‘‘Yenilikçiyim ve yeni bir şey yapmaktan korkmuyorum.’’
hairistcomtr: Kuaförlük mesleğine ne zaman ve hangi salonda başladınız?
Kemal Baykar: İlk olarak kuaförlüğe Taksim Talimhane’de bir kuaför salonunda, on beş yaşındayken başladım. Sekiz ay gibi kısa bir süre orada çalıştım ve ilk defa orada sevdim mesleği. Sevdikten sonra ‘en iyi kuaför neresidir’ diye, araştırmaya başladım. Ben hep bunu savunuyorum, bir işi yapıyorsanız en iyisi olmalısınız. Ne iş yapılırsa yapılsın iyi olmak için çaba sarf etmek gerek, ortalarda bir yerde olmamak gerek. Evde kendinize bir tost bile yapıyorsanız, iyi yapmanız lazım. Bu mantıkla düşünerek ben de en iyi salonları araştırdım. O zamanlar zaten iki-üç çok iyi salon vardı. Ben de bu sebeple MM Bahçecik’e çat kapı gittim ve işe alındım. İlk çalıştığım salon benim için daha çok mesleği tanıma gibi olmuştu. Metin Bey’in yanında ise sıfırdan başladım ve 24 yaşına kadar orada kaldım. Askere gidene kadar Nişantaşı Bahçecik’teydim. Döndüğümde ise Ulus açılmıştı ve Ulus’ta devam ettim. Ortalama dokuz sene Bahçecik’te çalışmaya devam ettim. Bildiğim her şeyi orada öğrendim açıkçası ve ayrıldığımda da iyi yetişmiştim.
hairistcomtr: Mesleki serüveninizden bahsedebilir misiniz? Kendi salonunuzu açarken hangi yollardan geçtiniz?
Kemal Baykar: MM Bahçecik’te Mehmet Bey ve Metin Bey’le beraber çalışıyordum. Onlardan çok şey öğrendim. İkisinin de ayrı özellikleri vardı bana kattığı; Metin Bey iş disiplini ve işe yönelik öğretiler ile yol gösterirdi, Mehmet Bey’in ise daha çok hayata dair öğretileri vardı. Bu süreç sonunda askere gittim. Ben askerden geldiğim gün oraya ortak olacağım düşüncesiyle gelmiştim. Elimden geleni yapacağım ve buraya ortak olacağım fikri vardı kafamda. Fakat aynı zamanda Metin Beyler’in o dönemde küçük küçük ortakları olmaya başlamıştı. O küçük ortakların hiçbir zaman buna izin vermeyeceği hissine kapıldım. Metin Bey; ‘‘Ben Kemal’e ortaklık vereceğim.’’ dese de diğer ortakların buna engel olabileceği hissine kapıldım. Bu tamamen hissi bir şeydi. Ben de bu düşünce ile Diba’ya geçtim. Yoksa Metin Bey ve Mehmet Bey ile çalışmak çok keyifliydi. Diba’ya geçtiğimde 94 yılıydı ve o zamanlar yeni açılmıştı. Oraya usta olarak girdim ve bir sene sonrasında hissedar oldum. Orada Gülay Tiran ve Ertan Altun ile beraber çalışıyorduk. Oradan ayrıldığımızda ‘Cozy’ olarak 98 yılında üç ortak kendi salonumuzu açtık. Yaklaşık 2008’e kadar da ortaklığımız devam etti. Sonrasında Gülay’la ikimizin kaldığı bir dönem oldu. Bir dönem Erdem Kıramer ile de ortaklık yaptık ama çok kısa sürdü. 2009’da ise şu an işlettiğim salonumu açtım. Tek başıma bu salonda tekrardan start verdim. İki sene sonunda sadece bu salon da yetmedi ve üst katı aldık. Tekrar iyi bir çıkış yakaladık. Burayı ilk açtığımda biraz bağımsız ilerledi. Yaptığım işi duyup insanlar gelmeye başladı. Bu salonda sokaktan gelen müşterimiz hiç olmuyor. Çünkü bir tabelamız yok, aradayız ve bundan dolayı kapı müşterimiz yok. Böylelikle müşteri tamamen yaptığımız iş için bize geliyor.
hairistcomtr: Mesleğinize dair ‘dönüm noktası yaşadım’ diyebileceğiniz bir anınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
Kemal Baykar: Evet böyle bir anım var. Bir hata yapmıştım. Çok çocuktum, gerçekten çok çocuktum. On altı yaşında MM Bahçecik’te çalışırken; burada iş alamıyorum mantığıyla, arkadaşımın abisinin salonuna gittim. Fakat Bahçecik’e özlemimi hiçbir zaman atamadım içimden. Tekrardan ustamın yanına dönmek istedim. Metin Bey ile bir şekilde konuştum ve sağ olsun affetti. Bu benim için bir dönüm noktasıydı.
Bir de benim için bir dönüm noktası daha vardır. Bizim Diba’dan ayrılma gibi bir niyetimiz yoktu. Hatta açıkçası ben New York’a yerleşmeyi düşünüyordum. Tamamen bütün hazırlığım bunun üzerineydi ve o zaman ev arkadaşım, eski ortağım Ertan ile Diba’dakilerle tartıştık. Bunun üzerine birdenbire işi bıraktık, orada takımlarımı bile unutmuştum. Arabalara bindiğimizde yardımcılarımızla arabada oturduk hatta dedik ki ‘‘Siz ne yapıyorsunuz, niye geldiniz. Bizim daha ne yapacağımız belli değil.’’ Böylece eve gittik ve oturup ne yapacağımızı düşündük. Ayrılan çocuklardan on, on beş kişi vardı ve gerçekten ne yapacağımız belli değildi. Bizim sektörde ayrılmak isteyenler bir yıl öncesinden hazırlık yaparlar, bu şekilde ayrılanlar çok olur. Hatta ben de yeni yaşadım bunun aynısını. Bizim hiç öyle bir şeyimiz olmadı. Biz bir süre evde oturduk. Bu da enteresan bir dönüm noktası olmuştu. Çizmek istediğim yoldan farklı bir yola sapmıştım.
hairistcomtr: HAIRiST?
Kemal Baykar: Hairist sahnesinin başka bir heyecanı vardı ve Hairist bir şeyin hâlâ başlangıcı. Böyle şeyler kar topu gibidir. Etkinliğin büyüyerek devam edeceğine inanıyorum ve her geçen yıl daha kaliteli bir organizasyon oluyor. Daha da kaliteli olacağına inanıyorum. Bence burada Erkan Güzel’in vizyonuna teşekkür etmek lazım. İyi ki böyle bir organizasyona start verdi. Belki başkaları böyle bir şey yapılamayacağını düşünüyordu. Erkan yenilikçiliği ile bir şekilde cesaret edip bu işe girdi ve böyle bir organizasyona ev sahipliği yapıyor. Bunun için teşekkür ediyoruz.
hairistcomtr: Yakın zamanda salonunuzdan her salondan olduğu gibi ayrılanlar oldu. Bu konu hakkında düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Kemal Baykar: ‘‘Herkesin yolu açık olsun ve inşallah başarılı olurlar.’’ diyorum. Duygusal anlamda ise tabi ki üzülüyorsunuz. Beni biliyor benimle çalışanlar. Hâlâ bir şeyler vermek istediğiniz, o kadar yakın gördüğünüz, bir şeylerin sahibi olmasını istediğiniz insanın; bir şeyleri kırmadan, dökmeden gitmesi gerektiğine inanıyorum. Sizin onunla ilgili hâlâ duygularınız çok güzel iken, kırmamaları lazım.
hairistcomtr: Etiler’de kuaför olmak ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Kemal Baykar: Burası çok enteresan bir bölge. Her girdiğiniz sokakta en az sekiz tane kuaför var. Her apartmanın altında kuaför var. En pahalıyı da burada yaşayabiliyorsunuz, en ucuzu da burada yaşayabiliyorsunuz. Ben görüyorum on beş liraya boya yazmış, aklımda şöyle bir düşünce oluşuyor: ‘O zaman neden Etiler’de salon açtın?’ diye sormak istiyorum. Gerçekten herkes salon sahibi olmak istiyor ama burada bir salon açıyorsa belirli bir kriteri olmalı. Kendisine saygısından da yapmamalı. Yani bunu soruyor mu kendine gerçekten merak ediyorum. Etiler’in en ucuz kuaförü benim mi demek istiyor? Hedefi bu mu? Ben onların yerinde olsam, gerçekten iyi bir yerde çalışırım. Şu an da kazandığından çok kazanır ve daha çok ismi duyulur. Biz buraya yandaki apartmanlardan insanlar gelsin diye salon açmadık. Bu mantıkla ilerlememek lazım. Bizim buraya gelen müşterimiz Beykoz’dan da geliyor, Nişantaşı’ndan da geliyor, Bağdat Caddesi’nden de geliyor, şehir dışından, Bursa’dan, İzmir’den de geliyor. Siz zaten işinizi iyi yaptığınız zaman insanlar her yerden gelir. Tabi ki burası merkezi bir bölge ikinci köprüden, birinci köprüden insanlar daha rahat geçip gelebiliyor. Siz Etiler’de bir salon açıp ‘ya şu iki apartman bana gelsin’ diyorsanız orada zaten mantık hatası vardır. Bunu başka her yerde yapabilirsin.
hairistcomtr: Sektörel eğitimler hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin bu konuda yaptıklarınız nelerdir?
Kemal Baykar: Şimdi eğitime ulaşmak daha kolay. Salonda da mesela yabancı bir meslektaşımızı çağırıyoruz ve o eğitim veriyor. Markalarla konuşuyoruz ve onlardan sevdiğimiz eğitmenleri çağırmaları istiyoruz. Salon içindeki ekibimin eğitimine çok önem veriyorum. Onun dışında ben de yurtdışı eğitimlere katılıyorum. Açıkçası bu sektörde yaşınız kaç olursa olsun eğitimlere katılmak gerekli. Bir şey görürsün uygularsın, uygulamazsın ama onun size bir vizyon vereceği aşikardır.
hairistcomtr: Sosyal medya ve sektörün ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizlerin bu konudaki tutumları neler?
Kemal Baykar: Bizim salon olarak biraz geri kaldığımızı düşünüyorum. Gerçekten güzel işler yapıyoruz. Şovlar, çekimler ve benzeri. Sosyal medyayı bu anlamda hiç kullanamadık. Bir de beni rahatsız eden konu; insanlar çoğu zaman yapmadığı işleri paylaşıyor. Her zaman insanlar kendi yaptığı işleri paylaşmalı. Yani yapmadıkları işleri koyup paylaşmaları etik gelmiyor. Çabuk aldatabildiğimiz bir halkımız var fakat çok çabuk da uyanıyorlar. Bunları yapmamamız gerekir diye düşünüyorum. Biz ise, ben çok mükemmeliyetçi olduğum için sosyal medya paylaşımlarına bir türlü başlayamadık. Bu bir yapı meselesi ama şimdi ufak ufak ilgilenmeye başladım. Ayrıca müşterilerimizin paylaştığı fotoğraflar da bizim marka bilinirliğimizi arttırıyor. Sosyal medya doğru kullanıldığında bir dezavantaj oluşturduğunu düşünmüyorum.
hairistcomtr: Elinizde olsa kuaförlüğe dair neyi değiştirirdiniz?
Kemal Baykar: Kuaförlüğün marka değerinin müşteriler tarafından algısı gerçekten çok düşük bir seviyede. Türkiye’de özellikle kuaförlere insanların bakış açısı çok farklı, elimde olsa onların yurtdışındaki gibi saygı duymalarını sağlardım. Mesela Londra’da bir mağazaya girdiğinizde, bir şeye çok pahalıymış dediğiniz zaman, satıcı ‘‘Sen kuaförsün sen bu rakama almayacaksın da kim alacak.’’ diyor. Bu kadar saygı duyuyorlar. Siz orada kuaförüm dediğiniz zaman insanların gözünün içi parlıyor ve bir sanatkâr olarak yorumluyorlar. Türkiye’de ise maalesef öyle bir yeriniz yok. Bunun sebebi kendini geliştirmeye açık olmayan kuaförlerdir. Bu sadece saç kesme ile alakalı, fön çekme ile alakalı bir iş değildir. Yaptığınız iş zaten görsel bir iş. Dolayısıyla bu kadar görsellik olan bir işte kuaförler, maalesef kendileriyle ilgili içsel birikim ve donanımı geliştirmiyorlar. Elimde olsa bunu değiştirmeyi çok isterdim.
hairistcomtr: Mesleğinizde sizi başarılı kılan özelliğiniz nedir?
Kemal Baykar: Bence beni başarılı kılan özelliğim araştırmacı olmam. Ben ne yaparsam yapayım çok gözlemlerim, araştırırım, seyrederim. Her gittiğim yerden bir şeyler alarak gelirim hep başka bir fikir oluşur kafamda. Yenilikçi olduğumu düşünüyorum ve insanların da söyledikleri bu. Yenilikçiyim ve yeni bir şey yapmaktan korkmuyorum. Yenilikleri her zaman benim salonumda görebilirsiniz.
hairistcomtr: Mesleğinizde yapmayı en çok sevdiğiniz şey nedir?
Kemal Baykar: Klasik olacak belki ama ben insanları değiştirmeyi seviyorum. Müşteri kendisiyle ilgili çıkış noktası bulamayıp bir değişiklik aradığında; onu komple kesimiyle, rengiyle değiştirmeyi çok seviyorum. Genel de kesim sevilir derler ama ucundan saç kesmek benim için çok fazla şey ifade etmiyor. Beni esas müşteriyi değiştirmek mutlu hissettiriyor.
hairistcomtr: Yeni yetişen kuaförlere buradan iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Kemal Baykar: Yeni nesil çok sabretmeyi bilmiyor. Sabırsızlar, hemen her şeyi elde etmek istiyorlar. Bugün on müşteriye sahip olup, yarın hemen yirmiyi istiyor. Bu 12, 13 diye gider. Biraz daha sabretmeleri lazım. Kendilerine ışık tutan insanları biraz örnek almaları lazım. Biraz dünyada kimler ne yapıyor, ben de onun gibi nasıl olabilirim diye çaba sarf etmeleri lazım. Bir şey olması için kimseye sihirli değnek değmiyor. Biraz kendi çabalarıyla bakmaları lazım. Bu işi en iyi nasıl yaparım hep ona bakmalılar. Yenilikçi olsunlar, biraz savaşçı olsunlar, hemen pes etmesinler. Zaten bu iş vizyon gerektiren bir iş. Onun içinde biraz araştırsınlar. Doğuştan bazı insanlarda daha fazladır bu tarz yetenekler ama araştırarak daha çok bilgiye, daha çok görselliğe ulaştıklarında vizyonları daha da genişleyecektir.
hairistcomtr: Keyifli sohbetiniz için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dileriz.
Bilginin daha ulaşılabilir olduğu günümüz teknolojisinde kuaförlüğün dijital ortamdaki haber kaynağı hairist.com.tr’nin resmi
mobil uygulaması Android ve IOS işletim sistemli akıllı telefonlarda!
İndirmek için tıklayın:
https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobiroller.mobi9450942228
https://itunes.apple.com/tr/app/hairist/id982145975