Kırıktarak
Hayatta kendini görmek istediği noktaya nasıl gideceğini iyi analiz edebilen kişiler şüphesiz ki başarılı olurlar. Kuaförlük sektörünün parıltılı isimlerden Ali Kırıktarak ile gençlere ilham olacak hikâyesini konuştuk.
Kuaförlüğe nasıl başladınız?
Benim hikâyem 1956 yılında Ankara’nın en ünlü kuaförü Kervansaray’da başladı. Annem ve babamdan habersiz doğduğum köyden ayrılıp, Ankara’da bahçıvanlık yapan abimin yanına giderek, mesleğe başladım. Çıraklık dönemimde başka salonlarda neler yapıldığını da merak ediyordum. Ama salon değiştirmek yerine üç sene akşamları Ankara Kuaförlük Okulu’na giderek kendimi geliştirmeyi tercih ettim.
1963 yılında Ankara Kuaförlük Okulu’nu 1.’likle bitirdim. Bu yıl içinde Ankara Balin Otel’de düzenlenen Türkiye Kuaför Yarışması’nda 1.’lik kupası aldım. Daha sonra askere gittim. Acemiliğimi Denizli’de yaptıktan sonra askerlik görevimi o dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in eşinin kuaförü olarak yaptım. Askerden döndükten sonra Kervansaray Salon’da ustama İstanbul’a gitmek istediğimi söyledim, bunun üzerine bana ortaklık teklif etti. Fakat ben kabul etmedim. Çünkü İstanbul’un bizim işimizin en renkli şehri olduğunu düşünüyordum. Ankara’da müşteri kitlesinin beklentileri çok farklıydı. Alışılmışın dışında renklendirmelere çok kapalıydılar. İstanbul’un atmosferini basından takip ediyordum. İstanbul’a gitmeden önce Bahçelievler’de bir salon açıp, emek verdiğim yerde biraz daha birikim yapmak istedim. Salonumu Ankara’dan, evimi İstanbul’dan aldım. Ankara’daki salonda iki kalfam vardı. İstanbul’a geldikten sonra salonu onlara bıraktım. Nişantaşı, Etiler, Marmara Forum AVM CarrefourSA, Palladium AVM ve CarrefourSA Maltepe Park’ta salon açtım.
Sizin ustanız kimdi? Usta çırak ilişkisi eskiden nasıldı ve şimdi nasıl?
Şaban Sitka ustamdı. Beni o yetiştirdi. Onunla bir baba oğul gibiydik. Zaman zaman evlerinde kalırdım. Kasasını ben tutardım. O da beni evladı gibi severdi ve bana çok güvenirdi. Ben de birlikte çalıştığımız süre içerisinde çok çalışıp, ona çok destek olmuşumdur. Her gün onun gözünün içine bakarak hizmetlerimi çok iyi yaptım. Ondan da çok şey öğrendim.
Yetiştirdiğim kuaförlerden de hep saygı gördüm. Her zaman çevremde bana bu işte çok iyi olduğumu hissettiren kişiler oldu. Salonuma gelip beni izlemek isteyenlere her zaman kapımı açıyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor.
Kuaförlüğün dününü ve bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Günümüzde kolaylaşma var. Çeşitlilik çoğaldı. Teknoloji çok gelişti. Sürekli değişim söz konusu. Değişimler sürekli insanı kamçılıyor. Yenilikleri takip ederken, iç dünyanızdaki yaratma gücünü saçlara yansıtmamız gerekiyor. O zaman siz de modaya ve trendlere kendinizden bir şeyler katıyorsunuz. Ruhunuzla, tarağınızla ve makasınızla yaratıcılığınızı müşterinize yansıtıyorsunuz. Müşterinizi analiz ederek tasarlayacağınız saça yön vermeniz gerekiyor. Bu mesleği en iyi şekilde yapabilmek için “tutku” şart. Yeniliğe açık olmayan hiç kimseye bir şey öğretemezsiniz. Ben hala her derginin moda sayfalarını da incelerim ve arkadaşlarımın salonundan çıkan ünlü isimlerin saçlarını görürüm. Her zaman kafamda bir harmanlama vardır. Onun için de ben mesleğimde çok başarılı oldum ve başarımı da sürdürüyorum.
Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Gençlerin yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunu bilmeleri gerekiyor. Bütün benliğini koyarak işinin üzerine eğilenlerin hedeflerine ulaşacaklarını düşünüyorum. Ustalarının anlattıklarını haz duyarak öğrenmeleri lazım. İyi bir gözlemci olmaları gerekiyor. Artık her şey dijital ortamda var. Meraklıysanız araştırıp, yenilikleri salonunuza yansıtabilirsiniz. Gençler de bu tutumda olmalılar ki hem kendilerine yatırım yapsınlar hem de onlardan sonra gelecek kuaförlere doğru bilgi aktarabilsinler. Mesleklerine çok saygılı olsunlar ve hiçbir işten kaçınmasınlar. Temizlik, titizlik çok önemli ve bunun için de kuaförlerin salonlarına gelirken bir yere gidiyormuş gibi hazırlanmaları gerekiyor. Ama en önemlisi de müşteri salondan içeri girdiği zaman güler yüzlü olmalılar.
Müşteriye yaklaşım nasıl olmalı?
Biz hizmet sektörüyüz, yaratıcıyız desek de müşteriye hizmet veriyoruz. Müşterinin ne istediğini çok iyi dinlemek, gideceği yeri çok iyi bilmek ve müşterinin beklentilerinin karakteristik özellikleri ile örtüşmeyeceği durumda onu ikna etmek gerekiyor. Müşterinin yüzünü, ten ve göz rengini iyi incelemeniz lazım. Her tene yakışan bir ton vardır. İddialı bir saçı taşıyamayacak bir kadına istediğini uygulamak yanlış olur. Bazen bir hevesle müşteri kullanamayacağı bir saç rengi seçiyor fakat mütevazılığın içerisindeki o frapanlık çok ortada kalabiliyor.
Çalışanlarınızın eğitimleri konusunda onları yönlendiriyorsunuz?
Ben çok iyi bir eğitmenim. Her yaptığım işi paylaşırım. Benimle sadakat göstererek çalışanların hepsi tüm deneyimlerimi bilir. Günümüzde gençler çok fazla iş değiştiriyorlar. Belki de haklılar. Daha fazla kazanç sağlayacakları yerlerde çalışmak istiyorlar. Hâlbuki bu işi öğrenene kadar fedakârlık göstermeleri lazım. Hiçbir şey bilmeyen bir insanı yanınıza alıp, yetiştiriyorsunuz. 5-6 sene içerisinde bir kuaför yaratıyorsunuz. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Bir tek bizde var. Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde kuaför olmak isteyenler okula gidiyorlar. Belli bir alana ağırlık vererek o alanda uzmanlaşıyorlar. Bizim salonlarımızda kesim, renklendirme, maşa, perma ve topuz gibi bütün işlemleri tek bir kuaför yapıyor. Personeliniz uzmanlaştığı zaman daha fazla kazanacakları salonlarda çalışmak istiyorlar. Aslında çok fazla salon değiştirerek kısa vadede kazanç sağlasalar bile müşteri altyapılarını oluşturamadıkları için salon açmak istediklerinde zorlanabiliyorlar. Çalıştıkları yeri baştan iyi seçmeleri ve yetişmeleri gerekiyor. Personel dürüst çalışmışsa, salon açmak istediği zaman patronları da yardım eder. Ama yeni nesil sabır gösteremiyor. Mesleğe başladıktan iki sene geçtikten sonra, biriktirdiği para ile salon açıyorlar. Daha sonra iş tutmayınca kapatıp, yine salon değiştirmeye devam ediyorlar.
Birikimlerinizi personel ile paylaşmanız çok özel bir bağ yaratıyor. Sizin yanınızda sadakat ile çalışan personeliniz salona kazandırdığı kâra ortak olmak istediği zaman nasıl yaklaşıyorsunuz?
Sizin müşterinize hizmet etmiş, salona müşteri kazandırmış personelinizin tabii ki primi ve maaşı da ona göre oluyor. Salona yeni girmiş biri ve salon için emek harcamış, salonu sahiplenmiş personeliniz aynı olmuyor. Tabii ki personelinizi önemsemeniz ve gözetmeniz, motivasyonunu sağlamanız gerekiyor.
Salonda ürün satışı yaparken nasıl davranıyorsunuz?
Salonda satışını yaptığım ürünü öncelikle kendi saçımda, eşimde ve çalışanımda deniyorum. Müşteriye tavsiye ettiğim ürün mutlaka çok güzel olmalı. Benim işim kuaförlük ve hiçbir zaman ürün satmaktan kâr elde etmiyorum. Müşterimin saçına iyi gelecek ürünü tavsiye ediyorum.
HAIRiST Yılın Saç Tasarım Etkinliği’nde şov gerçekleştirdiniz. O deneyimden biraz bahseder misiniz?
HAIRiST, kuaförlerin kalbinin çarptığı bir etkinlik. Türkiye’de dört kere gerçekleşti. En son etkinlikte bana bir teklif geldi ve kabul ettim. İzleyenler gelip, yer bulamadılar. Çok güzeldi. Bunlar meslek adına sevindirici şeyler. Ben şovumda 10 ülkeden dünya kadınları seçtim. Sahneyi o ülkelerin simgeleriyle hazırladım. Bütün meslektaşlarımdan tebrikler aldım.
Yine dünyaya gelseniz yine kuaför olmak ister misiniz?
Tabii ki. Ben işimi çok severek yapıyorum. Neslihan Yargıcı ile “Beni Baştan Yarat” TV şov programını yürütmüştük. Neslihan Yargıcı kıyafetleri seçiyordu, ben saçı seçiyordum. Ortak bir makyöz bulmuştuk. Program çok ilgi görmüştü. Bir daha dünyaya gelsem yine kuaför olurdum ama bunun üzerine modayı da eklemek isterdim.
Ali Kırıktarak’a bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz.