Konuğumuz Ercan Baykal ile sektörü değerlendirdik…
Sizin hikayenizi dinleyebilir miyiz?
1982 yılında okulu bırakıp, kuaförlüğe başladım.12 yaşında Erdem Kıramer’in yanında çalışmaya başladım. 22 sene sonra salondan ayrıldım. Nişantaşı’nda Abdi İpekçi’de 12 senedir işlettiğim kendi salonumu açtım.
Nişantaşı’nda kuaförlük için neler söyleyeceksiniz?
Burası Türkiye’nin en pahalı semtlerinden biri konumunda. Dolayısıyla kiralar çok yüksek. Nişantaşı’nda kuaförlüğün en büyük sorunu trafik; müşteriler 30 TL otopark ücreti ödemek zorundalar. Salona gelmek için 4-5 tur atıp, geri dönen müşterilerim oluyor. Burada oturan kişi sayısı da azalmaya başladı. İş yerleri çoğaldı. Bu da bir handikap. Nişantaşı belki İstanbul’un en güzel noktalarından birisi ama işleyiş olarak zor bir semt. 2-3 ay içinde kapanmaya mahkum salonlar açılıyor. Burada salon açmak için belli bir altyapınızın ve müşteri portföyünüzün olması gerekiyor.
Fiyatlandırma politikası nasıl?
Bizim işimiz el işi bir iş ve bunun karşılığı yok. Müşteri tecrübeye para ödüyor. Maliyete göre fiyatlandırma sonra geliyor.
Müşterilere yaklaşım?
Bizim müşteri memnuniyetimiz yüksek. Salona İzmir, Ankara, Antalya, Bursa, Amerika’dan müşteri geliyor. 20 seneye aşkın, 3 nesildir salonu ziyaret eden müşterilerimiz var. Onlara müşteri değil, akraba, aile gözüyle bakıyoruz. Aile gibiyiz. Her zaman müşterilere bir şikayetleri olup olmadığını sorarım ve gidermeye çalışırım.
Müşteri tasarladığım saçı beğenmeyip tepki gösterdiğinde sakin kalabiliyorum. Bir iki gün geçtikten sonra beni arayıp çok üzgün olduğunu söyleyen çiçek, çikolata gönderen müşterilerim var. Müşteri sadece saç yaptırmak için değil; sohbet etmek için salona geliyor. Bunu yaşamak bile çok güzel bir duygu. Bu beni her şeyden daha fazla motive ediyor.
Kaç çalışanınız var? Yeni eleman bulmakta zorluk çekiyor musunuz?
8 kişiyiz. Son 1.5-2 senedir eleman arıyoruz ama bulamıyoruz. Manikürist yetişmiyor. Kuaförlüğe yeni başlayanlar manikürist olmak istemiyor. Halbuki çok güzel bir iş. Kaybetme riskiniz hiç yok. Bugün gazeteyi açın, her gün iki sayfa ilan vardır. Salona yeni gelen tüm çalışanlar hemen saç kesip, röfle yapmak istiyor. Gençlerin birçoğu çay getirme, saç yıkama gibi diğer işlemleri yapmak istemiyor.
AKD ve çalışmaları hakkında neler söyleyeceksiniz?
Ben de AKD’ye üyeyim. İnsanlar gönülden bir şey yapmak için çaba harcıyorlar. Yönetim Kurulu hiçbir çıkarları olmaksızın bu meslek için doğru işler yapmak istiyor. Mesleği yeni jenerasyona doğru taşımak için uğraş veriyorlar. Herkes sektörde daha güçlü olmak için adımlar atmalı; elini taşın altına koymalı.
Sizce sektörün en büyük sıkıntısı nedir? Sektörün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Son yıllarda sektörde 20’li yaşlarda salon açan çok kuaför var. Salon sayısı çok arttı. Salonların %60’ının kapanıp, diğer salonlarla birleşmesi gerekiyor.
Eskiye baktığınız zaman biz sadece ustalarımızın yaptıklarını seyredip, bu işi yapma şansımız vardı. Çok eskiden yurtdışında eğitim almak gibi bir olanağımız da yoktu. Yoktan var ediyorduk. Bugün yurtdışında seminerlere katılıyoruz. Günümüzde internetten yenilikleri takip edebiliyorsunuz.
Kuaför olmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Bu işi her platformda kovalamak lazım, ilgi göstermek lazım. Her seminerde her bilgiyi almak lazım. İngiltere’de kuaförlere Kraliyet Nişanı veriliyor. Kuaförleri onure ediyorlar. Siz de gerçekleştirdiğiniz hairist yarışmasında gençlerin başarısını ödüllendiriyorsunuz. Bu fırsatı değerlendirmeleri gerekiyor. Her şeyden önce de mesleği sevmek gerekiyor.
HAIRiST etkinliği ve Estetica Dergisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben her seferinde keyifle seyrediyorum. 20’li yaşlarımda birçok şovda çıktım. Bana o hissi verdi. Sahnede kareografiler Londra’da gittiğim şovların birçoğundan çok daha güzeldi. Çok keyif aldım.
Estetica çok güzel bir dergi. Bunu da en güzel şekilde yürütüyor. Her sayfasında mesleğe dair bilgiler buluyorum.
Zaman ayırdığınız için teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz.