Bugün saç ve cilt bakım kozmetiğinde ya da kimi zaman evde kendi ellerimizle hazırladığımız bakım maskelerinde kullanılan en etkili bitkisel içeriklerin, birkaç bin yıl öncesinden bu yana bakım ritüellerinde nasıl bir evrim geçirdiğini hiç merak ettiğiniz mi?
İşte, eski uygarlıklarda saç ve cilt bakım ritüellerinin temelini oluşturan mucizevi bitkisel içerikler:
Kahve Çekirdeği
En erken kahve çekirdekleri, kahve zengini eski Osmanlı imparatorluğunun kıyılarına ulaşmadan önce, Etiyopya yaylasından uzun ve meşakkatli bir yolculuk yaptı. Kısa süre sonra bu eski kültürler, vücuda toz haline getirilmiş kahve çekirdekleri ve baldan harika macunlar üreterek bunları vücutlarına masaj yapmak için kullandı. Kahve çekirdekleriyle yapılan macunlar, cildin pul pul dökülmesini sağlayarak daha sağlıklı bir tabaka ortaya çıkarıyor ve cilde kadifemsi, pürüzsüz bir doku kazandırıyordu. Kahve çekirdekleri bugün popüler peeling ürünlerinde hala kullanılmaya devam ediyor.
Jojoba Yağı
Amerikan yerlileri zorlu arazilere ve acımasız sıcağa göğüs gererken ciltleri sürekli olarak güneş ışığı ve yağmur gibi etkenlere maruz kalıyordu. Altın rengi ve ince aromasıyla jojoba yağı, bu topluluklar arasında saygı gören ve hem ciltte hem saçta bolca kullanılan bir malzemeydi. Masaj yapıldığında saç derisini nemlendiriyor, kuruluğu ve iltihabı yatıştırıyor, ve her saç telinin üzerinde nemlendirici bir tabaka oluşturuyordu. Jojoba yağı, bugün de kozmetik endüstrisinin en önemli etken maddeleri arasında yer alıyor.
Portakal Kabuğu
Antik Roma’da elle sıkılan tatlı portakal yağı, en mat yüzleri bile anında aydınlatabilen mucize bir iksir olarak kabul edilirdi. Romalılar, portakal kabuğu yağının, yüzün günlerce ışıldamasını sağlayan göz kamaştırıcı bir güneş tutucu olduğuna inanıyorlardı. Tatlı portakalın dönüştürücü gücü, yüzyıllar boyunca bir Roma cilt bakım sırrı olarak kaldı. Günümüzde portakal yağı kozmetik kremlerde sıklıklı karşımıza çıkabiliyor.
Yulaf
2000 yılı aşkın bir süre önce, Bizans imparatorluğunun kucağında, Romalı soylular zengin bir temizlik geleneği başlattı. Mavi sulara dalar, bedenlerine avuç dolusu yulaf sürerler, sudan çıktıklarında vücutları güneş ışığında parıldardı. Yulaf, kızarıklıkları ve sıyrıkları giderir ve cildi nazikçe temizlerdi. Bizans’tan günümüze miras kalan bu ritüeller, günümüzün cilt bakım ürünleriyle modern bir dönüşüm geçirdi.
Keçi Sütü
Eski Mısır’da keçi sütü, mistik güçleri nedeniyle saygı görürdü. Mısır halkı, bu ilahi sütün cennete dair bir simge ve donuk, mat cilt için harika bir tedavi olduğuna inanıyordu. Kutsal keçi sütünü vücutlarına sürdüklerinde dudaklarında, kollarında ve ayak bileklerinde parıldadığını, ölü deriyi nazikçe soyduğunu ve altındaki daha genç, daha taze tabakaları ortaya çıkardığını fark ettiler. Bugün, keçi sütü kozmetik raflarındaki cilt bakım ürünlerinde karşımıza çıkmayı sürdürüyor.
Sandal Ağacı
Sandal ağacı Hint Mysore kraliyetinin kutsal bir parçasıydı. Kutsal kabul edilir ve cennetin kokusunu taşıdığı söylenirdi. Hindistan’ın kraliyet aileleri cildi aydınlatmak, yara izlerini iyileştirmek, lekeleri gidermek, güneş yanıklarını gidermek ve cildi yumuşatmak için sandal ağacı yağı kullandılar.
Neem
Eski Hindistan’da neem ağacı, saflığın, sevginin ve yaşamın sembolüydü. Yaprakları, banyo suyunda cildi canlandırmak üzere kullanılırdı. Sağlıklı ve esnek bir cilt vaat eden neem yağı, her sivilceyi tanrılara geri götürmek için ciltten soyuyordu. Zamanla neem, fesleğenle birlikte şifanın büyülü bir simgesi haline geldi. Bugün cilt maskelerinde ve saç bakım kremlerinde sıklıkla karşımıza çıkan neem yağı, kadınlar için kutsallığını sürdürüyor.
Kakao Yağı
Mayalar ve Aztekler, kakaonun tanrılar tarafından bir dağda keşfedildiğine inanıyor, iyileştirici özelliklerine saygı duyuyorlardı. Lüks Kakao maddesini kafa derilerine ve saç tellerine derinlemesine yedirerek uyguma ritüellerine düşkünlerdi. Saç tellerini nemlendiren, saça olağanüstü bir hacim ve parlaklık kazandıran, saç tellerini kalınlaştırıp güçlendirirken saçtaki hasarı önleyen kakao yağı, popülerliğinden hiçbir şey kaybetmedi.