda daha köklü değişimler gerekiyor. Yeni fonksiyonlar entegre ediliyor. Onuncu senede ise salon tamamen değişiyor. Önerebileceğim şey şu ki; müşteri talepleri ve trendlere uyum sağlamak. Dekoratif olarak, zaman zaman renkle zaman zaman aydınlatma ve peyzaj gibi alanları yeni ve canlı tutmaları gerekiyor.
Size göre tasarım nedir? Nelerden ilham alıyorsunuz?
Tasarım tek başına yapılabilen bir şey değildir. Tasarımdaki kritik şey şu bence; ben bir yere el atarken oranın kullanıcısının bilgisi, yeteneği ve yaşam tarzı çok önemli kriterler. Çünkü ben ona sadece neyin güzel duracağını söyleyebilirim ama bir şey söylemesi gereken yine odur. Saç kesmeden örnek vereyim: mesela ben saçımı kestirmek istiyorumdur ve kuaföre gitmişimdir. Bana kuaförüm sana şu modeli keselim derse beni tanıdığı ve teknik detayları bildiği için böyle söylediğini bilirim. İnsanlar kendine uygun, kendine yakışan şeyleri severler. Biz de bu kriterlerde tasarımlar yapıyoruz. İnsanların kendilerini oldukları yerde mutlu hissetmesini istiyoruz ve onların kişiliklerine göre tasarımlar yapıyoruz.
Estetica Dergisi ve Hairist hakkında ne düşünüyorsunuz?
Estetica ve Hairist, sosyal medyanın kullanılmasıyla birlikte her zaman aktif ve canlı bir platform olarak herkesi bir arada tutuyor. Varlığı sayesinde biri iki, ikiyi dört etmeye başladı. sürekli olarak büyümesiyle karşılıklı bir enerji oluştu. Güzel, destek alan ve sürekli bir enerji ve bunun ürünü de muhteşem oluyor. Yeni nesil buradan çok güzel şekilde besleniyor. Bu çok büyük bir katkı.
Yasin Altıpat’a paylaşmış olduğu bilgilerden dolayı teşekkür ederiz.
Yasin Altıpat’a Estetica Design ödüllerini kazandıran tasarımlarını aşağıda görebilirsiniz.