Konuğumuz İzmir’den: Osman Çapa

Kategori

Osman Çapa

“Hayat öğretirse pahalı, tecrübe öğretirse indirimli tarife eder”

Osman Çapa

İdeallerini gerçekleştirmek uğruna mesleğini hayatının merkezine koyan bir kuaförlük markası: İzmir'den, Osman Çapa’dan hikayesini dinledik.    

Nasıl başladınız?

1965 yılında İzmir Alsancak’ta kuaförlük mesleğine, 1973 yılında İzmir Alsancak Gül Sokak'ta ortak olarak işletme hayatıma başladım. 1979 yılında ortaklıktan ayrılıp kendi işletmemi kurdum. 1988-1990 ve 1993-1996 İzmir Kuaförler Odası Başkanlığı ve 1993-1997 yıllarında da Türkiye Berberler ve Kuaförler Federasyonu Başkan Vekilliği ve Yöneticisi, İzmir Ticaret Odası Kuaför ve Güzellik Salonları 25.Meslek Komitesi Meclis Üyesi olarak görev yaptım. Şu an Alsancak’ta ve Hatay’da iki, Balçova’da Agora AVM’nin içerisinde ve Çeşme’de olmak üzere 6 şubeli bir işletmenin sahibiyim. 

Mesleğin geçmişi ve şimdiki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Meslek son yıllarda daha farklı bir boyuta gidiyor. Türkiye’de kuaförler daha sık kendilerini geliştirmeye yönelik yurtdışında seminerlere katılmaya başladılar. Dünya çapında kuaförlere yönelik düzenlenen yarışmalar çok büyük önem kazandı. Eskiden Vizajizm-Genel Görünüm gibi  eğitimlere önem verilmiyordu. Müşterinin günlük yaşantısı, sosyal konumu, yüz şekli, ten rengi, takısı ve kıyafeti değerlendirilerek saç tasarımı yapılmıyordu. Ayrıca salon yöneticileri marka kimliklerini yansıtmak üzere salon tasarımlarını oluşturarak iç mimari konusunda danışmanlık almaya başladılar.  Günümüzde sektör için çok büyük yatırım yapılıyor. Müşteriye hak ettiğinin ötesinde kaliteli servis sunuluyor. Daha önce küçük ölçekli iki koltuklu salonlar vardı. Ama bugün büyük ölçekli salonlar oluşmaya başladı. Çünkü kuaförler artık markalaşmak istiyorlar. Bunlar sektörü ileri taşıyan unsurlar.

Türkiye’de 100.000’in üzerinde kuaför salonu ve berber mevcut. Bunların arasında çok sayıda eğitimsiz kuaför de var. Çok düşük fiyatlara servis veren salonlar mesleğin prestijine zarar veriyor. Meslek Odaları’nın gelirlerinin bir kısmını, firmaların ise satışlarının en azından %1’lik bölümünü eğitim alması gereken kuaför kitlesine ayırması gerektiğini düşünüyorum.

Ekibinizi hangi eğitimlere yönlendireceğinize nasıl karar veriyorsunuz?

Personelin güçlü ve zayıf yönlerini belirledikten sonra hangi eğitimlere katılmaları gerektiğine karar veriyoruz. Salon yöneticilerini  özellikle işletme eğitimlerine gönderiyoruz. Teknik eğitimlere yönlendirdiğimiz kuaförlerin öğrendiklerini ekibe aktarmalarını sağlıyoruz. Ben işletme sahibi olarak ekibime çok önem veriyorum. Çünkü biz ekip ile varız. Onlar da beni temsil ettikleri için 50 yıllık deneyimimi onlarla paylaşıyorum ve gelişimlerini takip ediyorum.

Çalışanlarınıza eğitim sağlayarak yatırım yapıyorsunuz. Peki salonlarınızdan ayrılmak isteyen personelinize yaklaşımınız nasıl oluyor?

Ben prensip olarak salondan ayrılmak isteyenlere öncelikle bunun kaynağını soruyorum. Bazen iyileştirilmesi gereken durumlar vardır. Personel salonda daha farklı bir konumda yer almak isteyebilir ya da maddi açıdan tatminsizlik yaşayabilir. Sorunlara çözüm bulmak için yapıcı olmaya çalışırım. Ayrılmak isteyen personelin beklentilerine cevap verecek gücüm varsa, elimden geleni yaparım. Ama salondan ayrılmayı kafasına koyan bir personeli salonda tutmak gibi bir gayretim olmaz. Bu aşamada ben ona ancak başarılar dileyebilirim.

Personelinizin motivasyonunu sağlamak için ne yapıyorsunuz?

İşveren olarak bizim görevimiz personelin yaratıcılığını ortaya çıkarmak için uygun ortam hazırlamaktır. Bu yüzden aldığı maaş, primler ve sağladığımız sosyal güvence onları tatmin etmelidir. Kaliteli işler çıkaran herkesin önünü açarım. Birlikte çalıştığım insanlarla empati kurmaya çalışıyorum. Salonlarımızda güven ortamı yakaladıkları için bizimle çok uzun senelerdir çalışan insanlar var. Eğer çalışanlar salona zaman ve emek yatırımı yapmasına rağmen bunun karşılığını alamıyorlarsa doğal olarak motivasyonları da düşüyor.

Yeni nesil her şey hemen olsun istiyor. Siz gençlere iş hayatında nasıl davranmalarını önerirsiniz?

Sürekli salon değiştiren biri sektörde güvenilirliğini ve prestijini kaybediyor. Bu yüzden işveren ve personelin karşılıklı özveri gösterip, orta yolu bulması gerekiyor. Yeni yetişen gençlere sabırlı olmalarını tavsiye ediyorum. Hayatta bir yerlere gelmek, istediklerini alabilmek özveri gerektiriyor. Her şey için bir süreç geçmesi lazım. Yaptıkları işin nitelik ve niceliklerini çok iyi bilmeleri gerekiyor. Bunun için de öğrenme metotlarını bilmeleri, işini çok sevmeleri, içerisinde bulundukları konumdan şikayet etmek yerine, olduğu gibi kabullenip, mutlu olmayı bilmeleri, mutsuz oldukları noktalar için çözüm geliştirmeleri gerekiyor. Çok sevdiğim bir söz vardır: “Hayat öğretirse pahalı, tecrübe öğretirse indirimli tarif eder.” Sabırsız olanlara hayat öğretecek. Sonradan ustam, büyüğüm haklıymış diyerek, hatalarını anlayacak. Ben gençlerin tecrübeleri dinleyerek hayatlarına yön vermesi gerektiğinin doğru olduğunu düşünüyorum.

Usta çırak ilişkisi eskiden nasıldı? Günümüzde nasıl ilerliyor?

Günümüzde ustalar çok paylaşımcı, daha önce böyle değildi. Şu anda gençleri yetiştirmeye yönelik daha çok eğilim var. Eskiden bilgi ustanın elindeydi. Şimdi yeniliğe açık genç kuaförler, internetten bilgiye pratik bir şekilde erişebiliyorlar.

İşinizi geliştirmek için neler yaptınız?

Kendimi hiçbir zaman yeterli görmedim. Çok eğitim aldım. Dünya markalarını takip ediyorum. İleri gitmek isteyenler yöntemini buluyor. Sürekli gelişimim için daha ne yapabilirim diye düşünüyorum. Hayaliniz varsa onun şartlarını mutlaka yerine getirirsiniz ve gerçekleştirmek adına her şeyi yapabilirsiniz. Bu da sizin aklınızı zorlar ve sizi harekete geçirir.

Kuaförlük markalarından idolünüz var mı?

Yurtdışında gittiğim fuarlarda, markaların platform aktörlerini takip ediyorum ve öğrendiklerimi işime yansıtıyorum. Siz takip ederseniz, takip edilir oluyorsunuz. Jacques Dessange, TONI&GUY, Vidal Sassoon dünyaya açılmış kuaförlük markaları arasında geliyor. Onların hayat hikayelerini araştırıyorum. Onlar yaptıysa ben de yapabilirim diye düşünüyorum. Ama hiçbirini idol olarak almıyorum. Onların izlediği stratejiyi analiz ederek, yaşamıma uyarlamaya çalışıyorum. Ben İzmir dışına çıkmadım ama donanımlı bir ekip ile kuaförlere sistemli olarak 2-3 sene eğitim sağlayabileceğim ve birçok şehirde yer alacak bir akademi kurmak istiyorum. Hayallerim beni hayata bağlıyor.

Osman Çapa’ya gençlere yol gösterecek ve ilham olacak deneyimlerini paylaştığı için teşekkür ederiz. 

Önerilenler

Benzer İçerikler