Bir Eğitim Gönüllüsü:Habib Örs

Kategori

Bir Eğitim Gönüllüsü:Habib Örs

Türkiye’de kuaförlük mesleğine saygınlık kazandırmak ve mesleğin geleceğini daha iyi bir konuma getirebilmek için çalışmalarını sürdüren Habib Örs ile  konuştuk.

HABİP ÖRS

 

Kimileri görevini bitirdiği anda sorumluluklarını yerine getirdiğini düşünür kimileri ise kendi üzerine düşeni yapmakla kalmayıp, genel bir çerçevede hangi açıdan bakılması gerektiğini meslektaşlarıyla paylaşırlar. İşte Habib Örs sektöre kattığı fayda ile ikinci tanımladığımız karakteri yansıtıyor.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

30 senedir kuaförlüm. 16 senedir kendi salonum olan Nis Kuaförü işletiyorum. 1984 yılında Etiler’de Ali Mevlüt Abdullah Salon’da çalışmaya başladım. Ali Hakan, Mevlüt Yıldız ve Abdullah Yıldız bana mesleki hayatımda çok önemli katkı sağlamıştır.

Dört yıl İstanbul Kuaförlük Odası’nda Denetim Yönetim Kurulu başkanlığı yaptım. Gaziosmanpaşa Meslek Eğitim Merkezi’nde Kuaförlük eğitmenliği yaptım. Gönüllü olarak Meslek Liseleri’nde görev aldım.

Mesleğe başladığınız zamandan günümüze kuaförlükte neler değişti?

Eskiden sektörde alaylılar vardı. Şimdi kuaförlük sektöründe daha donanımlı bir çalışan profili oluşuyor. Sektör, salonda çalışmaya başladıklarında müşterilere nasıl davranılması gerektiğinden, boya karıştırmaya, saç yıkamaya kadar bilen elemanlar kazanıyor. Salondaki çalışma hayatı da onların bilgilerini hayata geçirip, deneyim kazanacakları bir yapıda ilerliyor. Meslek Liseleri’nden mezun olacak öğrencilerin sektörü daha ileriye götüreceğine inanıyorum.

Şu an kuaförlük sektöründe nasıl sorunlar yaşanıyor?

Türkiye’de kuaförlük sektörünün en büyük sorunu yeterliliği olmayan kişilerin salon açıyor olması. Bunun dışında çalışanların davranış modellerinde ve nitelikli elemanların bulunabilirliğinde değişiklikler var.

Salonlara ara eleman dediğimiz kitle daha az geliyor. Bunun nedeni de okulların 4+4+4 sistemine geçmesi. Sektörümüzde daha eğitimli insanlarla beraber çalışmak istiyoruz ama bir taraftan da çırak ihtiyacı var. 15- 16 yaşlarında çırak bulup yetiştiremiyoruz.

İş görüşmesine bir eleman geliyor ve hiçbir şey konuşulmadan işe başlıyor. Vizyonu nedir? Ne yapmak istiyor? Bütün bunlar hiç sorulmuyor. Daha sonra sorunlar yaşanıyor. Çarpık sistemi düzeltmek gerekiyor.

Sektörde en çok yaşanan sorun ise salonda mesleğe yeni başlamış elemanlara daha iyi davranılması gerekiyor, fakat yaklaşımlar olması gerektiği gibi değil. Yeni nesil çok çabuk vazgeçiyor. Onları motive etmemiz, emek harcamamız lazım.

Sektörde çalışma saatleri de çok fazla. Kuaför sadece salonda kalmamalı. Sosyal etkinliklerde bulunmak, resim yapmak, müzik enstrümanı çalmak gibi hayattan ilham alarak tasarlamalı.

Bir diğer sorun da elemanların bir önceki çalıştıkları salonun karşısına salon açarak gücü parçalıyor olmaları. Oysa işbirliğine gidilip, çalışanlara hissedarlık verilmesi daha güçlü sonuçlara yol açıyor. Bu noktada bir standart ve denetleme yok. Avrupa’da elemanın ayrıldığı salona belli bir uzaklıkta yeni salon açmasına izin veriliyor.

Meslek Odalarının bunun hakkında bir dosya hazırlayıp, sunması gerekiyor.  Firmaların Türkiye’de kuaförlüğe çok önemli katkıları oldu. Her kuaförün eğitimi önemsemesini tavsiye ediyorum. Bunun salon cirosuna da ciddi anlamda geri dönüşümü oluyor.

Sektörde Meslek Liseleri mezunu ve usta çırak ilişkisiyle yetişmiş elemanlar arasında sorunlar oluyor mü      

Eskiden ilkokulu bitirenler bu mesleğe başlıyordu ve söylenilen her şeyi yerine getiriyorlardı. Şimdi meslek liselerinden mezun insanlar öyle değil. Kendilerine yapılan herhangi bir harekete hemen tepki verebiliyorlar. Meslek Liselerinde Saç Tasarımı ve Kuaförlük bölümü öğrencilerinin yüzde 50’si bu işi yapmak istemiyorlar. Çünkü sektör hem onların beklentilerini karşılamıyor hem de mesleğin saygınlığının algısında bir sorun var. Salonlardaki davranışlardan çok şikayet ediyorlar.

Bu konuda hepimiz sorumluluk taşıyoruz. Okuldaki derse sektörden bir kuaför gelip, mesleğe nasıl başladığını ve nasıl bulunduğu noktaya geldiğini anlatarak öğrencilere bir eğitim verdi.  Eğitimden önce kaç kişi kuaför olmak istiyor dediğimizde 30 kişiden sadece 5 kişi elini kaldırmıştı. Eğitimin sonunda şimdi kaç kişi kuaför olmak istiyor dediğimizde 25 kişi el kaldırdı. 1 saat içerisinde o insanların fikirleri değişti. Bunun gibi projelerin çok işe yarayacağını düşünüyorum.

Meslek Liselerinden mezunlar en çok hangi alanda çalışmayı tercih ediyorlar?

Kız Meslek Lisesi mezunları Güzellik ve Cilt Bakımı alanında çalışmayı tercih ediyorlar. Neden bu alanı seçtiklerini sorduğumuzda çalışma şartlarının daha iyi olduğu ve kuaförlük sektörü ile karşılaştırıldığında daha saygın bir alan olduğunu söylüyorlar.

Meslek Liselerinde eğitim gören öğrenciler staj yapıyorlar mı?

Sistem içerisinde 10. ve 11. sınıflar bölüm dersleri görmeye başlıyorlar. 11. sınıfta staj görüyorlar. Haftanın iki günü okula gidiyorlar, 3-4 günü de sektörde staj görüyorlar. Staj döneminde öğrenciler mesleği severse sektörde kalıyorlar, sevmezlerse başka bir sektöre yöneliyorlar.

Türkiye’de mesleğin sevdirilmesi için neler yapılması gerekiyor?

Bu saygınlığın getirilmesi için sektörün önde gelen insanlarının bir şeyler yapması gerekiyor. Biz AKD olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak bir proje geliştirdik. Bunu çok önemsiyorum. Buna benzer projelerde herkesin üzerine düşeni yapmasıyla güzel şeyler ortaya çıkacak ve meslek sevdirilecek.

Okul sektör buluşması projesinden biraz bahseder misiniz? 

Buradaki amaç sektörel işbirliği. Milli Eğitim Bakanlığının da desteğiyle ileride bizimle birlikte çalışacak insanları daha donanımlı yetiştirip sahada görmek istiyoruz. Bunun için Milli Eğitim Bakanlığı, AKD ve meslek liseleriyle ortak bir işbirliğine gittik. 11. Sınıf öğrencileri sektördeki firmaların akademilerinde kesim, renklendirme ve topuz alanlarında bir paket programı içerisinde eğitim alacaklar. Bu eğitimler sertifikalanacak. İşbirliği yaptığımız AKD salonları, firmalar ve stajyerler olmak üzere yerleştirmeler yapılacak. Bu proje ile birlikte kalifiye eleman bulma sorunu ortadan kalkmış olacak. Okullardaki mesleki eğitim kalitesini artırmış olacağız.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın sitesinde birçok meslek grubunun projeleri varken, kuaförlük sektörünün bu tür bir projesi yoktu. Projeye Estetica Dergisi ve firmalar da çok destek oldu. Çok heyecan verici bir proje oldu.

Bir cümle ile kuaförlüğü tanımlar mısınız?

Tutku, keyif ve memnuniyetin getirmiş olduğu çok güzel bir haz. Müşteri mutluluğunu görmek müthiş bir duygu. Biz salonda bir sanat icra ediyoruz. İnsanın en güzel aksesuarının saç olduğunu düşünüyorum. Kadınlar saçları güzel olduğunda kendilerini iyi hissediyorlar. Kadınlar toplum psikolojisinde çok önemli. Ailenin de toplumun da direği kadınlar. Mutlu olduklarında ailesi de toplum da mutlu oluyor. Bu yüzden kuaförlük mesleğini çok önemsiyorum. İşini iyi yapan bir kuaföre gelen bütün kadınlar salondan mutlu çıkıyor ve bunu çevresine yansıtıyor. Sadece bunun için kuaföre saygı duyulması lazım.

Kadınlar bazen  kuaföre geldiklerinde sinirli oluyorlar ve saçlarını kısa kestirip, hiç boyatmadıkları bir renge boyatmak istiyorlar. Sonra da pişman oluyorlar.

Bu noktada kuaförün müşteriye bir psikolog gibi yaklaşması gerekir. Kuaför sadece saç kesen ve saç boyayan insan değildir. Artık kuaförler genel görünüm üzerine dersler alıyorlar. Her kuaförün bunu önemsemesini tavsiye ediyorum. Müşteriye fikir veren ve doğru açılımlar yapan tasarımcı gözüyle yaklaşıldığı zaman müşteri memnuniyeti yakalanmış oluyor. Bu saç ile şöyle bir küpe, böyle bir makyaj, yüksek topuklu bir ayakkabı yakışır gibi fikir vermek müşterinin gözünde çok saygın bir hale getiriyor ve daha sadık bir müşteri haline geliyor.

Kuaförlüğün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Özellikle son dönemde sektörün iyileştirmeye yönelik çalışan, bu işe gönül vermiş insanlar çoğaldı. Ben sektörün geleceği için ümitliyim. Dünya üzerinde hak ettiği yeri bulacak. Yeni neslin çok daha güzel şeyler başaracağına inanıyorum.

Eğitim konusunda gönüllü olarak gerçekleştirdiği projeler ve başarılarından dolayı Habib Örs’ü kutluyor, başarılar diliyoruz.

 

Önerilenler

Benzer İçerikler