Estetica Dergisi'nden özetler: 'Yeni Nesil Kuaförlük' – 5

19. Yuvarlak Masa toplantısında ‘Yeni Nesil Kuaförlük’ mercek altındaydı. İletişim ağlarının güçlendiği, dijital mecralarda insanların kendilerini ifade edebildikleri yepyeni bir çağa adapte oluyoruz. Değişen tüketici alışkanlıkları ve mesleki düzenler üzerine 19. Yuvarlak Masa toplantısı ile ‘Yeni Nesil Kuaförlük’ konusu, işletmeciden ekibe, müşteriden sosyal medyaya her türlü ayrıntısı ile ele alındı. L’Oréal Professionnel’in öncülük ettiği 19. Yuvarlak Masa’dan özetler:

Erhan Tunç: Bir müşteri bana web sitesinde bulduğu daha ucuz bir salon ürününü gösterdiğinde “Site kimin?” diye soruyorum ve her sitenin güvenilir olmadığının altını çiziyorum. Bu bizim meslektaşlarımızdan birinin sitesiyse güvenilebilir ama değilse bana göre bir güven teşkil etmiyor. Mağazalarda para harcamaya yönelen ve saçları için masraftan kaçınan müşterilerime ise farkındalık uyandırmak için soruyorum: Saçınız mı daha önemli yoksa x marka gömleğiniz mi? Hakikaten etkili oluyor.

Serkan Pısık: Salonlarda işletmeler olarak çok büyük açıklar var. En önemlisi Türkiye’de bir teklif eksikliği var. Bu çok kaçınılmaz bir şey. Örneğin fast-food satan yerlerde kasiyer büyük seçimi önerdiğinde herkes büyük seçim tercih ediyor. Bunu 600 kişiye soruyor 590 kişi kabul ediyor. Benim demek istediğim de bu; salon içinde teklif eksikliği yaşıyoruz. Personeli yetiştirirken bütün ekibin çok donanımlı olmasını ve bu tiyatro işini çok iyi yapmasını isterim. Bunun eğitimleri mutlaka olmalı. Ben 18 yaşında bir ekip üyemin bile müşteriyi karşılayıp, servis verip, uğurlamasını istiyorum. Bunu 30 yaşında birinin yapmasını istemiyorum çünkü 18 yaşında birinin hayali var. O hayale ulaşmak için yapıyor.

Metin Bahçecik: Satış aynı zamanda çok tehlikeli de bir şey. Eğer müşteri samimiyetine inanmazsa olmaz ve herkesin yapabileceği bir şey de değil. Eğer o duyguyu katmazsan direk tüketici burada satış var der ve uzaklaşır. Şu anda gerçekten fiyat odaklı çalışmak çok tehlikeli ve ben bununla tam otuz sene savaştım. Satışta ihtiyacı belirlemek çok önemli.

Erhan Tunç: İki ay önce Antalya Devlet Tiyatrosu ile görüştüm ve planladığım şey şu: Bizim salonlara özel bir oyun yazmaları, müşteri ve kuaför ilişkisi ile ilgili eğitici bir oyun. Burada amaç kasiyerin nasıl davranması gerektiği, sinirli olduğu zaman neler yapması gerektiği gibi skeçlerle onlara bazı şeyleri göstererek anlatmak. İşletmeci; kültürlü, kültür seviyesi yüksek ve bunu da kendi ekibine yansıtabilen işletmeciler olabilmeli. O saygınlığı yeni gelecek olan nesle kazandırmamız gerekiyor.

Hande Aydın: Sektörde ‘Yeni Nesil Kuaförler’ ve yeni nesil tüketicilerden bahsettik. Artık bilgiye ulaşmak çok kolay ve bilgi her yerde. 20 yıl önce benim annemin kuaföre giderken hangi rengin kendine yakışacağını bilmesine imkân yoktu. Ancak gittiği kuaförü bu bilgiyi ona verebilirdi ama şimdi internet sitesinde, uygulamalarda bunu buluyor ve sonra kendi kuaförünü test ediyor yani o güven ilişkisini test ediyor. Bulduğu bilgi ile kıyaslıyor. Artık belli bir kültür seviyesinde, müşteriyle kaliteli bir sohbet gerçekleştirecek bir kuaför profili olması gerekiyor. Bizim şirket içerisinde gerçekleştirdiğimiz eğitimler var. Bu eğitimlere göre 1980 sonrası doğan nesil hayatında samimiyet istiyor. Yani pazarlama önemli ama samimi bir strateji ve samimi bir danışmanlık istiyor. Çünkü artık kendi gibi insanlardan servis almak istiyor. Kuaförü ile aynı konular üzerine sohbet edebilmesi, hobilerinin aynı olması, baktığı zaman aynı yerde aynı şeyi görebilmesi onlar için çok önemli. Ancak böyle bir tüketici kuaförüne güven duyabiliyor.

Tüketicinin samimiyet arzusundan dolayı artık dekorasyonda bile sadeliğe gidiyoruz. Salon Emotion dediğimiz, o duygusal yolculuğu yaşatmak çok çok önemli. Tabii ki teknik, doğru kişiye doğru tavsiye, ihtiyaca uygun cevaplar çok önemli ama bir noktada müşterinin kendini iyi hissetmesi bunları çok rahat geri plana atabiliyor. Artık servisin üzerine bir şeyler arıyor tüketici ve bu noktada bunu yaşatabilmek çok önemli. İkinci temel ise yeni jenerasyon kuaförler iş ve sosyal hayat dengesini oturtabilmek istiyor. Ekibi doğru yönlendirmek, yetenekli olduğu konularda sorumluluklar vermek çok önemli çünkü insan iyi sonuç çıkardığı yerlerde tatmin oluyor. Dolayısıyla kendini iyi hissediyor ve işine sarılmaya başlıyor. Bu tatmini yaşatabilirsek ve işte kendini işteymiş gibi değil de bir hobisini yapıyormuş gibi hissederse başarıya ulaşabiliyor. Şu an okullarda okuyan kuaförlük sektörüne daha adım atmamış ama adım atmak üzere olan genç arkadaşların bu mesleği nasıl görmeleri gerektiğini ve bizim onlara mesleği nasıl sunacağımızı ve mesleğe nasıl daha fazla kişi kazandırabileceğimizi konuşmak da bir yöntemdir.

Devamı yarın…