Yıldırım Özdemir
Mesleğinde en iyisini başarmaya odaklı, sürekli kendini yenileyen, bir adım ileri gitmek için çaba gösteren ve işine tutkuyla bağlı.
Yıldırım Özdemir ile İstanbul Modern’de buluştuk ve sohbet ettik.
Kuaförlük?
Çocukluğum zor şartlar geçti, evin geçimini sağlamanız gerekiyordu. Ayakkabı boyacılığı da yaptım, teknelere poşet de taşıdım. Daha sonra kuaförlüğe yönlendirildim. Benim kuaför olma sebebim tamamen kader. Ancak kendimi şanslı gördüğüm üç nokta var. İşim, evliliğim ve arkadaş çevrem. Çok sevdiğim bir mesleği yapıyorum.
Meslektaşların?
Meslektaşlarımla aramızda çok iyi bir iletişimiz var. Her yerde faal durumdayız. . Mesela Mahmut Ebil bana “bir müşterin bana geldi az ilgilenmişsin lütfen daha çok ilgilen” diyor. Bu yüzden çok şanslı hissediyorum kendimi.
Mesleki anlamda çok kıskanç biriyim. Hakan Köse’nin duygusal zekasını, Metin Bahçecik’in yöntemini, Mahmut Ebil’in kurduğu düzeni kıskanırım. Sayısal olarak belki hiçbiri benim kestiğim saç kadar kesmiyor ama örnek alacağım yönleri var.
Usta?
Benim ustam aynı zamanda babam olmayı hakeden biri diyebileceğim Yaşar Coka. Mesleğine olan aşkına hayranım. Hala aynı aşkla çalıştığına inanıyorum. Onun konuşmasına gerek yok, enerjisinden işine olan tutkusunu anlayabiliyorsunuz.
Ayrıldığında kızmadı mı?
İlk zamanlar vardı. Ama bu doğanın kanununda var. Herkes herkesten ayrılabiliyor. Ben salonumdan ayrılan kimseyle kötü olmadım. Bir salon açtıklarında başarısız olsunlar istemiyorum. Onlara destek olmaya çalışıyorum. Sonuçta beni temsil ediyorlar. Ben de Yaşar Coka’yı temsil ediyorum. Başarılı olmak mecburiyetindeyiz.
Yaşar Coka’nın mektubu
Evet, 2012 yılındaki Hairist şovundan önce yazıp göndermişti. Şu anda odamda dolabımın üzerinde asılı. Okuduğumda duygulanıp ağladığım bir mektup. Onu ne duygularla yazdığını anlayabiliyorum. Oğlu olarak bahsedip, kalbinin benimle olduğunu, çok başarılı olduğumu ve daha da başarılı olacağımı hatırlattı.
İnsanlar yaptığı işlerden hangi konumda olduğunu fark edemiyor. Bunu sana ustanın hatırlatması bambaşka bir şey. Benim hayatta istediğim şeylerden biri yaptığım işin taktir edilmesidir.
Sektör?
Bizim şansımız sektör olarak Erkan Güzel’in bizim içimizde olması. Öyle bir şey ki, hep bir firma benden nasıl faydalanacak diye bakarsın ama Hairist ve Estetica’dan biz fayda sağlıyoruz. Bu sektörün değerlerine sahip çıkmamız gerekiyor. Herkes bir kenarından tutmalı.
Hepsiyle çalışmasam bile sektöre yatırım yapan lider markaları desteklerim, yaptıklarını izler ve alkışlarım.
Bugün büyük bir kuaförün batması benim için kötü bir şey. Meslektaşlarımın yaptığı her güzel şey beni heyecanlandırıyor. Benim daha çok büyüyebilmem için rakibim çok güçlü olmalı. Kuaförlerin fiyatlarını yükseltmeleri tüm sektörü yukarı çekecektir. Zincir bir salonun batması beni kötü etkiler. Büyük kuaförler olmasaydı biz büyük kuaför olmayı hayal etmeyecektik.
Neden Yıldırım Özdemir?
Ben bu soruyu kendi kendime sordum, ‘ben olsam Yıldırım’a gider miydim’ diye. Beni nasıl araştırıp buluyorlar, nasıl duyup geliyorlar, zaman zaman müşterilere de soruyorum bunu. Kimi zaman kuaförler de geliyorlar bana. Ben işime namusum olarak bakıyorum. İşime saygı göstermek zorundayım. Bir cansız model üzerine bile çalışırken, saygı gösteriyorum. Kendi saçımı kendim kesmiyorum. İnsanların beni tercih etmesinin de nedenini böylece anlıyorum. Yıldırım’ı çok seviyorum onun için geliyorum diyenler de oluyor. Ama öncelikle yaptığım işi iyi yaptığım için geldiklerini düşünüyorum.
Genç kuaförler?
Salonda elimizden geldiği kadar cuma akşamları toplantı yapmaya çalışıyoruz. Her hafta da farklı bir amaç üzerine toplantı yapıyoruz. Bu toplantıların başında ‘lütfen işinizi seviyorsanız yapın, sevmiyorsanız yapmayın’ diyorum. Benim bu hayatta öğrendiğim bir şey ‘insan işini severse daha verimli olabiliyor.’
Benim salonumda kesim ekibi, boya ekibi ayrı olsun istiyorum. Ben kesimi seviyorum. Hem kaleci olup, gol atamazsın. ‘Uzmanlaşmanın ve konsantre olmanın önemine inanıyorum.’
Hairist 2012’de Final şovunu sen yapmıştın. Nasıldı?
Çok enteresan bir şey. O şovdan sonra ufkumun daha çok genişlediğini fark ettim. Birini izlemeye gittiğimde emeğe, gösterdiği özgüvene, aşkına bakıyorum. Ne iş yaptığı çok önemli değil.
Ben oradan çıkınca nasıl bir konsept üzerine gideceğimi kafamda kurdum. Hairist bize öyle bir kapı açtı ki, her sene şovda kimler olacak diye merakla bekliyorum.
Sanatçı?
Bir bardağı alıp işleyen barmen de sanatçıdır. Ressam kalıcı oluyor, yaptığı tablo değeri artarak yaşıyor. Ben ise işi yapıyorum parasını o an alıyorum. Suya yazı yazmak gibi, saç uzuyor, yine kesiyorum. Defalarca bir saçın üzerinde oyunlar oynayabiliyorum. İşimi yaptığımda çok eğleniyorum. Bizim işimiz çok kıymetli bir iş. Müşteriyi güzelleştirirken, psikolojisini de iyi yönde etkiliyoruz.
Türkiye’nin en iyi psikoglarından Serdar Serdaroğlu kuaförlüğü bir terapi olarak nitelendiriliyor. Müşteriler kuaför koltuğunda kendilerine ayırdıkları güzel bir an yaşıyorlar.
AKD?
Artistik Kuaförler Derneği kuaförlerin yüzünü iyi bir şekilde temsil ediyor. AKD’nin misyonlarından biri kuaförlerin kendilerini geliştirmeleri yönünde. Derneğe üye olanların mesleklerinde sıradan olmalarını istemiyoruz. Çıtayı yukarıda tut, derneğe katıl mesajı veriyoruz. Bugün bir şeyin peşinde gitmek, sahip çıkmak çok önemli.
Hairist?
Her sene bir bomba bekliyorum. Bu sene de çok heyecanlıyım. Bana liste geldiğinde Baykan&Gürkan, finalde de Ali Kırıktarak yer alıyor yazıyordu. Benim tanıdığım Baykan abi ‘finalde olmalıyım’ diye düşünürdü. Buna çok şaşırmıştım. Demek ki Hairist dengeleri sağlamış, egoları düşürmüş bir kuruluş. Demek ki başarmış diyebilirim.
Hairist’e giderken ne giyeceğimi şimdiden düşünüyorum. O heyecanı oraya çıkanlar daha iyi anlayabiliyorlar.
Bir röportaj için fotoğraf gerektiği zaman, ünlü birinin saçını keserken olan fotoğrafı yerine HAIRiST’te çekilen fotoğraflarım çıksın istiyorum.
10 yıl sonra kuaförlük?
Bizim bu konumda olmamızın nedeni bizden eskilerin mesleği bu günlere taşımasındandır. Ben 30 yıldır bu işin içindeyim. Bizden sonraki nesile ışık göstermemiz gerekiyor. Kuaförlüğe iyi bir okul kazandırabilirsek, zincir mağazalar oluşabilirse, kuaförlüğün saygınlığını artacak, farklı bir boyuta geçecek. Benim 10 yıllık projem benim markamla yeni salonlar açılması. Yıldırım Özdemir markasına güvenip gelebilecekleri bir sistem oluşturmak, bu markayı, kurumsal bir firma ile büyütmek istiyorum.
Bir daha kuaför olsan?
Tekrar kuaför olsam kendi yerimden ziyade çok büyük bir zincirin Artistik Direktörü olarak çalışmayı tercih ederdim. Hayalim de vardı aslında. 3-5 gün Metin Bahçecik ya da Hakan Köse’nin salonlarına kamera koyup izlemeyi çok isterdim. Keşke bu salonu açmadan hepsinin yanında bir hafta vakit geçirseydim. Eminim onlardan çok şey öğrenirdim. Öyle bir şansım olsun isterdim.
Teşekkürler.
Enerjisi, samimiyeti, mesleğine olan saygısı ve aşkıyla Yıldırım Özdemir’e kattığı kalite ve heyecan için teşekkürlerimizle…
YILDIRIM ÖZDEMİR SALONU HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇİN TIKLAYIN.