Vizajismin Onur Elçisi: Ediz Doğan
Mesleğinizde olmak istediğiniz yere gelmek için bir hedef belirlersiniz ve onu gerçekleştirmek için kendinizi istediğiniz yere konumlarsınız… Vizajism denince akla ilk gelen isimlerden Ediz Doğan ile kuaförlüğün geçmişini, geleceğini, Okul-Sektör projesine bakış açısını ve kuaförlük mesleğini seçmek isteyenlere tavsiyelerini konuştuk.
Kuaförlüğe nasıl başladınız?
1980 senesinde Nişantaşı’nda Adnan Kenan Kuaför’de başladım. Adnan Kenan Özcan ilk ustamdı. 8 sene aynı salonda çalıştım. Askerden geldikten sonra Kenan Kuaför’ün yanında ve Moda Deniz Klubü’nde çalıştıktan sonra kendi ayaklarımın üzerinde durmak istediğim için 1990 yılında Göztepe’de ilk salonumu açtım. 3 koltuk, 6 koltuk, 9 koltuk olmak üzere 7-8 ay ara ile üç salon açtım. 25 senedir salon işletiyorum.
Vizajism konusunda uzmanlığınız var. Vizajism hakkında bilgi verebilir misiniz?
L’Oréal Professionnel Business Forum’larda Claude Juillard eğitimlerini izliyordum. Mesleği farklı bir boyuta taşıdığı için bütün kuaförlerin eğitimi alması gerektiğini düşünüyorum. Bizim işimiz sadece saç tasarlamak değil; müşteri ile interaktif iletişim halinde olmak, vücut dilini ve psikolojisini anlamak gerekiyor.
Sadece moda akımlarını takip edip, saç tasarlamak yerine, müşterinizin hikayesini, hayallerini anlamanız; onlara genel görünümleri ile ilgili öneriler sunmanız gerekiyor. Bunun için müşterilere kullanabilecekleri bir reçete veriyorum. İleride bu reçeteyi verebilecek kuaförlerin ve uygulayabilecek müşterilerin artmasını sağlamak istiyorum.
Müşteri ile olan konsültasyonunuz nasıl gerçekleşiyor?
Müşterilerimi daha iyi anlamak ve daha iyi servis vermek için salonumda ayrı bir bölüm var. Konsültasyon süresi yaklaşık yarım saat ile bir saat arasında değişiyor. Ne istediklerini anlamak için onlara açık ve kapalı sorular soruyorum. Hayal ettikleri stilleri keşfetmeye çalışıyorum ve kafamda oluşan resmi anlatıyorum. Hayallerine dokunduğumu hissedebiliyorsam servis vermeye başlıyorum.
Sürekli salonunuzu ziyaret eden müşterileriniz ile de bu süreci yaşıyor musunuz?
Dört mevsim yaşadığımız ülkemizde insanların ruh hali de değişkenlik gösterdiği için evet bu süreci yaşıyoruz. Çünkü mevsimlere göre kıyafetler, renkler, dokular, aksesuarlar değişiyor. Bir insan ya modayı ya da stili takip eder. Stil sahibi olanlar modadan da etkilenir. Kişinin kendine özgü bir tarzı varsa buna stil diyoruz.
Bir kuaför vizajizm eğitimini nereden alabilir?
Claude Juillard ile el sıkıştık. Türkiye’de vizajizm eğitimi verebileceğimi ve bundan sonraki onur elçisi olabileceğimi kendisi deklare etti. Eğitim vermek üzere sertifika aldım. Aslında buna eğitim değil, paylaşım demek istiyorum. 35 ülkede bu eğitim veriliyor. İlerleyen zamanlarda akademi kurmak gibi bir düşüncem var. Bu işi meslektaşlarıma doğru aktarıp, uygulayabilmelerini sağlamak istiyorum. Benim en büyük hayalim bu.
Son zamanlarda teknolojinin hayatımıza yön vermesi ile tüketicinin bilinçlendiğini düşünüyor musunuz?
Kesinlikle. Müşterilerin taleplerinde farklılıklar oluyor. Global bir dünyada yaşıyoruz. Saç tasarlamak isteyen bir kadın beğendiği saç modelinin nasıl tasarlandığını internetten araştırıp izleyerek saçını şekillendirebiliyor ya da kuaförüne yön verebiliyor.
Teknolojinin bu kadar gelişmediği dönemlerde kuaförlük nasıldı?
Mesleğe ilk başladığım zamanlarda saç kesildikten sonra müşterinin saç tutamlarını alıp defterime yapıştırıp isminin yanına hangi işlemleri yaptığımı yazıyordum. Müşteri tekrar geldiğinde o boyaları tezgaha hazırlıyordum. İşimi böyle bir tutku ile yapıyordum. Kendi imkanlarımızı kendimiz yaratıyorduk. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile müşteri takibi için yazılım programları geliştirildi. Ayrıca kuaförler sosyal medya üzerinden çalışmalarını büyük kitlelerin görmesini sağlıyorlar. Gençlerin teknolojinin getirilerini iyi değerlendirmeleri gerekiyor.
Yeni nesil kuaförler internet ortamında paylaştıkları saç tasarımları ile müşteri portföyü oluşturup, salon açmak istiyorlar. Sizce bu doğru mu?
İnternet ortamında kazandığınız müşteriler ile salonunun sürdürülebilirliğini sağlayacağını düşünen çok fazla kuaför var. Fakat sağlam bir altyapı olmadan salon açılması bana çok doğru gelmiyor. Günümüzde herkesin önceliği para kazanmak. Bu işin sadece para kazanmak için yapılacak bir iş olduğunu düşünmüyorum. İlk önce özümsemeniz, bu işe ait misiniz bunu sorgulamanız gerekiyor. Tecrübe edindikten sonra zaten para kazanırsınız.
İnsan kaynağınızı kolay sağlayabiliyor musunuz?
Çok kolay sağlayamıyoruz. Fakat şimdi Saç Tasarımı ve Güzellik bölümünden, Meslek Liseleri’nden mezun öğrenciler salonlarda çalışıyor. Fakat 20’li yaşlarda bir kuaföre bilgi aktarmak hiç kolay değil. Bu anlamda Okul Sektör işbirliği ile gerçekleşen projenin insan kaynağı sağlama konusunda olumlu sonuçlar getireceğini düşünüyorum. Eğitimli bir kuaförün algısı, iletişim becerileri farklı oluyor.
Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri bölümünden mezun olan öğrenciler neden kuaförlük mesleğini seçmeli?
Türkiye’de kuaförlük mesleğine algı çok farklı. İşi yapan kuaförler örnek davranışlarda bulunmalı ki bu mesleği saygın ve tercih edilebilir hale getirelim. Kuaförlük mesleğine algının değişebilmesi için kuaförlerin mesleğe bakış açısının değişmesi gerekiyor. Bunun için de en büyük silahının eğitim olması gerektiğini düşünüyorum.
Vizajizm konusundaki bilgilerinizin stilinize yansıdığını düşünüyor musunuz?
İçimden geldiği gibi stilimi şekillendiriyorum. Yaşam biçimimi yansıtan bir görünüm yansıtıyorum. Sokaktaki insandan farklı olmak gibi bir çabam yok. Öyle olsa üzerimde maske gibi durur. Ait olduğum şeyleri yapıyorum. Ait olduğum yaşantıyı sürmeye çalışıyorum. Müşteriler stilleri konusunda danışmak için geliyorlar, bu yüzden iyi görünmelisiniz. Bu mesleği yapan herkesin çok iyi bir duruş sergiliyor olması gerekiyor.
Geçmişten günümüze kuaförlük sektöründe sizce neler değişti? Kuaförlüğün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
80’lerden günümüze büyük bir gelişmeler var. Teknolojik gelişmeler sektöre yön veriyor. Gelecekte kuaförlüğü robotlar yaparsa bize pek ihtiyaç kalmayacak. Şu an çok ütopik görünüyor, fakat insanların düşündükleri her şeyin gerçekleşme potansiyeli var. Japonya’da salonlarda kullanılan bir saç yıkama ünitesinin arkasında el biçiminde bir robot var. Saç yıkıyor ve masaj yapıyor. Fakat kadınların iltifata, morale ihtiyaçları var. Bu işi yapmak için duygunun olması gerekiyor.
Türkiye’de nasıl bir kuaförlük sistemi olmasını isterdiniz?
Türkiye’de kuaförlerin saç modasına yön verecek ve özgün kimliklerini ortaya çıkaracak koleksiyonlar tasarlamaları gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca müşteri randevu alarak salona gelmeli, her şeyin bir prosedürü var. Kuaförlerin bir özel yaşantısı var. Çalışma saatlerinin değişmesini isterdim. Kendine alan yaratmayan bir kuaför verimli olamaz.
Genç meslektaşlarınıza tavsiyeniz nedir?
İyi bir kuaför olmak için ruhunuzu beslemeniz, iş yerine geldiğinizde oraya ait hissetmeniz gerekiyor. Salona boş bir bardak gibi gelmelisiniz. İnsanlarla iletişim kurduğunuzda o bardak doluyor ve akşama kadar doldurabileceğin alanı kendiniz belirliyorsunuz. Kadınlara dokunuyoruz. Bu dokunuşların seviyeli olması gerekiyor. Sizin belirli bir seviyede durmanız o kadar önemli ki… Eğer siz o seviyeyi koruyamıyorsanız, yaptığınız işte başarı sağlayamazsınız.
Sektörde bulunduğum yere gelebilmem sadece çok iyi saç tasarladığım için değil, insanlar ile aramdaki ilişkiyi iyi tutarak oldu. Saç yaparken bir insanın hem eşi, hem sırdaşı, hem dostu, hem abisi, hem kardeşi, hem psikoloğu oluyorsunuz. Çok fazla misyonunuz var. Kişiye hayal satıyorsunuz. Hayali çok iyi anlatırsanız çok iyi sonuçlar alıyorsunuz. Ama o hayali anlatabilmek için bilgi birikiminizin olması gerekiyor.
Ediz Doğan’a paylaştığı bilgiler için çok teşekkür ederiz.
HAIRiST mobil uygulamasını App Store’dan ve Google Play’dan indirmek için;
https.//itunes.apple.com/us/app/hairist/id982145975?mt=8
https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228