Ustalar ve Çıraklar serimizde Ankara’dan nam-ı diğer Akay İsmail ve Mehmet Başata bizimle

Kategori

Neler yaşanırsa yaşansın gün sonunda adeta bir baba-oğul hikayesi gibi.

Bir babanın evladından daha fazla zaman harcadığı, 10-12 yaşlarında bir çocuğun ailesinden daha fazla şeyi paylaştığı usta-çırak ilişkisi doğru insanlarla baba-oğul ilişkisine dönüşebiliyor. Doğru ilişki… İçinde saygının, sevginin, paylaşmanın ve vefanın olduğu bir ilişki.

İşte buna örneklerden bir tanesi daha karşınızda: Ankara kuaförlüğüne imzasını atmış nam-ı diğer Akay İsmail yani İsmail Hakkı Erkan ile yanında yetişen Red&White kurucularından Mehmet Başata bu sayıda konuğumuz oldular.

Estetica: Sizleri biraz tanıyabilir miyiz?

İsmail Hakkı Erkan: 1940 senesinde Erzincan Kemaliye’den Ankara’ya geldim. 1948 yılında erkek berberinde çalışmaya başladım. Daha sonra Ankara’nın en iyi kuaförlerinden Mustafa Süsler’in salonuna geçtim. 1954’de askere gittim. 1957 yılında İstanbul’da Cem Kuaför’de 6 ay çalıştıktan sonra Ankara’ya döndüm ve Akay’da ilk salonumu açtım. Çok kısa bir zamanda başarılı oldum. 1959’da Artistik Kuaförler Derneği’nin düzenlediği Altın Tarak yarışmasına katıldım ve birinci oldum. Ankara Palace’da yapılan bir yarışmada ödül aldım. Ödül olarak aldığım ve İstanbullu ünlü kuaför Aristokli imzası taşıyan altından yapılmış Altın Tarak ödülüm şimdi torunumda benden hediye olarak duruyor.

1963’de yeni bir salon açtım. Müşteri portföyüm üst segmentti. Müşterilerin üzerinde bir hakimiyetim vardı, onlarla hiç tartışmazdım. Her zaman müşteri ile aramda mesafe vardı. Müşteriyi tutabilmek çok önemli. Zaman zaman İstanbul’da kalsaydım diye düşünüyorum. Çünkü Ankara’nın kısıtlı bir kitlesi var. Müşteri beni terk etmeden ben çalışmayı bıraktım.

Estetica: Mehmet Başata salona ne zaman geldi? Neler var hafızanızda onunla ilgili?

İsmail Hakkı Erkan: 1975’in sonunda başladı. Yenilikçi, çabuk öğrenen, araştırmacı bir kişiliği vardı.

Mehmet Başata: 1975’de Niğde’den Ankara’ya geldim. 13 yaşındaydım. İsmail Bey’in ilk işe başladığı Mustafa Süsler’in salonunda işe başladım. Salonu Rafet Yavuz devralmıştı. Hızlı bir şekilde saç boyamaya, saç kesmeye başladım. Müşteriler saç yıkatmak için beni bekliyorlardı. İsmail Bey çok özel bir patron. Disiplinli ama çalışanları özgür bırakan bir yapısı var. Yenilikleri salona taşır. Ben mesleğin temelini bu salonda kavradım. Rafet Yavuz’un salonu çok stabil, her şeyin düzgün yapıldığı, sinerjik, modaya ayak uyduran bir salondu. Avangard saçlar taranıyordu. Daha sonra Paris Kuaför’de 1980’e kadar çalıştım. Salonda meç naylon poşetlere pens takarak yapılıyordu. O salonda ilk alüminyum meçi ben yapmıştım. Orada da bir kalfalık dönemi geçti. Sonra ayrılıp kendi salonumu açtım. Salonum İsmail Bey’in salonunun karşısındaydı. Paris Kuaför’de de bir süre çalıştım.

1980’de ilk salonum olan Mimoza’yı açtım. Üç ortaktık. 1.5 sene orayı çalıştırdım. 1,5 sene sonra o bölgenin artık bana yetmediğini, orada kalmamın beni geriye çekeceğini düşünerek 1982’de Çankaya’da salon açtım. İlerleyen yıllarda Murat Ayber ve Aziz Yılmaz ile beraber ortak olarak Red& White’ı kurduk.

Estetica: Sizin için İsmail Hakkı Erkan’ın bıraktığı miras nedir?

Mehmet Başata: Röfle, balyaj, kontürlemeyi ondan öğrendim. İsmail Hakkı Erkan’ın tekniklerinin üzerine kendi tekniklerimi geliştirdim. Bana salon yönetimi konusunda çok şey kazandırdığını düşünüyorum. Müşteri ile olan ilişkisini örnek aldım. Samimi fakat mesafelidir. Hiçbir zaman ekibini zor durumda bırakmaz. Müşteri hakimiyeti önemlidir. Sizin müşteriye hakim olmanız gerekiyor. Böylece işinizi daha özgür yapabilirsiniz. Yeterli teknik bilgiye sahipseniz, altyapınız kuvvetli ise, işi nasıl yapacağınızdan emin olursanız karşı taraf da size güveniyor. Nitelikli olduğunuzu hissettirirseniz müşterinize karşı sağlam bir duruş sergileyebilirsiniz.

Estetica: En iyi neyi yapıyorsunuz?

İsmail Hakkı Erkan: Renklendirme ve kesim konusunda uzmanlaştım. Türkiye’de alüminyum folyo ile ilk meçi yapan kuaförüm. Şimdiye kadar birçok eğitime katıldım. 1974’te Londra’ya gittiğimde Vidal Sassoon’un kesim tekniklerini gösterdiği eğitime katıldım. Eğitimlerden sonra salonuma döndüğüm zaman öğrendiklerimi uyguladım.

Estetica: Ustanızla birlikte bir arada olmak neler hissettirdi size?

Mehmet Başata: Kökü olmayan bir ağaç filiz veremez. Kök bizim için ustadır. Ustanız ile bağınız sağlam olmalı. Ustanın anlattığını doğru anlayacaksınız. Saygı çerçevesinde bir ilişkiniz olması gerekiyor. İyi ki İsmail Hakkı Erkan’ın salonunda yetişmişim. Bana çok şey kattı.

Detaylar Estetica Dergisi 2018 İlkbahar Sayısı’nda…

Abone olmak için hemen formu doldurun, arayalım…

Önerilenler

Benzer İçerikler