Heyecan ve enerjisiyle Uğur Alevyılmaz

Kategori

KONUĞUMUZ UĞUR ALEVYILMAZ

Bahçecik ekolünün temsilcilerinden kuaför Uğur Alevyılmaz’la Etiler’deki özel tasarım salonunda bir röportaj gerçekleştirdik. Ünlü oyuncu ve modellere de imaj danışmanlığı yapan Alevyılmaz 31 yıllık başarı öyküsünü anlatırken, genç kuaförlere de tavsiyelerde bulundu. Bilgisini ve tecrübesini her fırsatta genç kuaförlerle paylaştığını belirten Alevyılmaz, “Hiçbir zaman ben oldum dememek lazım ‘‘Hâlâ kuaför adayıyım’’ diyerek kendimizi geliştirmeliyiz.” diyor.

hairistcomtr: Uğur Bey meslek hayatınızdan bahseder misiniz?

Uğur Alevyılmaz: Evet Bahçecik ekolünden geliyorum. Meslek hayatıma 1985 yılında Metin Bahçecik’in yanında başladım. 25 senem orada geçti. Bu bir ekol mü, bence evet. Ben bu ekolun kendime uygun olan yönlerini aldım. Çünkü zaman ilerliyor, çağa ayak uydurmak lazım. Tabii ki Bahçecik dönemimde Metin Bey, Mehmet Bey olsun, Selahattin Bey olsun, ustalarımdan çok şey öğrendim.

hairistcomtr: Burada ne kadar süre çalıştınız?

Uğur Alevyılmaz: 25 yıl çalıştım hatta ondan sonra İstinye Park’ta ortak bir salon açtık. Bu ortaklığın ardından, Avrupa’daki gibi butik bir salon açmak istedim. Yani müşteriye birebir hizmet eden bir salon açmak istedim ve burayı açtım. Ben buraya açıkçası kuaför salonu da demiyorum, herkes evine gelir gibi geliyor. 25 sene yoğun bir tempoda çalıştığım için, yeniden aynı tempoda çalışmak yerine, tam tersi bir müşteri geldiği zaman bir, bir buçuk saat sadece o kişiye ayırıp, konuşup, anlatıp ondan sonra işlem yapmayı seviyorum. Ayrıca, bir de ne yazık ki Türkiye’de, randevu sistemi daha oturmadı, yapmaya çalışan çok salon var ama sağlıklı yürütülemiyor.

Bu salonda 6 sene bitti ve yüzde 70 randevuyla çalışıyoruz. Müşteriler telefon açıp randevu alıyorlar ancak burası İstanbul ve trafik sorunundan dolayı randevuya istedikleri saatte gelemeyebiliyorlar. Ancak ben randevu alınan saatler arasına kimseyi almıyorum. Herkes sıkışmadan, daha rahat ve keyifli bir şekilde işini yapıyor. Metin Bey’den aldığım birçok şey var. Kişisel olarak katıldığım kurslar, eğitimlerle de kendimi geliştirdim.

“BANA GÖRE BU MESLEKTE ‘BEN OLDUM’ DEMEMELİSİNİZ”

hairistcomtr: Eğitimin kuaförlükteki önemi nedir?

Uğur Alevyılmaz: Eğitim illaki lazım. Hatta her türlü eğitimi almamız lazım. Bana göre bu meslekte ‘ben biliyorum’ dememelisiniz. O yüzden de hiçbir zaman ben biliyorum değil, ben kuaför adayıyım demek lazım. Bu çok önemli çünkü kuaförüm dediğiniz zaman gerçekten olmuyor. Bizim meslekte egoları çok büyük insanlar var, gelecek olan kuaförlere bir şey vermeyip, sadece bende kalsın diyenler de var. Her meslekte olduğu gibi bizim meslekte de var ama benim düşüncem tam tersi, bizden sonra gelenlere de bir şeyler bırakmak gerekiyor. Her salonun ya da her kuaförün kendine özgü düşünceleri vardır. Benim düşüncem de şu; ben müşteriye müşteri gözüyle değil arkadaş gözüyle bakarım, ticari amaçlı bakamıyorum. Belki şirket açısından eksi olabilir ama mesela ben hiçbir zaman, Bahçecik’in yanındayken de o şekilde bakamıyordum, buradayken de öyle. Mesela ticari amaç güderek müşterinin saçına ya da yüzüne olmayacak bir şeyi asla yapamam. Bir kere ilk başta müşteriye bu güveni verirseniz, gerisi zaten geliyor. Benim bütün arkadaşlara en başta öğrettiğim şey bu.

“MÜŞTERİME HER ZAMAN DOĞRUYU SÖYLERİM”

hairistcomtr: Salonunuza gelen bir müşteri servis alırken nasıl bir süreçten geçiyor? Müşterilerle ilişkiniz nasıl?

Uğur Alevyılmaz: Bir kere ilk defa gelen müşteriyle, yıllardır gelen müşteri benim için aynıdır, farklı davranmam. Onların arasında dağlar kadar fark olmamalı. Müşteri de demek istemiyorum aslında biz misafir diyoruz. Müşteri gözüyle bakmak hoş olmuyor, ben hiçbir zaman bakamadım. Ben her zaman gelen kişinin ne istediğini ilk başta öğrenmek istiyorum. “Ben biliyorum, bana bırakın’’ demiyorum. Buraya gelen kişi “Uğur Bey siz sanatçıların, oyuncuların imaj danışmanlığını yapıyormuşsunuz, bana ne yapabilirsiniz?” diyerek geliyor. Gelenlerin ilk sordukları soru bu. Fakat şöyle bir şey, ne yapacağımı anlatmadan önce onların ne istediğini dinlemem lazım. Tabii ki o an benim kafamda bir şeyler oluşuyor renk ve kesim konusunda ama direk söylemiyorum. Her zaman müşteriye sunulması gereken iki ya da üç tane şık olmalı. O yüzden öncelikle karşı tarafın isteklerini dinliyorum. Daha sonra duruma göre “Bu size uymaz, bunu yapmamak lazım.” ya da “ Bunu yapmak lazım, yüzünüze, saç renginize bu model daha çok uyabilir.” diyorum. Bu çok önemli. Kendi düşüncelerimi anlattıktan sonra yapılacak işlemi de anlatıyorum. Hangi işlemi, hangi boyayla, nasıl yapacağımı ve ne kadar süreceğini anlatıyorum. Çünkü benden sonra başka bir yere gittiği zaman saçına yapılmış olan işlemi bilsin ve çoğu kadına anlatılmadığı için saçına yapılan işlemi bilmiyor. Müşteriyle ortak bir noktada buluşup ona göre işlem yapıyoruz ve müşteri kendisine yapılan işlemin ne olduğunu tam olarak anlıyor.

hairistcomtr: Peki sizin müşteriniz olmayan bir kadın tesadüfen sizin salonunuza fön çektirme işlemi için geldi ve acelesi var, onu kazanmak için ne yaparsınız?

Uğur Alevyılmaz: Yaptığım aslında tek bir şey var. Az önce de söylediğim gibi ben doğruyu söylüyorum. Olması gerekeni ve gördüğüm bana göre yanlış gelen şeyi  söylüyorum. Müşteri kazanayım diye bunu saklamıyorum. Bunu saklamazsanız güvenini kazanıyorsunuz ve müşterinin geleceği varsa zaten buraya geliyor.

hairistcomtr: Doğruları söylemeyi biraz açalım?

Uğur Alevyılmaz: Benim meslekte 30 yılım bitiyor. 31. yıla giriyorum. Metin Bey ve Mehmet Beylerden çok şey öğrendim, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir kere hiçbir meslektaşım hakkında kötü bir yorum yapmadım. Yanlış kesim yapmış, yanlış renk vermiş olabilir. Keşke olmasa ama “Yanlış kesim yapmışlar, yanlış renk yapmışlar.” demek bana göre yanlış. Ama onu farklı bir dille anlatmak gerekiyor. “Size böyle bir kesim olsa, daha iyi olur. Gözlerinizi ön plana çıkabilir.” diyerek pozitif, güzel sözler söyleyerek müşteriyi bağlamak lazım. Kötü, negatif şeyler söyleyerek hiçbir zaman müşteriyi bağlayamazsınız. Amaç eğer bağlamaksa. Mesela buraya ilk defa, tanımadığınız bir müşteri gelip “Ben keratin düzleştirme yapmak istiyorum.” dediğinde ben “Bunu yapmanıza gerek yok. Artık birçok firmanın bu konuda çıkardığı ürünler var ve çok iyi ürünler. O ürünleri kullanıp, saçınızı düzleştirebilirsiniz. Bu şekilde saçınıza zarar vermezsiniz ve cebinizden o kadar para çıkmaz.” diyorum. Bunu anlattıktan sonra servis vermek yerine bir ürün tavsiye ettiğim de oluyor. Zaten müşteri size güveniyorsa, bir dahaki sefere tekrar buraya geliyor. Hiçbir zaman müşteri kazanayım diye ihtiyacı olmayan bir servis vermedim. Bu saatten sonra yapmayı düşünmüyorum.

“HER KUAFÖRÜN AMATÖRDE OLSA KOLEKSİYONU OLMALI”

hairistcomtr: Koleksiyon çekimleri yapıyorsunuz. Sizce bir kuaförün koleksiyonu olmalı mı? Neden koleksiyon çekimi yapıyorsunuz?

Uğur Alevyılmaz: Bahçecik zamanında çok fazla koleksiyon çekimine dâhil oldum ve bu işi yapmayı sevenlerden biriydim. Ayrıca her kuaför koleksiyon çekmeli ve kendine özgü bir koleksiyonu olmalı. Çok profesyonel olmamalı yapamıyorsa; daha amatör yapmalı ama mutlaka yapmalı ve kendi çizgisi olmalı her kuaförün. Çünkü kendi çizgisi olursa ufkunu daha geniş tutabilir. Yoksa hep kapalı kutularda kalıyor kuaförler. Bizler orada kendi tarzımızı yansıtıyoruz. Bu koleksiyonlar illa ki ünlü bir model ile çekilmek zorunda değil. No name biriyle de 3-4 kare çekip bu benim rengim diyebilirler. Ben bu salonda şöyle bir şey uyguluyorum, bir kere yurtdışındaki modayı çok iyi takip ediyorum. Ama yurtdışında ilkbahar-yaz modasında trend renk sarı diye sarı yapmıyorum ya da bir firma bu senenin renkleri bakır dediği için bütün renkleri bakır yapmıyorum. O biraz da benim elimde olan bir şey oluyor. Şu anda mesela yaz diye sarı yapmıyoruz. Sarı her zaman var. Türk kadınlarının her zaman vazgeçemediği bir renk. Neredeyse siyaha yakın bir saç tonu var ama sarı istiyor. ‘‘Olmamanız lazım, yakışmaz’’ diyorsunuz, yapmıyorsunuz ama başka bir yerde yaptırıyorlar. Anlatmak gerekiyor. “Sarının bir sürü tonu var, siz kumrala yakın olanı yapmalısınız.” diye önerilerde bulunabiliriz.

“ARTIK ÜLKEMİZDEKİ OYUNCULARINDA SAÇ RENKLERİ MODA OLABİLİYOR”

Mesela dizilerin ya da oyuncuların çoğunun imaj danışmanlığı gibi bir durumum var. Böyle olunca bir dizi başlıyor ve dizi başlamadan önce bize oyuncuları getiriyorlar. Projeyi, dizisinin konusunu anlatıyorlar ve ‘‘Ne yapabiliriz?’’ diye soruyorlar. Onun üstüne kendi fikrinizi katıyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki bu renk ilkbahar-yaz trendi haline gelmiş. Mesela bakır modasının fazlasıyla öne çıkmasının nedeni Kiralık Aşk dizisinin oyuncusu Elçin Sangu’dur. Elçin Sangu’yu ilk olarak hazırlayan biziz. Zaten kendi saç rengi de bakırdı ve bu noktada sizin bakışınız devreye girmeli. Öncelikle dizinin hangi kanalda oynatılacağını soruyoruz. Çünkü TRT’de beyaz, ATV’de kırmızı çıkması gibi bir durum var. Hangi kanalda yayına gireceği söylendikten sonra, mesela “O zaman burada size ışık lazım, bu renk size donuk olur.” diyoruz. Biz Elçin’e gölgeler attık. Saçın parlak ve canlı olması için üstüne hafif bakırlık geçtik. Sonra saç tüm Türkiye’de bir anda moda oldu. Önceden de Meryem Uzerli vardı. Sonra da başka biri çıkacak. Yurtdışındaki modellerin, oyuncuların saçları nasıl bir anda moda olup tüm dünyaya yayılıyorsa, artık ülkemizdeki oyuncuların da saç renkleri bir anda moda olup yayılabiliyor. Biz 6 senedir buradayız ve bugüne kadar bütün koleksiyonlarımızı oyuncu ve modellerle yaptık. Ceyda Düvenci, Selma Ergeç, Nur Fettahoğlu, Sedef Avcı, Özge Ulusoy, Tuğçe Kazaz ve son olarak Sedef Avcı ile çekim yaptık. Birkaçıyla birden çekim yaptığım zamanlarda oldu. Öyle bir imkânım da var. Çünkü salona gelen kişi sayısı çok fazla. Bunu Bahçecik için de söyleyebilirim. Orada koleksiyonların başladığı zamanı hatırlıyorum. Ne zaman ki Deniz Akkaya ile bir koleksiyon çekildi. Ardından bütün herkes çekmeye başladı. Böyle bir durum var çünkü salona bir güven geliyor. Ben oradan geldiğim için zaten çoğu insan beni tanıyordu. Öbür tarafta da salonun ismini Uğur Alevyılmaz koymak gibi bir düşüncem yoktu açıkçası. Ama bana dediler ki, “Biz sana geliyoruz ve bu ismi koyman lazım.” bende bu ısrarın üzerine böyle bir isim koydum.

“İNSANLAR BURADAKİ ATMOSFERİ SEVDİĞİ İÇİN GELİYOR”

hairistcomtr: Ünlülerle ilişkilerinizi nasıl tutuyorsunuz?

Uğur Alevyılmaz: Mesela şu an siz salona müşteri olarak gelmiş olsaydınız onlarla nasıl kuruyorsam sizinle de öyle ilişki kurardım. Bu salona çok ünlü bir oyuncu veya şarkıcı geldiğinde ona çok özel davranmıyorum. Her müşterime davrandığım gibi davranıyorum. Aslında kimseye müşteri gibi de davranmıyoruz, bunun altını çizmeliyiz. Tabii ki bir çizgi var ve onu aşmamaya çalışıyorsunuz. Mesafenizi bir şekilde korumanız lazım. Hiçbir zaman ‘ben kuaförüm, işçiyim, o da müşteri’ gözüyle de bakmıyorum. Sonuçta biz sanatçıyız. Bunu bütün kuaförlerin söylemesi lazım. Bunu özellikle rica ediyorum. Her yerde de söylüyorum, ezilip büzülmemek lazım. Benim mesleğim kuaförlük ve ben kuaförlük sanatçısıyım. Gelen kişinin ise saygı duyması lazım. Yurtdışında eğer bir kuaförden randevu alıyor ve gitmiyorsanız, o saatin parası sizden kesilir ve kuaförden özür dilenir. Yapılan işlemden sonra teşekkür edilir. Bizde tam tersi. Kuaför nasıl olsa bekler görüşü hâkim. Ben burada onu sağladığımı düşünüyorum. Buraya gelen herkesin bize saygısı var. Bizde onlara saygı ve sevgiyle bakıyoruz. Yani hiçbir zaman kalkıpta müşterileri oyuncu, ya da normal müşteri diye ayırmıyorum. Buraya gelen oyuncu da, diğer müşteriler gibi önünde 3 kişi varsa bekliyor. Mesela ben 6 senedir bu salonu çözebilmiş değilim. Kuaförlerde cumartesi çok yoğun olur, pazartesi boş olur. Burası öyle değil. Pazartesi dolu, cumartesi boş olabiliyor ya da Salı dolu, Cuma boş olabiliyor. Çünkü burada daha çok ağırlıklı olan şey boyalar, röfleler, kesimler, topuzlar. Yani fön ağırlıklı bir salon değil. Daha çok ne yazık ki yüzde 40 tamir işi yapıyor gibi bir durumumuz var. Bir de gerçekten burada olmaktan mutlu oldukları için burada saatlerce oturup, kahve içip, muhabbet edip, hiçbir işlem yaptırmadan gidenlerde var.

hairistcomtr: Sadece saç yaptırmak için değil, buradaki atmosferi sevdiği için gelenler de var, öyle mi?

Uğur Alevyılmaz: Burası çok geniş kadrolu bir yer değil, butik çalışıyoruz. Ekip arkadaşlarımın hepsi çok değerlidir. Onları kardeşim, arkadaşım gibi görüyorum. Her şeyi paylaşıyorum, bir işin ucundan onlar tuttuğunda bende tutuyorum. Patronluk diye bir şey yok. Öyle olunca burada müşterimle ben ne kadar samimiysem, ekip arkadaşlarım da onlarla aynı şekilde samimi oluyor. Onlarda burada müşteriyle oturup muhabbet edebiliyor.

hairistcomtr: Ekibinizle ilişkileriniz nasıl?

Uğur Alevyılmaz: Buraya ben sabah 10’da geliyorum. 6 buçuk gibi çıkıyorum. Kendi saatimi belirledim ve hiçbir şekilde değiştirmiyorum. Normalde kuaförler salonlarına erken giderler. Benim erken gidip, ekip arkadaşlarımı denetlememe gerek yok çünkü onlara güveniyorum. Bu çok önemli, ekibinize güveniyorsanız, gerisi zaten mutlaka geliyor. Ben gönül rahatlığıyla salonu bırakıp gidebiliyorum, bu çok önemli. Çünkü butik çalışıyorsanız ve isme dayalı bir yerde çalışıyorsanız kolay kolay ayrılamazsınız ama ben bırakabiliyorum.

hairistcomtr: Ekibinizden ayrılanlar oldu mu?

Uğur Alevyılmaz: Öyle bir şeyi çok az yaşadım ama bu durum sektörün kanayan yarası diyebilirim. Mesela bir makyöz alıyorsunuz, aldıktan sonra erkek arkadaşı kuaför oluyor ve işi bırakabiliyor. Bir arkadaş salonunu kapatıyor, senin salonunda bir süre müşterine bakabilmek için izin istiyor, veriyorsun ve sonra sizin makyözünüzü alıp gidiyor. Öyle kişilerle karşılaşıyorsunuz ama ben bu duruma hiçbir zaman negatif olarak bakmadım. Her meslekte oluyor, bizim meslekte de öyle insanlar var. İyi tarafından bakmaya çalışıyorum. Bir yandan da artık yaşım 46 oldu ve eskiden birçok şeye negatif bakıyordum, şu an öyle bakmıyorum.

“YENİ JENERASYONU ÇOK BAŞARILI BULUYORUM”

hairistcomtr: Geçmişteki kuaförlükle, günümüzü kıyasladığınız zaman nasıl bir değişim görüyorsunuz?

Uğur Alevyılmaz: Bir kere şu anki jenerasyon çok başarılı. Ben çok beğeniyorum ve takdir ediyorum. Çoğuyla telefonla sürekli görüşüyorum. Burayı ziyaret ediyorlar ve bilgi alışverişi yapıyoruz. Mesela salon açacaklar, fikir soruyorlar. Kendime göre doğru ve yanlışları anlatıyorum. Salonuma gelen her hangi bir müşteriye de söyleyebiliyorum bunu. Kendi adıma söylüyorum. Ben kendimi şanslı hissediyorum çünkü iyi bir yerde başlamışım ve bakış açım iyiymiş ki buralara kadar gelmişim. Çünkü gelemeyenlerde oluyor. Hiçbir zaman dur demedim ve ileriye baktım. Tekirdağ’da, Edirne’de ya da Zeytinburnu’nda tanınmayan ama bana göre çok iyi işler yapan çok kuaför var. Yani dediğim gibi bizler sadece şanslı olan kişileriz. Şansı iyi kullanan insanlarız. İyi eğitimler aldık, iyi eğitimler verdik. Hala da vermeye devam ediyoruz.

“SOSYAL MEDYA KUAFÖRLÜK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR ARAÇ”

hairistcomtr: Sosyal medyayla ilgili ne düşünüyorsunuz? Sosyal medyanın kuaförlüğe artıları neler?

Uğur Alevyılmaz: Gençler sosyal medya konusunda çok başarılı. Mesela ben koleksiyon çekiyorum ama koleksiyonu birçok meslektaşımın çektiği gibi çekmiyorum. Hiçbir zaman fotoğrafları sadece belden yukarı çekmiyorum. Benim çekimlerime bakın, modelin her zaman giydiği ayakkabıyı da elbiseyi de görürsünüz. Yani ben biraz daha bu işe bir bütünmüş gibi bakıyorum. Çok iyi stilistlerle çalışıyorum. Fotoğrafçı olarak çalıştığım kişiler Tamer Yılmaz, Murat Saygın gibi başarılı insanlarla çalışıyorum ama sosyal medyanın salonuma tabii ki katkısı var. Sosyal medya kendinizi rahatça anlatabildiğiniz bir yer. Koleksiyon çekemiyorsanız, bu benim bu seneki saç renklerim diye 3 tane saç yapın ve instagrama koyun. Bakın hiçbir yerde çok büyük maliyetler harcamadan kendi salonunuzu tanıtabiliyorsunuz ki artık büyük reklamlar da sosyal medyadan dönüyor ama sosyal medyayı bana göre iyi kullananda var, kötü kullananda. Sosyal medya şu anda çok etkili bir araç ama benim bir salonum ve instagram hesabım var diye takipçi sayımın yüzbinler olmasına gerek yok. Biraz gerçekçi olmak lazım. Mesela ben salonumun instagram sayfasına parayla takipçi satın almam. Bu durumda sadece kendinizi kandırmış olursunuz. Bir kere her işi yaparken profesyonel olmak lazım, bu sadece sosyal medya için geçerli değil. Oraya koymuş olduğunuz fotoğraf gerçek kişiye ulaşırsa, size oradan çok insan gelebiliyor. Biz ekip olarak instagramdan gelen bütün soruları cevaplıyoruz. O kadar komik sorular geliyor ki inanamazsınız. Mesela biri “ Burcum şu, ten rengim şu, özel zevklerim arasında bunlar var, bana ne renk saç yakışır?” diye bir soru sormuş. Bu soruya cevap vermek imkânsız. Ama sosyal medya sadece kuaförlük mesleğinde değil, bütün meslekler için çok önemli.

“SALONA KENDİ TARZINIZI YANSITMALISINIZ”

hairistcomtr: Salon dekorasyonları konusunda ne düşünüyorsunuz? Salonlar kendilerini yenilemeli mi?

Uğur Alevyılmaz: Salonlar kendilerini yenilemeli. Bir salon 20 yıl aynı şekilde kalmamalı, kalan salonlar da var ama salon yenileme deyince ben şunu da demek istemiyorum. Salonu yeni yaptınız, 3 yıl sonra salonu komple değiştirmekten bahsetmiyorum. Mesela küçük bir bahçemiz var, bahçeye küçük bir çiçek koyarsınız sonra 2 ay geçer, o çiçekleri kaldırır başka çiçekler koyarsınız daha sonra taşlar eklersiniz vs. Mesela biz doğallığı savunan bir salonuz. Kullandığımız ürünler daha doğal. Tam tersi bir şey yapmadım. Benim salonumun ön cephesinde kütükler ve doğal granitler var. Arka tarafımda gördüğünüz gibi doğal çiçekler var ve salonumun içi ahşap ağırlıklı. Salona karakterinizi yansıtmanız gerekiyor. Eğer ben mavi saç boyayan bir kuaförsem, kalkıpta salonumu bembeyaz yapıp, kristaller falan koymamalıyım. Borular geçmeli vs. Tarzınızı belli ederseniz, dışarıdan gelen müşterilerde ona göre gelir. Benim tarzıma gelecek müşteri bellidir. Bana hiçbir zaman punk tarzı müşteri gelmez, gelse yapar mıyım yaparım ama bunu yapan daha iyi insanlar var.

“GENÇ KUAFÖRLER EGOLARINA YENİK DÜŞMESİNLER”

hairistcomtr: Peki genç kuaförlere buradan vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Uğur Alevyılmaz: Genç kuaförler hiçbir zaman egolarına yenik düşmesinler ve ben oldum demesinler. Dediğim gibi 31. yılıma girdim, hala ben oldum demiyorum ve demeyeceğimde. Örnek aldıkları birileri olsun ama örnek aldıkları kişilerin artı ve eksilerini tartıp kendi çizgilerini, kendi karakterlerini ortaya çıkarsınlar. İyi ürünlerle çalışsınlar. Hiçbir zaman müşteriye ve ekip arkadaşlarına yalan söylemesinler. En başta söyleyeceğim şey bu. Modayı çok yakından takip etsinler. Estetica’yı ve yurtdışındaki moda dergilerini takip etsinler. Hiçbir zaman geride kalmasınlar. Genç kuaförlerin çoğu için söylüyorum, şu anda çok başarılılar, çok hızlı çıkıştalar ama unutmasınlar ki, başarılı olmak isteyen meslektaşlarım yavaş yavaş çıkmalılar. Hiçbir zaman başka meslektaşlarını kötülemesinler. Bunları yapmadıkları sürece ben başarılı olacaklarına eminim. Bir sürü kuaför arkadaşım var ve şu anda görüştüklerimin neredeyse hepsi bilgi paylaştığım genç arkadaşlar diyebilirim. Çünkü gerçekten bilgi paylaşılmalı. Bunu sadece genç meslektaşlarıma değil, benden büyüklere de, benim yaşıtlarıma da söylüyorum. Bilgi birikimini senden sonrakilere aktarmak gerekiyor.

hairistcomtr: Estetica dergisi?

Uğur Alevyılmaz: Estetica dergisi bu sektörün olmazsa olmazlarından bence. Benim zamanımda Türkiye’de yoktu, yurtdışından gelirdi. Çünkü kuaförlük sektörü için çok önemli bir dergi. Bir kere bilgi paylaşımlarını ve modayı çok yakından takip edebiliyorsunuz. Başka kuaförlerin yaptıklarını görebiliyorsunuz. Yeni çıkan ürünleri görebiliyorsunuz. Estetica Türkiye’nin çok başarılı olduğunu ve kuaförlük sektöründeki en iyi dergi olduğunu düşünüyorum.

Önerilenler

Benzer İçerikler