50 yıllık istikrar ve tecrübe: Hüseyin Erçin

Kategori

50 yıllık istikrar ve tecrübe: Hüseyin Erçin

hairistcomtr: Mesleki başarınızı nelere borçlusunuz?

Hüseyin Erçin: Sevgisiz hiçbir şey olmaz. Disiplinsiz ve sevgisiz hiçbir iş yapmadım bugüne kadar. Belki hasbelkader girdim bu işe ama işimi sevdim. Sevdikçe de o işe daha geniş perspektiflerden bakarak çalıştım. Bunca senedir: 1966’dan bu yana İstanbul piyasasında bir marka olduk. Türkiye’de her dalda olduğu gibi marka olabilmek sabır isteyen, özveri isteyen, çalışma isteyen, yenilikçi düşünceler isteyen bir süreç. Türkiye’de marka olabilmek kolay değil. Çok kısa zamanda bir şeyler geliştirmek istiyor insanlar. Fakat marka olmak emek ve sabır isteyen bir şeydir. Bu emeği ve sabrı verirseniz bir şeyler yakalarsınız ama çok sabretmeniz ve çok disiplinli çalışmanız lazım. Daima müşterilerle ilişkilerinizin belirli bir çizgide olması lazım. O çizgiyi hiç bozmamak gerekir. Türkiye’de bizim meslekte marka olabilecek felsefeye sahip insanlar olması lazım ve onlar ne yazık ki iki elin parmakları kadar az.

hairistcomtr: Mesleğe girdiğiniz süre zarfından bu yana gerçekleşen değişimi nasıl yorumluyorsunuz?

Hüseyin Erçin: İş aslında bu değişen modaya, değişen çağa ayak uydurabilmek. Tabii ki moda alemi değiştikçe sen de o aleme ayak uydurmak zorundasın ki ayakta kalasın. Sanatsal olarak ‘‘O dönem neydi, bu dönem başkaydı.’’ dememek lazım. Aslında her dönemin kendine has güzellikleri var. Sektörümüzde her dönemin güzellikleri var. Amaç da zaten bu güzellikleri yakalamış olmak.

Jenerasyonun arasında her açıdan bir takım farklar olacaktır. Bugün kendi çocuklarımızla bile bunu yaşıyoruz. İş onu yakalamak. Mesleğimizde de trendleri yakalayıp, değişimci bir ruhla bunu müşterine sunabiliyorsan ne mutlu sana. İstanbul piyasası biraz acımasız, ayakta kalmak için daima geniş bir pencereden bakacaksın ve değişimci ruhu taşıyacaksın.

hairistcomtr: Eğitimler hakkında konuşalım. Sizce sektörde eğitimin yeri nerede? Kuaför kendini nasıl geliştirebilir?

Hüseyin Erçin: Bir kuaförün kendini geliştirebilmesi için öncelikle mesleğini çok sevmesi lazım. Çok araştırmacı olması lazım. Türkiye’de daha kuaför mesleğindeki eğitim statüsü tam olarak gelişmiş değil ama eskiye oranla büyük bir yol katetmiş durumda. Markalarla destekli eğitimlerin verilmesi de güzel bir şey.

Son dönemlerde Türkiye’deki eğitim sisteminde olan değişikliklerden dolayı mesleğe karşı ilgi duyacak insan az bulunur hale geldi. Sadece eğitim sisteminden dolayı da değil belki de. Toplumun bu mesleğe olan ilgisi, alakası azaldı. Birde piyasada kalifiye eleman yok denecek kadar azaldı. Çırağından ustasına kadar bu böyle. İnsanlar kuaförlüğü fazla ticarileştirdiler. Sevgi azlığı oldu. Mesleği seven kuaförlerden çok, piyasada para kazanmak isteyen kuaförler türedi. Sürümden kazanmak için ucuza saç yapan kuaför olmamalı. Sanatın hangi dalında olursa olsun, sanatçı emeğinin karşılığını almalı. Diğer türlü işler basit olur.

Tüm kuaförlerin devamlı değişimleri takip etmesi gerekli. Yenilikler, mecmualar, sinema, tiyatro… Her şeyi takip edip devamlı araştırmacı olması lazım ki kendine bir şeyler katabilsin. Sadece bir dergideki değil, bir tiyatro oyunundaki saç modelinden de ilham alabilir. Sokaktaki, lokantadaki kadın da ona ilham olabilir.

hairistcomtr: Sektörün dijital çağa uyarlanması ve kuaförlerin yaptığı sosyal ağ paylaşımları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hüseyin Erçin: Bunlar çağın getirisidir ve çağa ayak uydurmak gerekir. Hakikaten çağın getirdiği bütün yenilikleri hepimiz jenerasyon olarak yakalamalıyız. Bunun aksini düşünmek bir kere saçma olur. Çağ bunu istiyorsa sen de onu yakalayacaksın yoksa seni sirkeler atar. Piyasa seni geride kaldığın takdirde yok eder. Ucundan yakalamak bile bence başarıdır. Herkes sosyal medyayı aktif olarak kullanmayabilir ama anlamalı.

hairistcomtr: Kuaförün müşterilerle ilişkisi nasıl olmalı?

Hüseyin Erçin: Kuaförün kendi müşterisiyle çok iyi bir diyalog kurması lazım. Kuaför demek; psikolog demektir. Kuaför demek: Karşındaki insanın psikolojisinden anlamak demektir. Onunla konuşması lazım, onun taleplerini dinlemesi lazım ve onu dinledikten sonra bir şeyler sunması lazım. O frekansı yakalaması lazım. Kuaförlerin en iyi şekilde kadını anlaması lazım. Çünkü kadınlar bunu hak ediyor. Kuaförün iyi bir dinleyici olması lazım. Dinledikten sonra kendi fikirleriyle harmanlayarak onu müşterisine sunması lazım. Türkiye’de kadınlarımız kuaföre gittiği zaman yoruluyor. Oturup kuaförle o gün için istemiş olduğu saç üzerine ya da o gün için özel olarak istediği bir saçın işlem öncesinde senaryosunu konuşamıyor. Kuaför de aceleci davranıyor. Müşterinin belki gidecek zamanı da olmuyor. Çünkü ne dinliyor ne izah ediyor. Bunları önlemek için müşteri ile kuracağınız ilişki çok önemli.

hairistcomtr: Salon dekorasyonuna önem veriyor musunuz? Sizce salonlar yenilenmeli mi?

Hüseyin Erçin: Tabii ki yenilenmesi gerekiyor. Biz 66’dan beri belki 60 defa yeniledik. Salonlar eskiye oranla daha da sadeleşti. Daha hijyenik, sade, beyaz görünümler önem kazanmaya başladı. Bir kere şehrin içinde çok büyük salonlarımız yok artık. Kira maliyetleri inanılmaz arttı. Şehrin dış kısımlarında daha büyük salonlar olabiliyor ama burada, şehrin iç kısımlarında, hangi kuaför bu kadar yüksek kiraları kaldırabilir?

Salonlar eskiyle kıyaslarsak; daha sade, daha steril, daha beyaz. Öncesinde rengarenk dekorasyon malzemeleri ile salonlar döşenirdi. Şimdi daha yalınız, daha sadeyiz ve kuaförler olarak hep birlikte bu sadeliğe yöneldik.

hairistcomtr: Kuaförlük eğitimi veren okullar ve okullu çalışanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hüseyin Erçin: Biz salonumuzda uzun zamandan beri bir okulla beraber çalışıyoruz. Hevesli olanlar ve tercih edenler zaten bu işin okuluna gidiyor. Bu yüzden bizde okulla çalışmaya başladık. Ben okulla çalışmaya başladığımızdan beri daha da memnunum çünkü orada farklı bir eğitim görüyor, burada farklı bir eğitim görüyor ve bunları birleştiriyor. Eğitimin başında okul şart. Okulların daha ciddi, daha iyi elemanlar yetiştirmesini istiyorum. Bundan seneler önce bizzat kendim bir sene hiç ücret talep etmeden bir meslek lisesinde öğretmenlik yapmıştım. Sadece mesleğe katkı sağlamak ve gençlere bir şeyler vermek için yaptım bunu. Gençlerle çalışmak bizlere heyecan veriyor. Onlara bir şeyler öğretebilmek insana heyecan katıyor.

hairistcomtr: Türk kuaförlüğünü sizce nasıl bir gelecek bekliyor?

Hüseyin Erçin: Sektör geriliyor, diyemem. Sektörde her zaman için alttan gelen nesil sektörü daha ileriye taşır. Bu bir çarktır. Umuyorum ki yeni nesil bu çarkı daha iyi yönlere doğru götürür. Çünkü bizim mesleğimizde markalaşmak, kurumsallaşmak çok az. Keşke insanlarımız o felsefeyi taşısa, keşke markalaşsa ve yeni nesil bu marka çatışında devam etse, markayı ileri taşısa. O zaman ben bir meslektaş olarak gurur duyarım.

66’dan beri çalışıyoruz. Yarın ne olacağını bilemeyiz umarım ki altan gelen nesil bu markayı taşır. Bazı meslek dalları miras yolu ile bırakılamaz. Özellikle sanat hiçbir zaman için miras yolu ile bırakılamaz. O yeni gelen jenerasyonun bu mesleğe duyduğu sevgi, aşk muhakkak Türkiye’de kuaförlüğü iyi bir yere götürecektir ve iyi bir yere götürmesini temenni ediyorum. Keşke her jenerasyonda mesleğimizi üç-beş basamak yukarı taşıyacak haklı beyinler, haklı düşünceler olsa…

hairistcomtr: Mesleğinizde en çok hangi işlemleri uygulamayı severdiniz?

Hüseyin Erçin: Her mesleğin çeşitli bölümleri vardır. Her insan o meslekteki her dalda mükemmel olamaz. O dalların içinde sevdiği veya çok hoşlandığı bölümler vardır. Bu saç kesme de olabilir, perma olabilir, boya olabilir, topuz da olabilir ama sevdiği dala daha çok eğiliyor ve ondaki başarı oranı biraz daha fazla oluyor. Bu demek değil ki diğer dallarda başarısız olacak. Diğer işlemleri de yapar ama sevdiği dal daha ön plana çıkar.

Benim daha fazla olarak öne çıkan işlemlerim; saç kesimlerim ve permalarımdır. Her türlü kesim işleminden keyif alırım. Resim çizer gibi saç kesmeye çalışırım. Hâlâ günde 10 saat, 11 saat çalışırım. Ne kadar daha çalışırım bilemiyorum ama sonuna kadar çalışmaya devam edeceğim. Sanat ayrı bir şey, onu yaşamak lazım. Sanat satılamaz onun için hâlâ 10 saat çalışıyorum.

hairistcomtr: İşletmecilik tarafınız ile ilgili de konuşalım.

Hüseyin Erçin: İşletmecilik veya Türkiye’deki kuaför işletmeciliği son senelerde çok iyi noktalara geliyor. Fakat biz kuaförlerin hâlâ işletmeci vasfı eksik. Bizim sanatçı tarafımız daha fazla. Ben o işi icra ederken tatmin olmalıyım. Önemli olan para değil, mesleğim.

hairistcomtr: Yurtdışı seyahatlerinizden söz ettiniz. Yurtdışında ne sıklıkla eğitim aldınız?

Hüseyin Erçin: Son üç-beş sene haricinde hemen hemen her sene ben yurtdışında eğitimlere katıldım. Şöyle söyleyebilirim: 40 seneden beri her sene giderim. Penceremi, ufkumu, dünyaya bakış açımı genişletmek, dünyadaki trendleri görmek, sokaktaki trendleri görmek için giderim. Fakat bütün dünyadaki metropoller değişti artık. Eskiden defileden çıkıp sokakta ikinci bir defile daha seyrederdik. Artık insanlarda bu tarz sokak şıklığı anlayışı kalmadı. Eskiden daha çok önem verirlerdi. Bunu söylerken ‘tamamen kayboldu’ demek istemiyorum ama eskiden on kişiden dokuzu şıksa, şimdi beşi şıktır.

hairistcomtr: Estetica Dergisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hüseyin Erçin: Biz mecmuayı hatta malzemeyi bile dışarıdan getiren bir jenerasyonduk. Yurtdışı seyahatlerimden valizlerle dergi taşırdım. O dönemden bu döneme Türkiye’de sektörümüz iyi bir noktaya geldi. Tabii ki bu anlamda basın olarak Estetica Dergisi de iyi bir noktaya geldi. Keşke Estetica gibi birkaç tane daha farklı trendlerin olduğu mecmualarımız olsa. İyi bir yoldayız. Çabuk mu ilerliyoruz, hayır. Fakat yavaş yavaş gelişiyoruz. Her zaman söylerim Estetica gibi birçok mecmua olmalı ve takip edilmeli.

hairistcomtr: HAIRiST Yılın Kuaförü Yarışması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hüseyin Erçin: Yarışmalar her zaman yapılmalı ve iyi bir organizasyonla yapılmalı. HAIRiST’e de senelerce gittim. Yarışmalar her zaman yapılmalı çünkü bu tip organizasyonlar gençleri heveslendirir ve kamçılar. Bundan vazgeçilmemeli. Yarışmaya girecek meslektaşlarımızı da heveslendirmeliyiz. Çünkü o heves günden güne azalıyor gibime geliyor.

hairistcomtr: Nişantaşı’nda kuaför salonu işletmek?

Hüseyin Erçin: Nişantaşı’nda kuaför salonu işletmek çok kolay olmayan bir şey. Çünkü ben Yeşilköy, Suadiye, Nişantaşı… İstanbul’un belirli yerlerinde işletme sahibi olan bir insandım. Şimdi bazılarını kapattım ama Nişantaşı potansiyel müşterisini tanıyorum ve onlar ne istediğini bilen kadınlar. Onun için eğer bir kuaför olarak onlarla iyi bir diyalog kurarsanız işletme kolaydır ama o diyaloğu kurup Nişantaşı’na özgü sanatsal verilerinizi sunmanız lazım.

hairistcomtr: Yeni nesle vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Hüseyin Erçin: Gençler usanmadan, devamlı çalışmalılar ve araştırmacı olmalılar. İşlerini büyük bir aşkla yapmalılar. Eğer bu mesleğe girdiyse, bu mesleği icra edecekse, bu meslekte bir sanatçı olabilecekse usanmamalı ve ticari düşünmemelidir. Sanatçı olmak ayrı bir şey. Eğer çalışırlarsa içlerinden çok güzel isimler çıkabilir ve başarabilirler inanıyorum.

 

Önerilenler

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Benzer İçerikler